Etiket: mahkeme

  • Mahkeme heyeti hakkındaki ret talebi reddedildi

    Muğla’da devam eden ’Cumhurbaşkanına suikast girişimi’ davasının 4’üncü duruşmasının 8’inci oturumu bugün başladı. Muğla Ticaret ve Sanayi Odası salonunda devam eden duruşmada ikisi firar 43’ü tutuklu 47 sanıklı davada duruşma öncesi sanıklardan eski SAT personeli Ali Sarıbey ve bir kısım sanıkların verdikleri dilekçeler ile ilgili karar açıklandı.

    Sanıklardan Ali Sarıbey hem mahkeme heyeti hakkında ret, hem de ek savunma talebinde bulundu. Yine sanıklardan Hasan Aslanbay, İlyas Yaşar, Abdülhamit Gülerden, Mehmet Öztürk, Murat Köse ve Mehmet Demir ek savunma talebinde bulundular. Sanıkların ve savunmaya gerekçe olarak geçen celsede duruşma Savcısı Ali Cenk Düzgün’ün sanıklarca delillerin karartıldığı iddiaları üzerine açıklama yapmıştı. Sanıklar savcının bu açıklamasını yeni bir mütalaa olduğunu ileri sürerek ek savunma talebinde bulundular.

    Verilen aranın ardından sanıkların talepleri ile ilgili Ali Sarıbey’in mahkeme heyeti hakkındaki ret talebinin oy birliği ile reddine, ek savunma talebinde bulunan sanıkların tümünün taleplerinin reddine, yine bazı sanıklardan tanık olarak dinlenen rütbeli bir askerin yalan beyanda bulunduğu iddiası ile suç duyurusu taleplerinin de reddine karar verdi.

    Duruşmanın bugünkü oturumunda sanıklardan eski Özel Kuvvetler personeli Yüzbaşı Mustafa Serdar Özay, esasa ilişkin savunmasını yapmaya başladı.

  • Darbeciden mahkeme başkanına çirkin iddia

    Muğla 2’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam eden ‘Cumhurbaşkanına suikast girişimi’ davasında sanıkların esasa ilişkin savunmalarının alınmasına devam ediliyor. Muğla Ticaret ve Sanayi Odası salonunda devam eden duruşmada sözde ’Yurtta Sulh Konseyi üyesi’, dönemin Genelkurmay Başkanlığı Özel Kalem Müdürlüğünde görevli eski Kurmay Albay Osman Kılıç, mahkeme heyetine son savunmasını yaptı. Sanık Kılıç’ın, “Mahkeme heyeti ile müşteki avukatlarının yemek yediği iddiaları var” sözü üzerine araya giren Mahkeme Başkanı Emirşah Baştoğ, “Bu iddia ispatlansın bugün istifa ederim. Bu iddiayı ortaya atanlar özür dileyerek söylüyorum şerefsizdir” dedi.

    FETÖ üyesi olduğu iddialarını reddeden ve 16 Temmuz tarihinde Akıncı Üssü’nde gözaltına alındığını belirten sanık Kılıç, “Hayatımın hiçbir döneminde söz konusu örgütle ve kuruluşlarıyla irtibatım ve ilişkim olmadı. Yurtta Sulh Konseyi’nin varlığını ve ismini savcılıkta öğrendim. Böyle bir konseye üye değilim. 1960 darbesine benzerlik olsun fantezisiyle bir liste oluşturulmuş. Liste boş kalmasın dolduralım düşüncesiyle hareket edilmiş. Konsey üyeleri olduğu ileri sürülen listedeki 11’ini hiç tanımıyorum. Villada yapılan toplantıların yapıldığı tarihlerde ailemle tatildeydim. Bunlar faraziye değil fanteziye dayalı iddialar” dedi.

    “Bu bir tiyatro ve kumpastır”

