Etiket: Milletin

  • Karataş; “Kamu görevlilerinin memnuniyeti milletin memnuniyetidir

    Karataş; “Kamu görevlilerinin memnuniyeti milletin memnuniyetidir

    Memur Sen Erzurum İl temsilcisi Mustafa Karataş, “Masada uzlaştıklarımızın yok sayılması ve Toplu Sözleşme müzakereleri hiç yapılmamış gibi davranılması üzerine, Kamu Görevlileri Hakem Kurulu’na taşıdığımız 5. Dönem Toplu Sözleşmenin, kamu görevlilerinin haklı beklentilerini karşılayarak yeni hak ve kazanımlarla donatılmasına katkı ve destek sunmak için bugün 81 ilde “Emeğe Saygı, Adalete Davet” temasıyla sahadayız” dedi.

    Memur-Sen ve bağlı sendikalarla tamamında yetkili olarak katıldıkları 5. Dönem Toplu Sözleşme görüşmeleri, Kamu İşveren Heyetinin müzakere süreci hiç yaşanmamış gibi bir irade ortaya koyması üzerine uyuşmazlıkla sonuçlandığın anımsatan Mustafa Karataş, “Milyonlarca insanı ilgilendiren ve fakat Kamu İşvereninin, Konfederasyonumuza sunduğu teklifte yok saydığı; sözleşmelilerin kadroya geçirilmesi, 3600 ek gösterge, yardımcı hizmetler sınıfının Genel İdare Hizmetleri sınıfına geçirilmesi, kademe derece sınırlamasının kaldırılması, bayram ikramiyesi, kılık-kıyafet yasağının kaldırılması, gelir vergisi mağduriyetinin son bulması, dayanışma aidatı ve toplu sözleşme ikramiyesi gibi temel tekliflerimiz dâhil toplam 657 teklifimiz gayet makul ve makbul teklifler olmasına karşın sanki hiç yapılmamış gibi Kamu İşvereni tarafından hiçbir şekilde dikkate alınmamış, bunlara ilişkin herhangi bir teklif masaya getirilmemiştir.” dedi.

    Sendika temsilcileriyle Havuzbaşı’nda kent meydanında basın açıklaması yapan Memur Sen Erzurum İl Temsilcisi Mustafa Karataş, “Memur-Sen olarak toplu pazarlık sürecinde Kamu İşveren Heyetiyle sözleşme imzalanmasını sağlamak için büyük çaba sarf ettik. Bu gayretin yanısıra basın açıklamalarıyla, iş bırakma eylemleriyle de sahada olduk ve Heyetimizi destekledik. Bugün de aynı kararlılıkla ve örgütlü gücümüzle meydanlardayız.

    Memur-Sen’in ve bağlı sendikalarının titiz çalışmalarla, sahanın nabzını tutarak oluşturduğu ve kamuoyuna “makul teklifler” olarak deklare ettiği 657 teklifine karşın Kamu İşveren Heyeti maalesef malül tekliflerle masaya gelmiş ve ardından toplu sözleşme sürecini hiç yaşanmayan bir süreç olarak tarihe kaydetme iradesi göstermiştir. Bu iradenin sonucu olarak süreç uyuşmazlıkla sonuçlanmış ve Kamu Görevlileri Hakem Kurulu’na gidilmiştir.

    Biz, toplu sözleşme görüşmeleri boyunca masanın ve müzakerenin önemine inanarak çözüm üretmeye odaklandık ve sürecin uzlaşmayla sonuçlanması için büyük bir özveriyle çalıştık.

    Süreç tıkandığı anda bile “Gelin Hakem Kuruluna 3 günlük başvuru sürecini 1 güne indirelim ve müzakere sürecini 2 gün daha uzatalım, masada sorunları çözelim” dedik ama teklifimiz kabul edilmedi.

    Dün dedik bugün de diyoruz: Memur-Sen’in teklifleri milletin talepleridir. Çünkü bu teklifler milletin maşeri vicdanında makes bulmuş adil ve hakkaniyetli tekliflerdir.

