Etiket: Ölecek

  • Zaho’da ‘ölecek’ dediler, DÜ’de şifa buldu

    Irak’ın Zaho ilinde nefes darlığı problemi için hastanelere götürülen ve tedavi edilemeyen 9 yaşındaki Yusuf Azad Muhammed, Diyarbakır Dicle Üniversitesi (HÜ) Tıp Fakültesi Hastanesinde sağlığına kavuştu.

    Irak’ın Zaho ilinde yaşayan Muhammed ailesi nefes darlığı şikayeti olan 9 yaşındaki Yusuf Azad Muhammed’i, kentteki hastanelere götürdü. Yapılan testler sonucunda doktorlar, aileye ayda bir kan nakli yapılması gerektiğini ve başka da yapacak bir şeyin olmadığını belirterek, hastaneye getirmemelerini evde ölümü beklemelerini söylediği iddia edildi. Bunun üzerine baba Azad Muhammed, çocuğunu daha iyi kontrol edilmesi için Türkiye’ye getirmeye karar verdi. Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Göğüs Hastalıkları Ünitesine getirilen Muhammed’e yapılan tetkiklerden sonra astım ve hafif düzeyde anemi tanısı konuldu. Doktorların, korkacak bir şey olmadığını ve tedavisi yapıldıktan sonra sağlıklı bir şekilde taburcu olacağını söylediği aile rahat bir nefes aldı. Muhammed, yapılan tedavinin ardından da sağlığına kavuşarak, taburcu edildi.

    Baba Azad Muhammed, oğlunu Zaho’daki hastanelere ve özel muayenehanelere götürdüğünü nefes darlığı için ayda bir kan nakli yapılması gerektiğini ve yapabilecekleri bir şey olmadığından dolayı ölümü beklemelerini istendiğini söyledi. Baba Muhammed, “Doktorların söyledikleri beni tatmin etmedi. Ben de oğlumu alarak Diyarbakır’a Dicle Üniversitesi Hastanesi’ne getirdim. Yusuf’a testler yaptılar. Doktoru Velat Şen çocuğun astımı ve hafif düzeyde anemisi olduğunu, korkacak bir durumunun olmadığını söyledi. Çok mutluyuz, bu süre zarfında yaşadıklarımızı anlatamam. Allah razı olsun doktorumuzdan ve hastaneden” dedi.

    Dicle Üniversitesi Hastaneleri Çocuk Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Velat Şen, aile üniversiteye geldiklerinde Kuzey Irak’ta Yusuf Azad’a konulan tanıyı anlatarak çocuklarını kurtarmaları için yardım istediğini belirtti. Şen, “Aile bize gelerek konuyu anlattı, hastanın şikayetleri ile konulan tanı uyuşmadığından, hastada gerekli olan bir takım kan tetkiklerini ve bağışıklık sistemi testlerini yaptık. Bununla birlikte solunum fonksiyon testleri, akciğer grafisi değerlendirmelerinde bulunduk. Sonuçlara baktığımızda Yusuf’un kan nakli gerektirecek bir hastalık tablosunun şu an olmadığını saptadık. Hastamızın hava yollarında duyarlılık ve hafif düzeyde anemisi olduğunu belirledik. Yusuf’a uygun tedaviyi başlayarak evine poliklinik kontrolü önererek gönderdik. 1 ay sonra hastamızın tekrar muayenesini ve tetkiklerini yaparak, kan değerlerinde bir düşme olmadığını ve nefes darlığının da tamamen geçtiğini saptadık, tedavisi düzenlenen Yusuf Azad Muhammed ve ailesine dikkat etmeleri gereken bilgiler anlatarak sağlıklı bir şekilde taburcu ettik” diye konuştu.

  • Zaho’da ‘ölecek’ dediler, DÜ’de şifa buldu

    Irak’ın Zaho ilinde nefes darlığı problemi için hastanelere götürülen ve tedavi edilemeyen 9 yaşındaki Yusuf Azad Muhammed, Diyarbakır Dicle Üniversitesi (HÜ) Tıp Fakültesi Hastanesinde sağlığına kavuştu.

