Etiket: Öldürüldüğü

  • 13 PKK’lının öldürüldüğü operasyonda çok sayıda silah ele geçirildi

    Tunceli merkez Kutu Dere bölgesinde 16 Ekim tarihinde başlatılan hava harekatı ve sonrasında karadan devam eden operasyonda 13 PKK’lı öldürülürken, bölgede örgüt mensuplarına ait sığınak ve yaşam alanları tespit edildi. Tespit edilen sığınak ve yaşam alanları içerisinde çok sayıda silah ve mühimmat ele geçirildi.

    Devam eden operasyona ilişkin Tunceli Valiliği tarafından yapılan yazılı açıklamada; “16 Ekim 2016 tarihinde Tunceli Merkez Kutu Deresi bölgesinde güvenlik güçlerimizce başlatılan hava harekatı ve sonrasında karadan devam eden operasyonlar sonucunda (6)’sı kadın ve (7)’si erkek olmak üzere toplamda (13) terörist etkisiz hale getirilmiş, (1) terörist yaralı olarak ele geçirilmiş, ayrıca bölgede terör örgütlerine ait sığınak ve yaşam alanları tespit edilmiştir. Tespit edilen sığınak ve yaşam alanları içerisinde; (1) adet Dürbünlü M-16 piyade tüfeği [(5) adet boş şarjör, (111) adet fişek], (7) adet Kaleşnikof piyade tüfeği ((32) adet boş şarjör], (735) adet Kaleşnikof piyade tüfeğine ait dolu fişek, (3) adet savunma tipi el bombası, (1) adet el dürbünü, (1) adet araç tipi telsiz, (2) adet el telsizi, (1) adet ses kayıt cihazı, (400) kg amonyum nitrat, (10) adet şarjör, (1) adet jeneratör, (5) adet küçük tüp, (9) adet büyük tüp, (7) bidon benzin (yaklaşık 310 lt) (22) adet mavi varil, (3) top kablo, (4) adet akü, (3) bidon pil (yaklaşık 250-300 adet), (20) adet pil bloğu, ile birlikte çok sayıda örgütsel doküman, örgüt kıyafeti ve yaşam malzemeleri ele geçirilmiştir. Ele geçirilen malzemelerden silah, mühimmat, örgütsel doküman ve yayınlar Cumhuriyet Başsavcılığı talimatıyla muhafaza altına alınmıştır. Yaşam ve temizlik malzemeleri ise Cumhuriyet Savcısının talimatıyla olay yerinde imha edilmiştir. Teröristlerin yakalanması ve etkisiz hale getirilmesi maksadıyla operasyonlara devam edilmektedir.” ifadelerine yer verildi.

  • 3.5 yaşındaki Sümeyye’nin öldürüldüğü cinayette tutuklu sanığa müebbet hapis

    Zonguldak’ta 2008 yılında 3.5 yaşındaki Sümeyye Cinkılıç’ın boğazının kesilerek çöp konteynerine bırakıldığı olayda, tutuklu sanık komşu Fatma K.’nin müebbet hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildi.

    Zonguldak 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada tutuklu sanık Fatma K.’nin (35) yanı sıra Sümeyye Cinkılıç’ın annesi Ferdane ve babası Ali Osman Cinkılıç hazır bulundu.

    8 yıl önce 3.5 yaşındaki Sümeyye Cinkılıç’ın boğazının kesilerek çöp konteynerine bırakıldığı olayla ilgili olarak mahkeme kararını verdi. Tanıkların ifadeleri, olayla ilgili raporlar, deliller ve tutuklu sanığın ifadelerinin ardından son değerlendirme yapıldı.

    Son duruşmada mahkeme, tutuklu sanık Fatma K.’nin ömür boyu müebbet hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verdi. Son sözü sorulan Fatma K. ise suçlamaları kabul etmeyerek beraatını talep etti.

    Kuvvetli suç şüphesiyle yeniden tutuklanmıştı

    24 Aralık 2008 tarihinde evinden kaçırılan Sümeyye Cinkılıç için ailesine gönderilen notta 5 bin lira fidye istenmişti. Nottaki el yazısının benzerlik gösterdiği ve kuvvetli suç şüphesiyle tutuklanan komşu Fatma K., üst mahkemeye itiraz ederek tutuksuz yargılanmak üzere tahliye edilmişti. Ancak, Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi’nden alınan raporda kuvvetli suç şüphesiyle Fatma K. yeniden tutuklanmıştı.

    Olay

    23 Aralık 2008’de meydana gelen olayda, ev hanımı Ferdane (40) ile emekli madenci Ali Osman Cinkılıç’ın (43) kızları 3.5 yaşındaki Sümeyye, tek katlı evlerinde odasında uyuduğu sırada pencere camı kırılarak kaçırılmıştı. Pencerenin önüne ’saat 24.00’e kadar 5 bin lira getirmezsen, kızının ölüsünü çöpten alırsın’ yazılı not bırakılmasının ardından, Sümeyye Cinkılıç isimli küçük kız, evden 200 metre uzaklıktaki çöp konteynerinde boğazı kesilmiş halde bulunmuştu.

  • Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkci: “Bahoz Erdal’ın öldürüldüğü kanaatindeyim”

    Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkci, bölücü terör örgütü PKK’nın sözde üst düzey yöneticilerinden Bahoz Erdal’ın öldürülüp öldürülmediği konusundaki tartışmalara açıklık getirdi. Bahoz Erdal’ın öldürüldüğü kanaatinde olduğunu dile getiren Tüfenkci, “Kimileri, özellikle terör örgütü, öldürülmediği takdirde şimdiye kadar on kere televizyona çıkartır, görüntüleri çeşitli yayın organlarına servis ederdi. Eski görüntüleri servis ettiklerine göre, bu kesin olarak da öldürülmüş vaziyette. Terörle mücadele eden Türkiye ve güvenlik güçlerimiz için büyük bir moral kaynağı. Çünkü Bahoz Erdal’ın Türkiye’deki birçok eylemde eli var, vebali var, günahı var. Bunun bedelini ödemesi gerekiyordu, nihayet bu bedeli de ödemiş durumda” dedi.

    Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkci, TGRT Haber ekranlarında yayınlanan ’Neler Oluyor’ programına konuk oldu. İhlas Haber Ajansı ve TGRT Haber Ankara Temsilcisi Batuhan Yaşar’ın sorularını cevaplayan Tüfenkci, gündeme dair önemli açıklamalarda bulundu. Türkiye’nin terörle mücadele konusunda yeni bir konsepte girdiğini ve bunun da sonuçlarının alındığını kaydeden Tüfenkci, “23 Temmuz’dan sonra Türkiye terörle mücadele noktasında yeni bir konsepte girdi. Özellikle güvenlik güçlerinin ki bunun içinde asker, polis, korucu, jandarma tamamı topyekun birlikte hareket edebilme kabiliyeti ve organizasyonunu yaptıktan sonra gerek şehirlerde, gerek kırsalda, gerekse yurt dışında mücadeleyi topyekun olarak devam ettiriyor. Bunun da neticelerini öz yönetim ilan eden terör örgütünün özellikle bazı il ve ilçelerde kökünün kazınarak atılması, kırsalda operasyonlara hız verilmesi, artık gözü kara olarak değil bilinçli olarak girilen yeri temizleyerek çıkıldığı Lice’de olduğu gibi bir döneme girildi” şeklinde konuştu.

    “Bahoz Erdal’ın öldürüldüğü kanaatindeyim”

    Bölücü terör örgütü PKK’nın sözde üst düzey yöneticilerinden Bahoz Erdal’ın öldürülüp öldürülmediğiyle ilgili konuşan Bakan Tüfenkci, “Suriye’deki Bahoz Erdal’ın öldürülmesiyle ilgili, ki kanaatime göre öldürüldü. Kimileri, özellikle terör örgütü bunu saklamaya çalışsa da öldürülmediği takdirde onlar şimdiye kadar on kere televizyona çıkartır, görüntüleri çeşitli yayın organlarına servis ederlerdi. Eski görüntüleri servis ettiklerine göre, bu kesin olarak da öldürülmüş vaziyette. Terörle mücadele eden Türkiye ve güvenlik güçlerimiz için büyük bir moral kaynağı. Çünkü Bahoz Erdal’ın Türkiye’deki birçok eylemde eli var, vebali var, günahı var. Bunun bedelini ödemesi gerekiyordu. Nihayet bu bedeli de ödemiş durumda. Türkiye’deki özellikle terörle mücadele noktasında bunu da yeni bir aşama olarak değerlendiriyorum ve bu aşamanın arkası da umarım gelir” değerlendirmelerinde bulundu.

    “Bu kadar kanlı eylem ortaya koyan ve emirlerini veren birinin cezasız kalmaması lazımdı”

    Bahoz Erdal’ın YPG ile PKK arasındaki bağlantıyı kuran isim olduğunu dile getiren Tüfenkci, “Bu teröristin şöyle bir özelliği de vardı: Özellikle Suriye’deki terör örgütleriyle YPG’yle, PKK’yla ilişkiyi kuran, yöneten, özellikle o bölgedeki terör gruplarıyla ilişkili olan ve Türkiye’yi de çok iyi tanıyan ve yıllarca Türkiye’de eylemler ortaya koymuş ve emirlerini vermiş birisi olarak son dönemlerdeki özellikle Rusya ve Amerika’nın bu PYD üzerinde, YPG üzerindeki emelleri noktasında da Türkiye’deki terör örgütüyle ortak irtibat noktası kurması kendinin önemini bir kez daha arttırmış oluyor. Bundan da önemlisi bu kadar kanlı eylem ortaya koyan ve emirlerini veren birinin cezasız kalmaması lazımdı. Şehit olan güvenlik güçlerimiz, onun yaptığı eylemlerle veya talimatlandırdığı eylemlerle hayatını kaybeden polislerimizin, korucularımızın kanının yerde kalmaması adına da öldürülmesi bence önemli” diye konuştu.

