Etiket: Meseleleri

  • 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül: “Pandemi dolayısıyla büyük istihdam meseleleri ortaya çıkacak”

    11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül: “Pandemi dolayısıyla büyük istihdam meseleleri ortaya çıkacak”

    11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, memleketi Kayseri’de Abdullah Gül Üniversitesi’nin (AGÜ) mezuniyet törenine katıldı. Gül burada yaptığı konuşmada “Salgın, pandemi dediğimiz bu hastalık. Aslında bu bize dünyanın nasıl küresel bir köy olduğunu bir kez daha gösteren güzel bir örnek oldu. Bu bize gösterdi ki hayat dünyası, iş dünyası devam edecek. Ama başka şekilde devam edecek. Başka şekilde devam ederken buna adapte olabilme konusunda da sizler çok avantajlısınız. Artık birçok işyeri, birçok firma şunu öğrendi ki 100 kişiyle yaptığı işi 80 kişiyle de yapabilirmiş. Evden bir çok şeyler yapılabildi, aksamadan hayat devam etti. Dolayısıyla büyük istihdam meseleleri ortaya çıkacak. Yeni işe girerken aranan vasıflar çok daha farklı olacak” dedi.

    Abdullah Gül Üniversitesi (AGÜ) kampüsünde düzenlenen mezuniyet töreni, mezun olan öğrencilerin alana gelişi, saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başladı. Törenin açılışında konuşan AGÜ Rektörü Prof. Dr. İhsan Sabuncuoğlu, üniversite hakkında bilgiler verdi. Sabuncuoğlu, “Bu yıl 3’cü kez mezun vermenin büyük sevincini ve gururunu yaşıyoruz. Bu vesileyle sizleri Sümer Kampüsü’nde ağırlamaktan büyük mutluluk duyuyoruz. Kısa bir süre önce eğitim hayatına başlamasına rağmen, gerek ulusal ve gerekse dünya ölçeğinde mezunlarıyla ve akademik çalışmalarıyla tanınırlığı ve marka değeri hızla yükselen ve her gün güçlenen bir üniversiteden mezun oluyorsunuz. Günümüzde çok ihtiyaç duyulan İngilizceyi iyi öğrenmiş, sunulan kaliteli eğitim ve mesleki formasyonu sosyal yetkinliklerle birleştirmiş dünya vatandaşı olarak yetiştirildiniz. Bir çoğunuz henüz daha öğrenciyken yurt dışı deneyimi kazandınız. Küresel meseleleri ve çözümlerini Covid-19 pandemi süreci yaşanmadan çok daha önce deneyimlediniz. Yalnızca teorik bilgileri değil, iş, sanayi dünyasının sorunlarını ve bunları nasıl çözebileceğini öğrendiniz. Bu kapsamda yalnızca bilgileri ezberleyen değil, bunları kullanabilen, uygulayabilen ve yeni yeni bilgiler üretebilecek insanlar olarak yetiştirildiniz. O yüzden bir çoğunuz mezun olmadan iş teklifleri aldınız. Genç üniversitemiz her geçen gün büyümeye devam ediyor. Bu yıl aramıza katılacak yeni arkadaşlarımızla birlikte öğrenci sayımız 3 bine yaklaşacak. Bu rakamın yaklaşık yüzde 10’u master ve doktora öğrencisi. Ayrıca öğrencilerimizin yaklaşık yüzde 10’u 50 farklı ülkeden gelen uluslararası öğrenciler. Öğretim elamanı sayımızda artıyor. Yerli ve yabancı kaliteli akademisyen arkadaşlarımızı kadromuza katmaya devam ediyoruz. Toplam 236 öğretim elemanımızla 5 ayrı fakülte ve toplam 13 bölümde üniversitemiz eğitim çalışmalarına devam ediyor. Bu yıl İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi bünyesinde oldukça yenilikçi bir Psikoloji Bölümü de açıyoruz. AGÜ’yü dünya üniversitesi yapabilmek için yıllardır planlı bir uluslararasılaşma politikası uyguladık. Kurumumuzda şu anda 50 farklı ülkeden nitelikli akademisyen ve öğrenciler bulunuyor. Dünyaca tanınan SAT ve TOEFL IBT sınavları için uluslararası test merkezi olmaya devam ediyoruz. Eğitimlerine yurt dışında devam etmek isteyen öğrenciler artık büyük metropollere gitmeden Kayseri’de bu sınavları alabiliyorlar. 16 farklı Avrupa ülkesi ile öğrenci değişim anlaşmamız bulunuyor. Erasmus kapsamında 60 personelimiz 19 farklı ülkede personel hareketliliğinden faydalandı. Son yıllarda çok sayıda öğrencimize 20 farklı ülkede staj imkanı ve 9 farklı ülkede öğrenim görme imkanı sunduk. AGÜ geçtiğimiz yıl, Fransız ve Amerikan kuruluşları ile yürüttüğü ortak lisans programları da dahil olmak üzere 30 yeni uluslararası ortaklığa imza attı ve 5 kıtaya yayılan 45 faklı ülkeden dünyaca ünlü yüksek öğretim kurumları ile toplam anlaşma sayısını 150’ye çıkardı. Üniversitemiz Times Higher Education Etki Sıralamasında son iki yıl art arda 101-200 bandında yer aldı ve 2020 yılı için Türkiye’den en iyi sıralamaya sahip üniversite oldu. Üniversitemiz Hansa Üniversiteler Birliğince bu yıl ilk defa hayata geçirilen WURI – ’Gerçek Etkili Dünya Üniversiteleri’ sıralamasında Türkiye’den dereceye giren tek üniversite olarak dünya genelinde 41. sırada yer aldı. ’Öğrenci Hareketliliği ve Ulaşılabilirlik’ kategorisinde ise 10. sırada yer alma başarısını gösterdi. Böylece AGÜ’nün yenilikçi ve zengin uluslararasılaşma stratejisi tescillendi. Aynı kapsamda AGÜ uyguladığı ileriye dönük uluslararasılaşma stratejisi ile 2020 Times Higher Education Asya Ödüllerinde ilk 10 ‘na girerek finale kaldı. Avrupa Komisyonu’nca kurulan üniversiteleri değerlendirme aracı olan U-Multirank platformunun sıralamasında da yer alarak, başarılı üniversiteler arasında listelendi. QS’in Gelişmekte Olan Avrupa ve Orta Asya başarı sıralamalarına ilk kez alındı ve ilk 200 içinde yer aldı” ifadelerini kullandı.

