Etiket: Markalaşma

  • Hizan balı markalaşma yolunda

    Bitlis’in Hizan Bal Üreticiler Birliği üyesi Şerif Ekinci, birliğin girişimleri sonucu karakovan ballnın markalaşma yolunda olduğunu söyledi.

    Hizan Bal Üreticiler Birliği üyesi Şerif Ekinci, birlik olarak şuanda Galip Ekinci isimli arıcı esnafı ziyaret ettiğini söyledi. Fenni kovanlarına baktıklarını hasılatın bu senede güzel olduğunu ifade eden Ekinci, “İnşallah verim de güzel olacak. Karakovan ballarımız şuan burada yok. Karakovan ballarımız genelde yüksek rakımlar da yaylalarda oluyor. Daha önce kaymakamlık ve valilikten yol hakkında talebimiz olmuştu ve bu konuda da çalışma yapıldı. Yaylalarımıza yol istiyoruz. Arıcılarımız kolaylıkla arılarını yaylaları çıkarsın istiyoruz. Kimisi katır sırtında götürüp getiriyor. Fakat hayvan sırtında geldiği zaman ballarımız çok sallanıyor o yüzden de iyi olmuyor. Zaten çoğu da yol olmadığından götüremiyor. Fakat giden karakovan ballarımızı laboratuvara gönderdik gerçekten çok iyi sonuçlar aldık. 550 prolin değerinde karakovan ballarımız var. Mesela Karadenizde Anzer balı ile kıyaslama yaptığımız zaman bizim balımız da gerçekten çok iyi. Anzer balını kötülemiyoruz tabi. Bizim ballarımız 550 prolin. Mesela onlarında biraz daha düşük yanılmıyorsam” dedi.

    “Markalaşıp Hizan karakovan balını tüm dünyaya tanıtmayı amaçlıyoruz”

    Şu anda markalaşma yolunda coğrafi işaretleri aldıklarını ifade eden Ekinci, “Balımız hangi bitkileri kapsıyor, hangi bitkiler mevcuttur. Karakovan balımızda bunun çalışmalarını yapıyoruz. İleride markalaşıp Hizan Karakovan balını tüm dünyaya tanıtmayı amaçlıyoruz. Fenni kovanlarımızdaki ballarımız da çok güzel. Çiçek balıdır. Gördüğünüz gibi burada hemen hemen hangi bitki, hangi çiçek isterseniz mevcut. Belli bir dönem sonra bunları daha yüksek bir rakama yavaş yavaş çıkartmaya başlıyoruz. Karakovan ballarımıza yakın bir yerlere götürmeye başlıyoruz” dedi.

    “Hizan karakovan balı da şu anda gerçekten de çok emin adımlarla ilerliyor”

    Arıcılığın Hizan’da çok yaygın olduğunun altını çizen Ekinci, “Buranın merkez nüfusu 11 bin 39 dur. 526 üyemiz var ve 526 arıcımız var. Ortalamada her an arıcının en az maksimum yüz kovanı var. Kovanlarını bine kadar çıkaran arıcılarımız var. .İlçemizin en büyük gelir kaynaklarından biri Hizan’ı ayakta tutan ekonomiye can veren kalemimiz baldır. Hizan karakovan balı da şu anda gerçekten de çok emin adımlarla ilerliyor. Balımız hak ettiği noktaya erişecektir. Fiyat konusunda da şu an hak ettiğimiz fiyatı aldığımızı inanmıyoruz. Karakovan balımızı 100 TL’den veriyoruz. Şu an ama emin olabilirsiniz ki bunun fiyatı çok çok daha iyi bir yerde olması lazım. Hastaların hepsi karakovan balı tüketiyor. Doğal katkısız yayla balı olduğu zaman içinde glikoz, kimyasal, duman, deterjan hiçbir şey yok. Dolayısıyla karakovan ballarımız çok güzeldir öneriyoruz bunu” dedi.

