Etiket: Olmayan

  • Aşut: “2008 krizine teslim olmayan Türk iş dünyası, darbecilerin ekonomik savaşına da teslim olmayacak”

    Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Başkanı Şerafettin Aşut, Türk iş dünyasının darbe girişiminin ardından da işinin başında olduğunu belirterek, “2008 krizinde bile teslim olmayan Türk iş dünyası, bu darbecilerin ve dış mihrakların ekonomik savaşına teslim olmamıştır, olmayacaktır. Bu konuda vatandaşlarımız müsterih olmalıdır” dedi.

    MTSO Başkanı Aşut, Yönetim Kurulu Üyeleri ile birlikte düzenlediği basın toplantısında, FETÖ tarafından 15 Temmuz’da gerçekleştirilen darbe girişiminin ekonomik yansımalarını değerlendirdi. MTSO Meclis Salonu’nda düzenlenen toplantıda bir araya gelen Aşut ve Yönetim Kurulu Üyeleri, 15 Temmuz şehitleri anısına 1 dakikalık saygı duruşunda bulundu.

    “Ülkeyi normalleşme sürecine sokmamız gerekiyor”

    Konuşmasında, demokrasi vurgusu yaparak birlik mesajı veren Başkan Aşut, Türk iş dünyasının darbe girişiminin ardından da işinin başında olduğunu söyledi. 15 Temmuz darbe girişimini, “Türk Silahlı Kuvvetleri içinde yıllardır yapılanan bir grup hainin ve ona çeşitli kurum ve kuruluşlarda destek veren destekçilerin bir kalkışma eylemi” olarak niteleyen Aşut, bu kalkışmanın laik Cumhuriyetin temel ilkelerine, bedeller ödeyerek elde edilen demokrasiye ve aziz millete karşı yapıldığını vurguladı. Ancak, bu sefer Türk milletinin demokrasisine ve Cumhuriyetine sahip çıktığının altını çizen Aşut, “Demokrasi nöbetleri ile vatana, Cumhuriyete, demokrasiye nasıl sahip çıkılır gösterdik. Ancak, bir yandan meydanlarda demokrasi nöbeti tutarken, diğer yandan her birimiz kendi çalışma alanlarımıza sahip çıkmaya, eskisinden daha çok çalışmaya devam etmeliyiz. Memleket ve millet adına sorumluluklarımızı yerine getirmeye devam etmeliyiz. Herkes kendi işinde üstüne düşen sorumluluğu yerine getirerek, çalışarak, üreterek ülkeyi normalleşme sürecine sokmamız gerekiyor” ifadelerini kullandı.

    Ülkemize zarar vermelerine izin vermeyeceğiz”

    Başbakan Binali Yıldırım’ın da söylediği gibi ilan edilen Olağanüstü Hal’in (OHAL) milletle bir ilgisi olmadığını dile getiren Aşut, “OHAL bu alçak terör şebekesi, bu gerici, laiklik ve demokrasi düşmanı örgüt için ilan edilmiş bir süreçtir. Mersin iş dünyası olarak bugünden sonra bizim işimiz üretime, ihracata, istihdama odaklanmaktır. Siyaseten hedeflerine ulaşamayan çevrelerin, ekonomik anlamda ülkemize zarar vermesine izin vermeyeceğiz. Mersin olarak, her alanda ve özellikle ekonomisi ile mükemmeli yakalamak azminde ve karalılığındayız” diye konuştu.

    “Mersin iş dünyası işinin başındadır”

    Darbe girişiminin milleti birbirine kenetlediğini, sanal kutuplaşmaları bir gecede bitirdiğini ifade eden Aşut, şöyle konuştu:

    “Mersin iş dünyası işinin başındadır, dünyaya entegredir, üretmeye, yeni pazarlar bulmaya, ihraç etmeye ve iş ve aş vermeye devam etmektedir. Bu olay 2023, cumhuriyetimizin 100’üncü kuruluş yılı hedeflerimiz adına bizleri daha da kamçılamıştır. Bu millet, arkasında küresel güçlerin oyunu olduğuna inandığımız bu belayı tek yumruk olarak def ettikten sonra, bu hedefler bize az bile gelir. Gerekirse daha az uyuyacağız, daha çok çalışacağız, daha çok gayret edeceğiz. Çünkü bu, bizler daha güzel yaşayalım, demokrasimiz ve cumhuriyetimiz sonsuza dek sürsün diye canını bu olayda verenlere, şehitlerimize borcumuzdur.”