    Bu nedenle, Kamu İşveren Heyetinin, Merkez Bankasının gerek beklenti anketinde gerekse kendi tahmininde ifade ettiği enflasyon rakamlarının altında kalan tekliflerle masaya gelmesini kamu görevlilerinin emeğini değersizleştirmek olarak görüyoruz.

    Maalesef, Hakem Kuruluna başvuru süreci de Kamu İşveren Heyeti tarafından hakkaniyetli yürütülmemiştir. 20 gün boyunca gece yarılarına kadar görüşülerek, tartışılarak üzerinde uzlaşma sağlanan azımsanmayacak sayıdaki teklifimiz Kamu Görevlileri Hakem Kuruluna götürülürken yok sayılmıştır.

    Yasanın açık hükmüne aykırı bir şekilde; Toplu Sözleşme sürecinin müzakere aşamasının tamamlanmasıyla birlikte Kamu İşveren Heyeti tarafından ne Memur-Sen’ ne de genelden ayrı hizmet kolu toplu sözleşmesi imzalamaya yetkili bağlı sendikalarımıza incelemek, katkı sunmak ya da imza atmak üzere toplantı tutanağı teslim edilmemiş, bu yönde bir davet ya da teklif yapılmamıştır. Tam tersine Konfederasyonumuzun ve sendikalarımızın imzadan kaçtıkları algısına neden olabilecek tespit tutanağı tutularak yetkinin kötü kullanılmasına, tarafların eşitliği ilkesine dayanan toplu pazarlık hakkının sekteye uğramasına neden olunmuştur.

    Şayet, kamu görevlilerine teklif edilen zam oranları alın terimizin hakkını teslim eden bir düzeyde olsaydı, enflasyon karşısında eriyen alım gücümüzü güçlendirseydi, ülkenin ekonomik tablosu ve hükümetin açıkladığı rakam ve hedeflerle uyumlu olsaydı elbette Kamu Görevlileri Hakem Kuruluna gitmeye gerek kalmaz ve tarafların tümü için memnuniyet üretilmiş olurdu” diye konuştu.

    Bütün çabalarına karşın kamu görevlilerinin emeğinin değerini teslim eden bir teklifle gelinmediği ve görüşmelerde uzlaşılan maddelerin dahi yok sayıldığı irade karşısında Kamu Görevlileri Hakem Kuruluna başvurulduğunu dile getiren Karataş, daha sonra şunları kaydetti;

    “Bizler artık bu süreçleri geride bırakmış ve bütün dikkatlerimizi Hakem Kuruluna yöneltmiş durumdayız. Hakem Kurulunun sağduyu ile konuya yaklaşacağına olan güvenimiz tamdır. Memnuniyet üretmek için hala geç olmadığını, artık bu sorumluluğun Hakem Kurulunda olduğunu hatırlatıyoruz.

    Bir kez daha buradan güçlü bir şekilde vurgulamak istiyoruz: Kamu görevlileri olarak bizlerin asla kabul edemeyeceği tavır; alın terimizin değersizleştirilmesi, taşıdığımız misyonun görmezden gelinmesidir.

    Biz bu ülkenin alın teriyiz. Biz devlet hizmetlerinin kesintisiz sürmesinin, devletin tüm unsurlarıyla işlemesinin teminatıyız. Biz ailelerimizle birlikte 20 milyonluk bir kitleyiz. Tekliflerimizde haklıyız, duruşumuzda hakkaniyetliyiz. Unutulmamalıdır ki kamu görevlilerinin memnuniyeti milletin memnuniyetidir. Hakem Kurulunun da bu gerçekten sarf-ı nazar etmeyeceğini umuyor ve bekliyoruz.

