Etiket: NADİR

  • Dünyada nadir bulunan Delice tuzuna “coğrafi işaret” çalışmaları

    Kırıkkale’nin Delice ilçesinden çıkarılan, Türkiye’de ve dünyada nadir bulunan doğal kaynak tuzuna “coğrafi işaret” alınabilmesi için çalışma başlatıldı.

    Kırıkkale Üniversitesi Merkez Laboratuvarında yapılan toplantıya Kırıkkale Ticaret ve Sanayi Odası Genel Sekreteri Ahmet Şerbetçioğlu, Ahiler Kalkınma Ajansı Kırıkkale Koordinatörü Abdullah Özbaş, Laboratuvar Müdürü Prof. Dr. Siyami Karahan, Müdür Yardımcısı Prof. Mustafa Tombul ve Uzman Kimyager Ogün Bozkaya katıldı.

    Delice’de doğal kaynak suyunun damıtılması ile elde edilen tuzun; belirgin bir niteliği, ünü veya diğer özellikleri itibariyle kökenin bulunduğu bir yöre, alan, bölge veya ülke ile özdeşleşmiş ürünleri belirtmek için kullanılan “coğrafi işaret” alabilmesi için çalışma başlatıldı. Ayırt edici özelliği ile ön plana çıkan ve bulunduğu bölge ile özdeşleşen doğal ürünler, tarım, maden ve el sanatları ile sanayi ürünlerine verilen coğrafi işareti alabilmek için yapılması gereken analizler ve teknik incelemeler masaya yatırıldı.

    Doğal Delice tuzunun daha önce farklı laboratuvarlarda yapılan analiz raporları üzerinde yapılan görüşmelerin sonucunda eldeki örneklerin akreditife olmuş Kırıkkale Üniversitesi Merkez Laboratuvarında analiz edilerek nihai raporların alınması kararı alındı.

    Kırıkkale’nin kendine has Keskin tava ve kılıçlar soğanından sonra 3. coğrafi işaretli ürünü olarak Delice doğal tuzunu tescil ettirmek için uzun süredir çalışmalar yaptıklarını belirten Kırıkkale Ticaret ve Sanayi Odası Genel Sekreteri Ahmet Şerbetçioğlu, “Ürünlere pazarlama gücü katmak ve gerçek üreticileri korumak adına bu çalışmaların yapılması gerekiyor. Kırsal kalkınmaya da aracılık eden bu tür uygulamaların ülke ekonomisine de katkı sağlayacak. Bir kalite sembolü haline gelen coğrafi işaretin ürünleri tüketicinin gözünde diğer ürünlerden ayırt edici özelliği bulunuyor” dedi.

  • Nadir hastalıklı çocuklar hünerlerini sergiledi

    Mersin Şehir Hastanesi’nde nadir hastalıklar tedavisi gören 12 çocuk, gönüllü eğitmenler eşliğinde yaptıkları resimleri sergiledi.

    Dünya Nadir Hastalıklar Günü dolayısıyla hastanenin çok amaçlı salonunda hünerlerini sergileyen çocuklar, aldıkları övgülerle moral buldu. Doğuştan genetik nadir hastalıkları olan ve çocuk metabolizma hastalıkları servisinde tedavi gören çocukların, gönüllü ressamlar eşliğinde resim atölyesinde yaptıkları resimlerin sergilendiği etkinliğe katılan aileleri de onların heyecanına ortak oldu. Katılımcılara yaptıkları resimleri anlatan çocuklara çeşitli hediyeler de takdim edildi.

    Çocuk Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Berna Şeker Yılmaz, tedavi sürecinde moral ve motivasyonun önemine vurgu yaparak, nadir hastalıkların, çok bilinmeyen ama son derece önemli hastalıklar olduğunu söyledi.

    Akraba evlilikleri nedeniyle bu tür hastalıkların görüldüğüne işaret eden Yılmaz, hiç tanı konulamaması veya yanlış tanı konulması nedeniyle tedavi fırsatlarının kaçırılabildiğine dikkat çekti. Ailelerin öncelikle akraba evliliklerini önlemesi gerektiğini belirten Yılmaz, “İkinci olarak çocukları erkenden hastanelere götürmeleri, hastanelerin de çocuk metabolizma bölümlerine yönlendirmesi gerekiyor. Tedavi çok uzun bir süreç, ömür boyu sürüyor. Bu süreçte ailelerin çocuklarının yanında olması, zorlukları çocuklarla birlikte göğüslemeleri gerekiyor” dedi.

