Etiket: Mynet

  • Başbakan’dan önemli açıklamalar

    Başbakan’dan önemli açıklamalar

    Başbakan Recep Tayyip Erdoğan partisinin grup toplantısında konuştu. Erdoğan, Makedonya’da Atatürk’ün babası Ali Rıza Efendi’nin iki evinin restore çalışmalarının başladığını belirterek ‘Başta CHP’iler olmak üzere Atatürk istismarcılarına bu iki hatıra evi ithaf ediyorum.’ dedi. İşte Erdoğan’ın konuşmasından satır başları:

     

    “Genel kurulda çok yoğun hakaretlere sabırla hareket ederek Büyükşehir tasarısını yasalaştırdığınız için teşekkür ederim. Son bir haftadır milletim bir kez daha muhalefetin çapsız siyaset tarzını çok net olarak görmüştür. Demokratik bir görüş sergilemek yerine her zaman olduğu gibi şiddeti, hakareti ve oyalama taktiklerini yapmıştır. Sabırla, metanetle, cesaretle süreci takip ettiğiniz için tek tek şükranlarımı takdim ediyorum.

     

     

    Sayın Cumhurbaşkanımızın da onayıyla 13 ilimiz Büyükşehir olacak. Bu illerimizle birlikte Türkiye genelinde yerel hizmetleri çok daha kaliteli alacak olan vatandaşlarımıza da hayırlı olsun diyorum. Ak Parti belediyecilik konusunda iddia sahibi bir partidir. Çok ciddi bir tecrübeye sahibiz”

     

    BÜYÜKŞEHİR TASARISI

    Bunun üzerine söz söylemeleri için bir katkıları, bilgileri olması gerekir. CHP ve MHP belediyelerinin hali ortada. Ak Parti ise örnek oluşturacak bir performans ortaya koyduğu da ortadadır.

     

    Büyükşehir Kanunu şehirlerimiz için en iyi planlama yapılarak Meclis’e getirilen bir kanundur. Söyleyecek sözleri olmayanlar sadece şiddet uygularlar, küfür ederler. Muhalefet partilerinin idare ettiği belediyelerin çoğunda beceriksizlik görürsünüz. Muhalefetin millete hizmet gibi bir derdi yok. Kendileri sorunları çözmediler, çözene engel oldular. Biz milletimize hizmet vermeye devam edeceğiz. Çünkü biz bu millete sevdalıyız.

     

    10 KASIM TÖRENLERİNE KATILAMADIK

    Yaptığımız dış ziyaretler nedeniyle 10 Kasım törenlerine katılamadık. Mustafa Kemal Atatürk’ü şükranla rahmetle yad ediyorum. TİKA’nın girişimleriyle Makedonya’nın bir köyünde Atatürk’ün babası Ali Rıza Efendi’nin evi olduğu tespit edildi. Bu iki ev restore çalışmalarına başlandı. Müze evi olarak ziyaretçilere hizmet verecek. Ayrıca Atatürk’ün eğitim gördüğü okulda çalışmalarımız başladı. 20 Kasım’da tamamlayacağız. Biz nutuk atanlardan olmadık. Başta CHP’iler olmak üzere Atatürk istismarcılarına bu iki hatıra evi ithaf ediyorum.

     

    HELİKOPTER KAZASI

    17 kahramanımızı şehit verdik. Aziz milletimize sabır diliyorum. Kazayla ilgili adli ve idari soruşturma başladı. Bir terörist saldırı söz konusu değil. Helikopterlerin yorgun, bakımsız olduğunu ifade edenler var.

     

     

    Ağzı olan konuşuyor. Terörle mücadele esnasında bu tür acı hadiseler yaşanabiliyor. Soruşturmalar yapılacak, gereken tedbirler alınacaktır. Pazar günü arkadaşlarımızla ilgili Diyarbakır’a gittik, onları hakka uğurladık. Ellerini ovuşturan fırsatçıların bu olayı istismar ettiklerini gördük. 30 yıldır süren bu davayı millet meselesi değil, hükümet meselesi olarak görenler var. Sırf hükümet zarar görsün diye dua ediyorlar.

