Etiket: Mahkemede

  • Mursi ve Mübarek mahkemede yüz yüze geldi

    Mısır’ın iki eski Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek ve Muhammed Mursi, Kahire mahkemesinde yüz yüze geldi. Hüsnü Mübarek, Muhammed Mursi’nin yargılanmasında şahitlik yaptı.

    Mısır’ın devrik Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek, ülkede 30 Haziran 2012 seçimlerinde başkanlık görevine gelen ve temmuz 2013’de darbeyle devrilen Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’nin yargılandığı “Hapishaneler Baskını” davasında tanık olarak dinlendi.

    Oğulları Ala ve Cemal ile mahkemeye gelen Hüsnü Mübarek, Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi’den izin alacağını ileri sürerek mahkemenin birçok sorusuna cevap vermekten kaçındı. Böylece, Mübarek ve Mursi ilk kez yüz yüze gelmiş oldu.

    Bugünkü duruşmaya katılan Muhammed Mursi, daha önce idam cezasına çarptırılmış ancak Temyiz Mahkemesi kararı bozmuş ve yargılamanın yeniden yapılmasına karar vermişti.

    Mısır’ı 1981-2011 yılları arasında idare eden 90 yaşındaki asker kökenli Hüsnü Mübarek, 2011’in Ocak ayında başlayan halk gösterilerinden sonra 10 Şubat 2011’de önce yetkilerini yardımcısı Ömer Süleyman’a devretmiş, ertesi gün de istifa etmişti. Mısır’ın seçimle göreve gelen ilk Cumhurbaşkanı olan Muhammed Mursi, 2013’de Savunma Bakanı Abdulfettah Sisi tarafından askeri darbe ile devrilmişti.

  • Ceylin Atik’in cesedinin taşındığını gördüğü iddia edilen o tanık mahkemede

    İzmir’in Ödemiş ilçesinde, 10 Haziran 2017 tarihinde kaybolduktan üç gün sonra ailenin komşuları Serkan ve Şükriye T.’nin evinde cansız bedeni bulunan 10 yaşındaki Ceylin Atik’in ölümüyle ilgili Ödemiş Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davanın 14’üncü duruşmasından karar çıkmadı. Kemal Çeneli, bir önceki duruşmada, “Kızım Şükriye ve Serkan T.’yi gece 01.30-02.00 gibi sandık indirip çıkartırken görmüş” derken, bu ifadeyi kızı Sinem Y. yalanladı.

    10 yaşındaki Ceylin Atik’in öldürülmesi ile ilgili tutuklu yargılanan Serkan ve Şükriye T. çifti, tutuklu bulundukları cezaevlerinden mahkemeye Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile katıldı. Ceylin Atik’in ailesi ile cinayet zanlıları Serkan ve Şükriye T. çiftinin komşusu olan ve önceki duruşmalarda sürpriz tanık olarak ortaya çıkan Kemal Çeneli’nin kızı Sinem Y. de 13. duruşmaya tanık olarak katıldı.

    Kemal Çeneli’nin daha önceki duruşmalarda “Kızı Sinem Y.’nin Şükriye T. ve Serkan T.’nin olay günü bir cismi bodruma indirip çıkardığını gördüğü” yönündeki ifadeleri Sinem Y.’ye soruldu.

    Babasının ifadesini yalanladı

    Kemal Çeneli’nin, ayrıca Serkan T.’nin yanında çalışan oğlunun iş kazası sonucu 125 bin lira tazminat aldığını ve bu paranın çalınmasından da yine Serkan T.’yi suçlayarak bu olayın cinayetle bağlantılı yönündeki iddiaları da kızı Sinem Y.’ye hatırlatıldı.

