Etiket: MTSO

  • MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Hüseyin Erkoç:

    Malatya Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Hüseyin Erkoç, Hamit Fendoğlu ve Turgut Özal’ın ölüm yıl dönümü dolayısıyla mesaj yayımladı.

    MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Hüseyin Erkoç mesajında, Türkiye’nin gelişmesinin önünde engel olan birçok tabuyu ortadan kaldıran ve ülkenin, dünya ile yarışır hale gelmesinde büyük emeği olan Türkiye Cumhuriyeti’nin 8. Cumhurbaşkanı merhum Turgut Özal’ı rahmetle ve minnetle andığını ifade etti. Erkoç, “Türk toplumunun yetiştirdiği uluslararası bir lider ve dünya siyasetçisi olan Turgut Özal, vizyoner kişiliği ile Türk siyasetinin önemli kilometre taşlarından biridir. Bugün hemen her alanda dünya ile yarışır halde olan Türkiye’nin önemli ilham kaynaklarından birini oluşturan değerli hemşehrimiz Turgut Özal, Türkiye’nin özgüvenini yeniden kazanmasının mimarı olmuştur. Türk girişimcilerini dünya ile tanıştıran Turgut Özal, o dönemde ortaya koyduğu hedeflerle Türk iş dünyasına yeni bir vizyon kazandırmıştır. Siyasi hayatımıza, demokrasimizin ve ülke ekonomimizin aydınlık geleceğine giden yolda üstün gayretleri ile unutulmayacak hizmetlerde bulunan 8. Cumhurbaşkanı merhum Turgut Özal’ı aramızdan ayrılışının 23. yıl dönümünde bir kez daha saygı, rahmet ve şükranla anıyorum” ifadelerini kullandı.

    17 Nisan 1978’de posta yoluyla evine gönderilen bombanın patlaması sonucu yaşamını yitiren Malatya Belediyesi eski başkanlarından merhum Hamit Fendoğlu için de bir mesaj yayımlayan Erkoç, “Tarih boyunca önemli devlet, siyaset, bilim ve sanat adamı yetiştiren Malatya’mızın geçmişte yetiştirdiği önemli siyaset adamlarından birisi de merhum Hamit Fendoğlu’dur. Bombalı bir saldırı sonucu, gelini ve torunlarıyla birlikte şehit edilen Malatya Belediyesi eski Başkanı Hamit Fendoğlu, bu ülkede örnek olarak gösterilen bir siyasetçiydi. Merhum Hamit Fendoğlu ile vefat eden gelini ve torunlarını saygı, rahmet ve şükranla anıyorum, ailesine bir kez daha başsağlığı diliyorum” ifadelerine yer verdi.

  • MTSO Başkanı Aşut: “ABD Ve AB Ttıp’da Sona Gelirken Türkiye Rekabete Hazır Mı?”

    Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Başkanı Şerafettin Aşut, ABD ve AB arasında devam eden Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı (TTIP) müzakerelerinin, 21. yüzyılın KOBİ’lerin çağı olacağını ortaya koyduğunu belirterek, “Bu görüşmeleri sadece izleyen durumunda olan Türk ekonomisi, KOBİ’lerini bu yarışta nasıl rekabetçi yapacak?” dedi.

    MTSO Başkanı Aşut, dünyanın iki dev ekonomisi Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve Avrupa Birliği (AB) serbest ticaret anlaşmasına doğru yol alırken, bundan etkilenecek ve pastadan alacağı pay azalacak olan Türkiye’nin sadece izleyen konumunda olduğunu ileri sürdü. Yazılı bir açıklama yaparak, ABD ile AB arasında devam eden TTIP görüşmelerini ve Türkiye’nin durumunu değerlendiren Aşut, dünya ekonomisinin yüzde 70’ini elinde bulunduran iki dev ekonomi ABD ve AB’nin bir serbest ticaret anlaşmasına doğru yol aldıklarına dikkat çekti.

