Etiket: mevlana

  • Muğla Mevlevîliği, Mevlânâ ve Şâhidi Konferansı

    Muğla Bilim Sanat Merkezi (BİLSEM) ve Metinbilim Enstitüsü Derneği işbirliğinde düzenlenen ‘Muğla Mevlevîliği, Mevlânâ ve Şâhidi’ konferansı MSKÜ AKM salonunda düzenlendi. Konferans, Muğla İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nün Şâhidi ile ilgili eğitici kısa filmin izlenmesiyle başlarken, konferans, Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Namık Açıkgöz’ün sunumuyla devam etti.

    Mevlânâ’nın 744. Vuslat Yıldönümü sebebiyle Şeb-i Arus törenleri ile aynı haftada düzenlenen konferansta Mevlânâ’nın öğretileri, hoşgörüsü, eğitim metodolojisi ve bunun Muğla’ya yansıması katılımcılara aktarıldı. Muğla Mevleviliğinin önemli isimlerinden olan ve 13 eseri bulunan Muğlalı İbrahim Şâhidi Dede de tüm yönleriyle tanıtıldı.

    Etkinlikle ilgili konuşan BİLSEM Müdürü Bekir Cevizci, “Medeniyetlerin oluşumunda bazı bilge kişilerin fikirleri maya görevi görmüştür. Yaşadığı devirde Mevlânâ, düşünceleriyle sadece yaşadığı coğrafyayı değil, tüm dünyadan kendisini tanımayan insanları da aydınlatmıştır. Yine Muğlalı İbrahim Şâhidî de devrinin önemli bilim ve eğitim insanları içerisindedir” dedi.

  • Çeşm-i Cihan Sohbetlerinde Mevlana Anıldı

    Bartın Üniversitesi Çeşm-i Cihan Sohbetlerinde Prof. Dr. Nevzat Tarhan ile Doç. Dr. Süleyman Doğan vuslatının 744. yıldönümünde Mevlana’yı anlattı.

    Bartın Üniversitesi Çeşm-i Cihan Sohbetlerinde Mevlana Celaleddin-i Rumi vuslatının 744. yıl dönümünde anıldı. Üniversiteden ve şehirden yoğun katılımın olduğu etkinliğe psikiyatri alanındaki çalışmalarıyla tanınan Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan ile Yıldız Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Süleyman Doğan konuk oldu. Panelin ardından Şeb-i Arus Sema Gösterisi izleyiciler tarafından ayakta alkışlandı.

    Sosyal ve kültürel zenginliklerimize farkındalığı amaçlıyoruz

    Etkinliğin açılış konuşmasını yapan Bartın Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Orhan Uzun, Çeşm-i Cihan Sohbetleri ile ülkemizin bilimsel, sosyal ve kültürel zenginlikleri konusunda farkındalığı artırmayı amaçladıklarını vurguladı. Mevlana Celaleddini Rumi’nin varlığıyla ve “Şeb-i Arus”un manevi lezzetiyle katılımcıları zamanın sınırlarını aşan atmosferin bir parçası olmaya davet ettiğini belirten Rektör Uzun, “Sultanlardan sıradan insanlara kadar toplumun her kesimine dini değerler, kültür, tefekkür aşılamış dahası huzur ve teselli vermiş bu abide şahsiyetin Allah ve peygamber sevgisinden insan sevgisine uzanan yolu açtığını, bu yolun bütün insanlığın geçebileceği hoşgörü harcıyla yoğrulduğunu hepimiz biliyoruz. Öyle bir yol ki sevgiyi arayan herkesin önünden geçer” dedi.

    Mevlana’nın öğretileri zaman ve zemin sınırlarını aşıyor

    Bazı şahsiyetlerin zaman düzlemini aştığının, mekâna, inançlara, zamana ve etnisiteye dair bütün sınırları ortadan kaldırdığının altını çizen Rektör Uzun, “Her dönemin, her milletin ve her inancın sözcüsü olur. Mevlana’nın öğrettikleri de, zaman ve zemin sınırlarını aştığı içindir ki bugün dünyanın herhangi bir yerinde insanlığın dertleriyle hemhal olan bir insan da; kendi gerçekliğini arayan ve huzurun peşinde koşan modern bir birey de, öğrencisiyle insan odaklı bir iletişim kurmak isteyen bir öğretmen de Mevlana’nın zaman ve zemin sınırlarını aşan öğretilerinden yararlanabilir” diye konuştu.

