Etiket: Olanlara

  • Bypass Ameliyatı Olanlara Sağlıklı Yaşam Ve Beslenme Eğitimi

    Adana’da, bypass ameliyatı geçiren hastalara sağlık yaşam ve beslenme eğitimi verildi.

    Özel Adana Ortadoğu Hastanesi tarafından Çukurova Belediyesi salonunda verilen eğitime 50 hasta katıldı.

    Özel Adana Ortadoğu Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Nihal Özdemir, bypass ameliyatı olanların nasıl beslenmesi gerektiğini anlattı. Kalp Damar Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. İsa Çoşkun, Kardiyoloji Uzmanı Doç.Dr.İzzet Hafez ve Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Tuna Katırcıbaşı da kalp sağlığının insan hayatı için önemini vurgulayıp, bazı uyarı ve tavsiyelerde bulundu.

  • Bakan Yılmaz: “Konutunu Kaybetmiş Olanlara Konut Yapmak, Bizim Birinci Tercihimiz”

    Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, birinci tercihlerinin, Sur’da konutunu kaybetmiş olanlara konut yapmak olduğunu söyledi.

    İşadamlarıyla toplantı yapmak üzere Diyarbakır’a gelen Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, bölgede son zamanlarda yaşanan terör olayları ve Sur ilçesinde yaşananların ekonomik etkilerini değerlendirme imkanı bulduklarını belirterek, özellikle İran ve Irak pazarındaki ihracata yönelik sıkıntılardan kaynaklı sorunlar yaşandığını söyledi.

    Diyarbakır Valiliği’nde gerçekleştirilen toplantının ardından açıklamalarda bulunan Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, Diyarbakır’ın ihracatında sorunlar olduğuna dikkat çekerek, “Terör hadiselerinden ziyade İran’daki iç pazara ilişkin gelişmelerden, özellikle Kuzey Irak ile ilgili petrol fiyatlarının düşüşü ve bunun getirdiği sıkıntılardan kaynaklanan sorunlar var. Bu iki meseleyi de kendi içinde ele almamız ve tedbirler geliştirmemiz gerekiyor. Bu kapsamda güzel ve faydalı bir istişare oldu” dedi.

    “ÇOK SAYIDA KONUT İNŞA EDECEĞİZ”

    Sur’un insanlık mirası bir alan olduğunu ve bu alana ilişkin hak ettiği nitelikte çalışmalar gerçekleştireceklerinin altını çizen Bakan Yılmaz, “Bu çalışmaları yaparken de yine istişare içinde, yerel dinamiklerle birlikte her türlü katkıyı alarak bu çalışmalarımızı devam ettireceğiz. Sur’la ilgili yapılacak olan bu çalışmalar Diyarbakır’ın geleceği için çok faydalı olacaktır. Diyarbakır hak ettiği nitelikte bir Sur’a kavuşacak. Bunun Diyarbakır’ın ekonomisine de, sosyal, kültürel hayatına da çok büyük katkısı olacaktır. Yalnız Diyarbakır’ın sorunları Sur’dan da ibaret değil. Bağlar’da da sorun var başka ilçelerimiz de de sıkıntılar var. Silvan’a dönük de çalışmalar yapmamız gerekiyor. Bütün bu çalışmaları bir bütünlük içinde kurumlarımızla iyi bir koordinasyon içinde gerçekleştireceğiz. Çok sayıda konut inşa edeceğiz. İnşaat sektörünün önümüzdeki dönem çok canlı olacağını şimdiden söyleyebilirim. Bununla da Diyarbakır’ın iş dünyası ve gençleri için yeni çalışma imkanları oluşacak” diye konuştu.