    Darbe girişimi günü Akıncı Üssü’ne tören için gittiğini belirten Kılıç, “O gün Akıncı Üssü’nde çok sayıda pilot ve uçak gördüm. Durumu öğrenmek için hareket merkezini aradım. Bana tüm görevlerin ve uçuşların yasak olduğu söylendi. Saat 21.47 sıralarında Şükrü Seymen beni aradı ve Genelkurmay Başkanı’nın durumunu sordu. Ben de durumu hakkında bilgim olmadığını söyledim. Seymen telefonda kendisine bazı görevlerin verildiğini, bilgim olup olmadığını sordu. Görevler ile bilgim olmadığını, görevi kimin verdiğini sordum. Bana görevi Semih Paşa’dan aldığını, görev içeriğini söyleyemeyeceğini belirtti. 23.30 gibi Akıncı Üssü’nde entegre olduğum sırada bir havacı subay bulunduğum bölgeye geldi. Gökhan Şahin Sönmezateş ve Şükrü Seymen ile irtibatta olan var mı diye sordular. Ben de Şükrü Seymen ile görüştüğümü söyledim. Bana Seymen’e ulaşarak görevlerin iptal olduğu bildirmemi istedi. Ben de görüşmemiz sırasında bunu söyledim dedim. Bunu duyan havacı subay kızarak ’kendi başınıza neden iş yapıyorsunuz’ dedi ve yanımdan ayrıldı. Bir süre sonra yanıma Üsteğmen ile birkaç silahlı asker geldi. Ellerinde bulunan ve içinde telefon olan kutuya telefonumun kilidini açarak bırakmamı istediler. Ben de telefonu kutuya bıraktım. Gece boyunca telefonum başka kişiler tarafından kullanılmış. 3 yıl Genel Kurmay Başkanlığı Özel Kalem Müdürlüğü görevi yaptım. Bu bir tiyatrodur daha da ötesi kumpastır” diye konuştu.

    Mahkeme başkanına çirkin iddia

    Sanık Osman Kılıç esasa ilişkin savunmasını yaptığı sırada Muğla 2’nci Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı ile ilgili iddiası Mahkeme Başkanı Emirşah Baştoğ’u kızdırdı. Sanık Kılıç’ın, “Mahkeme heyeti ile müşteki avukatlarının yemek yediği iddiaları var” sözü üzerine araya giren Baştoğ, “Biz mi yemek yemişiz” diye sordu. Osman Kılıç’ın “Evet” demesi üzerine konuşan Baştoğ, “Bu iddia ispatlansın bugün istifa ederim. Bu iddiayı ortaya atanlar özür dileyerek söylüyorum şerefsizdir” dedi.

  • Mahkeme Başkanı ByLock’çuları uyardı

    Aydın’da devam eden FETÖ/PDY çatı davasında savcılık ifadelerini değiştirerek ByLock kullanmadıklarını iddia eden sanıklara tepki gösteren Mahkeme Başkanı Mustafa Ümit, sanıkları yazışmaların deşifre edilmek üzere olduğu yönünde uyararak, gerçeği söylemelerini istedi.

    Aydın Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen FETÖ/PDY silahlı terör örgütü soruşturması kapsamında Aydın 3. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından iddianamesi kabul edilen örgütün Aydın’daki çatı yapılanması davasının ikinci duruşmasında ifade işlemlerine devam edildi.

    Soruşturma kapsamında 5 ay firar ettikten sonra İstanbul’da yakalanan tutuklu iş adamı Mehmet B., 1960 ve 1980 ihtilallerini bizzat yaşadığını, darbe ve terörden nefret ettiğini söyledi. Görev yaptığı meslek kuruluşlarında her zaman ihtiyaç sahiplerinin yanında olmaya çalıştığını savunan Mehmet B., “Devletin düzenini bozan hiçbir yapıya yardımda bulunmadım, toplantılara katılmadım. Bana iftira atıldığını düşünüyorum. Terör örgütü FETÖ/PDY’nin mütevelli grubunda olduğumu kabul etmiyorum. Mustafa Ancın ve Mehmet Tuğcu’nun benim hakkımda örgüte maddi destek sağladığım ve faaliyetlerine katıldığım iddiaları yalandır. Bu kişilerin iftiralarına inanılmamalıdır. Ben Adnan Menderes Üniversitesi’nde okuyan Gana uyruklu bir öğrenciye destek verdim. Benim hesabımdan öğrencinin hesabına yardımda bulundum. Ben yardımlarımı bizzat kendim yaptım. Bilerek, isteyerek terör örgütüne yardım yapmadım. Gizli tanık Murat’ın iddialarında Türkçe Olimpiyatları’nda görevli olarak mantı ve köfte sattığım asılsızdır, bu iddia gülünçtür. Ben bakıma muhtaç bir insanım. Benim yaşımda çeşitli hastalıklarla uğraşan birinin cezaevinde kalması zordur. Tahliyemi talep ediyorum” dedi.

    İfadesini değiştirdi, Mahkeme Başkanı uyardı

    FETÖ terör örgütüyle bağlantılı olduğu gerekçesiyle kapatılan Muzaffer Ancın İlköğretim Okulu’nun muhasebeciliğini yapan tutuklu sanık Kadir B. ise, ByLock programı kullandığı yönünde savcılıkta panik halinde ifade verdiğini, mahkemeye sunacağı savunmasında bu ifadesini değiştireceğini beyan etti. Kadir B. ifadesinde, “Eşimin kullandığı telefonu ikinci el olarak satın aldık. Telefonu aldığımda ByLock isimli program telefonda yüklüydü. Daha sonra ben de yeni aldığım telefonuma yükledim. Bu programı kullanmadım, yazışmadım. Bu program üzerinden Selami Dinç ile konuşmadım” diye konuştu.