    Çocukların tedavi süresince moral kazanması için bu tür etkinliklerin süreceğini de dile getiren Yılmaz, “Bu çocuklar burada haftada ve 2 haftada bir enzim tedavisi alıyorlar. Serumla vücutlarında eksik olan enzimi onlara veriyoruz. İnfüzyon tedavileri sırasında resim atölyesi yaptık çocuklara. Gönüllü ressamlarımız çocuklarla çalıştılar. O resimleri de burada sergiliyoruz. Amacımız farkındalık oluşturmak. Çocuklar için çeşitli sosyal aktiviteler yapıyoruz. Resim yaparken kendilerini çok güzel ifade ettiler. İç dünyaları ortaya çıktı” diye konuştu.

  • Dünya Nadir Hastalıklar Günü

    SANKO Üniversitesinde “28 Şubat Dünya Nadir Hastalıklar Günü” nedeniyle etkinlik düzenlendi.

    Düzenlenen etkinlikte Sanko Üniversitesi Rektör Prof. Dr. Güner Dağlı, öğrenciler ve akademisyenlerin katıldığı etkinlikte, SANKO Üniversitesi Bilimsel Araştırma Topluluğu ve MSICSANKO MED Kulübü Halk Sağlığı Çalışma Kolu işbirliği ile “Nadir Hastalıklar” konusuna dikkat çekmek ve farkındalık oluşturmak amacıyla, bu yılın teması olarak belirlenen yüz boyama etkinliği gerçekleştirildi. SANKO Üniversitesi EMSA Kulübü de “Nadir Hastalıklar” konusunda farkındalığı artırmak amacıyla, üniversite binası merdivenlerine renkli kurdeleler astı, çeşitli mesajlar hazırlayarak konuya dikkat çekti.

    Sanko Üniversitesi

    2013 yılında kurulan SANKO Üniversitesinde Tıp Fakültesi ve Sağlık Bilimleri Fakültesinin Hemşirelik, Beslenme ve Diyetetik ile Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Bölümlerinde lisans düzeyinde, Moleküler Tıp, Hemşirelik ile Biyolojik ve Bilemediydik Bilimler alanlarında yüksek lisans eğitimi veriliyor.

  • Nadir hastalıklı çocuklar mutlu olmak istiyor

    Mersin Şehir Hastanesi Çocuk Metabolizma Servisi’nde nadir hastalıklar nedeniyle tedavi gören çocuklar, mum üfleyip pasta keserek yeni yılı kutladı. Nadir hastalıklı çocuklar, yeni yılda daha çok mutlu olmak istediklerini söyledi.

    Dünyadaki sayıları, yarısı çocuk 35 milyonu bulan ve özellikle akraba evlilikleri nedeniyle çok büyük bir kısmı Türkiye’de yaşayan nadir hastalıklar, genetik ve doğuştan gelen, 800’den fazla hastalığı kapsayan hastalıklar. Akdeniz Bölgesi’nde görülme sıklığı da oldukça yüksek olan nadir hastalıklar, çocukları psikolojik olarak da etkiliyor.

    Nadir hastalıklı çocuklar pasta keserek yeni yılı kutladı

    Mersin’de nadir hastalıklı çocuklara tedavi hizmeti veren tek merkez olan Mersin Şehir Hastanesi Çocuk Metabolizma Servisi de moral vermek amacıyla şu an tedavileri devam eden çocuklar için erken yılbaşı kutlaması yaptı. Serviste tedavi gören 11 çocuğun moral ve motivasyonunu arttırmak, tedavi sürecine katkı sağlamak amacıyla gerçekleştirilen organizasyonda, servisin bir bölümü balonlar ve renkli kağıtlarla süslendi. Kimisi annesinin kucağında, kimisi tekerlekli sandalyede, kimisi de yürüyerek kutlamalara katılan çocuklar, Çocuk Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Dr. Berna Şeker Yılmaz ve hemşirelerle birlikte pastaların üzerindeki mumları üfleyerek, pasta kesen çocuklar, 2018’den mutluluk diledi.

