Etiket: Mesleği

  • Gazi Üniversitesi’nde ’Denetim Mesleği’ konulu sempozyum

    Gazi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İbrahim Uslan, “Sürekli eğitim merkezleri üniversitelerin şehre, halka açılan yüzüdür. Şehrin en güzel yerinde, en güzel binalarında olmalıdır. Bu haliyle sürekli eğitim merkezi bulundu konumda, hak ettiği yerde değil ama Gazi için çok önemli bir birim olduğunu da ifade etmek istiyorum” dedi.

    Gazi Üniversitesi Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi, kariyer planlaması kapsamında ‘Denetim Mesleği’ konulu sempozyum düzenlendi. Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi’nde düzenlenen sempozyuma Üniversitenin Rektörü Prof. Dr. Uslan ev sahipliği yaparken, Sayıştay Başkanı Seyit Ahmet Baş da konuşmacı olarak katıldı.

    “İktisadi İdari Bilimler sosyal bir alandır”

    Öğrencilerin yoğun ilgi gösterdiği sempozyumda Sayıştay Başkanı Baş, denetim mesleği hakkında öğrencilere tavsiyelerde bulunup, özellikle son sınıftaki öğrencilere kariyer planlamaya ilişkin bilgiler verdi. Bahsi geçen mesleğe ilişkin sunum da yapan Baş, şunları kaydetti:

    “İktisadi İdari Bilimler sosyal bir alandır. Dolayısıyla diplomayı aldıktan sonra nasıl bir meslek belirleyeceğiz? Bizim şu anda bakmamız gereken bu. İktisadi bilimler fakültesinden mezun olan bir öğrenci olarak; ‘ben mezun olduktan sonra limon satarım, taştan ekmeğimi çıkartırım’ böyle girişimci ruha sahibim diyorsa arkadaşımız onun yeri özel sektör. Gitsin doğrudan işletmesini kursun. Ne herhangi bir kamu kurumunda ne de başka bir işletmede, şirkette başkasının emri, talimatı altında bulunmasın. Dolayısıyla girişimci doğmuşsa arkadaşımız hür ruhlu, özgür , ‘ben işimi yaparım’ diye düşünüyorsa KPSS falan uğraşmasın. Alırsın kredi bu iş olur. Bir süre sonra şirketini genişletirsin başkalarını istihdam etmeye başlarsın. Bu anlamda çok isabetli bir çalışman olur.”

    “Gazi Türkiye’dir”

    Gazi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İbrahim Uslan da sempozyumun açılış konuşmasını gerçekleştirdi. Gazi Üniversitesi’nin Türkiye’nin en köklü üniversitelerden bir olduğunu anlatan Rektör Uslan, konuşmasında şunları dile getirdi:

    “Sosyal Medya sayfamda şu yazılıydı; ‘ben ezelden beri hür yaşadım, hür yaşarım.’bu hücrelerimize kadar işlemiş bir sözüdür. Ancak şu günlerine özelliğine bağlı olarak bu sözü değiştirdim. Şimdiki yeni sloganım ‘Gazi Türkiye’dir.’ Gazi üniversitesi öğrenci sayısı olarak Türkiye’de 6’ncı sırada. Fakülte, yüksek okul, meslek yüksek okulu ve enstitü sayılarımız topladığımızda 8’inci sırada. Bütçe açısından baktığımızda İstanbul, Ankara, Hacettepe Üniversitelerinden sonra 4’üncü sırada. Gazi Üniversitesi, Türkiye’nin en köklü, en üretken üniversitesidir. Gazi bunun için büyüktür. Bunun için Türkiye’dir. Ağrı Dağı’ndan beş tane Ağrı Dağ’ı çıkartsanız ne almış olduğu o yağışları alabilir ne de Anadolu coğrafyasını şimdiki bereketiyle sulayabilir. Onun için Gazi Türkiye’dir. Gazi Sürekli Eğitim Merkezine gelince, geçmişten geleceğe on yıllık bir süreçten bahsediyorum; sürekli eğitim merkezleri üniversitelerin şehre, halka açılan yüzüdür. Şehrin en güzel yerinde, en güzel binalarında olmalıdır. Bu haliyle sürekli eğitim merkezi bulundu konumda, hak ettiği yerde değil ama Gazi için çok önemli, bir birim olduğunu da ifade etmek istiyorum.”

  • Op. Dr. İbrahim Ulusoy: “Doktorluk dünyanın en güzel ve en popüler mesleği.”

    İhlas Koleji tarafından düzenlenen “Büyüyünce Ne Olsam” projesi kapsamında Op. Dr. İbrahim Ulusoy öğrencilerle bir araya geldi.