    “Rusya Türkiye’nin önemli ticari partnerlerinden birisi”

    Tüfenkci, Rusya ile ilişkilerin normalleşmesi ile birlikte Türkiye’nin dış ticaret hacminin artacağını belirttiği konuşmasında, şu ifadeleri kullandı:

    “Rusya Türkiye’nin önemli ticari partnerlerinden birisi. Bizim Rusya’yla yapmış olduğumuz ticarette, biz dış ticaret açığı veren bir ülkeyiz. Bizim için şöyle bir önemi var. Özellikle yaş sebze, meyve noktasında ve turizm noktasında Rusya-Türkiye ilişkilerinde Rusya bizim için önemli bir pazar. Rusya’daki ekonomik krizden olayı, 24 Kasım uçak kazasından önce de her ay 1 milyon Dolar’a yakın ticaretimiz düşüyordu. Özellikle bu uçak krizinden sonra Rusya’nın halkların menfaatine olmayacak şekilde ambargo uygulamasıyla beraber Türkiye’de psikolojik bir etki oluşturdu. Biz yoksa onu telafi ettik. Başka pazarlar bulduk, sebze, meyvede, turizmde müthiş teşvikler ortaya koyduk. Ama bunun psikolojik etkisiyle beraber özelikle turizmde etkisi vardır. Şimdi bunun özellikle giderilmesi noktasında atılan adımlarla beraber turizm açısından bir hareketlilik ve canlanma bir moral, motivasyon geldi. Sebze, meyvenin önümüzdeki hafta ihracatının başlamasıyla beraber kapıların o noktada biraz daha kolaylaştırılmasıyla beraber sebze, meyve üreticileri noktasında da bir moral gelecek. Bizim özellikle gümrük kapıları noktasında zaten Rusya’ya bir ambargo koymuyorduk. Ama Rusya’nın bizden giden mallara karşı bir ambargosu vardı. Şimdi giriş çıkışlardaki sayılarımız artacak ve dış ticaret hacmimiz artacak.”

    Türkiye-İsrail ilişkileri

    Türkiye-İsrail ilişkilerinde, Filistinlilerin yaşam standartlarının atması konusunun önem arz ettiğini kaydeden Tüfenkci, “Biz orada özellikle Gazze’ye yönelik olarak, Gazze’deki Filistinlilerin kurtuluşu ve dışa açılması noktasında bakıyoruz, oraya giden yardımlar noktasında bakıyoruz. Oradaki Filistinli kardeşlerimizin yaşam standardı ve refah düzeyinin biraz daha artması olarak bakıyoruz. Yoksa bizim bu siyasi ilişkilerden dolayı İsrail’le bir ticari kaybımız olağanüstü bir şey yoktu. Ama şu var, ilişkilerin normalleşmesiyle beraber yine turizm açısından olumlu bir moral olacak. Tabi ki ticaretimiz bugünkünden biraz daha fazla ivme kazanacak. Filistin halkını dünyaya açılan bir kapı olarak, bir fırsat olarak görüyoruz. Şimdiki ticaret hacmimizin daha da artacağını bekliyoruz. Türkiye bu noktada birtakım rahatlamalar yaşayacak” ifadelerini kullandı.

    “Biz Suriyeli kardeşlerimizi koşulsuz Türkiye’ye kabul ettik”

    Türkiye’nin Suriyeli vatandaşlara kapılarını açarken hiçbir çıkar beklemediğini ifade eden Tüfenkci, şöyle konuştu:

    “Maalesef hakikaten istismar edilen, gerçeklerin çarpıtıldığı bir algıyla muhalefetin yapıldığı bir dönemi yaşıyoruz. Biz Suriyeli kardeşlerimizi hiçbir koşulsuz Türkiye’ye kabul ettik, bağrımızı açtık, ekmeğimizi bölüştük, soframızı bölüştük, evlerimizi bölüştük ve o Suriyeli kardeşlerimizi misafir ettik. Misafir ederken de biz geçmişteki medeniyetimizin izlerini taşıdığımız için inancımızdan dolayı, kadim Osmanlı’nın torunları olduğumuzdan dolayı Suriyeli kardeşlerimize kardeşlik hukukundan dolayı zulme uğrayan birileri olarak açtık ve hiçbir şekilde de bir menfaat maddi bir karşılık da beklemedik. Bugüne kadar verdiğimiz bir rakam olarak 11 milyar Dolar’ın üzerinde bir harcamayı da gerçekleştirdik. Suriyeli vatandaşlar sadece Türkiye’de yok. Dünyanın çeşitli ülkelerine dağılmış vaziyette ve bu Suriyeli kardeşlerimizin özellikle ticarette ileri gidenler ki Suriyeliler biliyorsunuz iyi tüccarlardır veya kariyer sahibi olanlar veya teknik anlamda yeteneği olanlar zaten birçok ülkede iş bulabiliyor, hem oralarda istihdam ediliyor. Amerika diyelim ki bir profesörü alıyor, ikametgah veriyor, vatandaşlık veriyor ve kendi üniversitesinde çalıştırıyor. Bizim de duygusallıktan öte bu kardeşlerimizi Türkiye’de değerlendirmemiz lazım. Türklerin Almanya’ya gidişine bakın, Almanya’da yerleşimine bakın, Almanya’da çalışmasına bakın. Şimdi Alman vatandaşı böyle bir mantıkla itiraz edebilir mi? Türklerin Alman ekonomisine katkısı inkar edilebilir mi? Şu anda mesela çoban bulamıyoruz. Bu alanda çalışan birçok kardeşimiz Suriye vatandaşı veya şirketlerde Arapça bilen, Orta Doğu’ya ihraç yapan, ticaret yapmayı düşünenler için bu arkadaşlarımıza zaten çalışma izni verdik. Şartları tutuyorsa Suriyelilere özel bir şey değil. Iraklı da veya İranlı da veya bir başkası da şartları tutuyorsa bunlara vatandaşlık da verelim. Şartları tutanları peyderpey alalım. Bu bize bir şey kaybettirmez. Bazıları ’seçim için, oy kullanacaklar’ diyor. Ne şu anda planlanmış bir seçim var, 2019’da normal seçim düşünüyoruz, ne de buna AK Parti’nin veya bir başkasının ihtiyacı var ki şu anda Türkiye Cumhuriyeti’nin vatandaşlarının hepsi AK Parti’ye mi oy veriyor? Siyaseti algı üzerinden yönettikleri için başka da bir şey yapmadıkları için sadece böyle bir konuşma fırsatı buldular. Bunun üzerinden polemik yapıyorlar.”

    “İran şu anda bir şaşkınlık içerisinde”

    Türkiye’nin, ambargo uygulandığı dönemde de İran’ın yanında durduğunu söyleyen Tüfenkci, “İran’a ambargo uygulandığında Türkiye İran’ın yanında olmuştu. Bu noktada İran’la Tercihli Ticaret Anlaşmamız da var. O Tercihli Ticaret Anlaşması istediğimiz gibi ilerlemiyor. Biz Cumhurbaşkanımızın görüşmelerinde 64. Hükümet’in başbakanıyla beraber İran’a da gittik. Siyasi ilişkilerimiz, ikili ilişkilerimiz gerçekten iyi. Bunu işadamlarımız fırsata çevirme noktasında da gerçekten başarılı. Son zamanda gelen veriler de Türkiye-İran ticaret ilişkilerinin geliştiğini gösteriyor. Ambargoyla şimdinin arasında yüzde 30’a varan bir fark var. Bizim İran’la ticari ilişkilerimizin 30 milyar veya 20 milyar dolarları geçmesi lazım. Bizim hem turizm alanında, hem petrol ve türevleri alnında çok işbirliği yapacağımız alanlar var ve bunu gerek iki ülke arasında düşüneceğimiz gibi üçüncü ülkelere yatırım noktasında da geliştirmemiz lazım. İran şu anda bir şaşkınlık içerisinde. Herkes orada ve herkes bir şeyler sunuyor. ’Şu mu olsun, bu mu olsun’ demek ve karar verme aşamasında biraz şaşkınlıkları var. Ama tabi kadim bir dostluk, onun ötesinde zor zamanında yanında olan güvenilir bir ülke her zaman tercih edilen bir ülkedir. Türk işadamları da doğrusu İran’da ambargo döneminde de gerçekten yatırım yaptı. Önemli yatırımlar yapan iş adamlarımız var” değerlendirmelerinde bulundu.