    30 Mart’taki duruşmada olayın yaşandığı dönem binada kötü kokular hissettiği yönündeki ifadelerini yineleyen Sinem Y., babasının önceki duruşmalarda ifadesini yalanladı. Sinem Y. herhangi bir cismi bodruma indirilip çıkarıldığını görmediğini söyledi. Sinem Y., “Bir cismin bodruma indirilip çıkarılması ile ilgili babamın ifadelerini gazeteden okudum. Ben üst kattan aşağı bir cisim indirilip çıkarıldığını görmedim. Keşke babamın dediği o durumları görseydim de gelip anlatsaydım. Babamın böyle bir beyanda bulunma sebebini anlayamadım. Böyle bir durum olsa eşim, ’anlatma’ dese bile ayrılır gelir yine anlatırım” dedi.

    Bu esnada sanık Serkan T., “Suçsuz bir insanı yakmaya çalışıyorlar” diye seslendi. Atik ailesinin avukatlarından Gürol Uyan ise “Bu sandığın bodruma indirilip çıkarılmasının görülmesi esasa etki etmez. Biz gerçeği aramak adına hareket ediyoruz” diye konuştu.

    Kemal Çeneli’nin evinden çalınan parayla ilgili Kemal Çeneli’nin Serkan T.’ye husumet besleyip beslemediğinin sorulması üzerine Sinem Y., “Böyle bir konuyla ilgili bilgim yok. Annem, Şükriye T.’ye paranın yerini söylediğini biliyorum” yanıtını verdi.

    SEGBİS aracılığıyla duruşmaya katılan sanıklardan Serkan T., “SEGBİS aracılığıyla kendimi ifade edemiyorum. Aleyhime olan hususları kabul etmiyorum. Suçsuz yere buradayım” dedi.

    “İçimiz yanıyor, en ağır cezayı alsınlar”

    Dede Mustafa Atik ise “Her şey meydanda, devletime güveniyorum” derken baba Murat Atik de “İçimiz yanıyor, en ağır cezayı alsınlar” ifadelerini kullandı. Babaanne Ülkü Atik de sanıkların en ağır biçimde cezalandırılmasını istedi.

    Savcılık, mütalaasında sanıkların tutukluluklarının devamını isterken, her iki sanık da bir sonraki duruşmada bizzat mahkeme huzurunda esas üzerinden savunma yapmak istediklerini talep etti. Davaya müdahil olan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı avukatı, toplumda infial uyandıran bu davada sanıkların bizzat mahkemeye getirilmesinin güvenlik açısından da sıkıntı oluşturabileceğini dikkati çekip sanıkların yargılama sürecinin uzaması adına kötü niyetli şekilde bizzat mahkemeye gelmek istediklerini öne sürdü ve bu talebin reddedilmesini istedi.

    Sanık Serkan T. “Yemin ederim ki olayla ilgim yok. Ben de niye yaptığını merak ediyorum. Ben o mesaj atıldığı saatte iş yerindeydim” dedi.

    “En ağır cezayı verin bana; ama ben bu işi Serkan T. ile birlikte yaptım, kendisi bilir”

    SEGBİS üzerinden Şükriye T. ile yapılan görüşmede eşine, “Neden yaptın?” diye sorduğunda “Psikolojim bozuk” yanıtını aldığını açıklayan Serkan T., “Olaydan 6 ay sonra ara mahkemeye bağlandığımızda ifadesi alınırken ’beni affet Serkan’ diye ağladı. Buna bayan hakim şahittir” dedi.

    Şükriye T. de olayı Serkan T.’nin zorlamasıyla yaşandığını öne sürerek, “En ağır cezayı verin bana; ama ben bu işi Serkan T. ile birlikte yaptım, kendisi bilir. Ben yaptım; ama tek taraflı değil. Serkan’ın zorlamasıyla oldu. ’Borcum var aileden para isteyeceğiz, çocuğu boğacağız’ dedi bana” diye konuştu.

    Şükriye T. ayrıca annesi Raziye Ö.’nün kesinlikle olayla ilgisinin olmadığını da iddia etti.