    Törende konuşan 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül de mezun olan öğrencileri tebrik etti. Üniversite kurulurken ortaya konan hedef, vizyon ve amaçların giderek gerçekleştiğini görmekten büyük bir mutluluk duyduğunu ifade eden Gül, “Bunu sadece bizler görmüyoruz, sizler görmüyorsunuz, bunu gerek ulusal gerekse uluslararası üniversiteleri değerlendirme kuruluşları da raporlarında tespit ediyorlar. Ayrıca üniversitemiz bu üçüncü olmak üzere mezunlarını verdi. Üniversitenin mezunlarının Türkiye’nin çok güzel şirketlerinde, yurt dışındaki önemli şirketlerinde çok güzel işler bulduğunu görmekle üniversitenin ne kadar başarılı olduğunu ortaya koymaktadır. İçeride ve dışarıda üniversitenin tanınırlığı giderek artmaktadır. Her zaman söylediğim şu; bir ülkeye yapılacak en iyi yatırım eğitime yapılacak yatırımdan geçer. Çünkü eğitime yapılan yatırım insanımızın kalitesini, donanımını artırıyor. Gelecek nesilleri çok daha kalifiye hale getiriyoruz. Bu üniversitenin iyi bir üniversite olmasına özellikle önem gösterdik. Bunun neticesidir ki, öğrenciler 5 yıl boyunca sadece bilgi depolamadınız, bilgiye nasıl ulaşılır, nasıl kullanılır hepsini öğrendiniz. Sadece eğitim, bilgi değil bunun dışında entelektüel kapasiteleriniz de genişledi. Bunu mezun olup iş dünyasına başlayınca fark edeceksiniz. Buradan mezun olan arkadaşlarınıza sorarsanız, onlar bu farkı en güzel şekilde anlatacaklardır.” dedi. Öğrencilere tavsiyelerde bulunan Gül, “İyi bir insan olun. İyi bir insan olmak için dürüst, emin, güvenilir olmak gerekir. İyi bir insan olmak için karakterli olmak gerekir. Hedefleriniz açık koyun. Muhakkak hedefleriniz olsun. Azimli olun, hesaplı risk alın. Ne yapın yapın, yurt dışında muhakkak bir süre bulunmaya çalışın. Yurt dışında bulunmak size çok büyük bir vizyon verecektir. Türkiye nasıl sadece Kayseri’de ibaret değilse, dünya da Türkiye’den ibaret değil ” diye konuştu.