    “Bu çocukların erken tanı aldıklarında tedavi şansları var”

    Kutlamanın ardından açıklama yapan ve Mersin’de tek çocuk metabolizma uzmanı olan Dr. Berna Şeker Yılmaz, nadir hastalıkların genetik hastalıklar olduğunu söyledi. “Özellikle akraba evliliğine bağlı bölgemizde sıklığı yüksek olan hastalıklar bunlar” diyen Dr. Yılmaz, nadir hastalıkların doğuştan geldiğini belirtti. Nadir hastalıklı çocukların, erken tanı aldıklarında tedavi şansları olduğunu vurgulayan Yılmaz, “Ama bunların tedavileri son derece masraflı ve son derece özel tedaviler. Sağlık Bakanlığı bu tedaviyi karşılıyor. Bunlar özel merkezlerde veriliyor. Tedavi aldıkları zaman tamamen normal hayatlarını sürdürebilen çocuklar. Ama bunlar özel çocuklar, genelde tanı almadan atlanan, farklı bulgularla farklı tedaviler uygulanan ve böylece tedavi, yaşam şansını kaybeden çocuklar. Bu hastalıklar lizozomal depo hastalıklar olarak geçiyor. Bunlar genetik bazı enzim eksikliklerine bağlı ve eklemleri, kasları, beyni, gözü, kulağı, bildiğiniz bütün organ ve dokuları etkileyen yaygın hastalıklar” dedi.

    “Türkiye’de sıklığı son derece yüksek. Nadir hastalık diyoruz ama aslında nadir değil”

    Mersin Şehir Hastanesi’nde şu anda 11 çocuğun yatarak enzim replasman tedavisi gördüğü bilgisini veren Yılmaz, “Mersin’de bunu yapan tek merkez biziz. Ulaşmak istediğimiz daha çok hastamız var. Bunlar nadir hastalıklar olarak geçiyor. 800’den fazla hastalık ama aslında nadir değiller. Türkiye’de sıklığı son derece yüksek, 3 bin ile 6 bin canlı doğumda bir görülüyor ve çoğu tanı konmadan atlanıyor. Bunların bir kısmı da Sağlık Bakanlığı’nın getirdiği Ulusal Yenidoğan Tarama Programı ile yenidoğan döneminde taranıyor. Bizim hedefimiz, bu taramaların genişletilip bütün çocukların tanı alması. Bu konuda hastanede yapılmayan tetkiklerimiz var, onların da en kısa zamanda yapılması için çabalıyoruz. Ama hiç de nadir hastalıklar değiller aslında. Sadece tanı alamayan, atlanan çocuklar.

    Dünya genelinde 35 milyon hasta olduğu söyleniyor. Bunların yüzde 50’si çocuk ve Türkiye bu oranın çok büyük bir kısmını oluşturuyor” diye konuştu.

    Erken ve doğru tanı konur ve tedavi verilirse pek çoğunda normal yaşam süresi sağlanabildiğine dikkat çeken Yılmaz, “Tedavi almayan, atlanan çocukları maalesef kaybediyoruz. Anne babaları en çok uyardığımız konu, akraba evliliği yapmamaları. Maalesef bu yapıldıktan sonra ilk çocuk tanı aldığında ikinci çocuğun mutlaka anne karnında tanı almasını istiyoruz. Bu konuda destek veriyoruz. Ailelerin bu konuda bilinçli olup, bir çocuğu hastaysa diğer gebeliklerinde mutlaka bize başvurması, önerdiğimiz tanı ve tedavi yöntemlerini kullanması gerekiyor” şeklinde konuştu.

    “Toplumda dışlanan bu çocukların morale çok ihtiyaçları var”

    Bu çocukların moral ve desteğe çok ihtiyaçları olduğunu vurgulayan Yılmaz, “Bunlar, şeklen ve görüntü olarak çok engelli, toplum içinde de dışlanan çocuklar. Serviste bile sıkıntı yaşıyorlar. Biz burada bunlara çok güzel bir servis ortamı oluşturduk. Moral ve motivasyon desteği sağlamak için böyle bir yılbaşı programı organize ettik. Dileğimiz, bu çocuklar için daha çok şey yapabilmek, 2018’in onlar için daha güzel bir yıl olması, daha çok imkan sağlayıp daha fazla tanı koyup daha fazla tedavi verebilmek” ifadelerini kullandı.

