Etiket: Olmayan

  • Doç. Dr. Acar “Dünya, geri dönüşü olmayan bir evrede”

    İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi Ekonomi Bölümü Başkanı ve Enerji ve Çevre Uygulama ve Araştırma Merkezi Direktörü Doç. Dr. Sevil Acar, karbon kırılma noktası konusu hakkında bilgilendirmede bulundu.

    Karbon kırılma noktasının ne olduğu ve bu seviyenin aşılması halinde neler yaşanacağı hakkında önemli açıklamalar yapan İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi Ekonomi Bölümü Başkanı ve Enerji ve Çevre Uygulama ve Araştırma Merkezi Direktörü Doç. Dr. Sevil Acar, “Kritik eşik olan 400 ppm’i (1 milyon parçacıkta 400 karbondioksite tekabül ediyor) çok yakın bir zamanda aştık. Bu seviyeyi kalıcı olarak aştığımız için küresel ısınma hızlanabilir. Bunun etkileri sonucunda ise aşırı hava olayları, doğal felaketler, seller, kuraklıklar, kasırgalar, iklim değişikliğine bağlı deniz seviyelerinin artması, buzulların erimesiyle bağlantılı doğa olayları, toprağın zarar görmesi, biyoçeşitliliğin azalması ve bazı canlı türlerinin yok olması gibi küresel ısınmaya bağlı bozulmalara daha açık olacağız” dedi.

    “2 derece daha fazla ısınmamasını sağlamamız gereken bir dünyamız var”

    Karbon kırılma noktası aşımının geri döndürülemez olduğunu da belirten Doç. Dr. Sevil Acar, “Bu ısınma özellikle insan kaynaklı aktivitelerin atmosferde biriktirdiği sera gazları sonucunda oluşuyor. Yani biz istediğimiz zaman karbondioksit miktarının seviyesini düşüremeyiz. Endüstri devrimi öncesinde daha az olan bu ısınma, zamanla fosil yakıtların kullanımı ve sera gazlarının artmasıyla birlikte hızlandı. 2 santigrat derece daha fazla ısınmamasını sağlamamız gereken bir dünyamız var. Eğer bunu aşarsak ayrı bir geri dönülemez nokta daha oluşacak. Dolayısıyla dünya bunu engellemenin yollarını arıyor” diye konuştu.

    50’den fazla ülke Paris İklim Anlaşması’nı onayladı

    “Aslında dünya uzun yıllardır bu konunun çözümleri tartışıyor. Geçtiğimiz yıl Paris’te 21. BM Taraflar Konferansı yapılmıştı. Burada 195 ülke Paris İklim Anlaşması üzerinde oybirliğine vardı” ifadelerini kullanan Doç. Dr. Acar, “Bu sene de Marakeş’te düzenlenecek bir taraflar konferansı var. Güzel olan gelişme ise Paris’te alınan kararların uygulamaya geçilebileceği bir noktaya geldik. Anlaşmanın hükümlerinden en önemlisi, dünyadaki sıcaklık artışının 2 derece ile sınırlandırılması konusunda uzlaşılmış olması. Sıcaklık artışına katkısı olan tüm ülkelerin el birliği ile birtakım önlemler alarak, ısınmayı durdurması veya yavaşlatması gibi bir kural çıkmıştı. Paris İklim Anlaşması’ndan önce de ülkeler iklim değişikliğine etki eden emisyonlarından feragat edeceklerine dair niyet beyanlarını bildirmişlerdi. Bu beyanları artık hayata geçirebilecek bir noktaya geldik. Geçtiğimiz Eylül ayı itibariyle toplam emisyonların yüzde 55’inden fazlasını salan en az 55 ülke bu anlaşmayı onayladı; bu da anlaşmanın yürürlüğe girebilmesi için önkoşuldu. Bu devletlerin içerisinde ABD, Çin, Hindistan vardı. Buna bir de Avrupa Birliği ülkeleri eklendi. Dolayısıyla 50’den fazla ülkenin bu anlaşmaya resmi olarak taraf olduğu bir noktaya geldik. Tahmin ediyoruz ki yakın zamanda Türkiye’nin de imza atacağı bir anlaşma olacak” şeklinde konuştu.

    “Önlem alındığı sürece umutlu bir durumdan söz edebiliriz”

    Küresel ısınmayı yavaşlatmak veya durdurmak için neler yapılması gerektiğini de sözlerine ekleyen Doç. Dr. Acar, “Küresel ısınmaya sebep olan enerji yatırımlarından yani fosil yakıtlardan vazgeçilmelidir. Günümüzde yenilenebilir enerjiyle ilgili çok fazla fırsat ve seçenek var. Güneş ve rüzgar enerjisi kurulum maliyetleri geçmişe göre oldukça düştü. Bu fırsatı tren henüz yakınlardayken yakalayıp değerlendirmek, hem Türkiye gibi gelişmekte olan hem de gelişmiş ülkeler için bir seçenek olarak ortada duruyor. Bunlar yapıldığı sürece umutlu bir durumdan söz edebiliriz” açıklamasında bulundu.

