İçişleri Bakanı Soylu: “Bizim sarılacağımız tek şey hukuk. Anayasa Mahkemesi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin bir şubesi mi? AİHM ne yapıyor? Bu kadar Batıcılık hayranlığı ülkemizin en büyük sorunudur. Bizim medeniyetimizin fikri caridir. Biz doğrusunu yapalım, doğrusunu beraber gerçekleştirmeye çalışalım.“
Etiket: Medeniyetimizin
-
İçişleri Bakanı Soylu: “Bizim sarılacağımız tek şey hukuk. Anayasa Mahkemesi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin bir şubesi mi? AİHM ne yapıyor? Bu kadar Batıcılık hayranlığı ülkemizin en büyük sorunudur. Bizim medeniyetimizin fikri caridir. Biz doğrusunu yapalım, doğrusunu beraber gerçekleştirmeye çalışalım.“
-
Medeniyetimizin ve kültürümüzün Şairi Yahya Kemal
Düzce Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü tarafından düzenlenen “Bütünüyle Yahya Kemal” başlıklı program, İstiklal Konferans Salonu’nda geçekleştirildi.
Konferansa; Düzce Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. İlhan Genç, Fen Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Metin Akkuş, İstanbul Aydın Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kazım Yetiş, Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Başkanı Doç. Dr. Recai Özcan, öğretim elemanları ve öğrenciler katıldı.
Konferansın açılış konuşmasını gerçekleştiren Düzce Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. İlhan Genç, bu tarz etkinliklerin öğrenciler için çok önemli fırsat eğitimi olduğunu söyleyerek Yahya Kemal hakkında değerli bilgilerini paylaşacak olan Prof. Dr. Kazım Yetiş’e ve programda emeği geçenlere teşekkür etti.
Açılış konuşmasının sonrasında Düzce Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü öğrencileri Yahya Kemal’in şiirlerini seslendirdi. Öğrencilerin edebi performansı beğeniyle takip edildi. Prof. Dr. Kazım Yetiş’in biyografisinin paylaşılmasının ardından programın konferans bölümüne geçildi.
Sözlerine Yahya Kemal’in hayatını anlatarak başlayan Prof. Dr. Kazım Yetiş, O’nun edebi kişiliği ve sosyal hayatıyla ilgili önemli bilgiler aktardı. Yahya Kemal’in annesinin söylediği “Hayatta iki şeyi seveceksin dinini ve devletini.” sözünü örnek alan değerli şairin, bu iki unsurla hiç çatışmadığını ifade etti.
Yahya Kemal’in şiiri gerçek yerine oturttuğunu söyleyen Prof. Dr. Kazım Yetiş, O’nun medeniyetimizin ve kültürümüzün şiirlerini yazdığını dile getirdi. Türk milletinin tarihini Yahya Kemal sayesinde keşfettiğine işaret eden davetli konuşmacı, şiirlerinin tamamında kültürümüzün izlerinin yer aldığını sözlerine ekledi. Ülkemizde ilk defa Yahya Kemal için enstitü kurulduğunu ifade eden Prof. Dr. Kazım Yetiş, öğrencilerin sorularını yanıtlayarak konferansını sonlandırdı.
“Bütünüyle Yahya Kemal” başlıklı konferans, Prof. Dr. Kazım Yetiş ve öğrencilere teşekkür belgesi takdimiyle sona erdi.
-
Başkan Toçoğlu: “Şiir medeniyetimizin rüyasıdır”
18. Uluslararası Sapanca Şiir Akşamları görkemli bir açılış programıyla müzikseverler ile buluştu.
SAÜ Kongre Merkezi’nde gerçekleştirilen Sapanca Şiir Akşamları açılışa programına Sakarya Büyükşehir Belediye Başkanı Zeki Toçoğlu, SAÜ Rektörü Prof. Dr. Fatih Savaşan, SUBÜ Rektörü Prof. Dr. Mehmet Sarıbıyık, İl Milli Eğitim Müdürü Fazilet Durmuş, Sapanca Kaymakamı Bilgehan Bayar, Sapanca Belediye Başkanı Aydın Yılmazer ve çok sayıda kültür sanat dostu katıldı. Kültür ve sanatın ince bir ruh işçiliği olduğunun altını çizen Kültür ve Sosyal İşler Dairesi Başkanı İbrahim Aktürk, “18’incisini gerçekleştirdiğimiz Uluslararası Sapanca Şiir Akşamları, aynı zamanda 2018-2019 Kültür Sanat Sezonumuzun açılışı olması vesilesiyle bizim için ayrı bir önem taşımaktadır. Açılışını bugün itibariyle gerçekleştirdiğimiz Kültür Sanat sezonumuz, her yıl olduğu gibi bu yıl da birbirinden zengin, nitelikli ve özgün etkinliklerle yıl boyu sürecek. Konferansların, panellerin, konserlerin, tiyatroların ve birçok nitelikli etkinliğin her ay düzenli bir takvimle siz kıymetli sanatseverlerin ilgisine sunulması için önemli bir gayret sarf ediyoruz. Bizler kültürün ve sanatın ince bir ruh işçiliği meselesi olduğuna inanıyoruz. Şiirin de bu ruhu besleyen engin bir kaynak olduğu inancındayız. Kelimeler ülkesine sizlerle birlikte girmenin mutluluğunu yaşıyoruz” ifadelerini kullandı.