    Aşur, 15 Temmuz gecesi yaşanan olayların arkasında son 40 yıldır cumhuriyetin kuruluş ilkelerinden uzaklaşmanın bedelleri olduğunu öne sürdü.

    “Türk iş dünyası darbecilere de teslim olmayacak”

    Darbe girişiminin Mersin ekonomisine yansımalarını da değerlendiren Aşut, Temmuz ayı bitmediği için ellerinde veri olmadığını söyledi. Ancak, reel göstergelere bakıldığında, mikro anlamda Mersin özelinde bu olaya bağlı yaşanan sıcak bir olumsuzluk olmadığını belirten Aşut, şunları söyledi:

    “Mersin girişimcisi işine odaklanmış, üreticisi işine odaklanmış çalışıyor. Dünya ekonomisine entegre bir kent olarak küresel anlamda da olumsuz bir dönüş yok. Makro anlamda baktığımızda ise böylesine büyük bir olay yaşamamıza rağmen dövizde basit bir yükselmenin dışında ki bu da geçici olacaktır, ciddi bir olay yok. 2008 krizinde bile teslim olmayan Türk iş dünyası, bu darbecilerin ve dış mihrakların ekonomik savaşına teslim olmamıştır, olmayacaktır. Bu konuda vatandaşlarımız müsterih olmalıdır.”

    “Irkçı ve düşmanlık içeren sloganları reddediyoruz”

    Mersin iş dünyası olarak tarım, sanayi, lojistik, turizm alanlarında ülkenin öncü kenti olmaya, bu alanlarda devam eden projeleri tamamlamaya yılmadan devam edeceklerinin altını çizen Aşut, Mersin’in hiçbir zaman ağlayan bir kent olmadığını, yaptıklarıyla aldığından fazlasını ülkesine veren bir kent olduğunu vurguladı. Mersin’in Suriyeli sığınmacılara kucak açtığını da anımsatan Aşut, “Bu kent kısa sürede nüfusunun neredeyse dörtte biri kadar göç aldı. Bunu hazmetmek, sorunsuz bir şekilde bu süreci geçirmek kolay değil. Elbette sorunlar var, uyum çabaları henüz yeterli değil, küçük esnafta sıkıntı var, çalışma izinleri, oturma izinleri gibi birçok konuda sıkıntılar var. Ancak, biz en başından beri ’bu bir ekonomik sorun değil, insanlık sorunudur’ dedik. ’Bize kucak açmak yakışır’ dedik. Sorunları el ele çözmek görevimizdir ama bu masum insanlar için kullanılan ve yaygınlaştırılmaya çalışılan ’Mersin’de Suriyeli istemiyoruz’ gibi yakışıksız, ırkçı ve düşmanlık içeren sloganları reddediyoruz. Mersin’in tarihine, ruhuna, kültürüne aykırı olan bu ifadeleri kınıyoruz. Çözüm, bu kardeşlerimizin vatanlarında huzur sağlanana kadar bu kente uyumunu sağlamaktır. Öte yandan Suriyelilerin MTSO’ya kayıtlı şirket sayısı 700’e yakındır. Bunlar çok çeşitli alanlarda üretim yapan, istihdam sağlayan, yasalara göre kurulmuş şirketleridir. Düşmanlığın bize yararı olmadığı gibi, bize yakışan bir şey de değildir. Biz veren el olalım, biz insanlığı kucaklayalım. Eğer 15 Temmuz faciasını def ettiysek, bu hayırların karşılığı olan bu duaların, mazlumun yanında olmanın manevi etkisi unutulmamalıdır” dedi.