    “Kızım sandığı taşırken gördü” diyen babaya suç duyurusu

    Mahkeme heyeti, davanın 11 Ocak 2019 günü saat 14.30’a ertelenmesine, sanıkların tutuklulukların devamına karar verdi. Sanıkların esas hakkında ek savunmalarını SEGBİS ile değil bizzat mahkeme huzurunda vermelerine, yalan beyanda bulunmaktan Kemal Çeneli hakkında suç duyurusunda bulunulmasına karar verdi.

    Dede Mustafa Atik’in avukatı Gürol Uyan, duruşma sonrası yaptığı açıklamada, “Bir daha ki duruşma karar duruşması. Geçen geçtiğimiz duruşmada savcılık mütalaasında her iki sanığa birlikte iştirak halinde bu suçu işlediğini Türk Ceza Kanunu’nun 2. maddesi A, B ve E fıkralarına göre yani kendini savunamayacak bir çocuğa karşı canavarca hisle işlediğini tasarla işlediğini iddia ederek her ikisinin birlikte aynı maddelerden kısaca ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılmasını istemişti. Bu duruşmada ise mahkeme heyeti sanıklar arasında yani başka bir suçu gizlemek için adam öldürmek suçlamasıyla ek savunma vermiştir. Diğer sanık eşi Serkan, müvekkilim küçük Ceylin’in dedesi Mustafa’dan fidye alabilmek için bunu önceden tasarladıkları ve bunu gerçekleştirdiklerini ama her nedense çocuğu bu arada katlettikleri anlaşılıyor. Ortada bir mesaj var Mesaj ile zaten çıkıyor. Kadının tek başına zaten böyle bir fiili düşünüp işlemesi gerçekleştirmesi mümkün değil. Eşinin katkısı apaçık ortada geldiğimiz aşamada ise sanık Serkan ısrarla kendini kurtarmaya yönelik kendisini bu gidişle verdiği gibi en son verdiği gibi başka suçu yani isteme olayında gizlemek için çocuğu öldürdükleri de artık bize göre meydana çıkmıştır. Bir daha ki duruşmada sanıkların en ağır şekilde cezalandırılacaklarını herhangi bir indirim olmaksızın ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıyla ayrı ayrı cezalandırılacaklarını düşünüyoruz” diye konuştu.

    Dede Mustafa Atik ise adalet talebini yineleyerek, “Keşke benim çocuğum yaşasaydı ben isteseler yine yardım ederdim. Beni canlı canlı mezara koydular. Cumhurbaşkanımıza Başbakan’a yıllardır yalvardım. İdam getirin hiç değilse bu çocuk katiller bir daha gün göremesin. Böyle bir şey yapmaya kalkan caniler düşünsünler dedim. Tamam onlar müebbet ceza alsın; ama benim çocuğum geri gelecek mi? Ben Türk Yargısına güveniyorum. Bunlar hak ettikleri ağır cezaları alırlarsa benim kanayan yaram biraz hafifleyecek. Başka bir sözüm yok” dedi.

  • 5 kişilik aileyi yakarak öldüren 3 sanık mahkemede suçlamaları reddetti:

    Kastamonu’da hayvan hırsızlığı sırasında silahla öldürüldükten sonra ev ile birlikte yakılarak yok edilmek istenilen 5 kişilik Çataloğlu Ailesi cinayetinde yargılanan sanıklar, duruşmada Kur’an-ı Kerim’in üzerine yemin ederek suçlamaları reddettiler.