    Bugün dünyanın geçirdiği hızlı değişim sürecinin insanın konforla buluşmasını kolaylaştırırken, insan olmanın değerini ihmal eden bir yapılanmaya doğru ilerlediğini ileri süren Rektör Uzun, “Bu süreçte insanın varlığını hatırlatan Mevlana’ya dönmek onun öğretileri ile yola devam etmek bizi bütün toplumlardan farklı kılacak önceliklerdendir” dedi.

    Mevlana ve Mevlevilik konuşuldu

    Açılış konuşmasının ardından panele geçildi. Bartın Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Sedat Yazıcı’nın yönettiği panelde Prof. Dr. Nevzat Tarhan ile Doç. Dr. Süleyman Doğan tarafından Mevlana ve Mevlevilik konuşuldu.

    Psikolojinin yeni ortaya çıkan birçok alanının Mevlana’nın öğretilerinden ortaya çıktığını vurgulayan Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “2009 yılında dünyada ilk defa pozitif psikoloji kongresi oldu. Burada adeta Mevlana’nın metodolojisi alınarak sistematize edilmiş yeni bir alan karşımıza çıktı. Fakat Mevlana’ya hiçbir şekilde referans verilmedi. Yine son zamanlarda üçüncü dalga psikoterapi adı verilen bir alan ortaya çıktı. Burada da Mevlana’nın öğretisinin ve tekniğinin kullanıldığı net bir şekilde görülüyor” dedi.

    Mevlana insanlar arasındaki çatışmaları önlemeye çalıştı

    Hz. Mevlana’nın Anadolu’da yönetim ve güvenlik sorunlarının yaşandığı dönemde insanlar arasındaki çatışmaları önlemeye çalıştığını söyledi. Hz. Mevlana’nın bu dönemde, insanlığı çatışmaya iten üç tane hastalık tespit ettiğini belirten Tarhan, “O dönemde insanlarda benmerkezcilik yaygınlaşmış. Güvensizlik oldu mu insanlarda egolar yükseliyor. O dönemde insanlarda bencillik, aç gözlülük, doyumsuzluk ve ümitsizlik var. Mevlana böyle bir durumda insanları hikayelerle ümit duygusu aşılayarak, dünyaya, mala mülke kendi derdine düşmüş insanların kalbini Allah’a bağlarken onları ahlak öğretisinden geçirmiştir. Bu da şuan bilinen terapi yöntemlerinden birisidir ” diye konuştu.

    ABD ve Batı bundan 30- 40 yıl sonra eski Roma gibi çökecek

    İntihar olaylarının sıklıkla yaşandığı dünyada insanların mutluluk arayışında olduğunu belirten Tarhan, Hz. Mevlana’nın, iki dünyayı aynı anda dengeli bir şekilde götüren felsefesinin olduğuna dikkat çekti. 20. yüzyılın bilgi çağı olduğunu, 21. Yüzyılın ise bilgelik çağı olması gerektiğine dikkat çeken Tarhan şöyle devam etti: “Bu duruma bu asrın da ihtiyacı var. Bu asrın bilgeliğidir. 20. Yüzyıl bilgi çağıydı, 21. Yüzyıl ise bilgelik çağı olmak zorunda. Çünkü Batı’da, şiddet artmış, suçlar artmış, boşanmalar yüzde 50’nin üzerinde. Bu nedenle ABD ve Batı bundan 30- 40 yıl sonra eski Roma gibi çökecek. Bazı ağaçlar vardır içeriden çürürler. Bir fırtınada yıkılırlar. Şuanda Batı aynı bu durumdadır. Çoğu şuan benmerkezci olmuşlar, Batı bu sendromu yaşıyor.”

    Mevlana’nın cazibesinin sebebi 4 önemli vasfı

    Daha sonra konuşan Yıldız Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Süleyman Doğan, Mevlana’nın türbesini geçen yıl 2,5 milyon insan ziyaret ettiğini bunun en önemli sebebinin ise Mevlana’nın 4 önemli vasfı olduğunu kaydetti. Doğan şu ifadelere yer verdi: “Bu vasıflardan birincisi Mevlana felsefesinin kaynağının ilahi bir kaynaktır. ikincisi ise Mevlana’nın vizyoner bir kimliğe sahip oluşudur” dedi. Mevlana’nın yaşadığı dönemde Moğollar tarafından 5 milyon insanın katledildiğini fakat Mevlana’nın vizyoner yapısı ile uyguladığı diplomasi sayesinde Konya’da o dönem hiçbir katliamın yaşanmadığını söyledi. Mevlanın üçüncü vasfının ise farkındalık yaratmış bir kişi olduğunu vurgulayan Doğan, Mevlana’nın o dönemde başka din ve inanıştan olan kişileri kucaklayan davranışının bu farkındalığın artmasında en önemli unsur olduğunu belirtti. Mevlana’nın dördüncü önemli vasfının ise Mevlana’nın dünyaya sevgi ve aşk projesi sunması olduğunu vurguladı.

