Etiket: Mahkemesinden

  • ABD Yüksek Mahkemesi’nden Trump’a engel

    ABD Yüksek Mahkemesi’nden Trump’a engel

    ABD Başkanı Donald Trump’ın, eski Başkan Barack Obama’nın yasası olarak bilinen “Çocukken Gelenler İçin Ertelenmiş Eylem (DACA)” adlı programı sona erdirme adımını Yüksek Mahkeme engelledi.

    Eski ABD Başkanı Barack Obama tarafından başlatılan ve yüz binlerce yasa dışı göçmenin ülkede kalmasını sağlayan “Çocukken Gelenler İçin Ertelenmiş Eylem (DACA)” adlı programı sona erdirmeye çalışan ABD Başkanı Donald Trump, Yüksek Mahkeme engelini takıldı. Yüksek Mahkeme, Trump yönetiminin DACA programını sonlandırılması için federal yasalar kapsamında yeterli gerekçeleri sağlayamadığını 4’e karşı 5 oyla karara bağladı. Mahkeme, alınan karar sonucunda DACA programının aynı şekilde devam edeceğini duyurdu.

    Trump, karara sert tepki gösterdi

    Trump, Yüksek Mahkeme’nin DACA programına yönelik aldığı kararı sosyal medya hesabı üzerinden sert tepki gösterdi. Başkan Trump, “Yüksek Mahkemenin verdiği korkunç ve siyasi kararlar, kendilerini cumhuriyetçi ya da muhafazakar olarak tanımlayan insanların yüzünde patlayan kurşunlardır. Daha fazla adalete ihtiyacımız var” ifadelerini kullandı.

    Trump, 3 Kasım’da yapılacak başkanlık seçimlerinde kendisine oy verilmesi çağrısında bulunarak, “Yüksek Mahkeme’nin beni sevmediği izlenimine vardınız mı?” dedi.

  • İstinaf mahkemesinden emsal karar

    İzmir’de sözleşmeli Jandarma Uzman Onbaşı olarak eğitime başlayan bir kişi, önceki yıllarda yargılandığı bir dava sebebiyle sözleşmesi feshedildi. Hukuk mücadelesini sürdüren vatandaş, İzmir Bölge Adliye Mahkemesinin kararıyla yeniden görevine dönerken, Ceza Avukatı Çiler Nazife Koşar, “Emsal karar” dedi.

    Hakkari’de askerliğini tamamladıktan sonra sözleşmeli olarak İzmir Yeni Foça 7. Jandarma Komando Eğitim Alay Komutanlığında Jandarma Uzman Onbaşı olarak eğitimlere başlayan S.B.S.’nin, güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasının olumsuz olması sebebiyle 10 Ekim 2017 tarihinde sözleşmesi feshedildi. S.B.S.’nin herhangi bir sabıka kaydı bulunmaması, güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasının olumsuz sonuç getireceği bir durumun olmaması sebebiyle S.B.S. isimli vatandaş hukuk mücadelesine başladı. İlk olarak S.B.S.’nin avukatı Çiler Nazif Koşar, feshin iptali için İzmir 5. İdare Mahkemesine dava açtı ancak mahkeme ’hükmün açıklanmasının geri bırakılması’ kararı verildiğini, bu sebeple de fesih kararının doğru olduğuna hükmetti.