     

    CHP ZAVALLILIK İÇERİSİNDE

    Bunlar AK Parti zarar görsün diye Türkiye düşmanlarının sırtını sıvazlayacak kadar ölçüyü kaçırdılar. O katilin sırtını sıvazlayan bir partiye, bir CHP’ye, bir CHP genel başkanına sahibiz.

    CHP bu süreçte Türkiye’nin zarar görmesinden medet umacak kadar zavallılık içerisinde. CHP Genel Başkanı’na sesleniyorum: Türkiye küçük hesaplar yapmayacak kadar büyük bir devlettir.

     

     

    EN SERT KARŞILIKLAR VERİLECEKTİR

    Yapılan saldırılara en sert karşılık veriliyor, en sert şekilde de karşılık verilecektir. Sınırımıza saldırılara çok daha sert tepki vermekten kaçınmayacağız. Kimse ateşle oynamasın, kimse Türkiye’nin sabrını test etmeye çalışmasın.

     

     

    AÇLIK GREVLERİ

    Bir arada bulunmaları bile düşünülemeyen en uçların en sinsi şekilde yol arkadaşlıkları yaptıklarını gördük. Sinsi hedefler çerçevesinde ortak kampanyalar yürütüldüğümü görüyoruz. Bazı cezaevlerinde açlık eylemi başlattılar.

    Kandil’den gelen talimatla başlayan eylem BDP ile birlikte yaygınlaştırıldı. Can, kan üzerinden hesap yapmaya alışmış olan terör baronlarının içinde yine insanlar kaldı. Kandil’e laf söyleyemeyenler hükümeti zora sokmanın gayreti içerisindeler. Bugüne kadar yaptığımız reformları küçümsemeye çalıştılar.

     

     

    OPERASYONLAR DURMAZ

    Bugüne kadar halkımız, Kürt kardeşlerimiz için bunların karşısına dikildiler. Ucuz hesapların içerisine girmeye çalışıyorlar. Siyaset yapamayanlar başka yollara girerler. Siyasetçinin görevi açlık grevi yapanlara arka çıkmak değildir.

    Bunlar bataklıkta gezinmeye alıştılar. Anadilde savunma diyorlar. 30 Eylül’de kişinin kendisini istediği gibi ifade edebileceğini dünyaya duyurduk. TSK silah bıraksın diyorlar. Onlar silah bırakmadıkça, silahlar sussun demiyoruz dikkat edin. Onlar silah bırakmadıkça operasyonlar bitmez.

     

     

    Bu saldırılara gereken cevap verilecektir. Terör saldırıları oldukça, millet olarak devlet olarak bu saldırılara gereken cevabı vereceğiz. AK Parti ne şekilde olursa olsun yaşatmayı ilke edinmiştir. İnsanı yaşat ki devlet yaşasın dedik. Ama bunların böyle bir derdi yok ki.

     

     

    BDP’YE YAZIKLAR OLSUN

    Benim Mehmetçiğim dağda yakaladığı teröriste üşümesin diye parkasını verecek kadar alicenaptır. Bir kişinin burnu kanamasın diye 10 yıldır çalışıyoruz. BDP’ye bir kez daha yazıklar olsun. Arkadaşlarımla birkaç görüşmeleri oldu. kendileri de söylüyor. Biz artık başa çıkamıyoruz diyorlar. Dışarıda ise sanki bir şey yapacaklarmış gibi konuşuyorlar. Bunların bir hüneri yok.

