Etiket: “Mesele

  • Prof. Dr. Kamil Aydın “Erzurum için hayati mesele”

    Prof. Dr. Kamil Aydın “Erzurum için hayati mesele”

    Erzurum’un kalkınabilmesi ve gelişmesi için öncelikli mesele olarak gündemine “yüksek hızlı treni” alan Prof. Dr. Kamil Aydın talebini ısrarla sürdürüyor. Erzurum’un geleceğine etki edecek olan projenin hayat bulması için çalmadık kapı bırakmayan Aydın, herkesi bu konuya odaklanmaya davet etti.

    Erzurum’un sosyo-ekonomik durumunun daha da güçlendirilmesi ve kemikleşmiş kent kaderinin değiştirilebilmesi için “yüksek hızlı tren” projesinin büyük önem taşıdığına işaret eden MHP Genel Başkan Yardımcısı Erzurum Milletvekili Prof. Dr. Kamil Aydın “Ankara-Erzincan yüksek hızlı tren projesinin Erzurum ve Kars güzergâhıyla taçlandırılması gerektiğini ve bu projenin Erzurum için artık hayati önem taşıdığını dile getirerek, “Şehrimizin yüksek hızlı trene ihtiyacı var. Bunun daha fazla bekletilmemesi için de her platformda konuşmaya ve ısrarımızı dillendirmeye devam edeceğiz. Şehrimizin kaderini değiştirecek olan bu projenin hayat bulması noktasında da herkesi samimiyete davet ediyoruz. Erzurum’un bu projeye ne kadar ihtiyaç duyduğunu her gün daha iyi anlıyoruz. Bu anlamda biz üzerimize düşeni yerine getirmek ve şehrimizin kalkınmasına vesile olmak için var gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz” ifadelerine yer verdi.

    “Erzurum’un kalkınmasına etki eder”

    Bir ulusun gelişmesi ve medeniyetler seviyesine ulaşıp dünya konjonktüründe söz sahibi olması için ulaşımın ne denli önemli olduğunu herkesin bilmesi gerektiğini ifade eden Aydın, “Sadece turizme ve ekonomik kalkınma bakımından değil, ulaşımın rahat olması demek bir şehir için kader demektir. Şehirlerin geleceğine birincil elden etki eden ulaşım ağlarının şehrimiz için de kaçınılmaz olduğunu söylemek isterim. Bu anlamda yüksek hızlı tren projesinin biran önce Erzurum’a kazandırılması gerekiyor. Erzincan’dan sonra Erzurum’a getirilmesi konusunda bizler ne gerekiyorsa yapıyoruz. Peşini bırakma niyetinde olmadığımız bu adım için tek düşüncemiz Erzurum’dur. Erzurum’un ve Erzurumluların bu projeye ihtiyaç duyduğunu sonuna kadar savunacağız” diye konuştu.

    “İstiyoruz, istemeye devam edeceğiz!”

    Partisinin İspir istişare toplantısında konuşan ve Erzurum’un sorunlarını dile getiren AYDIN çözüm önerilerini de gündeme getirdi. Erzurum’un yüksek hızlı trene ihtiyaç duyduğunu ve bunu istemeye devam edeceklerini belirten Aydın “Bir şehrin ihtiyaçlarını istemek için de belli kuralların bilincindeyiz. Projelerin hayat bulması için kara propaganda yapmayacağız, usulüne uygun bir şekilde ikna yoluna gidip devletimizin imkânları dâhilinde buna hayat vermeye çalışacağız. Şehrimizin kemikleşmiş işsizliğine çare olacak olan bu projenin turizm katkılarını herkesin takdirine sunuyorum. Bu anlamda bizler bunu istiyoruz ve istemeye devam edeceğiz. Şehrimiz için, Erzurum için ne gerekiyorsa yapmaya hazırız ve bu uğurda hiç uyumadan mesai harcamayı göze almış durumdayız. Yakın zamanda bu projenin müjdesini vermek için de kapı çalmaya, devletimizin imkânlarını zorlamaya devam edeceğiz” ifadelerine yer verdi.

  • Aşırı terleme artık mesele değil

    Aşırı terleme artık mesele değil

    Burtom Konur Cerrahi Tıp Merkezi Dermatoloji Uzmanı Doç.Dr.Seval Doğruk Kaçar, aşırı terleme tedavisi hakkında önemli bilgiler verdi.