    Semazenler ayakta alkışlandı

    Konuşmaların ardından etkinliğe gelen izleyiciler sema gösterisi ile manevi bir coşku yaşadı. Semazen ve mutriban heyetinin performansı sonunda semazenler, salonu dolduranlar tarafından ayakta alkışlandı.

  • KTO Karatay’da, “Ticaret Ahlakı ve Helal Kazanç Kavramında Mevlânâ” söyleşisi

    Konya Ticaret Odası (KTO) Karatay Üniversitesi’nde, Hz. Mevlâna’nın 744. Vuslat Yıldönümü Uluslararası Anma Törenleri kapsamında Prof. Dr. Hamdi Döndüren’in moderatörlüğünde, Konya Ticaret Odası Başkanı Selçuk Öztürk, Konya Ticaret Borsası Başkanı Hüseyin Çevik ve Konya Sanayi Odası Başkanı Memiş Kütükcü’nün katılımıyla, “Ticaret Ahlakı ve Helal Kazanç Kavramında Mevlânâ” söyleşisi gerçekleştirildi.

    Meslek ahlakının önemine vurgu yapan Prof. Dr. Hamdi Döndüren, “Kur’an-ı Kerim’de ticaret ayetleri vardır ve bunlardan biri şudur: ‘Ey iman edenler! Birbirinizin mallarını batıl yollarla yemeyiniz. Yalnızca karşılıklı ticaret yoluyla yiyebilirsiniz.’ Bu mesaj ile gösterildiği üzere emek vermeden, çaba göstermeden yapılan her türlü işten kazanılan para helal değildir. Mevlânâ döneminde Uhuvvet Teşkilatı bunu gerçekleştiriyordu. Günümüzde de esnaflar bu bilinçle serbest piyasayı bilinçli ve doğru kullanarak paralarını kazanmalılardır” ifadelerini kullandı.

    “Eskinin esnaf teşkilatları da bugünün oda ve borsalarıdır”

    Konya Sanayi Odası Başkanı Memiş Kütükcü ise konuşmasında, oda ve borsaları eskinin esnaf teşkilatılarına benzetti. Kütükcü, “Ticaret ahlakı ne kadar gelişmişse toplum da o kadar gelişmiştir. Geçmişte ecdadımızın ticareti doğru şekilde yönetmesi örnek almamız gereken olaydır. Eskinin esnaf teşkilatları da bugünün oda ve borsalarıdır. Fiyatların oynanması, karaborsa, dengesiz piyasa toplumun da huzurunu bozar. Kul hakkına en çok dikkat edilmesi gereken yer ticaret hayatıdır” ifadelerine yer verdi.

    “Sınırsız kazanma hırsı kimseyi mutlu etmez”

    Ticaret Borsaları ile İslam Ekonomisi arasındaki ilişkiye değinerek konuşmasına başlayan Konya Ticaret Borsası Başkanı Hüseyin Çevik, günümüz dünyasında Ahiliğin kanaat anlayışını yeniden diriltmeye ihtiyaç duyulduğunu kaydetti. Çevik, “Dayanışmanın, paylaşımın ve kardeşliğin olmadığı bir iklimde sınırsız kazanma hırsı kimseyi mutlu etmez. Peygamber efendimizin ‘Bizi aldatan bizden değildir.’ hadis-i şerifleri ışığında ticaret borsalarının piyasa mekanizması içinde temel rollerini kontrol ettiğimiz zaman, aldanmanın ve aldatmanın önüne geçen, tüccarı ve satıcıyı ortak bir platformda buluşturacak gerçek piyasa fiyatının oluşmasını sağlayabiliriz” şeklinde sözlerini sürdürdü.

    “Konya Ticaret Odası, geçmişin Ahilik Teşkilatı’dır”

    Konya Ticaret Odası Başkanı Selçuk Öztürk, Ahilik ve meslek etiğine ilişkin değerlendirmede bulundu. Öztürk şöyle konuştu; “Konya Ticaret Odası, geçmişin Ahilik Teşkilatı’dır. Bizler ticaretin temelini daha sağlama almak için odalar kuruyoruz ki fikir birliği helal kazanca dönüşsün. Benim ticaret felsefem, alın teri ve akıl teri olmayan bir işten pek olumlu şeyler beklenemeyeceği yönündedir. Mevlânâ’nın neslinden gelen bizler de ancak gayret edip çalışmanın sonucuyla ticarette başarı ve istihdam sağlayabiliriz.”

