Etiket: mahkeme

  • Mahkeme, ‘ Sabıkan var’ dedi, evi yanan vatandaşa kamu davası açtı

    Giresun merkezde babasından kalma evinde tek başına yaşayan Mustafa Öztürk’ün (45) iddiasına göre 9 yıl içinde iki defa evi yandı. Son olarak geçtiğimiz Ocak ayında katalitik sobanın devrilmesi sonu evi yanan Öztürk, olaydan 3 ay sonra cep telefonuna gelen mesajla şok oldu.

    Evi yanan Öztürk’e mahkeme tarafında, ‘Tedbirsizlik sonucu yangına sebebiyet vermekten’ kamu davası açıldı. Ne yapacağını şaşırdığını belirten Öztürk ise, asgari ücretle çalıştığını, tek isteğinin ceza kesilmemesi olduğunu söyledi.

    10 yıldır babasından kalan iki odalı evde yaşadığını kaydeden Öztürk, “ 10 yıldır ben burada yaşıyorum ve tüpçüde çalışıyorum. Ocak ayının 22’sinde işten geldim çok yorgundum akşam geç yatmıştım. Sabah erken kalktım ev soğuk olduğu için katalitik sobayı yaktım ve tekrar yattım. Uyandığımda ise ev yanıyordu, soba devrilmişti. Dışarıya attım kendimi müdahale etmek için o sırada tüm patladı. Sonra itfaiye geldi ve beni de ambulans ile hastaneye götürdüler” dedi.

    ‘Sabıkan var’ dediler dava açtılar

    “Hakkımda, yangına sebebiyet vermekten dolay kamu davası açıldı” diyen Öztürk, ”Mahkeme bana ’2008 yılının 12. ayından sabıkan var’ dedi. 2008 yılının sonunda benim köydeki ahşap evim yanmıştı. Sobayı yakmıştım boru kızınca tahtaları tutuşturup evi yakmıştı o gün yine uyumuştum. Ön ödeme yaparsam dava düşecek, ön ödeme yapmazsam ceza verilecek ve 5 yıl ertelenecek. Para olarak ceza net belli değil. Hesaplanması için Mayıs aynın 30’una mahkeme gün attı” ifadelerini kullandı.

    Harabeye dönen evini kendi imkanlarıyla yaptıracağını vurgulayan Öztürk, yangında tamamen kullanılmaz hale gelen evini 2 bin lira gibi bir masrafı olduğunu kaydetti. Öztürk, “Ben genellikle çöpten topladığım ile giyiniyordum, giyeceğe para vermiyordum. Mesela, çöpten topladığım giyecek eşyaları, çekyat ve masam vardı. Başka da bir şeyim yoktu. Bundan sonra ceza yemezsem evi yaptıracağım ama ceza yersem her halde 1-2 sene sonra yaptırabilirim. Bunu sadece kendi açımdan düşünmüyorum, bu şekilde evi yanıpta ceza yiyenler olmaz, böyle bir kanun olmaz” diye konuştu.

  • Mahkeme Başkanından darbeye sevindiğini hatırlamayan sanığa reçete önerisi

    Aydın 2. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Erhan Yıldırım, 15 Temmuz gecesi darbe girişimini çığlık atarak kutladığı iddia edilen sanığının “O gece çok hastaydım” şeklindeki savunmasına “Sana reçete yazayım mı?” diye karşılık verdi.

    Aydın Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen FETÖ/PDY silahlı terör örgütü soruşturması kapsamında 9’u tutuklu 44 sanığın yargılandığı Didim yapılanması davasının ikinci gününde sanıkların ifade işlemlerine devam edildi.

    KHK ile kapatılan FETÖ/PDY ile bağlantılı Irmak A.Ş’nin kurucularından olan Yakup Erkan, kurucusu olduğu şirkten hiç para almadığını savundu. Erkan, “Bu okulun kazancı muhasebe kayıtlarında mevcuttur. Yönetim kurulu toplandığı zaman muhasebeci Ayvaz Kocabaş gelir gider hakkında bize bilgi veriyordu. Bu şirket uzun süre kar etmedi” dedi.