    Terleme vücut ısısındaki artışa cevap olarak ortaya çıkan doğal bir tepkidir. Vücut sıcaklığında artışa sebep olan durumlar (sıcak ortam, fiziksel egzersiz, endişe, korku) sırasında vücutta terleme artışının olması normal bir durumdur. Hiperhidroz (aşırı terleme) ısı veya egzersiz ile ilgili olmayan anormal derecede olan aşırı terlemedir. Giysilerinizi ıslatacak kadar çok terleyebilirsiniz ya da ellerinizden ter damlar. Normal günlük aktiviteyi bozmanın yanı sıra, bu tür aşırı terleme, sosyal kaygıya ve utanmaya neden olabilir.

    Hiperhidroz neden olur?

    Sınırlı tip hiperhidroz; koltuk altı, avuç içi, ayak tabanı, yüz, saçlı deri gibi sınırlı vücut bölgeleri tutar, sıklıkla simetriktir. Bu tip genellikle çocukluk veya ergenlik döneminde ortaya çıkar, yaş ilerledikçe düzelme olabilir. Sınırlı hiperhidrozun sebebi belli değildir, başka bir hastalığa bağlı olmadan ortaya çıkar. Hastanın terlemesi sürekli olabileceği gibi özellikle gerginlik, utanç ve heyecan gibi duygularla tetiklenebilir veya artabilir. Uykuda genellikle terleme olmaz. Yaygın tip hiperhidrozda ise vücudun her bölgesinde terleme artışı görülür. Enfeksiyonlar, diyabet ve tiroid bezinin fazla çalışması gibi hormonal hastalıklar, sinir hasarı, gut, obezite, menopoz ve bazı ilaçlar nedeniyle ortaya çıkabilir. Bununla birlikte hiçbir sebebe bağlı olmaksızın da görülebilir. Endişeli ya da heyecanlı olmak bazen aşırı terleme durumunu kötüleştirebilir. Ancak aşırı terlemesi olan kişilerin normalden daha endişeli ya da heyecanlı olduğunu söylemek mümkün değildir.

    Kalıtımsal olabilir mi?

    Hiperhidrozu olan hastaların üçte birinde benzer şikayetlere sahip bir aile bireyi bulunur. Hiperhidroz toplumda nadir görülür. Her yaş ve cinsiyette insan etkilenebilir. Hastalık vücudun sınırlı bir bölgesini tutabileceği gibi birden fazla bölge ve tüm vücutta yaygın tutulum da mümkündür. Tutulan alanın genişliğine göre hastalık “sınırlı hiperhidroz” ve “yaygın hiperhidroz” olarak adlandırılır.

    Hiperhidroz bulguları nelerdir?

    Görünür ter, koltuk altı ıslanan kıyafetler ve nemli ellere bağlı oluşan utanma hissi kişinin sosyal ve iş hayatını etkileyebilir. Özellikle bazı hastalar el sıkışmaktan kaçınır. Bazılarında ise; yazı yazarken, klavye kullanırken, müzik aleti çalarken ya da tenis benzeri spor oyunlarında oluşan aşırı terleme rahatsızlık verir.

    Hiperhidroz ile kötü koku oluşur mu?

    Aslında hiperhidroz su bazlı ter oluşturan etkin ter bezlerinden kaynaklanır. Koku oluşumundan sorumlu olan apokrin bezler etkilenmez. Ancak aşırı tere bağlı değişen bakteri sayısı ve çeşidi kötü kokudan sorumlu olabilir. Isı artışı ve emosyonel stres dışında bazı gıdalar da terlemeyi artırabilir. Bunlar arasında monosodyum glutamat içeren gıdalar, kafein, acı-köri-kimyon gibi baharatlar ve alkol sayılabilir.

    Hiperhidroz tanısı nasıl konur?

    Hiperhidroz tanısı dermatologlar tarafından konulur. Doktorunuz öykü ve muayene bulgularınıza göre gerekli görürse aşırı terlemenin nedenini anlayabilmek için bazı tetkikler isteyebilir. Her hastada ayrıntılı tetkik yapılmasına gerek yoktur. Altta yatan tedavi edilebilir bir neden saptanırsa hiperhidroz iyileşir. Sempatektomi gibi cerrahi tedaviler bazı hastalarda etkilidir ancak yan etkileri sebebiyle diğer tedavilerin faydalı olmadığı hastalarda bir seçenek olarak sunulur. Genel yaklaşım terlemeyi kontrol etmeye yöneliktir. Terlemeyi azaltan ürünlere antiperspiran denir. Bu ürünler kokuyu azaltan deodorantlardan farklıdır. Çoğunlukla deodorant ve antiperspiranlar ticari ürünlerde birarada kullanılır. Aşırı terleyen çoğu hasta bu formülleri denemiştir.

