Etiket: Mynet

  • Rejim yapsınlar

    Rejim yapsınlar

    Başbakan , cezaevlerindeki terör örgütü üyelerinin açlık grevlerine destek veren BDP’ye “yazıklar olsun” diye seslendi.

     

    * Siyasetçilerin işi açlık grevi yapmak değildir. Böyle bir yönteme girmek acziyettir. Bunlar bataklıkta gezinmeye alıştılar. Hükümet gelsin millet gelsin bunlara el atsın istiyorlar.

     

    * Bu terör örgütü öyle bir karanlıktır ki kendi öldüremezse, kendi mensuplarını öldürecek kadar gözünü kan bürümüştür. Şu anda cezaevlerinde ortaya konulan eylem, terör örgütünün kendi mensuplarını ölüme sürüklemesidir.

     

    * BDP’ye bir kez daha yazıklar olsun. Hiçbir zaman çözümün yanında olmadılar. Onlar diyorlar zaten, biz kendi içimizde birbirimize düşmüş durumdayız diyorlar. Bunu arkadaşlarımıza dahi diyorlar. Hiçbir zaman yaşatmanın çabasında olmadılar. Kandil’deki efendilerine yeter artık diyemediler.

     

    * Biz bu oyuna gelmeyiz. Bu kampanyaya boyun eğmeyiz. Defalarca tezgahlanan bu tuzağa düşmeyiz. Gerilimi arttırmak niyetiyle konan bu eylemlere prim vermeyiz. Bunlar tamamen bayat senaryolar. Bu gerilimi tırmandırma ameliyatına asla boyun eğmeyiz. BDP’li vekiller de açlık grevlerine varsın devam etsinler. Ama bu arada şiş kebaplar gelmesin. Nefis terbiyesine ihtiyaçları var. Rejim yapmaya da ihtiyaçları var. Ama biri bir diğerine kebap ikram etmesin…

     

    * Kandil’e laf söyleyemeyenler, eylemcilere çağrı yapamayanlar, yine Hükümeti köşeye sıkıştırmanın, zora düşürmenin gayreti içine giriyorlar. Bu eylemlerle gündeme getirilen konuların bazılarını, biz zaten eylemlerden önce ve bunlardan bağımsız olarak gündemimize almış, gereken çalışmaları başlatmıştık

     

    * Dağdaki teröristin elini öpüp, sırtını sıvazlatıp, üç kuruşla bayram harçlığı alacak kadar zavallılaşmış bu BDP yönetiminden, sorgusuz sualsiz itaatten başka hiç bir şey beklenemez. Eğer bunların acıma hissi, yüreği, cesareti varsa, bu gençleri ölüme sürükleyenlere karşı cesur bir duruş sergilerler.

     

    * Bunların amacı taleplerinin karşılanması değil, bunların amacı kaos oluşturmak, gerilimi tırmandırmak… Zira kendileriyle ilgili bir sorun varsa, onu çözmek bizim görevimizdir. Ama kendileriyle ilgili olmayan bazı şeyleri gündeme taşıyorlarsa, bu bir şantajdır.

     

    * Aynı şekilde başta Avrupa olmak üzere açlık grevini Türkiye aleyhine kampanyaya dönüştüren ülkelere, örgütlere ve çevrelere sesleniyorum. Terör örgütü askeri, polisi, korucuyu, sivil insanları hedef alırken üç maymunu oynuyordunuz… Kendi mensuplarını hedef alınca mı aklınız başınıza

     

    ATATÜRK’ÜN EVİNİ CHP’YE “İTHAF” ETTİ
    Başbakan Erdoğan, TİKA’nın Atatürk’ün Makedonya’daki baba evinin yerini tespit ettiğini ve evin yeniden yapıldığını belirtti, “İnşaatlar tamamlanma aşamasına geldi” dedi. Kocacık köyündeki inşa edilen evin fotoğraflarını gösteren erdoğan “Biz nutuk atanlardan olmadık. Nutuk hatmedenlerden de değiliz. Başta CHP’liler omak üzere Atatürk istismarcılarına da bu Makedonya’da inşa ettiğimiz hatıra evini ithaf ediyoruz, umarım gider orayı da ziyaret ederler” mesajı verdi.