    Mahkeme Başkanı Erhan Yıldırım, Erkan’a “Muharrem Sever ve Şahin Ayvaz’ı şirkete FETÖ’den birisi mi atadı?” diye sordu. Mahkeme Başkanı, Erkan’ın “Bu konuda bilgim yok” cevabı üzerine aynı soruyu Irmak A.Ş’de hissesi bulunan sanıklara yöneltti. Sanıklardan Didim Ticaret Odası eski Başkanı Ufuk Döver, soruyu “Bu gibi işlemleri okul müdürü yapar. Muhasebeci işe giren kişinin evraklarını hazırlayarak önümüze getirir, biz sadece imzayı atarız. Biz bu kişileri tanımayız” şeklinde cevapladı.

    Darbeye sevinme iddiasına ilginç savunma

    Mahkeme Başkanı Yıldırım, Didim’deki esnaf yapılanmasının sohbetlerine katıldığı iddia edilen Yakup İbrahimoğlu’na “Akraban Namık Kemal İbrahimoğlu, Trabzon’un Of ilçesi Sarayköy’deki evinde darbe olunca sevinç çığlıkları attığını, darbe girişimi başarısız olunca da ‘nasıl başarısız olur’ dediğini iddia ediyor” diye bir soru yöneltti.

    İbrahimoğlu’nun kendisini “Bu iddiaları ret ediyorum. Bu kişinin zaten benimle husumeti var. O akşam hastaydım. 4 torunum, 7 çocuğum var. Eğer sevinç çığlığı attıysam bunları görmeyeyim. Ölümcül bir kaza geçirdim, zaman zaman ağrılarım oluyor” sözleriyle savunmasına tepki gösteren Mahkeme Başkanı Yıldırım’ın “Sana bir reçete yazayım mı?” demesi üzerine salonda gülüşmeler yaşandı.

    Mahkeme Başkanı bu savunma üzerine “Siz kimin emanetçisisiniz, kim size bu işleri emanet etti” diye ikinci bir soru daha sordu. İbrahimoğlu, “Irmak A.Ş’nin yüzde 15 hissesini 2008 yılında aldım. 2012 yılında hissemi devir ettim. Alırken de satarken de para ödemedim. Bu okul insanların teveccühü ile yapıldı. Biz para talep etmedik. Bu okul devamlı borçlanıyordu, borcu da inşattı da bitmedi. Zaten devlete kalacaktı” dedi.

  • Mahkeme Başkanından sözde imama Ergenekon tepkisi

    Aydın’da yargılanan FETÖ’nün sözde Didim imamı Muharrem Sever’in, “Fetullah Gülen suçlu bulunursa, cezalandırılacaktır. Ergenekon sürecinde Genelkurmay Başkanı da terörist ilan edilmişti. Sonrasında masum olduğu ortaya çıktı” sözleri üzerine mahkeme başkanı, “Onu, cemaat terörist ilan etti” diye çıkıştı.

    Aydın Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen FETÖ/PDY silahlı terör örgütü soruşturması kapsamında 9’u tutuklu 44 sanığın yargılandığı Didim yapılanması davasında ilk gün tamamlandı. Aydın 2. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davanın ilk gününde 12 sanığın ifade işlemi tamamlandı.

    FETÖ’nün Didim’deki kasası olduğu iddia edilen Ayvaz Kocabaş, “Irmak A.Ş’de 2011 yılında muhasebesi olarak çalışmaya başladım. Çalıştığım kurumun terör örgütü olduğunu bilmiyordum. Evimden çıkan Fetullah Gülen’in CD’lerini kabul etmiyorum. Çünkü arama olduğu sırada evde yoktum. Üzerime atılan iddiaları kabul etmiyorum” dedi.