    “Pandemi dolayısıyla büyük istihdam meseleleri ortaya çıkacak”

    Tüm dünya ve Türkiye’nin mücadele ettiği korona virüs salgınının dünyanın küresel bir köy olduğunu bir kez daha gösterdiğini belirten 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, pandemi dolayısıyla büyük istihdam meselelerinin ortaya çıkacağını vurguladı. Gül, “Olağanüstü dönemden geçiyoruz; salgın, pandemi dediğimiz bu hastalık. Aslında bu bize dünyanın nasıl küresel bir köy olduğunu bir kez daha gösteren güzel bir örnek oldu. Kendisi kötü ama bize anlattı. Çin’in bir şehrinden çıkan bir mikrop, nasıl süratli bir şekilde dünyayı dolaştı. Hiçbir engel taşımadan nasıl Avrupa’ya, oradan Amerika’ya, Latin Amerika’ya, Afrika’ya, Avustralya, Yeni Zelanda’ya bile bu hastalık yayılabildi. Şüphesiz ki büyük bir olay oldu. 1919 ekonomik çöküş dünyanın en büyük çöküntülerinden birisi, o günden bu güne geçen 100 yıl içerisinde en büyük olaylardan birisi olarak karşımıza çıktı bu hastalık. Dolayısıyla bu hastalık hayatımızı tabi değiştirdi, dünyanın kimyasını bozdu. Annelerimizle, babalarımızla, çocuklarımızla, torunlarımızla bir araya gelemez hale geldik. Ama bütün bunlara rağmen hayatın da devam ettiğini gördük. Bu bize gösterdi ki hayat dünyası, iş dünyası devam edecek. Ama başka şekilde devam edecek. Başka şekilde devam ederken buna adapte olabilme konusunda da sizler çok avantajlısınız. Artık birçok işyeri, birçok firma şunu öğrendi ki 100 kişiyle yaptığı işi 80 kişiyle de yapabilirmiş. Evden bir çok şeyler yapılabildi, aksamadan hayat devam etti. Dolayısıyla büyük istihdam meseleleri ortaya çıkacak. Yeni işe girerken aranan vasıflar çok daha farklı olacak” şeklinde konuştu.

    Konuşmaların ardından bölümlerini birincilikle bitiren öğrencilere hediyeleri protokol üyeleri tarafından verildi. Daha sonra mezuniyet sevinci yaşayan öğrenciler de diplomalarını katılımcıların elinden aldı. Abdullah Gül Üniversitesi (AGÜ), 17 Temmuz 2020 günü gerçekleştirilecek Mezuniyet Töreni ile 7 lisans ve 5 lisansüstü programda toplam 112 mezun verdi. Mezuniyet törenine Gül’ün yanı sıra Vali Şehmus Günaydın, İYİ Parti Kayseri Milletvekili Dursun Ataş, Kayseri Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Büyüksimitçi, davetliler ve öğrenci aileleri katıldı.

  • Prof. Dr. Ortaylı’dan “Türk Dünyası ve Türkoloji Çalışmalarının Güncel Meseleleri” konferansı

    Ünlü tarihçi Prof. Dr. İlber Ortaylı, Ahmet Yesevi Üniversitesi Avrasya Araştırma Enstitüsünün davetlisi olarak “Türk Dünyası ve Türkoloji Çalışmalarının Güncel Meseleleri” başlıklı bir konferans verdi.

    Hoca Ahmet Yesevi Uluslararası Türk-Kazak Devlet Üniversitesine bağlı Avrasya Araştırma Enstitüsü; Yunus Emre Enstitüsü ve Türkiye Cumhuriyeti Almatı Başkonsolosluğu’nun da destekleriyle, ünlü Türk tarihçi Prof. Dr. İlber Ortaylı tarafından verilen “Türk Dünyası ve Türkoloji Çalışmalarının Güncel Meseleleri” başlıklı konferansı düzenledi.

