Etiket: mektup

  • Şırnaklılardan Mehmetçiğe mektup

    Şırnak’ta Zeytin Dalı Harekatı’na katılan askerlere destek ve moral vermek amacıyla mektup yazma kampanyası başlatıldı.

    Şırnak’ta 15 Temmuz Milli İrade ve Demokrasi Derneği (MİDDER), Türk Silahlı Kuvvetlerinin (TSK), Suriye’nin Afrin bölgesindeki terör unsurlarına yönelik sürdürdüğü Zeytin Dalı Harekatı’na katılan askerlere moral vermek amacıyla mektup kampanyası başlatıldı. “MİDDER Mehmetçik’e yazıyor” adıyla başlatılan kampanya çerçevesinde, dernek binası önünde stant kuruldu. Vatandaşlar, kampanyaya yoğun ilgi gösterdi.

    MİDDER Şırnak Şube Başkanı Hacı Fidan, Mehmetçiğe manevi destek amaçlı kampanya başlattıklarını belirterek, “Bizde Şırnaklılar olarak, 15 Temmuz Milli İrade ve Demokrasi Derneği olarak böyle bir kampanyada bulunduk. Vatandaşlarımız ve yönetimimiz Afrin’e selamlarını, manevi desteklerini mektuplarına dökerek, askerlerimize gönderiyoruz. Ülkemizin güneyinde yaklaşık bir yıldır, Fırat Kalkanı operasyonu, Afrin operasyonu olsun büyük bir mücadele verilmektedir. Bu mücadele istiklal ve istikbal sınır güvenliğimizi koruma mücadelesidir. Bizlerde sivil toplum kuruluşları olarak bu mücadelenin sonuna kadar arkasındayız. Bu mücadelelerde hayatını kaybeden Mehmetçiklerimize de Allah rahmet eylesin, ailelerine de baş sağlığı diliyoruz” dedi.

    Şırnaklı Necmettin Atan ise, “Geçmiş tarihimizden bu güne kadar hep zaferler, destanlar yazan Osmanlı torunlarıyız. Bugün bakıyoruz geçmiş tarihimizi lekelemeye çalışan küstah ve insanlıktan nasibini almamış bir terör örgütü çıkmış vatanımızı ve milletimizi bölmeye çalışıyor. Bizi korkutmak için isim değiştirmişler. Bir kez daha kendimizi bunlara tanıtma ve tarihimizi hatırlatma gereğini duyuyoruz. Bu terör örgütü kirli ittifaklarını Suriye’de göstermeye başladı. Bunlara bir Osmanlı tokadı vurma zamanı gelmiştir” diye konuştu.

  • 1261 öğrenciden Afrin’deki Mehmetçiğe anlamlı mektup

    Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Afrin’de yürüttüğü Zeytin Dalı operasyona 7’den 77’ye tüm halk destek verirken Bursa’da 1261 öğrenci asker abilerine moral mektubu yolladı.

    Bursa’nın Gürsu ilçesinde bulunan okullar, Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından yapılan ve 34. günü geride bırakan Zeytin Dalı harekatında bulunan askerlere moral için mektup yazdı. Yazılan mektuplar Gürsu Jandarma Komutanlığı’nda yapılan törenle teslim edildi.

    Törende konuşan Gürsu Belediye Başkanı Mustafa Işık, “Günümüzde mektubun çok önemi yok, fakat şu an operasyonda bulunan askerler o mektupları aldıklarında bir ay mutlu olacaklar. Ufak bir şey gibi görünse de orada bulunan askerlerimizin tüm milletimizin yanında olduğunu bilmesi çok önemli” dedi.

    Törende askerler için Kuran’ı Kerim okunarak dua edildi. Bir öğrencinin askerlere yazdığı mektubu okumasının ardından çocuklar ellerinde bulunan çiçekleri Gürsu Jandarma Komutanlığı’nda görevini yapan askere verdiler. Askerler ise ufak çocuklara Komutanlığı gezdirdi.