    Milyonlarca insanı ilgilendiren ve fakat Kamu İşveren Heyetinin, Konfederasyonumuza sunduğu teklifte yok saydığı bütün tekliflerimizin Hakem Kurulu tarafından dikkate alınmasını istiyoruz. Biz Hakem Kurulundan, refahın tabana yayılmasını, gelir dağılımında adaletin sağlamasını istiyoruz. Biz, refahtan pay, paylaşımda adalet istiyoruz. Biz, kamu görevlilerinin yaşam standartını yükseltecek, emeğin hakkını takdir edecek bir karar bekliyoruz. Biz Hakem Kurulundan; elektrik ve doğalgaz zamlarının art arda yaşandığı, ulaşım ve barınma giderlerinin yükseldiği, enflasyonun tahmin ve hedeflerin üzerinde çıktığı, alım gücünün düştüğü, pek çok gider kaleminde artış yaşandığı bir süreçte bütün parametrelerin dikkate alındığı adil ve hakkaniyetli bir hüküm bekliyoruz.

    Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine geçildikten sonra yapılan bu ilk Toplu Sözleşme görüşmeleri uyuşmazlıkla sonuçlanarak her ne kadar Hakem Kuruluna gidilmiş olsa bile, Hakem Kurulu’nun, bu ülkenin bütçesi, cüssesi ve de kamu görevlilerinin beklentileriyle uyumlu bir hükümler manzumesi ortaya koyacağına inanıyoruz.

    Çünkü Memur-Sen olarak biliyor ve diyoruz ki Türkiye; varlığının ve güvenliğinin teminatı olan kamu görevlilerinin maaş, ücret ve alım gücünü yükseltecek ekonomik güce, siyasi özgüvene, politik perspektif ve bilince fazlasıyla sahiptir.”

  • Sekmen: “Bu milletin davası vatanı için can verenlerin davasıdır”

    Sekmen: “Bu milletin davası vatanı için can verenlerin davasıdır”

    Erzurum Kongresi’nin 100. yıldönümü kentte düzenlenen coşkulu törenlerle kutlandı.

    Törenler ilk olarak Havuzbaşı’nda başladı. AK Parti Erzurum Milletvekilleri Selami Altınok, Zehra Taşkesenlioğlu ve İbrahim Aydemir, Erzurum Valisi Okay Memiş, 9. Kolordu Komutanı Tümgeneral Veli Tarakçı ve Erzurum Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmen’in de katıldığı törende ilk olarak Atatürk Anıtı’na çelenk konuldu.

    Saygı duruşu ve akabinde okunan İstiklal Marşı sonrası Başkan Mehmet Sekmen, günün anlam ve önemini belirten bir konuşma yaptı. Başkan Sekmen, şunları kaydetti: “Bilindiği gibi asırlar önce pek çok cephede düşmana karşı savaşan evlatlarımızın yüz binlercesi şehit olup kara toprağın bağrına düştü. Güzel memleketimiz, maalesef, savaşın yenik tarafında sayıldı ve 30 Ekim 1918’de, İtilaf Devletleriyle, Mondros Mütarekesi’ni imzalamak zorunda kaldı. Hatırlandığı gibi; bu anlaşmanın bir sonucu olarak ordularımız terhis edildi. Askerlerimizin silahları toplandı. Limanlarımıza, kışlalarımıza el konuldu. Bu felaketler yaşanırken Yunanlılar İzmir’e asker çıkardı. Düşman donanması İstanbul’a girdi. Karadeniz ve Doğu Anadolu’da hain planlar devreye sokuldu. Akdeniz bölgesinde Fransızlar ve İtalyanlar her türlü fesadı çevirir oldu.