    “Türkiye’yi ekonomik olarak çökertmek istenen bir proje”

    Toplantıda gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Aşut, doların 3 liranın üzerine çıkması, ihracatta düşüşün devam etmesi ve OHAL’in, önümüzdeki süreçte ekonomide olumsuzluğa yol açıp açmayacağını yönündeki soruya, “Kısa vadelerde ekonominin ani hareketler yapmasının, ülkeyi çok önemli şekilde rahatsız etmeyeceği yönünde. Türkiye, daha farklı şeyleri daha farklı şekilde yaşadı. Şu anda yaşadığımız olay gerçekten dış mihraklı bir gövde gösterisi. Türkiye’yi ekonomik olarak çökertmek istenen bir proje. Burada bize düşen, biz kendi görevlerimizi yapmak zorundayız. Herkes kendi görevini yaparsa, iş dünyası ihracatını yükseltmek için eskisi gibi valizi elinde devamlı dolaşırsa bu işi çok rahat atlatırız. Sıkıntı yok mu, var ama bunlar geçecek. Kısa sürede olan sıkıntılar bizi yıldırmamalı, ekonomiye uzun vadede bakmalıyız. Çünkü yatırımımız, her şeyimiz Türkiye’de. Bir tane vatanımız ve bayrağımız var, bırakıp gidecek halimiz yok. Demokrasiye, cumhuriyete, vatana sahip çıktığımızda ihracattaki küçük düşüşleri de atlatacağız. Rusya krizinde de aynı sıkıntıları yaşadık ve o süreçte arkadaşlarımın hepsi elinde valizleriyle farklı ülkelere giderek, farklı ürünler sunmaya çalıştılar ve başarılı da olduk. Ama bu kez üzerimize farklı boyuttan geliyorlar. Onun için bizim daha güçlü, daha çok çalışarak bu işi daha çabuk atlatmamız lazım. Herkes kendi işini yapacak. Siyasetçi siyasetini, iş dünyası kendi işini yapsın. Bu olay bizi 2023 hedefi için daha çok kırbaçladı. Yılmadan hükümetimizin yanında olarak daha rahat atlatacağımızı düşünüyorum” yanıtını verdi.

    Kasım Tanrıöver: “Standard&Poor’s siyasi mühendislik yapıyor”

    Kredi derecelendirme kuruluşlarının, darbe girişimi sonrasında Türkiye hakkındaki değerlendirmelerine yönelik bir başka soruya ise MTSO Başkan Yardımcısı Kasım Tanrıöver yanıt verdi. Standard&Poor’s kuruluşunun Türkiye raporunun İngilizce metninin tamamını okuduğunu belirten Tanrıöver, şunları söyledi:

    “Bizim Standard&Poor’s ile bir anlaşmamız yok, onun görüşlerinin bizim açımızdan herhangi bir değeri yok. Ama yurtdışı bir firma olduğu için yurt dışında önem taşıyor. Raporda, çok ilginçtir, sadece Türkiye hakkında bir tane ekonomik veri var, kısa vadeli dış borç. Onun dışında raporun tamamı bizde siyasi istikrarsızlık olabilirmiş, hükümet düşebilirmiş, gösteriler artabilirmiş. Bunun bu şekilde olacağını sen nereden biliyorsun? İşte tam tersi oldu, bütün ülke kilitlendi. Siyasi mühendislik yapıyor. Sadece, Türkiye’nin kısa vadede ’2016 sonuna kadar ödemesi gereken 168 milyar dolar borcu var’ diyor ki, bu doğrudur. Bu da bütün AB kriterlerine göre birçok Avrupa ülkesinden daha iyi konumdadır. Yalnız bunu bile hatalı söylüyor. Rakamlar biraz oynayabilir ama bu 168 milyar doların 100 milyar doları devletin, 68 milyar doları özel sektörün. Bu 100 milyar dolarlık devlet parası da bir sene içinde ödenmeyecek zaten. Adamlar bunu bile yazmamış. Bunun 50 milyar doları nakit, şu anda rezervlerimizde var, diğer 50 milyar doları da hazine garantileri, devlet tahvilleri vesaire. Bunların hemen nakde çevrilmesi mümkün değil. Özel sektörün ödeyeceği 68 milyar doların ise belli bir kısmı nakit ödenecek, kalanı da firmaların yurt dışından aldığı malzemelerin borçları. O borçların teminatı var. Onun için biz iyi gidiyoruz. Türkiye çok önemli bir ülke. Türkiye, Almanya’ya 16 milyar dolar ihracat yapıyorsa, Almanya da Türkiye’ye 25 milyar dolar ithalat yapıyor. Bunlar vazgeçilecek rakamlar değil.”