    Irak’ın Zaho ilinde yaşayan Muhammed ailesi nefes darlığı şikayeti olan 9 yaşındaki Yusuf Azad Muhammed’i, kentteki hastanelere götürdü. Yapılan testler sonucunda doktorlar, aileye ayda bir kan nakli yapılması gerektiğini ve başka da yapacak bir şeyin olmadığını belirterek, hastaneye getirmemelerini evde ölümü beklemelerini söylediği iddia edildi. Bunun üzerine baba Azad Muhammed, çocuğunu daha iyi kontrol edilmesi için Türkiye’ye getirmeye karar verdi. Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Göğüs Hastalıkları Ünitesine getirilen Muhammed’e yapılan tetkiklerden sonra astım ve hafif düzeyde anemi tanısı konuldu. Doktorların, korkacak bir şey olmadığını ve tedavisi yapıldıktan sonra sağlıklı bir şekilde taburcu olacağını söylediği aile rahat bir nefes aldı. Muhammed, yapılan tedavinin ardından da sağlığına kavuşarak, taburcu edildi.

    Baba Azad Muhammed, oğlunu Zaho’daki hastanelere ve özel muayenehanelere götürdüğünü nefes darlığı için ayda bir kan nakli yapılması gerektiğini ve yapabilecekleri bir şey olmadığından dolayı ölümü beklemelerini istendiğini söyledi. Baba Muhammed, “Doktorların söyledikleri beni tatmin etmedi. Ben de oğlumu alarak Diyarbakır’a Dicle Üniversitesi Hastanesi’ne getirdim. Yusuf’a testler yaptılar. Doktoru Velat Şen çocuğun astımı ve hafif düzeyde anemisi olduğunu, korkacak bir durumunun olmadığını söyledi. Çok mutluyuz, bu süre zarfında yaşadıklarımızı anlatamam. Allah razı olsun doktorumuzdan ve hastaneden” dedi.

    Dicle Üniversitesi Hastaneleri Çocuk Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Velat Şen, aile üniversiteye geldiklerinde Kuzey Irak’ta Yusuf Azad’a konulan tanıyı anlatarak çocuklarını kurtarmaları için yardım istediğini belirtti. Şen, “Aile bize gelerek konuyu anlattı, hastanın şikayetleri ile konulan tanı uyuşmadığından, hastada gerekli olan bir takım kan tetkiklerini ve bağışıklık sistemi testlerini yaptık. Bununla birlikte solunum fonksiyon testleri, akciğer grafisi değerlendirmelerinde bulunduk. Sonuçlara baktığımızda Yusuf’un kan nakli gerektirecek bir hastalık tablosunun şu an olmadığını saptadık. Hastamızın hava yollarında duyarlılık ve hafif düzeyde anemisi olduğunu belirledik. Yusuf’a uygun tedaviyi başlayarak evine poliklinik kontrolü önererek gönderdik. 1 ay sonra hastamızın tekrar muayenesini ve tetkiklerini yaparak, kan değerlerinde bir düşme olmadığını ve nefes darlığının da tamamen geçtiğini saptadık, tedavisi düzenlenen Yusuf Azad Muhammed ve ailesine dikkat etmeleri gereken bilgiler anlatarak sağlıklı bir şekilde taburcu ettik” diye konuştu.

  • 1,5 yaşındaki kız , 90 bin Euro’luk ilacı alınmazsa ölecek

    Bursa’nın İnegöl ilçesinde yaşayan 1,5 yaşındaki SMA hastası Hala’nın 4 yıl boyunca, yılda 5 kez özel bir ilaç alması gerekiyor. Ankara’da bir tıp merkezinden temin edilebilen ilacın tek dozu ise 90 bin Euro. Gözü yaşlı baba Yaser el Kadı, bu ilacın alınmaması durumunda küçük kızını göz göre göre kaybedeceğini belirterek, “Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a sesleniyorum. Recep Baba ne olur yardım edin” dedi

    Yaser el Kadı, yaklaşık 2 yıl önce Suriye’den İnegöl’e geldi. Ailesiyle birlikte babasının yanında kalan Kadı’nın biri 10, diğeri 4 ve son olarak 1,5 yaşında 3 kız çocuğu bulunuyor. İnegöl’de dünyaya gelen 1,5 yaşındaki Hala Al Kadı’nın hastalığı 6 aylıkken fark edildi. Doğduktan 6 ay sonra hareket etmeyen minik çocuk Bursa’ya götürüldüğünde Spinal Musküler Atrofi (SMA) hastası olduğu ortaya çıktı. Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde 40 gündür yoğun bakım ünitesinde tedavi altında olan Hala Al Kadı’nın tedavisi için gereken iğne Ankara’da buluyor. Ancak yabancı olduğu için fiyatı 90 Bin Euro olduğu belirtiliyor

    Baba Yaser El Kadı, “Doktor çocuğumun hastalığının Spinal Musküler Atrofi (SMA) olduğunu söyledi. Bir iğnesi 90 bin Euro. Benim param yok. Şimdi çocuğum yoğun bakımda. Boğazından ve karın boşluğundan ameliyat oldu. Beslemesini karın boşluğundan yapıyor. Alacağımız iğneler Ankara’da var ama çok pahalı olduğu için alamıyoruz. Bunları kullanmasa kızım ölecek. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dan bana yardım etmesini istiyorum” diye konuştu.