    Bu vahim gelişmeler karşısında vatanına sahip çıkmak üzere harekete geçen milletimiz, her yerde Müdafaayı Hukuk Cemiyetleri kurdu. Erzurum Müdafaayı Hukuk Cemiyeti de, Doğu Anadolu ve Doğu Karadeniz bölgesi dâhil, bölge illerinden gelen delegelerle, Erzurum’da büyük bir kongre düzenledi. İşte, o karanlık günlerde, Mustafa Kemal Paşa, 3. Ordu Müfettişi sıfatıyla, Millî Mücadele’yi teşkilâtlandırmak üzere, İstanbul’dan, vapurla Anadolu’ya gönderildi. Mustafa Kemal Atatürk, 19 Mayıs 1919 tarihinde Samsun’a çıktı. Havza-Amasya-Tokat-Sivas-Erzincan üzerinden 3 Temmuz 1919 günü Erzurum’a geldi. 23 Temmuz’da toplanan Erzurum Kongresi’ne Başkan seçildi. Mustafa Kemal Paşa’nın genel durumu izah eden açılış konuşmasından sonra çalışmalara geçildi. 7 Ağustos 1919’da sona eren kongrede alınan kararlar milletimizin kurtuluşunu ve Cumhuriyetimizin doğuşunu sağladı. 23 Temmuz Erzurum Kongresi’nde milletimizin kaderini değiştiren şu önemli kararlar milli iradenin temellerini attı: ‘Milli sınırlar içerisinde Vatan bir bütündür, parçalanamaz. Kuvayı Milliye’yi amil ve iradeyi hâkim kılmak esastır. Manda ve himaye kabul edilemez. Her türlü yabancı işgal ve müdahalesine karşı Osmanlı Hükümeti’nin dağılması halinde, millet topyekûn kendisini savunacak ve direnecektir’ İşte bu kararlar Erzurum’dan tüm dünyaya verilen en büyük hürriyet mesajlarıydı.”

    ERZURUM KONGRESİ’NİN ÖNEMİ

    Başkan Sekmen konuşmasında kongrenin önemini şöyle ifade etti: “Aziz milletimizin varlığına, birliğine ve cennet vatanımızın bölünmez bütünlüğüne göz diken emperyalist güçler, bundan tam 100 yıl önce aslında bize kefen biçmeye kalktılar. Bu millete esareti dayattılar, bizi tarihten silmekle tehdit ettiler. Şan ve şerefle dolu tarihsel geçmişimizi hedef, milli ve manevi değerlerimizi heder etmeye çalıştılar. Karşımızda kimler yoktu ki! Türk milletine düşman ne kadar unsur varsa, karşımıza dikildi. Haçlı emeller karşımıza dikildi. Teslimiyetçiler ve hıyanete yol arayanlar, karşımıza dikildi. Mandacılar, himayeciler ve bu fikre yandaşlık edenler, karşımıza dikildi. Kısacası; bundan 100 yıl önce, deyim yerindeyse yedi düvel, necip milletimizin karşısına dikildi. O yıllarda yorgunduk; savaş, işgal ve mezalim yüzünden yaralıydık, bitkin ve yılgındık belki ama inancımız, imanımız ve milli ruhumuzla yine de dimdik ayaktaydık İşte böyle bir atmosferde toplandı Erzurum Kongresi” Erzurum Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmen, “Bundan 100 yıl önce tam da bugün Erzurum’da yakılan kurtuluş meşalesi, hürriyet aşkının, milli şuur ve ahlakın, sabrın, aklın, asalet ve cesaretin sembolü oldu. Cumhuriyetimizin banisi Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün öncülüğünde Erzurum’da şahlanışa geçen milli irade, devletimizin yeni yol haritasına dönüştü” diye konuştu. “Aziz milletimizin heyecan ve haysiyeti, azmi ve cesareti sayesinde Erzurum Kongresi, aslında Milli Mücadele’nin ruhunu teşkil etti; emperyalistlerin, işbirlikçilerin, içte ve dışta ne kadar hain varsa hepsinin karşısında yıkılmaz bir sur haline geldi” diyen Başkan Sekmen, sözlerini şöyle sürdürdü: “Nitekim Erzurum Kongresi’nde alınan kararlar çok açıktı: ‘Milli sınırlar içerisinde vatan bir bütündü, asla bölünemezdi!’ ‘Manda ve himaye kesinlikle kabul edilemezdi ve esas olan Milli İradeyi hâkim kılmaktı!’ İşte bu kararlar; necip Türk Milleti’nin katl-i istikbaline ferman yazmaya çalışanlara vurulmuş en büyük tokat oldu Kongrenin son günü olan 7 Ağustos’ta kapanış konuşmasını yapan Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Erzurum Kongresi’ni şöyle özetlemişti: ‘Kongre; bütün cihana karşı milletimizin mevcudiyetini ve birlikteliğini gösterdi. Tarih; kongremizi şüphesiz ender ve büyük bir eser olarak kaydedecektir. Erzurum Kongresi işte bu yönüyle Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuna giden yolda atılmış en önemli ve en büyük adımdır. Çünkü arkasında azim vardır, kararlılık vardır Hürriyet sevdası vardır, vatan aşkı vardır. Yokluk ve yoksulluk içerisinde olmasına rağmen necip milletimizin üstün fedakârlığı, gayreti ve de kahramanlığı vardır