    “Son 26 çeyrektir Türkiye kesintisiz büyüyor”

    Dünya ticaretinin küçüldüğü halde Türkiye’deki ticaretin büyümeye devam ettiğini kaydeden Tüfenkci, “Son 26 çeyrektir Türkiye kesintisiz büyüyor. Bu dünyada çok az ülkeye nasip olan bir başarı. Burada en önemli etken siyasi istikrar ve güven. Eğer Türkiye siyasi istikrarı yakalayamasaydı, bu güveni yakalayamasaydı bu büyümeyi gerçekleştirmesi mümkün değildi. Dünyada genelde ticaret küçülüyor. Ama Türkiye’de biz büyümeye devam ediyoruz. Bizim üretimimizi arttırarak yeni pazarlarda pay almamız gerekiyor. En önemli yapacağımız bu. Onun için 65. Hükümet olarak da biz reel sektörü destekleme noktasında çalışmalar yapıyoruz. Açıkladığımız programlar teşvikler bu minvalde. Bayramdan önce Başbakanımızın vermiş olduğu müjde yatırım ortamını iyileştirme noktasında ve biz istiyoruz ki insanlarımız kolay yatırım yapsın Türkiye’de, kolay ticaret yapsın ve ürettiği malları da bürokratik engellere takılmadan hızlıca ihraç edebilsin. İşte biz bu noktada hem Türkiye’de bakanlık olarak iç ticareti geliştirme noktasında çalışırken bir yandan da dış ticaretimizde gümrüklerdeki işlemleri hızlandırarak ihracata ivme kazandırmak istiyoruz. Bunu da Allah’a hamd olsun göreve geldikten sonra geliştirdik. Bitirdik mi bitirmedik, daha yapacaklarımız var. Onları da hayata geçireceğiz. Tek Pencere Sistemi’ni haziran ayı itibariyle hayata geçirdik. Tek Pencere Sistemi özellikle bir noktada müracaat edip, ihracatçılarımız bütün işlemlerini o noktada tamamlayıp yoluna devam etmesi. Bunun lansmanını da yapacağız inşallah” ifadelerini kullandı.

    Gümrük kapılarında hızlı geçiş dönemi

    Bakan Tüfenkci, gümrüklerde hızlı geçişlerin sağlanması için çalışmalar yapıldığını dile getirdi. Gümrüklerde kırmızı, mavi, sarı, yeşil hatların olduğunu belirten Tüfenkci, “Mavi ve yeşil hattakiler hızlı bir şekilde beklemeden geçiyor. Gümrük kapılarında uygulamaya koyacağımız Tek Durak Projemiz var. Tek bir noktada tüm işlemler bitecek, kapılarda bekleme sürelerini azaltmış olacağız” dedi.

    Yenilenen sınır kapıları

    Komşu ülkelerle ticaretin geliştirilmesi için sınır kapılarının da yenileneceğini aktaran Tüfenkci, “İran’la Kapıköy Sınır Kapısı’nı yeniden yapıyoruz, ihalesini de dün yapmış olduk. Gürbulak Sınır Kapımız var, orayı da yeniden yapmayı planlıyoruz. Artık İran’la ticari hacmimizin artması lazım. Bu noktada kapılarımızı da buna uygun hale getiriyoruz. Sarp Sınır Kapısı’nın projesi bitti, inşallah temmuz ayı içerisinde oranın da ihalesini gerçekleştirip, ağustos ayının sonunda temelini atarız diye düşünüyoruz. Güneye geldiğimizde Cilvegözü, Öncüpınar, Irak’la Habur Sınır Kapımız var. Suriye’deki bu iç karışıklık bittikten sonra, Öncüpınar ve Cilvegözü’nü yeniden Türkiye’ye yakışan modern kapı haline getireceğiz. Kapıkule’de iyileştirme sağladık. Bayramda bir günde 36 bin 922 kişi Türkiye’ye giriş gerçekleştirdi. Orada çok öyle izdihama, yığılmaya neden olmadan o kadar kişiyi içeri aldık. İnternet üzerinden beyan sistemini getirdik. Bunu çok vatandaşımız da bilmiyor ama bu dilden dile dolaşmaya başladı. Bu geçişleri daha da hızlandırıyor ve gurbetçi vatandaşlarımızın iş ve işlemlerini daha da kolaylaştırıyor. Biz bir yandan kapılarımızı, gümrük işlemlerimizi iyileştirmeye çalışırken, bir yandan da Türkiye’nin ticaretini kolaylaştırmaya, daha güvenli ticaret yapılacak bir ortamı oluşturmaya çalışıyoruz” diye konuştu.

    “Kaçakçılıkla mücadele için çok ciddi anlamda teknolojiye yaptırım yaptık”