    İfadesini değiştiren Kadir B.’yi uyaran Mahkeme Başkanı Mustafa Ümit, “Seni ve bu programı kullananları uyarıyorum, hatırlatmada bulunuyorum. ByLock yazışmaları da artık çözümleniyor. Konuşma yapanların ve programı aktif olarak kullananlar tespit ediliyor. Bence adam gibi söyle yazıştığını” dedi.

    Sanık Kadir B. ise, Mahkeme Başkanı Ümit’in uyarısına karşılık ByLock programını kesinlikle kullanmadığını tekrar beyan etti.

    İtirafçı olan ünlü iş adamı her şeyi anlattı

    Örgüt üyesi olmakla suçlanan ve etkin pişmanlıktan yararlanarak itirafçı olan ünlü iş adamı Mustafa A. ise, FETÖ/PDY üyesi olmadığını ama Fethullah Gülen cemaati ile bir bağı olduğunu, bu cemaatle 2009 yılında bir kırılma noktası yaşadığını belirtti. Dershanelerin kapatılma sürecinden sonra bağının tamamen koptuğunu, vefat eden babasının vasiyeti üzerine Ancın Okulları sebebiyle 2015 Aralık ayına kadar okulun yönetim toplantılarına katıldığını, 2015 Aralık ayında yapılan son toplantıda yönetimden ayrılarak, hisselerini devrettiğini kaydeden Mustafa A., “200’e yakın çalışan, 100 civarında tedarikçim ve 100 milyon TL’lik yatırımlarım heba olmuştur. 388 gündür ülkemizin bölünmez bütünlüğünü yapılan saldırıları kınıyorum. Sorumluların cezasını çekmesini istiyorum. Tutukluluğumun hayatımın en acı günleri olduğunu düşünüyorum. 2004-2009 yıllarında belediye başkan adaylığına seçildim. Bu seçimlerde devletim için mücadele verirken, devletimin bana layık gördüğü tutuklanmama rağmen devletime hiç küsmedim. Adaletin yerine gelmesi için tüm bildiklerimi anlattım. 2009 yılına kadar pozitif olarak görünen cemaate inanarak pek çok faaliyetine destek oldum. Bu destekleri de elebaşı Fethullah Gülen’i memnun etmek için değil, Hakka hizmet için yaptım. Bugün pek çoğumuzu felakete sürükleyen ve görünmeyen taraftaki ihaneti devletimiz fark edemedi, bizim bunu fark etmemiz nasıl olur” ifadelerinde bulundu.

    Bank Asya Aydın Şube Müdürü Bülent K. ve bir personelinin hac ziyareti sonrası kendisini ziyaret ettiği anımsatan Mustafa A., “Benden kredimi erken kapatma isteğinde bulundular. Ben kabul etmedim. Talimatla destek olmam söz konusu değildir” dedi. Sanık Mustafa A., bu beyanı üzerine Mahkeme Başkanı Mustafa Ümit’in “Başka bankalardan da böyle teklif geldi mi” sorusuna “Ben 25 yıldır ticaretle uğraşıyorum. Çalıştığım beş kadar bankadan hiçbirisi ’krediyi erken kapatırsan şu kadar indirim olur’ diye bir teklifle gelmedi. Bu teklif sadece Bank Asya’dan geldi” diye yanıt verdi.

    İddianamede 156 kez tekrar edilen soyadının örgütle özdeşleştirilmesinin doğru olmadığını savunan Mustafa A., ifadesine şöyle devam etti: “Tanıklar beyanlarında Türkçe Olimpiyatlarını organize ettiğimi, köfte ve mantı sattığımı iddia etmektedirler. 2009 sonrasında toplantıya gittiğimi geldiğimi gören varsa mahkeme huzurunda söylemesini istiyorum. Devletime güvenmesem bütün varlığımı yatırıma harcamaz, bugün yurt dışında olurdum. Ne terörden ne de haramdan bir kuruşluk kazancım olmamıştır. Etkin pişmanlıktan faydalanarak davadaki sanıklar hakkında verdiğim ifadelerimin hiçbiri iftira değildir. Bunlara iftira diyenlere aynısını iade ediyorum.”