    Kaldı ki; Gazi Mustafa Kemal Paşa’ya: ‘Bu milletle neler yapılmaz ki!’ dedirten irade, işte tam da budur.”

    “BU MİLLETİN DAVASI VATANI İÇİN CAN VERENLERİN DAVASIDIR”

    Başkan Sekmen, konuşmasında anlamlı mesajlar verdi. Sekmen, sözlerini şöyle tamamladı: “Ve bilinmelidir ki; aradan değil 100 yıl, kaç asır geçerse geçsin, bu milletin istiklal ve istikbaline olan bağlılığı kesinlikle değişmeyecek, zayıflamayacak ve tükenmeyecektir. Şu da unutulmamalıdır ki. Emperyalist güçlere karşı verdiğimiz mücadele, sadece geçmişte kalmamış, bugün bile halen devam etmektedir. Türkiye üzerinde oynanan oyunlara her gün yenileri eklenmekte; bir takım dış güçler ve onlara içeride taşeronluk yapan kimi işbirlikçiler, türlü tuzaklar kurarak ve çeşitli musibetler peydahlayarak aziz milletimizle uğraşmayı bugün olmuş sürdürmektedirler Bu sebeple geçmişte olduğu gibi, bugün ve bundan sonra da, ihanetin her türlüsüne karşı dikkatli ve fitnenin her çeşidine karşı uyanık olmak zorundayız

    Bugün, yani Erzurum Kongresi’nin 100’üncü yıldönümünde bir kez daha ifade ediyor ve diyoruz ki: Bu milletin davası; nefsinden ve nefesinden feragat edip, vatanı için can verenlerin davasıdır. Bu milletin davası; her biri ay yıldızlı birer bayrak olup, yere düşmeyenlerin davasıdır. Ve bu milletin davası; devlet davasıdır, millet davasıdır, vatan ve hürriyet davasıdır.

    Dolayısıyla tıpkı 23 Temmuz 1919’da olduğu gibi, bugün ve bundan sonra da sesimiz ve sözümüzle tek olacak, ecdadımızın ve milletimizin şanını, şerefini ve namını Allah’ın izniyle yere düşürmeyeceğiz.”

    Konuşmaların ardından halk oyunları gösterileri yapıldı. Bu arada Erzurum Kongresi’nin 100. yıldönümü etkinliklerine katılmak üzere kente gelen TBMM Başkanı Prof. Dr. Mustafa Şentop ve beraberindekiler, kortej yürüyüşü sonrası Erzurum Kongre binasında milli mücadele günlerinin canlandırıldığı törene katıldı. Erzurum Kongresi’nin 100. yıldönümü etkinlikleri diğer programlarla devam etti.

  • Tabip Odası Başkanı Dr. Kacıroğlu: “15 Temmuz bir milletin topyekün ayağa kalktığı kıyam günüdür”

    Tabip Odası Başkanı Dr. Kacıroğlu: “15 Temmuz bir milletin topyekün ayağa kalktığı kıyam günüdür”

    Erzurum Tabip Odası Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Fatih Kacıroğlu, “15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü, milletimizin alçaklara, hainlere, kansızlara, ederi 1 Dolar olan satılmışlara karşı destansı mücadelesinin yıl dönümüdür” dedi.