    Sözde imam Didim’e iş kurmak için gelmiş

    Davanın 1 numaralı sanığı olan FETÖ’nün 2015 yılından sonraki sözde Didim imamı Muharrem Sever, tutuklu bulunduğu Düzce T Tipi Kapalı Cezaevi’nden canlı bağlantıyla ifade verdi. Mahkeme Başkanı Erhan Yıldırım, Sever’e “Sen Didim’in son imamı mısın?”diye sordu. İddiaları ret eden Sever, “Didim’e atamayla gelmedim. Didim’e 2015 yılında iş kurmak için geldim. Didim’e gelmeden önce Gaziantep’te GAYEDER’de memur olarak çalışıyordum. Maaşımı dernekten alıyordum. Didim’e emlakçılık yapmak üzere geldim. Çocuklar ve eşim alışamayınca geri döndüler. Ben Didim’de kaldım. Irmak A.Ş’ye bağlı şirketler ve kurumlarla ilgim yoktur. Resmi olarak çalışmışlığım yoktur. FETÖ’ye bir sempatim yok, üyesi değilim. Sohbetlerine de katılmadım. Bu süreçte kararı yargı verecek. Fetullah Gülen suçlu bulunursa, cezalandırılacaktır. Ergenekon sürecinde Genelkurmay Başkanı da terörist ilan edilmişti. Sonrasında masum olduğu ortaya çıktı. Bu nedenle yargılama sonuçlarını beklemekte fayda görüyorum” dedi.

    Sever’i Ergenekon süreciyle ilgili beyanlarını nedeniyle uyaran Mahkeme Başkanı Yıldırım, “Onu, cemaat terörist ilan etti” diye çıkıştı.

    FETÖ’ye ziyarete giden ekibi açıkladı

    Tutuksuz yargılanan Didimli mimar Eyüp Sabri Ekiz de, hakkındaki iddiaları kabul etmedi. Ekiz, “Paralel yapıya dahil değilim. 17-25 Aralık’tan sonra hiçbir toplantıya katılmadım. 2014 yılında Irmak A.Ş’deki hisselerimi kardeşime devir ettim. Benim zamanımda yapılanmanın başında Nurullah Topçu vardı. Sohbetlere genelde öğretmen arkadaşlar katılıyordu. 2012 yılında Nurullah Topçu’nun önerisiyle ABD’ye gidip, Fetullah Gülen’i ziyaret ettik. Ben, Ufuk Döver, Abdurrahim Öztürk, Hilmi Yıldırım ve Mustafa Mutlu, Nurulllah Topçu’yla birlikte New York Havaalanından karayoluyla Pensilvanya’ya gittik. İlk 3 gün Gülen’in misafirhanesinde kaldık. Bir çalışan bizi Fetullah Gülen’in yanına götürdü. Bize ‘Hoş geldiniz’ dedi, nereli olduğumuzu sordu. Toplam 2 dakika sohbet ettik” dedi.

    Mahkeme Başkanı, Ekiz’e “Klasik raconu yerine getirip el öptünüz mü?” diye sordu. El öpmediklerini söyleyen Ekiz, firari kardeşi Ömer Faruk Ekiz’in nerede olduğuyla ilgili soruya ise şu şekilde cevap verdi:

    “Kardeşim Avrupa’da ama hangi ülkede olduğunu bilmiyorum”

    Traktördeki kitaplar proje için toplanmış

    Sohbet imamlığı yaptığı ileri sürülen Hüseyin Metin ise, yakılmak için traktörle götürülürken yakalanan kitap ve evrakların bir projeye destek vermek amacıyla toplandığını savundu. Metin, “Ben imam değilim, dini eğitimim yok. Bu kitap ve evraklar çalıştığım devlet okulunda Kaymakam ve İlçe Milli Eğitim Müdürünün onayıyla hazırlanan‘Bugün Atık Kağıt, Yarın Kitap’ projesi kapsamında toplandı. Annem Zekiye Metin’in 80 yaşında ve dört darbe görmüş. Benim zarar görmemem için panikleyip, evinin bahçesindeki ağaçların altında bulunan bu atıkları traktörle bölgeden uzaklaştırmak istemiş olabilir” şeklinde ifade verdi.