    Konferansın ilk açılış konuşmasını Avrasya Araştırma Enstitüsü Müdürü Doç. Dr. Vakur Sümer yaptı. Sümer, konuşmasında konferansın düzenlenmesinde emeği ve desteği olan paydaşlara teşekkür etti. Türk tarihinin başladığı topraklarda bulunduklarını aktaran Sümer, Türkler’in buradan başlayan hareketinin batıya doğru gittikçe büyüyerek, Dünya tarihinin seyrini değiştiren bir niteliğe büründüğünü aktardı. Bu çerçevede, Prof. İlber Ortaylı’nın Almatı ziyaretinin ve vereceği konferansın çok anlamlı olduğunu dile getirdi.

    İkinci konuşmayı Türkiye Cumhuriyeti Almatı Başkonsolosu Sayın Rıza Kağan Yılmaz yaptı. Rıza Kağan Yılmaz konuşmasında konferansı düzenleyen Hoca Ahmet Yesevi Uluslararası Türk-Kazak Üniversitesi Avrasya Araştırma Enstitüsü’ne ve destekleyen tüm kurumlara teşekkür etti. Prof. Dr. İlber Ortaylı’nın Kazakistan’ın eski başkenti Almatı’ya gelmesinden ötürü teşekkürlerini sunarak, gelecekte Prof. Dr. İlber Ortaylı’nın Kazakistan’ı daha fazla ziyaret etmesini diledi.

    Prof. Dr. İlber Ortaylı “Türk Dünyası ve Türkoloji Çalışmalarının Güncel Meseleleri” başlıklı konuşmasında eski Türkler’in ve bugünkü Türk dünyasının durumunu anlatarak, Rusya’yı istila edenlerin içinde Moğollar’ın çok az olduğunu ifade etti ve Moğollar’ın yanında daha çok Kıpçak Türkleri’nin olduğunu belirtti.

    Bugünlerde “Tatar” ismini taşıyanların kendi ismini beğenmediklerini vurgulayarak, kendilerini Bulgar olduklarını iddia ettiklerini açıkladı. Bir diğer yanlış ifadenin, Moğol ve Türkler aynı kökten oldukları ifadesi olduğunu belirterek, bu iki toplumun kökünün aynı olmadığının altını çizdi. Moğollar’ın ve Türkler’in sadece aynı akraba gruptan olduklarını açıkladı. Ortaylı, Türkler’in İslamiyet’ten önceki geleneklerini anlatarak Moğollar ile aralarındaki farklardan bahsetti.

    Konuşmasının devamında Antik Çağ döneminden bugünlerdeki Türk dünyasına kadar olan dönemi anlatan İlber Ortaylı, asırlar içinde çok değişimler yaşandığını vurguladı. Özellikle Türk ırklarının farklı coğrafyalarda bulunmasına ve konuşulan dillerin birbirlerinden uzaklaşmasına rağmen, kökünde bu dillerin çok yakın olduğunu açıklayarak, bu toplulukların en fazla on gün içinde birbirlerini anlayacak hale gelebildiklerini söyledi.

    Bugünkü Türkoloji’nin sorunları üzerinde konuşmasına devam eden Ortaylı, herkesin kendi dilini bağımsız bir dil görmekte özgür olduğunu belirtti. Örneğin, İsveç, Norveç, Danimarka gibi ülkelerin, kendilerini birbirinden ayrı ülkeler olarak görse bile, aynı dilde konuştuklarını ifade etti. Bunun gibi eğilimlerin çok olduğunu açıklayarak, filoloji bakımından Hollandaca ve Almanca dillerinin bile esasen aynı lehçe durumunda olduklarının altını çizdi. Bugünkü Türk dünyasının en büyük sorunlarından birisinin, kendi dillerimizin kullanılması ve konuşulması konusu olduğuna vurgu yaparak kendi çocuklarımıza kendi ana dilimizi gerekli kadar öğretemediğimizi belirtti.

    İlber Ortaylı, Türk dillerinde konuşan ülkelerin yabancı dil öğrenmelerinin çok kolay ve hızlı olduğunu açıklayarak, son zamanlarda esas olarak Türk gençlerinin kendi dillerinde ve konuşma tarzlarında problemler oluşmaya başladığını söyledi. Bu sorunların çoğunun telaffuz sorunları olduğuna işaret ederek, Avrupa ve Amerika’nın etkilerini bu durumun en önemli nedeni olarak gösterdi.