    Kastamonu’da merkeze bağlı Bürme köyü Kuzören Mahallesi’nde 29 Kasım 2017’de çıkan yangında, Çataloğlu Ailesi’ne ait iki ev yandı. Evlerden birinde oturan Fazıl Çataloğlu ile eşi Sebahat, oğlu Emin, gelini Şengül ve torunu Serdar Çataloğlu’na yangından sonra ulaşılamadı. Kastamonu Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma kapsamında 5 kişilik Çataloğlu Ailesi’nin, 42 gün sonra ev ile birlikte yakıldıkları ortaya çıktı. Yürütülen soruşturma kapsamında Erkan K. ile kardeşi Ersan K. ve kardeşlerin kayınpederi Ali Ş. tutuklanırken Ali Ş.’nin diğer damadı Hüseyin D. ise serbest bırakıldı. Tutuklu yargılanan sanıklar Erkan K. ile kardeşi Ersan K. ve kardeşlerin kayınpederi Ali Ş. ile Ali Ş’nin damadı Hüseyin D. hakkında Kastamonu Ağır Ceza Mahkemesinde ‘hırsızlık, bir suçu gizlemek veya başka bir suçun delillerini gizlemek ya da yakalanmamak amacıyla öldürme, canavarca hisle veya eziyet çektirerek öldürme, kasten yangın çıkarma, kasten öldürme’suçlarından dava açıldı.

    “Biz, böyle bir olaya karışmadık”

    Duruşmaya Karabük’ten SEGBİS sistemiyle katılan Erkan K., geçtiğimiz yıl Kurban Bayramında maktul Fazıl Çataloğlu ile tanıştıklarını belirterek, “Hayvan alım satımı için kendisiyle görüştük. Bana, Salı günü hayvanları almaya gelmemi söyledi. Bende Salı günü kardeşim Ersan işten çıktıktan sonra yemek yiyip yola çıktık. Biz, böyle bir olaya karışmadık. Biz, böyle bir olay işlemedik. Hayvanları alıp, hayvan pazarında sattık. Güvenlik kameralarından da görünebilir. Biz, köye gittiğimizde Fazıl abi vardı. Koyun yüklüyorlardı traktöre. 4 tane inek vardı Fazıl abide. 17 bin liraya pazarlığını yaptık, 2 bin lira peşin parasını verdik, geri kalan 15 bin lirayı da hayvanları sattıktan sonra ödeyecektik. Hayvanlar ahırdan çıkartırken kaçtı. Hayvanları yakalamamız biraz zaman aldı. 2 saat falan sürdü. Sonra hayvanları kamyona bindirip köyden ayrıldık. Cinayetle ilgili hiçbir şey olmadı. Biz de olayı Perşembe günü duyduk” dedi.

    “Üç evladım var, Kur’an-ı Kerim çarpsın bu olayla bir ilgimiz yok”

    Fazıl Çataloğlu’nun evine olay gecesi gittiklerini anlatan Erkan K., “Kayınpederim köye gittiğimizde yanımızda yoktu. Cinayet gecesi köyde yaşananların bizimle ilgisi yok. Biz, bilmiyoruz. Bu yüzden üzerimize atılan suçlamaları kabul etmek zorunda kaldık. Bu olay başımıza kalmasın diye yalan beyanlarım oldu. Pişmanın böyle söylediğim için” diye konuştu.

    Cesette silahına ait kurşun çıkmasına rağmen suçsuz olduğunu söyledi

    Mahkeme heyetinin çocuğun başından çıkan kurşunun Erkan K’ya ait silahtan çıktığını hatırlatması üzerine Erkan K., kendisine ait silahın Daday’da köyünde durduğunu ve evden çıkarmadığını söyledi. Fazıl Çataloğlu’ndan 4 büyükbaş hayvan satın aldıklarını ve hırsızlık yapmadıklarını anlatan Erkan K, “Çocuklarımızın üzerine yemin ederim kayınpederim yoktu. Kardeşimle birlikte gittik. Hayvanları normal bir şekilde alıp sattık. Kur’an çarpsın bizim bu olayla ilgili bir alakamız yok. Üç evladım var, Kur’an-ı Kerim çarpsın bu olayla bir ilgimiz yok. Bu olaydan sonra bütün hırsızlık olayını bizim üzerimize yıktılar” şeklinde konuştu.

