Etiket: müezzin

  • Burhaniyeli Müezzin Film Artisti Oldu

    Balıkesir’in Burhaniye ilçesinde, 15 yıldan bu yana Ören Caminde gönüllü müezzinlik yapan Ender Çiftçi film artisti oldu. İmam rolünü üstlendiği Hüddam adlı korku filminin 66 bin izleyiciye ulaşması üzerine yeni film teklifleri almaya başlayan 34 yaşındaki Çiftçi, oyunculuğu sevdiğini söyledi.

    Burhaniye’de Lokanta işletmeciliği yapan Ender Çiftçi, 15 yıldan bu yana Ören Caminde gönüllü müezzinlik yaparken, geçtiğimiz yıl senaryosunu Murat Özen’in yazdığı Hüddam adlı korku filminde imam rolünü oynadı. 36 kişilik ekibin rol aldığı Hüddamda oynamaktan mutlu olduğunu anlatan Ender Çiftçi,” Hüddam filmi şu anda sinemalarda gösteriliyor. Bu güne kadar 66 bin seyirciye ulaştı. Filmin tutulması bizi sevindirdi. Şimdi de bir komedi filminde rol almam için teklif geldi. Ben bu işi sevdim” dedi.

  • Müezzin Fuat Yıldırım’dan açıklamalar

    Gezi olayları sırasında eylemcilerin sığındığı Bezm-i Alem Camisi Müezzini Fuat Yıldırım, ” Ben siyasi malzeme olmak istemiyorum. Polisler beni çok şık bir şekilde ağırladı ve bana camide içki içilip sorulmadığını sordular. Ben de görmediğimi söyledim. Görüntü varsa çıkar” dedi.

     

    Gezi Parkı olayları sırasında, göstericilerin girdiği Dolmabahçe’deki Bezm-i Alem Valide Sultan Cami’sinde müezzinlik yapan Yıldırım, AA muhabirinin sorularını yanıtladı.

     

     

    “Basında, sosyal medyada çıkan hiçbir ifade, yorum bana ait değil”

    Yıldırım, basında kendisiyle ilgili birçok yazının yer aldığını belirterek, şunları anlattı:
    “Basında ‘görmedim’ ifadesi bir yerlere kadar çekildi. Benimle ilgili yazılar yazıldı, benim ağzımdan çıkmış gibi sözler söylendi. Basında, sosyal medyada çıkan hiçbir ifade, yorum bana ait değil. İlk zamanlarda birkaç medya kuruluşunda resmim koyulup hedef haline getirildim. Bununla ilgili de dava açtım. Benim bilgime başvurulmadan, bana sorulmadan yazılan yazılar. Emniyette verdiğim ifade basına sızdırıldı. Kavramlar, kelimeler üzerinde oynamalar yapıldı ve bizi basına malzeme yaptılar. ‘İçki içildiğini görmedim. Yalan mı söyleyeyim’ ifadesi nedeniyle ‘Başbakanı yalanlayan adam’ diye yazıldı. Bu doğru değil, beni üzdü. O gece burada mutlaka polis veya istihbaratçı vardı. Onlar çekmiştir mutlaka görüntü vardır. Ben bilmem. Gördüklerimi anlattım. Bununla bir yerleri vurmak doğru değil.”

     

     

     

    “6 saat boyunca sorguya çekilmedim, 1,5 saate yakın bilgime başvuruldu”

    Kendisinin devlet memuru statüsünde olduğu için basına çıkıp “içki içildi” veya “içki içilmedi” şeklinde herhangi bir demeç vermediğini dile getiren Yıldırım, olaylardan sonra İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nden aranarak bilgisine başvurulmak istendiğini söyledi.

    İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nde genç polis memurları tarafından “çok şık bir şekilde” ağırlandığını ifade eden Yıldırım, “6 saat boyunca sorguya çekilmedim. Bu kesinlikle doğru değil. 1-1,5 saat boyunca arkadaşlar bilgime başvurdu. Orada içki içilip içilmediği soruldu. Ben de ‘İçki içilip içilmediğini görmedim’ dedim. Buradan içki içildiği anlamı da içilmediği anlamı da çıkmaz. İçildiyse caminin 8 güvenlik kamerası var. Oradaki görüntüleri emniyete teslim ettim. Oradan tespit edilebilir” dedi.

     

     

     

    “Arap Camisi’nde görevlendirilmem geçici”

    Olaylar sonrası başlatılan soruşturmanın selameti ve basının yoğun ilgisi nedeniyle Kayabaşı’nda Hazreti Hüseyin Camisi’nde geçici görevlendirildiğini aktaran Yıldırım, daha sonra kendisinin ve eşinin sağlık durumlarının basında yer aldığını hatırlattı.

    Yıldırım, “Eşimin lösemi hastası olması ve benim de bazı sıkıntılarım nedeniyle Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez hocamız hem tedavilerin hem de görevin aksamaması için en yakın olan bir yere geçmemizi arzu etti. Ya Arap Camisi ya da Yeraltı Camisi diye talepte bulundum. Onlar da uygun gördü. Benim geçici görevlendirmem Arap Camisi’ne getirildi. Yani Arap Camisi’ne gelmek için talepte bulunduk. Ayrıca Diyanet İşleri Başkanımızın da bu hususta bir jesti oldu” diye konuştu.

