Etiket: meme

  • Meme Kanseri Cerrahisinde Son Nokta

    Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi Genel Cerrahi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Serdar Saydam, bilim dünyasının meme kanseri ameliyatlarında hastalığın koltuk altına sıçradığı olgularda bile, kola ait lenf kanallarını koruyup, operasyon sonrası kolun şişmesini en azından belirli oranda önleyen yeni bir yöntem geliştirdiğini açıkladı.

    Bilim dünyası meme kanseri ameliyatlarında son nokta sayılabilecek bir çalışmaya imza attı. Bilimsel kongrelerde de sunulan çalışma hakkında bilgi veren Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Serdar Saydam, “Meme kanseri ameliyatlarında önce sentinel lenf bezi biyopsisi yapıyoruz. Sonuçta metastaz (yayılma )yoksa koltuk altındaki diğer lenf bezlerini almıyoruz. Ancak kanser bu bölgeye yayılmışsa koltuk altındaki lenf bezlerini alıyoruz. Koltuk altında gerçekleştirilen bu operasyonlar, koldan gelen lenf akımını bozabiliyordu. Bu durum da kolda ameliyat sonrası iyileşmesi güç şişlik, ödem meydana getiriyordu. İşte yeni ameliyat yöntemi; onkolojinin prensiplerden vazgeçmeden hem koltuk altındaki diğer lenf bezlerini alırken, bir yandan da koldan gelen lenf yollarını koruyarak hastanın kolunda operasyon sonrası ödem oluşmasını önlüyor” dedi.

    RİSKİ EN AZA İNDİRİYOR

    Ameliyat sırasında, ‘Koltuk Altının Tersten Haritalandırılması’ isimli bir teknik uygulandığını anlatan Dr. Saydam, “Bu teknik sayesinde koldan gelen ve memeden gelen lenf yollarını ayırıyoruz. Daha sonra koltuk altındaki lenf bezlerini çıkartıyoruz. Böylece koldan giden lenf yolları korunarak hastanın kolunun şişmemesi sağlanıyor. Bu yeni yöntemde, meme kanserinde tümörün sıçradığı lenf bezleri alınırken, kol şişme riski de en aza düşürülüyor” diye konuştu.

    KOLDA İKİ SANTİMETREYE KADAR ŞİŞLİK OLUŞABİLİYOR

    Bilim dünyasının yeni cerrahi yöntem üzerinde uzun zamandır çalıştığını ifade eden Dr. Saydam, DEÜ Tıp Fakültesi Hastanesi’ndeki kliniklerinde de yeni yöntemi uygulayacaklarını belirtti. Yeni ameliyat yöntemi sayesinde hem koldan giden lenf yollarının korunduğunu hem de koltuk altında kanserin sıçradığı lenf bezlerinin çıkartıldığını kaydeden Dr. Saydam, şunları söyledi: “Bu yeni cerrahi yöntem sayesinde meme kanseri lenf bezi ameliyatı olan kadınlarda lenf ödemi oluşma olasılığını yüzde 2’lere düşürüyor. Kolumuza atardamarlarla gelen kan, toplardamarlar ve lenfler yoluyla toplanıyor. Lenfler alındıysa koldaki kanda durgunluk ve bu bağlı olarak da staz (durgunluk) oluşuyor. Ve kolda iki santimetreye kadar bir şişkinlik oluşuyor. Lenf ödemi oluşan hastaların tedavisi de zor oluyor.”

  • Meme Ameliyatı Sonrası Ağır Kaldırmaktan Kaçının

    Estetik Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Belma Şahin, meme ameliyatı sonrası ağır kaldırmaktan kaçınılması önerisinde bulundu.

    Göğüslerde ortaya çıkabilecek problemlerin hem sosyal hayatı hem de psikolojiyi olumsuz yönde etkilediğini ifade eden Op. Dr. Belma Şahin, “Kişi eğer küçük göğüslere sahipse kendini yetersiz ve mutsuz hissedebilir. Meme büyütme ameliyatlarında amaç genellikle hastayı estetik görünümlü göğüslere kavuşturmaktır. Meme ye hangi estetik ameliyatların yapılması gerektiğine hastanın kendi başına karar vermesi zor olabilir işte bu noktada ben, hastama yaptığım muayene ve onun vücut yapısı ile ilgili sahip olduğum bilgilerle yol gösteririm. Bazen hasta meme büyütme ameliyatı için gelir ancak sadece göğüs dikleştirme ameliyatı hastanın arzu edeceği sonucu verecektir. Bu bilgiler ışığında nihai kararı hasta birlikte veririm” diye konuştu.