  • Bakan Avcı, “Bunlar TSK ile alakası olmayan hain teröristlerdir”

    Kültür ve Turizm Bakanı Prof. Dr. Nabi Avcı, Eskişehir’deki demokrasi nöbetine katılarak, “Bunlar Türk Silahlı Kuvvetleri ile alakası olmayan hain teröristlerdir” dedi.

    Türkiye’de 15 Temmuz’un yankıları sürerken, vatandaşlar sokaklarda ve meydanlardaki nöbetlerine devam ediyor. Eskişehir’de de günlerdir gece gündüz süren nöbetlere, birçok farklı görüşten insan katılıyor. Son olarak Eskişehir Vilayet Meydanı’nda düzenlenen demokrasi nöbetine AK Parti, Cumhuriyet Halk Partisi, Milliyetçi Hareket Partisi, Büyük Birlik Partisi, Saadet Partisi başta olmak üzere birçok siyasi parti destek verdi. Meydanı dolduran binlerce vatandaşa seslenen çeşitli partilerin siyasi partilerin il temsilcileri ve belediye başkanları ise birlik mesajları verdi.

    “Türk Milleti bir destan yazdı, yazıyor”

    Eskişehir’deki demokrasi nöbetine katılan Kültür ve Turizm Bakanı Prof. Dr. Nabi Avcı, bir konuşma yaptı. Konuşmasında tüm şehirlerin meydanlarından aynı sesin yükseldiğini belirten Bakan Avcı, “Milletimize büyük geçmiş olsun. Türkiye gerçekten büyük bir badire atlattı, atlatıyor. Bunu siz yapıyorsunuz, sağlıyorsunuz. Şu anda sadece Eskişehir değil, Ankara’da, İstanbul’da, Samsun’da, Erzurum’da, Kayseri’de, bütün Türkiye’de millet ayakta. Şu anda bütün şehirlerimizin meydanlarında millet aynı sesi veriyor. Türk Milleti bir destan yazdı, yazıyor” dedi.

    “Eskişehir burada Büyükerşen nerede?”

    Meydanlardaki vatandaşların “Eskişehir burada Büyükerşen nerede?” diyerek, CHP’li Büyükşehir Belediye Başkanı’nı işaret etmesi üzerine ise Bakan Avcı, “Vekili burada. Hepimiz buradayız. Hepimiz parti ayrımı gözetmeksizin düşünce, kanaat, inanç, mezhep ayrımı gözetmeksizin hepimiz hep birlikte Türkiye’yiz. Hepimiz al bayrağın altında birlikteyiz. Onun için müsterih olun, Türkiye burada. Sadece Eskişehir değil, Türkiye burada” cevabını verdi.

    “Türk medyası dünyaya demokratik medya etiği dersi vermiştir”

