Etiket: olabilir

  • Bacaklardaki uyuşma dar kanal habercisi olabilir

    Nöroşirurji Uzmanı Op.Dr. Kerem Bıkmaz, genellikle bel fıtığı ve belde oluşacak diğer problemlerle karıştırılan dar kanal hastalığında doğru teşhis ve tedavinin yapılmasının büyük önem taşıdığını söyledi. Bıkmaz, bacaklarda oluşabilecek güçsüzlük, uyuşma ve his kaybı bu hastalığın belirtileri arasında olduğunu kaydetti.

    Nöroşirurji Uzmanı Op.Dr. Kerem Bıkmaz, konuyla ilgili olarak yaptığı değerlendirmede, “Omurlar, belimizi oluşturan kemiklerdir. Omurga kanalı omurların arasından geçer ve bacakların gücünü ve hissini sağlayan sinirleri içerir. Omurlar arasında diskler ve omurganın faset eklemleri bulunur. Yaşlandıkça, diskler daha az süngerimsi ve daha az sıvı dolu bir hale gelirler. Bu durum diskin yüksekliğinin azalması ve sertleşmiş diskin omurga kanalına doğru çıkıntı yapması ile sonuçlanır. Artritler, omurganın faset eklemlerinin kemik ve bağlarının kalınlaşıp genişlemesine ve bunların omurga kanalı içine itilmesine neden olabilir. Bu değişiklikler lomber omurga kanalının daralmasına yol açar” diye konuştu.

    Lomber Kanal Darlığı belirtilerinin ağrı veya bel ağrısıyla beraber veya bel ağrısı olmaksızın bacaklarda uyuşukluk veya krampı içerebildiğini dile getiren Op.Dr. Kerem Bıkmaz, “Bacaklarda güçsüzlük oluşabilir. Nadiren, bağırsak ve/veya idrar torbası problemleri meydana gelebilir. Belirtiler, uzun süre ayakta durma veya yürüme ile daha da kötüleşebilir. Belirtiler görünüp kaybolabilir ve var olduklarında da ciddiyetleri değişiklik gösterir. Öne eğilmek veya oturmak omurga kanalındaki genişliği arttırır ve ağrının azalmasına veya tamamen yok olmasına yol açabilir” diye konuştu.

    INCA Klinik Nöroşirurji Uzmanı Nöroşirurji Uzmanı Op.Dr. Kerem Bıkmaz sözlerine şöyle devam etti: “Hastalığın teşhisi şöyledir; Daralmış disk ve/veya kalınlaşmış faset eklemlerini gösterebilen röntgenler istenebilir. Omurga yapılarının daha ayrıntılı bir değerlendirmesi için manyetik rezonans görüntüleme yapılabilir veya benzeri şekilde ayrıntıları görmek için bilgisayarlı aksiyal tomografi (BAT) taraması ve/veya bir lomber myelogram önerilebilir.

    Bu çalışmaların her biri mevcudiyet, yerleşim, omurga kanalı daralması ve sinir kökü sıkışması hakkında bilgi verebilir.

    Lomber Kanal Darlığı cerrahi olmayan tedavisi şöyledir; Omurga kanalı darlığının belirtileri çoğunlukla aktiviteden uzak durmakla sonuçlanmaktadır. Bunun sonucunda ise esneklik, kuvvet ve kardiyovasküler dayanıklılık azalır. Bir fizik tedavi veya egzersiz programı genellikle esnekliklerini tekrar kazandırmak için sıkı kaslara germe egzersizleri ile başlar. Esnekliği devam ettirebilmeniz için sık sık germe yapmanız tavsiye edilebilir. Dayanıklılığı geliştirmek ve sinirlerin kan dolaşımını arttırmak için sabit bisiklet veya bir koşu bandında yürüyüş gibi kardiyovasküler (aerobik) egzersiz buna ilave edilebilir. Sinirlerin kan dolaşımının iyileşmesi, kanal darlığının belirtilerini hafifletecektir.

