Etiket: Noktasında

  • Bakan Yılmaz, Suriye Sınırının Sıfır Noktasında İncelemelerde Bulundu

    Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, Kilis’in Elbeyli ilçesinde Suriye sınırına örülen duvar ile sınırın sıfır noktasında incelemelerde bulundu.

    Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, beraberindeki askeri heyetle birlikte Kilis’te bulunan 2’inci Hudut Tabur Komutanlığına helikopterle indi. Buradan kara yolu ile Elbeyli ilçesine giderek Beyberbeyi köyü Suriye-Türkiye sınırında yapımı devam eden duvarı inceledi. Burada askerlerden brifing alan Yılmaz, Elbeyli kent merkezinde durarak bir kıraathanede oturan vatandaşlar ile çay içip sohbet etti.

    Vatandaşların halini hatırını soran Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, kendisinin Sivaslı olduğunu, 40 tane İlbeyli köyü bulunduğunu ifade ederek, “biliyorsunuz, buradan giderek oraya yerleşenler. Baba evden şikayet eder mi?, baba şikayet etmez, kim şikayet eder ya hanım şikayet eder ya çocuklar. Babada sabredin daha iyi olacak der. Bunlara sahip olmayanlarda var, biraz iyilere değil kötülere bakın, halinize şükredin, sizden daha kötüleri var der. Bu devletin sahibi olanlar ateş çemberinin içerisinde barış adası gibi, öyle olduğu için Kürdü, Türkmeni, Arabı da buraya geliyor. Başka yere gittiği yok. Kendi yöresine göre buranın daha geliştiğini, kendi yöresine göre burasını barış adası olarak görüyor. Rabbime hamdolsun bizim bunun kıymetini bilmemiz gerekiyor. Daha iyi olabilir miyiz, oluruz, birlik ve beraberlik içerisinde, geleceğimiz daha iyi olacak.”

    Vatandaşların “terör konusunu bitirelim artık” demesi üzerine Bakan Yılmaz, “biz kavga etmek istemiyoruz ama senin kavga etmemen yetmiyor. Karşı tarafında istememesi lazım, iş kavgaya geldiği zamanda yapabilecek bir şey yok.”

    Yılmaz, Elbeyli ilçesinin Konya’ya taşınacağı yönünde iddialar olduğunu soran vatandaşlara şöyle yanıt verdi: “Yok öyle bir şey, inanmayın, biliyorsunuz Ahıska Türkleri var yurt dışında, 3 bin 500’e yakın getirildi. Kimisi tercihen Türkiye’de bazı yerlere yerleştirilecek. İstiyoruz ki bu bölgede olan herkes dost olsun, Türkiye ile dost olsun, Türkiye’nin kimseye zararı olmaz. Bak buraya Ezidi sığınmaya geldi. Buraya Kürdü, Arab’ı sığınmaya geldi. Bizim herkese faydamız olur zararımız olmaz.“

    Yılmaz, vatandaşların “Suriyelileri getirip besliyoruz, katliamı yapanlarda bunlar” diye sorması üzerine şöyle karşılık verdi: “Bunlardan değil, diğer terör grubundan, teröristlere karşı uyanık olmalıyız.“

    Bakan Yılmaz, daha sonra Dağ Hudut Karakolu ile Çobanbey Hudut Karakolunun sınır hattındaki duvar örülen yerler ile askeri birlikleri inceledi.

    Bakan Yılmaz’ın inceleme yaptığı bölgenin Suriye tarafının IŞİD (DEAŞ) kontrolünde bulunduğu öğrenildi. Gerek sınır hattında gerek yol güzergahında polisler, askerler zırhlı araçlar ile geniş güvenlik önlemi aldığı gözlendi. Bakan Yılmaz’ın sınır hattında incelemeleri devam ediyor.

    Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz’a, Elbeyli Kaymakamı Gülhani Ozan Sarı, Kilis Vali Yardımcısı Hakan Ezgi, Gaziantep 5’inci Zırhlı Tugay Komutanı Tuğgeneral Murat Soysal ile bazı general ve askeri yetkililer eşlik etti.