    BDP’nin hiçbir zaman çözümün taraftarı olmadı. Güçleri de yok. İradeleri var zannetmeyin. O yüzden de bir işe yaramıyorlar. Dağdaki teröristin elini ölüp zavallılaşmış BDP’den itaatten başka bir şey beklenemez. Yürekleri, cesaretleri varsa bu emirleri verenlere karşı cesur bir duruş sergilensinler, cesaret göstersinler. Bunların amacı kaos oluşturmak, gerilimi tırmandırmak

     

    MEDYAYA ELEŞTİRİ: SİZE NE OLDU

    Bazı medya kuruluşları bu eylemlere destek veriyor, çanak tutuyor. Ya siz ne zamandan beri bu terör örgütünün sevdalısı oldunuz, dadaşlara göstermediğiniz şefkati nasıl teröre gösteriyorsunuz.
    Siirt’te katledilen 4 kızımızı görmediniz. 11 yaşındaki yavrumuzu görmediniz. Yaşatmak ve yaşamayı o gün sorgulamadınız da bugün size ne oldu.

     

     

    PABUÇ BIRAKMAYIZ

    Bu tuzağa biz düşmeyiz. Gerilimi arttırmak için yapılan oyunlara biz pabuç bırakmayız. Türkiye eski Türkiye değil, bunlar bayat senaryolar. Bu tezgahı bozmak için ne gerekiyorsa yapacağız. Bu gerilimi tırmandırma ameliyatına boyun eğmeyiz.

     

     

    VARSIN DEVAM ETSİNLER

    BDP’li milletvekilleri de açlık grevlerine varsın devam etsinler. Arada kebaplar gelmesin tabii.

    NEFİS TERBİYESİNE İHTİYAÇLARI VAR

    Bunların tabii bir nefis terbiyesine ihtiyaçları var. Bunların rejim yapmaya ihtiyaçları da var.

     

     

  • Manken Baş’ın ölümüne ikinci rapor ‘cinayet’ dedi

    Manken Baş’ın ölümüne ikinci rapor ‘cinayet’ dedi

    Muğla’nın Bodrum İlçesi Yalıkavak Beldesi’nde 2 yıl önce turizmci Ahmet Bayer’in villasının terasından düşüp ölen 2003 yılı Miss Model Of The World (Mankenler Kraliçesi) yarışması birincisi 32 yaşındaki Aslı Baş’ın, ikinci bilirkişi raporunda da cinayete kurban gittiği belirtildi. Baş’ın önce sırtına ve başının arkasına sert bir cisimle vurulduğu, boynunun kırıldığı, ardından kucağa alınarak terastan atıldığı ifade edildi.

     

    Manken Aslı Baş, 21 Temmuz 2010 tarihinde saat 02.30 sıralarında vurgun yediği için tekerlekli sandalyeye mahkum yaşayan turizmci 55 yaşındaki Ahmet Bayer’in Yalıkavak Beldesi’ndeki tatil köyü içindeki villasının 6.5 metre yüksekliğindeki terasından düşerek yaşamını yitirdi. Genç mankeninin ölümüyle ilgili olarak Ulusal Kriminal Büro Adli Kriminal İnceleme ve Raporlama Kuruluşu tarafından geçen 19 Nisan’da hazırlanan ön bilirkişi raporunda, ‘Kadın düşmüyor, atlamıyor, atılıyor’ ibaresi üzerine, turizmcinin oğulları 25 yaşındaki Hakan Bayer ve 23 yaşındaki Volkan Bayer geçen 29 Ağustos’ta tutuklandı.

     

     

    Olayla ilgili 30 Ekim 2012 tarihinde yine aynı kuruluş tarafından hazırlanan 172 sayfalık detaylı ikinci bilirkişi raporunda da manken Baş’ın cinayete kurban gittiği belirtildi. Bodrum 1’inci Sulh Ceza Mahkemesi, geçen 8 Kasım’da görülen davanın duruşmasında, Muğla Cezaevi’nde tutuklu bulunan Volkan Bayer’i yurtdışı yasağı koyup, adli kontrollü olarak tutuksuz yargılanmak üzere serbest bıraktı. Hakan Bayer’in ise tutukluluğunun devamına karar verdi.