    Ticari antiperspiranların etkisiz olduğu ya da iş ve sosyal hayatı ciddi etkilenen hastalar doktora başvurmalıdır.

    Tedavi seçimi terlemenin tipi, görüldüğü bölgeler, şiddeti, hastanın daha önce kullandığı tedaviler göz önünde bulundurularak yapılır. Tedavi seçenekleri arasında; deri yüzeyine sürülen ilaçlar, iyontoforez, botulinum toksin enjeksiyonları, cerrahi girişimler ve ağızdan alınan ilaçlar yer alır. Tüm bu tedavi seçeneklerinin farklı etkinlik düzeyleri ve yan etkileri vardır.

    Pek çok ticari üründe ve sürme etkili kremlerde alüminyum tuzları vardır. Bu madde ter bezleri tıkayarak terlemeyi önler. Geceleri kullanım önerilir. Hassas derili kişilerde kızarıklık olabilir. Alüminyumun antiperspiranlar ile kol altı kullanımının meme kanseri ile ilişkili olabileceği ile ilgili yayınlar olması son zamanlarda kullanımını kısıtlamıştır. Son veriler ışığında aluminyum ve meme kanseri arasında kesin bir ilişki saptanamamış olsa da emilimi azaltmak için bu ürünleri bütünlüğü bozulmuş deriye ve epilasyondan hemen sonra kullanmamalıdır. Bunun yanında antikolinerjik etkili hazır ya da majistral solüsyonlar bölgesel terlemede kullanılır.

    İyontoforez nedir?

    El ve ayak terlemesi ve uygun aparat ile kol altı terlemesinde kullanılan bu metodta musluk suyu ya da özel ilaçlı sular içinde deriye düşük doz elektirk akımı uygulanır. Ter salgısını bozarak kanalda tıkanıklık oluşturur. Düzenli seanslar halinde uygulanan ve yaklaşık 20 dakika süren bu işlem hafif bir batma hissi oluşturur. 8-10 seans sonunda hastaların yüzde 85’inde terlemede belirgin bir azalma izlenir. Yöntemin etkili olması durumunda ev cihazları önerilir. Clostridium botulinum adlı bakteriden laboratuvar ortamında elde edilen Botulinum toksini uygun dozlarda ter bezlerini uyaran sinirleri bloke etmek için kullanılır. Bu yöntem iğne ile cilt altına doktor tarafından uygulanır ve oldukça etkilidir. Etkinlik 3. günde başlar ve 10. günde maksimuma ulaşarak yaklaşık 4-8 ay kadar sürer. Bazı hastaların memnuniyeti 12 ay kadar sürer. Kol altı terlemesinde çok sık tercih edilen bir metodtur. Avuç içi ve ayak tabanı uygulamaları da yapılır. Bu bölgelerde kas güçsüzlüğü oluşabilir.

    Hiperhidroz tedavisinde cerrahi yöntemler nelerdir?

    Özellikle el ve ayak terlemesi olan hastalarda endoskopik torasik sempatektomi yapılabilir. Ter bezlerini uyaran sinirler kesilerek ya da geçici klipslenerek bloke edilir. Anestezi altında yapılan bu işlemde anesteziye ait riskler, akciğer ve sinir zedelenmeleri gibi komplikasyonlar açısından doktor ile görüşülmelidir. Cerrahi sonrası bazı hastalarda başka bölgelerde aşırı terleme olabilir.

    Bunun dışında cerrahi olarak ya da mikrodalga teknolojisi kullanarak cihaz ile ter bezlerini kalıcı hasarlayıp terleme azaltılabilir.

    Hiperhidroz tedavisinde başka tedaviler var mı?

    Yaygın hiperhidrozu olan hastalarda terleme azaltmak için antikolinerjik etkiye sahip ilaçlar kullanılabilir. Bu ilaçlar terlemeyi uyaran sinirlerde iletimi bloke eder. Bu ilaçlar ile ağız kuruluğu, bulanık görme, idrar yapmada zorluk, karın ağrıları ve kabızlık gibi şikayetler olabilir. Bu nedenle doktor takibinde dozu ayarlanarak kullanılır.