  • Ali dengesi yerinde olmayan şahıs annesini öldürdü

    Osmaniye’nin Kadirli ilçesinde akli dengesi yerinde olmayan bir kişi, beraber yaşadığı annesini öldürdü.

    Olay, saat 04:40 sularında Kamil Kara Bulvarı Adana yolunda meydana geldi. Akli dengesi yerinde olmadığı öğrenilen Necip Kocamanoğlu’nun (56), annesi Hüsne Kocamanoğlu’nu (82) sarımsak döveceği, İngiliz anahtarı ve bıçak kullanarak öldürdüğü öğrenildi.

    Evin yakınlarında bulunan esnafın, evden gelen sesleri duyarak evin zilini çaldıkları, kapıyı açan Necip Kocamanoğlu’nun kanlar içinde olduğu ve annemi öldürdüm demesi üzerine polisi arayarak olayı haber verdiği öğrenildi.

    Olay yerine gelen savcının incelemelerinden sonra ceset Kadirli Devlet Hastanesi morguna kaldırılırken, Necip Kocamanoğlu’nun olay yerinde yakalandığı öğrenildi.

    Olayla ilgili soruşturma devam ediyor.

  • Alkolün etkisiyle polisten olmayan valizini istedi

    Zonguldak’ın Ereğli ilçesinde aldığı aşırı alkolün etkisi ile kaldırımda uyuyup kalan şahıs ambulansla hastaneye kaldırıldı. Aşırı alkolün etkisi ile polislerden olmayan valizini isteyen şahıs ambulansa polis ve sağlık ekiplerinin yardımı ile binebildi.

    Olay Ereğli İlçesine bağlı Müftü Mahallesi’nde meydana geldi. Edinilen bilgiye göre vatandaşlar bir kişinin yerde hareketsiz yattığını görünce polis ekiplerine haber verdi. Olay yerine gelen polis ekipleri kaldırımda sızan ve isminin Muzaffer G. olduğu öğrenilen şahsı uyandırarak sağlık ekiplerine haber verdi. Kısa sürede olay yerine gelen 112 sağlık görevlileri Muzaffer G.’yi polis ekiplerinin yardımı ile ambulansa alarak Kdz. Ereğli Devlet Hastanesi’ne götürdü. Aldığı alkolün etkisi ile ayakta duramayan Muzaffer G. ambulansa götürüldüğü sırada polislerden sızıp kaldığı yerde olmayan valizini getirmelerini istedi.

    Muzaffer G. kaldırıldığı Kdz. Ereğli Devlet Hastanesi’nde tedavi altına alındı.

  • Organik logosu olmayan ürünleri satın almayın

    Uludağ Üniversitesi (UÜ) Ziraat Fakültesi Organik Tarım Birimi Başkanı Prof. Dr. İbrahim Ak, bir ürünün organik olup olmadığının bakmak ya da tatmakla anlaşılamayacağını belirterek, “Bu konuda mutlaka yeterli denetim yapılmalı, sertifikası olmayan ürünlerin organik olarak satışı engellenmelidir” dedi.

    UÜ Ziraat Fakültesi, organik tarım konusunda eğitim alan lisans ve yüksek lisans öğrencilerine yaklaşık 65 dekarlık bir arazi üzerinde uygulamalı eğitim imkânı sağlıyor. Yaz ve kış mevsimlerinde farklı ürünlerin ekildiği alanlarda elde edilen ürünler, üniversitelerdeki satış merkezleri vasıtasıyla vatandaşlara uygun fiyatlarla ulaştırılıyor.

    Ne kimyasal ilaç ne de fenni gübre kullanılıyor

    Organik tarım alanları hakkında bilgi veren UÜ Ziraat Fakültesi Organik Tarım Birimi Başkanı Prof. Dr. İbrahim Ak, 2009 yılından itibaren üniversite bünyesinde oluşturulan toplam 65 dekarlık arazilerde tamamen organik şartlarda üretim yapıldığını söyledi. Herhangi bir zirai ilaç ve fenni gübre kullanmaksızın yapılan üretim faaliyetlerinde insan sağlığını korumayı ve güvenli gıdalar yetiştirmeyi hedeflediklerini vurgulayan Birim Başkanı Prof. Dr. İbrahim AK, “Üretim faaliyetlerimizde ne kimyasal ilaç ne de fenni gübre kullanıyoruz. Burada öğrencilerin eğitimi ve stajlarının yanı sıra organik tarıma ihtiyaç duyan vatandaşlarımıza da uygulamalı organik tarım eğitimleri veriyoruz. Yaz mevsiminde domates, biber, patlıcan ve salatalık üretiyoruz. Kış mevsiminde ise lahana, pırasa ve brokoli gibi ürünler yetiştiriyoruz. Üretirken çevreyi koruyoruz, tüketirken de insan sağlığını koruyoruz” diye konuştu.