    “3 AYLIK ÇALIŞMA İMKANINI 9 AYA ÇIKARIYORUZ”

    Sadece Sur’la ilgili olarak 10.8 milyon TL sosyal destek sağlandığını ve bunun çok önemli bir rakam olduğunu ve Toplum Yararına Çalışma Programı çerçevesinde uygulamalar yaptıklarına da değinen Bakan Yılmaz, “3 bin gencimize bir imkan sağlamıştık. 3 aylık olan çalışma imkanını 9 aya çıkarıyoruz. İhtiyaç olursa bunun sayısını da arttırabiliriz. Burada dağılımı adaletle yapıyoruz. Yoksul ailelere ya da evinin kullanamaz durumda olan aileler öncelik vermek kaydıyla her aileden bir kişi istihdam etmek kaydıyla dengeli bir dağılımı gözetiyoruz. Diğer taraftan bu gençlerimizin geleceğe dönük kalifiye eleman olabilmeleri için mesleki eğitimlere de önem vereceğiz. Buna dönük ciddi mesleki eğitim programlarını da hayata geçireceğiz. Burada iş dünyamız da bize yardımcı olacak. Kadınlarla ilgili olarak da aynı şekilde kadınların sosyal hayata, ekonomik hayata çok daha aktif bir şekilde katılmalarını istiyoruz. Kadınlar bizim en öncelikli hedef gruplarımızdan biri. Dolayısıyla kadınlara dönük olarak mesleki eğitimler ve her türlü destek mekanizması, mikro kredi gibi uygulamaları da daha güçlü bir şekilde hayat geçirmek istiyoruz. Kadın girişimciliğini arttırmayı yine hedefliyoruz. Bu konuda da çalışmalarımızı yapacağız” dedi

    “ANKARA’DAN BAKARAK HER ŞEYİ GÖREMEZSİNİZ”

    “Sur’da konutunu kaybetmiş olanlara konut yapmak bizim birinci tercihimiz” diyen Bakan Yılmaz sözlerini şöyle sürdürdü:

    “Ama o konuda çalışmalar henüz başlamış değil. Çevre ve Şehircilik Bakanlığımız tek tek ailelerle bu çalışmaları yapacak. Tek tek dosyalar oluşacak ve ne yapılması gerekiyorsa onları yapacağız. Kısacası, biz bu yaraları bir an önce saracağız. Yaşadığımız sıkıntıları hızlı bir şekilde atlatma gayreti içinde olacağız. Bir taraftan da daha uzun vadeli bir perspektif içinde bu yöremizin potansiyelini harekete geçirmek için, ekonomik gücünü arttırmak için her türlü gayreti sarf edeceğiz. İlgili bütün kurumlarımızla bu yönde hareket edeceğiz. Başbakanımızın, hükümetimizin talimatları da bu yöndedir. Bu yönde Başbakanımızın ne kadar büyük bir öncelik verdiğini hep birlikte görüyoruz. Kendisi zaman zaman ziyaretler yapıyor. Eşi daha dün Diyarbakır’daydı. Bakanlar olarak bizler sürekli bölgedeyiz. Biz şuna inanıyoruz. Ankara’dan bakarak her şeyi göremezsiniz. Yerine geldiğiniz zaman bir çok gerçeği çok daha detaylı bir şekilde görme fırsatınız oluyor. Biz de o amaçla sürekli bir şekilde bölgede olacağız. Bu ilk gelişimizde değil son gelişimizde olmayacak. Vatandaşımızın sıkıntılarını sorunlarını dinleyeceğiz ve bu doğrultuda politikalarımızı detaylandırıp hayata geçirmeye devam edeceğiz”.

  • Erdoğan: “Bmgk, Suriye’de, Irak’ta Olanlara Müdahale Etmede Bir Aczin İçerisindedir”

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Gana Parlamentosu’da yaptığı konuşmada, BM Güvenlik Konseyi’nin ne Suriye’de ne Irak’ta ne Orta Afrika’da olanlara müdahale etmede bir aczin içerisinde olduğunu söyledi.

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Batı Afrika ziyaretinin ikinci ayağı olan Gana’da temaslarına devam ediyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Akra’daki temasları kapsamında Gana Parlamentosu’na hitap etti. Konuşmasına Türk halkının sevgi ve iyi dileklerini Gana halkına ileterek başlayan Erdoğan, “1957 yılında Sahra Altı Afrika’da bağımsızlığını kazanan ilk Afrika ülkesi olması hasebiyle Gana’nın kıta tarihinde müstesna bir yeri vardır. Gana’daki bağımsızlık mücadelesi diğer Afrika ülkelerine bir örnek teşkil etmiştir. Bu süreçte oynadığı tarihi rolle ortaya çıkan Gana’nın ilk Cumhurbaşkanı Kwame Nkrumah, kendilerini huzurunuzda saygıyla anıyorum. Özellikle önderliğinde bağımsızlığını kazanan Gana halkı aradan geçen yarım asrı aşkın zamanda uluslararası toplumda saygın bir yer edinmiştir” dedi.