     

     

    BAŞINA SERT CİSİMLE VURULUP, ATILMIŞ

     

     

    Mahkemeye ulaşan ikinci bilirkişi raporu ve villada cansız mankenle yapılan tatbikatın ardından olaydaki sır perdeleri de yavaş yavaş tüm detayları ile gün yüzüne çıkmaya başladı. Raporda, manken Baş’a ait, notebook, pasaport, telefon, facebook hesabı ve 12 saatlik kamera kayıtlarının dökümlerine de yer verildi. İkinci bilirkişi ve cansız mankenle yapılan prova raporlarında, manken Baş’ın düşme veya atlama değil ‘atılma’ sonucu öldüğü vurgulandı. Genç mankenin, önce sırtına ve başının arkasına sert bir cisim ile vurulduğu, boynunun kırıldığı, ardından kucağa alınarak terastan atıldığı ifade edildi.

     

    20 sorunun yanıt beklediğinin belirtildiği raporda, “Manken Baş’ın başının sol arka bölgesinde kemiğin kırılarak içeri göçmesiyle oluşan göçük yere düşme ile değil, vurma sonucu meydana gelmiş. Büromuzun kanaatine göre Aslı, kuvvetle muhtemel baygın veya darbelenmiş halde atılmış. Boynundaki kırılmanın ise yukarıdada meydana gelmiş olabileceği göz önünde bulundurulmalı” denildi.

    Bilirkişi raporunda Aslı Baş’ın tam olarak saat 02.33.37’de düştüğünün belirlendiğine de yer verildi.

     

    ŞÜPHELİ HAREKETLER KAMERALARA TAKILMIŞ

    Raporda, atıldığı ve ölümün meydana geldiği saatlerin ardından delil karartmaya, delillerin yerini ve şeklini değiştirmeye, saklamaya, silip yıkamaya, yıkayanın ifadesine göre yıkatılmaya çalışıldığı, mekanda var olan kişilerden başkaca kişilerin de kameralara yansımayan bir takım yerlerden mekana giriş çıkış yaptıkları, anlamsız ve olmaması gereken bazı hareketlerin şüphe ve dikkat çekici bulunduğu da vurgulandı. Düşmenin hemen ardından bir kişinin çalıların arasına bıraktığı cismi, gündüz saatlerinde bir kadının aldığının, kamera görüntülerinden tespit edildiğine de raporda yer verildi. Raporda bu cismin Baş’ın baş ve sırtına vurulan cisim olabileceği de öne sürüldü.

     

    KUCAKTA TAŞINIP ATILMIŞ

    Raporda, görüntü kayıtlarındaki düşüş pozisyonundan manken Baş’ın kucakta bir hasta gibi taşınıp atıldığının anlaşıldığı belirtildi. Genç mankenin düşme sırasında çok kuvvetle muhtemel kendinde olmadığı, baygın olduğu izleniminin hareketsizliğinden anlaşıldığı da raporda kaydedildi.

     

    YAŞAM DOLUYMUŞ

    Bilirkişi raporunda, Hakan Bayer, Nilgün Okur, Beyhan Strasser ve Melis Murat’ın olayın tam merkezinde oldukları, hepsinin de yaşananları gördükleri öne sürüldü. Bu kişilerle birlikte Bayer’in şoförünün de şüpheli durumunda olduğu vurgulandı. Bayer, oğulları ve tanıkların ifadelerinde agresif, sinirli, psikilojik tedavi gören, asabi biri olarak tanımlanan manken Baş’ın raporda, görüntülü telefon ve notebook çözümlerinden ve hakkında bilgi alınan arkadaşlarından edinilen kaanatin ise intihara meyilli olmadığı, munis, uysal, saf, intihar değil yaşam insanı olduğu ve istismarcı kişiliğe sahip olmadığına yer verildi.