“Şiir dolu 5 gün”
Uluslararası Sapanca Şiir Akşamları programına ev sahipliği yapmaktan onur duyduğunu belirten SAÜ Rektörü Fatih Savaşhan, “Bugün sizleri şiirlerle ve dinletilerle baş başa bırakacağız. Mekanlarında ruhu olduğuna inanıyorum. Mekanlara bu anlam ve ruhu veren tecessüm hale gelen şiirlerdir. Büyükşehir Belediyesinin ve ilçe belediyelerin kültür sanat etkinlikleri düzenlenmeleri şehrimiz için büyük zenginlik. Gerçekten Sakarya’nın kültür ve sanat şehri olduğunu bizlere göstermiş oluyorlar. “Tüm katılımcılara şiir dolu 5 gün diliyorum” dedi.
“Gurur duyuyoruz”
Her şiirin bir medeniyet olduğunu vurgulayan Sakarya Büyükşehir Belediyesi Başkan Toçoğlu, “Büyükşehir Belediyesi olarak, Sapanca Şiir Akşamları gibi değerli bir organizasyona ev sahipliği yapmaktan gurur duyuyoruz. Şiirin, bizim toplumsal ve kültür hayatımızdaki yerini vurgulamanın önemli olduğunu düşünüyorum. Gerçekten de şiir, bizim gerek insan olarak gerek toplum ve ülke olarak hayatiyetimizi besleyen en önemli sanatların başında gelir. Aynı zamanda kimliğimizin bir parçası olmuştur. Yunus Emre’lerden Fuzuli ve Nabi’ye oradan da Mehmet Akif ve Sezai Karakoç’a kadar uzanan bir şiir serüveni içinde biz kendi kimliğimizi inşa ettik. Değerli Şair Sezai Karakoç’un da belirttiği gibi şiir bizim medeniyetimizin rüyasıdır. Şiire inanıyoruz; şiire, hayattaki yerimizi bize gösteren bir hakikat aynası olarak inanıyoruz. Şiirsiz bir insanın, şiirsiz bir şehrin, şiirsiz bir toplumun yaşayamayacağı, yaşasada, bunun nitelikli bir yaşam olmayacağını biliyoruz. Hedefimiz; şehirlerimize bu inançtan hareketle renk vermektir, karakter kazandırmaktır. Bu duyarlılığı taşımak ve ona zemin hazırlamaktır” diye belirtti.
Program; protokol konuşmalarının ardından gerçekleştirilen şiir sunumları ve Dilek Türkan konseri ile son buldu.
-
Uşak’ta “Medeniyetimizin Dirilişinde Misafir Öğrencinin Rolü” Konferansı
Uşak Üniversitesi Yedi Kıta Misafir Öğrenci Topluluğu tarafından “Medeniyetimizin Dirilişinde Misafir Öğrencinin Rolü” adlı konferans düzenlendi.Mustafa Kemal Paşa Amfisi’nde gerçekleşen konferansa Uşak Valisi Ahmet Okur, Uşak Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Sait Çelik, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Sayın Dalkıran ile Prof. Dr. Cengiz Soykan, Uluslararası Öğrenci Dernekleri Federasyonu (UDEF) Genel Başkanı Mehmet Ali Bolat, MUAZ Uluslararası Öğrenci Derneği Uşak Şube Başkanı Mehmet Özgedik, akademisyenler ve öğrenciler katıldı.
