Etiket: Olmak

  • Macron: “Afrika’da güvenilir olmak için aşı temin etmeliyiz”

    Macron: “Afrika’da güvenilir olmak için aşı temin etmeliyiz”

    Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, ABD ve Avrupa Birliği’nin (AB), Afrika ülkelerine aşı temin etmesinin Batı’nın ciddiye alınmasını ve güvenilir olmasını sağlayacağını, aksi takdirde “Batı’nın gücünün” kağıt üzerinde kalacağını ifade etti.

    İngiltere Başbakanı Boris Johnson’ın liderliğinde video konferans yöntemiyle gerçekleştirilen G7 Liderler Zirvesi’nde Almanya, ABD, Fransa, İngiltere, İtalya, Japonya, Kanada ve Avrupa Birliği (AB) liderleri bir araya geldi. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, video konferans yoluyla katıldığı konferansta, ABD ve AB’nin ortak geleceği olduğunu ve beraber çalışması gerektiğini vurguladı. Macron, “Tekrar beraber çalışmak isteyen AB ve ABD, iklim, demokrasileri ve özellikle ifade özgürlüğünü koruma konusunda verimli çok taraflı çalışmalar yapacak” dedi.

    “Afrika’ya aşı temin edersek güvenilir oluruz”

    AB ve ABD’nin Afrika’ya aşı temin etmeleri gerektiğini ifade eden Macron, “Afrika kıtasında 6.5 milyon sağlık personeli var, Afrika’ya destek için 13 milyon aşı tedarik etmemiz gerekiyor. Bu miktar, bizim aşı siparişimizin sadece yüzde 0.43’ünü oluşturuyor” ifadelerini kullandı.

    Afrika’ya aşı temin etmenin önemli olduğunu söyleyen Macron, “Afrika’ya aşı tedarik edersek, Batı ülkeleri olarak güvenilirliğimiz artar ve Batı’nın Afrika’da varlığı olur, değer görür” dedi. Macron ayrıca, aşıların mümkün olan en kısa sürede Afrika’ya gönderilmesi gerektiğini de söyleyerek, “Bizim aşıları göndermemiz 6 ay veya 1 yılı bulursa, Afrika ülkelerinin talebine Rusya ve Çin cevap verebilir. Afrika’nın aşıyı, Rusya ve Çin gibi başka ülkelerden alması durumunda ABD ve AB’nin, Batı’nın gücü sadece kağıt üzerinde kalır” dedi.

    “Avrupa’da barış için Rusya’yı ne alttan almalı ne de fazla talepkar olmalıyız”

    NATO’nun güvenlik ajandasının yenilenmesi gerektiğini vurgulayan Macron, “Ortak güvenlik ajandasının yenilenmesi için Rusya ile diyalogumuzda ne alttan almalı ne de fazla talepkar olmalıyız. Rusya ile kurulacak bu tür bir diyalog, Avrupa’da barış içinde yaşamanın anahtarı” dedi.

    Konuşmasında bölgesel sorunları çözmenin önemine dikkat çeken Macron, “Sahel’den Irak’a kadar terörle mücadele ediyoruz. Suriye, Karabağ, Doğu Akdeniz konularında tüm müttefiklerimize saygı duyarak, birlikte nasıl uyumlu bir şekilde çalışacağımıza bakmalıyız. İran da burada önemli bir konumda” ifadelerini kullandı.

  • “Covid-19 Pandemisinde Çalışan Gazeteci Olmak” söyleşisi

    “Covid-19 Pandemisinde Çalışan Gazeteci Olmak” söyleşisi

    Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) İletişim Fakültesinin ulusal basında çalışan mezunları, 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü için öğrencilerle buluştu.

    İletişim Fakültesi Genç İfade Uygulama Gazetesi ekibinin düzenlediği “Pandemide Çalışan Gazeteci Olmak” başlıklı söyleşide, İhlas Haber Ajansı (İHA) Eğitim ve Sağlık Muhabiri Utku Şimşek, spor muhabiri Uğur Çem ve video editörü Sedat Elbasan, öğrencilerle pandemi sürecinde sahadan deneyimlerini paylaştı. Akademisyenlerin, öğrencilerin ve mezunların katıldığı söyleşi, OMÜ İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü Araştırma Görevlisi ve Genç İfade Uygulama Gazetesi Editörü A. Ceren Başal Yıldız’ın moderatörlüğünde çevrimiçi olarak gerçekleştirildi.