     

     

     

    “Artık Dolmabahçe Camisi ve Fuat hoca siyasi malzeme olmaktan çıksın”

    Fuat Yıldırım, olaylar sırasındaki organizasyonları sayesinde camide ölüm olmadığı ve buraya kan bulaşmadığı için herkesin şükretmesi gerektiğini vurgulayarak, şunları söyledi:
    “Artık Dolmabahçe Camisi ve Fuat hoca siyasi malzeme olmaktan çıksın. Ben siyasi malzeme olmak istemiyorum. Artık bunu bitirmemiz, daha sağduyulu, sakin, itidalli düşünmemiz gerekiyor. Herkesi sevgiye, muhabbete, kardeşliğe davet ediyorum. Özellikle genç kardeşlerimize seslenmek istiyorum: Twitter’da, mesajlarda birbirinize karşı kin beslemeyin. Hepimiz bu ülkenin çocuklarıyız, kardeşiyiz. Hepimiz birbirimize bir evin çocukları gibi bakalım. Birbirimizi saygı çerçevesinde eleştirelim ama hakaret etmeyelim. Birbirimizi eleştirirken aydınlatalım, muhabbet, kardeşlik gerekli.”

     

     

     

    Yıldırım, yaklaşık 20 yıldır Bezm-i Alem Valide Sultan Camisi’nde görevli olduğunu ve son 5-6 yılda büyük emekler verdiğini, çocuğuna ayırmadığı vakti buraya ve cemaate ayırdığını aktararak, caminin değişen çehresinin gündemde olması gerektiğini ancak üzücü olaylarla gündeme geldiğini sözlerine ekledi.

  • Camide içki şişesi buldum, içerde çok sarhoş vardı

    Valide Sultan Camii Müezzini Yıldırım: Gezi eylemcilerinin cami işgalinin ardından camide içki şişesi görmedim demedim, çünkü gördüm. Cami içinde birçok sarhoş vardı. Özdil ve OdaTV sözlerimi çarpıttı, hakaret etti.

     

    Gezi Parkı eylemleri sırasında eylemciler tarafından harap edilen ve eylemciler terkettikten sonra arkalarında içilmiş bira kutuları bıraktıkları Bezmialem Valide Sultan Camii’nin müezzini Fuat Yıldırım, bazı basın kuruluşlarının sözlerini çarpıttığı ve kendisini hedef haline getirdiğini iddia ederek yargıya başvurdu.

     

     

     

    Yıldırım savcılığa şikayet ettiGezi bahanesiyle yapılan vandallığa destek veren medya, emniyette olayla ilgili ifadesi alınan müezzin Yıldırım’ın “Cami’de içki şişesi görmedim” dediği için Terör Şubesi’nde sorgulandığını, baskı altına alındığını, ‘içki içilmedi’ diye ifade verdiği için sürgün edileceğini iddia etti. Tüm bu haberlerin ardından savcılığa başvuran müezzin Yıldırım, Hürriyet gazetesi yazarı Yılmaz Özdil ve Odatv.com sitesinin yetkilileri Soner Yalçın ile Barış Pehlivan’ın hakkında “sözlerini çarpıttıkları, söylemediği sözleri söylemiş gibi lanse ettikleri ve kendisini hedef durumuna getirdikleri” iddiasıyla savcılığa şikayet dilekçesi verdi.

     

     

    Yılmaz Özdil, hakaret etti

    Şikayet dilekçesinde, Yılmaz Özdil’in 28 Haziran’daki köşe yazısında Yıldırım’ın hayat hikayesinin bir bölümünün izinsiz olarak yayınlandığı, yazısında alaycı bir tavırla Yıldırım’ın onur ve saygınlığını zedelediği, olmayan şeyleri varmış gibi yazarak açıkça hakaret ettiği” ifade edildi.

     

     

    Camidekilerin çoğu sarhoştu

    Dilekçede, müezzin Yıldırım’ın kendisine ait olmayan beyanların söz konusu kişiler tarafından kendi beyanıymış gibi gösterildiği ve toplumda küçük düşürülmeye çalışıldığı öne sürülerek “Yıldırım’ın şiddet içeren, yasa dışı gösterileri ve göstericileri koruyormuş havası yaratılarak siyasi malzeme yapılmıştır. Müvekkil hiçbir beyanında camide bira şişesi görmediğini beyan etmemiştir. Tam tersine caminin içinde içki kutusu gördüğünü, cami içinde birçok sarhoş olduğunu beyan etmiştir.

     

     

    Şüpheliler açıkça kendilerince oluşturdukları bir propaganda ortamında müvekkilime ait olmayan cümleleri halkın geniş kesimlerince okunabilecek şekilde basın ortamına taşımışlardır. Bu şekilde halkın bir kısmını diğer kısmına karşı suç işlemeye tahrik etmişlerdir. Müvekkilim sanki şüpheli sıfatıyla ifadesi alınmış gibi gösterilmiştir” ifadelerine yer verildi.

     

     

    Yazılan o sözler bana ait değil

    Şikayet dilekçesinde müezzin Fuat Yıldırım’ın isminin göstericilerle birlikte anılmasının kendisini son derece rahatsız ettiği de vurgulandı. Savcıya ifade veren müezzin Yıldırım, “Benim ağzımdan söylenen sözlerin hiçbiri bana ait değildir. Görevli olduğum camide, din adamı olarak meydana gelen olaylarla ilgili sükuneti sağlamak, kaostan uzak bir toplum için hareket ettim. Bunun dışında adım kullanılarak bir takım yazılar yazılmış, demeçler verilmiş, adeta kişiliğim alet edilerek toplum yanlış yönde kanalize edilmiştir. Bunları kabul etmiyorum” dedi.