Etiket: Nefret

  • Brunson:”Muhtemelen, şu an Türkiye’de en nefret edilen adamlardan biriyim”

    Amerikalı Rahip Andrew Brunson ABD’de katıldığı bir Tv programında, şu an Türkiye’de en nefret edilen adamlardan biri olduğunu düşündüğünü söyledi.

    Amerikalı Rahip Andrew Brunson, ABD’nin ABC televizyon kanalında yayınlanan Good Morning America (Günaydın Amerika) programına katıldı. Programda konuşan Brunson,” Muhtemelen, şu an Türkiye’de en nefret edilen adamlardan biriyim” dedi.

    Büyük oğullarının doğum gününde gerçekleşen ilk tutuklanmanın o ve karısını şok ettiğini söyleyen Brunson, “Türkiye’ye gitme amacımız, insanlara İsa Mesih’i anlatmaktı. Bunu çok açık bir şekilde yaptık ve hiçbir zaman politik bir şeye katılmadık” dedi.

    İzmir 2’nci Ağır Ceza Mahkemesi tarafından geçtiğimiz Cuma 3 yıl 1 ay 15 gün hapis cezasına mahkum edilen ve hakkındaki ev hapsi kararı da kaldırılan Brunson, tutuklu kaldığı süre dikkat alınarak serbest bırakılmış, yurt dışı yasağı da kaldırılmıştı. Aynı gün bir ABD askeri uçağına binen Brunson Cumartesi günü Amerika’ya indi ve ardından Başkan Donald Trump ile görüştü. Trump ile birlikte dua eden Brunson ABC kanalına, “Eşim ve ben her Başkan için da ediyoruz ama bunu daha önce oval ofiste yapma şansımız hiç olmamıştı” dedi.

    Türkiye’de iki yıl kaldığı hapishane hakkında konuşan Brunson, “Hapishanede kaldığım sürede, akıl sağlığımı korumak için sürekli dua ederek hayatta kaldım” açıklamasında bulundu. Hapishanede başlangıçta hücre hapsinde tutulduğunu, daha sonra 8 kişilik koğuşta 19 kişi ile birlikte kaldığını ifade eden Brunson, dil, kültür ve din ayrılıklarıyla tecrit edildiğini, kendisine karşı suçlamalar düşünüldüğünde fiziksel güvenliğiyle ilgili olarak giderek daha fazla endişe duyduğunu söyledi. Brunson, “Yaşadıklarımız bize acı verse de, Tanrının bunu Türkiye’yi kutsamak için kullandığını düşünüyorum. Şu an Türkiye için dua eden milyonlar var” dedi.

  • Bakan Tüfenkci: “Siyaset yaparken nefret dilini kullanmamalıyız”

    Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkci, “Evet” diyenin de “Hayır” diyenin de Türkiye’nin vatandaşı olduğuna dikkat çekerek, “Siyaset yaparken nefret dilini kullanmamalıyız” dedi.

    Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkci, Mardin’de bir düğün salonunda düzenlenen “İş dünyası ile buluşma” toplantısına katıldı. Burada konuşan Tüfenkci, Mardin’in kendileri için çok farklı olduğunu belirterek, “Mardin’in gelişmesi ve dönüşmesi bizim için çok önemlidir. Mardin’in dönüşmesi Türkiye’nin dönüşmesi demektir. Biz birliğimizi ve beraberliğimizi sağladığımız sürece hem bölgede hem de dünyada çok farklı bir konumda oluruz. Ülkenin bir yerinin kaybederken bir yerinin kazanması doğru değil. Bizler tüm ülkenin kazanması adına koşuşturuyoruz. Bütün şehirleri mamur hale getirmek, Türkiye’yi topyekun kalkındırmak hedefindeyiz. GAP Eylem Planı ile Mardin’e yaptığımız devasa yatırımlarımız var. Ama Mardin’in Cazibe Merkezleri Programı’nın içinde olması çok önemlidir. Aslında Mardin’in bir cazibesi vardır, bu da yatırım taleplerine yansıdığını görüyoruz” dedi.