    Hastalığın cerrahi kısmı;cerrahi olmayan tedavi yöntemleri ile ağrısı geçmeyen küçük orandaki hastalar için düşünülür. Cerrahi yine, ilerleyici bacak zayıflığı, bağırsak veya idrar kesesi problemleri yaşayan kişilere de önerilecektir.

    Kanal daralması, kemik kanalındaki daralma olduğundan, cerrahinin amacı sinirlerin yer aldığı alanı arttırmak için kemik kanalın genişletilmesidir. Bu, lomber dekompresyon cerrahisi veya laminektomi olarak adlandırılır.

    Gerekli olduğunda, cerrahi, bacak ağrısını dindirecek ve daha az güvenilir bir oranda da bel ağrısını geçirecektir. Hastaların birkaç hafta içinde çoğu aktiviteye geri dönmesine izin verilir. Normal aktivitelere dönüşte yardımı olması için, ameliyat sonrası rehabilitasyon önerilebilir.”

  • Bacaklardaki uyuşma dar kanal habercisi olabilir

    Nöroşirurji Uzmanı Op.Dr. Kerem Bıkmaz, genellikle bel fıtığı ve belde oluşacak diğer problemlerle karıştırılan dar kanal hastalığında doğru teşhis ve tedavinin yapılmasının büyük önem taşıdığını söyledi. Bıkmaz, bacaklarda oluşabilecek güçsüzlük, uyuşma ve his kaybı bu hastalığın belirtileri arasında olduğunu kaydetti.

    Nöroşirurji Uzmanı Op.Dr. Kerem Bıkmaz, konuyla ilgili olarak yaptığı değerlendirmede, “Omurlar, belimizi oluşturan kemiklerdir. Omurga kanalı omurların arasından geçer ve bacakların gücünü ve hissini sağlayan sinirleri içerir. Omurlar arasında diskler ve omurganın faset eklemleri bulunur. Yaşlandıkça, diskler daha az süngerimsi ve daha az sıvı dolu bir hale gelirler. Bu durum diskin yüksekliğinin azalması ve sertleşmiş diskin omurga kanalına doğru çıkıntı yapması ile sonuçlanır. Artritler, omurganın faset eklemlerinin kemik ve bağlarının kalınlaşıp genişlemesine ve bunların omurga kanalı içine itilmesine neden olabilir. Bu değişiklikler lomber omurga kanalının daralmasına yol açar” diye konuştu.

    Lomber Kanal Darlığı belirtilerinin ağrı veya bel ağrısıyla beraber veya bel ağrısı olmaksızın bacaklarda uyuşukluk veya krampı içerebildiğini dile getiren Op.Dr. Kerem Bıkmaz, “Bacaklarda güçsüzlük oluşabilir. Nadiren, bağırsak ve/veya idrar torbası problemleri meydana gelebilir. Belirtiler, uzun süre ayakta durma veya yürüme ile daha da kötüleşebilir. Belirtiler görünüp kaybolabilir ve var olduklarında da ciddiyetleri değişiklik gösterir. Öne eğilmek veya oturmak omurga kanalındaki genişliği arttırır ve ağrının azalmasına veya tamamen yok olmasına yol açabilir” diye konuştu.

    INCA Klinik Nöroşirurji Uzmanı Nöroşirurji Uzmanı Op.Dr. Kerem Bıkmaz sözlerine şöyle devam etti: “Hastalığın teşhisi şöyledir; Daralmış disk ve/veya kalınlaşmış faset eklemlerini gösterebilen röntgenler istenebilir. Omurga yapılarının daha ayrıntılı bir değerlendirmesi için manyetik rezonans görüntüleme yapılabilir veya benzeri şekilde ayrıntıları görmek için bilgisayarlı aksiyal tomografi (BAT) taraması ve/veya bir lomber myelogram önerilebilir.

    Bu çalışmaların her biri mevcudiyet, yerleşim, omurga kanalı daralması ve sinir kökü sıkışması hakkında bilgi verebilir.