    744. Vuslat Yıldönümü Uluslararası Anma Törenleri kapsamında gerçekleştirilen “Ticaret Ahlakı ve Helal Kazanç Kavramında Mevlânâ” söyleşisi, yoğun katılım ve hediye takdiminin ardından son buldu.

  • Mevlana değişim programı köprüler kurmaya devam ediyor

    Adıyaman Üniversitesinde yürütülmekte olan Mevlana Öğretim Üyesi ve Öğrenci Değişim Programı kapsamında Adıyaman Üniversitesi 2017-2018 eğitim-öğretim yılı güz yarıyılında misafir olarak üç yabancı uyruklu öğretim üyesi ve beş öğrenci geldi.

    Sudan Al Neelain Üniversitesi Sosyoloji Bölümünden Doç. Dr. Asia Mohamed Shareef, Fas Muhammed II. Üniversitesi İngilizce Bölümünden Prof. Dr. Abdelaziz Kesbi ve Pakistan Sindh Üniversitesi Eczacılık Bölümünden Prof. Dr. Ghulam Asgar Maka isimli öğretim üyeleri Adıyaman Üniversitesinde ders vermeye başladı.

    Fas Sultan Moulay Slimane Üniversitesi Arapça Öğretmenliği Bölümünden iki öğrenci, Sudan Al Neelain Üniversitesi Arapça Öğretmenliği Bölümünden iki öğrenci ve Kazakistan Hoca Ahmet Yesevi Üniversitesi Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik Bölümünden bir öğrenci eğitim-öğretim almak için Adıyaman Üniversitesini tercih etti.

    2017- 2018 eğitim-öğretim yılı bahar yarıyılında yine dört yabancı uyruklu öğretim üyesinin program kapsamında Adıyaman Üniversitesine misafir öğretim üyesi olarak geleceği belirtildi.

    Pakistan Sindh Üniversitesi Fizik Bölümünden Prof. Dr. Nek Mohamed, Ukrayna Doğu Ukrayna Üniversitesi Elektronik Mühendisliği Bölümünden Doç. Dr. Maryna Lorina, Makine Mühendisliği Bölümünden Doç. Dr. Andrii Zhydkov ve Kazakistan Al Farabi Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünden Doç. Dr. Zubeyda Shadkam isimli öğretim üyelerinin de bu yıl bahar yarıyılında Adıyaman Üniversitesinde misafir öğretim üyesi olarak katılacak.

    Adını 13. yüzyılda yaşamış, eserleriyle çağları aşmış bir sufi olan Konya’da medfun Mutasavvıf Mevlana Celaleddin-i Rumi’den alan Mevlana Değişim Programı, Türkiye’deki birçok üniversitenin, coğrafi bölge ayrımı gözetmeksizin dünyanın farklı noktalarındaki üniversitelerle öğrenci ve akademisyen değişimi yapabilmesine fırsat tanırken, Adıyaman Üniversitesi 2010 yılından 2017’ye kadar programı kapsamında 20 akademisyen ve 8 öğrenci geldi.

    Mevlana Değişim Programı Protokolü’nü imzalayan Türkiye’deki üniversitelerde, örgün eğitim programlarına kayıtlı lisans, ön lisans, yüksek lisans ve doktora öğrencileri bu programa katılabilirken, program dahilinde 2010-2017 yılları arasında Adıyaman Üniversitesi 22 akademisyen ve 30 öğrenci yurt dışındaki farklı üniversitelere gitti.

    Türkiye ile farklı ülkeler arasındaki tarihi ve kültürel köprüler kurarak dayanışma anlamında da önemli bir yere sahip olan program hakkında bilgi veren Mevlana Kurum Koordinatörü olan Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ali Aydın, programın ülke ve üniversiteler için önemine vurgu yaptı.

    Prof. Dr. Aydın, “Mevlana Değişim Programı Protokolünü imzalayan Türkiye’deki üniversitelerde örgün eğitim programlarına kayıtlı lisans, ön lisans, yüksek lisans ve doktora öğrencileri bu programa katılabiliyor.