    “OSMANLI YÖNETİMİNDE ASLA BİR SÖMÜRGE ANLAYIŞI YOKTUR”

    Türkiye’nin binlerce yıllık bir devlet geleneğine sahip bir milletin 20.yüzyılda kurulmuş son devletinin adı olduğunu kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şu şekilde sürdürdü: “Cumhurbaşkanlığı forsumuzda yer alan 16 yıldızın her biri son 2 bin 200 yılda kurduğumuz önemli devletleri temsil ediyor. Bir önceki devletimiz Osmanlı, 3 kıtaya yayılan 600 yıllık bir egemenliğin ardından Birinci Dünya Savaşını takip eden yıllarda yıkılmaya yüz tutmuştur. Dönemin tüm büyük güçlerinin saldırısına maruz kalan milletimiz elinde kalan son topraklar olan Anadolu ve Trakya’da verdiği destansı bir kurtuluş mücadelesi sonunda Türkiye Cumhuriyeti Devletini kurmayı başardı. Bu başarı sömürge rejimleri altında yaşayan yüzlerce milyon insan için, tüm mazlum milletler için ilham ve ümit kaynağı olmuştur. Kurtuluş mücadelemizin dünyanın pek çok yerinde olduğu gibi Afrika’da da derin izler bıraktığını gayet iyi biliyorum. Osmanlı yönetiminde asla bir sömürge anlayışı yoktur. Tam tersine Osmanlı her yerde olduğu gibi Afrika’da da halkların geçmişlerine, inançlarına, dillerine, geleneklerine saygı duyan, hoşgörü ve adaletin esas olduğu bir yönetim anlayışı sergilemiştir. Geçmişte Osmanlı yönetimi altında bulunan ve bugün bağımsızlığını elde etmiş hiçbir yerde sömürgeye veya kültürel hegemonyaya dair hiçbir iz bulmazsınız. Bu doğrultuda siyasi, askeri, ekonomik, kültürel ve sosyal alanlarda ilişkilerimizi çeşitlendirmeyi ve derinleştirmeyi merkezi alan bir politika izliyoruz” açıklamasını yaptı.

    “BM’NİN YENİDEN REFORM EDİLMEK SURETİYLE ELDEN GEÇİRİLMESİ LAZIM”

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin Ocak 2008 ‘de Afrika Birliği’nin stratejik ortağı olduğunu hatırlatarak, Afrika açılımı adı ile sürdürülen çalışmanın uzun soluklu ve karşılıklı yararı esas alan anlayışa dayandığını belirtti. Erdoğan, Türkiye’nin TİKA aracılığıyla bölgeye katkı sağladığını sivil toplum kuruluşlarının yerel makamlarla işbirliği halinde eğitim, sağlık ve sulama alanlarında kıta ülkelerine dikkate değer katkıda bulunduğunu dile getirdi.

    Terör konusuna da değinene Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Terörizmle mücadele için ilgili tüm ülkelerde uluslararası kurumların bu konuda ilkeli ve tutarlı davranması şarttır. Dünyada yaşanan sorunların çözüm merci olması gereken BM, özellikle de Güvenlik Konseyi mevcut yapısı ve işleyişi ile maalesef az sayıdaki ülkenin çıkarlarına hizmet eden bir kurum haline gelmiştir. Şu anda BM Güvenlik Konseyi ne Suriye’de ne Irak’ta ne Orta Afrika’da maalesef bu olanlara müdahale etmede bir aczin içerisindedir. Şunu unutmayalım dünya 5’ten büyüktür. Tüm dünyayı bu 5 ülkenin vereceği karara teslim etmek adalet değildir. Öyleyse bu adımı beraber atmamız lazım. Şuanda Donörler Toplantıları yapılıyor. Türkiye, dünyada gelişmemiş ülkelere veya az gelişmiş ülkelere yardım eden ülkeler içerisinde ilk 3’ün içerisinde. Milli gelire oranla baktığımız zaman Türkiye birinci sırada. Dünyadaki bu zengin ülkeler nerede? Niye bunlar fakir fukara, garip gureba, az gelişmiş ülkelere ellerini uzatmıyorlar, niye desteklerini vermiyorlar. BM’nin bu konuda yeniden reform edilmek suretiyle elden geçirilmesi lazım. İşte Suriye’de yarım milyona yakın masumun katledilmesi, ki bir devlet terörü var Suriye’de, 12 milyon mağdurun evinden, yurdundan edilmesi karşısında sergilenen bencil tavırlar insanlık vicdanında derin yaralar açıyor” açıklamasını yaptı.