    Lomber Kanal Darlığı cerrahi olmayan tedavisi şöyledir; Omurga kanalı darlığının belirtileri çoğunlukla aktiviteden uzak durmakla sonuçlanmaktadır. Bunun sonucunda ise esneklik, kuvvet ve kardiyovasküler dayanıklılık azalır. Bir fizik tedavi veya egzersiz programı genellikle esnekliklerini tekrar kazandırmak için sıkı kaslara germe egzersizleri ile başlar. Esnekliği devam ettirebilmeniz için sık sık germe yapmanız tavsiye edilebilir. Dayanıklılığı geliştirmek ve sinirlerin kan dolaşımını arttırmak için sabit bisiklet veya bir koşu bandında yürüyüş gibi kardiyovasküler (aerobik) egzersiz buna ilave edilebilir. Sinirlerin kan dolaşımının iyileşmesi, kanal darlığının belirtilerini hafifletecektir.

    Hastalığın cerrahi kısmı;cerrahi olmayan tedavi yöntemleri ile ağrısı geçmeyen küçük orandaki hastalar için düşünülür. Cerrahi yine, ilerleyici bacak zayıflığı, bağırsak veya idrar kesesi problemleri yaşayan kişilere de önerilecektir.

    Kanal daralması, kemik kanalındaki daralma olduğundan, cerrahinin amacı sinirlerin yer aldığı alanı arttırmak için kemik kanalın genişletilmesidir. Bu, lomber dekompresyon cerrahisi veya laminektomi olarak adlandırılır.

    Gerekli olduğunda, cerrahi, bacak ağrısını dindirecek ve daha az güvenilir bir oranda da bel ağrısını geçirecektir. Hastaların birkaç hafta içinde çoğu aktiviteye geri dönmesine izin verilir. Normal aktivitelere dönüşte yardımı olması için, ameliyat sonrası rehabilitasyon önerilebilir.”

  • Öksürük ciddi bir hastalık belirtisi olabilir

    İç Hastalıkları Uzmanı Dr. M. Atakan Canbulat, uzun süre geçmeyen öksürüğün ciddi bir hastalık belirtisi olabileceğini söyledi.

    Öksürüğün birçok nedenle ortaya çıkan bir şikayet türü olduğunu vurgulayan Samsun Büyük Anadolu Hastaneleri İç Hastalıkları (Dahiliye) Uzmanı Dr. M. Atakan Canbulat, “Boğazda oluşan gıcık diye tabir ettiğimiz durum ile birlikte çekilmez bir hal almaktadır. Öksürüğü geçirmenin birçok farklı yolu bulunmakla birlikte sık sık yaşanan bu durum farklı bir hastalık belirtisi de olabilir. Öksürüğe burun akıntısı, boğaz ağrısı, baş ağrısı, ateş kusma, hırıltı, sık nefes alma, zor nefes alma eşlik eder.

    Çoğu durumda, öksürüğün altında yatan ciddi bir şey olmayacaktır ancak nadir durumlarda uzun süreli öksürük, akciğer kanseri veya kalp yetmezliği gibi tedavi gerektiren bir hastalığın belirtisi olabilir” dedi.

    Doğru tedavi önemli

    Doğru tedavinin önemine değinen Canbulat, “Öksürükten kurtulmak, öksürüğe sebep olan hastalıkların saptanarak, tedavi edilmesi ile mümkündür. Öksürüğe neden olan en önemli durumun solunum yolu enfeksiyonları olduğu düşünülürse, bu hastalıklardan korunmak öksürük için de bir önlem olacaktır. Bunun içinde mutlaka bir uzman doktora görünmemiz ve doğru tedavi yöntemini bulmalıyız. Bunun dışında ise evde yapabileceğiniz bir kaç besin kaynağı ile öksürüğünüze iyi gelebilir” diye konuştu.

    “Sigaradan uzak durun”

    Sigaradan uzak durulması gerektiğine işaret eden Dr. M. Atakan Canbulat, “Mesela kabukları ile elma, tarçın, zencefil, ıhlamur, ayva ve kabuklu limonu kaynatıp suyunu için. Göğsü yumuşatacak ve öksürüğü geçirecektir. Ihlamurla ile ayva yaprağı beraber kaynatılıp içilirse de öksürüğe iyi gelir bu ve bunun gibi doğal tedavi yöntemlerinizi doktorunuzdan öğrenebilirsiniz. Ayrıca öksürüğün en yaygın nedeni olan sigaradan uzak bir yaşam sürmek hem öksürükten hem de birçok ciddi sağlık sorunlarından korunmada en önemli önlemdir” şeklinde konuştu.