    Üniversite bitiren Alişan’ın tek isteği bir iş

    Serviste 23 yaşındaki Alişan ile 14 yaşındaki Sıla Kutlu, nadir hastalıklarına karşın, yaşama tutunmayı başarmış iki kardeş. Tekerlekli sandalye ile yaşamını sürdüren Alişan, iki yıllık üniversite mezunu. Sıla ise Tevfik Sırrı Gür Anadolu Lisesi birinci sınıf öğrencisi. Alişan, ‘Düşlerim ve Kameram’ adlı bir kendi yaşamını anlatan bir belgesel de çekmiş ve belgesini sosyal medyada yer almış. Sıla da çok başarılı bir öğrenci.

    Sıla, 2018’den beklentilerini şöyle dile getiriyor: “İyi, mutlu bir yıl olsun istiyorum. Yeni yılda daha mutlu olmak istiyorum. Derslerim güzel. Eczacılık okumak ve yeni, güzel ilaçlar geliştirmek istiyorum.”

    “Oğlumun tek ihtiyacı iş”

    Alişan ve Sıla’nın annesi Cavide Kutlu da hastalığın tedavisinde yeni ilaçlar çıktığı için çok mutlu olduklarını söyledi. Alişan yürüyemediği için bu tedaviyi alamadığını belirten Anne Kutlu, “İnşallah ona da bir tedavi uygulanır. Sağlık Bakanlığımıza sesleniyorum, biraz daha çocuklarımıza gayret ve destek gösterirlerse seviniriz” dedi.

    Oğlu Alişan’ı tekerlekli sandalyede üniversitede okuttuğunu ifade eden Kutlu, “Oğlum, üniversitede iki yıllık lojistik bölümünü bitirdi. Tek dileğim oğluma bir iş. Şu an benim oğlum 4 duvar arasında, ben onu dışarı çıkarmasam bütün hayatı evin içinde. Ama ben ikisine elimden geldiği kadar yetişmeye çalışıyorum. Oğlumun tek ihtiyacı iş. Oğlum, şu an iş arıyor, iş bekliyor. İş başvurusu yapıyoruz, ‘bizim aradığımız kriterde değilsin’ diyorlar. Bu sefer oğlumun anında psikolojisi bitiyor. Neden, ne eksiği var? Benim oğlum bilgisayar kullanıyor. Tamam tekerlekli sandalyede ama bu şekilde de okul bitirdi. Ben onu eve kapatmadım. Tek isteğim çocuklarımın geleceği. Oğlum çalışmayı gerçekten işitiyor. Yarım gün de olsa yeter. Biz parasında değiliz. Oğlum hayata tutunsun, bir işe yaradığını hissetsin. Biraz daha duyarlı olmalarını istiyoruz” diye konuştu.

  • Türkiye’den nadir hastalıkların tedavisi için uluslararası işbirliği

    Yerli ilaç firması TRPharm tarafından, hastaların erişimde zorluklar yaşadığı Fenilketonüri gibi nadir rastlanan hastalıkların tedavisinde kullanılacak üç yetim jenerik ilaç Türkiye’den 25 ülkeye ilaç ihraç edilecek.

    Türkiye merkezli bölgesel bir ticari aktör olmak amacıyla AR-GE ve gelişmiş biyoteknolojik üretim kapasitesi yatırımlarıyla yenilikçi olmaya odaklanan TRPharm, Türkiye ve Orta Doğu’da üç yetim jenerik ilaç için Dipharma ile bölgesel bir ticari, imalat işbirliği anlaşması imzaladı. Bu önemli işbirliği ile nadir hastalıklar olarak tanımlanan ve kalıtsal hastalıklar olan Fenilketonüri (PKU), Gaucher Hastalığı ve Herediter Tirozinemi hastalığı için tedavi alternatifi sunulacak. Ürünler Türkiye, Körfez Arap Ülkeleri ve diğer Orta Doğu ülkelerinde TRPharm tarafından ruhsatlandırılmalarının ardından piyasaya verilecek. Taraflar, yetkili otoritelerden alınan onay ve gerekli işlemlerin yapılmasının ardından Türkiye’ye teknoloji transferi gerçekleştirecek.