     

    CİN ŞİŞEDEN ÇIKMIŞ
    Erdoğan, TBMM’den geçerek yasalaşan büyükşehir belediyelerine ilişkin düzenlemeyle ilgili muhalefet partilerinin eleştirilerine de sert bir yanıt verdi. Erdoğan, muhalefetin düzenlemeye karşı çıkmasını şişeden çıkan cin hikayesiyle anlattı: “Cin şişeden çıkmış adama demiş ki bir dileğini yerine getireceğim. Ama sana ne yaparsam komşuna 2 katını yapacağım. Adamın dileği çok enteresan. ‘Tek gözümü kör et’ demiş. İşte bizdeki muhalefetin ruh hali bu. Tek gözle de olsa yaşarım ama komşum hiç dünyayı görmesin. Kendisi yapamaz ama yapana da müsaade etmez. Bu kifayetsiz muhterislere rağmen hizmet üretmeye devam edeceğiz.”

  • Meclis’in turuncu koltukları saldırganlığı arttırıyor!..

    Meclis’in turuncu koltukları saldırganlığı arttırıyor!..

    AK Parti’nin doktor vekillerinden Prof. Necdet Ünüvar, milletvekillerindeki gerginliğin yasal düzenlemeler kadar, Meclis Genel Kurul Salonu’ndaki renklerden de kaynaklandığı görüşünde. Turuncu koltukların agresiviteyi (saldırganlığı) artırdığına dikkat çeken Ünüvar, turkuaz veya açık yeşil önerdi.

     

    GENEL KURUL’DAKİ RENKLER TURKUAZ YA DA AÇIK YEŞİL AĞIRLIKLI OLMALI 

    MECLİS’TE son dönem gerilim iyice tırmandı, özellikle büyükşehir yasasının görüşmeleri sırasında milletvekilleri birbirine girdi, küfür ve hakaretler havada uçuştu. AK Parti Adana Milletvekili, Sağlık Bakanlığı eski müsteşarlarından, Endokrinoloji-metabolizma bilim dalı başkanlığı yapmış olan Prof. Dr. Necdet Ünüvar, milletvekillerinin haleti ruhiyesini aktarırken, ilginç tespit ve önerilerde bulundu.

     

     

    – Siyasetçilerin kullandığı üslubun sertleştiğini görüyoruz. Nasıl yorumluyorsunuz?

    Kürsüye çıktığımız zaman veya komisyonda veya bir başka ortamda yaptığımız konuşmalar bizi bağlar. Şöyle bir ikilemden bahsediliyor; siyasetin dili ile normal hayatımızda kullandığımız dil. Ben bunun farklı olmasını bir türlü anlayabilmiş değilim. ‘Siyasetçi içeride kavga eder, dışarıda çay, kahve içer’ deniliyor. Bizler kuliste, sokakta, normal vatandaşa, seçmene ne konuşuyorsak kürsüde de onları konuşmalıyız.

     

     

    Sorumluluk sinirlendiriyor

    -Vekiller neden bu kadar gergin?

    Hepimiz ağır bir çalışma ortamı içindeyiz. Şu an Pazar günü saat 16.00’da kravatlı ve traş olmuş, ayakkabıları boyalı, pantolonu ütülü biriyle röportaj yapıyorsunuz. Pazar günü bu saatte benim gibi giyinen kaç kişi vardır. Belki bugün sabaha kadar çalışmak durumunda olacağız. Çok ağır gerçekten siyaset yapmak, sorumluluk isteyen bir iş. Sorumluluk zaman zaman sinirlenmemize yol açıyor. Birileri hakaretamiz bir tavırla çıkınca oradaki dayanamıyor ve tepki göstermek durumunda kalıyor. Cuma günü bir hatip 5 dakikalık konuşma süresinin yaklaşık 3 dakikasını resmen bizim grubumuza ağır ve resmen kabul edilemez hakaretler etti. 3-4 saat onun müzakeresi yapıldı. Bir kanunun çıkmasını istemiyor olabilirsiniz ama bunun yolu karşındakine ağır hakaret etmek değil. Olayı bir vazife şuuru içinde değerlendirip o şekilde davranmanın gerekli olduğunu düşünüyorum. Bizi tarihe mal edecek olan o tutanak memurlarının kayda geçirdiği şeylerdir. 10 yıl, 20 yıl sonra ben okuyacaksam kendimin, başkası okuduğu zaman da benim adıma başkalarının utanmayacağı ifadelerin kayıtlara geçmesi lazım. Siyasetçi her zaman sorumluluk gerektiren ve vitrinde olan insanlardır. Mağaza sahipleri vitrinin tozu toprağı varsa temizler, camı siler, biz de kendimizi vitrinde görüyorsak, o zaman birazcık üzerimizdeki tozu toprağı temizlememiz, üslubumuza azami özen göstermemiz gerekir.

     

     

    -İktidar ve muhalefet milletvekilleri arasındaki gerilimi sadece yasalar mı artıyor sizce?