    Bakan Avcı’nın hedefinde ise yabancı yayın organları vardı. İsim vererek yabancı yayın organlarını eleştiren Bakan Avcı, Türk medyasına ise teşekkür etti. Türk medyasının dünyaya medya etiği dersi verdiğini aktaran Kültür ve Turizm Bakanı Nabi Avcı, “Meraneti def etmek için olağanüstü bir gayret sarf eden bütün güvenlik güçlerimize emniyetimize, polisimize, devletine, vatanına, milletine, bayrağına sadık silahlı kuvvetler mensuplarımıza, hangi partiden olursa olsun demokrasi aşığı vatandaşlarımıza ve özellikle eski bir iletişim hocası olarak bütün dünyaya medyada demokrasi nasıl savunulur bunun dersini veren Türk medyasına ve televizyonlarına teşekkür ediyorum. Türkiye medyasına, radyolarına, televizyonlarına teşekkür etmemin çok önemli bir sebebi var. O gece, dünyanın adı çıkmış, güya objektif yayıncılığın simgesi haline geldiğini iddia eden isim vererek söylüyorum; BBC, CNN İnternational, New York Times, The Guardian gibi bir takım yabancı yayın organları o gece sanki darbe başarılı oluyormuş gibi bir irtiba uyandırmak için Türk televizyonlarının gösterdiği apaçık manzaralara rağmen, tüm Türkiye’den canlı yaptıkları yayınlara rağmen bunları görmezlikten geldiler. Kısa bir süre için işgal etmeye çalıştıkları TRT’den yayınladıkları uyduruk bir bildiriye dayanarak bu yabancı yayın organları sanki Türkiye’de bir otorite boşluğu varmış gibi, sanki darbenin muvaffak olma ihtimali varmış gibi, bir irtiba yaymak için özel bir çaba gösterdiler. Ama onlara en güzel cevabı Türk medyası verdi. O gece olayların başladığı tarihten bugüne kadar, şuana kadar Türk televizyonları ayrım gözetmeksizin hepsi için söylüyorum, hangi görüşten, kurumdan ve anlayıştan olursa olsun Türk medyası dünyaya demokratik medya etiği dersi vermiştir” şeklinde konuştu.

    “Bunlar Türk Silahlı Kuvvetleri ile alakası olmayan hain teröristlerdir”

    Öte yandan Bakan Avcı, nöbetlerin devam edeceğini belirterek, “İşimiz bitmedi. İşimiz aslında yeni başlıyor. Dolayısıyla bu nöbet devam edecek. Bu nöbet Başkomutan sayın Cumhurbaşkanı, “Teşekkür ederim” deyinceye kadar devam edecek. Türkiye; siyasi parti, kanaat vesaire ayrımı gözetmeksizin bir bütün olmuştur. Al bayrağın altında bir büyük millet destanı yazmaktadır. Ben bir kere daha buradan sizlere hatırlatmak istiyorum. Bu hain saldırıyı sakın ola ki, şanlı Türk ordusuyla, silahlı kuvvetlerimizin kendisiyle özdeşleştirmeyin. Bunlar asker elbisesi giymiş olsalar da, rütbeleri her ne olsa da, Türk Silahlı Kuvvetleri ile alakası olmayan hain teröristlerdir. Bunların şerefli Türk askeriyle, bayrağına, vatanına, milletine, devletine namus borcu ile bağlı olan şerefli Türk askeriyle alakaları yoktur. Dolayısıyla bunlar hakkında, yasalar içinde hiç endişeniz oması yaptıklarının hesabı teker teker sorulacaktır” ifadelerine yer verdi.

    Bakan Avcı, meydanlarda sadece Türk bayrağı görmek istediklerini de sözlerine ekledi.

  • (Özel Haber) Kolları Ve Bacakları Olmayan Adamın Haciz İsyanı

    Uzman çavuş olarak görev yaptığı Ağrı’da 1995 yılında elektrik çarpması sonucu kollarını ve bacaklarını kaybeden emekli asker Hayati Akış (45), kendisine ait araçla, kendisinin de içinde bulunduğu bir sırada alkollü sürücünün ölümlü trafik kazasına karışması sonucu ’müteselsil sorumluluk’tan ötürü otomobiline haciz konulmasına tepki gösterdi.

    Mersin’in Gülnar ilçesine bağlı Büyükeceli Mahallesi’nde yaşayan evli ve 1 çocuk babası Hayati Akış, uzman çavuş olarak görev yaptığı Ağrı’nın Eleşkirt ilçesinde 1995 yılında elektrik çarpması sonucu her iki kolunu ve bacaklarının dizden aşağısını kaybetti. Kaza, izinli olduğu gün evinde meydana geldiği için gazi sayılmayarak malulen emekli edilen Akış, memleketi Mersin’e dönerek burada yaşamaya başladı. Yüzde 100 engelli raporundan dolayı vergi muafiyetinden yararlanarak kendisine bir otomobil satın alan Akış, 2015 yılının Mayıs ayında bir iş için kardeşi ile birlikte Silifke ilçesine gitti. Hayati Akış burada kendisinin de içinde bulunduğu ve sanayide usta olan A.Ç.’nin kullandığı otomobille ölümlü trafik kazasına karıştı.

