Etiket: “nasıl

  • “Kur’an-ı Kerim Ahireti Nasıl İspat Ediyor” Programına Yoğun İlgi

    Bozüyük Belediyesi, Osmanlı Eğitim ve Kültür Derneği ile Hayrat Derneği tarafından ortaklaşa düzenlenen sohbet programı Bozüyüklüler tarafından yoğun ilgi gördü.

    Bozüyük Belediyesi Metristepe Kültür Merkezi’nde düzenlenen “Kur’an-ı Kerim Ahireti Nasıl İspat Ediyor” konulu sohbet programına konuşmacı olarak Osmangazi Üniversitesi Öğretim Görevlisi Sadık Tanrıkulu katıldı. Kuran-ı Kerim Tilaveti ile başlayan programda Saidi Nursi’nin hayat hikâyesini anlatan kısa film gösterimi yapıldı. Ardından söz alan Tanrıkulu, bugün yaşanılan dünyayı ve ahiretin varlığını Kur’anda yer alan ayetlerle açıklayarak örnekler verdi. Tanrıkulu, programın sonunda yapılan soru cevap bölümünde, izleyenlerin merak ettikleri soruları cevapladı.

    Programa, Belediye Başkan Yardımcısı Hayrettin Eldemir, İl Genel Meclis üyesi Oğuz Sertler, Belediye Meclis üyeleri, AK Parti İlçe Başkanı Mesut Çetin ve çok sayıda vatandaş katıldı.

  • İyi Beslenerek Gripten Nasıl Korunuruz?

    Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve Tıp Fakültesi Hastaneleri Beslenme Ünitesi Sorumlusu Doç. Dr. Kürşat Gündoğan, kış aylarında özellikle vücut savunması zayıf kronik hastalar, yaşlılar, hamileler ve çocuklar ile kanser hastalığı nedeniyle savunma sistemi baskılanmış kişilerde ciddi sıkıntılara yol açan gribal enfeksiyonlardan doğal ve düzenli beslenmeyle korunulabileceğini belirtti.

    Hasta beslenmesi üzerine yurtdışında eğitim alan ve bu konuda bilimsel çalışmalarda bulunan Doç. Dr. Gündoğan, yaptığı açıklamada, öncelikle gribal enfeksiyonlarla ilgili bilgiler verdi ve ardından gribal enfeksiyonlardan iyi beslenmeyle korunma yöntemlerini anlattı.

    Doç. Dr. Gündoğan, “Son günlerde gribal enfeksiyon görülme sıklığı giderek artmaktadır. Mevsim şartları, kronik hastalıkların mevcudiyeti, yetersiz ve dengesiz beslenme gribal enfeksiyon görülme sıklığındaki artışların en sık nedenidir. Gribal enfeksiyon insanlar arasında özellikle solunum yolu ile bulaşır. Salgınlar şeklinde görülür ve İnfluenza isimli bir virüs neden olur. Halk arasında domuz gribi olarak bilinen gribe ise İnfluenza A virüsünün bir alt türü (H1N1) neden olmaktadır. Ateş, üşüme, titreme, halsizlik, eklem ağrısı, öksürük gibi bulguları mevcuttur. Gribal enfeksiyon; şeker, yüksek tansiyon, romatizmal hastalıklar, kronik bronşit, astım, kalp yetmezliği, karaciğer, böbrek yetmezliği gibi kronik hastalıklar, yaşlı hastalar, gebeler ve kanser gibi savunma sistemi baskılanmış kişileri daha fazla etkilemektedir. Herhangi bir hastalığı olmayan insanlarda gribe yakalanabilir. Fakat yukardaki hastalıklara sahip kişiler gribe karşı daha hassastırlar. Bu kişilerde solunum yetmezliğine bağlı olarak ölüme götürecek kadar ağır sonuçlar oluşturmaktadır. Son günlerde gribal enfeksiyona bağlı olarak hastaneye yatış miktarında ciddi bir artış söz konusudur. Şu anda hastanelerin tüm servis ve yoğun bakım ünitelerinde ciddi miktarda gribal enfeksiyonlara bağlı yatışlar mevcuttur” dedi.

    Salgın şeklinde görülen, ölümlere yol açan gribal enfeksiyonlara karşı vücut savunmamızı güçlendirmemiz açısından beslenmenin çok önemli olduğunu kaydeden Doç. Dr. Gündoğan, beslenmeye dikkatin yanında risk altındaki kişilerin salgın dönemlerinde diğer önlemleri de ihmal etmemesi gerektiğini söyledi.