    Fiziksel görünümlerinde mükemmeliyete ulaşmayı hedefleyen hastaların meme büyütme ameliyatı için uygun olmayan adaylar olduğunu kaydeden Op. Dr. Belma Şahin, “Eğer kişi fiziksel olarak sağlıklıysa ve beklentileri gerçekçiyse, orantılı ve kadınsı bir görünüm hedefliyorsa, meme büyütme için iyi bir aday olabilir. Bu şartlarda meme büyütmeye ve hacimlendirmeye yönelik yapılan işlemler ile estetik olarak daha iyi görünümlü meme oluşturmak daha tatmin edici olacaktır. Meme büyütme ameliyatı tam teşekküllü bir hastanede genel anestezi altında yapılır ve tercih edilen tekniğe göre bir ile iki saat arası sürer. Hasta bir gece hastane gözetimde kaldıktan sonra ertesi gün hastaneden ayrılıp günlük yaşama dönebilir. Göğüs bölgesi, yaklaşık bir hafta bandajlı kalır. Gizli dikiş uygulandığı için deri yüzeyinde alınacak dikiş yoktur. Ağır kaldırma ve kolların kullanıldığı ağır egzersizlerden iki ile üç hafta kadar kaçınılmalıdır. Bu dönem sporcu sütyeni ile desteklenmelidir. Gebelik, yaşlanma sonucun ömrünü olumsuz etkileyebilse de sonuç genelde uzun süreli kalıcıdır. Ayrıca konulan her protezin vücut içerisinde bir kullanım süresi vardır. Bu süre 10 yıldan 25 yıla kadar değişkenlik gösterir” şeklinde konuştu.

  • Erkekte Büyük Meme Psikolojiyi Bozuyor

    Estetik Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı Op.Dr.Defne Erkara, erkekte büyük olan memenin kişinin psikolojisini bozduğunu söyledi.

    Büyük memenin en sık nedenin ergenlik yaşında kilolu olan gençlerde meme dokusunun fazla gelişmesi ve sonradan kilo verilse de memenin küçülmemesi olduğunu dile getiren Op. Dr. Defne Erkara, “İkinci sıklıkta orta yaş üzeri erkeklerde kilo alımı ve spordan yoksun yaşam tarzı nedeniyle meme dokusunun gelişmesi şekilde rastlıyoruz. Tabi ki tüm bu nedenlerin yanında hormon salınım bozukluğu yapan hastalıklar ve bazı ilaçların yan etkileri nedeniyle de jinecomasti oluşabilir” dedi.

    En sık 20 ile 35 yaş arası erkeklerin bu sıkıntı nedeniyle kendilerine başvurduğunu anlatan Op.Dr.Defne Erkara, şunları söyledi; “Pek çok insan için bir kadında meme olmaması ne kadar üzücü ise bir erkekte meme olması da o kadar rahatsız edicidir. Bunu saklamak için yelek giyenler, koyu renk bol tişört koleksiyonu olanlar ve denize girmeyen kişiler ile karşılaştım. Ameliyat başarılı geçtikten sonra ise yüzlerinde gördüğüm rahatlama gerçekten çok sevindirici. Jinecomastinin dereceleri vardır. Derecelerine göre ameliyat tekniği seçilir. Ameliyat lokal anestezi altında da yapılabilir. Ama benim tercihim genel anestezi. Meme bezi çoğunluk ile yağdan oluşuyorsa sadece etkin bir liposuction ile güzel sonuçlar elde etmek mümkün. Ameliyata liposuction ile başlıyorum. Liposuction işlemi sonrası meme bezinin belirgin olup olmadığını kontrol ediyorum. Hala belirgin meme bezi varsa o zaman meme başı altından açıklığı yukarı bakan ay şeklinde insizyon ile girerek meme bezini de alıyorum. Bazen çok ciddi kilo veren erkeklerde meme dokusu aynı doğum yapmış kadınların memesi gibi sarkar. Bu durumda liposuction ve meme bezinin alınması yapılsa da oluşan deri bolluğu devam ettiğinden meme varmış gibi görüntü olur. Meme başı da oldukça büyüktür ve aşağı doğru sarkmıştır. Bu durum da tek tercih meme dokusunun derisi ile birlikte alınması ve meme başının da küçük bir yama şeklinde uygun bölgeye konulmasıdır.

    Tüm yapılan cerrahi girişimler yaklaşık 30-60 dakika sürer. Ameliyat sonrası dinlendikten sonra hasta aynı gün taburcu edilebilir. Çoğunlukla dren kullanmıyorum. Bu da hastaya çok konfor sağlıyor. Ameliyat sonrası bir korse giydiriyorum. Bu korsenin 1 ay devamlı kullanılması önemlidir. 1 aydan sonra spor aktivitelerine dönülebilir.