    Milletvekillerinin stresli ruh hali zaman zaman değişiyor. Yasaya şiddetle muhalif oluyorsa bunu anormal ifadelerle takdim eden kitle olunca, doğal olarak meclisin genel havası da geriliyor ve psikolojik hava otomatikman gerginliğe doğru gidiyor. Siyaset hem ruh, hem beden sağlığını bozan bir şey aslında.

     

     

    Işık ve renk düzeni sağlıksız

    Düzenli uyuyamazsınız, beslenemezsiniz, spor yapamazsınız. Birini yapmazsanız kiminin kilosu, kiminin şekeri artar. Stresin bir kısmını da ona bağlamak gerekir. Ama çalışmama göre, Genel Kurul’daki ışık ve renk düzeni çok sağlıklı değil. Oturduğunuz koltuk turuncu, karşıda baktığınız şey de bembeyaz. Orada uzun süre oturduğunuz zaman o beyaz renk sizi rahatlatmıyor.

     

     

    Peki sizin öneriniz ne? Hangi renkler kullanılmalı?

    Ben renkler konusunda uzman değilim, renklerle ilgili birtakım çalışmalar yapılıyor. Ama bence rahatlatıcı renkler olmalı. Koltuklar için turkuaz gibi, hafif açık yeşil gibi veya ikisinin ortası daha mat renkleri kullanmak gerekiyor. Beyaz bloğun da majör bir renk değil de, farklı renklerin harmonisi olması gerektiğini düşünüyorum. Mesela kullanılan turuncu renk esasında kullanılmaması gereken bir renk. Agresiviteyi birazcık daha artıran bir renktir.

     

     

    BEYAZ RENK, PEK RAHATLATMIYOR

    Oturduğunuz koltuk turuncu, karşıda baktığınız şey de bembeyaz. Orada uzun süre oturduğunuz zaman o beyaz renk sizi rahatlatmıyor.

    Ön sıralardaki koltuklar ruh sağlığını olumsuz etkiliyor

    – ‘Yayla’ diye tabir edilen arka koltuklarda oturan vekillerin daha sakin olduğu gözleniyor. Ön koltuklarda oturmak farklı mı?

     

     

    Ben genellikle ön tarafta oturmuyorum. Özellikle ön tarafta oturan arkadaşların tepesinde kocaman avizeler var. Karşınızda hatip var ve ilk sırada siz olduğunuz için sanki sizinle konuşuyor gibi bir algı oluşuyor. Refleks olarak tepki göstermeniz gerekiyor. Ön tarafta oturmak biraz daha ruh sağlığını olumsuz etkiliyor. Grup başkanvekillerine Allah kolaylık versin, hep önde oturmak durumundalar. Nasıl yapılır bilmem ama Genel Kurul salonunun tüm bu yönleriyle gözden geçirilmesi gerekiyor.

     

     

    – Peki vekillere ruh ve beden sağlığını korumaları açısından öneriniz neler? 

    Uyku, beslenme ve egzersiz. Uykuyu biraz gayret göstererek yapabilirsiniz ama hiç yapılmayan aslında egzersiz. Yanlış bir anlayış var, sadece fazla kiloyu atmak gibi. Halbuki kalp ve diğer kasların çalışması ve işlevsel hale gelmesi açısından yararları var. 6 saat uyumak yerine 5 saat uyu ama mutlaka yürü. Haftada ayda bir defa canımız çıkıncaya kadar spor yapıp sonra yatmak değil.

  • Sokak çocuğu muyduk?

    Sokak çocuğu muyduk?

    Yılma Durak “Devlet Bahçeli ülkücüleri sokaktan kurtardı “ değerlendirmesine de sert tepki gösterdi.

     

    Durak, “Biz 80 öncesi sokak çocuğu muyduk? Ne demek istiyorsunuz. Sokağa çıkmak silahla olmaz ki. Sokağa çıkarsan fikrini hakim kılarsın. Demokratik yollarla bunu ya-parsın. Kim neyi sokaktan kurtardı. Şimdi bunlar söyleniyor. Ülkücüler 80’den önce sokakta istiklal mücadelesi vermiştir” diye konuştu.

  • Erzurum’un Kaderi

    Erzurum’un Kaderi

    Türkiye Kayak Federasyonu Başkanı Özer Ayık’ın  kış sporları açısından Erzurum için oldukça önemli olan Kuzey Kombine Dünya Kupası ve Kayakla Atlama Kıta Kupası yarışmalarının iptaline ilişkin açıklamasına Bakan Kılıç’dan yalanlama geldi. Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç, ‘Bu organizasyonun iptal edilme durumu paradan kaynaklanmamıştır.’ dedi.

