Etiket: MENOPOZ

  • Kadın Hastalıkları Uzmanından Kadınlara Menopoz Uyarısı

    Menopoz sonrası rahimde meydana gelen her kanamanın mutlaka uzman bir doktor tarafından incelenmesi gerektiği belirtildi.

    Özel Gözde İzmir Hastanesi doktorlarından Kadın ve Doğum Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Feyza Ağaca Güler, Türkiye’de menopoz yaşının 48 ile 52 yaş aralığında olduğunu açıkladı. Menopozun başlama yaşında en büyük etkenin genetik olduğunu ifade eden Güler, “Menopozun başlama yaşında en büyük etken genetiktir. İnsan ömrünün uzamasıyla birlikte kadınlar hayatlarının neredeyse üçte birlik kesimini menopoz sonrasında geçirmektedir” dedi. Bu dönemde bazı değişikliklerin olduğunu dile getiren Dr. Güler, menopoz sonrası östrojen hormonu üretilemediği için, tedbir alınmazsa bazı hastalıkların vuku bulabileceğini ifade etti.

    Dr. Güler, kadınlar için kalp ve damar hastalıkları, kemik erimesi, beyin fonksiyonlarının korunması alzhaymırın önlenmesi ve idrar yolu hastalıklarında koruyucu kalkan olan östrojen hormonunun artık vücutta üretilemediğini belirterek şöyle konuştu:

    “Bunun sonucunda tüm bu hastalıklara karşı koruması azalan vücutta eğer tedbir alınmaz, yeterli tedavi verilmezse hayat kalitesini olumsuz etkileyecek hastalıklarla karşılaşmak maalesef mümkün olmaktadır.”

    Menopozla ilgili bilinmesi gereken diğer bir önemli konunun menopoz sonrası kanama olduğuna dikkat çeken Dr. Güler, menopozla birlikte rahim duvarının, artık yumurtalıklar işlev görmediği için yetersiz hormonal uyarıdan dolayı inceldiğini ve en çok da bu sebepten dolayı kanama görüldüğünü vurguladı. Tedavide eksik olanı yerine koyarak, yani hormon replasman tedavileri ile dışarıdan destek vererek kanamaların önüne geçilebildiğini aktaran Güler, “Fakat, yapılan ultrasonografik incelemelerde, rahim duvarında kalınlaşma saptanması durumunda kanama şikayeti olsun veya olmasın mutlaka endometrial örnekleme yapılarak tanı konulması çok büyük önem arz etmektedir” şeklinde konuştu.

    KANSERİN HABERCİSİ OLABİLİR

    Rahim duvarı kalınlaşmasının tamamen iyi huylu sebeplerden kaynaklanabileceği gibi kanser gibi kötü seyirli hastalıkların da habercisi olabildiği bilgisini veren Gülen, sözlerine şöyle devam etti:

    “Ayrıca myom, polip gibi iyi huylu sebepler yine rahim ağzından kaynaklanan polipler, rahim ağzı kanseri ve vajende oluşan enfeksiyon, şiddetli kurulukta menopoz sonrası kanama sebebi olarak karşımıza çıkabilmektedir. Her şeyden önce erken teşhis ve tedavi hayat kurtarır. Yıllık smear testinin 70 yaşına kadar yapılması gerekiyor. Rahim duvarı kalınlığının mutlaka ölçülmesi lazım. Kemik taramaları ve mamografi belli aralıklarla yapılmalı. Eğer hastanın kanama, akıntı, enfeksiyon veya memede ele gelen kitle gibi ek şikayetleri olursa tetkik tarihlerini beklemeden doktora başvurmaları gerekiyor.”

  • Kadınlarda Menopoz Sonrası Kalp Krizi Riski Yüksek

    Kardiyolog Prof. Dr. Mete Alpaslan, geçmişte erkek hastalığı olarak bilinen kalp ve damar hastalıklarının, artık kadınlarda da yaygın olarak görüldüğünü belirterek, “Menopoz öncesinde, vücuttaki östrojen hormonunun kalp hastalıklarına karşı koruyucu etkisi kadın için bir ayrıcalık olsa da menopoz ile birlikte östrojenin ortadan kalkması ile risk, erkeklerle eşit seviyeye geliyor. Kadınlarda sigara kullanımı ve stres de önemli bir kalp krizi faktörü” dedi.

    Memorial Dicle Hastanesi Kardiyoloji Bölümü’nden Prof. Dr. Mete Alpaslan, kadınlarda kalp hastalıkları ve kalp krizi hakkında bilgi verdi. Östrojen hormonunun, menopoza girmemiş kadınları kalp damar hastalıklarına karşı kısmen koruyucu özellikte olduğunu anlatan Alpaslan, “Bu yüzden kalp krizi geçirme riski erkeklere göre kadınlarda daha düşüktür. Ancak bu risk, kadınlar menopoza girdikten 10 yıl sonra erkekler ile aynı düzeye gelir ve özellikle 70 yaş üzeri kadınlar için çok yüksektir. Doğurganlık çağındaki kadınların kalp krizi geçirme riskleri ise oldukça azdır. Ancak ender de olsa görülen bu durum, özellikle bu yaş grubu için tehlikelidir. Çünkü tipik kalp krizi belirtisi olan yaygın göğüs ağrısı dışında; nefes darlığı, çene, omuz veya kol ağrısı, bulantı, kusma, terleme, baş dönmesi, halsizlik gibi soğuk algınlığı ve gripte de görülen belirtilere daha sık rastlanır. Bu şikayetler ortaya çıktığında, hasta mutlaka kalp krizi açısından da değerlendirilmelidir” dedi.