    “Hizan bitkisinin flora potansiyelinin belirlenmesi proje yaptık”

    Daha önce çiçeklerle ilgili bir proje yaptıklarını hatırlatan Ekinci, “Hizan bitkisinin flora potansiyelinin belirlenmesi ve karakovanın tescili diye bir proje yaptık. Doğu Anadolu Kalkınma Ajansı’ndan (DAKA) bitki çeşitliliği o kadar çok ki biz tamamına erişemedik. Çünkü bir hafta önce çıktığımız yaylada bazı bitkiler iki hafta sonra çıkıyor, bazı bitkiler bir hafta önce çıkıyor. Dolayısıyla biz tamamına erişemedik. Fakat sayının 3 binin üzerinde olduğuna inanıyoruz. Tam olarak bitki çeşitliliği de çok. Mesela ocak ve şubat ayında farklı bitkiler oluyorken, haziran ve temmuz da ayrı, ağustos ve eylül de ayrı. Bu yüzden tamamına erişemedik. Kısa bir zaman içerisinde yaptık bu projeyi bu yüzden hepsini yetişemedik” dedi.

    “İlçemizde Arı sütü üretimi gerçekleşmektedir”

    Bir de daha önce arı sütü projesi gerçekleştirerek hayata geçirdiklerini ifade eden Ekinci, “Bunu Türkiye’de iki yerde yaptılar. Biri Düzce’de, biri de Hizan ilçemizde. Şu an halen arıcılarımız Arı sütü üretimini gerçekleştirmektedir. Bu iki projeden sadece biri süreklilik kazandı oda bizim oldu. Biz şuan halen devam ediyoruz. İlçemizde Arı sütü de üretiyoruz. Biliyorsunuz dünyada Çin Arı sütünü elinde tutuyor. Yılda yaklaşık 30 ton gibi bir üretim gerçekleştiriyor. Şuan gerçekten talepte çok, fakat bulamıyoruz. O yüzden arıcılarımıza yine gerekli eğitimi vereceğiz. Biraz zor ve zahmetli olduğu için arıcılar pek fazla yanaşmıyor. Ama eminim bunun kazancının da çok iyi olduğunu düşünerek buna yönelebilirler” dedi.

  • Şirketler için markalaşma önemli

    Markalaşmanın önemini vurgulamak ve marka değerinin yasal değer olarak kabul edilmesi için mevzuat değişikliği sağlamak amacıyla oluşturan ’Marka Değeri, Türkiye’nin Değeri’ platformu, ekonominin tüm bileşenlerine çağrıda bulundu.

    Türkiye’de şirketlerin marka değeri, toplamda 100 milyar doları aşıyor. Ancak böylesine büyük bir değer, henüz ekonomiye kazandırılmış değil. Dünyadaki birçok uygulamanın aksine, Türkiye’de marka değeri, bilançoda gösterilmiyor, kredide teminat olarak kabul edilmiyor. Markalaşmanın önemini vurgulamak ve marka değerinin yasal değer olarak kabul edilmesi için mevzuat değişikliği sağlamak amacıyla oluşturan ’Marka Değeri, Türkiye’nin Değeri’ platformu, ekonominin tüm bileşenlerine çağrıda bulundu.

    Platform Başkanı ve ANADER Anadolu Reklamcılar Derneği Başkanı Muhittin Özdemir, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ’Türkiye ikinci bir kurtuluş savaşı yaşamaktadır’ sözlerine atıfta bulunarak, ’’Her biri Türkiye ekonomisine can veren tüm şirketlerimiz için de gün, geride durma günü değil; dünyayla rekabet edebilecek şekilde yapılanma, atılım yapma ve bir vizyon belirleme günüdür. Bu vizyonun anahtar kelimesi ise markalaşmadır. Yerli ve milli üretimin katma değeri yüksek, rekabet edebilir hale gelmesinin yegane yolu da markalaşmaktır’’ dedi.

    Marka değeri, Türkiye’nin değeri

    Fason olmak-taşeron olmak istemiyorsak, ürünlerimizin katma değeri yüksek olsun istiyorsak, müşteri sadakati bekliyorsak, şirketlerimizin piyasa değerini en yüksek noktaya çekmek istiyorsak markalaşmak zorundayız. Marka değerlerine yatırım yapmak zorundayız diyen Muhittin Özdemir, markalaşmanın en önemli kriterlerinden biri olan reklam harcamalarının dünya ortalamasının çok altında olduğunu söyledi. Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde reklam harcamaları gayri safi yurtiçi hasılanın binde yetmişi iken, bu oran Türkiye’de binde otuz düzeyinde olduğunu belirtti.