  • Fetullah Gülen’e ’hoca’ diyen sanığa kızan mahkeme başkanı: “Hoca, deme şuna”

    Isparta’da FETÖ/PDY soruşturması kapsamında haklarında dava açılan ve aralarında eski Isparta Valisi Memduh Oğuz, eski Süleyman Demirel Üniversitesi Rektörü Hasan İbicioğlu, bazı eski rektör yardımcılarının da bulunduğu 49’u tutuklu 129 sanığın yargılanmasına devam edildi. Duruşmada bir sanığın Fetullah Gülen için hoca ifadesi kullanmasına kızan mahkeme başkanı, “Hoca, deme şuna” diyerek tepkisini dile getirdi.

    Isparta Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşma sanık sayısının fazlalığı nedeniyle adliye konferans salonunda yapıldı. Akşehir Cezaevinde bulunan tutuklu eski Isparta Valisi Memduh Oğuz, duruşmaya SEGBİS aracılığıyla katıldı. Davanın bugünkü duruşmasında sanıkların HTS kayıtları okundu. Kayıtlarla ilgili sanıkların savunmaları istenerek telefon görüşmelerini kimlerle hangi amaçla yaptıkları soruldu. HTS kayıtları ile ilgili savunmasın veren sanık eski Vali Memduh Oğuz ilginç bir ifadede bulunarak “Ben bu davanın aslında bilirkişisi olmam lazım” dedi.

    Kendi telefonumu kullandım

    Mülki idare görevi yaptığı boyunca devletin telefonunu kullanmadığını kendisine ait cep telefonunu kullandığını Isparta’ya geldiğinde de cep telefon numarasını basına ve kamuoyuna açıkladığını belirten Oğuz, “Bana gelen aramalara cevap verdim. Cevapsızlara da döndüm. Bayram ve kandillerde de 3 binden az mesaj atmadım” ifadelerini kaydetti.

    İbicioğlu ile 265 defa görüşmüş

    Davanın sanıklarıyla yaptığı görüşmeleri açıklayan Oğuz, 265 kez görüştüğü eski SDÜ rektörü davanın tutuklu sanığı Hasan İbicioğlu için, “Bana saygısızlık yapmamış benden 20 yaş küçük biri. Üniversite şehir bütünleşmesini sağladık. Kendisi benim valilik yaptığım dönmede üniversitenin rektörüydü” diye konuştu.

    Sanık Bedri Ayhan’la da o dönem Isparta Ticaret ve Sanayi Odası Meclis Başkanı olması nedeniyle tüm protokol ve açılışlara katıldığı için görevi gereği yakın temas sağladıklarını belirten Oğuz, iş adamı tutuklu sanık Ali İhsan Altınok için de “2011 yılından itibaren her Cuma mutlaka kendisi beni aramıştır. Tebrik mesajlaşmaları olmuştur. Bu 5 yıl devam etti” dedi.

    “Güzel bir arkadaştır”

    Ulu Cami’de Cuma namazı sonrası davanın sanığı iş adamı Ahmet Tahir Bakal’ın iş yerine uğrayarak çay içtiğini ve tanışıklığını buradan geldiğini aktaran Oğuz, yine sanık Adem Demiralay’ı da hem IYAŞ’ın idarecisi hem de bir sivil toplum örgütünün başkanı olması nedeniyle Valilikle ilişkisi olduğundan görüştüğünü belirterek “Güzel bir arkadaştır” dedi. Oğuz, davanın bilirkişisi olması gerektiğini söyledi.