    TTIP’da 2016 sonunda tüm fasıl görüşmelerinin tamamlanmasının beklendiğini ifade eden Aşut, “Dünya ekonomisinin iki dev kıtasının yapacağı bu ortaklıktan, bu bölgelerle iş yapan ülkelerin etkilenmemesi mümkün mü? Onların pastadan alacakları payın artması, bizim payımızın azalması anlamına gelir. Bir hazırlığımız veya endişemiz var mı? TTIP müzakerelerinde, AB ve ABD’nin yanı sıra tüm dünyayı yakından ilgilendirecek ticarete ilişkin ve hatta üretim sürecini de yakından etkileyebilecek yeni kurallar ve ilkeler belirlenmektedir” dedi.

    “KOBİ’LER DAHA ÖNEMLİ HALE GELİYOR”

    TTIP’de, AB’nin ilk defa bir serbest ticaret anlaşmasında yalnızca KOBİ’lere yönelik ayrı, özel bir bölüm ayırmak istemesinin dikkat çekici önemli bir konu olduğunu vurgulayan Aşut, TTIP ile KOBİ’lerin ülke dışına daha fazla ihracatta bulunabilmeleri ve yatırım yapabilmelerinin sağlanması ve aynı zamanda küresel tedarik zincirinde yer almalarının kolaylaştırılmasının amaçlandığını kaydetti.

    Taraflar arasında yapılan görüşmelerde KOBİ’lerin iş yapmalarını ve ihracatta bulunmalarını kolaylaştıracak önlemlerin değerlendirildiğine işaret eden Aşut, “Gerek ABD gerekse AB ekonomisinin omurgasını KOBİ’ler oluşturuyor. Teknoloji ile değişen ve temelinde internetin olduğu bilgi iletişim teknolojileri ile dönüşen yeni sanayi ve üretim devrimi ile KOBİ’ler daha da önemli hale gelmektedir. Gelişmiş dünya bunu görüyor ve bütün stratejisini buna göre kurguluyor” ifadelerini kullandı.

    “TÜRK EKONOMİSİ KOBİ’LERİNİ BU YARIŞTA NASIL REKABETÇİ YAPACAK?”

    TTIP ile küresel ekonominin bambaşka bir boyuta doğru gittiğini vurgulayan Aşut, şöyle devam etti: “İşler bizim için daha da zorlaşıyor. Çünkü taraflardan biri olan AB pazarı, bizim en büyük ihracat pazarımız. Bu anlaşma 2016 sonunda yürürlüğe girerse bize yansımaları neler olacak? Bu anlamda iş dünyamızın bilgisi olmadığı gibi bir tedbiri ve B planı olduğunu da düşünmüyorum. Peki, bu gelişmeler ışığında sadece bu görüşmeleri izleyen durumunda olan Türk ekonomisi KOBİ’lerini bu yarışta nasıl rekabetçi yapacak?”

    AB ve ABD arasında farklı uygulanan yasal düzenlemelerden dolayı meydana gelen ek maliyet ve artan bürokratik işlemlerin ve çifte uygulamaların önüne geçilmesinin de hedeflendiğini dile getiren Aşut, “Müzakerelerde KOBİ’lere ilişkin görüşmelerde odaklanılan bir diğer konu da bilgi paylaşımıdır. AB ve ABD yetkilileri KOBİ’lere kapsamlı ve güncel bilgilerin verildiğinin garanti edilmesi gerektiği görüşündeler. Taraflar ayrıca KOBİ’lerin TTIP’in uygulanması konusunda daha fazla seslerini duyurabilmeleri için bir komite oluşturmayı öngörmektedirler. Bu gelişmeler kendi KOBİ’lerimizi küresel ticarette ve üretimde nelerin beklediğini görmeleri anlamında yeterince sinyal veriyor olmalı. TTIP konusunda ülke olarak yavaş kaldığımızı, bu konuya yeterince dahil olamadığımızı düşünüyorum” dedi.