    Mevzuat değişmeli

    Marka olmaya özen göstereceğimiz gibi, marka olana da özen göstermeliyiz. Markalarımız bizin gözbebeğimizdir. Onlar sadece sahiplerinin değil, Türkiye’nin ortak değerleridir diyen Özdemir, marka değerine kredi temininde değer verilmediğinin bunun ise ekonomiyi çok büyük bir kaynaktan mahrum bıraktığını söyledi. Özdemir sözlerini şöyle sürdürdü: ’’Bugün dünyanın pek çok ülkesinde marka değeri, önemli bir teminat olarak kabul görürken; bir çok şirket sadece marka değerleriyle başka hiçbir teminat ya da kefalet aranmaksızın kredi alabilirken, maalesef Türkiye’de böyle bir şey mümkün değil. Marka değeri şirket bilançolarında gösterilememektedir. Bankaların son dönem teminat talepleri, şirketlerin tüm alacak senet-çek ve haklarını, mevcuttaki taşınmazlarını ve araç makine parkını, şirket ortaklarının şahsi mal varlıklarını tamamen bağlayıcı talepler olup, şirketlerin en önemli değeri olan markaları dikkate alınmamaktadır.’’

    En sağlam teminat markanın kendisidir

    Dünyada pek çok ülkede marka rehni mümkündür. Şirketlerin en büyük değerleri ve vazgeçilmezleri sadece üretim tesisleri değil, markalarıdır. Kreditörler için de marka rehni alınması, sağlam bir teminattır.

    Ekonomiye yüzlerce milyar liralık kaynak

    Uluslararası bağımsız marka ve değerleme şirketi Brand Finance’ın 2016 haziran ayı raporuna göre; Türkiye’nin en değerli ilk 10 markasının (Türk Hava Yolları, Türk Telekom, Arçelik, Akbank, Garanti Bankası, Turkcell, Türkiye İş bankası, Anadolu Efes, Yap Kredi Bankası, ve Halkbank) marka değeri toplamı 15.7 milyar dolar. İsmini burada sayamayacağımız kadar yüzlerce ve daha gerisinde binlerce markayı listelediğimizde, toplam marka değeri 100 milyar doların üstünde.

  • Bakan Ramazanoğlu’ndan Markalaşma Çağrısı

    Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Sema Ramazanoğlu, 2023 hedeflerine ulaşılabilmesi için dünya markaları çıkarmak zorunda olduklarını söyledi.

    Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Sema Ramazanoğlu, Tarımsal Kalkınma ve Destekleme Kurumu’nun düzenlendiği IPARD 1 Yatırımları Sözleşme Teslimi ve IPARD 2 Lansman Töreni’ne katıldı. Törene Bakan Sema Ramazanoğlu’nun yanı sıra Denizli Valisi Şükrü Kocatepe, AK Parti Denizli Milletvekili Şahin Tin, Cahit Özkan, Denizli Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Zolan, TKDK İl Koordinatörü Murat Kar, siyasiler ve çok sayıda üretici katıldı. Tören öncesi verilen hibelerle ilgili bilgi verildi. Denizli’de TKDK inceleme süreci biten ilk 15. çağrı sonucunda toplam 297 proje ile sözleşme imzalandığı, bu 297 projenin toplam yatırım tutarının 178 milyon TL olduğu açıklandı. Ödenecek destek miktarının 98 milyon TL oldu kaydedilirken bu miktarın 55 milyon TL’sinin ödendiği açıklandı. Saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başlayan törende konuşan TKDK İl Koordinatörü Murat Kar, “Yerel ürünlerin işlenmesi ve pazarlanmasına yönelik 49 projeye destek verdik. Bunun için 19 milyon Euro hibe verdik. 10 adet soğuk hava deposunu da yine desteklemeye aldık. IPARD 2’de bugüne kadar yüzde 50, yüzde 65 olan destek üst sınırımızı yüzde 70’lere çıkardık. Bize her konuda yardımcı olan başta Valimiz olmak üzere herkese çok teşekkür ederim” dedi.

    Törende konuşan Bakan Sema Ramazanoğlu ise şunları söyledi:

    ‘’Ticari hayatın her dönemde canlı olması, verimli toprakları, iklimi, çalışkan insanları sayesinde Denizli her dönemde cazibe merkezi oldu. Bu kadim topraklar eşsiz medeniyetlere ev sahipliği yapmış, bu coğrafyada büyük şehirler inşa edilmiş zengin ve köklü bir kültür mirası günümüze taşınmıştır. Bu zengin ve köklü tarih mirası güçlü ekonomik yapısıyla birlikte sosyal ve kültürel hayatımıza da son derece olumlu yansıdı. Toplumsal refahın sağlanması için güçlü bir ekonomiye sahip olmak gerekir.’’