     

    RAPORDA YANIT BEKLEYEN SORULAR

    1) Hakan Bayer, olay günü saat 15.00’ten sonra babası Ahmet Bayer’i tam 36 saat hiç aramıyor. Babası da Hakan’ı aramıyor?
    2) Hakan Bayer, olay günü ve ertesi gün güvenlik kamerası kuruluşunu arıyor. Ardından da bu kuruluşa altı kez mesaj çekiyor. Neden?
    3) Olay yerini ve havuzlu bahçe katını gören kamera neden yok?
    4) Evin içini ve tahta perdeyi gören kameralar da yok neden?
    5) Hakan Bayer verdiği ifadede Aslı’yı ambulansa taşıdıklarını söylüyor ama bu görüntülerde Hakan yok?
    6) Volkan, ‘Aslı ile samimiyetim yoktu’ diyor ama 00.59’da merdiven başında Aslı’ya ya tokat atıyor veya benzer davranışta bulunuyor, bu iki defa oluyor?
    7) Aslı’nın HTS’si (Konuşma dökümü) nerede? Gelmediyse neden sorulmuyor? Geldiyse kaybolmuş olabilir mi?
    8) Aslı, Ahmet Bayer’in dediği gibi şayet abisine gidecek ise ölmeden önceki son hareketi harici elbise giymek olmalıydı. Oysa saat 01.48’de soyunup üstünde öldüğü andaki kıyafeti ile havuzlu kata çıkarmıydı?
    9) DVR’lar (kamera sistemi) kurulurken aynı kapasitede HD’lere sahip olması gerekir. Neden farklı? Farklı hardiskler mi sunuldu?
    10) Olayın hemen ardından neden sadece üç kişinin ifadesi alınıyor? Mekanda olduğu söylenen kişilerin ifadeleri alınmıyor?
    11) Ahmet, Hakan, Nilgün ve Beyhan’ın vücutları neden incelenmiyor? Bir boğuşma izi neden aranmıyor? Yaralıda otopsi izi aranıyor fakat akla bunun bir intihar olmayabileceği ihtimali neden akla getirilmiyor?
    12) Aslı’nın olay anından iki üç dakika önce konuşurken saati kolunda. Ancak, düştüğü yerde kolunda saati bulunmuyor? Ardından hastanede teslim edilen malzemeler arasında saat tekrar ortaya çıkıyor? Bu nasıl oluyor?
    13) Ahmet Bayer, Aslı’nın telefonunun bozuk olması nedeniyle kendisinin telefonunun kullandığını söylüyor ama buda doğru çıkmıyor?
    14) Olayda ifade verenlerin çelişkili ifadeleri ve bazı konuları ezberlercesine aynı şekilde tekrar etmeleri tesadüf müdür?
    15) Görüntülere yansıyan ve M.’nin çalıların içerisine bıraktığı cisim üzerinde taşınması veya elinde görülmesi sıkıntı yaratacak bir şey midir? Neden saklanıp, sonradan yerinden alınmış ve yok edilmiştir? O cisim nedir?
    16) Duvar üzerinde bulunan 80 santimetre yüksekliğinde ve 1 metre genişliğindeki dikenli bitkilerin arasından geçerken çıplak vaziyetteki bacaklarını yırtması veya çizerek kanatması gerekmez miydi?
    17) 6,5 metre yüksekten düşen 1.85 boyundaki Baş’ın boyuda hesaba katıldığında 8.35 metre yüksekliğe ulaştığı için düşme anında vücut ağırlığıda hesaba katılarak kafatasının yarısının kırılması gerekirdi,
    18) Yüz üstü atlama pozisyonunda ellerin avuç içleri zarar görmesi gerekirdi, oysaki tam tersi olmuştur. Sol el avuç içerisinde çizikler olduğu bununda düşme esnasında yine sol elini kullanarak muhtemelen duvardan tutunmak istediği esnada meydana geldiği.
    19) Tanıklardan Nilgün Okur’un beyanlarını şüphelidir. Okur, Baş’ın çitin içerisine girdiğini ve buradan uzun bacakları ile atlar vaziyette geçerek kendisini boşluğa bıraktığını beyan etmektedir. Okur’un ifadesinde olayı gizlediği açıkca görülmektedir. Çünkü Aslı Baş anlatıldığı gibi ayağında parmak arası terlikler ile hem de çim bir zemide koşması mümkün olmamakla birlikte, bahçe duvarı etrafındaki dikenli bitkili çitin içinde geçmesi halinde bacaklarında mutlaka çizikler olması gerekirdi,
    20) Görgü tanıklarının ifadelerinde hepsi ağız birliği yapmış gibi Aslı Baş’ın bir şişe şarap içtiğini bundan sonrada psikolojik nedenlerinden dolayı hap kullandığını beyan etmektedir. Oysaki raporlarda buna rastlanmamıştır.

