Etiket: Olmayabilir”

  • Prof. Dr. Karaoğlu: “Yürüyüş herkes için uygun spor olmayabilir”

    4 Ekim Dünya Yürüyüş Günü ile ilgili açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Sinan Karaoğlu, yürüyüşün herkes için yararlı olduğuna dair yaygın kanının doğru olmadığını belirtti. Karaoğlu, “Herkes için spor öneriyoruz ama bu spor herkes için yürüyüş şeklinde uygun olmayabilir” dedi.

    Acıbadem Kayseri Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Prof. Dr. Sinan Karaoğlu, yürüyüş sporunun herkes için önerilmeyeceğini söyledi. Sporun bireyin sağlık durumu ve hedeflerine göre seçilmesi gerektiğine dikkat çeken Karaoğlu, “Yürüyüşü önerdiğimiz zaman geniş anlamda sporu öneriyoruz. Çünkü hareket gerçekten önemli bir şey ve yaşamımızda hareketin olması lazım. Ancak bazı konularda istisnalar olduğunu da unutmamak lazım. Birisi için yürüyüş iyi gelecekken, bir başkası için yüzme, bir başkası için de başka bir spor önerilebilir” diye konuştu.

    “‘Günde on bin adım’ dayatması doğru değil”

    Hekimlerin yürüyüşü önermelerinin nedenini, alet gerektirmeyen ve herkesin yapabileceği en basit spor olmasına bağlayan Karaoğlu, ‘Günde on bin adım’ dayatmasının da her birey için geçerli olmadığına dikkat çekti. Yürüyüş yapacak bireyde kalça, diz, ayak, ayak bileği gibi eklemlerde herhangi bir sağlık problemi olmaması gerektiğinin altını çizen Karaoğlu, “Bu gibi rahatsızlıkları olanlar yaşam içerisinde bir ihtiyaç olarak yürüyecekler ama yürüyüşü spor olarak yapmamaları daha mantıklı. Onun yerine bisiklet sürme, yüzme, yer hareketleri gibi, vücut ağırlığının dizin üzerine binmediği hareketleri içeren sporları yapması daha uygun” ifadelerini kullandı.

    “Spor olarak yürüyüş farklı, hareket olarak yürüyüş farklı”

    Spor olarak yapılan yürüyüş ile hareket olarak yapılan yürüyüş arasında belirgin farklar bulunduğunu da söyleyen Karaoğlu, sözlerini şöyle tamamladı:

    “Yürüyüş sadece kilo vermek için yapılıyorsa, 25 dakikanın altına düşmemek ve belli bir temponun üzerine çıkarak yapmak lazım. Ama sırf hareket olsun diye ya da hava almak için yapılan yürüyüşte tabi ki tempo ya da süre kısıtlaması söz konusu değil. Dolayısıyla doğru yürüyüş amacına göre değişiyor. Doğru yürüyüşü bireyselleştirmek için de bir spor hekiminden, fizyoterapistten ya da spor hocasından öneri almak daha iyi olacaktır.”

  • Lavrov: “Türkiye ve İran’ın Suriye’de hedefleri aynı olmayabilir, ancak ülkeler terörle mücadelede müttefikler”

    Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’nde “Türkiye ve İran’ın Suriye’de hedefleri aynı olmayabilir, ancak ülkeler terörle mücadelede müttefikler” dedi.

    Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’nde konuşan Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Rusya, İran ve Türkiye’nin Suriye’deki hedefleri hakkında açıklamalarda bulundu. Lavrov, “Türkiye ve İran’ın Suriye’de hedefleri aynı olmayabilir, ancak ülkeler terörle mücadelede müttefikler. Suriye’de hem İran’ın, hem Türkiye’nin, hem de Rusya’nın belki de çok farklı hedefleri var. Ancak bu aşamada, Suriye’de terörle mücadelede ve Suriye devletinin korunmasında müttefik olduğumuz gerçek. Suriyelilerin kendi kaderlerini belirleyebilmeleri için aralarında bir siyasi diyalog başlatmak için gerekli koşulları oluşturmalarına yardımcı olmak için çalıştığımızdan şüphem yok. Bu, Astana formatı çerçevesinde çok faydalı bir işbirliği” ifadelerini kullandı.

  • Herkes Buse kadar şanslı olmayabilir

    Eskişehir’de hızlı gittiği iddia edilen motosikletin çarptığı 13 yaşındaki genç kız kazayı ufak yaralarla atlatırken, baba Kadir Ülker, kazadan ucuz kurtulduklarını belirterek daha çok trafik denetimlerinin yapılması gerektiğini anlattı.