    Hiperhidrozla başa çıkmak için hastalar neler yapabilir?

    Bu hastalar; ter emici kumaştan (örneğin yüzde 100 pamuklu kumaşlar) yapılmış iç çamaşırları ve çorap giymelidir. Kıyafetlerin uygun alanına yapıştırılabilen “koltuk altı pedi” kullanabilir. Sentetik olmayan, doğal ipliklerden üretilmiş, geniş kesim kıyafetler giymek, deri ayakkabılar giymek, ayakkabıyı çıkardıktan sonra havalandırmak, sık çorap değiştirmek, ter emici özelliği nedeniyle yüzde 100 pamuklu veya antibakteriyel özellikleri nedeniyle gümüş ve bakır iplik içeren çorap kullanmak öneriler arasındadır. Bu hastalar ayrıca terlemeyi artıran ilaç ve gıdaların kullanımından kaçınabilirler.

  • Şentop: ’’Muharrem İnce’nin adaylığı CHP’nin içindeki başkanlık yarışıyla ilgili bir mesele’’

    İbn Haldun Üniversitesi’nin, ’24 Haziran’a Doğru Siyasi Aktörler ve Seçim Süreci’ isimli çalıştayına katılan TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Mustafa Şentop, ’’Muharrem İnce’nin adaylığı, cumhurbaşkanlığı adaylığı meselesi değil. Muharrem İnce’nin adaylığı CHP’nin içindeki başkanlık yarışıyla ilgili bir mesele’’ dedi.

    24 Haziran Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi seçimlerine az bir süre kala, İbn Haldun Üniversitesi, ’24 Haziran’a Doğru Siyasi Aktörler ve Seçim Süreci’ başlıklı bir çalıştay düzenledi. İbn Haldun Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü tarafından organize edilen çalıştayda, TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Mustafa Şentop açılış konuşması yaptı. Oturumlarda ’AK Parti Yeni Dönemde Neler Vaat Ediyor’, ’Partiler ve Siyasi Söylemleri’ ve ’Seçime Doğru Kamuoyu Araştırmaları ve Manipülasyonlar’ başlıkları tartışıldı.

    ’’Muharrem İnce’nin adaylığı CHP’nin içindeki başkanlı yarışıyla ilgili bir mesele’’

    Muharrem İnce’nin adaylığını değerlendiren Mustafa Şentop, ’’Muharrem İnce’nin adaylığı, cumhurbaşkanlığı adaylığı meselesi değil. Muharrem İnce’nin adaylığı CHP’nin içindeki başkanlık yarışıyla ilgili bir mesele. Yeni sistem de yüzde 50+1 bir oymak gerekiyor. Bu oyu alacak kişinin, bu milletin değerleriyle barışık olması, milletin değerlerini benimsemiş olması gerekiyor. Yüzde 50+1 oy bu demektir. Onun için CHP’nin adayı Kemal Kılıçdaroğlu olamaz. Ama CHP’li muhtemel adaylar içinde Muharrem İnce olabilir, Kılıçdaroğlu olmaz. Kılıçdaroğlu’nun bu anlamda teorik olarak şansı yok. Muharrem İnce, Elif’i ters de tutsa en azından onun Elif olduğunu biliyor. Muharrem İnce olur ama Kılıçdaroğlu olamaz. Yeni sistemin mantığı bu. Cumhurbaşkanı adayı olan milletvekili adayı olamıyor, kazanırsa ne ala. Ama kazanamazsa milletvekili de değil. Dolayısıyla siyaseten bulunduğu statü itibariyle zayıf düşüyor’’ dedi.

    Başkanlık sistemine yapılan itirazlara değinen Şentop, ’’Arkadaşlarımız itiraz ediyorlar; parlamenter sistemle yüzde 42 ile seçim kazanıyordun burada böyle oldu falan diye. Yeni sisteme göre yapılan değerlendirmelerde kullandığınız parametreleri aynen parlamenter sistemde kullanın, orada nasıl bir sonuç çıkıyor öyle bakın. Başkanlık sistemini unutun, aynı parametrelerle parlamenter sistemi olsaydı zaten var etti. Orada daha da kolaydı. Şimdi yüzde 50 arıyorsunuz, o zaman yüzde 50’ye gerek yoktu ki; yüzde 34 ile biz olduk, biz başkası da olur. Bunun önünü kapamış olduk. Yüzde 50 ne demektir; bu milletin çoğunluğu hata üzerinde ittifak etmeyeceği demektir. Bunu düşünüyoruz. Onun için Kemal Kılıçdaroğlu olamaz, Muharrem İnce olamaz, Meral Akşener olamaz. Ya Recep Tayyip Erdoğan olur ya da onun karşısına çıkarabileceğiniz iddialı aday olsa olsa Abdullah Gül olur, başkası olamaz. Bu bakımdan yeni sistemi değerlendirmek gerekiyor’’ şeklinde konuştu.