  • Kayseri Şeker Üzerinde Kirli Emeli Olanlara Çiftçi Meclisinden Tokat Gibi Cevap

    Kayseri Şeker’e bağlı 12 Bölgeden 134 çiftçinin katılımıyla gerçekleştirilen Çiftçi meclisinden Kayseri Şeker üzerinde kirli emeli olanlara tokat gibi cevap geldi.

    Ak Parti Kayseri Milletvekili İsmail Emrah Karayel, Kayseri Pancar Kooperatifi Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Akay, Kayseri Şeker Fabrikası Yönetim Kurulu Başkanı Turhan Özer, Kayseri Pancar Kooperatifi Yönetim ve Denetim Kurulu Üyeleri, Kayseri Şeker Fabrikası Yönetim Kurulu Üyeleri, Kayseri Şeker’e bağlı şirketlerin Yönetim Kurulu Üyeleri ve Kayseri Şeker Fabrikası Çiftçi Meclisi Üyelerinin katılımıyla yapıldı.

    Sekizinci Çiftçi Meclisi toplantısında Kayseri Şeker’in 2017 hedefleri ve 2015-2016 Kampanya döneminin genel değerlendirmeleri yanısıra son günlerde sosyal medya aracılığıyla Kayseri Şeker Yönetimini akıllarınca paralel terör örgütü ile ilişkilendirmeye yönelik iftira ve karalama kampanyası başlatanların ayak oyunlarına bir kısım gazeteci ve televizyon programcılarının da alet olmasının kınanması yanında Kayseri Şeker Yönetimi olarak üzerimize atılmak istenen bu paralelci iftiralarını atan ilgililer hakkında Cumhuriyet Savcılığı’na suç duyurusunda bulunulduğu belirtildi.

    Başkan Akay Kayseri Şeker ve Yöneticilerle ilgili olarak; “Biz vatanını seven, devletini seven vatan için mücadele eden bu mücadeleye destek veren bir anlayışa sahibiz, Milliyetçiyiz, Elhamdülillah Müslümanız. Bu zamana kadar bu değerlerimizle övündük. Milliyetçi ve Müslüman olduğumuz için Sırf bu milletin temelini teşkil eden çiftçilerimize hizmet etmek için bu sıkıntılara katlanıyoruz. Bizim başka bir hesabımız yoktur” dedi.

    Yapılan konuşmaların ardından Kayseri Şeker’e atılmak istenen iftira kampanyaları ile ilgili olarak kamuoyunu doğru bilgilendirmek adına alınan kararlar bütün üyeler tarafından imzalandıktan sonra Kayseri Pancar Kooperatifi Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Akay tarafından okundu.

    Kayseri şeker 8.Çiftçi Meclisinde alınan kararlar şu şekilde:

    1955 yılında dönemin Başbakanı Merhum Adnan Menderes tarafından açılan ve 61 yıldır faaliyet yürüten Kayseri Şeker’in hisselerinin %56’sı Kayseri Pancar Ekicileri Kooperatifi’ne, %33’ü yurt genelindeki pancar kooperatiflerine ve %11’i ise Başbakanlık Özelleştirme İdaresi’ne ait bulunmaktadır.