    Arapçayı ve Müslümanlığı Araplar’dan öğrenmediğimizi, esasen Farslar’ın bize İslam’ı öğrettiğini anlatan Ortaylı, 10. yüzyıldan 18. yüzyıla kadar bazı Türkler’in Müslüman olmadıklarını açıkladı. O dönemlere kadar kimi boyların konuştukları dilde 70’ten fazla “domuz” kelimesi olduğunu belirtti. Prof. Ortaylı, Türkler için Müslümanlığın çok önemli olduğunu anlattı ve İslamiyet’in dikkatle değerlendirildikten sonra Türkler tarafından kabul edildiğini belirtti.

    Prof. Ortaylı’nın sunumunu takiben, soru-cevap kısmına geçildi. Dinleyiciler, çeşitli konularda sorular sorarak görüş alışverişinde bulundular.

    Konferansın sonunda Prof. İlber Ortaylı’ya, günün anısına sertifika ve hediye takdimi yapıldı. (BC –

  • Tarımda çalışan kadınların meseleleri tartışıldı

    Gürsu Belediyesi ve İlçe Ziraat Odası iş birliğiyle tarım sektöründe çalışan kadınların meseleleri masaya yatırıldı.

    Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, AB ve Mali Yardımlar Daire Başkanlığı’na sunularak hibe alma hakkı kazanan projenin uygulama faaliyetleri kapsamında çalışan kadınlarla ilgili seminer düzenlendi. Uygulamalı olarak aşılama ve budama eğitimleri alan kadınlar, proje süresince ücretsiz psikolojik danışmanlık hizmeti ve kişisel gelişim seminerlerinin yanı sıra son yapılan toplantıda sıkıntılarını yetkililerle paylaştı.

    Gürsu Ziraat Odası Baş Mühendisi Ali Şen, “Bir işin eğitimini aldıktan sonra kadınların işe gitmesi onlara daha çok kazanç sağlayacaktır. Bu proje bu yönden çok önemlidir. Ayrıca işverenin saygısı da buna gören değişiklik gösterecektir. Gürsu ovasında kadın işçi açığı çok olduğu için üretici eğitim aldığınız sürece eğitimliye daha mahkum olacaktır. Sizler onlara muhtaç değilsiniz onlar sizlere muhtaçtır. İşi siz iyi bildiğiniz zaman bir kazanacağınıza iki kazanacaksınızdır. Şu anda 2 bine yakın işçi başka şehirlerden gelmiş burada konaklıyor. Onlar sadece iki hasat için buradadır. Gürsu’daki kadınlarımınız tamamı bu işi yapacak dersek bile işçi açığı olacaktır” dedi.

    Yaşanan sıkıntıların üstünün örtülmesi yerine Alo 170 veya bölge temsilciliklerine şikayetlerinin gecikmeden bildirilmesinde fayda olduğunu belirten SGK Temsilcisi Serkan Oktay ise, “SGK olarak kadınların istihdamı ile ilgili her alanda gerekli kolaylıklar sağlanıyor. Ancak kadınlarında kendini değerli görmeleri ve mutlaka 1 gün daha olsa sigortalı olarak çalışması gerekiyor. Çünkü yaşanan bir sıkıntıda hiçbir şekilde hak iddia edemezsiniz” diye uyarıda bulundu.

    Gürsu veya Türkiye’nin tüm genelinde işverenlere çok iş düştüğünü belirten Alara Tarım Ürünleri A.Ş. İnsan Kaynakları Müdürü Serpil Doğan, “İşverenler fiziki ortamları bir kadının rahat edebileceği gibi ayarlaması gerekmektedir. Kadınların çoğu abdest alıp namaz kılmak isteyecek. Ancak bazı bölgelerde bu imkan işveren tarafından işçiye sağlanmıyor. Tarla ortamında da kendileri bu işi yapamayacakları için kadın çalışmaktan vazgeçiyor. Bunun haricinde kadın veya erkek hiç fark etmez, şikayetten kaçınmamalıyız. En önemlisi de işçilerin kamyonlarla, traktörlerle taşınması. Bunu hiçbir zaman bizler onaylamıyoruz. Biz firma olarak buna bir düzen getirdik. Ama caddelerde, tarla aralarında bunları hala görmek mümkün oluyor. Buna işveren çare bulmalı, çünkü jandarmayı bile tarla aralarından giderek ceza yememek için atlatıyorlar” diye konuştu.