  • Sınırın Sıfır Noktasında İki Okulda Eğitime Ara Verildi

    Terör örgütü DAEŞ’in kontrolünde bulunan Suriye’nin Halep kentine bağlı Cerablus’a sıfır noktadaki Gaziantep’in Karkamış ilçesinde, Kocatepe İlköğretim Okulu ve Karkamış Anaokulu’nda eğitime geçici süreyle ara verildiği öğrenildi.

    3 Şubat 2016 tarihinde terör örgütü DAEŞ tarafından atıldığı belirtilen 6 adet havan mermisinin Karkamış merkezindeki farklı noktalara düşmesi sonucu şans eseri ölen ya da yaralanan olmamıştı. Olası yeni bir saldırıda can kaybı yaşanmaması için, sınıra sıfır noktada bulunan okullar ve bazı evler boşaltıldı. Kocatepe İlköğretim Okulu ve Karkamış Anaokulu’nda eğitim gören öğrenciler ise ilçede bulunan diğer okullara nakledildi.

    DUVAR ÖRME ÇALIŞMALARI YENİDEN BAŞLADI

    Sınıra sıfır noktadaki Karkamış’ta DAEŞ militanlarının sınırdaki mayınlarını temizleyen Türk askerlerine ateş açmasıyla başlayan artan gerginlik sonrası, sınıra beton bloklarla duvar örme çalışmalarına ara verilmişti. Yaşanan gerginliğin sonra ermesi sonrasında, duvar çalışmasına tekrar başlandı. Köprübatı Hudut Karakolu ve Türkyurdu Karakolu arasındaki sınır hattı 24 saat gözetleniyor. Olası bir saldırıya karşı ise tank ve obüs namlularının Suriye’ye dönmüş durumda olduğu gözlendi.

  • Sınırın Sıfır Noktasında Karla Mücadele

    Şırnak’ın Beytüşşebap ilçesinde Özel İdare ekipleri zor şartlar altında karla mücadele çalışmalarını sürdürüyor. Eksi 25 derecede yolları açmaya çalışan ekipler, büyük güçlük çekiyor.

    Kar, Türkiye’nin Irak sınırında bulunan Beytüşşebap ilçesini esaret altına aldı. Birçok köy yolunun ulaşıma kapandığı ilçede Özel İdare ekipleri, karla mücadele çalışmalarını zor şartlar altında sürdürüyor. Hava sıcaklığının eksi 25 dereceye kadar düştüğü ilçede, köy yolları büyük güçlüklerle açılıyor.

    İş makinesi operatörü Mevlüt Cin, şu ana kadar 35 köy yolunu açtıklarını belirterek, “Makinem bozuldu soğuktan. Mecbur altında ateş yakıp, ısıttıktan sonra çalıştırıyoruz. Yolların birçoğunu açtık ancak halen kapalı olanlar da var. 15 gündür yolları açmak için çalışma yürütüyoruz” dedi.

    Şehmus Cin ise yolları açmak için gece gündüz çalıştıklarını anlatarak, “3 iş makinamız, 36 köyümüz var. Gece gündüz çalıştığımızda 10 günde yolları açabiliyoruz. Bazı uzak köylerden ilçe merkezine ulaşmak 2 saatimizi alıyor” diye konuştu.

    Yolları açılan Bölücek köyü muhtarı Halil Akdoğan ise “Ekiplerimize teşekkür ederim yollarımızı açtıkları için. Gece gündüz çalışıyorlar. İşleri çok zor” ifadelerini kullandı.

  • Trikocu Atölyeleri Kapanma Noktasında

    Yıllardır birlikte trikoculuk mesleğiyle uğraşan Ahmet ve Ayşe Kurt çifti, trikocu atölyelerinin bir bir kapandıklarını söylediler.

    Büyük markalara direnmeye çalışan triko atölyeleri artık bitme noktasında. Geçmişte insanların uğrak mekanlarından olan trikoculara artık fazla insan uğramıyor. Büyük markalara karşı direnemeyen triko atölyeleri tek tek kepenk kapatıyor. Samsun’da uzun zamandan beri atölyelerinde triko yapan Ahmet ve Ayşe Kurt çifti dayanışma içinde zamanın şartlarına direnmeye çalışıyor.