Rektör Prof. Dr. Sait Çelik etkinlikte yaptığı konuşmada Uşak Üniversitesi’nde yaklaşık üç bin uluslararası öğrencinin eğitim-öğretim gördüğünü söyleyerek Uşak Üniversitesi’nin uluslararası öğrenci sayısına göre ilk 13 üniversite arasında olduğuna dikkat çekti. Bu başarının sırrının Uşak Üniversitesi’nin uluslararası öğrencilere gösterdiği misafirperverlik ve onları evlerinde hissettirmekle ilgili olduğunu ifade eden Rektör Çelik; “Uşak Üniversitesi’nde 61 ülkeden, dört kıtadan öğrenci var. Dünyada uluslararası öğrenci konusu çok önemli. Uluslararası öğrenci pazarı 100 milyar dolarlık bir paya sahip. Ekonomik ve sosyal nedenlerden dolayı önem verilen bir konu. Ülkemizden yurtdışına giden öğrencilerimizin maliyeti 2 milyar dolar. Son yıllarda giden ve gelen öğrenci sayısı dengelendi. Ama biz emperyal olmayan bir imparatorluğun bakiyesi olarak daha iyi yerlerde olmayı hak ediyoruz. Biz kardeşlik iklimi oluşturmak için uluslararası öğrencileri önemsiyoruz. Dünya barışına katkı sağlanmasını önemsiyoruz. Dostluklarını pekişmesini istiyoruz. Uşak Üniversitesi olarak bu hedeflere inanan yönetim anlayışı ile 2011 yılında çalışmaya başladık. TÖMER’i ve Uluslararası Öğrenci Ofisimizi kurarak bu birimlerimizde büyük başarılara imza atmış hocalarımızı görevlendirdik. Uşak Üniversitesi 196 üniversite arasında en çok tercih edilen ilk 25 üniversite içinde yer almakta. Uluslararası öğrenci tercihlerinde ise ilk 13 üniversiteden biriyiz. Bu başarıda TÖMER’de ve Uluslararası Öğrenci Ofisimizde görev yapan hocalarımızın büyük payı var. Uşak Üniversitesi modern ve kullanışlı kütüphanemiz, öğrenci çarşımız ve spor tesisleri ve devam eden kongre kültür merkezi, stadyum ve peyzaj çalışmalarının bitmesiyle gözde bir üniversite olmaktadır. Öğrenci merkezli bir üniversite olarak onuncu yılını kutlayan Uşak Üniversitesi her zaman uluslararası öğrencilerimizi evlerinde hissettirmeye devam edecektir. Etkinlikte katkısı olan herkese teşekkür ediyorum.”dedi.
Uşak Valisi Ahmet Okur ise uluslararası öğrencileri ülkemizde ve Uşak’ta ağırlamaktan duyduğu memnuniyeti dile getirerek idare olarak uluslar arası öğrencilerin her türlü talebine amade olduklarını söyledi. Öğrencilerin yurt sorunu olduğunu ve Uşak olarak bu konuda ciddi çalışmaları olduğunu belirten Vali Ahmet Okur barınma kapasitesini arttıracaklarını aktardı. Vali Ahmet Okur uluslararası öğrencileri kardeş nazarıyla gördüklerini, son yıllarda Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın gayretleriyle dünya coğrafyasındaki tüm kardeş ülkelerin birbirlerini tanımaları ve birbirlerini bilmeleri yönünde organizasyonlar yaptığını, desteklediğini ve bu konuda siyasi bir irade ortaya koyduğunu belirterek hem ülkemize gelen hem de ülkemizden giden öğrencilerin birer gönüllü tanıtım elçisi olduğunu sözlerine ekledi.
Açılış konuşmalarının ardından Uluslararası Öğrenci Dernekleri Federasyonu (UDEF) Genel Başkanı Mehmet Ali Bolat “Medeniyetimizin Dirilişinde Misafir Öğrencinin Rolü” adlı konuşmasını gerçekleştirdi. Mehmet Ali Bolat UDEF’in üniversite eğitimi için ülkemizi tercih eden uluslararası öğrencilere ev sahipliği yapmak, onları tanımak, birbirleriyle kaynaştırmak, eğitim ve öğretim hayatları boyunca karşılaşabilecekleri maddi ve manevi ihtiyaçların çözümüne ortak olmak ve ülkemizde edindikleri birikimleri farklı coğrafyalara taşıyabilmelerini sağlayabilmek amacıyla kurulduğunu söyleyerek “Onlara yabancı öğrenci değil, misafir öğrenci diyoruz.”dedi.
Konferansın sonunda Vali Ahmet Okur, UDEF Genel Başkanı Mehmet Ali Bolat’a üniversitemiz adına plaket verdi.