    ’’Bu dönem, yeni sistemin bütün kurum ve kurallarıyla yerleştirileceği bir dönem’’

    Şentop sözlerini şöyle sürdürdü: ’’24 Haziran seçimlerine bu açıdan bakıldığında milletimizin bu istikamette baktığı kanaatindeyim. Yeni sisteme göre Cumhurbaşkanımızın tekrar seçilmesi, arkasında mecliste AK Parti çoğunluğunun 300’ün üzerinde ve Cumhur İttifakı’nın anayasayı değiştirecek 360’ın üzerinde çoğunluğun seçilmesi önemli. Çünkü bu dönem, bu sistemin bütün kurum ve kurallarıyla yerleştirileceği bir dönem. Anayasal düzenlemelerini yaptık ayrıca meclisin kanunla yapılacak düzenlemeleri var. Bu 5 yıl sistemin sadece işleyeceği değil, aynı zamanda bütün kurum ve kurallarıyla yerleştirileceği bir dönem olacak. Sisteme inanmayanlardan mecliste çoğunluk olduğu takdirde sistemin yerleştirilmesi pek mümkün olmaz. Geriye dönüş ihtimali görmüyorum. Ama bir uzatma ve duraklama dönemi olur. Milletimizin buna müsaade etmeyeceği kanaatindeyim. Yaptığımız çalışmalarda bunu görüyoruz’’.

    ’’Millet, kendi geleceğini yöneteceği kadroyu kendisi seçecek’’

    Yaptıkları çalıştay hakkında bilgi veren İbn Haldun Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Prof. Dr. İrfan Gündüz, ’’Bu seçimlerin özellikle önemli olduğunu kamuoyuna duyurmak üzere böyle bir çalıştay düzenlemeyi tercih ettik. Siyasal Bilgiler Fakültemiz; 24 Haziran seçimleri niçin gerekli ve önemlidir? Millet tatile gitmesin, gecesi gündüz, çırasını yıldız yaparak çalışsın diye bu çalıştayı yaptı. Bu konunun önemine vurgulamak üzere böyle bir çalıştay düzenledik. Siyasi aktörler dediğimiz; ister siyasi partiler ister cumhurbaşkanı adayları olarak düşünün, yapmak istediğimiz çalışma 24 Haziran giderken, onların kamuoyuna bizim açımızdan en doğru olanının paylaşılmasıdır. Çünkü 24 Haziran’ı önemsiyoruz. Türkiye’ye, 16 Nisan’da çizilen yol haritasının artık hayata geçtiği gündür. Kayıtdışı siyasetten kurtulduğu, gerçek siyasete kavuştuğu gündür. Kayıtdışı siyaset; milleten almadığı yetkiyi, kendi kendisine kullanan insanların artık millet adına ahkam kesmeleri bitiyor. Bundan sonra milletin verdiği yetki kişi ancak millet adına konuşacak. 24 Haziran bunun tescilidir. Millet iradesini artık beylerin, bürokrasinin ya da apoletlerin elinde değil, millet iradesinin elinde olduğu ve bunun tescil edileceği gündür. Millet, kendi geleceğini yöneteceği kadroyu kendisi seçecek’’ diye konuştu.

  • Bakan Kaya: “Referandum siyaset üstü bir mesele, güçlü bir Türkiye için evet diyelim”

    Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya, “Hollanda’da sudan sebeplerle benim vatandaşlarımla buluşmama engel oldular. 7 saat boyunca mahsur kaldık. Fakat hayır kampanyası için hiçbir engel konulmuyor. Bunun da tek sebebi evet ile birlikte gelecek olan güçlü Türkiye’yi kimsenin istemiyor olması. O yüzden bu referandum siyaset üstü bir mesele. Ülkemiz ve güçlü bir Türkiye için evet diyelim” dedi.

    Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya, 16 Nisan Pazar günü referandumda oylanacak olan Yeni Anayasa ve Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni anlatmak üzere İstanbul Aydın Üniversitesinin (İAÜ) konuğu oldu. İAÜ Hürriyet ve Adalet Kulübünün düzenlediği etkinliğe aynı zamanda Küçükçekmece Belediye Başkanı Temel Karadeniz, İAÜ Rektörü Prof. Dr. Yadigâr İzmirli, AK Parti ilçe teşkilatı ve çok sayıda öğrenci katıldı.

    “Bakanımızı Hollanda’da Türk kadınının onurlu duruşunu ortaya koymuştur”

    Konferansın açılış konuşmasını yapan Prof. Dr. Yadigâr İzmirli, “Türk kadını sosyal hayattaki onurlu duruşu, aile hayatındaki statüsü, devlet hayatındaki rolü itibariyle Türk tarihi boyunca seçkin bir yere sahip olmuştur. Bir milletin sosyolojik yapısını ortaya koyan en önemli vesikalar destanlardır. Türk destanlarında kadın karanlıkları aydınlatan ışıktır. İyiliğin, yiğitliğin, sevginin sembolüdür. 15 Temmuz’da da bu özelliğini tekrar ortaya koymuştur. Sayın Bakanımızın Hollanda’da demokratik kuralları hiçe sayan, hiçbir uluslararası diplomatik teamüle uygun olmayan, diplomatik nezakete ve hukuka aykırı, gayri insanı tarz ve usulle vatandaşlarımızla buluşması engellendiğinde de Sayın Bakanımız Türk kadının bu vasıflarını bir kez daha ortaya koymuş, onurlu, cesur, kararlı ve vakur duruşuyla ülkemizin gurur kaynağı olmuştur. Ben de kendisine ülkemiz adına şükranlarımızı sunuyorum” dedi.

    “Gençlerimiz bugünün gücü ve heyecanıdır”

    Referandum ile ilgili süreci değerlendiren ve öğrencilerin sorularını yanıtlayan Bakan Kaya ise konuşmasında önemli detaylara değindi. “Öncelikli olarak İstanbul Aydın Üniversitesine gençlerle bizi buluşturduğu için teşekkür ederim” diyen Kaya sözlerine şu şekilde devam etti:

    “Dünyamız ve Türkiye büyük bir değişim ve dönüşüm içinde. Bu dönüşüme yön veren de gençlerdir. Zaten gençliğin hayata bakışını anlamadan başarılı olmamız mümkün değildir. Gençlik sadece geleceğimiz değil, aynı zamanda da bugünün gücü ve heyecanıdır. Referandum ile ilgili olarak en çok da 18 yaş insanların aklını karıştırıyor. Fakat 15 Temmuz’da da gördüğünüz üzere o gençlerimiz bilinçli bir şekilde kendi ülkeleri için mücadele vererek canını feda etti. Bu yüzden biz gençlerimize güveniyoruz. Gençlerimizle meclise girmesiyle birlikte mecliste de büyük bir dinamizm olacak.”

    “Bizim güçlü olmamızı istemiyorlar”

    15 yıldır AK Parti’nin iktidarda olmasıyla birlikte Türkiye’nin çok büyük değişimler geçirdiğini ve bu başarının da AK Parti’nin milletle bir olmasından dolayı gerçekleştiğini söyleyen Bakan Kaya, “Bizler milletimizin de desteği ile biz buralara geldik. Geçen gün büyüme oranları açıklandı. Kişi başı milli gelirimizi 2 bin 500 dolardan 11 bin dolar seviyesine çıkardık. Avrupa ülkelerinin 2 katı bir büyüme yakaladık. Korktukları ve istemedikleri de bu. Büyüme hızımız çok fazla. Küresel anlamda da çok fazla söz sahibi olduk. Hollanda’da sudan sebeplerle benim vatandaşlarımla buluşmama engel oldular. 7 saat boyunca mahsur kaldık. Fakat hayır kampanyası için hiçbir engel konulmuyor. Bunun da tek sebebi evet ile birlikte gelecek olan güçlü Türkiye’yi kimsenin istemiyor olması. O yüzden bu referandum siyaset üstü bir mesele. Ülkemiz ve güçlü bir Türkiye için evet diyelim” diye konuştu.

  • Bakan Avcı: “Mesele memleket meselesi”

    Kültür ve Turizm Bakanı Prof. Dr. Nabi Avcı, Eskişehir’de Odunpazarı ilçesi muhtarları ile buluştu. Bakan Avcı buluşmada, “Mesele şu parti, bu parti, Erdoğan, Binali Yıldırım meselesi değil. Mesele memleket meselesi” dedi.