    Pandemi döneminde basın çalışanları da riskli ve zorlu şartlar altında kamuoyunu bilgilendirmek için ara vermeden çalışan meslek gruplarından biri. Bu dönemde muhabir olarak çalışmanın yorucu olduğunu belirten İhlas Haber Ajansı Eğitim ve Sağlık Muhabiri Utku Şimşek, “Pandemi döneminde çalışan gazeteciler olarak, özellikle sağlık muhabiri olarak bu dönem bizim için çok yoğun ve yorucu geçti. Gerektiğinde yoğun bakım ünitelerine ve kovidli hastaların olduğu bölümlere girdik. Bu dönemde özellikle sağlık muhabiri olmak ayrıca çok riskli. Lakin sektörde kendinizi göstermeniz için de iyi bir fırsat” dedi. Doğru bilginin üretilmesi ve dolaşıma girmesinin önemli olduğu pandemi günlerinde, basın çalışanlarının bu konuda hem etik açıdan hem de kamuoyunu doğru bilgilendirmek açısından son derece titiz olması gerek. Pandemi döneminde haber üretim sürecinde tüm muhabirlerin özen göstermesi gerekir. Bazen farklı kurumlardaki haberleri görüyorsunuz, buruna gargara yapmak koronaya iyi gelir veya kolonya sürmek oradaki virüsleri öldürür gibi. Bu tür kullanılan ifadeler tamamen yanlış olduğu gibi aynı zamanda sizi koronaya yakalanmaya daha açık bir hale getiriyor. Böyle bir dönemde bu tür haberleri yapan muhabirler nedeniyle yetkililer sizinle konuşmaya çekiniyorlar, tabii bunda genç gözükmenizin de etkisi var. Kısaca doğru bilgiye, doğru kişilerden, doğru zamanda ulaşma noktasında zorluk yaşadığımız dönemler oldu” dedi.

    Video Editörü Sedat Elbasan da sağlık çalışanlarının bir tam gününü ve yoğun bakım ünitesinde yaşananları aktardıkları “Yaşam ve ölüm arasında: Haseki’de bir gün” başlıklı haber için, “Biz bu haberi yapabilmek için bakanlığa haberin yayınlandığı tarihten tam 3 ay önce başvurmuştuk. Aslında filmlerde gördüğümüz ve bize ütopya gibi gelen bir ortamdı. Sizin o görüntülerde yarısını gördüğünüz hastalar, gerçekte birer anne, baba veya çocuk. Her gün yayınlanan tablolardaki rakamların her biri birer can, her biri birer insan. Onları birebir, aranızda temas olmadan da olsa görmek sizi ruhsal olarak çok fazla etkiliyor. Aynı şey sağlık çalışanları için de geçerli. Orada yaşadıkları zorlukları görüyorsunuz, üstlerinden tulumları çıkardıklarında kıyafetlerinden akan suları görüyorsunuz ve aynı zamanda sokakta bazı insanların duyarsızlıklarını da gördükçe çok etkileniyor ve üzülüyorsunuz. Sonrasında haberin kurgusunu yapmak için görüntüleri tekrardan izlediğimizde gözlerimiz doldu. Lakin böyle bir tecrübeyi kişisel olarak deneyimlediğim için de çok memnunum. Bizim üniversitedeki staj dönemimiz 15 temmuza denk gelmişti. O zamanki mesleki heyecanımız, hevesimiz bambaşkaydı ve bir daha belki tekrarı olmayacak bir olaya tanıklık ettik. Pandemide Haseki’ye girerken de yine aynı heyecan vardı. 200-300 yılda bir denk gelen bir salgınla karşı karşıyaydık. Bu anı çekmiş olmak, birebir yaşamış olmak inanılmaz bir tecrübeydi. Çünkü geleceği büyük ölçüde yönlendirecek olan tarihe tanıklık ediyoruz. Bu nedenle bu olayların tanığı olduğum için mutluyum” diye konuştu.