    Alkollü olduğu tespit edilen araç sürücüsü A.Ç. 7 yıl hapis cezasına çarptırılırken, aracını alkollü sürücünün kullanmasına izin veren Hayati Akış’a ise Silifke Asliye Hukuk Mahkemesi’nce ’müteselsil sorumluluk’tan ötürü 128 bin liralık haciz işlemi başlatıldı.

    “ARAÇ BENİM ORGANLARIMIN YARISI”

    Hacizden dolayı oldukça zor günler yaşadığını söyleyen Akış, aracının elinden alınması durumunda yaşayamayacağını söyledi. Akış, İHA muhabirine yaptığı açıklamada, kazayı yapan kişinin mal varlığı olmadığı için mahkemenin kendisine haciz işlemi başlattığını belirterek, “Ben yüzde 100 engelliyim. Kollarım ve bacaklarım yok, tek sahip olduğum şey arabam. Evim yok, malım yok, mülküm yok. Üzerime kayıtlı olan tek varlığım aracım. Şu anda protezimi yaptırmak için köyden Mersin’e geldim. Aracım olmasa bu işleri nasıl yaptırabilirim?” dedi.

    Engelli olduğundan dolayı ulaşımda büyük sıkıntı yaşadığını ve çok zor günler geçirdiğini ifade eden Akış, “Otomobil, benim organlarımın yarısı. Eğer bunu da elimden alırlarsa ben yaşayamam. Bu benim zorunlu ihtiyacım. Yaklaşık 1.5 yıldır bu konu ile mücadele ediyorum, ama bir sonuç alamadım. Devlet büyüklerimden ya bu haczin kaldırılmasını ya da bana bir engelli aracı verilmesini talep ediyorum” diye konuştu.

    Aracının canı kadar değerli olduğunu vurgulayan Akış, “Araba benim elim ayağım, canım ciğerim. Aracımın yerine istesinler böbreklerimi vereyim” ifadelerini kullandı.

  • Dünya’da Eşi Olmayan Bitki Yok Olma Tehlikesiyle Karşı Karşıya

    Dünyada sadece Kumluca’ya bağlı Belen Mahallesinde yetişen “Belen Bezelyesi” yok olma tehlikesiyle karşı karşıya. Belen Bezelyesi, 1987 yılında botanikçi İngiliz bilim adamları tarafından Antalya’nın Kumluca ilçesine bağlı Belen Mahallesi bölgesinde yetiştirilmeye başlanmıştı.

    Belen Bezelyesi, halkın bitkiyi tanımaması, henüz olgunlaşmadan hayvanlara ot olarak yedirilmesi, diğer bezelye türleriyle karıştırılması ,kuraklık ve koruma altında bulunmaması sebebiyle her geçen gün azalıyor. Halen farklı alanlarda bin dekarlık bir alanda kendiliğinden yetişen Belen bezelyesi, tedbir alınmaması durumunda yok olma tehlikesiyle karşı karşıya.

    Belen Bezelyesini incelemek üzere Kumluca’ya gelen ve bölgede geniş çaplı bir araştırma yürüten İngiliz Prof. Dr. Alan Harrington, Lathyrus Belinensis (Belin Bezelyesi) bitkisinin endemik bir bitki olduğunu ve yer yüzünde sadece Kumluca’ya bağlı Belen Mahallesi bölgesinde yetiştiğini söyledi. Bulunduğu bölge ve bezelyegiller ailesinden olması dolayısıyla adının Belen Bezelyesi olarak literatüre geçtiğini ifade eden Harrigton, bitki tohumlarının geçmiş yıllarda İngiltere’ye götürülerek burada çiçekçilerde bahçe ve süs bitkisi olarak satıldığını belirtti. Diğer bezelye türlerine göre bitki yapısı daha narin olan Belen bezelyesini diğer bezelye türlerinden ayıran en önemli iki özelliği sarı kırmızı çiçekleri ve kalıcı hoş kokusu olduğu bildirildi.