    “İşkence yaparak bu suçu kabul ettirdiler bizlere”

    Çorum’dan duruşmaya SEGBİS sistemiyle katılan, işkence ile suçlamalarını kendilerine kabul ettirildiğini iddia Ersan K. ise, “Abimin ehliyeti yoktu. Yolda çevirme oluyordu, bende kamyonu kullanmak için abimle köye gittim. Ben, rahatsızdım bu yüzden kamyonda kaldım. Abim, eve gidip hayvanları alıp geldi. Abimin eve gidip gelmesi 2-3 saat sürdü. Döndüğünde bana hayvanların kaçtığını ve pazarlık yaptığını söyledi. Bildiğim her şeyi anlattım. Bize işkence yaptılar. Bu suçu kabul ettirdiler bizlere. Silah köydeydi, silahı yanımızda taşımıyorduk. Silahtan çıktığını söylenen merminin çocuğun kafasından nasıl çıktığını bilmiyorum. Ben, silah sesi falanda duymadım. Avukatım gelmeden bize suç attılar. Biz, böyle bir suç işlemedik. Ben, bir aylık evliyim. Ben, neden böyle bir şey yapayım. Ben, yangın görmedim. Görseydim, ihbarda bulunurdum. Bizim üzerimize suç atıldı” ifadelerini kullandı.

    “Ne ifade verdiğimi bilmiyorum, kendimi tanıyamaz hale gelmiştim”

    Duruşmaya Çankırı’dan SEGBİS sistemiyle katılan ve olayın olduğu gece evinde olduğunu iddia eden Ali Ş. de, şunları kaydetti: “Sabah kalkınca Kastamonu’ya geldim. Biraz kahvehanede oturdum. Bende olayı öğleden sonra duydum. Benim, yaşanan bu olayla ilgili bir alakam yok. Karakolda bana baskı yaptılar. Dövdükleri için şuurumu kaybettim. Ne ifade verdiğimi bilmiyorum, kendimi tanıyamaz hale gelmiştim.”

    “Cesetler tespit edilemediği için 5 kişi öldürüldü denilemez”

    Tutuklu sanık Ali Ş’nin avukatı da, savunmasında mevcut delillerle 5 kişinin öldürüldüğünün söylenemeyeceğini belirterek şöyle konuştu: “5 kişi öldürüldüğü demek için bunların cesetlerinin tespit edilmesi gerekiyor. Ali Ş’nin alınan savunmasında baskı olmuştur. Şuurunu kaybettiği için bütün damatlarının ismini vermiştir. Önce savcının, daha sonra kolluk kuvvetleri tarafından sanığın ifadesi alınmıştır. Sanıkların ifadelerinden yola çıkılarak deliller oluşturulmuştur. Bu yüzden baskıyla ifade alınmıştır sonucu ortaya çıkıyor.

    “Bin 200 derece yakılan cesetlerin bulunması tabii ki de mümkün değil”

    Bunun üzerine söz alan müşteki tarafından avukatı ise, Yargıtay Ceza Dairesinin bazı kararlarından örnekler vererek, cesetler bulunamazsa dahi bulunamayan cesetler için cezalar verildiğini söyledi. 1200 derecede bir sıcaklıkta vahşice yakılarak yok edilmek istenilen cesetlerin bulunmasının tabii ki de mümkün olmadığını savunan müşteki avukatı, ama diğer bulunan delillerle cesetlerin yakıldığının kanıtlandığını ifade etti.

    Çataloğlu’nun abi ve ablası davaya katılma talebinde bulundu

    Fazıl Çataloğlu’nun ağabeyi Emin Çataloğlu ile ablası Nuriye Kabuloğluise, sanıklardan şikayetçi olduğunu ve davaya katılmak istediklerini kaydetti. Mahkeme heyeti, sanıkların tutukluluğunun devamına karar vererek, Cumhuriyet Savcısının mütalaa hazırlayabilmesi için duruşmayı 31 Ocak tarihine erteledi.