    “SANAYİCİ MÜTEAHHİT OLDU”

    ABD ve AB KOBİ’lerinin her anlamda eli güçlenir, önlerindeki engeller kalkarken, Türk KOBİ’lerinin hala birçok sorunla boğuştuklarını belirten Aşut, şunları kaydetti:

    “Biz henüz kendi gümrük prosedürlerini aşamazken, KOBİ’lerimiz ve ihracatçımız kendi gümrüğümüzün yarattığı yavaşlatıcı bürokrasi sarmalında boğuşurken, TTIP’de gümrük ve ticaretin kolaylaştırılmasına ilişkin yürütülen görüşmelerde, Avrupa Komisyonu, bir yandan ürünlerin gerekli gümrük kontrollerinden geçişleri sağlanırken, öte yandan AB ve ABD arasındaki ihracat ve ithalat işlemlerinin kolaylaştırılmasını ve hızlandırılmasını istemektedir. Son müzakere turunda anlaşmanın bu bölümüne ilişkin metinde önemli mesafeler kat edildiği belirtilmektedir. ABD ve AB KOBİ’lerinin her anlamda eli güçlenirken, önlerindeki engeller kalkarken, Türk KOBİ’leri bu şartlarda nasıl rekabetçi olacak? Hele hele üretimden çıkan bir Türkiye’nin küresel ekonomideki hedefi ne olacak? Evet, sanayi üretim rakamları yıllık bazda büyüdüğümüzü gösteriyor. Ancak bu sanayi büyümesi ülke ekonomisinin arzu ettiği büyümeyi, cari açığı düşürmeyi, milli geliri arttırmayı ve gereken istihdamı sağlamayı başarmaktan uzak görünüyor. Enerji sarfiyatı artmadan ortaya çıkan bu büyüme daha çok stokların eritilmesi ile açıklanabilir. Bunu reel piyasada görüyoruz. Ekonomik sıkıntıları aşmaya çalışan sanayiciler müteahhit olmayı tercih ediyor.”

    “ÇÖZÜM TEKRAR ÜRETİM KANALINA DÖNMEKTİR”

    “Çözüm tekrar üretim kanalına dönmektir” diyen Aşut, bunun yolunun da sanayi ve üretimi cazip hale getirmek olduğunun altını çizdi. Aşut, “Çünkü üretim kanalına girmek istihdam yaratmak, ihracat yapmak, cari açığın düşmesi demektir. Üretmek demek, ülke ekonomisinin büyümesi demektir. Burada önemli olan 21. yüzyılın ekonomik ve sanayi dönüşümlerindeki gelişmeleri yakalamaktır. Ekonomimizi orta üstü ve yüksek teknolojili üretim bandına sokabilmektir. Bunun da temel payandası doğru bir eğitim sistemidir. Teknoloji değişiyorsa eğitim de ona koşut değişmelidir. Dünya başka bir çağı yaşıyorsa eğitim de bu çağı yakalamalıdır” ifadelerini kullandı.

  • MTSO AB Bilgi Merkezi’nin Bu Yıl Ki Hedefi Mesleki Eğitim

    Mersin Avrupa Birliği (AB) Bilgi Merkezi’nin bu yılki hedefinde gençler ve mesleki eğitim ön planda olacak. Yıl boyunca sosyal ve tematik etkinlikler gerçekleştirecek AB Bilgi Merkezi, özellikle meslek liselerinde AB bilinci oluşturmak için çalışacak, kadınlar ve mülteciler gibi dezavantajlı gruplara öncelik verecek.

    Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) AB Bilgi Merkezi, sorumlu olduğu Mersin, Adana ve Antakya’da 2016 yılında gerçekleştireceği etkinlik ve projeleri kamuoyu ile paylaştı. AB Bilgi Merkezlerinin kuruluşunun 20’nci yıl dönümünde MTSO’da düzenlenen basın toplantısına, MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Şerafettin Aşut ile Yönetim Kurulu üyeleri de katıldı.