    Kaza, geçtiğimiz hafta içerisinde Sivrihisar-1 Caddesi’nde yaşandı. İddialara göre markete alışveriş yapmaya çıkan 13 yaşındaki Buse Ülker, yaya geçitinden karşıya geçmek istedi. O sırada tali yoldan birden çıkan ve süratlenen motosiklet sürücüsü ise Buse’yi fark edemeyerek çarptı. Kaza sonrası hafif yaralanan Buse, kaldırıldığı hastaneden taburcu oldu. Genç kız şimdilerde dışarıya çıkmaktan korkarken, baba Kadir Ülker ise duruma tepki gösterdi. Kızının hafif yaralarla kazayı atlattığını belirten baba Ülker, başka Buselerin bu kadar şanslı olmayabileceğini söyledi.

    “Sınav dönemindeyim bu yüzden sınavlarım aksıyor”

    Olay anını anlatan Buse Ülker, annesi ile birlikte alışverişe çıktıklarından bahsetti. Sol tarafından hızlı gelen motoru geç fark ettiğini anlatan Ülker, “Annemle birlikte alışveriş yapmaya gidiyorduk. Burada sol taraftan motor çarptı. Görmedim daha doğrusu, pikabın arkasından çıktığı için nasıl geldiğini anlayamadım. Arada kalınca çarptı. Yaya geçidi olduğu için geçiyordum. Benim gözümün önünde de olmuştu burada kaza. Korkuyoruz artık dışarı çıkmaya, karşıdan karşıya geçmeye. Kulağımın arkası, başım ve bacağım şiş. Soyulmalar var. Okula gidemiyorum ve sınav dönemindeyim, bu yüzden sınavlarım aksıyor. Sürücü herhangi bir ceza almadı. Çok riskli bir durum ve buraya ışıklandırma istiyoruz. Karşıdan karşıya geçmek, bakkala gitmek istiyoruz. Güvenemiyoruz, korkuyoruz ve ışıklandırma istiyoruz” dedi.

    “Birilerine şifa götürürken, birilerinin canını yakıyorlar”

    Genç kızın babası Kadir Ülker ise, motosiklet sürücüsünün bir ilaç deposunun kuryesi olduğunu kaydederek, “Şehrimizin ilaç deposunun kuryelerinden bir tanesi, birilerine şifa götürürken, birilerinin canını yakıyorlar. İçişleri Bakanlığımızdan, Emniyet Genel Müdürlüğümüzden bunlar hakkında tedbir alınmasını istiyorum. Başka Buse’ler, Ali’ler, Veli’ler, Hasan’ların canı yanmaması lazım. Hayat bu kadar basit değil. Biz ucuz kurtulduk, ama başkaları kurtulamayabilir. Yani desti kırıldıktan sonra tokatı vurmanın bir anlamı yok. Kendi şeridini ihlal ederek, sağ taraftan seyir halinde değil araç sollayarak, yayayı ortada panik halinde bırakıp çarpıyor. Belki üzülmüştür. Bilerek çarpmamıştır. Trafik kurallarını da ihmal etmenin bir anlamı yok. Allah’ıma bin şükürler olsun 72 saati atlattık. Verilmiş sadakamız varmış. Yavaş yavaş normale dönüyor ama ben şimdi kızımı ekmek almaya gönderemiyorum. Gitmiyor. Hala o panik atak devam ediyor. Gece uykusundan irkilip kalkıyor. Ne benim çocuğum ne de başka birinin çocuğu bunları yaşamayı hak etmiyor” diye konuştu.

  • Her Bacak Ağrısı Büyüme Ağrısı Olmayabilir

    Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Opr. Dr. İ. Tarık Katırcı, 3-12 yaş aralığında bulunan çocuklarda sıklıkla görülen bacak ağrıları sadece “büyüme ağrısı” olabildiği gibi ciddi hastalıkların habercisin de olabileceğini belirterek ailelerin bunu dikkate alması gerektiğini söyledi.