  • Erzurum’un misafiri

    Erzurum’un misafiri

    22 yıldır Türkiye’nin dört bir yanına blues müziğini taşıyan ülkemizin ilk ve tek blues festivali “Efes Pilsen Blues Festival”, 23. yılında yolculuğuna Erzurum’da düzenlenecek konserle devam ediyor. Efes Pilsen Blues Festival 23 kapsamında Polat Renaissance Hotel, 18 Kasım Pazar akşamı Blues’un Grammy ve Emmy ödüllü isimlerini ağırlıyor.

     
    Efes Pilsen tarafından Pozitif Live organizasyonuyla gerçekleştirilen, ülkemizin ilk ve tek blues festivali Efes Pilsen Blues Festival 23, bu yıl 23. kez Türkiye’yi turluyor. 20 ilde, 24 konserin verileceği Efes Pilsen Blues Festival 23 kapsamında 18 Kasım 2012, Pazar akşamı Polat Renaissance Hotel’de blues devlerini buluşturan bir konser düzenlenecek. Konser 19.30’da başlayacak.

     
    BLUES DÜNYASININ ÖNDE GELEN İSİMLERİ ERZURUM’DA
    Grammy ve Emmy başta olmak üzere birçok uluslararası prestijli organizasyonda ödüle layık görülen armonika blues üstadı Billy Branch ve grubu The Sons of Blues, Efes Pilsen Blues Festival 23 kapsamında Erzurum’da düzenlenecek konserin önemli isimlerinden biri. Billy Branch’ın özel konuğu olarak festivale katılan, genç yaşlarda blues ve R&B seslendirmeye başlayıp kariyerinde Junior Wells, Jimmy Dawkins, Bobby Rush, Buddy Guy, Albert King, Professor Eddie Lusk ve B.B. King gibi önemli isimlerle aynı sahneyi paylaşan, Mississippili blues sanatçısı Zora Young da Erzurum’da sahne alacak.

     
    Konserde ayrıca Teksas Blues tarzının en önemli temsilcilerinden olan elektronik blues gitaristi Smokin’ Joe Kubek & Bnois King’in de sahne alacağı Efes Pilsen Blues Festival 23’ün en büyük sürprizlerinden ve keyifli dinletilerinden biri ise 2009 Blues Müzik Ödülleri’nde “En İyi Yeni Sanatçı” ödülü, 2010 ve 2011’de “En İyi Baterist” ödülüne layık görülen, Legendary R.L. Burnside’ın torunu ve dünyanın en iyi davulcularından Cedric Burnside’in festivale özel gitar performansı olacak.

     
    27808 sayılı Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkilerin Satışına ve Sunumuna İlişkin Usul ve Esaslar Hakkındaki Yönetmelik çerçevesinde bu yıl 24 yaş üstü katılımcılara açık olacak Efes Pilsen Blues Festival 23’ün biletleri Biletix’ten satışa sunuluyor. Bilet fiyatı ise 15 TL.