    Etkinliğe Gürsu İlçe Jandarma Komutanı Fatih Erdoğan ev sahipliği yaparken, Gürsu Belediye Başkanı Mustafa Işık, Gürsu Kaymakamı Mehmet Makas, Gürsu İlçe Emniyet Müdürü Selahattin Şerbet, Gürsu İlçe Milli Eğitim Müdürü Hayrul Döğen ve çok sayıda öğrenci ve veli de hazır bulundu

  • Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Akış’tan Kemal Kılıçdaroğlu’na açık mektup

    Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mustafa Akış, 17-25 Aralık darbe girişimi ile ilgili CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na kendisini de hedef alan açıklamaları ile ilgili mektup gönderdi. Gönderdiği mektubu şahsi web sitesinden de yayınlayan Akış, ortaya attığı iftiralardan dolayı yüzünün kızarmadığını belirttiği Kılıçdaroğlu’nu yavuz hırsıza benzetti.

    24. Dönem AK Parti Konya Milletvekili ve Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mustafa Akış ana muhalefet lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun 17-25 Aralık darbe girişimi ile ilgili açıklamalarına karşılık açık mektup gönderdi. Akış, Kılıçdaroğlu’nu hedef aldığı mektubunu şahsi web sitesinden de kamuoyuyla paylaşırken mektubun girişinde, “Mektup yazmak içeriği ne olursa olsun kıymetli bir şeydir. En nihayetinde yazan için bir muhatap ve zahmet söz konusudur. O yüzden ne yazdığın kadar kime yazdığın da önemli bir motivasyon unsurudur. Açıkçası bu mektubu yazarken işin muhatap kısmı, özgül ağırlığınız itibariyle şahsımda ciddi bir motivasyon eksikliği yaşatsa da içinden geçtiğimiz tarihi sürecin bize yüklediği sorumluluk bu zahmeti tek başına anlamlı hale getirmeye yetti” cümlelerine yer verdi.

    “Verdiğim kararın sonuna kadar arkasındayım”

    Kılıçdaroğlu’nun geçtiğimiz günlerde yaptığı bir konuşmada, 17-25 Aralık sonrasında dört eski bakan ile alakalı olarak kurulan soruşturma komisyonunun, AK Partili üyelerini terbiye dışı bir dille hedef almaya çalıştığı belirtilen Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mustafa Akış’ın mektubunda, “Tıpkı 17-25 Aralık sürecinde yaptığınız gibi kürsüden isimlerimizi tek tek saydınız ve devamında en yavuz hırsızı kıskandıracak pişkin bir tavırla bize, ’şimdi benim haklı çıktığımı daha iyi görüyorsunuz değil mi?’ diye bir soru yönelttiniz. Kendi payıma düşen cevabı buradan vereyim. O gün neredeysem bugün de oradayım. O gün verdiğim kararın sonuna kadar arkasındayım. Bugün aynı durum olsa, yine aynı kararı veririm. O gün, dört eski bakan üzerinden ülkemize çekilmek istenen operasyonun, 7 Şubat MİT krizinden, MİT TIR’arının durdurulması hadisesinden, Dışişleri Bakanlığında yapılan özel toplantının dinlenmesinden ve servis edilmesinden, o dönem Başbakanlık makamındaki Cumhurbaşkanımızın çalışma ofisine böcek konulmasından, sosyal medya üzerinden piyasaya sürülen montaj ses kayıtlarından, savcı kılığına girmiş bir terör örgütü üyesinin kasıla kasıla ’bu devletin sahibi biziz’ edasıyla emniyeti basmasından ve emniyet güçlerine hukuksuz fezleke dayatmasından ayrı olmadığını ifade etmiştim. Davanın hukuki olarak meşruiyetsizliği ve dikkatini çektiğim siyasal mahiyeti doğrultusunda o gün bu kararı verdim” cümleleri yer aldı.

    “O gün de kızarmıyordunuz, şimdi de”

    Başdanışman Akış, Kılıçdaroğlu’nun FETÖ’ye olan diyet borcunu ödeme konusundaki cömert tavrının o dönem alınan kararı haklı çıkardığını savunarak şunları söyledi:

    “Normalde, bu kararımın ardından tarih, kritik zamanlarda hangi aktörlerin nerede ve kimlerle durduğunu yazacak diyerek geleceğe not düşer, hakikatin herkes nezdinde tecelli etmesini beklemeye koyulurdum. Ancak ‘muazzam siyasal kabiliyetiniz’ ve FETÖ’ye olan diyet borcunuzu ödeme konusundaki cömert tavrınızla, tarih karşısında o kadar çabuk deşifre oldunuz ki, bizi oldukça zahmetli bir sabır yükünden de kurtardınız. Dolayısıyla, bugünden geriye bakınca gördüğüm tek şey, kararımızın haklılığının hem hukuk hem vicdan hem de millet nezdinde yaşananlar ile daha da tahkim olduğudur. O gün ulusal ölçekte yapılan 17-25 Aralık darbe girişiminin, bugün ABD eliyle küresel ölçeğe taşındığını milletçe müşahede ediyoruz. Oynanan oyundan, aktörlerin tavır ve söylemlerine kadar hiçbir şeyin değişmediğini de görüyoruz. Herkes doğasının, kendisine biçilen ve hak ettiği rolün gereğini yapmaya devam ediyor. Siz de öyle. O gün, grup toplantılarınızı 17-25 Aralık mahsulü montaj kayıtlar üzerinden yapıyordunuz, bugün ABD’de görülen düzmece davanın kayıtları üzerinden. O gün de, ’bu hafta çok önemli belgeler açıklayacağım’ diyerek ülkenin gündemini taşeronu olduğunuz uluslararası yapıların lehine esir alıyordunuz, bugün de aynı tutumu sergiliyorsunuz. O gün de biz komisyon üyelerini hedefe koyarken isimlerimizi tek tek sayıyor, siyaset yaptığımız şehrimize, ailemizle olan ilişkilerimize kadar hedef gösteriyordunuz, bugün de öyle. O zaman da iddialarınız asılsız çıkınca kızarmıyordunuz, şimdi de.”

    “Aparatı olduğunuz yapıların lehine dilediğinizi yapmaya devam edebilirsiniz”

    Mustafa Akış, ana muhalefet liderine gönderdiği mektupta Kılıçdaroğlu’nun yalan ve iftiraları sahiplenme noktasında sınır tanımadığını belirterek, “Eğer utanmıyorsan dilediğini yap diye çok sevdiğim bir Hadis-i Şerif var. Bize bir anlamda yapabileceğimiz yanlışların ve kötülüklerin sınırlarını gösterir. 15 Temmuz hain işgal girişiminden sonra bile hala FETÖ ile bu kadar eşgüdümlü hareket edebiliyor ve 17-25 Aralık sürecinin yalan ve iftiralarını bu denli sahipleniyor olmanız, bize bu noktada hiçbir sınır tanımadığınızı gösteriyor. Bu yüzden bundan sonrası için de aparatı olduğunuz yapıların lehine dilediğinizi yapmaya devam edebilirsiniz” dedi.

    Kılıçdaroğlu’na gönderdiği mektubun sonunda, “Ben yine de, başına büyük bir talihsizlik olarak geldiğiniz kurumun toplumsal tabanına duyduğum saygımdan ötürü, komisyonda verdiğim kararın gerekçesini detaylarıyla anlattığım TBMM Genel Kurul konuşma metnini EK’te yolluyorum“ diyen Akış, o dönem gerçekleştirdiği Meclis Soruşturması Genel Kurul Konuşmasını da ek olarak yolladı.

  • Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan Özbekistan Devlet Başkanı’na mektup

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Özbekistan’ın Bağımsızlık Günü dolayısıyla Özbekistan Devlet Başkanı Şavkat Mirziyoyev’e tebrik mektubu gönderdi.

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, Özbekistan’ın 26. Bağımsızlık Günü dolayısıyla Şavkat Mirziyoyev ve Özbekistan halkını tebrik etti. Mektupta Erdoğan, Mirziyoyev’ın ekim ayında Türkiye’ye yapacağı ziyaretin, ikili ilişkileri yeni düzeye taşımak açısından önemli olduğunu ifade ederek, 2017 yılında iki ülke arasındaki ilişkilerin canlandığını kaydetti. Erdoğan, “Türkiye ve Özbekistan ilişkilerini sizinle birlikte daha da geliştirmek tarih karşısındaki ortak sorumluluğumuzdur” dedi.

  • KKTC Meclis Başkanı Siber’den Eide’ye mektup

    KKTC Meclis Başkanı Sibel Siber, Kıbrıs’taki görevi sona eren Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide’ye bir mektup gönderdi.

