Etiket: Meslekte

  • Sevilen doktorun meslekte 25’inci yılını kutladılar

    Balıkesir’in Edremit Devlet Hastanesi’nin sevilen İç Hastalıkları Uzmanı Doktor Ebru Yazgan’a meslektaşları, meslekte 25. yılını doldurmasını pasta keserek kutladılar.

    Başhekim Yardımcısı Serdar Üşenmez, Sağlık Hizmetleri Müdürü Cengiz Kırdemir, servis hemşirelerinin hazır bulunduğu törende, Ebru Yazgan’a 25’inci yıl pastası kesildi. Mesleğinde 25’inci yılını dolduran Ebru Yazgan ise duygusal anlar yaşadı.

    Yazgan, sürprize için çok sevindiğini belirterek, geçmiş ile bugünün çalışma koşulları arasındaki gelişmelere dikkat çekti. Mesleğini çok sevdiği anlatan Yazgan, “Burada da çalışmaktan son derece mutluyum. Hatırlanmaktan ise onur duydum, iyi ki varsınız” şeklinde konuştu.

  • Marakla başladığı meslekte marka oldu

    Adana’nın Kozan ilçesinde mermercilik mesleği ile uğraşan Hasan Akçoban, merak ederek başladığı solucan gübresi üretimini seri üretim haline getirerek sektöründe marka haline geldi.

    Hasan Akçoban, sebze ve meyvelerde üretimini artırdığını düşündüğü ve mermer atölyesinin bahçesindeki sebzelerinde kullandığı solucan gübresi üretimine ilk olarak merak ederek başladı. Solucan gübresi üretiminde başarı elde eden ve ürettiği gübrelerin çiftçilerden yoğun talep gördüğünü fark eden Akçoban, hobi olarak başladığı solucan gübresi üretimini seri hale getirdi.

    Kozan’da uzun yıllar mermercilik sektörüyle uğraştığını belirten Akçoban, “Mermer atölyemin bahçesinde de taze sebze ve meyve yetiştirerek tamamen doğal ürünlerle besleniyorum. Solucan gübresini daha önce duymuştum ve ürünlerin yetişmesinde, kalite ve üretimin artmasında oldukça verimli olduğu söyleniyordu. Ben de solucan gübresi üretiminin nasıl olduğunu merak ettim. İlk olarak belirli bir miktar solucan gübresi ürettim ve bunu kendi sebze ve meyvelerimde denedim. Solucan gübresinin ürünlerimde verimi ve kaliteyi artırdığını gördüm. Daha sonra çiftçi arkadaşlarım da bu gübreden istediler. Daha sonra üretimi artırdım ve bugün kurmuş olduğumuz tesisimizle solucan gübresi üretiminde marka haline geldik. Çiftçilerimizden yoğun talep görüyoruz. Hatta işimiz o kadar hızlı ilerledi ki yurt dışına bile solucan gübresi gönderiyoruz” dedi.

    Organik solucan gübresi hazırlarken 100 bin solucandan yaklaşık 20 ton gübre ürettiklerini belirten Akçoban, “Solucan gübresi üretimi hem zahmetli hem de masraflı bir iş ancak gübrenin ürünlerdeki üretime etkisini görünce bu zahmete değdiğini anlıyoruz. Organik solucan gübrelerimiz genellikle sebze, meyve ve seralarda yoğun bir şekilde kullanılıyor” diye konuştu.

  • MMO Konya Şubesinden meslekte 25, 40 ve 50. yılını dolduranlara plaket

    Makine Mühendisleri Odası (MMO) Konya Şubesi tarafından meslekte 25., 40. ve 50. hizmet yılını dolduran üyelerine hizmet plaketi takdim edildi.

    Bir otelde düzenlenen törende konuşan MMO Konya Şube Başkanı Ömer Erdoğan Duransoy, “Makine mühendisliği, mesleğe başladığınız ilk günden itibaren meşakkatli ve zor bir meslek. Sevmeden, çabalayıp fedakarlık göstermeden, kendi özünden bir şeyler katmadan başarılı olmak imkansız. Burada bulunan mesleğine yıllarını vermiş tüm üyelerimizi bu fedakarlıklarından dolayı öncelikle tebrik ediyorum. Sevgiyle ve özenle mesleğe adanmış yıllar. Mesleğinde kahramanlaşmış, büyük duayenler, makineci neferler. Tabi onları kutlarken onların arkalarında dimdik duran ve onlara hep destek veren ailelerini de unutmuyor, onlara da sonsuz teşekkürlerimizi iletiyorum” dedi.