    Semer El Kadı (10) ve Lin El Kadı (4) isimli iki kız çocuğunun daha olduğunu belirten baba Yaser El Kadı, “Onların durumu iyi. Fakat Türkiye’de doğan minik Hala’m çok hasta. Hastane çocuğu artık çıkartıp eve götürmemizi istiyor. Götürmemiz için ona makine lazım. Onunda fiyatı 50 bin TL. Hastaneden çıkardığımız takdirde ölecek. Ne olur bize yardım edin” dedi.

  • Minik Hiranur yutkunursa ölecek

    Gaziantep’te yaşayan 1,5 yaşındaki minik Hiranur, yaşadığı talihsizliklerin ardından zor günler geçiriyor. Yemek borusu olmaması nedeniyle ağızdan beslenen minik Hiranur, yutkunması halinde nefessiz kalma tehdidi ile karşı karşıya bulunuyor.

    Gaziantep’in Şehitkamil ilçesi 8 Şubat Mahallesi’nde oturan Yasin-Zehra Karaduman çifti ikinci çocukları Hiranur’un sağlık sorunları nedeniyle zor günler geçiriyor. Doğum esnasında anneye verilen aşırı narkoz iddia edilen Hiranur Karaduman, oksijensiz kaldığı için beyin ve fonksiyonları gelişmeden dünyaya geldi. Doğumun hemen ardından başına darbe alıp beyin kanaması geçiren Hiranur’a D ve B12 vitamin eksikliği nedeniyle hipotonik bebek sendromu, ve ağır beyin felci olarak da bilinen serebral palsi teşhisleri konulmuş. Yaşadığı acılar bununla da bitmeyen küçük kız, iddiaya göre cerrahi bir hata sonucu yemek borusu delinerek, alınmak zorunda kaldı. Ağızdan beslenemeyecek duruma gelen küçük bebek, karın bölgesine midesine uzatılan hortum yardımıyla beslenebiliyor. Şırınga ile karından beslenebilen küçük kız, nefes borusunun tıkanma ihtimali nedeniyle yutkunmasına bile müsaade edilmiyor. Zaten güçlükle yutkunabilen Hiranur’un, hiç yutkunmaması gerekiyor.

    Sürekli ağzı temizleniyor

    Sürekli tükürük salgılayan küçük kızın, bu tükürüğünde boğulmaması için sürekli ağzı aspirasyon cihazı ile temizleniyor. Küçük kızın Ağzı temizlenmemesi durumunda yutkunacağı tükürüğü nefes borusunu tıkayarak, ölümüne neden olabilir.

    “Kızımın 4-5 ayrı rahatsılzlığı var”

    Küçük kızlarının sağlık sorunları nedeniyle yaklaşık 2 yıldır zor günler geçirdiklerini açıklayan Anne Zehra Karaduman, “Kızımın 4-5 ayrı rahatsızlığı var. İlk talihsizliği doğumdan hemen önce aşırı narkoz nedeniyle oksijensiz kalması sonucu yaşadık. Doğumdan hemen sonra da başına aldığı darbe sonucu 3. Gün beyin kanaması geçirdi. Sonrasında çeşitli rahatsızlıklar üst üste gelmeye başladı. Spastik özür durumu var, ağır serebral palsi hastası, hipotonik bebek teşhisi de var. Beyin hasarından dolayı göz sinirlerinde kuruma var. Gerekli tedavi yapılmazsa gözlerini kaybetme durumuyla da karşı karşıyayız. Sonrasında ise yutma bozukluğu çıktı. Bunu tedavi etmek için midesine peg takıldı. Hastanede ameliyatla ağızdan midesine hortum atılmak istenirken yemek borusunu yardılar ve ondan sonra yemek borusunu almak zorunda kaldılar. Şuan yemek borusu yok. Mideden hortum yardımıyla besleme yapıyoruz. Yemek borusu olmadığı için yutkunamıyor, o yüzden salgılanan tükürüğü aspirasyon ile sürekli temizlemek zorunda kalıyoruz. Çünkü bunu yapmazsak nefessiz kalma durumu ortaya çıkıyor” dedi.