-
Erdoğan: “Bizim Medeniyetimizin Olduğu Hiçbir Yerde Daiş, Boko Haram, Pyd, PKK, YPG Olamaz”
Türkiye Diyanet Vakfı’nın Uluslararası İyilik Ödülleri törenine katılan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Bizim medeniyetimizin olduğu hiçbir yerde DAİŞ, Boko Haram, PYD, PKK, YPG olamaz” dedi.Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye Diyanet Vakfı tarafından “Dünyayı İyilik Değiştirecek” başlığı ile gerçekleştirilen Uluslararası İyilik Ödülleri törenine katıldı. Törende konuşan Erdoğan, Uluslararası İyilik Ödülleri’ne layık görülen isimleri anons ederek tek tek teşekkür etti. Erdoğan’ın yaralı bir polise siper olan kahraman Mehmetçik İsmail Ertem’i anons etmesi salonda büyük alkış aldı.
Türkiye Diyanet Vakfı’nın yaptığı çalışmalarla takdiri hak ettiğini söyleyen Erdoğan, “Özellikle yurt dışından vakfımız tarafından ülkemize getirilip ilahiyat eğitimi alması sağlanan kardeşlerimize bu verilen hizmeti önemli görüyorum. Suriye’den ülkemize gelen muhacir kardeşlerimizin çocukları için hayata geçirilen ‘farkındayım, yanındayım’ kampanyası ve bu çerçevede eğitim imkanı sunulan 13 bin öğrenci için ayrıca teşekkür ediyorum. Bugüne kadar 61 imam hatip lisesi binasını tamamlayarak Milli Eğitim Bakanlığı’na teslim eden vakfımızın desteklediği hafızlığa yönelik Kur’an kursları da hayırlı hizmetler olarak devam ediyor. Türkiye Diyanet Vakfı son 5 yılda yaptığı 316 milyon lira yardımla ülkemizin önde gelen sivil toplum kuruluşları arasında yer alıyor” diye konuştu.
“TERÖR ÖRGÜTLERİNİN PUSUDA BEKLEDİĞİ BU DÖNEMDE ÇOCUKLARIMIZA SAHİP ÇIKMALIYIZ”
Günümüzde kadınları, gençleri ve çocukları ihmal etmemek gerektiğini vurgulayan Erdoğan, “Öğrencilerimizin ahlaklı, vatana bağlı bireyler olarak yetiştirilmesi hususunda vakıflara ciddi görevler düşüyor. Terör örgütlerinin pusuda beklediği bu dönemde çocuklarımıza, gençlerimize, genç kızlarımıza daha fazla sahip çıkmalıyız. Paralel yapıların, hizmet ve adanma kılıfları altında nesillerimizi kendi kirli emellerine alet etmesine seyirci kalamayız. Ümmeti parçalayan, ümmeti birbirine düşürenlerin bu gayretlerine seyirci kalamayız. Anneyi evladına, evladı annesine babasına düşman kılan bu anlayışa seyirci kalamayız. Yeni nesilleri maddi manevi beslerken, bu şer odaklarına karşı azami dereceden dikkatli olmalıyız” şeklinde konuştu.
Konuşmasında Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez’in yaşadığı bir olayı anlatarak örnek veren Erdoğan, “Bir toplantı için Kamerun’dan gelen Müslüman liderler Diyanet İşleri Başkanlığı’na 16 maddelik bir talep listesi veriyorlar. Başkanımız diyor ki ‘bunların hepsini yapamam, bir tanesini söyleyin onu gerçekleştirmeye çalışayım’ Bunun üzerine muhatabı listenin en son sırasındaki talebi işaret ediyor. Bu talep Diyanet İşleri Başkanımızın cübbesi ve sarığı ile ülkelerini ziyaret etmesi, oradaki Müslümanlarla kucaklaşması isteği. Biz yılarca kendi ülkemizde cübbesi ile sarığı ile dolaşan Diyanet İşleri Başkanı göremedik. Başkanımız ‘niye ziyaret sizin için önemli’ diye soruyor. Cevap şaşırtıcı: ‘Siz muhatabı Müslüman olarak azınlıkta yaşamanın ne zor şey olduğunu bilemezsiniz. Siz bu şekilde ülkemize geldiğinizde bizim sahipsiz olmadığımız görülecek.’ Bunun üzerine Diyanet İşleri Başkanımız ilk fırsatta hemen Kamerun’a gidiyor. Oradaki büyükelçimizle Cuma namazını kıldırmak üzere camiye giderken, çevresindekilere ‘Gittiğimiz yerde kaç yüz kişi vardır’ diye soruyor. Yanındaki diyor ki ‘hocam 30 bin kişi sizi bekliyor.’ Gerçekten camiye vardıklarında sahraya doğru saf tutmuş on binlerce insanın kendilerini beklediğini görüyorlar. Namazdan sonra 90 yaşında bir ihtiyar geliyor ve başkanımıza diyor ki ‘elhamdülillah sefer tamamlandı. Sizin atalarınız yakınlara kadar geldiler ama bu topraklara geçemediler. Biz bunun acısını 400 yıldır çekiyoruz’ diyor” ifadelerini kullandı.