    Türkiye’nin kaçakçılıkla mücadele konusunda önemli aşama sağladığının altını çizen Tüfenkci, “Biz bu konuyu çok önemsiyoruz. Çok ciddi anlamda teknolojiye yaptırım yaptık. Detektör köpekler de dahil olmak üzere hem bomba, hem narkotik, hem mühimmat köpekler de dahil olmak üzere yüz tanıma cihazlarını da sisteme kazandırdık. Rahatsız etmeden araç arama sistemlerini, kameraları kullanmaya başladık. Akaryakıt ve sigara kaçakçılığında çok ciddi başarılar elde ettik. Araç takip, gemi takip sistemlerimiz var. Bunların tamamı devrede. Bu noktada özellikle önemli bir sigara şirketi Türkiye gümrüklerine ciddi teşekkürlerini iletti. Kaçak sigarada çok ciddi düşüş oldu. Yüzde 16’larda olan oranı yüzde 11’lere kadar düşürdük, daha da düşüreceğiz. Akaryakıt kaçakçılığı bilinen yöntemlerden çok belgeler üzerinden yapılmaya başlandı. Artık onu da elektronik takip yöntemiyle takip ediyoruz. Amacımız bu oranları daha da düşürmek. Esasında uyuşturucu Türkiye üzerindeki güzergahını değiştirdi. Daha kuzeye ve daha güneye kaydı. Daha çok da kuzeye kaydığına yönelik istihbari bilgiler var. İran’dan, Afganistan’dan gelen güzergahın artık Türkiye’yi kullanmadığını görüyoruz. Bunun nedeni de gümrük kapılarında yapılan uyuşturucuyla ciddi mücadeleden geliyor” şeklinde konuştu.

    “Üreticinin 1 TL’ye sattığı domates, marketlerde 5 TL’ye satılıyor”

    Yaş sebze ve meyvenin üreticiden tüketiciye gelene kadar ciddi fiyat artırımına uğradığını dile getiren Bakan Tüfenkci, Hal Yasası’nın bu dönem bitmeden Meclis’e getirileceğini duyurdu. “Siz üretici olarak 1 TL, 1 buçuk TL’ye sattığınız domatese bir bakıyorsunuz ki; 3 TL, 4 TL, 5 TL marketlerde satılıyor” diyen Tüfenkci, şöyle devam etti:

    “Biberlerde, salatalıklarda anormal bir fark var. Üreticiyle, tüketici arasında bir fark oluşuyor. Bu normal bir ticaret değil. Biz Hal Yasası’nı düzenlemiştik, sebze meyveyi kayıt altına almıştık. Şimdi bunu bir adım daha ileri taşıyıp, üretimle arz zinciri arasındaki kişileri şeffaflaştırıyoruz. Ürünlerin künyelerini alenileştirip, orada alış fiyatlarını da koyduracağız. Perakendeci ürünü toptancıdan kaça aldığını etikete yazacak. Bakanlığın Hal internet sitesi var. Oraya girdiğinizde de o ürünün künyesindeki bütün zinciri görebiliyorsunuz. Oraya da şunu koyacağız; komisyoncu kaça aldı, arada ne kadar fark var, tüketici bunları görecek. Rekabet noktasında marketçilerin, pazarcıların bu noktada kar marjlarının tüketici baskısıyla ineceğini, fiyatların düşeceğini düşünüyoruz.”

    Çekte kare kodu dönemi

    Çek yasasıyla ilgili de bilgiler veren Bakan Tüfenkci, “Çekte öncelik birinci karşılıksız çıkmada para cezası, ikinci ve üçüncüde de onu hapse çeviriyoruz. Çekte kare kodu getirdik. Yani çek aldığınız şirketin bütün geçmişini görüyorsunuz. Ne zaman çek ödemedi, ihtiyat tedbiri var mı, iflas erteleme var mı, piyasada ne kadar çeki var hepsini görüyorsunuz” değerlendirmelerinde bulundu.

  • Başbakan Yardımcısı Kaynak: ” Bahoz Erdal’ın öldürüldüğü haberini aldık”

    Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak, PKK ile de, DAEŞ ile de, paralelle de, DHKPC ile de mücadelenin süreceğini belirterek, PKK’nın önemli aktörlerinden Bahoz Erdal’ın öldürüldüğü haberini aldıklarını söyledi.

    Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak, Kahramanmaraş’ın Elbistan ilçesini ziyaret etti. Başbakan Yardımcısı Kaynak, ilk olarak Giresun’daki helikopter kazasında şehit olan Yarbay Hilmi Özer ve yakalandığı hastalığa yenik düşerek hayatını kaybeden polis memuru Vasıf Darendeli’nin ailesine taziye ziyaretinde bulundu.

    Burada Özer’in babası, annesi ve yakınlarına bir kez daha başsağlığı dileklerinde bulunan Kaynak, daha sonra AK Parti Elbistan İlçe Teşkilatı’na geçti. Burada AK Parti Elbistan İlçe Başkanı Yunus Kaan Kısaca ve partililer tarafından karşılanan Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak, parti binasında yaptığı konuşmada terör ve paralel yapı ile mücadele konusuna değildi.

    Çözüm süreciyle ilgili olarak da farklı bir yaklaşımda bulunan Kaynak, sürecinin yansımasının 20 Temmuz 2015’te başlayan terör operasyonlarında görüldüğünü kaydederek, “İşte o çözüm süreci, bizim bölge halkı ile olan güveni ve muhabbeti temsil eden süreçtir” dedi.