    2009 yılına kadar mütevelli heyetinde yer aldığını itiraf eden Mustafa A., “2009 yılından sonra sözde il imamları zaman zaman ziyaretime geliyordu. 17-25 Aralık sürecinden sonra sözde Aydın il imamı Abdulbekir Kalkan ve Abdülkerim Tikbaş iş yerime ziyarete geldiler. ’Mustafa gelip gitmiyor, bir ziyaret edelim’ dediler. Ben de bu ziyarette Zaman gazetesinde yer alan haberlerden dolayı kendilerini eleştirdim. Abdülkerim Tikbaş haklı olduğumu söyledi” dedi.

    Aydın’da bu yapının ilk yıllarda mütevelli heyeti toplantılarına 20-25 kişinin katıldığını açıklayan Mustafa A., bu sayının giderek arttığını, mütevelli heyetinin 100’lü rakamları geçtiğini belirterek, toplantıların esnaf grubu olarak yapılmaya başlandığını ifade etti.

  • Mahkeme başkanından FETÖ sanığına ’iflas’ fırçası

    Aydın’da FETÖ/PDY silahlı terör örgütü çatı davası kapsamında ifade veren ve yardım ettiğini kabul eden sanık iş adamının iflas mazeretine sinirlenen mahkeme başkanı “Ülke elde gitmiş, sen iflası düşünüyorsun. Ülkem olmazsa senin işin bir anlamı var mı” diye çıkıştı. 30 yıl sonra kamudan ihraç edilen sanık kamu görevlisi ise, müdür olmasının önüne geçmek için kendisine iftira atıldığını iddia etti.

    Aydın Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen FETÖ/PDY silahlı terör örgütü soruşturması kapsamında Aydın 3. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından iddianamesi kabul edilen örgütün Aydın’daki çatı yapılanmasının ifade işlemleri devam ediyor.

    Dava kapsamında ilk ifade veren tutuklu iş adamı Abdülkerim T., FETÖ’ye mali destek verdiği iddialarını yalanladı. İşçi olarak çalıştığı Almanya’dan kesin dönüş yaptıktan sonra soruşturma kapsamında kapatılan ASİAD’a üye olduğunu ve yönetiminde yer aldığını ifade eden Albülkerim T., “ASİAD ile birlikte 2012 yılında 7 kişiyle birlikte Amerika’ya 11 günlük geziye gittim. O zaman Fetullah Gülen hakkında terör örgütü şüphesi yoktu. Pensilvanya’ya gittik, 15 dakika görüştük. Hoş geldiniz dedi, hal hatır sorup, çay kahve söyledi. Daha sonra petrolcü iş adamı grubu gelince bizi dışarı çıkardılar. 2014 seçimlerinde Aydın il imamı Abdülbekir Kalkan beni arayıp ‘bağımsız belediye başkanı çıkarmayı düşünüyoruz, sen olur musun’ dedi. Ben de ‘hayır; siz sohbetlerde siyasetten ve şeytandan Allah’a sığınırız diyordunuz. Şimdi siyaset yapıyorsunuz’ dedim” dedi.

    Sanık Abdülkerim T., mahkeme başkanı Mustafa Ümit’in “Seçimlerde herhangi bir partiye destek verilmesi yönünde yönlendirme yapıldı mı” sorusu üzerine ifadesine şu şekilde devam etti: “Cemaat içinde CHP ve HDP’ye destek verin diye konuşulduğunu duydum. Zoruma gitti. Cemaatin siyasete bulaşmasından ve hükümetle kavgaya girişmesinden dolayı bu yapıdan ayrıldım. Ben yıllık 10 bin lira tutarındaki yardımı Sami Solak’a, sohbet hocaları Tuncay Atmaca, İsmail Uyar ve soy ismini hatırlamadığım Selim isimli birisine teslim ediyordum. Çocuklarım Yesevi Koleji’nde okuduğu için Bank Asya’da katılım hesabı açıp, taksitleri buradan ödedim.”

    “İflas ettim” deyince, mahkeme başkanı sinirlendi

    Mahkeme başkanı sanığa 2014 yılından sonra kendisine Bank Asya’ya para yatırma konusunda baskı yapılıp yapılmadığını sordu. Sanık, soruya “Abdülbekir Kalkan, Bank Asya’ya para yatırmamı söyledi, ben kabul etmedim. 13 aydır tutukluyum, rakiplerim bu durumdan faydalanarak beni iflas ettirdiler” diye cevap verdi. Abdülkerim T.’nin bu savunmasına sinirlenen mahkeme başkanı Ümit, “Siz alakam yok diyorsunuz ama 2014 yılında aralıklarla Banka Asya’ya 6 bin 600, 13 bin 600 ve 5 bin avro para yatırmışsın. Buna ne diyeceksin? Sen iflas etmekten bahsediyorsun. Ülke elde gitmiş, sen iflası düşünüyorsun. Ülkem olmazsa senin işin bir anlamı var mı” diye çıkıştı.