    “Sarıkaya bu yapıya karşı durmuş biridir”

    Davanın tutuklu sanığı dönemin İlahiyat Fakültesi Dekanı Talip Türcan ile görüşme nedenini açıklayan Oğuz, “Ben ilahiyata meraklıyım. Özellikle tefsir konusunda kendisiyle görüşürdüm” derken, sanık iş adamı Salih Sarıkaya için de “Çok değer verdiğim bir kişiliktir. Bu yapıya karşı durmuş biridir. Kendi evladım gibi gördüğüm herkesin yardımına koşan kaliteli bir adamdır” diye konuştu.

    Türkçe olimpiyatları için bastırılan biletleri satmaları istenmiş

    Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde ise, Mahkeme Başkanı Mustafa Yazıcı, daha sonra farklı dosyalarda şüpheli olan kişilerin ifadelerini okudu. Şüpheli K.E, okunan ifadesinde sanık Osman Demirhan’ın 2012’de Isparta’da “il imamı” olduğunu belirterek, “Zaman zaman toplantılarına katılırdım. Toplantılarda yurt içi ve yurt dışındaki okullar için para, daha sonra da Türkçe Olimpiyatları için bastırılan biletlerin satılmasının istendi” ifadesinde bulundu. Şüpheli İ.E. de toplantılarda Türkçe olimpiyatları için bastırılan biletlerin, burada bulunanlara dağıtıldığını ve bunların satılmasının istendiğini, aksi halde bilet paralarını kendilerinin vermek zorunda olduğunun söylendiğini aktardı.

    “Hoca deme şuna”

    Bir diğer şüpheli T.B., de bir arkadaşının aracılığıyla katıldığı bir toplantıda Osman Demirhan’ın toplantıda bulunanlara Fetullah Gülen’e ziyaret edilmesi için vize alması gerektiğini, daha sonra himmet adı altında para istediğini ifade etti. T.B.’nin ifadelerinin okunmasının ardından suçlamaları kabul etmeyen Osman Demirhan, “Amerika’ya vize almak kolay mı?” diye sordu. Bunun üzerine Mahkeme Başkanı Mustafa Yazıcı, “Sen Amerika’dan gelirken yakalandın mı?” diye sordu. Demirhan da, “Her Amerika’ya giden Fetullah Hoca ile ziyaret etmek zorunda mı?” dedi. Mahkeme Başkanı Yazıcı, Demirhan’a “Hoca, deme şuna” diyerek tepkisini dile getirdi. Şüpheli Ş.Ö. de dönemin Isparta Valisi Memduh Oğuz’un davetiyle Mozanbik’e gittiğini, havalimanına gittiklerinde Osman Demirhan’ı gördüğünü, o anda bu gezinin örgütün gezisinin olduğunu anladığını ifadesinde anlattı. Ş.Ö., gittikleri yerde örgüte ait okulların gezildiğini de söyledi.

    Duruşma yarına ertelendi.

  • Darbecilere mahkeme salonunda ‘yazılı mesaj’ iddiasına uyarı

    Cumhurbaşkanına suikast davasında mahkeme başkanı sanıklara uyarıda bulundu. Soru sormaları için sanıklara verilen kağıt kalemlerin sanıklar arasında mesajlaştığını belirten duruşmayı bir anda durdurdu ve uyarısını yaptı.

    Duruşmanın 10’uncu gününde Mahkeme Başkanı Melikşah Baştoğ sanık teknisyen Astsubay Aydın Özsıcak ifade verdiği sırada ‘Bir dakika’ diyerek, sanıklara seslendi. ‘aranızda yazışmalar yaptığınızı görüyorum. Biz size o kâğıt kalemleri sorunuz varsa yazın, not alacaksanız alın diye verdik. Kendi aranızda yazışın diye vermedik. Eğer böyle yaparsanız kâğıdı kalemi toplatırım. Böyle bir usul yok’ diyerek uyardı.