    Kaynak, konuşmasının devamında ise, “Bir yerde bir şehidimiz olduğunda devletimiz ve bütün milletimiz orada olur. Valisiyle, kaymakamıyla, komutanıyla, milletvekiliyle, bakanıyla ve o şehidimizin cenazesi kaldırılır. Elbistan’ımızda da gördük. Adeta dizi tutan bütün Elbistanlılar Gariplik Camii’ndeydi. Ama sonra herkes görev alanına, işine döner gider. Aile, kendi acısıyla baş başa kalır. Sonradan da giderek biraz acıları hafiflemiş olur ama asıl o zaman yetimin başını okşamak, dul kardeşimizin halini hatırını sormak, şehit annemizin elini öpmek asıl o zaman nasip olur. Bu sebeple bugün bir kez daha taziye için bulunduk. Bu ziyaretimize, Elbistan, Afşin, Kahramanmaraş, Onikişubat ve Ekinözü teşkilatlarımız iştirak ettiler” değerlendirmesini yaptı.

    Konuşmasının devamında Güneydoğu’daki terör operasyonlarına değinen ve güvenlik güçlerinin kahramanca mücadele ettiğinin altını çizen Kaynak, “Bu durum Çanakkale ile eşdeğer. Bu akşam, milletimiz bir bayram hediyesini duyacak. PKK’nın en önemli aktörlerinden biri, en zalimi, en canisi Bahoz Erdal’ın, Allah’a hamdolsun Suriye’de öldürüldüğü haberini aldık. Biz, bir yandan terörle mücadele ederken bir yandan teröristi bertaraf ederken bir yandan da ülkemizin huzurunu, barışını ve refahını muhakkak surette düşünüyoruz. 11 aydan beri yapılan mücadeleyi hatırlayın. Türk Silahlı Kuvvetleri, Emniyet Teşkilatımız ve korucularımız büyük bir terörle mücadele gayreti içerisinde oldular. Gerçekten ibretlik hikayeler dinledik. Ama düşünün; o çok eleştiriye uğrayan ve onun -gerçekten önemli bir mimari da Mahir Bey kardeşimizdi- çözüm sürecinin ne kadar büyük katkısı olduğuna şimdi geriye dönüp bakın. Sur’da, Nusaybin’de, Cizre’de sokağa çıkma yasağı ilan ediyorsunuz ve ‘teröristle mücadele edeceğim’ diyorsunuz 100 bin kişi Cizre’den taşınıyor. Diyor ki: ‘Buyur ey devlet. Ben bu devlete güveniyor, bu teröristin zulmünü asıl Kürt halkı olarak ben gördüm. Gel bunları bertaraf et.’ İşte o çözüm süreci, bizim bölge halkı ile olan güveni ve muhabbeti temsil eden süreçtir. Silahlı kuvvetlerimiz ve polisimiz inanılmaz kahramanlıklar yaptılar. Öyle mücadele verdiler ki adeta Çanakkale örneği yaşandı. Çanakkale’de bir millet varoluş mücadelesi verdi. Ama bizim milletimiz ve ecdadımız o kahramanlığı gösterdiler ve İslam’ın sol kalesi İstanbul’un düşmesini engellediler. Çanakkale’den 100 sene sonra başlayan terörle mücadelede bizim askerimiz ve polisimiz gerçekten de onlar kadar şanlı bir mücadele yaptılar” dedi.

    Paralel yapıyla mücadeleye değinen Kaynak, “Bu mücadele böyle yapılırken içeride bizim birliğimizi ve beraberliğimizi asla bozmamız gerekir. AK Parti Teşkilatları ve AK Parti seçmenleri, bu milletin Çanakkale’den 100 sene sonra sigortasıdır. Aynen öyledir. 7 Haziran’da yüzde 41 oy oranına rağmen iktidarı kaybettiğimizi asla unutmayın. 7 Haziran’dan sonra Diyarbakır’da, Nusaybin’de ve birçok yerde birilerinin öz yönetim ilan ettiğini, çukurlar kazıp özerk bölge ilan ettiğini unutmayın. Şanlı bayrağımız yerine bir kısım paçavraları göndere çektiğini unutmayın. Ama bizim gibi görünen ama bu devlete ve millete en büyük ihaneti yapan hem de bunu Müslümanlık payesi ile yapan paralel yapıyı da asla unutmayın. Asla bunlar dinimize, inancımıza ve çocuklarımıza hizmet ediyorlar diye düşünmeyin. Düşünün ki bir örgüt, devletin bütün kademelerini eline geçirmek üzere. Halkın seçtiği ve gözbebeği Recep Tayyip Erdoğan ve ailesine kastetmişler. İktidara ve her şeyine kastetmişler. Ve o adam şimdi Pensilvanya’da. Hayali, belki Humeyni gibi gelip Ankara’da devletin üzerine çöreklenmek. Bunu da başka Müslümanlara zulmederek yapmışlar. İşin içinde biri olarak söylüyorum. Eğer siz büyük bir tüccarsanız; vergiciler üzerinize gelmiş, MASAK üzerinize gelmiş size birçok suç dosyaları atfedilmiş. Bu paralel yapının, cemaatin aşağı yukarı 100 küsur ülkede okulları var. Bunların hemen hemen yüzde 90’ı da gayrimüslim devletlerin olduğu yerlerdeydi. Burada kardeşlerimiz ve bacılarımız himmet dediler para verdiler, ‘Bir çocuk Allah’ın dinini diyanetini öğrenerek geçirsin’ diye. Siz hiç bunların okullarının olduğu yerde, bu okullarda kardeşlerimizin, bacılarımızın parasıyla okuyan bir tek gayrimüslimin İslam’ı seçtiğine şahit oldunuz mu? Hiç böyle bir örnek verdiler mi ortaya? Siz Anadolu’da alın teri ile çok çalışacaksınız sonra Alla rızası için himmet diyecekler para vereceksiniz sonra onunla gayrimüslimin çocuğu okuyacak. Hadiseyi bir de böyle tahayyül edin. Ama Allah’a hamdolsun çok basiretli, ferasetli bir Cumhurbaşkanımız var. Millete güvendik ve biz elhamdülillah o cendereden çıktık. Mücadele devam ediyor; sürecektir. PKK ile de, DAEŞ ile de, paralelle de, DHKPC ile mücadele sürecek” ifadelerini kullandı.