    Toplantıda konuşan MTSO Başkanı Aşut, Türkiye’nin AB’ye katılma hedefinin uzun bir geçmişe dayandığını anımsatarak, Türkiye’nin AB’ye yöneliminin de gerek ekonomik gerek sosyal gerekse kültürel anlamda bir entegrasyonu sağlama hedefi olduğunu söyledi. Bu entegrasyonun sağlanmasının, toplumun doğru ve hızlı bilgilendirilmesine bağlı olduğunu belirten Aşut, bu amaçla 1996’dan bu yana MTSO bünyesinde bir AB Bilgi Merkezi bulunduğunu dile getirdi.

    Mersin’in, Türkiye’nin AB üyeliği yolunda gösterdiği çabalara her zaman katkı koyan bir kent olduğunu vurgulayan Aşut, bu çerçevede ekonomik, sosyal ve kültürel entegrasyonun sağlanmasına yönelik sayısız projenin içinde yer aldığını kaydetti. Özellikle AB Çerçeve Fonu’nun finanse ettiği RİS Mersin projesinin çok etkin ve verimli kullanıldığına işaret eden Aşut, bu destekle Mersin’in bir dönüşüm yaşadığını ve oluşturduğu mükemmel örnekle bölgesel inovasyon stratejilerinin Türkiye’deki kalkınma ajansları tarafından desteklenmesine vesile olduğunu ifade etti.

    Türkiye’nin daha demokratik, daha çağdaş ve daha evrensel ilkelerle bütünleşmiş bir ülke olma hedefine sadece devletin politikaları, birkaç yasa veya birkaç kurumun çabası ile ulaşılamayacağının altını çizen Aşut, bu yöndeki çalışmalarında her zaman Mersin basınının desteğini gördüklerini de ifade etti. Aşut, “Bu hedefe ulaşmak, toplumun her katmanının bunu içselleştirmesi ve desteklemesiyle mümkündür. Mersin basının bu projelerinin tanıtımına verdiği destek aslında ülkemizin AB üyeliğine verdiği destektir” dedi.

    “MERSİN, AB MÜZAKERE SÜRECİNİN PASİF DEĞİL, AKTİF KATKI KOYUCUSU OLDU”

    Mersin iş dünyasının AB Bilgi Merkezi ile sadece AB projelerine, ekonomik iş birliklerine veya hibe-destek gibi konulara odaklanmadığını belirten Aşut, aynı zamanda, üyelik müzakerelerinin tüm fasıllarını yakından izlediklerini kaydetti. Aşut, “Gerektiğinde her iki tarafa da görüşlerimizi, eleştirilerimizi ve yapıcı önerilerimizi bildirdik. Mersin bu süreci pasif olarak izleyen değil, düşünce ve önerileriyle aktif bir katkı koyucusu olmuştur. İşletme ve sanayi politikalarından tüketicinin ve sağlığın korunmasına, fikri mülkiyet hukukundan şirketler hukukuna, sermayenin serbest dolaşımından vizelere, çevreden bilime, gıda güvenliğinden bölgesel politikalara kadar önemli her konu ve fasılda düşüncelerimizi söyledik ve bu sürecin aktif parçası olduk” diye konuştu.

    MTSO olarak AB Bilgi Merkezi aracılığıyla AB ile ortak projelere devam edeceklerini bildiren Aşut, AB ile ilişkilerde gün geçtikçe Türkiye’nin gücünün arttığına da işaret etti. Geçmiş yıllarda AB’den gelen paraların kullanım alanlarında katı kurallar olduğunu ve esneklik tanınmadığını anımsatan Aşut, artık yerele daha uygun bir yapıya dönüştüğünü ve projelerin yerel ihtiyaçlar gözetilerek hazırlanabildiğini söyledi.