    Kayseri Şeker Fabrikası A.Ş.’nin, yıllık 2 milyon 400 bin ton pancar işleyen ve 340 bin ton şeker üreten; Kayseri’de ve Boğazlıyan’da 2 adet şeker fabrikası bulunmaktadır. Pandoğa, Pankent, Panpa, Panpet ve LİDAŞ olmak üzere gıda, akaryakıt, nakliye, hayvancılık, ve hububat alanında faaliyet gösteren 5 adet de iştiraki bulunmaktadır. Yıllık 9000 adet çiftçi ile sözleşmeli üretim yapmakta ve 3000 personel istihdam etmektedir.

    2001 – 2010 yılları arasında görevde olan yönetimin yanlış politikaları sonucu borç batağına sürüklenen Kayseri Şeker, 2010 yılı Aralık ayı itibariyle iflasın eşiğine gelmiştir. Kayseri Şeker’in içerisine düşürüldüğü durum o kadar vahimdir ki; kasasında sadece 215 lira parası varken buna karşılık 650 milyon lira gibi korkunç bir borç yüküyle karşı karşıya kalmıştır. Pek çok yolsuzluk, usulsüzlük, ahlaksızlık iddialarının ayyuka çıktığı böylesi içler acısı bir tablonun neticesinde bankalar, alacaklı firmalar peş peşe haciz işlemleri başlatmış, çiftçilere pancar bedellerini, fabrika çalışanlarına ise maaşlarını ödeyemez noktaya gelmiştir.

    Kayseri Şeker’in yaşadığı bu kara tablo, onbinlerce pancar çiftçisinin yanısıra, Kayseri Milletvekili ve Ekonomi Bakanı Sayın Mustafa Elitaş, Kayseri Milletvekili ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Eski Bakanı Sayın Taner Yıldız, Ak Parti Merkez Yürütme Kurulu Üyesi ve Kayseri Eski Milletvekili Sayın Yaşar Karayel’in de yakinen malumlarıdır.

    Hatırlanacağı üzere Ekonomi Bakanımız Sayın Mustafa Elitaş, o dönemde Ak Parti Grup Başkan Vekili olarak Kayseri Şeker’i içerisinde bulunduğu durumdan kurtarmak için 1163 Sayılı Kooperatifler Yasası’nda değişiklik yapmak üzere yasa tasarısı hazırlamış ve bu tasarı yasalaştıktan hemen sonra Vedat Ali Özışık ve ekibi, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından görevden alınmıştır.

    Kayseri Şeker’i borç batağına iten Vedat Ali Özışık ve ekibi hakkında pek çok yolsuzluk, zimmet, görevi kötüye kullanma, aşırı zenginleşme ve çete suçlamalarıyla dönemin Ankara Özel Yetkili Savcısı tarafından 156 sanıklı adli bir soruşturma başlatılmıştır. Halen Yargıtay aşamasında devam eden yargı süreci çerçevesinde Vedat Ali Özışık 32 ay Ankara Sincan Cezaevi’nde tutuklu kalmış olup, bu dava dışında adı geçen şahıs hakkında açılan başka sayısız davaların da yargılaması devam etmektedir.

    Vedat Ali Özışık’ın tutuklanması ve akabinde görevden alınmasının hemen ardından Kayseri Şeker’e 2011 yılının ilk günlerinde Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından Hüseyin Akay başkanlığında 5 kişilik bir Kayyım Heyeti görevlendirilmiştir.

    İki buçuk yıl görevde kalan Kayyım Heyeti, 450 milyon lira kredi kullanarak Kayseri Şeker’in içerisine düştüğü ekonomik açmazdan kurtulması için önemli adımlar atmıştır.

    Kayseri Şeker’i zarardan ve borç batağından kurtararak büyük kârlar kazandıran Kayyım Heyeti, 2013 yılı Haziran ayında seçim kararı almıştır. Kayyım Heyeti Başkanı olarak atanan Hüseyin Akay, çiftçinin yoğun teveccühü ile, başarılı çalışmalarından dolayı seçimde aday olması istenmiş, ve çiftçinin çok büyük desteğini alarak Kayseri Pancar Ekicileri Kooperatifi Başkanı seçilmiştir.