İslam medeniyetinin bir vakıf medeniyeti olduğunu söyleyen Erdoğan, “Bugün nereye giderseniz gidin karşınıza köprü olarak, han olarak, hamam olarak mutlaka bir Osmanlı eseri çıkar. Bugün batılıların sömürmek için, petrolünü yağmalamak için gittiği Ortadoğu’ya biz demiryollarımızla gittik, su kanallarımızla gittik, hanlarımızla, çarşılarımızla gittik. En önemlisi birlikte yaşama kültürümüzle gittik. Geçen Afrika’nın 4 ülkesine gittik. Hepsi ‘Batı bize elmaslarımız, altınlarımızı yağmalamak için geldi. Ama Osmanlı bize öyle gelmedi’ dedi. Biz dedik ki ‘Biz bunun için varız, mücadelemizi sürdürüyoruz. Biz sizinle bir dayanışma için buradayız. Ama bizi ne olur çabuk anlayın yoksa yine kaybetmeye devam edeceksiniz.’ Burada bir sıkıntı var anlayamıyorlar” dedi.
Erdoğan kardeş toplumların günümüzde yönünü Türkiye’ye çevirdiğini vurgulayarak, “Umutla çıkış yolu arıyorlar, rehber olarak da bizleri görüyorlar. Bu büyük medeniyetin varisi olarak gördükleri Türkiye’nin kendilerine rehberlik etmesini bekliyorlar. Ne kendi evlatlarımız ne de bu inşaları hayal kırıklığına uğratma hakkımız yoktur. Biz sınırlarımıza dayanan Suriye’deki o mazlumlara, Irak’taki o mazlumlara kapılarımızı açtıysak iyilik medeniyetinin mensupları olduğumuz için açtık. ‘Kaç kişi gelecek’ diye sormadık. Batı ne yapıyor. ‘Biz 300 kişi alırız’ Sonra ne yaptılar dikenli telleri koydular. ‘Hayır almayız.’ ‘Türkiye burada bize rakam versin.’ Ne rakamı? Şu anda 3 milyon insan var burada. Bundan sonra da yine biz açık kapı politikasıyla o bombalardan kaçan insanlar ne olursa olsun onları almaya mecburuz çünkü bu medeniyetin evlatları bunu yapmakla yükümlüdür. Yaşanan olaylar dünyanın kalanı nezdinde tüm Müslümanları töhmet altında bırakmaya, tüm Müslümanları terörist gibi göstermeye çalışanlara fırsat veriyor ama biz o fırsatı vermeyeceğiz. Bu bir proje olabilir. Birileri yaşananları istismar etmek istiyor olabilir. Bize düşen buna karşı kendi medeniyetimizin değerleri ile mukabele etmektir” şeklinde konuştu.
“BİZİM MEDENİYETİMİZİN OLDUĞU HİÇBİR YERDE DAİŞ, BOKO HARAM, PYD, PKK, YPG OLAMAZ”
Konuşmasında Hz. Muhammed’in hadislerinden de örnekler veren Erdoğan, şunları söyledi:
“Ne diyor bizim peygamberimiz; ‘Müslüman elinden ve dilinden insanların selamette olduğu kişidir.’ Bu kadar. Bir başka hadiste ‘Mümin ise insanların canları ve malları konusunda emin oldukları kişidir.’ Çerçevede çizilmiş zaten. Bu emri alan hiçbir Müslüman hiçbir mümin masumlara kötü söz söyleyemez, masumlara el kaldıramaz, masumların gırtlağını kesemez.”
Erdoğan, “Bizim medeniyetimizin olduğu hiçbir yerde DAİŞ olamaz, Boko Haram olamaz. Bizim medeniyetimiz olduğu yerde PKK olamaz, PYD olamaz, YPG olamaz. Aynı şekilde bizim medeniyetimiz olduğu hiçbir yerde Holokost da olamaz. Bugün İslam dünyası mezhepçilik fitnesinin, sosyal çalkantıların sancısında kıvranıyorsa önce kendimizi sorgulayacağız. Demek ki yeteri kadar sesimizi duyuramıyoruz. Fertten başlayarak kurumlarımıza kadar hep birlikte bu muhasebeyi yapmalı, medeniyetimizin bize yüklediği sorumluluğa dört elle sarılmalıyız. Kaybettiğimiz her an iyilik karşısında kötülüğün mesafe kat edişini izlemek zorunda kalırız” diyerek sözlerini tamamladı.