    Meme dokusu tamamen alınan hastada jinecomasti tekrarlamaz. Sadece liposuction yapılan hasta da ise zaten meme dokusu azdır. Aşırı kilo almadığı sürece tekrarlama olmaz. Zaten o bölgenin yağ oranı azaldığından o bölgeden kilo alması da zordur.”

  • Kandıra’da Meme Kanseri Erken Tanı Ve Tedavisinin Önemi Anlatıldı

    Kocaeli’de kadınlara, “Meme Kanserinde Erken Tanı ve Tedavi Yaklaşımları” anlatıldı.

    Kocaeli Büyükşehir Belediyesi, Kocaeli Üniversitesi, Kandıra Belediyesi Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreterliği, İl Halk Sağlığı Müdürlüğü, Kocaeli Kanserle Mücadele Derneği ve Kent Konseyi’nin ortaklaşa düzenlediği “Meme Kanserinde Erken Tanı ve Tedavi Yaklaşımları” konulu panel Kandıra Belediyesi Turan Güneş Kültür Merkezi’nde gerçekleştirildi. Sağlıklı bir yaşam için meme kanserinde erken tanı ve tedavi yaklaşımları panelinde, kadınların korkulu rüyası haline gelen meme kanseri konusunda erken tanı ve tedavi süreciyle ilgili bilgiler, Kocaeli Üniversitesi(KOÜ) Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Zafer Utkan tarafından aktarıldı.

    Prof. Dr. Utkan, erken tanının tedavi sürecindeki önemine vurgu yaptı. Utkan, “Kanser bir hastalık değil, hastalıklar gurubudur. Kanseri vücudumuzdaki hücrelerin kontrolsüz dağılmasıdır. Dünyada her yıl yaklaşık on milyon yeni kanser olgusu ortaya çıkıyor. Kanserden dolayı gerçekleşen ölümlerin dünyadaki oranını yüzde 12’dir. Erkeklerde akciğer, prostat, kadınlarda ise meme ve troid kanserlerine daha sık rastlanılır” dedi.

    Her 11 dakikada 1 kadının, meme kanseri nedeniyle hayatını kaybettiğini söyleyen Prof. Dr. Utkan, ‘’Her 3 dakikada 1 kadına yeni meme kanseri tanısı konmaktadır. Kadınların 40’lı yaşlara gelir gelmez mutlaka Sağlık Bakanlığı’nın bu maksatla başlattığı tarama yöntemlerine katılmalarının önemli bir faktördür. Bu yüzde kadınların erken tanı için Kanser Erken Teşhis, Tarama ve Erken Teşhis Merkezi(KETEM) ünitelerine başvurmaları ve gerekli incelemeleri yaptırmaları en doğrusudur” diye konuştu.

    Düzenlenen panelin ardından Kanser Erken Teşhis, Tarama ve Erken Teşhis Merkezi(KETEM) tarafından tarama programı düzenlendi.

  • Meme Kanserine Karşı Bilinçlendirme Semineri

    Kadın kanserleri içinde en sık görülen ve akciğer kanserinden sonra en fazla ölüm nedeni olan meme kanserine karşı farkındalığı artırmak amacıyla Adana Optimum Alışveriş Merkezi’nde 4 Aralık Cuma günü “Meme Kanseri ile Mücadele ve Erken Tanı” semineri düzenleniyor.

    “Anne Baba Destek Programı -19” kapsamında düzenlenecek ücretsiz seminer 10.30-11.30 saatleri arasında Optimum’daki Avşar Sineması’nda gerçekleştirilecek.

    Adana, Seyhan, Çukurova, Güney, Tepebağ, 5 Ocak Rotary Kulüpleri ile Rönesans Eğitim Vakfı’nın işbirliğiyle gerçekleştirilecek seminerde Dr. Nilgün Kocabıyık, katılımcıları meme kanseri konusunda bilgilendirecek. Dr. Nilgün Kocabıyık, meme kanserlerinin ölümcül sonuçlara yol açmadan tedavisinde en etkili yol olan erken tanının önemi ve yeni tanı yöntemleri konusunda da aydınlatıcı bilgiler verecek.

    HER SEKİZ KADINDAN BİRİNİ TEHDİT EDİYOR

    Meme kanseri, dünya genelinde tüm kadın kanserlerinin yüzde 24’ünü, kanserden ölümlerin ise yüzde 14’ünü oluşturuyor. Her sekiz kadından birinin hayatının belirli bir zamanında meme kanserine yakalandığı bildirilirken nadir de olsa erkeklerde de meme kanseri görülebiliyor. Araştırmalar meme kanseri görülme sıklığının giderek arttığını işaret ederken, erken teşhis hayat kurtarıyor.