    Özel Marmara Evleri İhlas İlkokulu tarafından düzenlenen “Büyüyünce Ne Olsam” projesi kapsamında Kamu Hastaneleri Genel Sekreterliği Fatih Bölgesi İdari Hizmetler Başkanı Op. Dr. İbrahim Ulusoy öğrencilerle bir araya geldi.

    İlkokul 3. ve 4. sınıf öğrencilerinin katıldığı söyleşide Op. Dr. İbrahim Ulusoy, doktorluk mesleğini nasıl seçtiğini ve mesleğinin özelliklerini anlattı.

    Aynı zamanda genel cerrahi uzmanı olan Ulusoy, babasının da eczacı olduğunu, küçük yaşlardayken sürekli olarak sağlık sektörünün içinde fiilen bulunduğu için kendini bu sektöre yakın hissettiğini söyledi. “Hep doktor olmak istemiştim ve kendimi buna hazırlamıştım” diyen Ulusoy, bu hedefini gerçekleştirdiğini ifade ederek öğrencilerden de kendilerine hedefler koymalarını istedi.

    Ulusoy, her zaman insanlara en iyi şekilde hizmet etmeyi kendisine prensip edindiğini söyleyerek, “Hangi mesleğe sahip olursanız olun, o mesleği en iyi şekilde temsil etmelisiniz. İnsanlara en iyi hizmeti vermelisiniz” dedi.

    Doktorluk mesleğini çok sevdiğini belirten Ulusoy, “Doktorluk dünyanın en güzel ve en popüler mesleği. Dünyanın neresinde olursanız olun insanlar size çok saygı gösteriyorlar. Siz de doktor olmak istiyorsanız, düzenli ve sıkı çalışmalısınız” ifadelerini kullandı.

    Söyleşinin sonunda öğrencilerin sorularını cevaplayan Ulusoy, bir öğrencinin sorusu üzerine, “Bizim mesleğimizde sabır çok önemli. Gelen hastalarınızı çok dinlemelisiniz ve sabırlı olmalısınız. Hiçbir işinizi acele ile yapmamalısınız” dedi.

  • Bu mesleği yapanlar grip olmuyor

    Kış aylarının korkulu rüyası gribal enfeksiyonlar, hemen hemen her insanı olumsuz yönde etkilerken, öyle bir meslek var ki, kullanılan bir maddeden dolayı, bu işi yapanlar grip enfeksiyonlarına maruz kalmıyor.

    Çırak yetişmemesinden dolayı, artık son temsilcilerini gördüğümüz, can çekişen meslekler arasında olan kalaycılık, Balıkesir’in bir çok ilçesinde artık yapılmıyor. 5 ilçeyi bünyesinde barındıran Edremit Körfezi’nin son kalaycısı Elmas Kaplan, kalaycılık mesleğinin belki de hiç bilinmeyen bir yönünü açıkladı. Baba mesleği olan kalaycılığı 40 yıldır aralıksız sürdüren Kaplan, çalıştığı süre içinde hiç grip hastalığına yakalanmadığını anlattı. İHA muhabirine açıklamalarda bulunan emektar kalaycı Elmas Kaplan, kalaylamada kullandığı nişadırın oluşturduğu buharın gribal enfeksiyonlara karşı koruyucu olduğunu söyledi. Kaplan, “Ben bu işi 40 senedir yapıyorum. Fakat artık çırak yetişmiyor. Bu işi bilene zor gelmez. Kolay bir iştir. Çalışırken elimiz, yüzümüz siyah olduğu, bu işin pis olduğu için çıraklar gelmiyor. Kalay yaparken, önce kalayı kostiğe koyuyorum. Sonra kum ile sürtüyorum. Yamuk yerlerini düzelttikten sonra da ateşte kalay yapıyorum. Tencere, tepsi, sahan, tabak, çaydanlık, kazan gibi ürünleri kalaylıyorum en çok. Daha çok köylüler kalaylatmak için eşya getiriyor. Bir tencereyi 10 liraya kalaylıyoruz” dedi.

  • (Özel Haber) Köşkerlik mesleği bitme noktasında

    Bir dönemin en önemli meslekleri arasında yer alan köşkerlik, teknoloji karşısında yenilerek, birçok güzel ve soylu meslek gibi yavaş yavaş tarihe karışıyor.

    Suni deriden ayakkabı yapan fabrikaların kurulması, özellikle uzak doğu malı ayakkabıların ülkemize girerek piyasalarda düşük fiyata satılması, köşkerlik mesleğinin bitişini de hızlandırmış durumda.