    MTSO olarak en önemli konularının eğitim olduğunu, bu bağlamda 2016 etkinlikleri kapsamında özellikle mesleki eğitime ağırlık verileceğini aktaran Aşut, “Bizim, insanımızı yukarıya doğru taşımamız lazım. Yabancı dil bilen, teknolojiyi kullanan personel yetiştirmemiz lazım. Mesleki eğitimde farkındalık oluşturmak istiyoruz. Bu ülkenin mühendislerin yanında teknolojiye hakim, yabancı dilini geliştirmiş, eğitimli alt kademe personele de ihtiyacı var” ifadelerini kullandı.

    ETKİNLİKLERDE MESLEK LİSELERİNE AĞIRLIK VERİLECEK

    Aşut’un konuşmasının ardından 2016 yılında gerçekleştirecekleri projelere ilişkin bir sunum yapan AB Bilgi Merkezi Koordinatörü Benin Ergenç ise bölgesel ve tematik olmak üzere birçok etkinliği hayata geçireceklerini belirtti. Bu kapsamda meslek liselerinde AB bilinci oluşturmak için İl Milli Eğitim Müdürlüğü işbirliğinde etkinlik düzenleyeceklerini bildiren Ergenç, ayrıca Sosyal İnovasyon etkinliğinde de toplumun, toplumsal değişim için yeni projeler ve çözümler üreten yeni yöntemleri geliştirme ve yaygınlaştırma konusunda sahip olduğu bilgi birikimini artırmayı hedeflediklerini dile getirdi. 9 Mayıs Avrupa Günü dolayısıyla ilköğretim öğrencilerine yönelik tematik etkinlikler düzenleneceğini kaydeden Ergenç, aynı şekilde 5 Haziran Dünya Çevre Günü, Dünya Mülteci Günü, 25 Kasım’da Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’nde de tematik etkinliklerin devam edeceğini söyledi. Ağ geliştirme faaliyetleri kapsamında engelliler, gençler ve medya ile çeşitli çalışmalar yapılacağını ifade eden Ergenç, festival ve fuarlarda stantlar açacaklarını, İstanbul, İzmir, Kocaeli ve Denizli ile ortak forumlar düzenleyeceklerini sözlerine ekledi.

  • MTSO Şubat Ayı Meclis Toplantısı Yapıldı

    Malatya Ticaret ve Sanayi Odasının Şubat ayı meclis toplantısı yapıldı.

    TSO meclis toplantı salonunda gerçekleştirilen meclis toplantısına TSO Başkanı Hasan Hüseyin Erkoç, Meclis Başkanı Sami Payza ve TSO üyeleri katıldı. TSO Meclis Başkan vekili Ali Seydi Ünlü başkanlığında gerçekleştirilen toplantıda, bir önceki toplantıya dair alınan kararlar oylamaya sunularak kabul edildi. Daha sonra Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Hasan Hüseyin Erkoç, yönetim kurulunun çalışmalarıyla ilgili bilgiler verdi. Gündeme ilişkin açıklama yapan Erkoç, Ankara’ da ve Diyarbakır’da meydana gelen terör saldırılarını kınayarak, saldırılarda şehit olanlara Allah’tan rahmet diledi. Terör saldırılarının hedefinin Türkiye olduğunu belirten Erkoç, “Son terör olayı basit sıradan bir terör olayı değildir. Bu son terör olayı, Türkiye’de hangi düşünceden olursa olsun herkesin birlikte hareket etmesi gerektiğini açık ve net bir şekilde ortaya koymuştur. Bu olay çok uluslu güçlerin emperyalist eylemlerini gerçekleştirmek adına Türkiye’nin kabuğuna çekilmesi gerektiği yönünde önemli bir mesaj içermektedir. Bu güçlerin oyununa hep birlikte, ülkece dur demeliyiz” diye konuştu.