     
    BLUES’UN KALBİ 1989 YILINDAN BU YANA BU FESTİVALDE ATIYOR
    Efes Pilsen Blues Festival, 1989 yılından bu yana Türkiye’yi blues müziği ile tanıştırıyor. Gelenekselleşen ve heyecanla beklenen bir etkinliğe dönüşen Efes Pilsen Blues Festival kapsamında 22 yılda 87 grup ve 267 sanatçı sahne aldı; toplam 355 konser gerçekleştirildi. Bu konserler 424 binin üzerinde müziksever tarafından izlendi.

     
    Efes Pilsen Blues Festival 23 kapsamında Antalya, Denizli, Konya, Kayseri, Mersin, Adana, Hatay, KKTC, Gaziantep, Diyarbakır, Erzurum, Trabzon, Ankara, Eskişehir, Bursa, Balıkesir, İstanbul, Edirne, Çanakkale ve İzmir olmak üzere 20 ilde toplam 24 konser düzenlenecek.

  • Cumhurbaşkanı Gül’den korkunç uyarı

    Cumhurbaşkanı Gül’den korkunç uyarı

    Cumhurbaşkanı Abdullah Gül Financial Times’a yaptığı açıklamada, Şam yönetiminin Türkiye’ye karşı kimyasal silah kullanma ihtimali konusunda uyarıda bulundu.

     

    Gül, bu tehdide NATO‘nun sağlayacağı Patriot füzeleriyle karşılık verilebileceğini belirtti.

     

     

    Gül, ‘Suriye‘nin kimyasal silahlara ve bu silahları taşıyabilecek eski Sovyet sistemine sahip olduğu biliniyor. Bu anlamda bir çılgınlık yapılması ve böyle bir hamleye girişilmesi ihtimaline karşılık hazırlık planları yapılmalı, NATO’nun şu an yaptığı şey de bu ‘ dedi.
    Ankara‘nın NATO’dan Suriye sınırına Patriot füzeleri konuşlandırılmasını istemeyi değerlendirdiğini belirten Financial Times, Gül’ün sözlerinin Ankara’nın Suriye’nin kendisine karşı kimyasal silah kullanması konusundaki kaygılarını sergileyen şimdiye kadarki en net açıklama olduğunu belirtti.
    Cumhurbaşkanı Gül’ün aynı zamanda eski bir dışişleri bakanı olduğunu hatırlatan gazete, Gül’üTürkiye’nin uluslarası alanda en çok bilinen yüzlerinden biri olarak tanımladı.
    ‘MÜLTECİLER GÜVENLİK RİSKİ ‘ 
    Cumhurbaşkanı Gül,Türkiye topraklarına düşen top mermilerinin kasıtlı atıldığına inanmadığını söyledi, ancak ‘Tabi ki bu tür olayları hoş göremeyiz ve gerekli tepkiyi veririz ‘ dedi.
    Gül ayrıca, Türkiye’ye sığınan Suriyeli mülteci sayısındaki artışın, Ankara için bir güvenlik riski olduğunu vurguladı.
    Gazete, Gül’ün Suriyeli mülteci sayısını resmi rakamların ötesinde, 150 bin kişi olarak bildirdiğini yazdı.
    Ancak Gül, en büyük ve yakın tehditle Suriye halkının karşı karşıya bulunduğunu ekliyor ve ‘Bu durumun devam edemeyeceği net. Suriye kendi kendini tüketen bir ülke haline geldi ‘ diyor.
  • Ette yeni bir skandal

    Ette yeni bir skandal

    Şimdi de antibiyotikli et skandalı. Bulaşıcı üç gün hastalığına yakalanıp telef olan binlerce hayvanın vatandaşa yedirildiği ortaya çıktı.

     

    Hastalık nedeniyle bakanlığın verilerine göre 3 bin, resmi olmayan rakamlara göre 20 binin üzerinde hayvan telef oldu. Yoğun antibiyotik etler ise kilosu 1-2 liradan kasaplara satılıp, vatandaşa yedirildi.