    Bir takım ziyaretlerde bulunmak üzere Eskişehir’e gelen Bakan Avcı, bir otelin toplantı salonunda Odunpazarı ilçesi muhtarları ile bir araya geldi. Türkiye’de yapılan yeni yatırımların bazı ülkelerin hoşuna gitmediğinden söz eden Bakan Avcı, “Geçenlerde hem de bir yabancı televizyon istasyonu bir belgesel yaptı belki sizin de gözünüze çarpmıştır. Bazı Türk televizyonları da bunu yayınladı. Hollanda’daki falanca havaalanı İstanbul’da 3’üncü havaalimanı yapıldığında ne duruma düşecek, bununla ilgili belgesel yapmışlar. Şu anda transit yolcular için çok kullanışlı olan havaalanının ismini hatırlamıyorum, araştırsam bulurum da Hollanda’da bir havaalanı. Transit geçişlerde kullanılıyor, bundan çok ciddi gelir temin ediyor. Fakat diyor ki o belgeselde, belgeseli hazırlayanlar havalimanı yetkilileri, ilgili kişilerle konuşuyorlar. Tur operatörleri ile konuşuyorlar. Onların söyledikleri ve anlattıkları şu, eğer İstanbul’da bu 3’üncü havalimanı faaliyete geçerse burası çok ciddi kayba uğrayacak. Çünkü İstanbul, Hollanda’ya göre ve o havalimanına göre, çok merkezi bir konumda. Afrika’ya, Asya, Avrupa’ya da yakın hepsinin en optimum kesişme noktasında İstanbul. İstanbul, coğrafi özelliğiyle zaten çok büyük bir avantajı var. Son zamanlarda bakıyorsunuz, Türk Hava Yolları maşallah, Allah nazarlardan saklasın şu anda THY dünyanın en fazla, farklı yere uçan havayolu. Milli marka. Çok başarılı bir işletmesi var. Hakikaten hem uçuş noktaları itibariyle dünyanın en büyük hava yollarından biri, hem de hizmet kalitesi itibariyle. Yani bunu sadece biz söylemiyoruz. Bir şekilde, geçtiğimiz günlerde ABD’den gelen bir arkadaşım anlattı. Türkiye’den Amerika’ya THY ile gitmiş oradan da başka bir kente bir başka hava yolu şirketi ile aktarma yapmış ’kendimi 180 kilometre ile büyük keyifli otoban yolculuğundan sonra köy yoluna girmiş gibi hissettim’ dedi. Yani Amerikan uçağına binince gördüğü hizmet kalitesi. Çünkü THY hakikaten, yemesi, içmesiyle misafirperverliğiyle, personelinin nezaketiyle dünya çapında klasmanda üst sıralarda bir hava yolu şirketi. Şimdi onunla uğraşıyorlar. Bunun gibi turizmimizle ilgili şeylerde benzer hesaplar var” dedi.

    “Türkiye bu coğrafya, nüfus ile bu durumda kalamaz”

    Türkiye’nin coğrafi yapısıyla da önde gelen bir ülke olduğunu ifade eden Bakan Avcı, “Türkiye yatırım yapılabilirlik puanları ile ilgili oynama vesaire bütün bunlar birilerinin fena halde Türkiye ile hesabı var. Peki hesap ne? Bir havaalanı meselesi gösterdiği gibi Türkiye orta boy gel deyince gelen, git deyince giden, sıradan bir ülke olmaktan çıkıyor. Öteden beri, ben siyaset bilimi okudum. Bu çok kanıtlanabilir bir şey değil. Ama bir söylem olarak hep söylenir dururdu, Türkiye ne olacak ne ölecek, oldurmayacaksın, öldürmeyeceksin. Orta boy idare edilebilinir yönetilebilinir bir ülke statüsünde olacak. Gerçekten uzun yıllar öyle olmuştur. Ama Türkiye’nin coğrafyasına bakıyorsunuz, coğrafi büyüklüğüne bakıyorsunuz ve bu coğrafya bu durumda olmaz. Ya bu coğrafyayı bölecek, küçülteceksiniz veyahut hakkını vereceksiniz. Türkiye bu coğrafya, nüfus ile bu durumda kalamaz. Kalması için çok kötü yönetiliyor olması lazım. Çok kötü oyuna getirilmiş olması lazım” şeklinde konuştu.