    Erkoç, mesleki yeterlilik belgesi olmayanların 26 Mayıs 2016’ya kadar başvuruda bulunmaları gerektiğini ifade ederek “Bu konuyla alakalı odada bir kaç toplantı yaptık, kamuoyuna bu bilgileri verdik. Bu konunun bütün üyelerimize duyurulması noktasında bir çaba içinde olacağız. Çünkü 26 Mayıs’tan sonra cezai işlem başladığında bu sıkıntıları aşmamız kolay olmaz ama bu süre içerisinde müracaatlar yapılırsa mesleki yeterlilik belgesinin alınmasına destek olacağız” ifadelerini kullandı. Sosyal faaliyetler hakkında da bilgiler veren Erkoç, “Malatya Valiliği, Malatya İl Kadın Girişimciler Gurubu ev sahipliğinde ‘Kız Kardeşim’ adlı projenin sertifika töreni yapıldı. Kadınların toplum içinde daha aktif rol almalarını, ekonomiye katılmalarını desteklemeyi amaçlayan ve 18-55 yaş arası tüm kadınlara açık olan proje kapsamında düzenlen eğitim seminerine katılan 156 kadına sertifikaları törenle verilmiş oldu. Yine, eğitim seminerleri içerisinde oda olarak üyelerimize en iyi hizmeti sunabilmek için sürekli eğitime ve bilgilendirmeye büyük önem veriyoruz. Bu kapsamda odamız 18. Meslek komitesi ve elektrik mühendisleri odası işbirliğinde seminer düzenlendi seminere yaklaşık 100 kişi katıldı” şeklinde konuştu.

  • MTSO Başkanı Aşut: “Türkiye Tarım Politikalarını Artık Gözden Geçirmeli”

    Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Başkanı Şerafettin Aşut, ülke olarak bir tarım ülkesi olmamıza rağmen tarım-gıda ihracatında dikkate değer bir sıçrama yapılamadığını belirterek, “Demek ki Türkiye’de tarımla ilgili bir sıkıntı mevcut. Tarımda bozuk olan bir şeyler var. Türkiye’nin aslında tarım politikaları ile ilgili bir problemi var” dedi.

    MTSO Başkanı Şerafettin Aşut, konuyla ilgili yaptığı açıklamada, Türkiye olarak ekonomik büyümede temel strateji olarak ihracata dayalı bir büyüme modelini seçtiklerini hatırlattı. Ancak ihracata dayalı büyüme modelinde ithalatın bozduğu cari açık sorununun hala devam ettiğini kaydeden Aşut, “Dahası 2023 yılı 500 milyar dolar ihracat hedefine rağmen son birkaç yıldır ihracatımız 150 milyar dolar eşiğine takıldı kaldı. Bu anlamda gerek özel sektör, gerekse devletimiz alternatif ürünler, yeni alanlar yaratarak, Ar-Ge tabanlı yenilikçi ve yüksek teknolojili bir üretimi hedefleyen açılımla ihracata bizim de destek verdiğimiz bir ivme kazandırmaya çalışıyorlar. Ar-Ge destekleri gerçekten taktire şayan. Bu açılımlar gelecek vizyonunda orta gelir tuzağından kurtulmak isteyen ülke ekonomimiz için hayatidir ve önemlidir. Elbette gelecek için hazırlanacağız ama bu gün elimizdeki var olan potansiyelleri yeterince değerlendirebiliyor muyuz? Ar-Ge elbette önemli, yüksek teknolojili üretime geçmek, ekonomiyi bilgi ve iletişim teknolojilerine entegre etmeye çalışmak elbette vazgeçilmez şeyler. Ancak sıkıntımız şu anda ve şimdi. Biz bir yandan ekonomimizi geleceğe hazırlarken, eldeki kuşu kaçırmamalı ve var olan potansiyellerimizi harekete geçirmeliyiz. Sadece bunu başarabilsek ihracatımız olağanüstü artar” diye konuştu.

    “TARIM-GIDA İHRACATINDA NEDEN SIÇRAMA YAPAMIYORUZ?”