    Samsun Büyük Anadolu Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Bölümü’nden Opr. Dr. İ. Tarık Katırcı, çocukluk çağı bacak ağrılarının değerlendirilmesinde dikkat edilmesi gerekenler hakkında önemli bilgiler verdi. Büyüme ağrısı çocuğun okula gitmesine engel olmadığını ifade eden Opr. Dr. İ. Tarık Katırcı, “Büyüme ağrılarında, uyluk kemiğinin dize yakın kısmı (alt kısmı) ve incik kemiğinin dize yakın kısmında (üst kısmı) veya her iki bölgede de ağrı hissedilir. Bacaklarda ve bazen ayak bileğinde de ağrı olabilir. Büyüme ağrısı çoğu zaman basit masajla ve çocuğa gösterilecek şefkatle iyileşen ağrılardır. Gergin aile ortamı, sevgisizlik gibi faktörlerin büyüme ağrılarını tetiklediğini gösteren bilimsel çalışmalar vardır. Büyüme ağrılarının tanısı röntgen ve laboratuvar testleri yapıldıktan sonra konulmaktadır. Anne ve babaları rahatlatacak iyi karakterli bir ağrı olan büyüme ağrılarının tedavisinde, herhangi bir aktivite kısıtlamasına gerek duyulmamaktadır. Çocuğun okula gitmesinde ya da beden eğitimi derslerinden mahrum bırakılmasına gerek yoktur. Büyüme ağrılarının çocuklarda gelişebilecek diğer bacak ağrılarından ayrıştırılması ise büyük önem taşımaktadır. Çocuklarda bacak ağrıları kemik tümörleri ve hematolojik hastalıkların tümörlerine işaret edebileceği gibi eklem iltihabı ve romatizmal eklem hastalıklarının tanısında da önemli bir bulgu olarak değerlendirilmektedir” dedi.

    AĞRININ KAYNAĞI İYİ ARAŞTIRMALI

    Büyüme ağrısını diğer hastalıklardan ayrıştırmada çeşitli kıstaslar olduğunu belirten Opr. Dr. İ. Tarık Katırcı şu bilgileri verdi: “Büyüme ağrılarında çocuklar sürekli farklı eklem noktalarının ağrılarından yakınabilmektedir. Eğer ağrı hep aynı noktada ise, bu noktada şişlik, hassasiyet ve aksama söz konusuysa bu ağrı büyük olasılıkla büyüme ağrısı değildir. Ayrıştırmada özellikle dikkat edilmesi gereken bir diğer konu, çocuğun herhangi bir travma yaşayıp yaşamadığını sorgulamaktır. Örneğin çocuğun parkta oynarken bir yerden düşüp düşmediği, spor yaparken yaralanıp yaralanmadığı öğrenilmelidir. Bazen kalçada femur başında olan büyüme plağından başın kayması (femur başı epifiz kayması), perthes hastalığı veya kalçanın sinoviti gibi durumlar da dizde yansıyan ağrı yapar. Ancak bunların tamamında öykü farklıdır ve ağrıya aynı zamanda aksama eşlik eder. Kemik tümörleri ve hematolojik hastalıkların tümörlerinin önemli bir kısmı çocukluk çağında sık görülür. Bu nedenle ayırıcı tanıda mutlaka dışlanmalıdırlar. Septik artirit (eklem iltihabı) romatizmal eklem hastalıklarında ise ayırt etmek kolaydır. Bu hastalıklarda tablo, öykü ve laboratuvar testleri ayırt etmede yardımcıdır.

    Yansıyan ağrılar, özellikle kalça ve belden vuran ağrılarda gerçek hastalığın kaynağı araştırılmalıdır. Bel ve kalça bölgesi dikkatle muayene edilmeli, gerekirse laboratuvar testleri ve röntgen istenmelidir.”

  • Her Saç Dökülmesi Mezoterapi Tedavisine Uygun Olmayabilir

    Dermatoloji Uzmanı Dr. Gül Yıldırım, her saç dökülmesinin mezoterapi tedavisine uygun olmayabileceğini söyledi.

    Dr. Plus Dermatoloji Klinikleri Genel Koordinatörü Dermatoloji Uzmanı Dr. Gül Yıldırım, mezoterapinin derinin orta tabakasına yapılan enjeksiyon tedavisi anlamına geldiğini ifade ederek, “Mezoterapi tedavilerinin amacı sorunlu bölgeye mikroenjeksiyonlarla ihtiyacı olan ilacın sistemik etki ya da herhangi yan etki oluşturmadan verilmesi amaçlanır. Ağız yoluyla, kas içi ya da damar içi enjeksiyonlarda ilaçlar etki yerine ulaşmadan önce bir miktarı parçalanabilmektedir. Mezoterapi yöntemi ile ilaç direkt olarak istenilen bölgeye ulaşır. Mezoterapi yoluyla verilen ilaçların sistemik emilimleri de az olduğundan bioyararlanım en üst düzeyde kalır. Saç mezoterapilerinde dökülen bölgeye çok ince uçlu iğneler yardımıyla belli araklıklarla dökülmeyi önleyici aktif içerikler uygulanabilmektedir” dedi.

    SAÇ MEZOTERAPİLERİNDE PROSEDÜR NASILDIR?