     

    Bakan Kılıç,  adına oluşturulan internet sitesinde de yer alan açıklamasında, şunları söyledi:

     

    “Bu organizasyonun iptal edilme durumu paradan kaynaklanmamıştır. Kayak Federasyonu’nun Spor Genel Müdürü’nün ricasına rağmen kendi kararını kendisinin verdiği ve uluslararası federasyona bu yarışların Türkiye’de yapılamayacağı noktasında bir yazı gönderdiği yönünde bilgimiz var.Temaslar devam ediyor. Erzurum için o kadar büyük rakamlar harcandı ki söylenen rakamların eskilerin deyimiyle irapta mahalli yok. Bu organizasyon için böylesi bir paranın ödenmesi gerekli de değil. Organizasyon yapılırken kullanım sırasında bu paralara ihtiyaç duyulacak. Eğer iş işten geçmediyse bu organizasyon Türkiye’de yapılacak.”

     

    ÖZER AYIK NE DEMİŞTİ?

     

    Türkiye Kayak Federasyonu Başkanı Özer Ayık ise 8-9 Aralık tarihlerinde gerçekleştirilecek Kuzey Kombine Dünya Kupası ve Kayakla Atlama Kıta Kupası yarışmaların yapamayacaklarını belirterek, parasal kaynak bulamamalarına bağlamıştı. Ayık düzenlediği basın toplantısında şunları söylemişti:

    ‘”Spor Toto kaynaklı paranın çok büyük bir bölümünü henüz alamadık, bunu da yetkili mercilere ilettik. FIS, bize son tarih olarak 19 Ekim’i verdi. Bu tarihe kadar sözleşmeyi imzalayıp kendilerine göndermemizi istediler. Onu da bu ayın ilk haftasına kadar ertelettik. Ancak Perşembe günü FIS Genel Sekreteri aradı ve sürenin kalmadığını, mutlaka yazılı bir cevap vermemizi söyledi. Biz de Spor Toto kaynaklı ödeneğimizin açılıp açılmayacağını net bilmediğimiz için organizasyonu riske edemedik.Ödenek yetersizliği nedeniyle 8-9 Aralık tarihlerinde gerçekleştirilecek Kuzey Kombine Dünya Kupası ve Kayaklı Atlama Kıta Kupası yarışmalarını yapamayacağımızı, FIS’e bildirip, bu organizasyonların iptalini ve özrümüzü ilettik”

     

     

     

     

  • Konya’da tehlikeli gerginlik

    Konya’da tehlikeli gerginlik

    KONYA’da PKK’lı hükümlülerin cezaevindeki açlık grevini desteleyen Selçuk Üniversitesi’nden bir grup öğrenciye, halk tepki gösterip, saldırmak istedi. Polis üniversiteli grubu bir binaya alırken, halkı sakinleştirip uzaklaştırdı.

     

    Selçuk Üniversitesi öğrencisi yaklaşık 30 kişi bugün, saat 15.00 sılarında kentin en işlek caddesi olan Alaeddin Bulvarı’nda PKK’lı hükümlülerin cezaevindeki açlık grevini desteleyen açıklama yaptı. Açıklamanın ardından grup, Valilik binası arkasındaki Kayalı Park’a kadar yürüyüp, açlık grevinin 63’üncü günü olduğu için 63 dakika oturma eyleme yapmak istedi.

     

     

    Polis, yürüş izni bulunmadığı için grubu uyardı. Grup üyeleri ise yürüyüş yapmanın anayasal hakları olduğunu söyleyip yürümek istediğini belirtti. Öğrenciler ile polis arasındaki konuşma devam ederken çevrede toplanan halk, tepki gösterdi. ”Burası Konya, PKK’li istemiyoruz” diyereküniversiteli gruba saldırmak istedi.
    Polis çemberi altına alınan üniversiteli grup da PKK lehine slogan atınca, çevreden tepki gösterenlerin sayısı biranda arttı. Bunun üzerine polis, grubu sendikaların bulunduğu binanın içine aldı. Bu sırada, fırsat bulan bir kaç kişi grubun üzerine yürüdü. Polisin müdahalesiyle saldırı önlenirken, gösterici öğrencilere tepki gösteren yaklaşık 100 kişilik grup da bina önünden ayrılmak istemedi. Polis, tepki gösterenlerle konuşup sakinleştirmeye çalıştı. Halk sakinleşmeyince takviye olarak Çevik Kuvvet polisi çağrıldı. Polisin müdahalesiyle halk dağıldı. Polis yeniden gerginlik oluşmaması için üniversiteli grubu bina içinde tutarken, çevresi ise güvenlik çemberi altına alındı.