  • “Yüzde 10 indirim tek haneli enflasyon döneminin habercisi olabilir”

    Enerji Ekonomisi Derneği Başkanı Prof. Dr. Gürkan Kumbaroğlu, elektrik ve doğalgazda 1 Ocak’tan itibaren uygulanacak yüzde 10 indirimin rekabet gücünü artıracağını ve tek haneli enflasyon dönemine dönüşün sinyali olduğunu söyledi.

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti Grup toplantısında yaptığı açıklamada elektrik ve doğalgazda 1 Ocak’tan itibaren yüzde 10 indirim geleceğini açıkladı. Son 1 aylık dönemde üç kez “Elektrik ve doğalgazda en az yüzde 10 indirim olmalı” diyen Enerji Ekonomisi Derneği Başkanı Prof. Dr. Gürkan Kumbaroğlu, indirim ne anlama geldiğini ve önümüzdeki dönemde muhtemel beklentilerini anlattı.

    Sadece son bir aylık dönemde yaptığı üç farklı açıklamayla indirim beklentisini dile getiren ve “1 Ocak’tan itibaren yüzde 10 olmalı” diyen Enerji Ekonomisi Derneği Başkanı Prof. Dr. Gürkan Kumbaroğlu, indirimin ne anlama geldiğini yorumladı.

    “Rekabet gücü artacak”

    Kumbaroğlu, “Elektrik ve doğalgaz fiyatlarına gelen yüzde 10’luk indirim, göstergeleri olumluya dönen ekonomimizin rekabet gücüne güç katacak önemli bir adım. Bu indirim ile tek haneli enflasyon dönemine dönüşü görüyor, yeni bir yılın kapısını ekonomide yeni umutlarla aralıyoruz. TL’deki değerlenme ve petrol fiyatlarındaki düşüş 2019 yılında devam ederse indirimlerin devamı da gelebilir” şeklinde konuştu.

    “Yabancı yatırımcılar için cazibe merkezi”

    Kumbaroğlu ayrıca, Türkiye’nin hızla gelişen ekonomisinin dışında enerjide Avrupa’nın en ucuz ülkelerinden birisi olduğunun da altını çizerek, “Bu durum ülkemizin yabancı yatırımcılar için bir cazibe merkezi olmasının da önünü açıyor. Düşen enerji maliyetleri sayesinde yeni bir yıla ekonomide daha sağlam ve güçlü adımlarla giriyoruz” ifadesini kullandı.

  • Ağız ve boğazdaki yaralar kanser belirtisi olabilir

    Kulak Burun, Boğaz, Baş ve Boyun Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Alper Tunga Derin, ağız ve boğaz kanserlerinin, diğer kanser türlerine göre daha az sıklıkta görüldüğünü, hastalığın tedavi edilmediği takdirde ölümcül olabileceğini söyledi.

    Özel OFM Antalya Hastanesi KBB, Baş ve Boyun Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Alper Tunga Derin, ağız ve boğaz kanserine ilişkin bilgilendirmelerde bulundu. Ağız ve boğaz kanserlerinin, diğer kanser türlerine göre daha az sıklıkta görüldüğünü söyleyen Prof. Dr. Derin, hastalığın tedavi edilmediği takdirde ölümcül olabileceğine dikkat çekti.

    “Tedavi edilmezse ölümcül olabilir”