    İHA muhabiri Utku Şimşek ise 2021 yılının ilk nakil haberini yapmak için gittiği hastanede yaşadıklarını şu şekilde anlattı:

    “8 yaşında yaklaşık iki yıldır diyaliz alan bir kız çocuğu vardı. 2020 yılının son saatlerinde Kahramanmaraş’ta 17 yaşında bir genç vefat edince bağışçı oluyorlar ve onun böbreği 8 yaşındaki kıza naklediliyor. Ben oraya gittiğimde bilmiyordum ama çocuk diyaliz hastalarına çok sıkı diyetler uygulanıyormuş. Çeşitli meyve sebzeleri yiyemiyorlarmış. Ameliyatı yapan doktor kız çocuğuna ‘Buse, Artık istediğin şeyi yiyip, içebilirsin, özgürsün. Ne yemek istiyorsun?’ diye sorunca Buse kuru fasulye yemek istediğini söyledi. 8 yaşındaki bir kız çocuğunun dünyadaki tek isteğinin kuru fasulye olması bizi bitirdi. Birçok kişi için çok sıradan olan bir yemeğin bir çocuk için bu kadar ulaşılmaz ve arzulanır olması sizi çok etkiliyor. Bu nedenle duygusallık bu meslekte bence önemli bir düzeyde var ama pandemi döneminde çok çok daha yoğun bir şekilde artıyor.”

    “Spor camiasının da eski tadı yok”

    Pandemide çalışan bir gazeteci olmanın yanı sıra Kovid-19’a yakalanan bir gazeteci olarak yaşadıklarını dile getiren spor muhabiri Uğur Çem, “Nisan ayının başında yan dalda çalışan bir muhabir arkadaşımız Almanya’ya gidip geldi. Bu nedenle virüs taşıdı. Lakin onun da hasta olduğundan haberi yoktu ama istemsizce bizlere bulaştırmış bulundu. Ben de tedavime başlamama rağmen aileme de bulaştırdım. 20 günlük bir tedavi sürecim oldu. 50 günün sonunda ofise dönebildim. Hastalık sizi hem fiziksel olarak hem de mental olarak çok fazla yıpratıyor. Önünüzü, yarınınızı göremiyorsunuz. Bu dönemde haberleri ve televizyonu özellikle izlemedim ama bir süre sonra dayanamayıp istemsizce bakma gereği duyuyorsunuz. Yakalanmamak için elimden geleni yaptım ama yine de yakalanmaktan kurtulamadım. Pandemi öncesinde bütün ulusal basın mensupları maçlara ve federasyon toplantılarına çok rahat katılabilirken pandemiyle beraber federasyonun aldığı karar doğrultusunda toplantılara sadece ajans muhabirleri katılabilir oldu. Biz dışarıdan ajans muhabirleri aracılığıyla sorularımızı ileterek cevaplarımızı alabildik. Bir kalabalık oluşmaması ve bulaş riskinin önlenmesi için bu tedbirler alındı. Bu dönemde futbolcular hakkında kovide yakalandı haberlerini yaparken özellikle dikkat ediyorsunuz. Çünkü kimse yalan haberinin gazetelerde dolaşılmasını istemez. Biz de mesleki etik açısından bu noktalara ayrıca hassas yaklaşıyoruz. Kısaca özetleyecek olursam maçlar da dahil olmak üzere spor camiasının eski tadı yok şu anda. Ama el mahkûm bu dönemi bu şekilde atlatmak zorundayız” ifadelerini kullandı.

  • İtalya Başbakanı Conte: “Örnek olmak için ben hemen aşı olmaya hazırım”

    İtalya Başbakanı Conte: “Örnek olmak için ben hemen aşı olmaya hazırım”

    İtalya Başbakanı Giuseppe Conte, “Örnek olmak için ben hemen aşı olmaya hazırım. Ancak aşı planı dahilindeki öncelik sıralamasına saygı duyuyorum” dedi.

    İtalya Başbakanı Giuseppe Conte, Villa Madama’da geleneksel yıl sonu değerlendirme basın toplantısında gazetecilerle bir araya geldi. Basın toplantısı, yeni tip korona virüs (Covid-19) salgınında hayatını kaybedenlerin anısına bir dakikalık saygı duruşu ile başladı. İtalya Başbakanı Giuseppe Conte toplantıda yaptığı açıklamada ülkesindeki aşı karşıtı tartışmalara değinerek, “Örnek olmak için ben hemen aşı olmaya hazırım. Ancak aşı planı dahilindeki öncelik sıralamasına saygı duyuyorum” diye konuştu.

    Aşının zorunlu olmayacağının altını çizen Başbakan Conte, “Ancak gönüllülük esasında toplumun önemli bir kısmının aşı olacağını umuyoruz” şeklinde konuştu. Conte, Covid-19 aşı programın ilk aşamasının Nisan ayına kadar 10 milyon kişinin aşılanmasıyla tamamlanmasının planlandığını ifade etti.