     

     

    A Haber’de yayınlanan Deşifre Programı, son aylarda büyükbaş hayvanlarda toplu ölümlere neden olan, üç gün hastalığı mercek altına aldı. Artan yem ve saman fiyatlarından dolayı zor günler geçiren hayvancılık sektörü bir darbe de üç gün hastalığından yedi. Hastalık nedeniyle yurt genelinde 20 bin büyük baş hayvanın telef olduğu belirtiliyor.  Peki bu hastalıklı hayvanların etleri ne yapıldı?  İşte yanıtı..

    İç Hastalıkları uzmanı Prof. Dr. Veysi Aslan, çıkış yeri Hatay olan hastalığın Mersin, Adana, Osmaniye, Urfa, Maraş, Iğdır ve Ağrı’ya yayıldığını, Kurban bayramı hareketliliği ile iç bölgelerde de görülmeye başlandığını kaydetti. 2 milyon hayvan risk grubunda olduğunu kaydeden Aslan, “ 50 binin üzerinde hayvan hastalığa yakalandı. Ülke genelinde iyimser yaklaşımla telef olan hayvan sayısı ise 20 binin üzerinde. 3 gün hastalığı ciddi bir afete dönüştü” dedi.

     

    Aslan, Avrupa’da üç gün hastalığından ölen hayvanların etinden, kedi köpek maması yapıldığını belirtirken, “Türkiye’de bu etlerin vatandaşa yedirilmesi vicdansızlıktır” şeklinde konuştu.

     

     

    Hatay Veteriner Odası Başkanı Yahya Hamurcu, Suriye’den gelen hayvanların hastalığın bulaşmasında önemli risk teşkil ettiğine dikkat çekerek, “Hastalık Ağustos ayından beri Hatay’da seyrediyor. Bu sefer ki yayılma ve ölüm oranı çok daha fazla oldu. Sadece Hatay’da 2 bin civarı hayvan kaybı oldu. Bu hayvanların bazıları mezbahanelerde zorunlu kesildi, bir kısmı telef oldu, bir kısmı imha edildi. Antibiyotikli etlerin tüketime sunulması doğru değil. Bunun kontrolü için sıkı denetim gerekiyor. Zor durumda olan yetiştiricilerin hayvanları parasal anlamda değerlendirmek için kasaplara verdiklerini duyuyoruz” şeklinde konuştu.

     

     

    Adana Veteriner Hekimler Odası Başkanı Gaffar Aktoz: “Yapmış olduğumuz araştırmalar neticesinde şu ana kadar üç gün hastalığı nedeniyle Adana”da 3 bin hayvan telef oldu. Ne yazık ki bu hayvanların etleri kilosu bir iki liradan kasaplara satılıyor, vatandaşa yediriliyor.” dedi.

     

     

    Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Haluk Eraksoy, antibiyotik etlerin insan sağlığına etkisiyle ilgili şu bilgileri verdi:

    “Antibiyotikler hayvanın vücudunda dokularda birikebiliyor. Varlığını bir süre devam ettiriyor. Pişirilme koşullarında bile bazen etkinliklerini koruyor. Tüketen kişi bu antibiyotiği de gereksiz yere almış oluyor.”

     

     

    Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Gıda Kontrol Genel Müdür Yardımcı Habib Can, hastalığın Hatay, Osmaniye, Adana ve Mersin olmak üzere 4 ilde ağırlıklı görüldüğünü, resmi rakamlara göre şu ana kadar 3 bin hayvanın öldüğünü açıkladı. Türkiye’de 1985 yılında ilk kez görülen hastalığın bu sene virüsün artmasıyla ağır seyrettiğini anlatan Can, “Paniğe gerek yok olayın boyutları abartıldığı kadar değil, bakanlık olarak gereken önlemleri alıyoruz” dedi.