    Ön lisans ve lisans programlarının hazırlık ve birinci sınıfında okuyan öğrencilerle hazırlık ve bilimsel hazırlık dönemlerinde bulunan yüksek lisans ve doktora öğrencileri esas eğitime başladıkları ilk yarıyıl için programdan yararlanamıyor. Öğrenciler, en az bir, en fazla iki yarıyıl eğitim için, öğretim elemanları da en az iki hafta, en fazla üç ay süreyle ders vermek üzere programdan yararlanabiliyor.

    Gerekli şartları sağlayarak programa katılan öğrencilere, yurt dışında gittikleri üniversitelerdeki eğitim öğretim süresince karşılıksız burs veriliyor. Program kapsamında öğrenciler akademik deneyimin yanı sıra farklı kültürleri yerinde tanıma, yeni arkadaşlar edinme, yabancı dil seviyelerini geliştirme gibi imkânlar elde ediyorlar.

    Üniversitelerin Erasmus+, mevlana gibi öğrenci değişim programlarının yanı sıra yurt dışındaki üniversitelerle farklı alanlarda gerçekleştirdiği ikili anlaşmaları da var. Bu anlaşmalarla öğrenciler, eğitimlerinin belli bir yılını kendi üniversitelerinde, belli bir yılını da anlaşmalı üniversitelerde tamamlayarak çift diploma alma şansı elde edebiliyor. Bu bağlamda gerek öğretim elemanlarımıza gerek öğrencilerimize bu fırsatları iyi bir şekilde değerlendirme çağrısında bulunuyoruz” şeklinde konuştu.

  • MSKÜ ile Semerkand Üniversitesi arasında Mevlana Öğrenci Değişim protokolü

    Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi ve Özbekistan’ın Semerkand Devlet Üniversitesi arasında Mevlana Değişim Programı çerçevesinde eğitim anlaşması imzalandı. Semerkant Üniversitesinin kuruluşunun 90. yılı ve Uluğ Bey Medresesi’nin kuruluşunun 600’üncü yılına ithafen düzenlenen “Ortaçağlardaki Semerkant Medrese-i Aliyelerinin İslam Uygarlığı ve Eğitim Sisteminin Gelişmesindeki Rolü” konulu bilimsel toplantıya katılan Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mansur Harmandar ile Semerkand Devlet Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Rüstem Halmuratov, Mevlana Öğrenci Değişim programı anlaşmasını birlikte imzalandı.

    Törende bir konuşma yapan MSKÜ Rektörü Prof. Dr. Mansur Harmandar, “Üniversite olarak Uluslararasılaşmayı başından beri temel hedeflerimizden biri hâline getirdik. Üniversitemiz 2017 -2018 Eğitim-Öğretim yılında 60 ülkeden Bin 204 öğrenciye ev sahipliği yapmaktadır ve her geçen gün de bu sayı artmaktadır. Türkiye’nin bilim geleneklerini ve birikimini uluslararasına açması ve dünyada üretilen bilgilerden yararlanılması için bütün imkânlarımızı seferber ediyoruz. Büyüyen Türkiye’ye biz de bilimsel ve kültürel olarak destek veriyoruz. Bu anlaşmanın bizim için bir önemi daha var. Kardeş Özbekistan geçmişte Türk ve İslam uygarlıklarına ev sahipliği yapmıştır. Buralar, Uluğ Bey, Ali Kuşçu, İbni Sina, Ali Şir Nevai gibi büyük bilim, kültür ve edebiyat şahsiyetlerinin doğup büyüdüğü topraklardır. Dünya bilim ve kültür tarihine altın harflerle yazılmış olan bu eski ihtişamlı günleri tarihin sayfalarından çıkarıp dünya bilimine ve barışına yeniden katkı yapmak istiyoruz. Bu anlaşmanın dili bir, tarihi bir ve kültürü bir olan kardeş cumhuriyetlerin yeniden dirilişine ve Türkiye ile Özbekistan arasındaki ilişkilerin her alanda gelişmesine vesile olmasını diliyorum” dedi.

    Semerkand Devlet Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Rüstem Halmuratov ise kardeş Türkiye Cumhuriyetinden bir üniversite ile böyle bir anlaşmayı imzalamaktan büyük bir memnuniyet duyduklarını, Muğla Sıtkı Koçman Üniversite’sinden gelecek öğrencileri kendi üniversitelerinde ağırlamaktan mutlu olacaklarını, Özbekistan’dan Muğla’ya gelecek öğrencilerin de Türkiye’nin bilim geleneklerini, tecrübelerini kendi ülkelerine taşıyacaklarını söyledi.