  • TGK: “Basının meseleleri acil çözüm bekliyor”

    Türkiye Gazeteciler Konfederasyonu’nun 9. Başkanlar Kurulu toplantısı, 6-9 Ekim tarihlerinde Yalova Gazeteciler Cemiyeti’nin ev sahipliğinde yapıldı. Toplantıya 7 federasyon ve buna bağlı 82 gazeteciler cemiyeti ve basın meslek kuruluşunun temsilcileri katıldı.

    Toplantının ardından kamuoyuna sunulan 9. Başkanlar Konseyi sonuç bildirgesinde, 15 Temmuz darbe girişimi sonrası geçen süreçte ülke olarak olağanüstü günler yaşadığımıza dikkat çekilerek, birlik, beraberlik ve sağduyu mesajı verildi. Darbe girişimine 16 Temmuz sabahı örgütlü olarak ortak tepki gösteren ilk sivil toplum kuruluşunun Türkiye Gazeteciler Konfederasyonu olduğu hatırlatılan sonuç bildirgesinde, meselelerin ancak demokratik sistem içinde çözüleceğine vurgu yapıldı. Sonuç bildirgesinde şu görüşlere yer verildi:

    “Türkiye Gazeteciler Konfederasyonu (TGK) mensupları olarak, vatanın güzel parçası Yalova’da, mesleğimizin sıkıntılarını paylaşmak ve birliğimizi pekiştirmek için yurdun dört bir yanından gelerek toplandık. Türkiye Gazeteciler Konfederasyonu Başkanlar Kurulu olarak, 15 Temmuz gecesi yaşanan darbe girişiminin demokrasimiz adına endişe verici olduğunu bir kez daha vurguluyor, şiddetle kınadığımızı tekrarlıyoruz. Unutulmamalıdır ki, Türkiye’nin sorunlarının çözümü ancak ve ancak demokratik sistemle çözülebilir. Bir başkasına hayat hakkı tanımayan darbe girişimlerinin Türkiye’nin gündeminden bir daha gelmemek üzere düşmesi gerektiğini bir kez daha yineliyor, milli iradenin üzerinde başka bir gücü kabul etmediğimizi özellikle vurguluyoruz.

    Türkiye Gazeteciler Konfederasyonu Başkanlar Kurulu olarak, 15 Temmuz darbe girişiminin ortaya çıkardığı bir gerçeğe de yeniden dikkat çekmek istiyoruz. Türk halkı ve Türk medyası, 15 Temmuz gecesi demokrasi adına önemli bir sınav vermiştir. Medyamız darbecilerin müdahalelerine rağmen yayınlarını sürdürerek kanlı emellerini gerçekleştirmelerine engel olmuştur. Darbe gecesi önemini kanıtlayan medyamızda yaşanan sıkıntıların bir an önce çözümlenmesi, demokrasimiz açısından önem taşımaktadır. Birçok alanda olduğu gibi medya mensuplarına yönelik yapılan operasyonlarda kılı kırk yarmalı, kurunun yanında yaşın da yanmasına izin verilmemelidir. Ülkemiz, basın-medya alanında kapsamlı bir değişime, yenilenmeye ihtiyaç duymaktadır. Özgürlüklerden çalışma şartlarına, standartların belirlendiği mesleki düzenleme zorunluluğuna kadar bir dizi yenilik, geniş katılımlı çalıştaylar dizisi ile belirlenmeli ve uygulanmaya konulmalıdır. Türkiye Gazeteciler Konfederasyonu Başkanlar Kurulu olarak önerilerimiz şunlardır:

    Basın, uzun yıllar hep özgür olma mücadelesi vermiştir. Özellikle 12 Eylül döneminde büyük baskılar yaşanmıştır. Günümüzde de gazeteciler yazdıkları yazılar, yorumlar ve haberler yüzünden yargılanabilmektedir. Bu durumun sona erdirilmesi ve basın hürriyetinin gerçek anlamda sağlanması için özgürlükçü bir basın yasası hazırlanmalıdır.

    Meslektaşlarımızın en temel sorunlardan bir diğeri, olumsuz çalışma şartlarıdır. Sendikalaşmanın adeta hiç olmadığı basın sektöründe çalışanlar düşük ücret almakta, uzun çalışma saatlerinde zor şartlar altında görev yapmaktadır. Yıpranma hakkından ise sadece sarı basın kartı olanlar yararlanabilmektedir.