    BAKAN RAMAZANOĞLU’DAN MARKALAŞMA ÇAĞRISI

    Sektörde büyük olmak için sadece üretmenin yetmediğine dikkat çeken Bakan Ramazanoğlu, ‘’Üretilen ürünlerin satılması da gerekiyor. Pazarlar bulmanız gerekiyor. Bu yüzden de pazarlamanın en iyi şekilde yapılması lazım. Denizlililer bunu hem ülke içinde hem de ülke dışında çok iyi yaparlar. Ürettiğimiz ürünleri en iyi şekilde pazarlamak tüketiciyle buluşturmak zorundayız. Yeni pazarlar için ise marka değerler yaratmak, kaliteyi artırmak ve bunu dünya geneline yaymak zorundayız. Fuarlar sayesinde sanayiciler dünyanın dört bir tarafına pazarlama imkanı oluyor. Firmaların yeni markalar yaratması, inovasyonla yeni adımlar atması çok önemlidir. 2023’te dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri olmayı hedefliyorsak dünya markaları çıkarmak zorundayız. Bu hedeflere ulaşmak elbette değerli üreticilerimiz, işadamı ve iş kadınlarımızla mümkün olacak. Bu daha fazla üretim daha fazla pazar demektir. Bu da daha güçlü Türkiye ve dünyada daha fazla söz sahibi Türk Milleti demektir’’diye konuştu.

    Konuşmaların ardından TKDK’dan hibe desteği alanlara belgelerini Bakan Ramazanoğlu verdi.

    Avrupa Birliği ve Türkiye Cumhuriyeti’nin eş finansmanıyla Türkiye’nin 42 ilinde uygulanacak olan IPARD II Programı kapsamında, faydalanıcılara uygun harcamalar karşılığında yüzde 50 ile yüzde 70 arasında hibe desteği sağlanacağı açıklandı.

  • Aydın’ın Gıdada Markalaşma Projesine Bakanlık Onayı

    Uluslararası Rekabetçiliğin Geliştirilmesi programı kapsamında Aydın Sanayi Odası ortaklığı ve TOBB Aydın İl Kadın Girişimciler Kurulu destekleri ile Aydın Ticaret Borsası tarafından hazırlanıp başvurusu yapılan “Aydın İli Gıda Sektöründe Markalaşma, Tanıtım ve Uluslararasılaşma Odaklı İşbirlikleri İle Rekabetçiliğin Geliştirilmesi’’ projesi Ekonomi Bakanlığı tarafından desteklenmeye uygun görüldü.

    Aydın Ticaret Borsası Başkanı Adnan Bosnalı, yaptığı açıklamada; “Programın amacına yönelik olarak, Zeytin ve İncir sektöründe faaliyet gösteren Aydın Ticaret Borsası 17 üyesi, kümelenme anlayışı içerisinde kapasite ve güçlerini birleştirerek, aralarında iş birlikleri tesis ederek, yurtdışı pazarda rekabet güçlerini ve işletme kapasitelerini arttırmaları, hedeflenmektedir.

    36 ay sürecek olan projenin desteklenme oranı yüzde 75 olup toplam bütçe 1 milyon 570 bin dolardır. Proje ve kümelenme yaklaşımını esas alarak şirketlerin uluslararası pazarlarda rekabet gücünü arttırmaya yönelik eğitim, danışmanlık, alım heyetlerinin ilimize ziyareti, yurtdışı pazarlama programları giderlerinin desteklenmesi amacıyla 2015 yılında Borsamız başvurusu, Aydın Sanayi Odası ve Kadın Girişimciler Kurulu desteği ile Ekonomi Bakanlığına sunulan UR-GE projemiz desteklenmeye uygun görülmüştür. Aydın’da kuru incir ve zeytin sektöründe faaliyet gösteren 17 firmamızın; sürdürülebilir İhracat yapabilmelerini, şirket içi yapılanmanın ihracat stratejilerine uygun hale getirilmesini, şirketlere sistematik dış ticaret ve pazar araştırması yetkinliği kazandırılması, hedeflenen yeni pazarlarda ihracata başlamalarını sağlayarak uluslararası rekabet gücünü geliştirmelerini sağlamak amacı ile Ekonomi Bakanlığına sunulan URGE projemiz 2016 yılında başlayacaktır. Ayrıca Proje faaliyetleri kapsamında, eğitim ve/veya danışmanlık programına/ programlarına ve yurt dışı pazarlama veya alım heyeti programına/programlarına katılan şirketler, Bakanlıkça uygun görülen konularda proje bazlı bireysel danışmanlık hizmeti alabilecekler, proje bitimine müteakip, şirketlerin yıllık 50 bin ABD dolarına kadar 3 yıl alacakları bireysel danışmanlık hizmetlerine ilişkin giderleri yüzde 70 oranında karşılanacaktır. İlimize ve üyelerimize hayırlı olsun” diye konuştu