    Konuşma, çiğneme, yutma, nefes alma gibi çok önemli ve hayati fonksiyonlara sahip ağzın anatomik olarak pek çok alt bölgesi olduğuna vurgu yapan Prof. Dr. Derin, “Ağız ve boğaz konuşma, çiğneme, yutma, nefes alma gibi çok önemli ve hayati fonksiyonlara sahip organlarımızdır. Bu iki anatomik alanda ortaya çıkabilen, halk arasında az bilinen, ancak muhtemelen en ciddi sağlık sorunlarından biri de bu bölgelerin kanserleridir. Ağız ve boğaz kanserleri tüm diğer kanserler arasında görece olarak az rastlanılsa da erken tanı alıp doğru tedavi edilmezse oldukça ölümcül ve hayat kalitesini bozucu sağlık sorunlarındandır. Anatomik olarak ağız ve boğazın pek çok alt bölgesi vardır. Bu bölgeler, dudaklar, dil, ağız tabanı, alt ve üst çene diş bölgesi, iç yanak bölgesi, alt çene arka üçgen bölgesi, sert damak, yumuşak damak, bademcikler, dil kökü, arka yutak duvarıdır. Bu bölgelerin her birinde kanser ortaya çıkabilmektedir” diye konuştu.

    “Ağız içindeki lezyonlara dikkat”

    Prof. Dr. Alper Tunga Derin, “Ağız ve boğaz kanserleri açısından bilinen en önemli risk faktörleri ileri yaş, sigara tüketimi, yoğun alkol kullanımı (sigara ve alkolün beraberliği riski daha fazla arttırmaktadır) kötü ağız hijyeni, vuran takma dişler, genetik yatkınlık ve özellikle boğaz kanserlerinde olmak üzere cinsel yolla bulaşan bir virüs olan insan papilloma virüsü (HPV, human papilloma virüsü) olarak sayılabilir. Bu sorunun en önemli tarafı hemen her zaman kanserlerin kanser öncülü (potansiyel malign lezyonlar) yaralardan gelişiyor olmasıdır. Bu lezyonların kendileri kanser olmasa da yukarıda sayılan risk faktörlerine sahip hastalarda belli oranda kansere dönüşme riski taşımalarıdır. Genellikle kırmızı (eritroplaki) veya beyaz renkli (lökoplaki) lezyonlar olarak ortaya çıkar ve ağrısız olabilirler. Bu öncül lezyonların tanısı ve tedavisi oldukça basit bir biyopsi-eksiyon işlemiyle yapılabilmektedir ve sonuçları oldukça yüz güldürücüdür. Ağız içinde yerleşik 2 haftadan daha uzun süren her lezyon hastalar ve hekimler tarafından dikkate alınmalıdır” ifadelerini kaydetti.

    “Şikayetler dikkate alınmalı”

    Ağız içinde oluşan kanser öncülü lezyonların, gerçek kansere dönüşme riskinin yüksek olduğuna vurgu yapan Derin, ağızda boğazda geçmeyen yara, kanama, konuşma, yutma ve çiğnemede zorluk, dil hareketlerinde kısıtlılık, diş kayıpları, boyunda şişlik, ağız açmada zorluk, seste kabalaşma, boğazda takılma hissi, soluk almada zorlanma şikayetlerinin dikkate alınması gereken belirtiler olduğunu söyledi.

    Ağızdaki yara 2 hafta içinde geçmiyorsa dikkat

    Hastalığın yaygınlığını anlamak için çeşitli görüntüleme tekniklerinin kullanıldığını aktaran Derin, “Hastalığın yaygınlığını anlamak için çeşitli görüntüleme yöntemlerinden sonra hastalık en etkili olarak cerrahi yolla tedavi edilmektedir. Cerrahi sonrası yine hastalığın evresine göre radyoterapi (ışın tedavisi) ve/veya kemoterapi uygulanabilmektedir. Günümüzde teknolojinin ve ameliyat tekniklerinin gelişmesine bağlı olarak (lazer cerrahisi, robotik cerrahi, doku onarım tekniklerinde ilerleme, daha az yan etkili ışın tedavi cihazları, daha etkili kemoterapi ilaçları gibi) ileri evrelerde dahi başarılı cerrahi ve cerrahi dışı tedaviler uygulanabilmektedir. Sonuç olarak ağız ve boğaz kanserleri özellikle erken dönemde yakalandığında çok başarılı bir şekilde tedavi edilen hastalıklardır. Sigara, alkol gibi risk faktörlerinden uzak durmak, ağız ve boğazda iki haftadan uzun süren her yarayı dikkate almak ve bu durumda bir kulak burun boğaz uzmanına gitmek elzemdir” diye konuştu.