    Almanya’ya aşı alımı eleştirisi

    İtalya Başbakanı Conte, Almanya’nın Pfizer-BioNTech’ten Avrupa Birliği’nin (AB) ayırdığı dozların haricinde aşı satın almasını eleştirdi. Ülkesinin Fransa, Almanya ve Hollanda ile birlikte aşı firmalarıyla ilk anlaşmaya varan ülkeler arasında olduğunu vurgulayan Conte, daha sonra aşı alımı ve dağıtımı yetkisinin tüm ülkelerle birlikte Avrupa Komisyonu’na devredildiğini hatırlattı. İtalya’nın AB kuralları dahilinde hareket ederek benzer bir adım atmadığının altını çizen Conte, aşı kartı uygulamasının da değerlendirileceğini ifade etti.

    Yüz yüze eğitimin 7 Ocak’ta yüzde 50 seviyesinde başlaması için yatırımlar

    İtalya Başbakanı Conte, 7 Ocak’ta okullarda en az yüzde 50 seviyede yüz yüze eğitime geçilmesi için valiliklerle yapılan toplantılarda toplu taşıma konusunun ele alındığını belirtti. Conte, “Eğitim ve toplu taşıma konuları bir arada ele alınıyor. Valiliklere her kasaba ve şehir için esnek çözümler için koordinasyon yetkisi verildi. Otobüs filomuzun yenilenmesi için 3 milyar Euro ve özel araç kiralanması için 390 milyon Euro yatırım ayrıldı” dedi.

    “Güvenoyu kaybolursa parlamentoya giderim”

    Covid-19 salgını nedeniyle AB’nin üye ülke ekonomilerine yardım programı “Next Generation EU” hakkında Komisyon Başkanı Ursula Von der Leyen ile tam bir iş birliği içinde olduklarını belirten Conte, İtalya’nın kalkınma programını Şubat ayı ortasında sunmayı planladığını ifade etti. İtalya Başbakanı Conte, “tarihi” olarak nitelendirdiği 209 milyar Euro değerindeki fonlar hakkındaki programı için Ocak ayı başında hükümet ve parlamentoda çalışmaların hızlandırılacağını söyledi.

    Conte, eski Başbakan Matteo Renzi’nin çıkışları ve olası bir hükümet krizi hakkında ise, “Siyasette ültimatomu kabul edemem. AB fonlarını 40 milyar Euro arttırdık. Benim görevim geleceği planlamak, bir seçim kampanyasını düşünerek bu görevimde dikkatimin dağılmasına izin veremem” şeklinde yorum yaptı.

  • Yürekseven: “Erzurumsporlu olmak ayrıcalıktır”

    Yürekseven: “Erzurumsporlu olmak ayrıcalıktır”

    Süper Lig’de mücadele eden ve birbiri ardına aldığı kötü sonuçlarla dikkat çeken B.B. Erzurumspor, eleştirilerin hedefi olmaya devam ederken, itidal ve sağduyu çağrısı tanıdık bir isimden geldi.

    Büyükşehir Belediye Erzurumspor’da bir dönem Futbol Şube Sorumlusu olarak görev yapan genç iş insanı Uğur Yürekseven, camiaya seslendi. Yürekseven, “An itibariyle yıkıcı eleştirilerde bulunmak, hiç kimseye fayda sağlamaz. Tam tersine kulübe zarar verir, yıkım etkisi oluşturur. Sakin olmakta ve sağduyu ile hareket etmekte fayda var” dedi.

    Erzurumsporlu olmak ayrıcalıktır

    B.B. Erzurumspor’un, küme düştüğü sezon da dahil olmak üzere Türk futboluna renk katmış bir camia olduğunu hatırlatan Yürekseven, böylesine önemli bir ayrıcalığa yeniden sahip olmanın mümkün olduğuna dikkat çekerek, “Fakat bunun yolu yıkacak, yaralayacak ve kulübe zarar verecek eleştirilerden değil, sağduyudan ve sabırdan geçiyor. Ben inanıyorum ki, bu zamana kadar nice badirelerden atlamış olan bu kulüp, bu günleri de geride bırakacak ve bir yıldız gibi yeniden parlayacak” ifadelerini kullandı.

    Tutup tutup, yarda bırakmayalım

    Sürecin herkese bir sorumluluk ve mesuliyet yüklediğinin altını çizen Uğur Yürekseven, “Mavi beyazlı camia olarak; özellikle de bu süreçte çok daha fazla sorumluluk yüklenmemiz gerekiyor. Gidişatı eleştirelim, ancak yıkıcı olmayalım! Gönül verdiğimiz takımımıza elbette sitem edelim, ama gönül kırmayalım! En önemlisi de, bu sevdayı yüreğinde taşıyan camianın birer parçası olarak kendi içimizde dahi karşı karşıya gelmeyelim. Paydamız aynı, hedefimiz ortak. Dolayısıyla bugüne kadar tuttuğumuz ve tutmaktan da gurur duyduğumuz takımımızın ve kulübümüzün elini, uçurumun kenarında bırakmayalım. Çünkü bizim sevdamız bunu gerektirir” şeklinde konuştu.