    15 Temmuz’un bir milletin kadın, erkek, çocuk, yaşlı demeden topyekün ayağa kalktığı kıyam günü olduğunu söyleyen Dr. Kacıroğlu, “Çağlar boyu kahramanlığı, vatan sevgisi ile nam salmış milletimiz, var olduğu günden beri çeşitli zamanlarda kendisine biçilen kefenleri yırtmış varlığını kıyamete kadar sürdüreceğini tüm dünyaya haykırmıştır.

    Adaleti, mazlumlara sığınak olmayı kendine şiar edinen milletimiz, hainlere, zalimlere karşı hak ettikleri muameleyi şanlı tarihinin her döneminde yapmıştır. Mazlumların ve masumların umudu olmuştur.

    Bu hususiyetlerinin örneği olan 15 Temmuz Destanı’da şanlı tarihimize altın harflerle yazılmıştır. Erzurum Tabip Odası olarak bu hain kalkışmaya karşı ilk açıklama yapan meslek örgütü olmanın gururunu yaşıyoruz. Bilinsin ki Erzurum Tabipleri Odası olarak her şartta ve her zaman milletimizin, devletimizin emrinde ve yanındayız.

    15 Temmuz kahramanı aziz şehitlerimizi rahmet ve minnetle yâd ediyorum.

    Allah devletimizi ve milletimizi her türlü alçaklıktan ve ihanetlerden muhafaza etsin” diye konuştu.

  • Demir: “AK Parti milletin kendisidir”

    AK Parti Samsun Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Mustafa Demir, “AK Parti milletin kendisidir. Büyük bunalımların sonucunda milletin ortaya koyduğu çözümdür” dedi.

    AK Parti Samsun Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Mustafa Demir, seçim çalışmalarına Bafra ilçesinde devam etti. Sivil toplum kuruluşlarının temsilcileriyle bir araya gelen Demir, daha sonra muhtarlarla buluştu, esnaf ziyaretleri yaptı. İlk günkü aşkla çalışmaların devam ettiğini belirten Demir, hizmet üreten bir anlayışla, yaptığımız işin milletin emanetini yüklenmek olduğunu bilerek yola koyulduklarını vurguladı.

    “AK Parti ülkemize gelişmeyi ve istikrarı getirdi”

    Görev kendisine tevdi edildikten sonra yoğun bir çalışma sürecine girdiklerini anlatan Demir, “AK Parti milletin kendisidir. Büyük bunalımların sonucunda milletin ortaya koyduğu çözümdür. Bu çözüm ülkemize 17 yıllık gelişmeyi ve istikrarı getirmiştir. Milletin çözümünün bir parçası olmaktan onur duyuyorum” diye konuştu.

    “Asıl olan millet ile birlikte yürümektir”

    Türkiye’nin gelişmesine paralel olarak belli dönemlerle küresel ekonomik saldırılar ile karşı karşıya bırakıldığını ancak her saldırıda milletin istikbaline sahip çıkması ile bu saldırıların yok edildiğini aktaran Demir, “Cumhurbaşkanımızın da sürekli vurguladığı gibi millet ile birlikte yürümektir esas olan. Dayanağınız millet olunca her meselenin en güzel çözümünü bulabilirsiniz” ifadelerini kullandı.

    “Muhtarlarımız ve STK’larımız çözüm ortaklarımızdır”

    AK Parti iktidarları sürecinde milletvekillerin içinden geldiği şehirlere katkısı bakımından Samsun’un iller arasında ikinci sırada olduğunu ifade eden Demir, “Bafra’nın tüm alt yapı sorunlarını beş yıl içerisinde mutlaka çözeceğiz. Bununla birlikte ilçemizin şehir kimliğini hak ettiği kaliteye yükselteceğiz” şeklinde konuştu.

    Bafra programı çerçevesinden Büyük Pazar Yerini de ziyaret ederek vatandaşlarla buluşan Demir, bir araya geldiği muhtara yaptığı konuşmada, “Muhtarlarımız, bizim başkanlığımızda gözümüz, kulağımız gibi hareket ederek çözüm ortağımız olacaklar. Mahallelerimizden şehir merkezine kadar ortak bir akılla çalışma yürüteceğiz” açıklamasında bulundu.