    “Türkiye çift başlılıktan kurtulsun”

    Referandumda “Evet” diyenin de “Hayır” diyenin de Türkiye’nin vatandaşı olduğunu kaydeden Tüfenkci, 16 Nisan’da güçlü bir “Evet”in çıkacağına inandığını söyledi. Tüfenkci, “Malum FETÖ darbesi ile karşılaştık. Bu halk, FETÖ darbesine nasıl ‘dur’ dediyse 16 Nisan’da milli iradeye ‘evet’ diyecek. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, sizlerin ticaretlerini daha rahat yapabilmeniz için çok önemlidir. Biz istiyoruz ki, Türkiye çift başlılıktan kurtulsun. Türkiye’nin kazanmasını, esnafın kazanmasını istiyoruz. ‘Evet’ diyen de ‘hayır’ diyen de bu ülkenin vatandaşıdır. Ama şunu ifade etmek istiyoruz, siyaset yaparken nefret dilini kullanmamalıyız” diye konuştu.

  • 17 yaşındaki Kader’in katil zanlısı: “Kendimden nefret ediyorum”

    Eskişehir’de, 17 yaşındaki Kader Kaya’yı ormanlık alanda öldürmekten yakalanan şahıs, ifadesinde kendisinden nefret ettiğini söyledi.

    Amatör olarak fotomodellik yapan Kader Kaya, 29 Temmuz Cuma günü saat 07.00 sıralarında Eskişehir’in kent merkezine yaklaşık 18 kilometre uzaklıktaki Kanlıpınar Mahallesi Çamlık mevkisindeki ormanlık alanda vatandaşlar tarafından ölü olarak bulunmuştu. Eskişehir Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şubesi Cinayet ve Gasp Bürosu ekipleri, ağzına iç çamaşırı sokularak öldürüldüğü belirlenen Kader’in cinayet şüphelisi olan Metin Y.’yi (30) Erenköy Mahallesi’ndeki baldızının evinde yakalamış jandarma ekiplerine teslim etmişti.

    “Kendimden nefret ediyorum”

    İl Jandarma Komutanlığı’nda ifadesi alınan Metin Y.’nin “Kendimden nefret ediyorum” dediği öğrenildi. Cinayet zanlısı Metin Y., jandarmadaki sorgusunun ardından adliyeye sevk edildi.

  • Pınar Ensari: ‘’Medyanın Nefret Söyleminde Daha Dikkatli Olması Gerek’’

    Türkiye’de ayrımcılık, nefret söylemi ve nefret suçlarının ele alındığı panelde konuşan ve ‘’Medyada Nefret Söyleminin İzlenmesi’’ projesinin araştırma koordinatörlüğünü yürüten Pınar Ensari, medyanın nefret söylemi noktasında daha dikkatli davranması gerektiğinin altını çizdi.

    İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi’nin ev sahipliğinde gerçekleşen ve disiplinler arası boyutlarıyla Türkiye’de ayrımcılık, nefret söylemi ve nefret suçlarının masaya yatırıldığı panel gerçekleşti. Öğrencilerin yoğun katılım gösterdiği panelde; ayrımcılık, nefret söylemi ve nefret suçlarına karşı ilkesel yaklaşımlar, Türkiye’nin spesifik sorunları bağlamında ayrımcılık, nefret söylemi ve nefret suçları ile eğitim sisteminde önyargılar ve ayrımcılık konu başlıkları ele alındı.

    ‘’AMACIMIZ TÜRKİYE’DE İNSAN HAKLARINA DAHA SAYGILI BİR DİLİN GELİŞMESİNİ SAĞLAMAK’’

    ‘’Medyada Nefret Söyleminin İzlenmesi’’ projesinin araştırma koordinatörü Pınar Ensari nefret söylemi konusunda şunları söyledi: ‘’Kendi çalışmamız kapsamında Türkiye’deki dezavantajlı gruplara, özellikle azınlıklara, dini, etnik, ulusal kimliklere, kadınlara LGBTİ’lere yönelik, onları hedef gösteren, onlara karşı önyargıları pekiştiren, kalıp yargılar oluşturan ve nefreti körükleyen ifadeleri tespit etmeye çalışıyoruz. Bu ifadeleri deşifre ettikten sonra özellikle sosyal medya aracılığıyla neden nefret söylemi olduğunu yaygınlaştırmaya çalışıyoruz. Amacımız Türkiye’de insan haklarına daha saygılı bir dilin gelişmesini sağlamak.’’