    Hastanın öncelikle dermatolojik yönden saç muayenesi yapılmasının büyük önem taşıdığını anlatan Dermatoloji Uzmanı Dr. Gül Yıldırım, “Her saç dökülmesi mezoterapi tedavisine uygun olmadığından sağlıklı karar verilmesi için değerlendirilmenin yapılması gerekmektedir. Saç dökülmeleri kalıcı (skar bırakan) ya da kalıcı olmayan (skarsız) olmak üzere klinik olarak ayrılmaktadır.Kalıcı tipte dökülmeler mezoterapi tedavilerine uygun değildir.Öte yandan skarsız saç kayıplarında klinik hikaye ve değerlendirmeye göre kan testleri gerekebilmektedir.Tüm bunlar değerlendirildikten sonra hastanın mezoterapi tedavisine uygun olup olmadığına karar verilir” diye konuştu.

    SAÇ MEZOTERAPİSİ NASIL UYGULANIR?

    Dermatoloji Uzmanı Dr. Gül Yıldırım, uygulama konusunda ise şunları söyledi:

    “İşlem öncesi deriyi hazır hale getirmek tercihe göre buhar uygulaması yapılabilir. Saçlı deri alkol ile temizlendikten sonra mezoterapi tabancası, dermapen ya da manuel olarak mezoterapi solüsyonu belli aralıklarla saçlı deriye enjekte edilir.İşlem sırasında noktasal kanamalar olabilir.Tüm bölge çalışıldıktan sonra masaj uygulanarak dolaşım hızlandırılır ve ilacın emiliminin arttırılması sağlanır. Saç mezoterapisi çok ince uçlu mezoterapi iğneleri ile uygulandığından dolayı uygulama sırasından minik batma hissi olur.Genellikle rahatsızlık verici değildir ve hastalar tarafından kolay tolere edilir.Dermapen kullanımı konforu daha da arttırmaktadır. Saç telleri kalınlaşır, daha parlak ve canlı görünür. Saç dökülmeleri yavaşlar. Dış etkenlere karşı daha dayanıklı hale gelir. Mezoterapi tedavisi kalıcı olmayan dökülmeler, mevsimsel dökülmeler, hamilelik sonrası dökülmeler, ağır diyet, spor, ateşli hastalık, kansızlık, tiroid bezi hastaları, ameliyat sonrası, ilaç kullanımı sonrası oluşan dökülmeler, erkek tipi (androgenetik alopesi) saçkıran, ince yapılı cansız saçlarda saç kalitesini arttırmak üzere saç ekiminden sonra ekimin başarısını artırmak üzere uygulanabilir. Hamilelik, emzirme dönemi, uygulama alanında aktif enfeksiyon varlığında, ilaçlara karşı bilinen bir alerji varlığında uygulamaz. Problemin derecesine göre değişmekle birlikte ortalama 8-10 seans uygulanmaktadır.Seans aralıkları uygulanan ilacın türüne göre değişmekle birlikte ilk 4 seans haftada bir , sonraki 4 seans 2 , bitiminden sonra 2 aylık kontrollerle idame tedavisine geçilebilir.”

    SAÇ MEZOTERAPİSİ SAÇ ÇIKARIR MI ?

    Saç mezoterapisinin olmayan saç kökünü yeniden oluşturmadığını ifade eden Dr. Yıldırım, “Saç kökünü kuvvetlendirerek kalınlaştırır ve deri yüzeyine çıkmasını sağlar. Dolayısıyla saçları güçlendirip kellik tedavisinde koruyucu amaçla kullanılabilir. Saç mezoterapisinden sonra ilk 24 saat saçlar yıkanmamalıdır. 24 saat sonra yıkanırken ılık suyla yıkama tercih edilmelidir. Saça boya ve kimyasal kullanılan herhangi bir işlem yaptırılması tavsiye edilmemektedir. Doktorunuz saç dökülmenizin derecesine göre ya da kan testinde çıkan sonuca göre ağız yoluyla vitamin desteği önerebilir. Bunun yanında evde kullanılan tedaviyi destekleyici şampuan ve losyonlar önerilebilir” dedi.

    SAÇ MEZOTERAPİSİNDE KULLANILAN İLAÇLARIN İÇERİKLERİ NELERDİR?

    Dermatoloji Uzmanı Dr. Gül Yıldırım, dolaşımı arttırarak saç besleyenleri ise Minoxidil, Buflomedil, Pentoxyfilin, Gingko Bioba; besin desteği sağlayan vitaminleri Vitamin B5, Biotin, Vitamin C, Vitamin A, minareller (Bakır, sülfür, çinko, magnezyum, manganez, fosfor, selenyum), organik Silisyum, Lidokain ve Procain olarak sıraladı.