    Doç. Dr. Gündoğan, beslenmede dikkat edilmesi gerekenleri ise şöyle özetledi:

    “Grip enfeksiyonu esnasında görülen ateşin her bir derece yükselmesi vücuttan yüzde 10 oranında sıvı ve enerji kaybına neden olmaktadır. Bu nedenle kronik hastalığı olan hastalarda ciddi sıvı kayıpları olmakta, enerji ihtiyacı artmaktadır. Öncelikle bol sıvı alınmalıdır. Vücudu yoracak aşırı yağlı ve hamurlu gıdalardan uzak durulmalıdır. Kronik hastalıklarda, hastalığın tipi, süresi ve kullandığı ilaçlara bağlı olarak ciddi şekilde mineral ve vitamin depoları azalmaktadır. Enfeksiyon esnasında hastaların gıda ihtiyacı artmakta, mevcut olan depoları hızlıca tüketmektedir. Bu nedenle bu hastaların daha fazla vitamin ve mineral desteğine ihtiyaç vardır. Savunma sistemini güçlendiren, B vitamini ve mineraller açısından zengin olan: süt ve süt ürünleri (yoğurt, peynir gibi), sebze yemekleri bolca tüketilmeli. Mevsim meyveleri olan portakal, limon, mandalina, elma, kivi, nar gibi meyveler günlük yenmelidir. Bilinmeli ki bu meyveler antioksidan özelliğe sahiptir ve vücudun savunma sitemini güçlendiren A,C ve E vitamini içermektedirler. Bize sorulan en sık sorulardan birisi doğal bitki çaylarının gribe karşı korunma da etkin olup olmadığıdır? Elbette doğal bitki çaylarından özellikle zencefil (zingiber officinale), zerdeçal (curcumin), kekik (Origanum majorana), kuşburnu (Rosa canina), ada çayı (salvia) gibi içecekler savunma sistemini güçlendirerek gribe karşı vücudumuzu korumaktadır. Doğal beslenelim, gripten korunalım.”

  • Domuz Gribinden Nasıl Korunabiliriz?

    Gazi Üniversitesi Başhekemi Prof. Dr. Kadriye Altok, “Öksürük ile beraber ateş, boğaz ağrısı, yaygın vücut ağrısı gibi ağır bir tablo varsa hastanelere müracaat etmek gerekir” dedi.

    Gazi Üniversitesi Başhekemi Prof. Dr. Altok, domuz gribinden korunmanın ve domuz gribiyle mücadele etmenin yollarını aktardı. Grip mevsimi olması nedeniyle domuz gribinin arttığına dikkat çeken Prof. Dr. Altok, “Genel olarak grip bu mevsimde artıyor zaten. Yeni bir şey değil. Gripli kişilerle yakın temasta bulunmamak ve çok sık tokalaşmamak uygun olabilir. Çok ağır olmayan ya da acil olmayan vakaların acil servislere müracaat etmemesi uygun olur diye Enfeksiyon Kontrol Komitesi bizlere öneride bulunuyor. Eğer öksürük ile beraber ateş, boğaz ağrısı, yaygın vücut ağrısı gibi ağır bir tablo varsa müracaat etmek gerekir. Ama basit gribal enfeksiyonlarda da acaba domuz gribi miyim diye acile koşmak bir risk faktörü olabilir hastalar için. Çünkü oraya başvuran daha ağır grip vakaları da olabiliyor” diye konuştu.

    Hastaneye gelen hastaların tablonun durumuna göre kategorize edildiğini ve ardından ağır vakaların gözlem altına alındığını belirten Prof. Dr. Altok, “Herkeste pozitif çıkmıyor. Pozitif olanların da hepsi ağır seyretmiyor. Eğer hafif grip geçiriyorsak istirahat etmek, sağlıklı beslenmek kısa zamanda toparlanmayı sağlıyor. Bu yüzden gripli kişilerin kalabalık ortamlara girmemesi gerekiyor. Çocukların okula gönderilmemesi bir tedbir olabilir” ifadelerini kullandı.

    DOMUZ GRİBİ OLDUĞUMUZU NASIL ANLARIZ?