    AHMET KURT: “İNSANLAR MARKALARI TERCİH EDİYOR”

    Mesleğe 40 yıl önce başladığını ifade eden Ahmet Kurt, “30 yıldan beri de kendi atölyemde eşimle birlikte çalışıyorum. Geçmişte işlerimiz çok iyiydi. O zamanlar çok fazla trikocu vardı. Fakat şimdi sayımız bir elin parmaklarını geçmiyor. Tabi bu duruma gelmemizde büyük hazır giyim firmaları etkili oldu. Bizim onlarla bu şartlarda mücadele etmemiz zor fakat kalite olarak bizi yakalayamazlar. Bizim yaptığımız bir ürünü insanlar on yıl yirmi yıl giyiyor. Arada ufak tefek tahribatlar oluşunca da yine bize getiriyorlar. Her ne kadar bizim yaptığımız ürünler kaliteli ve ucuz da olsa insanlar yine de markaları tercih ediyor. Bizim de doğal olarak işlerimiz düşüyor. Bu nedenle bu gün baktığınızda trikocu atölyeleri bitme noktasında” dedi.

    “YARDIMLAŞARAK ÇALIŞIYORUZ”

    Trikoculuk da maliyetlerin çok fazla olduğunu dile getiren Ahmet Kurt, “Önceden 7-8 eleman çalıştırırken bu gün bir eleman çalıştırmakta zorlanıyoruz. İşçinin yapacağını biz yapmaya çalışıyoruz. Samsun’da bir kaç kişi kaldık. Eşimle birlikte çalışıyoruz. Bu işi yapan arkadaşlarımızın birçoğu da eşiyle birlikte bu işi yürütmeye çalışıyor. Başka türlü bu işi sürdürmek zor. Eşimle sürekli dükkanda çalıştığımız için eve gidince ben de eşime yardımcı olmaya çalışıyorum. Yardımlaşarak çalışıyoruz. Bazen çalışırken birbirimize çıkıştığımız zamanlar oluyor ama o da işin stresinden oluyor. Kışın işlerimiz biraz daha iyi oluyor ama yazın işler çok durgun oluyor. Ama yine de şükürler olsun geçimimizi sağlıyoruz” diye konuştu.

    AYŞE KURT: “HEM EV HEM DÜKKAN ZOR OLUYOR”

    Evlenmeden önce de konfeksiyon işlerinde çalıştığını söyleyen, Ayşe Kurt, “Evlendikten sonra da eşimle birlikte bu işe devam ettim. Fazla getirisi olmasa da bu işe alışınca başka iş yapamıyorsunuz. Hem ev hem dükkan zor oluyor ama ne yapalım çalışıyoruz. Kadın da her şeyi hesap etmeli. Buradan akşam eve gidince ev işi başlıyor. Tabi eşim de bana yardımcı oluyor. Bir oğlum var onu da evlendirirsem biraz daha rahat çalışırım diye düşünüyorum” şeklinde konuştu.

  • Beslenme Ve Diyet Uzmanı Dilara Yıldız, Aşırı Tuz Kullanımı Noktasında Uyardı

    Tuzun dengeli kullanılması gerektiğini ifade eden Beslenme ve Diyet Uzmanı Dilara Yıldız, aşırı tuz kullanımının birçok hastalığa davetiye çıkardığını belirterek, “Özellikle çocuklarınız için aldığınız yiyecekler konusunda daha hassas olmanızda yarar var. Tuzsuz yemeye küçük yaşlarda alıştırmak en doğru olanı” dedi.