    Yeniden eğitimlere başladı

    İzmir 5. İdare Mahkemesinden çıkan kararın ardından Avukat Çiler Nazife Koşar, müvekkilinin yargılandığı fiilin yasada tahdidi olarak sayılan suçlardan olmadığı, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının işleme dayanak alınamayacağı ileri sürerek, kararın istinaf yoluyla incelenerek kaldırılması için İzmir Bölge İdare Mahkemesine başvurdu. İzmir Bölge İdare Mahkemesi, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiş olması, olayın meydana geliş şekliyle fiilin niteliği dikkate alındığında bu hususun güvenlik soruşturmasının olumsuz şekilde değerlendirilmesini gerektirecek bir mahiyette olmadığı kanısına vardı. İdare Mahkemesi kararında, hukuki isabet bulunmadığı gerekçesiyle istinaf mahkemesi, S.B.S.’nin başvurusunun kabulüne ve İzmir 5. İdare Mahkemesinin kaldırılmasıyla dava konusu işlemin iptaline karar verdi. Alınan karar neticesinde Jandarma Genel Komutanlığı da Danıştaya gitmedi ve S.B.S.’yi yeniden çağırdı. Hukuk mücadelesini kazanan S.B.S., İzmir Yeni Foça 7. Jandarma Komando Eğitim Alay Komutanlığından sözleşmeli Jandarma Onbaşı olarak eğitimlerine yeniden başladı.

    “Yapılan işlemin yasal dayanağı kabul edilemezdi”

    Konuyu değerlendiren Ceza Avukatı Çiler Nazife Koşar, “Müvekkilim hakkında yapılan yargılama sonucu hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmiş olup, verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının arşiv araştırması ve soruşturmasını olumsuz etkileyecek bir niteliği bulunmamaktadır; çünkü hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı kesin bir mahkumiyet hükmü teşkil etmeyeceğinden, yapılan hukuki işlemin yasal dayanağı olarak kabul edilmesi mümkün değildir. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı, kurulan hükmün sanık hakkında bir hukuki sonuç doğurmamasını ifade eder” dedi.

    Karar emsal oldu

    Verilen kararın emsal olduğunun altını çizen Koşar, “Yerel mahkeme, takdir yetkisini kötüye veya keyfiyete göre kullanamaz. Müvekkilime verilen fesih kararı hukuka aykırıdır. İzmir Bölge İdare Mahkemesi bu kararıyla emsal oluşturmuştur” diye konuştu.

    Avukat Koşar, “Türkiye Cumhuriyeti’nde herkes, huzurlu, güvenli, geleceğinden emin bir şekilde yaşama hakkına sahip olduğuna, temel haklarının devletin koruması altında bulunduğuna inanmalıdır. Bireylere bu güveni verecek olan, yürütme ve yargıdır. Zira temel hukuk kuralları ve temel hak ve özgürlüklere saygı, hukuk devletinin en temel işlevi ve görevidir” ifadelerini kullandı.

  • Kocasını bıçaklayarak öldürmekten beraat eden kadına istinaf mahkemesinden kötü haber

    Esenyurt’ta 10 Temmuz 2014 tarihinde tartıştığı eşi Özkan Kaymaklı’yı bıçaklayarak öldürmekten yargılandığı yerel mahkemede beraat eden kadın, istinaf mahkemesi tarafından “haksız tahrik altında eşi kasten öldürme” suçundan 15 yıl hapse çarptırıldı. Mahkeme, sanığın tutuksuz yargılanmasına karar verdi.

    Esenyurt’ta 10 Temmuz 2014 tarihinde tartıştığı eşi Özkan Kaymaklı’yı bıçaklayarak öldürdüğü iddia edilen Yasemin Kaymaklı’nın istinaf mahkemesinde yargılanmasına başlandı. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1’inci Ceza Dairesi’nde görülen duruşmaya tutuksuz sanık Yasemin Kaymaklı ile Özkan Kaymaklı’nın kız kardeşi Gönül Yaşar katıldı. Salonda taraf avukatları da hazır bulundu. Kadın Meclisleri üyeleri ile basın mensupları da davayı takip etti.

    Duruşmada esas hakkındaki mütalaasını açıklayan savcı, yerel mahkemenin sanığın cezalandırılmasına yer olmadığına ilişkin hükmünün kaldırılmasını talep etti. Mütalaada, “Somut olayda meşru savunma hali için aranan saldırı ve savunmaya yönelik uygunluk/orantılılık koşullarının mevcut olmadığı” belirtilerek, sanık Yasemin Kaymaklı’nın “haksız tahrik altında eşi kasten öldürme” suçundan cezalandırılması ve haksız tahrik hükümdeki indiriminin de azami miktarda uygulanması istendi.