    Hastalıklar nadir ama etkisi çok fazla

    İşbirliği hakkındaki görüşlerini belirten TRPharm Genel Müdürü Mehmet Göker, “Nadir hastalıklar, en yenilikçi tedavileri mümkün olan en erişilebilir şekilde pazara sunmak açısından şirketimizin vizyonuyla daima uyumlu olmuştur. Bu ürünler çok ciddi hastalıklardan muzdarip olan hastaları tedavi etmek için geliştirilmiştir. Bu hastalıklardan etkilenen hasta sayısı nüfusun sadece küçük bir kısmını oluşturmasına rağmen, hastalığın; hastalar ve sevdikleri insanlar üzerindeki etkisi genellikle dramatiktir. Bu işbirliğinin, uzmanlaşmış ve maliyetli tedavilere daha uygun fiyatlı ilaç tedarikiyle sağlık bütçelerini destekleyerek bölgede daha geniş bir hasta grubuna erişilmesini sağlayacağına inanıyoruz. Girişimimizin amacı; Türkiye’yi bölgesel bir üretim merkezi olarak konumlandırarak Türkiye, Orta Doğu ve Kuzey Afrika için yerel üretim kapasitelerini daha genişletmektir. Bu önemli görevde, ilaç sektöründe uzun zamandır tecrübeli olan Dipharma gibi değerli bir İsviçre şirketi ile ortaklık kurduğumuz için onur duyuyoruz” dedi.

    Fenilketonüri ülkemizde daha sık görülüyor

    Kalıtsal metabolik bir hastalık olarak tanımlanan Fenilketonüri, tedavi edilmediğinde geri dönüşümsüz ve ilerleyici beyin hasarına neden oluyor. Doğumdan hemen sonra bebeğin topuğundan alınan bir damla kanla tespit edilebilen hastalık, Türkiye’de de sık görülüyor. Verilere göre, Türkiye’de doğan her 3 bin-4 bin 500 çocuktan biri fenilketonüri tanısı alıyor. Bu oranın yüksek olmasında akraba evliliğinin etkili olduğunu ifade ediliyor.

    Gaucher hastalığı da nadir, kalıtımsal bir lizozomal depo hastalığı olarak tanımlanıyor ve bazı yağlı maddelerin, dalak, kemik iliği, karaciğer ve akciğerde, bazen de beyinde birikmesine neden oluyor.

    Kalıtsal metabolik hastalıklar içinde yer alan Herediter Tirozinemine, yeni doğan veya çocukluk döneminde tanı konulabiliyor. İlgili enzimlerdeki sorunlara bağlı olarak karaciğer, böbrek, sinir sistemi etkileniyor ve kişinin göz ve cildinde değişiklik söz konusu oluyor.

    TRPharm Yenilikçi ilaçlara odaklanıyor

    TRPharm Türkiye’de yerel pazarın dışında MENA bölgesinde monoklonal antikor teminine yönelik bir biyoteknolojik üretim tesisi inşa etmenin yanı sıra ruhsatlandırmadan başlayarak klinik programların tüm evrelerinin gerçekleştirilmesine kadar yeni ve yenilikçi ilaçların piyasaya sürülmesine odaklanıyor. TRPharm başta onkoloji, viroloji, enflamatuar ve nadir hastalıklar olmak üzere geniş bir ürün portfolyosuna sahip.

    Dipharma S.A. ise nadir hastalıklar için yüksek kaliteli ve yenilikçi ilaçlar geliştirmede uzmanlaşmış bir İsviçre firmasıdır. Dipharma S.A. küresel bir varlık kazanmış üçüncü nesil aile şirketlerinin bir parçasıdır. Nadir genetik bozuklukların tedavisinde kullanılan bir ürün portföyüyle Dipharma S.A., doğuştan gelen metabolik hastalıklardan etkilenen insanlar için uygun maliyetle ve küresel erişime sahip gelişmiş çözümler sunmak için çalışmalarını sürdürmektedir.