    Mersin Ayakkabıcılar Odası yönetim kurulu üyesi Ayhan Kuş, köşkerlik zanaatinin son temsilcilerinden biri. Mesleğe çocuk yaşlarda babasının yanında başlayan Kuş, 40 yıldır sürdürdüğü baba mesleğinde artık sona yaklaştıklarını söyledi. Mersin Zafer Çarşısı’nda birkaç metrekare yerde zanaatini icra etmeye çalışan Kuş, köşkerliğin artık yok olma noktasına geldiğini belirterek, “Artık bu meslekte geriden adam gelmiyor. Çünkü insanlar çocuklarını buralara göndermediğinden çırak yetişmiyor. Meslek basit görüldüğünden insanların ilgi alanına girmiyor. Kimse bu mesleği beğenmiyor. Çocuklar şimdi esnafın yanında çırak olarak çalışmak yerine, tatil döneminde zamanını bilgisayar başında geçiriyor” dedi.

    Mesleğin yok olmaya yüz tutmasının nedenlerinden birinin de piyasada artık fabrikasyon, naylon ürünlerin satılıyor olması olduğunu kaydeden Kuş, bugün artık sadece kaliteli ayakkabıların tamir edilebildiğini ifade ederek, “Şu an piyasada 25-30 liraya ayakkabı satılıyor. Bizim tamir fiyatımız zaten bu kadar. En ucuz taban 20-25 lira. Vatandaş bu fiyata gidip yenisini alıyor. Eskiden pençe ve gizli pençe yapardık, sipariş ayakkabı yapardık. Şimdi yapmaya yapmaya kendi mesleğimizi unuttuk. Asıl tamir edilen ayakkabılar kösele ayakkabılar. Onlar da eskisi gibi üretilmiyor. Hep hazır taban kullanılıyor. Artık mesleğimizin dışında farklı tamir yöntemlerine yöneldik. Çanta, valiz, kemer tamiriyle uğraşır olduk. Çeşitlendirerek ekmek parası kazanmaya çalışıyoruz” diye konuştu.

    Mersin Zafer Çarşısı’nda eskiden 45-50 tane köşker varken, şu anda bu sayının 10-12’ye düştüğü dile getiren Kuş, “Baktığınız zaman piyasada eskisi gibi ayakkabı tamircisi kalmadı. Biz de baba mesleği olduğu için devam ediyoruz. Bizler de unumuzu eleyip eleğimizi astıktan sonra artık bu mesleği icra edecek hiç kimse olmaz diye düşünüyorum. Çünkü ayakkabı tamirciliği ya da özel ayakkabı dikimi ustası olmaya artık pek sıcak bakılmıyor. Kısacası bizler bu mesleğin son askerleriyiz” ifadelerini kullandı.

    Aslında bu işe her zaman ihtiyaç olacağını, geriden mutlaka adam gelmesi gerektiğini söyleyen Kuş, her ne kadar bu meslek artık çok fazla icra edilmiyor olsa da işlerin beklentinin üstünde olduğunu belirtti. Kuş, şöyle devam etti: “İnsanlar artık mağazalardan pahalı ayakkabılar da alıyor. Zamanla bu ayakkabıların herhangi bir yerinde onarım gerektirecek yırtıklar ya da sökükler oluyor. Vatandaşlar da pahalı olduğu için küçük bir yırtıkta ayakkabıyı komple atmak yerine bizlere getiriyorlar.”

  • İntihar girişimi mesleği oldu

    Bursa’da geçtiğimiz hafta intihar amaçlı hastanenin çatısına çıkan şahıs bu sefer boş bir binanın çatısına çıktı.

    Olay, merkez Osmangazi ilçesine bağlı Soğukkuyu Mahallesi’nde meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, isminin İ.A. (23) olduğunu iddia eden bir kişi elinde simit tepsisi ile birlikte boş bir binanın çatısına çıktı.

    Daha sonra İ.A., çıktığı çatıdan simitleri aşağı atarak bağırmaya başladı. Çevredeki vatandaşların ihbarı üzerine olay yerine polis, itfaiye ve 112 ekipleri sevk edildi. Olay yerine gelen ekipler İ.A. ile konuşmaya çalıştı. Fakat ekipleri dinlemeyen İ.A. ev kirasını ödemesi gerektiğini, 2 bin lira para istediğini söyledi. Daha sonra 110 ekipleri her ihtimale karşı boş binanın önüne şişme yatak açarak intiharcı şahsın ikna edilmesini bekledi. Çatıda 45 dakika boyunca polis ekipleri ile konuşan İ.A. zor ikna edilirken, aşağı attığı simitleri toplamaya çalıştığı dikkatlerden kaçmadı. İ.A.’nın geçtiğimiz hafta hastane çatısına çıkarak intihar girişiminde bulunmak istediği ve hastane başhekimi tarafından bin 500 lira para verilerek indirildiği öğrenildi.

    Daha sonra İ.A. ifadesi alınmak üzere polis merkezine götürüldü.