    “Böyle olmasını istemezdim”

    Esas hakkındaki savunması sorulan sanık Yasemin Kaymaklı, ağlayarak, “Kimseyi bilerek ve isteyerek öldürmedim. Böyle olmasını istemezdim. Kendimi ve çocuğumu korudum” dedi. Son sözü sorulan sanık, beraatını istedi.

    Davayı karara bağlayan 1. Ceza Dairesi heyeti, oy çokluğuyla sanık Yasemin Kaymaklı’nın “haksız tahrik altında eşi kasten öldürme” suçundan 15 yıl hapisle cezalandırılmasına karar verdi. Karara üye hakim tarafından muhalefet şerhi konuldu. Şerhte, ilk derece mahkemesinin istinaf incelemesine konu kararında usul ve esasa ilişkin herhangi bir hukuka aykırılığın bulunmadığı belirtilerek, istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmesi kanaatinde olduğunu vurgulandı.

    “Kararı temyiz edeceğiz, umudumuz bitmedi”

    Duruşma sonrası açıklama yapan sanığın avukatı Oya Meriç Eyüboğlu, “Yargılamanın başından beri anlatmaya çalıştıklarımız, bugün bir özet olarak tekrarlarımıza rağmen bu dosyada çok açık bir biçimde meşru müdafaa hükümlerinin uygulanmasının gerekmesine rağmen maalesef tam tersi bir kararla karşı karşıya kaldık. Biz beraat verilmesi gerekir diye tartışıyorduk. Bırakın beraat kararını bugün mahkeme Yasemin’in cezalandırılması gerektiğine hükmetti. Üstelik 15 yıl. Temyiz yolu açık, kararı temyiz edeceğiz. Umudumuz bitmedi” dedi.

    Esenyurt’ta 10 Temmuz 2014’de Yasemin Kaymaklı, eşi Özkan Kaymaklı’yı iddiaya göre bebek bezi yüzünden çıkan tartışma sonucu bıçaklayarak öldürmüştü. Bakırköy 13’üncü Ağır Ceza Mahkemesi, 3 yıl tutuklu yargılanan Yasemin Kaymaklı’yı eylemi meşru savunmada mazur görülebilecek heyecan, korku ve telaşla sınırı aşması sonucunda gerçekleştirdiğini belirterek ceza verilmesine yer olmadığına karar vermişti. Sanığın avukatları, sanığa ceza verilmemiş olsa da Kaymaklı’nın beraat etmesi gerektiğini savunarak kararı istinaf mahkemesine taşımıştı.

  • Pakistan Yüksek Mahkemesi’nden Şerif’in zenginlik iddialarını değerlendirme

    Pakistan Yüksek Mahkemesi, artan baskılar üzerine Başbakan Navaz Şerif’in aile serveti hakkındaki yolsuzluk iddialarını değerlendirmeye başladı.

    Pakistan Yüksek Mahkemesi, Başbakan Navaz Şerif’in aile serveti hakkındaki yolsuzluk iddialarını değerlendiriyor. Müfettişler, Başbakan Navaz Şerif’in ailesinin finansal varlıklarının kaynağını açıklamaması üzerine harekete geçtiklerini bildirdi.

    Soruşturma, Merkezi Panama’da bulunan hukuk firması Mossack Fonseca’ya ait 11.5 milyon sayfalık belgelerin sızdırılmasının ardından Şerif’in 4 çocuğundan 3’ünün off-shore şirketler aracılığıyla Londra’da gayrimenkuller satın aldıkları ileri sürüldükten sonra başlamıştı. Başbakan Şerif, çocuklarının off-shore şirketlerini kara para aklamak için kullandıkları iddiasını reddederek, Londra’daki mülklerin meşru olarak edinildiğini ve gayrimenkullerin kendi mülkiyeti altında olmadığını söyledi.