    Griple ilgili semptomların fazla olması ve hastanın kısa sürede vücudunu toparlayamaması gibi bir tablonun olması durumunda hastaların hastaneye başvurması gerektiğini söyleyen Altok, şöyle devam etti:

    “Yüksek ateş, yaygın vücut ağrısı, hastayı böyle yere yapıştıracak şekilde ağır tablolar oluşturuyorsa gelebilirler. Bunun için Sağlık Bakanlığı domuz gribinde kullanılan antiviral tedaviyi tüm hastanelere dağıtmış durumda. Ücretsiz olarak biz de hastalarımıza depolarımızdan bunları sunuyoruz. Ama herkeste ağır seyretmiyor. Eğer altta yatan bir hastalığı varsa, şeker hastalığı varsa, kalp, akciğer hastalığı ve böbrek yetmezliği varsa bunlarda ağır seyredebiliyor tablo. Bu hastaların daha da dikkatli olması gerekiyor.”

    ÇOCUKLAR DİKKAT

    Domuz gribini çocukların daha çabuk kapabileceğine dikkat çeken Prof. Dr. Altok, “Çocukları çok kontrol edemiyorsunuz. Onlar el hijyenliğine çok dikkat edemiyorlar. O yüzden mümkün olduğu kadar kalabalık ortamlardaki aktivitelerin bu mevsimde biraz sınırlandırılması lazım. Gripli çocukların da evlerine yönlendirmesi lazım hem de anne ve babaların okula göndermemesi uygun olur” açıklamasında bulundu.

    Gazi Üniversitesi Hastanesi’nde, domuz gribi teşhisi konulan bir hastanın olduğunu belirten Prof. Dr. Altok, hastanın durumu hakkında şu bilgileri verdi:

    “Hastanemizde 33 yaşında şeker hastası olan genç bir hasta var. Özel bir merkeze başvurmuş bir hafta önce ve akciğer enfeksiyonu tanısı konulmuş. Antibiyotik tedavisi verilmiş. 6 Ocak tarihinde bizim hastanemize yatarak tedavisine başlandı. Dün akşam durumu ağırlaştığı için yoğun bakıma alındı hasta. İzole yoğun bakımda takip ediliyor. Solunum cihazındaydı ama dün solunum cihazı yeterli olmadığı için ekmo dediğimiz daha özel bir cihaza bağlandı hasta. Bu kalp akciğer pompasıdır. Ağır kalp ve akciğer hasarı olan ya da hastalığı olan kişilerde organların dinlendirilmesini sağlayan bir cihazdır. Dünkü sonuçlarında da domuz gribi pozitif geldi. Buna bağlı akciğer enfeksiyonu olduğunu düşünüyoruz. Akciğeri dinlendiriliyor şuan da. Kirli kan alınarak oksijen miktarı arttırılıp karbondioksit oranı düşürülerek hastaya tekrar geri veriliyor. Durumu ise stabil. Daha kötüye gitmiyor. Ama kritik bir vaka ve ağır seyrediyor. Kalp damar cerrahisi, kardiyoloji, göğüs hastalıkları, enfeksiyon hastalıkları ekipleri bu hastayı iyileştirmek için olağanüstü bir çaba gösteriyorlar. Özel hastanede hızlı antijen testi yapılmış ve negatif çıkmış. Bu testin negatif ya da pozitif çıkması daha yüksek olasılık. Yani çok spesifik bir test değil. O yüzden antibiyotik tedavisi verilmiş. Bize başvurduktan sonra yapılan testte ise hastanın domuz gribi olduğu tespit edildi.”

    DOMUZ GRİBİ TESTİ

    Domuz gribinin teşhisi konusunda yapılan testler hakkında da bilgi veren Prof. Dr. Altok, “Hızlı antijen testi daha kısa sürede sonuç verebilen bir test. Ama duyarlılığı o kadar yüksek değil. Bu kesin tanıyı koymak için daha detaylı ve biraz daha uzun zamana ihtiyaç olan testler oluyor” diye konuştu.

  • “Kur’an-ı Kerim Ahireti Nasıl İspat Ediyor” Programına Yoğun İlgi

    Bozüyük Belediyesi, Osmanlı Eğitim ve Kültür Derneği ile Hayrat Derneği tarafından ortaklaşa düzenlenen sohbet programı Bozüyüklüler tarafından yoğun ilgi gördü.