    Beslenme ve Diyet Uzmanı Dilara Yıldız, tuz tüketimine dikkat çekerek önemli uyarılarda bulundu. Tuzun içerdiği mineraller açısından vücudun normal işlevini yerine getirebilmesi için gerekli olduğunu ifade eden Yıldız, su tutulumu, antiseptik olması, kas ve sinirlerin çalışması için yeterli miktarda tuz tüketilmesi gerektiğini aktardı. Yıldız, “Bu miktar günlük 4-6 gram yani yaklaşık 1 çay kaşığı ölçüsündedir. Ancak yapılan araştırmalar, ülkemizde kişi başına düşen günlük tuz tüketiminin 18 gram olduğunu göstererek dünyanın en çok tuz tüketen ülkeleri arasında yer aldığımızı kanıtlıyor. Çoğumuz daha yemeğin, çorbanın, ayranın, salatanın tadına bile bakmadan tuz ilave ediyoruz. Aslında tuzun içeriğindeki mineraller besinlerin bileşiminde doğal olarak bulunduğundan fazladan tuz ilave etmemize gerek bile yok. Ancak damak tadımıza hitap etmesi açısından daha fazla tuz kullanımı yapılan yanlışlardan biri. Özellikle hazır gıdalarda yüksek oranda tuz bulunur. Bunlar ne yazık ki tat olarak tercih edilen, sevilen gıdalardır çoğu zaman. Bu gıdaları her yerde bulmak mümkün ve fiyatları da genellikle kolay alınabilir aralıkta” diye konuştu.

    “TUZ KONUSUNDA ÖLÇÜYÜ AYARLAMAK LAZIM”

    Abur cubur olarak adlandırılan gıdalara dikkat çeken Diyet Uzmanı Dilara Yıldız, cips, kraker çeşitleri, tuzlu kuruyemişler, patlamış mısır, bisküviler, tuzlu pastaların bu kategori arasında yer aldığını kaydetti. Özellikle uzun kış gecelerinde atıştırmalık olarak tüketilen bu gıdaların sağlığı olumsuz yönde etkilediğini ifade eden Yıldız, yüksek tansiyona, şişkinliğe, kalp damar hastalıklarına sebebiyet verdiğini söyledi. Yıldız, “Vücudumuz için oldukça elzem olan kalsiyumun idrar ile dışarı atılmasına yol açarak kemiklerdeki kalsiyumu azaltıyor. Bunun sonucunda kemik erimesi, kemik kırılmaları gibi olumsuz durumlar ortaya çıkıyor. Bu nedenle hazır gıdalar satın alınırken içeriğindeki yüksek tuz oranı göz önünde bulundurularak bilinçli davranılmalıdır. Özellikle çocuklarınız için aldığınız yiyecekler konusunda daha hassas olmanızda yarar var. Tuzsuz yemeye küçük yaşlarda alıştırmak en doğru olanıdır. Ayrıca çocuklarda olduğu gibi hamile ve emziren kadınların da bu konuda dikkatli olması gerekir. Çok tuzlu besin tüketimi anne ve bebeğin sağlığını ciddi anlamda tehdit eder. Gebelikte tansiyonun yükselmesine, bacaklarda şişmelere yol açar. Ayaklarda ödem oluşur ve annenin yaşam kalitesini düşürür. Böbrek, karaciğer, kalp hastaları da tuz tüketimine dikkat etmesi gereken gruplar arasında yer alır. Aslında çalışarak veya sporla aşırı terleyerek mineral kaybı yaşayanlar ve tiroit bezinin çalışmasında problem olan kişiler hariç herkesin tuz konusunda ölçüyü ayarlaması lazım. Böylelikle ilerleyen zamanlarda oluşabilecek sağlık problemlerinin önüne geçmiş olacaksınız” ifadelerini kullandı.

    BU ÖNERİLERE DİKKAT!

    Aşırı tuz tüketiminden mutlaka uzak durulması gerektiğini vurgulayan Dilara Yıldız, çok tuzlu peynir, zeytin, salamura, ketçap gibi hazır soslar, abur cuburlar, soda gibi gıdalardan mümkün olduğunca uzak durulması gerektiğini belirtti. Yıldız, “Maden sularının sodyum içeriği düşük olanları tercih edilmelidir. Yiyecek ve içeceklere tadına bakmadan tuz ilavesi yapılmamalıdır. Bol su içilmeli. Tuzlu gıdalar yerine sebze ve meyve tüketimi artırılmalıdır. Tuz yerine dereotu, kekik, nane, fesleğen, maydanoz, sarımsak tercih edilmeli. Kısacası az tuzlu yemeyi alışkanlık haline getirmeliyiz” şeklinde konuştu.