    “Türkiye geçmişte bütçesinin en büyüğünü savunma giderlerine harcardı”

    Türkiye’nin üst klasmanlarda yer almasının gerektiğine değinen Bakan Avcı, “İlişki derinliği bakımından da ilişkilerimizin yoğunluğu bakımından da, Türkiye’nin yeri bu yer değil. Tarih, nüfus, coğrafya, ekonomi bunu emrediyor. Türkiye buradan bir üst klasmana geçmek zorunda. Ya geçeceksiniz veyahut bulunduğunuz coğrafyanın ölçülerine sizi indirecekler. Türkiye son 15 yıldır ekonomi, coğrafya ve nüfus olarak yerinin burası olmadığını söyledi. Bütün hesaplarını da buna göre yapmaya başladı. Türkiye geçmişte bütçesinin en büyüğünü savunma giderlerine harcardı, savunma giderleri dediğimiz de yurt dışından alınacak silah, mühimmat bütçesiydi. Bütçenin en büyük kısmını savunmaya ayırıyoruz. O parayı da mühimmat ve silah alımında kullanıyoruz. 14 yıldır Türkiye bütçesinden en büyük payı Milli Eğitime ayırıyor, gençlerin ve çocuklarımızın daha iyi yetişmesi için ayırıyor. Ben Cumhuriyet tarihinin en fazla öğretmen atayan Milli Eğitim Bakanıydım. 300 bine yaklaşmıştı. Bunu ben yapmadım, bana bu imkan verildiği için böyle bir bütçe verildiği için bana hükümetim sen bu sene 50 bin al ’Tamam bütçede karşılığını koydum, bu yıl 30 bin al’ dediği için bunları yapabildik. Okul ve derslik sayımızı öğretmen başına düşen öğrenci sayımızı bir üst klasmanlara çıkarmayı başardık” diye konuştu.

    “Gereken cevabı milletçe vereceğimize inanıyorum”

    16 Nisan referandumu hakkında da konuşan Bakan Avcı, olayın parti meselesi olmadığını anlattı. Türkiye düşmanlarının 15 Temmuz ile son şanslarını denediğini belirten Bakan Avcı, sözlerini şöyle tamamladı:

    “Fatih Projesi şu anda ortaokul ve lise seviyesinde eğitim desteği veren portallar içerisinde Fatih Projesi bünyesinde kurulmuş EBA dünyanın en büyük eğitim portalıdır. Şimdi bunu yapan bir Türkiye birilerine tabi ki ters geliyor. Çünkü Türkiye daha önce kendi aralarında paylaştıkları ’hava alanı sende kalsın, öteki bende kalsın’ yani kendi aralarında yaptıkları düzenlemelere tamam diyen bir Türkiye çıkıyor. Son zamanlarda buna göre toplum olarak öz güven gelince fazla konuşmaya da başladık. Dolayısıyla Türkiye ile uğraşmaları için pek çok neden var. Şimdi bunu fırsat biliyorlar. Daha önce muhtelif yöntemlerle de bunu denediler. Yani 15 senedir olayların içerisindesiniz. Açıktan ya da gizliden açık toplantılarda, kapalı kapılar arkalarında Türkiye’ye pek çok tuzaklar kuruldu. Türkiye Allah’ın da izniyle bunları birer birer geçti. En sonuncusu, yani bütün projeler bitti oradan buradan dolandılar netice alamayınca en son 15 Temmuz felaketiyle son şanslarını denediler. Gereken cevabı milletçe vereceğimize inanıyorum. Bunun için de sizden çok açık destek rica ediyorum. Çünkü mesele şu parti, bu parti, Erdoğan, Binali Yıldırım meselesi değil. Mesele memleket meselesi. Bir saldırıyla karşı karşıyayız. Değişik yöntemlerle denediler, sökmedi. Şimdi bunun üzerinden tekrar bir girişimde bulunuyorlar. Buna fırsat vermememiz gerekir. Biz kendi meselelerimizi kendi aramızda konuşuruz ama şu anda İsveç’teki bilmem ne gazetesiyle Kandil ve Pensilvanya ile Almanya ne oluyor size? Sizi birleştiren ne? Nedir sizin Türkiye ile alıp veremediğiniz? Bu kadar insan Türkiye’deki 18 maddelik anayasa değişikliğine evet mi hayır mı diyecek. Hepsi ayağa kalkmış durumda ve hepsi aynı potadan konuşuyorlar. Demek ki burada bir şey var. Anlatmak istediğim bu.”