    Bozüyük Belediyesi Metristepe Kültür Merkezi’nde düzenlenen “Kur’an-ı Kerim Ahireti Nasıl İspat Ediyor” konulu sohbet programına konuşmacı olarak Osmangazi Üniversitesi Öğretim Görevlisi Sadık Tanrıkulu katıldı. Kur’an-ı Kerim Tilaveti ile başlayan programda Said-i Nursi’nin hayat hikâyesini anlatan kısa film gösterimi yapıldı. Ardından söz alan Tanrıkulu, bugün yaşanılan dünyayı ve ahiretin varlığını Kur’anda yer alan ayetlerle açıklayarak örnekler verdi. Tanrıkulu,programın sonunda yapılan soru cevap bölümünde, izleyenlerin merak ettikleri soruları cevapladı.

    Programa Belediye Başkan Yardımcısı Hayrettin Eldemir, İl Genel Meclis üyesi Oğuz Sertler, Belediye Meclis Üyeleri, AK Parti İlçe Başkanı Mesut Çetin ve çok sayıda vatandaş katıldı.

  • Kış Aylarında Nasıl Beslenmeliyiz

    Bilecik İl Halk Sağlığı Müdürlüğü Diyetisyeni Zerrin Delibaş Tez, kış aylarında vücudun kendini koruma altına almak için enerji harcamak yerine, yağ dokusunu korumayı tercih ettiğini ve basit karbonhidratlı besinlere karşı daha çok ilgi duyulmasına neden olduğunu belirtti.

    Tez, gecelerin uzaması, hareketin azalması, evde geçirilen zamanın artmasıyla birlikte sağlıksız atıştırmalıkların tercih edilmesinin vücut sağlığını tehdit etmekle kalmayıp, kilo artışını da kaçınılmaz kıldığını söyledi. Zerrin Delibaş Tez, bu nedenle soğuk havalarda sağlığımızı hastalıklara karşı korumak ve yavaşlayan metabolizmamızın yol açtığı kilo artışına karşı korunmak için dengeli bir beslenme modeli oluşturmak gerektiğine işaret etti.

    KIŞ AYLARINDA NASIL BESLENMELİYİZ

    Kış mevsimini daha sağlıklı geçirmek bağışıklık sistemimizi biraz daha güçlendirmek ve metabolizmamızın yavaşlamasını engellemek için birçok yöntemin olduğunu anlatan Tez, “Gün içinde sabah, öğle, akşam, ana ve kuşluk, ikindi, gece olmak kaydıyla 3 ara öğün tüketiminize dikkat etmeliyiz. Sıkı bir kahvaltıyla güne başlamalıyız. Ana öğünlerde 4 gruptan et grubu, süt-yoğurt grubu, ekmek-tahıl grubu, sebze grubu mutlaka yeterli miktarlarda olmak kaydıyla tüketmeye özen göstermeliyiz. A ve C vitaminlerinden yeteri kadar almak gerekir. Bu vitaminler bağışıklık sisteminizi güçlendirerek hastalıklara karşı daha dirençli olmamızı sağlar. Bu aylarda bolca bulunan turunçgiller, havuç, brokoli, kabak, Brüksel Lahanası, yeşilbiber, karnabahar, mandalina, maydanoz, roka, tere ve meyvelerin tüketilmesi ile A ve C vitaminlerini sağlayabiliriz. Taze sıkılmış meyve suları da vücudumuzun gribal enfeksiyonlara karşı korunmasında etkili olacaktır. Yalnız C vitamini depo edilebilme özelliği olmadığı için bir seferde bir çay bardağı kadar içilmelidir. Soğuk kış günlerinde çay, kahve içmek yerine bitki çayları veya C vitamini yönünden zengin olan kuşburnu çayı ve yeşil çay tercih edilebilir. Kış aylarının vazgeçilmesi bozayı (480 kalori) bir su bardağı olmak kaydıyla haftada iki gün ve bir fincan salep (80 kalori) ara öğün olarak değerlendirmek kaydıyla istediğiniz günlerde tüketebilirsiniz. Havaların soğuk olması nedeniyle her ne kadar canımız su içmek istemese de gün içerisinde en az 1,5 litre su içimine dikkat edilmelidir. Kış mevsiminde güneş yüzünü daha az gösterdiğinden, D vitamini gereksinmesini karşılamakta sıkıntılar yaşanmaktadır. Bu nedenle havanın güneşli olduğu günlerde 20-25 dakika kadar güneş ışığından direkt olarak yararlanmaya hafif tempolu yürüyüşler ve hafta da 2-3 kez balık yiyerek kalp sağlığınızı korumaya dikkat etmelisiniz. Böylelikle kemiklerinizin güneş eksikliğini daha az hissetmesini sağlayabilirsiniz” ifadelerine yer verdi.