    2,5 yıldır seçilmiş olarak görev yapan Hüseyin Akay başkanlığındaki yönetim; Kayseri Ak Parti Milletvekillerimizin ve Hükümetimizin büyük desteği ile Kayseri Şeker’i borç batağından kurtarmış, önceki yönetimden kalan 650 milyon lira borcu ödemenin yanısıra, Kayseri Şeker’i 61 yıllık tarihinde ilk kez yaklaşık 1 milyar lira/yıl ciroya, 126 milyon lira/yıl kâra, ve ödediği vergi ile de Kurumlar Vergisi Kayseri Vergi Rekortmenliği’ne taşımıştır.

    Çiftçiye pancar bedelleri yine fabrika tarihinde ilk kez peşin ödenir noktaya gelirken, son olarak pancar taban fiyatını 200 TL/ton olarak çiftçilere ödeyerek, pancara en yüksek taban fiyatı veren şeker fabrikası olmuştur.

    Ayrıca yıllık cirosu 1 milyar ve üzerinde olan Türkiye’deki 147 gıda şirketi arasında Kayseri Şeker 12. Sıraya, İstanbul Sanayi Odası tarafından açıklanan ilk 500 şirket sıralamasında ise 97’nci sıraya yükselmiştir. Kayseri Şeker mali açıdan borçsuz ve pek çok yeni yatırımı planlayan bir noktaya ulaşmıştır.

    Bankalar Birliği bu yıl düzenlediği raporunda “Kayseri Şeker’in kısa, orta ve uzun vadeli riski bulunmamaktadır” ibaresine yer vermiştir.

    Kayseri başta olmak üzere, Yozgat, Sivas ve Nevşehir illerini kapsayan hinterlandı ile Kayseri Şeker yatırım ve istihdamda fevkalade önemli bir lokomotiftir ve emin adımlarla yürümektedir.

    5 yıl önce bankaların ağır şartlarla kredi verdiği Kayseri Şeker bugün teminatsız kredi kullanabilir noktaya gelmiştir. Kayseri Şeker’in ekonomik gücü, Kamu ve Özel Bankaların Genel Müdürleri ve Yönetim Kurulları tarafından da yakinen izlenmekte ve takdirle karşılanmaktadır.

    İşte tüm bu başarılardan rahatsız olan Vedat Ali Özışık ve bir kısım rant havarileri, özellikle sosyal medya aracılığıyla Kayseri Şeker Yönetimini akıllarınca paralel terör örgütü ile ilişkilendirmeye yönelik iftira ve karalama kampanyası başlatmıştır. Bir kısım gazeteci ve televizyon programcıları da maalesef bu oyuna alet olmaktadırlar.

    Kayseri Şeker Yönetimi olarak üzerimize atılmak istenen bu paralelci iftiralarını atan ilgililer hakkında Cumhuriyet Savcılığı’na suç duyurusunda bulunulmuş olup, bilgilendirmek amacıyla bu açıklamayı yapma ihtiyacı doğmuştur.

    Bizler, Kayseri Şeker’in tüm Yönetim Kurulu üyeleri ve Yöneticileri; Devletine bağlı, milletini seven, çiftçisine hizmet etmek için ahlaklı ve başarılı bir şekilde gayret gösteren kişileriz.

    Paralel yapı başta olmak üzere her türlü devlet düşmanı terör örgütlerine karşıyız ve onlarla yürütülen mücadelede her zaman devletimizin yanındayız. Tarafımıza yapılan bu tür yakıştırmaları hakaret addederiz.

    Kurumumuzda görevli ve ilgili kişilerden herhangi biri/birileri hakkında devletin birimleri nezdinde bir bilgi, belge varsa, tarafımıza iletildiği takdirde o kişi veya kişiler için öncelikle gereken her türlü adımı atmak hususunda en küçük bir tereddüt gösterilmeyecektir.

    Kayseri Şeker Yönetimini haksız ve yalan yanlış suçlamalarla görev yapamaz hale getirmek ve bunun sonucunda da buraları tekrardan ele geçirerek kötü emelleri doğrultusunda kullanmak isteyenlere karşı ise çiftçimizin sevgi, saygı ve desteği ile mücadele etmeye devam edeceğiz. Saygılarımızla arz ederiz.”