    “SİGARA İÇEN KADINLAR 14 YIL AZ YAŞIYOR”

    Kadınlardaki kalp hastalıklarının ve kalp krizlerinin artışındaki en önemli nedenlerin mesleki yaşamdaki etkinliklerinin artması ve stresli iş ortamları ile sigara kullanımı olduğunu vurgulayan Alpaslan, “Sigara erkeklere göre kadınları daha çok etkiler ve östrojen hormonu üzerinde yıkıcı bir etkiye sahiptir. Kadınları kalp ve damar hastalıklarına karşı koruyucu özelliği bulunan östrojenin yıkıma uğraması, kardiyak sorunlara da zemin hazırlamaktadır. Yapılan araştırmalarda sigara içmeyen kadınların sigara içenlere göre ortalama 14 yıl fazla yaşadığı belirlenmiştir. Ayrıca sigarayla birlikte doğum kontrol hapı kullanımının da kalp hastalıkları riskini artırdığı bilinmektedir” diye konuştu.

    Alpaslan, kadınlarda kalp ve damar hastalıkları risklerini azaltmak için ise şu önerilerde bulundu:

    “Yağ tüketimi en aza indirilmeli. Kızartma türü yiyeceklerden mümkün olduğunca uzak durulmalı. Şeker ve tuz tüketimi azaltılmalı. Taze sebze, meyve, balık ve lifli gıdalar tercih edilmeli. Ceviz ve fındık gibi antidoksan özelliği yüksek olan, omega 3 içeren besinler tüketilmeli. Sigara ve alkolden uzak durulmalı. Spor yapılmalı, spor yapamayanların ise günde 1-2 saat yürüyüşü ihmal etmemeli önemlidir.”

  • MENOPOZ SONRASI KİLO ALIMI HIZLANIYOR!

    Uzman Diyetisyen Şefika Aydın Selçuk, menopoz sonrası kadınlardaki en büyük sorunun hızlı kilo alınması olduğunu söyledi. Uzman Diyetisyen Şefika Aydın Selçuk, “Menopoz doğurganlık yeteneğinin kaybolduğu dönemdir. Bütün kadınlar bu özel dönemi yaşarlar. Şişman kadınlarda daha erken olmakla birlikte menopoz yaşı 48-55 olerzarak belirtilmektedir. Bu dönemde organizmada önemli değişiklikler gözlenir; bunların dışında hormonal değişiklikler gelmektedir. Menopoz dönemde sağlıklı beslenme, düzenli fiziksel aktivite yapma ve ek olarak tıbbi tedavi çok önem kazanmaktadır” dedi.

     

    Menopoz sonrası kadınlardaki en büyük sorunun hızlı kilo alınması olduğunu kaydeden Uzman Diyetisyen Şefika Aydın Selçuk, daha sonra şunları söyledi; “Kimi kadınlar yemek yemekten bağımsız olarak yağlandıklarını hissederler. Bu normal fizyolojinin getirdiği bir yağlanmadır. Daha önce kilo sorunu olmayan kadınlarda da şişmanlık gelişebilmektedir. Östrojen düzeyindeki azalma besin alımını etkiler ve bazal metabolik hızda azalmaya neden olur. Kadınlarda fiziksel aktivite düzeyindeki azalma da bu ağırlık kazanımının daha hızlanmasını sağlamaktadır. Yaşamın bu döneminde düzenli fiziksel aktivite önceliklidir. İdeal ağırlığın sürdürülmesi, kalp ve kemik sağlığı için önemlidir. Diyabet, kalp ve damar hastalıkları ve kanserden korunmayı sağlar. Bu nedenle menopozdaki kadınların haftada 4- 5 kere 40- 60 dakika düzenli yürüyüş veya sevdikleri spor aktivitelerini yapmaları gerekmektedir.

     

    Menopoz dönemindeki şişman kadınlarda, ağırlık kaybı programları planlanırken kemik mineral yoğunluğu osteoporoz riski düşünülerek diyetin süresine, şekline ve fiziksel aktivitenin yoğunluğuna dikkat edilmesi gereklidir. Şişmanlık ve östrajen düzeyindeki azalma, kan yağ düzeylerini olumsuz etkilemektedir. Kötü huylu ( LDL ) kolesterolde ve trigliserit denilen kan yağ düzeyinde artma, iyi huylu ( HDL ) kolesterolde azalma oluşmaktadır. HDL/ LDL kolesterol oranının bozulması, kardiyovasküler hastalıklar için önemli bir risk faktörüdür. Ayrıca yapılan çalışmalar menopozdaki şişmanlığın tip 2 diyabet oluşumu için de risk faktörü olduğu düşünülmektedir. Halk sağlığı çalışmaların sonuçları menopoz sonrası kadınlarda, beden kitle indeksi ile meme kanseri arasında pozitif ilişkinin varlığını göstermiştir. Bu nedenle menopozdaki kadınların mutlaka vücut ağırlıklarını hedef tartılarında tutmaları önemlidir.
    Menopozda östrojen düzeyindeki azalma ile kadınların kemik kaybı hızlanır, böylece kalsiyum gereksinimi artar. Bu dönemde idrarda kalsiyum atımındaki artış, bağırsaklardan kalsiyumun etkin emilmesindeki azalma ve diyet ile yeterli kalsiyumun alınmaması, kemik kaybının nedenlerindendir.

     

    Menopoz sonrası sağlığın korunması ve kaliteli yaşam için, diyet ve yaşam şeklinin önemli olduğu bilinen bir gerçektir. Araştırmaların sonuçları menopoz sonrası kadınlarda besin gereksinmesinin genç kadınlardan farklı olduğunu göstermektedir. Beslenme programları düzenlenirken kadınlarda bu dönemde oluşabilecek şişmanlık, kalp- damar hastalıkları ve osteoporozu önleyici şekilde diyetlerin hazırlanması gereklidir.”