  • Kebapçı Selahattin, Fatih Terim’den dolayı mahkemede ifade verdi

    Galatasaray Teknik Direktörü Fatih Terim ile ’Kebapçı Selahattin’ olarak bilenen Selahattin Aydoğdu arasında 2017 yılından yaşanan olaylar nedeniyle Terim’in şikayeti üzerine açılan dava, Çeşme Adliyesinde görüldü. İfade veren Aydoğdu, davada sonrasında bir açıklama yaparak, Terim’in açtığı davanın ilk duruşmasının yapıldığını; ancak kendisinin Fatih Terim hakkında açtığı davanın henüz açılmadığını söyleyerek, basına yansıyan sözlerinin arkasında olduğunu söyledi.

    İzmir Alaçatı’da damadının restoranı bulunan Galatasaray Teknik Direktörü Fatih Terim ve yan komşusu eski Adana Demirspor Kulüp Başkanı Selahattin Aydoğdu, 2017 yılının Temmuz ayında bir olay yaşamış, Terim’in Aydoğdu’nun mekanını bastığı ve tarafların sopalı, yumruklu, sandalyeli kavga ettikleri iddia edilmişti. Terim’in, Aydoğdu’nun mekanına geldiği anlar güvenlik kameralarına yansırken, olay sonrası ’Kebapçı Selahattin’ olarak anılan Selahattin Aydoğdu basına demeç vermiş ve Terim’de Aydoğdu’dan şikayetçi olmuştu.

    Aydoğdu hakkında açılan davanın ilk duruşması ise Çeşme Adliyesinde görüldü. Duruşmaya, davacı Fatih Terim katılmazken, davalı Selahattin Aydoğdu, avukatı Doğan Akbaş ile birlikte katıldı. Selahaattin Aydoğdu duruşmada ise iddialar hakkında ifade verdi.

    Duruşmanın ardından Çeşme Adliyesi önünde gazetecilerin sorularını yanıtlayan Aydoğdu, “Bildiğiniz gibi, 15 Temmuz’da, üzgün olduğumuz günde, mekanımızı basmaya gelen hoca efendi, beni dövmeye geldi; ama dayak yedi kaçtı. Bir gün sonra benim verdiğim röportajdan dolayı bana dava açmış. Ben de korkmadan bugün mahkemeye katıldım; ama o mahkemeye gelemedi. Hiçbir sorun yok. Ben de davacı olmuştum; ama benim dosyam açılmadı. Buradaki adaletsizliğe bakın. Benim mekanımı basıyor; ama bununla ilgili hiçbir dosya açılmıyor. Benim verdiğim röportajdan bir buçuk ay sonra benden davacı oldu. Bir buçuk ay sonra benden davacı olmasına rağmen onun dosyası açılıyor, benim dosyam açılmıyor” dedi.

    “Söylediklerimin arkasındayım”

    Kendisinin ilk duruşmaya gelerek ifadesini verdiğini belirten Aydoğdu, “O gün röportajda basına ne söylediysem bugün de arkasındayım. Bugün de aynısı geçerlidir. Bugün olsa yine aynısını yaparım. Hiçbir geri adım atmam. Ben bu işin arkasında duracağım. Dosyamın açılması için ne gerekirse yapacağım. Gerekirse üst mahkemeye, gerekirse Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine gideceğim. Ben de şikayetçiyim. Ben geldim, hakkımda açılan davada ifademi verdim. Bir buçuk senede ancak bir dosya açılabildi; ama kendisi milli takımdan ayrıldığında tazminat istedi, bir buçuk ayda sonuçlandı” diye konuştu.