    Navaz Şerif’in ailesini yasa dışı yollardan zengin olmak için siyasi nüfuzlarını kullanmakla suçlayan muhalefet grupları, Şerif’in istifasını talep etti. Başbakan Şerif, müfettişlerin şuana kadarki raporunu ’’iddialar ve varsayımlar’’ birleşimi olarak nitelendirerek reddetmişti.

    Başbakan Şerif’in iktidarda kalma kararı geçtiğimiz hafta federal kabine tarafından onaylanmıştı.

  • (Özel Haber) Bulgaristan Mahkemesinden örnek karar

    Kırcaali İdari Mahkemesi, parlamentoya bağlı Ayrımcılıktan Koruma Komisyonunun kreş ve okullarda helal gıda verilmemesinin ayrımcılık olmadığı yönündeki kararına itiraz ederek, Müslüman ailelerin başvurusunu tekrar görüşülmesi için komisyona geri çevirdi.

    Mehmet Tefik ve bir grup Müslüman aile tarafından Ayrımcılıktan Koruma Komisyonuna verilen şikayet dilekçesinde devlete ve belediyelere ait okul ve sağlık merkezlerinde Müslümanlara helal gıda servis edilmediği ve bunun da ayrımcılık teşkil ettiği yönünde başvuru yapılmıştı. Ayrımcılıktan Koruma Komisyonunun, söz konusu kurumlarda Müslümanların helal gıdadan mahrum bırakılmasının ayrımcılık olmadığı yönündeki cevabını mahkemeye taşıyan Mehmet Tefik, mahkemeden destek buldu. Kırcaali İdari Mahkemesi, Müslüman ailelerin kreş, okul ve hastanelerde servis edilen yemeklerde Müslümanların dini hassasiyetlerinin dikkate alınmadığını ve helal olmayan yemekler verildiğini ve bunun da ayrımcılık olduğunu belirterek, Ayrımcılıktan Koruma Komisyonunun tekrar karar almasını istedi.

    Karara itiraz eden ve mahkemeye taşıyan Müslüman gruptan Mehmet Tefik, İHA’ya yaptığı açıklamada kreş ve okullarda helal et taleplerinin kabul görmediğini işaret ederek, “Komünist döneminde, 1976 yılında Müslümanların çocuklarına domuz eti yedirme uygulaması başlatıldı. Bu uygulama bugün hala devam ediyor. Buna karşı bir grup Müslüman dava başlattı ve kaldırılmasını istiyoruz. Bulgaristan 1990 yılında demokrasiye adım attı ancak bu uygulamada herhangi bir değişikliğe gidilmedi. Devlet aynı uygulamaya devam ediyor. Müslüman çocukların ebeveynlerine sormadan kreş, anaokulu ve hastanelerde domuz eti yediriliyor. Müslümanlara helal gıda hakkı tanımayan devlet kurumlarına ve belediyelere karşı ayrımcılık yapıldığına dair dava açtık. Aynı zamanda da parlamentoya bağlı Ayrımcılıktan Koruma Komisyonuna başvurduk. Ancak bu komisyon Müslümanların helal gıdadan mahrum bırakılmasını ayrımcılık olarak görmedi. Bunun üzerine Kırcaali İdari Mahkemesine başvurarak karara itiraz ettik ve lehimize karar çıktı. Müslüman çocukların anne ve babalarına sormadan domuz eti yedirilmesinin ayrımcılık olduğu yönünde karar çıkarttık” ifadelerini kullandı.

    Devlet kurumlarının domuz eti dayatmasına karşı verdikleri mücadeleden ülkedeki yasal süreçte lehlerine sonuç almamaları durumunda Avrupa Birliği Mahkemelerine başvuracaklarını belirten Tefik, üyelerinin çoğunluğunu Türklerin oluşturduğu siyasi parti ve sivil toplum örgütlerinden destek görmediklerini kaydetti.