    Bu noktada tarım-gıdada bir şeylerin yanlış gittiğine dikkat çeken Aşut, ’bir tarım ülkesiyiz’ dememize rağmen ne Mersin olarak ne de ülke olarak tarım-gıda ihracatında dikkate değer bir sıçrama yapamadıklarını kaydetti. İklimi, su kaynakları, toprağı mükemmel olan, pazarlara yakın olan bir ülkenin tarım-gıda ihracatında dünyada söz sahibi olması gerektiğini ifade eden Aşut, “Demek ki Türkiye’de tarımla ilgili bir sıkıntı mevcut. Tarımda bozuk olan bir şeyler var. Türkiye’nin aslında tarım politikaları ile ilgili bir problemi var. Dünya tarımı değişiyor. Gıda üretimi ve arzı değişiyor. Dünya demografisi, kentte yaşama oranları ve tüketim şekli değişiyor ama bizim bu konulardaki politikalarımız nedense pek değişmiyor. Bu da gıda sanayimizin rekabet gücünü olumsuz etkiliyor” ifadelerini kullandı.

    “TARIM SEKTÖRÜ SANAYİ GİBİ SERBESTLEŞMELİDİR”

    Türkiye’nin 1996’dan sonra Avrupa Birliği ile Gümrük Birliği’ne girdiğini, bu şekilde imalat sanayinin serbestleştiğini hatırlatan Aşut, şöyle devam etti:

    “Böylelikle sanayimizin rekabet gücü arttı. Avrupa’ya imalat sanayi ürünleri ihracatımız üçe katlandı. Türkiye, orta teknolojili bir sanayi ülkesine dönüştü. Gümrük Birliği sanayimize iyi geldi. Ama Türkiye daha tarım sektörünü serbestleştirmedi. Tarımda piyasadan çok bürokratların aldığı kararlar belirleyici önemde. İmalat sanayinde bir problem ortaya çıktığında, piyasaların işleyişini suçlayabilirsiniz. Ancak tarım politikaları söz konusu olduğunda, oradaki hatalar için doğrudan idare öne çıkıyor. Ortaya çıkan sonucun ağırlıklı nedeni idarenin aldığı kararlardır çünkü. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın Türkiye için tarım politikası tasarlarken gıda sanayinde daha fazla istihdam yaratmaya ve katma değeri artırmaya öncelik vermesi gerektiğini düşünüyoruz. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın kentlerde gıda faturasını ucuzlatarak yaşamı kolaylaştırmaya daha fazla ağırlık vermesi gerektiğini düşünüyoruz. Gıda fiyatlarının sosyal yardım aracı olarak kullanılmasına artık son vermemiz gerekiyor. Bu sosyal yardım yapmayalım demek değil. Yapalım ama bu amaç için fiyatlarla oynamayalım. O vakit, pazarımız olan ülkeler, yanı başında Türkiye’nin gıda sanayi dururken gidip dünyanın kıyısından mal alıyor. Nakliyesine de katlanıyor. Türkiye’nin tarım sektöründe neyi neden yaptığı, yaptıklarının neye yol açtığını bir düşünmesi gerekiyor. Türkiye’nin tarım politikalarının amaç fonksiyonunu artık değiştirmesi gerekiyor. 1950’lerde kırsalda yaşayanların oranı yüzde 80’lerdeyken tasarlanan bir politika çerçevesi, kırda yaşayanların oranı yüzde 25’in altına indiğinde aynı şekilde devam ettirilemez.”

    Şerafettin Aşut, tarım- gıdada kurumsallaşma, teknoparkların açılması ve sanayi-tarım entegrasyonunun doğru devlet teşvikleri ve tarım-gıdada sanayide olduğu gibi özel sektöre daha çok kulak verilmesinin, tarım politikalarının hazırlanmasında, strateji belgelerinin oluşturulmasında özel sektör ile teması korumanın bu işin temel payandaları olacağını söyledi. Aşut, aksi halde bir zamanlar kendine yeten Türkiye’nin dünyanın en büyük tarım-gıda ithalatçısı konumuna geleceği uyarısında bulundu.