    Birlikte hareket etmenin önemini anlatan Duransoy, “Sizlerin varlığı, faaliyetlerimize göstermiş olduğunuz ilgi ve katılım, bizlere her zaman güç veriyor. Birlikte güçlü ve etkin olmak, mesleğimize itibar kazandırıp verimli bir çalışma ortamı sağlamak, gerek mesleki gerekse toplumsal alanlarda sunduğumuz hizmetleri geliştirip iyileştirmek, üyelerimizin karşılaştığı sorunları ve sıkıntıları çözebilmek, kısacası yer aldığımız her alanda sesimizi sonuna kadar duyurmak ve haklarımızı savunmak ancak sağlam bir birliktelik ve odamıza sıkı sıkıya sahip çıkmakla mümkün. Yönetim kurulu olarak yaptığımız her işte bu beraberliğin bize verdiği azim ve şevk ile daha iyiyi yapmaya çalışıyoruz. Bu bağlamda; ülkemizin ve kentimizin bilim, sanayi ve teknoloji alanlarında büyümesine yardımcı olmak, üyelerimizin mesleki yönden kendilerini geliştirebilmeleri için gerekli ortamı hazırlamak, mesleğimizi icra ederken kaliteli ve yüksek standartta teknik ve hukuki alt yapıyı oluşturmak, üyemizin sosyal, mesleki ve ekonomik haklarını sonuna kadar savunmak en önde gelen görevimiz oluyor” diye konuştu.

    Oda Başkanı Duransoy’ın konuşmasının ardından meslekte 25., 40. ve 50. yılını dolduran üyelere plaketleri verildi.

  • (Özel Haber) Bu meslekte çalışanlar yılda en az 3 kez grip oluyor

    Soğuk havaların şiddetini artırmasıyla birlikte grip ve nezle vakaları da çoğalırken, günde onlarca müşteriyle ilgilenen berber ve kuaförler bu hastalıklara yakalanan meslek gruplarının başında bulunuyor. Doktorların ardından insanlarla en fazla yakın temas halinde olan makas ustaları, adeta bulaşıcı hastalıklarla savaşıyor.

    Mevsim geçişlerinde ve soğuk kış günlerinde en büyük sorunların başında gelen grip, insanların hayatını olumsuz yönde etkiliyor. Çeşitli enfeksiyonlar nedeni ile ortaya çıkan bu hastalık, bulaşıcı hastalık olması nedeniyle kişilerin aile, sosyal ve iş hayatını olumsuz yönde etkiliyor. Yaşam kalitesini de düşüren grip, özellikle insanlarla temas durumunda bulunulan meslek grubu çalışanlarını adeta esir alıyor.

    Soğuk ve şiddetli ayazı ile tanınan Eskişehir’de, berber ve kuaförler kış aylarında adeta grip hastalığı ile savaşıyor. Tıp alanının ardından insanlarla en fazla yakın durumda olan makas ustaları, özellikle kış aylarında artan grip ve nezle vakalarıyla birlikte yılda en az 3 kez bu hastalıkla karşı karşıya kalıyor. Tıraş veya bakım yaptırmaya gelen müşteriler, hava yoluyla bulaşan hastalıklarını ustalara bulaştırmakla kalmayıp, salona gelen diğer insanları da hasta edebiliyor.

    “Gripten tam kurtulduğumuz anda tekrar aynı hastalığa gribal olarak yakalanabiliyoruz”

    Konuyla ilgili konuşan Kuaför Abdil Kumru, salona gelen insanlar ile birebir temas halinde olduklarından özellikle kış aylarında ağır bulaşıcı hastalıklar geçirdiklerini belirtti. Kumru, “Havaların bu dönemlerinde özellikle müşterilerimizle gerek sakal tıraşlarında gerekse cilt bakımları yaparken bire bir temasa girdiğimiz için onlardan gelecek ya da bizden onlara geçecek en açık meslek biziz. Buna mümkün olduğunca ağızlık kullanarak dikkat etmeye çalışıyoruz ama yine de bundan meslek olarak kaçışımız yok. Kış aylarında salonumuzda bulunan çalışanlar olarak en az 2-3 gün bu hastalığın sıkıntısını yaşıyoruz ve dinlenmemiz için yatıyoruz. Kış boyunca ben de dahil 2 sefer hasta olup yatıyoruz. Rapor alıyorlar hastanelere gidiyorlar. Gripten tam kurtulduğumuz anda tekrar aynı hastalığa gribal olarak yakalanabiliyoruz. 3 günde iyileşeceksek bu daha fazla uzuyor ve 10 günü buluyor. İşimizin başında bulunamıyor olabiliyoruz. Tabi ki havaların bu durumu da işimize engel oluyor” ifadelerini kullandı.

    Kuaför çalışanlarından Selçuk Topkaya, bulaşıcı hastalık risklerinden dolayı hasta olan müşterilerini isteklerine göre VİP salonunda tıraş ettiklerini ifade ederek, “Müşterilerle yakın temas kurmamızın riski var. Bakımlarımızda da kullan-at kullanıyoruz. Ürünlerimiz zaten tek kullanımlık. Kullandığımız aletleri de dezenfekte ediyoruz. Hasta olan müşterilerimizi de özel VİP salonumuza alıyoruz. Ağızlık takıyoruz. Böylece hem müşterilerimiz hem de biz sağlık açısından daha korunaklı oluyor” şeklinde konuştu.

    “Hasta olanların iyileşene dek berber ve kuaföre gitmemesi gerekiyor”

    Kuaför salonunda tıraş olan Ahmet Göçer ise, gribal hasta insanların iyileşinceye kadar beklemelerini söyleyerek, “Hasta olanların iyileşene dek berber ve kuaföre hem kendisi hem de çalışan için gitmemesi gerekiyor. Sağlık açısından zararlı yani” dedi.