    KKTC Meclis Başkanı Sibel Siber, BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmaı Espen Barth Eide’ye görevinin sona ermesi nedeniyle bir mektup gönderdi. Mektubunda en önemli BM parametresi olan adada eşit haklara sahip iki toplumun varlığı esasına uygun davranılmadığını belirten Siber, Kıbrıs Türk halkının demokratik yapısını yok saymanın, kurumlarıyla iletişim kurmaktan kaçınılmasının fayda yerine zarar verdiğini vurguladı. Rum tarafının siyasi eşitlik konusundaki olumsuz tavrına uluslararası toplumun bu ilişki şekliyle çanak tuttuğunu ifade eden Siber, bugünden sonra bu tutumun değişmesi için çalışılması ve izolasyon ile Kıbrıslı Türklere uygulanan her türlü engellemelerin kalkması için çaba gösterilmesi gerektiğini belirtti. Siber, sürecin tüm umutlara ve çabalara rağmen bir çözümle sonuçlanamadığını, bundan sonrası için bugüne kadarki müzakere süreçleri ve sonuçları da değerlendirilerek izlenmesi gereken yol ile ilgili halkın bir karar vereceğini ifade etti. Siber, adada bulunacak çözüm formülünün adı ne olursa olsun barışı, güveni ve huzuru içinde barındıran ve her iki toplumun varlığına ve siyasi eşitliğine saygılı, yaşayabilir bir çözüm olmasının en büyük arzuları olduğunu belirtti. Bugüne kadar sürdürülen görüşmelerde en önemli BM parametresi olan iki bölgeli ve iki toplumun siyasi eşitliğine dayalı çözümün adada iki toplumun var olduğu gerçeğine dayandığını ifade eden Siber, diğer taraftan da Kıbrıs Türk halkının demokratik toplum yapısını, kurumlarını yok saymak, resmi kurumlarıyla iletişime girmekten kaçınmak, kurumlarının temsilcileriyle görüşmemenin aslında bu temel parametreye ters olduğunu ve çelişki yarattığını vurguladı.

    “Meclisin iradesi esastır”

    Kurumlar arası diyaloğun ve işbirliğinin her zaman önemli olduğunu anımsatan Siber, şunları kaydetti:

    “Bildiğiniz gibi ülkemiz parlamenter sistem ile yönetilmektedir. Yani toplumu ilgilendiren her türlü karar mecliste alınır. Kıbrıs müzakerelerinde de liderlerin imzalayacağı olası bir anlaşmanın halkın referandumuna sunulma kararının alındığı yer meclistir. Tıpkı 2004 yılında olduğu gibi. Yani tüm parlamenter sistem ile yönetilen demokratik ülkelerde olduğu gibi irade meclistedir.”

    “Enosis” kutlaması kararı alan Kıbrıs Rum Meclisinden farklı olarak KKTC Cumhuriyet Meclisinin BM çözüm planlarını onayladığını ve son olarak 11 Şubat 2014 belgesine de destek verdiğini ifade eden Siber, Cumhuriyet Meclisinin halkının çözüm iradesini her zaman temsil eden bir meclis olduğunu belirtti. Siber, mektubunda yıllardır anlatılmaya çalışılan ve BM’nin de dikkatini çekmek istediği bir gerçek olduğunu vurgulayarak şunları aktardı:

    “Kıbrıs Türk halkı bu adada eşit haklara sahip iki ortaktan biridir. Bu halkın demokratik seçimle seçtiği temsilcilerini dikkate almayan bu anlayış ile bugüne kadar bir yere varılamadığı gibi Rum tarafının bizi olası çözümde siyasi eşit olarak görmek istememesine de katkı koymaktadır. Bu da müzakereler süresince sizin de şahit olduğunuz gibi siyasi eşitlik konusunda Rum tarafının takındığı olumsuz tavırdan anlaşılmaktadır.”

    “İzolasyonların çözüme katkısı yok”

    Siber, mektubunda ülke siyasetçisine, sporcusuna, sanatçısına, çalışanlarına, kısaca halka uygulanan izolasyon ve her türlü engellemelerin BM İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi ile de bağdaşmadığını, bu izolasyon ve ambargoların adil olmadığını vurgulayarak, Kıbrıs sorununun çözülmesine de hiçbir katkısı olmadığının artık görülmesi gerektiğini belirtti. Siber, Eide’nin iki yıllık süreçte edindiği bilgi ve deneyimler ışığında adada siyasi olarak iki eşit halkın var olduğu gerçeğinden hareketle bugünden sonra Kıbrıs Türk halkına uygulanan insanlık dışı izolasyon ve her türlü kısıtlamaların kalkması için destek olacağına inandığını ifade etti. Siber, mektubunun sonunda Eide’ye ve ailesine sağlık, mutluluk ve ileride üstleneceği görevlerinde başarılar diledi.