    Kebapçı Selahattin Aydoğdu’nun avukatı Doğan Akbaş da bir açıklama yaparak, “Müvekkilin Selahattin Aydoğdu, bugüne kadar gerek sanık olduğu, gerek şikayetçi olduğu bütün dosyalarda bizzat kendisi giderek ifadesini vermiş. Başka şehirde, talimatla ifade alınmasına karşı çıkmış, her zaman esas mahkemeye çıkmayı istemiştir. Bu dosyada da bu dosya kapsamında açılan tüm suç isnatlarına karşı ifadelerini, mahkeme huzurunda vermiştir. Bugün de geldi, ifadesini verdi. Bir türlü açılmadığını düşündüğümüz dosyalarda, kendisinin de ifade ettiği gibi iş yeri dokunulmazlığı ihlali, mala zarar verme, çalışanlara işlenen fiillerle ilgili birçok suç var. Biz bu dosyaların da bir an önce açılmasını istiyoruz. Hali hazırda devam eden soruşturma dosyası var. Soruşturma dosyasının iddianamesi hazırlanarak, mahkemeye geçti. Ancak müvekkilimin asıl şikayetçi olduğu hususlarda, henüz soruşturma dosyaları sonuçlanmadı. Davalar açılmadı. Biz bu konuda, adil yargılanma hakkının ihlal edilmesi noktasında da, gerekli zamanda, gerekli başvuruları yapacağız” diye konuştu.

    Davanın ikinci duruşması 13 Aralık tarihinde yapılacak.

  • Bakan Zeybekci: “Biz onunla mahkemede ve Allah’ın huzurunda hesaplaşacağız”

    Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, kendisi için yalan söyleyip iftira atanlarla mahkemede hesaplaşacağını söyleyerek, “Burada bir kadın olarak bile bir erkeğin ağzına yakışmayacak lafları Denizli’de benim hanım kardeşlerimin önünde utanmadan ve sıkılmadan söylesin. Biz onunla mahkemede ve Allah’ın huzurunda hesaplaşacağız. Hakkımızı onlara helal etmeyeceğiz” dedi.

    Bakan Zeybekci, seçim çalışmalarını yürüttüğü memleketi Denizli’de, Pamukkale Belediyesi tarafından yaptırılan Aile Sağlığı Merkezi ve Cumhuriyet 112 Acil Sağlık Hizmetleri İstasyonu’nun açılış törenine katıldı. Törene Bakan Zeybekci’nin yanı sıra Vali Hasan Karahan, Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Zolan, Pamukkale Belediye Başkanı Hüseyin Gürlesin, Merkezefendi Belediye Başkanı Muhammed Subaşıoğlu, daire müdürleri ve vatandaşlar katıldı. Sağlık merkezinin önünde gerçekleştirilen törenin açılışında konuşan Bakan Zeybekci, son 15 yılda Denizli’ye yapılan yatırımlardan bahsederek özellikle sağlık alanında önemli hizmetlerin gerçekleştirildiğini anlattı. Konuşmasında 24 Haziran seçimlerine değinen Bakan Zeybekci, seçim döneminde kendisine iftira atan bazı siyasileri mahkemeye vereceğini kaydederek, “Türkiye tarihi bir çağı değiştiriyor ve dönüştürüyor. Artık koalisyon hastalıklarından kurtuldu bir daha geri gelmemek üzere. Onun için 24 Haziran’da verdiğiniz karar aklınız ve vicdanınızla doğru olarak gördüğünüz neyse o olsun. Bırakın birilerinin bildiği o siyaset yöntemlerini. Bırakın birileri diledikleri kadar yalan söylesinler, iftara atsınlar, gelsinler burada bir kadın olarak bile bir erkeğin ağzına yakışmayacak lafları Denizli’de benim hanım kardeşlerimin önünde utanmadan ve sıkılmadan söylesin. Biz onunla mahkemede ve Allah’ın huzurunda hesaplaşacağız. Hakkımızı onlara helal etmeyeceğiz. Yapılan o iftira ve yalanlara millet gereken cevabı verdi ve vermeye de devam edecek. O yüzden Denizli’nin ve Türkiye’nin geleceğini sizlere emanet ediyorum” dedi.

    Konuşmaların ardından, Bakan Zeybekci ve beraberindeki protokol üyelerinin sağlık ocağının yapılması için bağışta bulunan vatandaşlara plaket takdim etmesinin ardından kurdele kesmeleri ile tören sona erdi.