    Proje ortağı olan Aydın Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yunus Şahin de, “Zeytin ve İncir sektörlerinde faaliyet gösteren firmaların Uluslararası Rekabetlerini Geliştirmek üzere açılan destek programına (UR-GE) Aydın Ticaret Borsası tarafından hazırlanarak sunulan Odamızın da ortak olduğu, TOBB Aydın İl Kadın Girişimcilerin desteklediği projenin Ekonomi Bakanlığınca kabul görmesi zeytin ve incir sektörleri için büyük bir kazanım olmuştur. Yüzde 5’ i hibe desteği olan bu proje kapsamında birçok tanıtım faaliyetin üç yıl boyunca sektörlerimiz için çok önemli bir itici güç olacağını düşünüyorum. Bu proje sayesinde, aynı zamanda AYSO üyesi firmaların da bulunduğu yerli üreticilerimizin bir araya gelerek güçlerini birleştirdiklerini, hem rekabet hem işbirliği içinde daha fazla katma değer ve ihracat gerçekleştireceklerine inanıyorum. İlimizde ilk defa gerçekleştirilecek UR-GE projesiyle yurtdışında alternatif pazarlara ulaşılacaktır. Üreticiler için önemli bir avantaj sunan, UR-GE projesinin diğer sektörlerde de yaygınlaşması ilimiz ihracatına önemli katkısı olacaktır. İlimizde üretilen Zeytin ve incir deki bilinirliğimiz bu sayede artacaktır. Bu sebeple ilk UR-GE çalışmasının bu sektörler kapsamında gerçekleşmesi önemli bir adımdır” ifadelerini kullandı.

    Projeye destek sağlayan Aydın İl Kadın Girişimciler Kurulu Başkanı Esen Türker ise; Aydın Ticaret Borsası tarafından hazırlanarak başvurusu yapılan ’ydın İli Gıda Sektöründe Markalaşma, Tanıtım Ve Uluslararasılaşma Odaklı İşbirlikleri İle Rekabetçiliğin Geliştirilmesi’’ projesi firmaların hem ekonomisini hem de vizyonunu geliştireceğini ifade etti.

  • Ardahan Balı Markalaşma Yolunda

    Ardahan balının patenti konusunda çalışmalar devam ediyor.

    Patent çalışmaları kapsamında Ankara’da temaslarda bulunan Ardahan Belediye Başkanı Faruk Köksoy ile Ardahan Arı Yetiştiricileri Birliği Başkanı İlhan Evliyaoğlu, çeşitli görüşmelerde bulundu.

    Ardahan Balının patentinin alınması konusunda girişimlerde bulunan heyet, Hacettepe Üniversitesi, arı ve arı ürünleri bölüm Başkanı Prof. Dr. Kadriye Sorkun, patent danışmanı Figen Akkaya’yla görüşerek, Ardahan’ın coğrafi yapısı bal patentinin başvuru ve sonuç alma süreciyle ilgili Türk patent enstitüsü nezdinde ki müracaatlarının hızlanması ve sonuç aşamasını görüştü.

    Yapılan çalışmayla Kafkas arı ırkı tarafından üretilen kente ait organik balın patentinin alınacağını söyleyen Başkan Köksoy; “Türkiye’de bal üretimi için en uygun yer binlerce çeşit çiçeği barındıran kentimizdir. Ardahan balı, yüksek Ardahan platosundaki binlerce çeşit çiçekten üretilen tamamen doğal bir baldır. Yılın 5 ayı kar altında kalan Ardahan toprağının çiçek örtüsü inanılmaz zengindir. Ardahan platolarının bu zengin çiçek örtüsünden üretilmiş, rengiyle, kokusuyla ve lezzetiyle gerçek bir çiçek balıdır”dedi.