  • Doç. Dr. Özyaral: “Her meslekte star olunur, yeter ki aklınızdan ve kalbinizden geçeni tercih edin”

    Öğrencilerin merakla beklediği 2016 ÖSYM tercih kılavuzu yayınlandı. YGS ve LYS’nin tamamlanmasının ardından üniversiteye yerleşmek isteyen binlerce aday için tercih dönemi başladı.

    Tercih döneminde özellikle aileleri uyaran İstanbul Rumeli Üniversitesi Meslek Yüksekokulu (MYO) Müdürü Doç. Dr. Oğuz Özyaral “Tercih döneminde iki noktadan hareket etmek gerektiğini düşünüyorum bunların bir tanesi aile diğeri de evlatlarımız” dedi. Doç. Dr. Özyaral, “Gençler artık hayatlarının kararını veriyor. Meslek seçmek bir kariyer, hayata bir dirsek ve yeni bir yaşam şekli çünkü buraya kadar ne yaptık ilk ve orta öğretim, lise dedik ama artık gelecek adına konuşuyoruz. Hem ekonomik değer kazanacaksın hem katma değerinle beraber sistemde yerini alacaksın. Dünya küçüldü küreselleşen dünyada gençler hangi mesleği seçeceğini çok iyi bilmeli” dedi.

    “Tercihi aile değil çocukları yapsın”

    Bazı değerler bazı meslekleri yok ederken bazı değerlerinde o mesleklerin içinde yeni ana meslekler çıkardığını söyleyen Doç. Dr. Özyaral, “Bugün Yeni Medya’yı konuşuyoruz, öğrenciler sosyal medya üzerinden çok hızlı iletişim sağlıyor. Tercih döneminde aileler tercih yapmaya kalkıyor hayır aile değil evlatları karar verecek. Her meslekte star olunur. Herkes kendi mesleğinde yürümeli. Starlığını orada yapmalı. Teknik adam olmak MYO’lar için çok önemli çünkü Türkiye’nin en büyük ihtiyacı bu. Herkes mühendis, doktor, eczacı, kimyager olmamalı. Bu yanlış bir bakış açısı” diye konuştu.

    “Bugün Türkiye’nin en çok ihtiyacı olan şey eğitim”

    “Teknik işler beceriye dayalıdır. İki yıllık bir eğitim bu donanımı size kazandırıyor” diyen Doç. Dr. Özyaral sözlerine şöyle devam etti;

    Eğer ben tekrar okumak istiyorum derse öğrenci dikey geçiş yapabilir. Onun üstüne yüksek lisans, doktora yapabilirler, önlerinde bir sınır yok. Önemli olan kalbinizin ve aklınızın ne söylediğidir. Başkalarının ne söylediği çok önemli değil ne yapmak istediğiniz çok önemli. Görüyoruz hekim arkadaşlarımız var sanatçı oldular. Yani meslek başka bir şey duygular bambaşka bir şey. Dolayısıyla çok yönlü olmaya çalışalım kısır kalmayalım. Üniversiteye geldikten sonra da öğrencilerimiz okumaya devam etsin. Herkes üç dört büyük şehirde iş bulmak istiyor küreselleşen dünyada böyle bir şey yok. Amaç döndüğümde memleketime nasıl hizmet edebilirim olmalı. Bugün Türkiye’nin en çok ihtiyacı olan konu eğitim. Hangi üniversiteden eğitim almak istiyorlarsa gençler lütfen gidip kapısını çalıp laboratuvarlarını, atölyelerini görsünler. Orada hangi öğretim üyeleri var ve kaç yazı yazmış araştırsınlar. Bunlar olmadan eğitim olmaz. Okulun temelini içindeki akademisyenler oluşturur. Kapalı kapılar ardında üniversite olmaz, üniversite kapılarını sonuna kadar açmak zorundadır.”

    “Biz üniversitede bilgili, donanımlı ve becerikli gençler yetiştireceğiz”

    Vakıf başkanının sözünden örnek veren Doç. Dr. Özyaral, “Vakıf Başkanımız rahmetli Mehmet Balcı’nın bir sözü var ‘Ülkemize aydın gençler yetiştirmeliyiz ki onlar bizim ülkemizi çok güzel yönetsinler’ dedi, bu çok önemli bir sözdür. Dolayısıyla biz çok iyi gençler yetiştirmeliyiz, donanımlı, bilgili, becerikli, başını dik tutan kendi kararlarını verebilen çocuklarımız olmalı ki biz kendimizi onlara emanet edelim. Bizim felsefemiz bu, burada en iyi eğitimi verelim istiyoruz. Lisans bölümümüzü yazan çocuklarımız yüzde 100 burslu okuyacak. Biz Anadolu’dan aldığımız bütün kültürümüzü hamur ettik, geldik İstanbul’un son kapısına Silivri’ye şöyle bir Avrupa’ya bir bakalım diyoruz, bundan sonra Avrupa bizden korksun” dedi.