    Basın sektörü, avukatlık, doktorluk, mühendislik veya mali müşavirlik gibi mesleki standartlara sahip değildir. Eğitimine, birikimine bakılmaksızın herkes gazeteci olabilmektedir. Sektörde acil olarak mesleki düzenlemeye gidilmelidir. Bu sayede haberciliği şantajcı kimliklerine alet edenler de meslekten men edilebilmelidir.

    Basın İlan Kurumu Genel Kurul delege yapısında ve Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü basın kartları yönetmeliğinde değişiklik yapılarak, temsilde eşitliğin sağlanması gerekmektedir.

    Teknolojinin hızla gelişimi ve internet ağının hemen hemen her noktaya ulaşması ile birlikte, internet haberciliği büyük bir gelişim göstermiştir. Sektörde istihdam sağlayan, gazete ve televizyonlarla eşdeğer habercilik yapan kurumsal internet haber sitelerinin yanında, internet deyimiyle “kopyala yapıştır” kolaycılığından öteye gitmeyen haber siteleri yer almaktadır. Yasal boşluktan kaynaklanan meseleler her geçen gün daha da artmaktadır. İnternet medyasının yayıncılık konusunda acilen yasal düzenlemeye ihtiyacı vardır. Kurumsal çalışan sitelerde habercilik yapan meslektaşlarımız da yeni düzenlemelerle gazeteci sayılmalıdır”.

  • İhracatçıların meseleleri masaya yatırıldı

    İstanbul Mobilya, Kâğıt ve Orman Ürünleri İhracatçıları Birliği’nin (MOSFED) İnegöl Organize Sanayi Bölgesi’nde (OSB) yapılan toplantısında, İnegöllü ihracatçıların meseleleri ve beklentileri masaya yatırıldı.

    Toplantıda konuşan MOSFED Başkanı Ahmet Güleç, “Ülkemizin ihtiyaç duyduğu dinamizmi gösterebilmemiz için dünden daha fazla bir araya gelmeye ihtiyacımız var. Sektör dernekleriyle çok yakın işbirliği içerisindeyiz. Gerek kağıt ve orman ürünleri, gerek kereste, gerek mobilya dernekleriyle Türkiye’nin her yerinde bir aradayız ve sektörü değerlendirmeye çalışıyoruz. Bu sektörün gerçek sahibi sizlersiniz. Düşünceleriniz çok önemli. Toplantıda sizlerin taleplerini konuşacağız. Mobilyacılar yoğunluktan dolayı bir araya gelemiyor. Gerçek ihracatçıları dinlemek istiyoruz. Gerçek ihracatçılar pazara dokunan insanlardır. İdeal tasarım, ihtiyacın gerektirdiği tasarımı yapmaktan geçiyor. Dünyada iletişim ve işbirliği için dijital zeminler var. Fakat bizim gönderdiğimiz mailler bile zamanında ulaşamıyor. Hepimizin kendisine bir özeleştiri yapmamız lazım. Orada sizin birliğiniz var ve sizin için kararlar alınıyor. Artık büyük balık küçük balığı yutmuyor, hızlı balık yavaş balığı yutuyor ve geçiyor” dedi.

    Sektörün ana dinamiğinin KOBİ’ler olduğunu belirten Ahmet Güleç, “Mobilya sektörü olarak ciddi bir sektörüz. İhracata dayanıyoruz. Yaklaşık 20 sektörün lokomotifiyiz. Kimya, ağaç ve orman ürünleri, deri, makine, lojistik ve birçok sektörün lokomotifiyiz. Mobilya sektörü onun için Türkiye’nin milli sektörüdür. İmalata dayandığı için dünyanın da lokomotifidir. İmalata dayanan bir sektör, o ülkede gelir adaletini de sağlıyor, gelir pastasının büyümesini de sağlıyor. Ticarete dayanan bir sektör olsaydık, bir yerden alıp, başka bir yere satsaydık, bu kadar hareketli bir sektör olamazdık. Dünyadaki karlar en fazla yüzde 3-5 ile geçer. Ama mobilya sektörünün yüzde 80’i Türkiye’nin milli kaynaklarına dayanıyor. 100 liralık mobilyada maksimum derecede 20 lira dışarıya gidiyor. Türkiye’nin büyümesi ve için büyük projelere ihtiyacımız var” diye konuştu.

    Konuşmanın ardından basın kapalı devam eden toplantıda, İnegöllü ihracatçıların meseleleri ve beklentileri masaya yatırıldı.