  • Bozkurt: “Engellilerimize destek olmak hepimizin görevidir”

    Bozkurt: “Engellilerimize destek olmak hepimizin görevidir”

    AK Parti Kdz. Ereğli İlçe Başkanı Av. Saffet Bozkurt, ‘3 Aralık Dünya Engelliler Günü’ dolayısıyla yayınladığı mesajda engellilere destek olmanın herkesin görevi olduğunu ifade etti.

    Mesajında, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin engelsiz bir yaşam için ulaşımdan eğitime, çalışma hayatından sağlık hizmetlerine varıncaya kadar her alanda birçok düzenlemeyi hayata geçirdiğini ifade eden Bozkurt, engelli vatandaşların desteklendiği ve imkan verildiği takdirde neleri başardıklarının her zaman görüldüğünü vurguladı.

    Bozkurt, mesajında şu görüşlere yer verdi: “Birleşmiş Milletler, 1992 yılında 3 Aralık’ı ‘Uluslararası Engelliler Günü’ olarak kabul etmiştir. Engelli vatandaşlarımızın sosyal hayata entegre edilerek yaşam kalitelerinin yükseltilmesi, medeni bir toplum olmanın zaruretlerindendir. Bütün insanları, bütün insanlığı kucaklamayan, tüm insanlara aynı gözle bakmayan hiçbir anlayış insani ve vicdani olamaz. İnsanların birbirini ötekileştirdiği bir ortamda eşitlik ve adalet tesis edilemez. Devletimiz, engelli bireylerimizin sosyal ve ekonomik hayata katılarak toplumla bütünleşmeleri ve işgücüne katılmalarını sağlamak adına çok önemli adımlar atmıştır. Şüphesiz engellilerimizin toplumsal hayatta varlık göstermeleri ve kendilerine yer bulmaları, tüm toplumu zenginleştirecek ve güçlendirecektir. Engelli vatandaşlarımızı hayatın her alanına dahil etmek, onları destekleyip teşvik etmek, ihtiyaç duydukları hizmetleri en etkili ve hızlı bir şekilde yapmak, onların sorunlarını çözmek, hayatlarını kolaylaştıracak her adımda yanlarında olmak, sosyal hayata katılımlarında onlara destek olmak hepimizin görevidir. Engelli kardeşlerimizin desteklenmeleri halinde neleri başarabileceklerini görüyor, yaşama sevinçlerini yüksek tutarak hayata sarılmalarından büyük mutluluk duyuyoruz. Çağımızın getirdiği gelişmelere paralel olarak engelli vatandaşlarımıza pek çok alanda çalışma ve üretime katılma imkânları sunulmaktadır. Bu fırsatlardan istifade etmelerine imkân sağlayarak, engellilerin başkalarına muhtaç olmadan toplumsal hayata katılmaları ve özürleri elverdiği ölçüde çalışma şartlarına kavuşmaları için gayretlerimiz sürmektedir. Toplumun ayrılmaz bir parçasını oluşturan, günlük yaşamda karşılaştıkları güçlükleri yakından izlediğimiz engelli vatandaşlarımıza ilişkin konular, her kesimin yakın ilgisini gerektirmektedir. Engelli vatandaşlarımızın sorunlarına karşı göstereceğimiz ilgi ve üreteceğimiz çözümler, insanımıza ve toplumumuza duyduğumuz saygının en önemli göstergelerinden birini oluşturmaktadır. Devletimiz, sosyal devlet ilkesinin gereği olarak son yıllarda toplumsal yaşamda etkinlik alanlarını genişletmek ve daha iyi yaşam koşulları sağlamak amacıyla; engelli vatandaşlarımızın ve ailelerinin ekonomik ve sosyal durumlarını iyileştirmeye yönelik çok önemli düzenleme ve uygulamaları hayata geçirmiştir. Bu duygu ve düşüncelerle; 3 Aralık Dünya Engelliler Günü’nde tüm hemşehrilerimi engellilik konusunda daha sorumlu ve duyarlı olmaya çağırıyor, engelli vatandaşlarımıza ve kıymetli ailelerine sevgi ve saygılarımı sunuyorum.”