    Medyanın nefret söylemi noktasında daha dikkatli davranması gerektiğini dile getiren Ensari, ‘’Özellikle editör ve muhabirlerin bu konuda eğitilmesi gerektiğini düşünüyorum. Çünkü kendi yaptığımız çalışma kapsamında birçok editörün, muhabirin, gazete yöneticisinin kullandıkları dil konusunda bilinçli olmadıklarını fark ettim. Gazetelerin kullandıkları dil toplumu polarize etmekte ve bazı grupları şiddete karşı savunmasız hale getirmektedir’’ dedi.

    ‘‘FARKLILIKLARI KABUL ETME KÜÇÜK YAŞTA ÖĞRETİLMEYE BAŞLANMALI’’

    ‘’Kişilerin kendilerine benzemeyen insanlara nasıl davranması gerektiği anne, baba, çocuk ilişkisinde belirginleştirilmeli’’ diyen İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi Psikoloji Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Mehmet Harma, çocukların farklılıkları olduğu gibi kabul etmesi için onlara olumlu pekiştirici mesajlar verilmesi gerektiğinin altını çizdi. Yrd. Doç. Dr. Mehmet Harma sözlerine şu şekilde devam etti: ‘’İlerleyen aşamalarda ise okullarda formal eğitimde, müfredatta bu konulara yer verilmeli. Çocuklara, farklılıkların olabileceği ve bu farklılıkların aslında topluma renk kattığı, aynı zamanda bu farklılıklar sayesinde de yeni görüşlere açık olunması gerektiği gösterilmelidir.’’

    NEFRET SÖYLEMİNDE DUYGU-DÜŞÜNCE AYRIMI

    Düşüncelerin hiçbir zaman suç teşkil etmediğinin herkes tarafından kabul edildiğini ifade eden Harma, ‘’Herkes farklı gruplar hakkında farklı düşüncelere sahip olabilir ama burada kritik olan duygular. Duygular davranışların daha önemli bir öncülüdür. Her zaman düşündüğümüzü yapmayabiliriz ama duyguların daha kolay esiri oluruz. Dolayısıyla duygularla hareket edildiği zaman nefret söyleminin de daha net olduğunu görüyoruz’’ diye konuştu.

    ‘’SOSYAL MEDYA GERÇEK DUYGULARIN DIŞA VURUMU’’

    Nefret söyleminin özellikle sosyal medya mecralarından rahatlıkla yapılıyor olmasını da değerlendiren Yrd. Doç. Dr. Mehmet Harma, ‘’Günlük hayatta birinin yüzüne söyleyemeyeceğiniz şeyleri sosyal medyada çok rahat bir şekilde söyleyebilirsiniz. Çünkü kimliğiniz, kişiliğinizi ortada değildir, anonimdir. Dolayısıyla insanlar bu ortamda sorumluluktan kurtularak gerçek duygularını ifade ediyorlar. Bir başka etken ise sosyal medyada bulaşıklaşma durumudur. Duygular birinden diğerine bulaşır ve bu bulaşma hızla artar. Bunlar başkalarından görerek, öğrenerek yaptığımız davranışlardır, bu da bizim yaptığımız kötü davranışları kolaylaştırır’’ diyerek sözlerini noktaladı.

    ‘’ÖNYARGI GELİŞTİRMEYE EĞİLİMLİYİZ’’

    ’‘Bilişsel kuram önyargı geliştirmeye eğilimli olduğumuzu iddia eder’’ diyen İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi Psikoloji Bölüm Başkanı Doç. Dr. Aylin İlden Koçkar ise şunları söyledi: ‘‘Beynimiz için kategorilere ayırarak düşünmek daha kolay. Ama düşünme biçimi beraberinde önyargıları da getiriyor. Çocuğun evinde, okulda maruz kaldığı öğretiler, kanıta veya bilimsel bilgiye dayalı olmayan biçimde gelirse bu durumda kalan çocukta önyargıların gelişmesine destek olur.’’