    Kumluca Belediye Başkan Yardımcısı Ramazan Çataltepe de, Belen Mahallesinin ilçenin iklim ve bitki çeşitliliği açısından önemli bir bölgesi olduğunu ve mahalle sınırları içerisinde başka bitkilerinde endemik olarak yetiştiğini söyledi. Belen Bezelyesinin ise dünyada sadece bu bölgede yetiştiğini yeni öğrendiklerini ifade eden Çataltepe, “1987 yılında ilk kez Belen bölgesinde bu bitki keşfedilmiş. Bölgemiz için önemli bir bitki, bu bitkinin korunması, çoğalması için bazı çalışmalar yapacağız. Özellikle yöre halkımızın bu bitkinin korunması için çalışması gerektiğini düşünüyorum” dedi.

  • Doğuştan İki Ayağı Olmayan Engelli Askerden Anlamlı Mesaj

    Tokat’ta doğuştan iki ayağı olmayan bedensel engelli 22 yaşındaki Ümit Tuluk, bir günlükte olsun asker olmanın heyecanın yaşadığını ifade ederek, “Keşke bizde doğuya gidip vatanımız için mücadele etseydik” dedi.

    Tokat Belediyesi ve Kent Konseyi tarafından düzenlenen programla kınaları yakılan bedensel engelli gençler bir günlük askerlik yapmanın heyecanını yaşadı. Sabah saatlerinde düzenlenen konvoyla askeri birlikleri olan İl Jandarma Komutanlığı’na uğurlanan asker adayları şehir turu attı. Daha sonra askeri birliklerinde kıyafetlerini giyen 10 engelli genç diğer engelli arkadaşları ile yemin törenine katıldı. Tokat Vali Vekili Mehmet Suphi Küsbeci, Tokat Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Adnan Arslan, Tokat Belediye Başkan Vekili Gülten Göğüş, CHP Tokat Milletvekili Kadim Durmaz, İl Emniyet Müdürü Fikri Yalman, TTSO Başkanı Ahmet Arat ile engellilerin aileleri katıldı. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından 51 engelli Türk bayrağı ve silahların üzerine ellerini koyarak yemin etti. Yemin töreni sonrasında protokol üyeleri engellilere terhis belgelerini takdim etti.

    Engelli askerler adına konuşma yapan Jandarma er Sedat Saz, bir günlüğüne askerlik yapsalar da bu nöbeti sadakat ve şerefle hayatlarının sonuna kadar sürdüreceklerini ifade ederek, “2016/1 devreler olarak bugüne kadar dedelerimizden, babalarımızdan, ağabeylerimizden devam eden bu kutsal görevi bir günlük dahi olsa devraldık. Bugün hayatımızın en anlamlı günü. Çünkü siz komutanlarımızın, ailelerimizin ve silah arkadaşlarımızın şahitliğinde ve huzurlarından diğer silah arkadaşlarımız gibi bizlerde ant içtik. İçtiğimiz bu askerlik andına bundan sonraki sivil yaşantımızda da bağlı kalacağımıza şeref sözü veriyoruz” dedi.

    Tokat İl Jandarma Komutanı Jandarma Albay Ercan Alacakurt ise “Gönülden inanıyoruz ki size ihtiyaç duyulduğunda bu yemini eden her vatan evladı gibi sizlerde bu vatan için canınızı esirgemeyeceksiniz” diye konuştu.

    DOĞUŞTAN İKİ AYAĞI OLMAYAN TULUK’TAN ANLAMI MESAJ

    Doğuştan iki ayağı olmayan ve yemin törenine tekerlekli sandalyede katılan 22 yaşındaki Ümit Tuluk, bir günlükte olsa asker olmanın sevinci ve mutluluğunu yaşadıklarını ifade etti. Ülkenin doğusunda devam eden operasyonlarda şehit olan asker ve polislere Allah’tan rahmet dileyen Tuluk, “Keşke oralara gidip vatanımız için bizde mücadele etseydik. Biz de elimizden geleni yapsaydık” diye konuştu.

    Oğlu Mücahit Bal’ın asker olduğunu görmenin heyecanını yaşadığını ifade eden Dürdane Bal, “Çok duygulandım üzüldüm ağladım” şeklinde açıklamalarda bulundu.