    Ziyaret esnasında Demir’e, AK Parti İl Başkanı Hakan Karaduman ve Teşkilattan Sorumlu İl Başkan Yardımcısı Kenan Saroğlu da eşlik etti.

  • Başkan Kalkan: “Vesayetçiler milletin egemenlik cüssesi karşısında kaybetmeye mahkumdur”

    Eğitim Bir Sen 1 No’lu Şube Başkanı Aydın Kalkan, Silahlı Kuvvetler bünyesinde görev yapan kadın personelin, başını örterek görev yapma hakkından yaralanmasını öngören yönetmelik değişikliğinin iptaline karşı açılan davayı, vesayet isteği olanların tekrar gün yüzüne çıkması olarak değerlendirdi.

    Türkiye’nin son 15 yılda gerçekleştirdiği özgürleşme, sivilleşme ve Yeni Türkiye hedefli değişimin vesayetçiler tarafından hazmedilemediğini belirten Kalkan, öğrenci andıyla ilgili olarak Danıştay’a yapılan hamleler ile, Silahlı Kuvvetler bünyesinde görev yapan kadın personelin, başını örterek görev yapma hakkından yaralanmasını öngören yönetmelik değişikliğinin iptaline karşı açılan davanın, bunun göstergesi olduğunu ifade etti.

    Kalkan, sözlerini şöyle sürdürdü:

    “Silahlı Kuvvetler bünyesinde görev yapan kadın personelden isteyenlerin ‘başını örterek görev yapma hakkından’ yararlanmasını sağlayan yönetmelik değişikliğinin iptali istemiyle Halkın Kurtuluş Partisi adlı parti tarafından Danıştay’da dava açılmış, Danıştay Savcısı tarafından da hem milletin değerleriyle hem Türkiye’nin gerçekleriyle hem de demokrasinin, insan haklarının ve insan onurunun gerekleriyle bağdaşmayan içerikte mütalaa yazılmıştır. Açılan dava ve yazılan mütalaa, ‘millet iradesine vesayet’ ve ‘milletin inanç ve değerlerine esaret’ hedefleyenlerin pusuda olduğunu ve boş durmadığını belgeliyor. Kamuda görev yapan kadın personelden isteyenlerin başı örtülü olarak görev yapmasına engel olan vesayet dönemi artığı kılık ve kıyafet yasaklarını yeniden hayata döndürmek için süfli teneffüs yapmaya kalkışmışlar. Senaryo gayet net: Dava açılacak, mütalaa yazılacak ve başarılabilirse karar çıkarılacak, başarılamazsa, dikkate alınmayan mütalaa üzerinden gündem oluşturulacak. Görünen ve anlaşılması gereken odur ki, Danıştay bünyesinde toplumu germeye, vesayetle malul ‘Eski Türkiye’yi geri getirmeye, hak ve özgürlük temelli hukuk anlayışının hâkim olması noktasında ipe un sermeye meyilli bir yapı cirit atıyor.”

    Kalkan, “Başörtüsüne özgürlük için milletin feraset kalemiyle attığı 12 milyon 300 bin imzanın toplanmasına, milletin egemenliğinin aşırıldığı vesayetin puslu havasının dağıtılmasına, kamu görevlilerinin hakkının ve hukukunun korunmasına hem öncülük eden hem de sözcülük yapan Eğitim-Bir-Sen ve Memur-Sen olarak söz veriyoruz. TSK dâhil milletin hiçbir kurumunda, kuruluşunda, Türkiyemizin tek bir karışında, bugününde ve yarınında başörtüsü yasağına da başı örtülü olarak görev yapma istek ve iradesine sahip olan kadınların ve kızlarımızın inanç ve değerlerini yok sayacak bir yasanın yapılmasına da yargı kararının ve mütalaanın yazılmasına zemin oluşturacak bir iklime de iradeye de izin vermeyiz, vermeyeceğiz” ifadelerini kullandı.