    Öncelikle önyargı oluşumunun farkına varmak gerektiğinin altını çizen Koçkar, ‘’Farkına varmadığınız bir şeyi değiştiremezsiniz. Eğitim değişimi gerektirir ve getirir. Değişim ancak eğitim sayesinde olur. Bu nedenle de bireylerin yargı ve önyargı ile bireysel farklılıkların neler olabileceği konusunda farkına varmasını sağlamak, sonrasında ise bunlara tolerans geliştirebilmesini mümkün kılmak gerekir’’ diye konuştu. Önyargıyı azaltmak için araştırmacı olmak, mutlaklığa saplanmamak, kanıtlar olmadıkça verilen bilgiyi olduğu gibi ezberleyip kabul etmemek gerekli’’ dedi.

  • Muş’ta Nefret Suçlarının Önlenmesi Toplantısı

    Halkların Demokratik Partisi (HDP) Kars Milletvekili Ayhan Bilgen, barış içinde yaşamamız için basın mensuplarına ve avukatlara bazı görevler düştüğünü belirtti.

    İnsan Hakları Araştırma Derneği (İHAD) tarafından ’Nefret Suçlarının Önlenmesi’ konusunda Muş’taki bir otelin konferans salonunda düzenlenen toplantıya HDP Kars Milletvekili Ayhan Bilgen, Muş Baro Başkanı Avukat Feridun Taş, kentteki yerel ve yaygın basın kuruluşu temsilcileri, İnsan Hakları Derneği (İHD) Muş Şube Başkanlığı yöneticileri ile avukatlar katıldı. İnsan Hakları Araştırma Derneği (İHAD)’ne kendisinin de üye olduğunu belirten HDP Kars Milletvekili Ayhan Bilgen, bu projenin yaklaşık 3-4 yıldır sürdüğünü söyledi. Nefret suçlarıyla ilgili çalışma yapıldığını dile getiren Ayhan Bilgen; şöyle konuştu:

    “Türkiye’nin birçok şehrinde farklı meslek örgütlerine dönük nefret suçlarının ne olduğuna dair, nefret söyleminin ne olduğuna dair çalışmalar yapıldı. Daha sonra bu nefret suçlarına karşı nasıl mücadele edilebilir, sivil toplum bu konuda nasıl duyarlı kılınabilir, buna yönelik bir çalışma kampanyası yürütüldü. Bu son aşaması daha çok linç kültürüyle, nefret suçu, nefret söylemi arasındaki ilişki üzerine, yani nefret suçunun en tehlikelisi linçtir. Bütün toplumun suç işlemesidir, birlikte işlemesidir ve işte infaz, öldürme, soykırım neyse farklı boyutlara varabilecek düzeye ulaşmasıdır, en ağır düzeydir. Biz acaba nefret söylemine karşı mücadele ederken medya duyarlılığı, hassasiyet katkısı nasıl sağlanabilir, nefret suçlarına da yargı, avukatlar nasıl bir katkı sunabilir, nasıl bir duyarlılık taşıyabilirler daha çok bu çalışmanın bu aşamasının gündemi bu”

    Nefret suçlarıyla ilgili çok sayıda örnek olduğunu vurgulayan Bilgen, sözlerini şöyle sürdürdü:

    “Bir toplum kesimine; inancından, ırkından, dilinden, etnik kökeninden, renginden ya da başka nedenlerden, yaşama biçiminden kaynaklı olarak özel bir nefret, özel bir ayrımcılık, özel bir dışlama, özel bir öfke yansıtan bir mesaj, öze bir söz kullanıyorsanız yani birini hedef gösteriyorsanız burada nefret söylemi ve aslında bunu bir aşamadan sonra da suça dönüşmesi söz konusudur. Buna karşı hangi kesimler ciddi bir çalışma yapabilirler, yani evde ailenin belki anne babanın çocuğa verdiği eğitimden ders kitaplarındaki nefret içeren mesajlara kadar çok uzun örnekler var.”

    Bilgen’in konuşmasının arından nefret suçlarının önlenmesi konusunda avukatların ve basın mensuplarının görüşleri alındı.