    “Eşim işsiz, maddi sıkıntılarımız var, imkanı olanlardan kızım için yardım bekliyoruz”

    Çocuklarının tedavisi ve masrafları için maddi durumlarının el vermediğini de belirten Anne Karaduman, “Kızımız için Ankara’da bir tedavi imkanının olduğunu öğrendik. Melahat Topçu diye bir doktor varmış. Bu durumda olan çocukları tedavi edip çok iyi noktalara getirebiliyormuş. Bu tedavi için yaklaşık 16-20 bin lira arası maddi kaynak gerekiyor. Bizim bu tedavi masraflarını karşılayacak gücümüz yok. Eşim işsiz, maddi sıkıntılarımız var. Ben sadece imkanı olanlardan kızım için yardım bekliyorum” ifadelerini kullandı.

    “Kızım için tek çarenin Ankara’da olduğunu söylediler”

    Baba Yasin Karaduman ise, “Kızım için tek çarenin Ankara’da olduğunu söylediler. Tedavisi için Ankara’ya gitmemiz lazım. Ben işsizim, kızımın sağlık sorunlarını çözüm bulacak maddi gücüm yok. Sadece kızım için hayırseverlerden yardım bekliyorum. Şuana kadar kızım için elimden geleni yaptım ama artık maddi bir imkanım kalmadı. Şuanda sadece yardım bekliyoruz” diye konuştu.

  • ‘Drone’lar artık binalardaki ısı kayıplarını da ölecek

    Hayatımızda her gün daha fazla yer alan insansız hava araçları droneler, binalardaki ısı kaybını ölçecek.

    İzmir Ekonomi Üniversitesi (İEÜ) Elektrik – Elektronik Mühendisliği öğrencileri Burak Çiçeksoy, Hakan Kayan, Oğuzhan Ulucan, “Drone ile Isı Kaçağı Kontrolü” çalışmasında drone ile termal kamerayı birleştirdi ve geliştirdikleri yazılımla binalardaki ısı kaybını ortaya çıkardı. TÜBİTAK Üniversite Öğrencileri Araştırma Projeleri Destekleme Programı kapsamında destek alan öğrenciler, enerji kaybının kontrolüne yenilikçi bir çözüm bulmayı amaçlıyor.

    Maddi zararları kullanıcıya aktaracak

    Genç girişimciler, özellikle bina cephelerinde ve çatılarda oluşan ısı kayıplarını ölçecek, ısı kaybının oranı ve sebep olduğu maddi zararları kullanıcıya aktaracak. Bu sayede kullanıcın tasarruf etmesini sağlanacak ve günden güne önemi artan enerji kaybı konusunda kullanıcılar bilgilendirilecek.

    Çalışmaları hakkında bilgi veren İEÜ Elektrik – Elektronik Mühendisliği 4. Sınıf Öğrencisi Hakan Kayan, drone’u kendilerinin ürettiklerini belirterek, “Enerji israfı, günümüzün en büyük problemlerinden birini oluşturuyor. Bu sorun ekonomik olarak halkımızın cebini yakıyor. Isı kaybı oranı çatılarda yüzde 25 iken, binaların cephelerinde bu oran yüzde 35’e kadar çıkıyor. Özellikle yüksek binalardaki ısı yalıtımı kontrollerinin yapılması oldukça zor. Araştırmamızda, doğal gaz ile ısınan 120 metrekare bir ev iyi yalıtılmamışsa, yıllık olarak ev sahibine yaklaşık bin 200 TL’yi aşan maddi kayıp oluşturuyor” dedi.

    ‘Drone, termal kamera ve yazılım bir arada’

    Kayan, bu alandaki eksikliği gidermeyi, ölçümleri hızlı ve güvenli şekilde yapmayı amaçladıklarını, projede yenilikçi bir bakış açısı olarak drone kullandıklarını aktardı. Özellikle yüksek binaların çatılarına rahatlıkla ve hızlı bir şekilde ulaşabildiklerini kaydeden Kayan, “Drone’a takılıtermal kamera ile aldığımız görüntüleri geliştirdiğimiz yazılımla inceleyip ısı kaçaklarını belirliyoruz. Görüntüler bilgisayarda işlendikten sonra kullanıcıya ısı kaybı olan yerleri gösteriyoruz ve ısı kaybı yüzünden yaşayabileceği ekonomik zararların bilgisi sayısal olarak verebiliyoruz” diye konuştu.