    Tek vatan, tek bayrak, tek millet ve tek devlet unsurlarından asla vazgeçmeyeceklerini ifade eden Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak, “Biz böyle bir ülkede yaşıyoruz. Biz kuzey kutbunda etrafında penguenlerin olduğu bir ülke değiliz. Dünyanın en stratejik öneme haiz bir yerindeyiz. Bizim Türkiye’mizin doğusunda enerji kaynaklarının 3’te 2’si var; batısında da tüketicilerinin 3’te 2’si var. Bu sebeple bu ülke adeta en kıymetli emtia olarak herkesin gözünde olan bir yer. Biz bu mücadeleyi yaparız Allah’ın izniyle. Ama bunun bir tane şartı var. Biz eğer birliğimizi ve beraberliğimizi bozmazsak, aramızdaki uhuvveti devam ettirirsek, iri ve diri olursak Allah’ın izniyle gelecek AK Parti kadrolarının eseri olacaktır. Vatanımızın, bayrağımızın, milletimizin ve devletimizin tekliği, asla vazgeçmeyeceğimiz unsurlardır. Ama şimdi dünyanın geldiği nokta itibariyle bizim terörle, aşırılıklarla, ırkçılıkla ve mezhepçilikle de mücadele etmemiz gerekir. Cumhurbaşkanımız diyor ya, ‘Ben Müslüman’ım, İslam dinine mensubum. Ne Sünnilik ne de Şiilik diye bir din var.’ Teröre ve terörün her çeşidine aman vermeden milletimizin kalkınması ve refahı için hep beraber çalışacağız. Hep beraber bu kalkınma mücadelesinden en yüksek payı alacağız hem de Maraş’ımız bütün insanları ile huzurun, barışın, güvenin, istikrarın en önemli sigortası olacaktır” diye konuştu.

  • 3.5 Yaşındaki Sümeyye’nin Öldürüldüğü Cinayette, Tutuklu Sanığın Yargılanması Sürüyor

    Zonguldak’ta 2008 yılında 3.5 yaşındaki Sümeyye Cinkılıç’ın boğazının kesilerek çöp konteynerine bırakıldığı olayda, tutuklu sanık komşu Fatma K.’nin yargılanmasına devam edildi.

    Zonguldak 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada, 35 yaşındaki tutuklu sanık Fatma K.’nin yanı sıra Sümeyye Cinkılıç’ın annesi Ferdane ve babası Ali Osman Cinkılıç hazır bulundu. 3.5 yaşındaki Sümeyye Cinkılıç’ın boğazının kesilerek çöp konteynerine bırakıldığı olayla ilgili olarak mahkeme bazı tanıkların dinlenmesi için duruşmayı ileri bir tarihe erteledi. Sanık Fatma K.’nin yargılanmasına ise devam edildi. 24 Aralık 2008 tarihinde evinden kaçırılan Sümeyye Cinkılıç için ailesine gönderilen notta 5 bin lira fidye istenmişti.

    Nottaki el yazısının benzerlik gösterdiği ve kuvvetli suç şüphesiyle tutuklanan komşu Fatma K., üst mahkemeye itiraz ederek tutuksuz yargılanmak üzere tahliye edilmişti. Ancak, Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi’nden alınan raporda kuvvetli suç şüphesiyle Fatma K. yeniden tutuklanmıştı.