    “Organik ürünler sertifikalandırılmalı”

    Bir ürünün organik olup olmadığının bakarak ya da tadarak kolay kolay anlaşılamayacağının altını çizen Prof. Dr. İbrahim AK, “Bir ürünün organik olduğundan emin olabilmemiz için, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından yetkilendirilen ve uluslararası akredite kuruluşlar olan kontrol ve sertifikasyon kuruluşları tarafından üretimin baştan sona denetlenmesi, organik tarıma geçiş sürecinin tamamlanması, organik ürün sertifikasının alınmış ve etiketinde mutlaka ‘organik ürün’ logosunun bulunması gerekiyor. Organik ürünlerle diğer ürünler arasındaki en önemli farklılık, organik ürünlerde insan sağlığını tehdit eden kimyevi ilaç ve kalıntı riskinin bulunmamasıdır. Bir ürünün içerisindeki kalıntı, duyu organlarımızla değil, ancak ileri teknoloji laboratuvar analizleri ile belirlenebilir. Bir ürünün organik ürün sayılabilmesi için mutlaka Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından verilen organik ürün logosunun bulunması gerekmektedir. Bu tarz sertifikası veya logosu olmayan ürünlerin organik olarak satışı engellenmelidir” şeklinde konuştu.

    Vatandaşa uygulamalı organik tarım dersi

    Lisans öğrencilerinin stajları sırasında organik tarım parsellerinde hem eğitim verildiğini hem de üretim gerçekleştirildiğini söyleyen UÜ Ziraat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Uğur Bilgili ise, “Yüksek lisans öğrencilerimizin de organik tarımla ilgili tezlerini bu alanda yürütme şansımız var. Ayrıca farklı zamanlarda organik tarımla ilgili kurslar açıyoruz. Organik tarımla ilgilenen çok sayıda vatandaşımız var. İnsanlar nasıl organik üretim yapılacağını merak ediyor. Bizler de imkânlarımız doğrultusunda kurslar açıyoruz ve burada vatandaşlara organik tarım konusunda uygulamalı eğitimler veriyoruz” dedi.

  • Enerji kimlik belgesi olmayan mülklerin alım satımı yapılamayacak

    Gayrimenkul brokeri Özkan Aydemir, 50 metrekare üzeri inşaat alanına sahip bütün binaların enerji kimlik belgesi olmadan alım ve satımının yapılamayacağını söyledi.

    Resmi gazetede yayınlanan 5627 sayılı Enerji Verimliliği Kanunu ile 1 Ocak 2011 tarihinden itibaren yürürlüğe giren yeni mevzuata göre, 50 metrekare üzeri inşaat alanına sahip binalara enerji kimlik belgesi alma mecburiyeti getirildi. Enerji kimlik belgesi almak için 2 Mayıs 2017 tarihinin son gün olduğu konusunda vatandaşları uyaran Realty World Elfi gayrimenkul brokeri Özkan Aydemir, “Bu kanun 50 metrekare ve 2 yaşını aşmış olan binaların hepsini kapsamaktadır. Enerji kimlik belgesi, verildiği binanın enerji performansını göstermekte ve tıpkı beyaz eşyalardaki gibi A ve G harfleri aralığında bir enerji sınıfı yer almaktadır. A harfi verimli binayı, G harfi ise verimsiz binayı temsil etmektedir. Bu kanunla birlikte nasıl ki alım satımlarda tapu müdürlüğünde DASK belgesi aranıyorsa, enerji kimliği belgesi de aranacak. Bu belge olmadan tapu satışları gerçekleştirilemeyecek. Bir bina olması gereken yapı ve yalıtım standartlarını tam olarak sağlıyorsa, C enerji sınıfını alır. Mevcut binalarda enerji sınıfı sınırlaması bulunmamaktadır. Yani mevcut binanın enerji sınıfı C sınıfının altında çıkabilir. Fakat 2017 yılından sonra yapılacak düzenlemeler ile binalara enerji sınıfına göre bir vergilendirme sistemi getirileceği bilinmektedir” diye konuştu.

    Bu belgenin gayrimenkul almak isteyen vatandaşlara karar verme aşamasında yardımcı olacağını belirten Aydemir, “DASK belgesiyle depreme karşı nasıl binanın güvenirliğini ölçüyorsak, enerji kimliği belgesiyle binanın ısınmasından soğumasına kadar tüm verilerine ulaşılmış olacak. Ona göre yıllık kazancını belirlemiş olacak ve böylece satın alan veya kiralayan, aldığı yapının enerji sınıfının ne olduğunu bilecek ve tercihini buna göre yapacak. Mülk sahibi enerjiden tasarruf ederken, ülke ekonomisine de katkı sağlanacak. Alım satımın dışında vatandaşa herhangi bir yaptırımı olmayacak. Şu anda yeni doğalgaz, su, elektrik bağlantısı yapacak olan kişiler eğer bu belgeleri yok ise işlemlerini gerçekleştiremeyecek” dedi.

    Sadece sanayide üretim faaliyetlerini yürüten, planlanan kullanım süresi 2 yıldan az olan, toplam kullanım alanı 50 metrekarenin altında bulunan binaların kapsam dışı tutulduğunu belirten Aydemir, atölye, sera, depo, ardiye, ahır gibi binaların da bu uygulamaya tabi olmadığını söyledi.