  • Tahliye Olanlara Geriye Dönük Borçlanma İmkanı

    Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Bilecik Milletvekili Yaşar Tüzün, tahliye olan tutuklu ve hükümlülerin cezaevlerinde kaldığı süre kadar geriye dönük borçlandırılarak, borçlandırılan sürelerinin emekliliklerine sayılmasına olanak sağlanması için yasa teklifi verdi.

    CHP Milletvekili Yaşar Tüzün, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanlığına sunduğu yasa teklifi hakkında bilgi vererek zimmet, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik gibi yüz kızartıcı suçlarla, kaçakçılık, resmi ihalelere satımlara fesat karıştırma, bölücü terör, cinsel istismar, kadına ve çocuğa yönelik şiddet suçlarından cezaevine girenlere emeklilik için geriye dönük borçlanma hakkı tanınmayacağını belirtti. Tüzün, “Kader mahkumlarını, cezaevinden çıktıktan sonra ömür boyu açlığa mahkum eden ve yeniden suç işlemeye özendiren düzenlemelerin değiştirilmesi için yasa teklifi hazırlayarak Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanlığı’na sunduk. Teklifte, tahliye olan mahkumlar, cezaevlerinde kaldığı süre kadar geriye dönük borçlandırılarak, borçlandırılan süreleri emekliliklerine sayılacak. Ancak bazı suçlardan cezaevine girenler bu haktan yararlanamayacak. Yasa teklifinin gerekçesinde, eski ceza infaz sisteminde cezaevlerinin, suçluların dört duvar arasında tutulduğu, suçluların toplumdan soyutlanarak yalnız cezaya değil, aynı zamanda unutulmaya da mahkum edildiği yerler olarak kabul edildi” dedi.

    “TAHLİYE OLDUKTAN SONRA HÜKÜMLÜLÜK SÜRELERİNİ GERİYE DOĞRU BORÇLANMA HAKKI BULUNMAMAKTA”

    Modern infaz anlayışına göre ise cezaevlerinin, suç işlemiş kişilerin topluma yeniden kazandırılması amacıyla eğitim ve iyileştirme faaliyetlerinin yapıldığı yerler olarak değerlendirildiğini vurgulayan Tüzün, şu görüşlere yer verdi:

    “Bu anlayış çerçevesinde, hükümlü ve tutuklular, özgürlükten mahrum bırakılmanın sonucunda kaybettikleri haklar dışında, diğer bütün insan haklarına sahip olmaya devam ederler. Türkiye, tam üyeliği hedeflediği Avrupa Birliği normları çerçevesinde cezaevlerinin fiziki durumundan yönetimine ve tutuklu-hükümlü haklarına kadar çok sayıda düzenleme yapmasına karşın sosyal güvenlik haklarıyla ilgili mevzuatta eksiklikler ve çelişkiler bulunmaktadır. Yürürlükteki mevzuatta yer alan ‘çalıştırma’ ibaresi fiilen çalışmayı ifade ettiğinden, tutuklu ve hükümlülerin kendileri cezaevinde iken dışarıda bir işverenin iş yerinde zorunlu sigortalı gösterilmelerinin Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından kabul edilmedi. Kendi nam ve hesabına bağımsız çalışmalarından dolayı 5510 sayılı yasa kapsamında 4/b sigortalısı olanların, tutuklandıklarında veya hüküm giydiklerinde 4/b sigortalılıklarının devam edip etmeyeceği ile ilgili olarak SGK il müdürlükleri arasında uygulama birliği bulunmadığı. Hükümlülerin cezaevinden tahliye olduktan sonra hükümlülük sürelerini geriye doğru borçlanma hakkı bulunmadığın ancak, sigortalı iken herhangi bir suçtan tutuklanan veya gözaltına alınanlardan bu suçtan beraat edenlerin tutuklulukta veya gözaltında geçen süreleri borçlandırılarak, borçlandırılan süreleri sigortalılıklarına sayılır hükmü bulunuyor. Kanun metnindeki bu hükümler nedeniyle, mahkumların infaz sonrası, cezaevlerinde kaldığı süreleri borçlanma hakkı olmadığı gibi, bu sürelerde sigortalı olma hakları da bulunmamaktadır. Bu durum, mahkumların infaz sonrası ömür boyu cezalandırılması gibi çağdışı bir uygulamaya yol açmaktadır.”