    Müdürlük beklentisi varmış

    30 yıl görev yaptıktan sonra ihraç edilen tutuklu SGK şefi Adnan A. da suçlamaları reddederek, “Müdürlük beklentim vardı, önümü kesmek için iftira atmış olabilirler. Avukat Ufuk Keçeci üzerime iftira atıp, beni hürriyetimden yoksun etmiştir” şeklinde ifade verdi.

    İtirafçı akrabasını yalanladı

    Kapatılan ASİAD’ın kurucu üyesi ve eski başkanlarından olan tutuklu sanık Ahmet Celal K. ise, savunmasında şu ifadeleri kullandı: “Ben ASİAD başkanıyken anayasal düzene karşı hiçbir faaliyetimiz olmamıştır. Maddi durumun mütevelli olmaya müsait olmadığı için herhangi bir yardımda bulunmadım. Kayınbiraderim Mustafa Ancın benim için ‘Cemaatin önde geleni’ demiş. Ben zaman zaman ondan borç alan biriyim. Niye böyle dedi, anlamadım. Gizli tanıkların iddialarını kabul etmiyorum, bana iftira atıldı.”

    Yurt dışına haber yapmak için çıkmış

    Sözde Aydın il imamı Abdülbekir Kalkan’ın sekreteri ve şoförü olduğu iddia edilen tutuklu gazeteci Ali A. da, “Terör örgütü üyesi olduğum ve diğer tüm suçlamaları kabul etmiyorum. 2006-2016 yılları arasında 3 farklı gazetede çalıştım. Amacım gazetecilik yapmaktı. ByLock’u kullanmadım ancak telefonu masada unuttuğum zaman başkası kullanmış olabilir. ASİAD’ta çalıştığım dönemde kurumun terör örgütüyle bağlantısının olduğunu bilmiyordum. Sami Solak’ın sahibi olduğu Bakış gazetesinde muhabirlik yaptım. Sami Solak’ın Aydın’ın kasası olduğu hakkında hiçbir bilgim yok. Bank Asya’da 1997 yılında açtırdığım hesaba birikimlerimi yatırdım ve kapatılıncaya kadar hesabımı kullandım. Bankaya para yatır ve çek diye hiçbir talimat almadım. Gazeteci olduğum için yurt dışı gezilere katıldım. Vize işlemleri için bankada paramız olması gerekiyordu. Vize alacağımız dönemlerde ASİAD’daki arkadaşlar ve yakınlarımdan para alıp sonra geri iade ediyordum. Sami Solak, yurt dışı gezilerini haber yapmam için beni Makedonya’ya götürdü” şeklinde ifade verdi.

    Mahkeme başkanı “2014 yılı Ocak ayında 20 bin avro hesap açmışsın” diye sonunca şaşıran Ali A., “Bununla ilgili belgeleri görmek isterim. Akrabam Mehmet Akkurt’un Ankara’daki Genel Kurmay Karargahında öldürüldüğünü duydum. Gizli bir tanığın ifadesinde Mehmet Akkurt’un cenaze işlemlerini benim yaptığım yönündeki ifadesi doğru değil. Ben 17 Temmuz’da gözaltına alındım, cenaze işlerinde hiçbir işlemim olmamıştır” diye yanıt verdi.

  • Karaya oturan gemi mahkeme kararını bekliyor

    Samsun’da geçen yıl fırtına nedeniyle karaya oturduktan sonra kurtarılarak limana çekilen kuru yük gemisinin ihalesinin yapıldığı ve Yargıtay kararını beklediği bildirildi.

    14 Ağustos 2016 tarihinde Samsun açıklarında fırtına nedeniyle sürüklenerek karaya oturan, kurtarılarak Samsun Limanı’na çekilen “Tokay Akar” isimli 2 bin 725 grostonluk kuru yük gemisinin sahibinin, geminin ihaleyle satışa sunulduğu fiyatı az bulunca temyiz için Yargıtay’a başvurduğu öğrenildi.

    Samsun Liman Başkanlığı yetkililerinden alınan bilgiye göre, 84 metre uzunluğundaki “Tokay Akar” isimli kargo gemisi, 2. İcra Müdürlüğünün belirlediği tarih doğrultusunda ihaleyle satışa çıkarılarak yeni sahibini bekledi. Ancak yapılan ihalede geminin ucuz fiyata satıldığını düşünen gemi sahibi temyiz için Yargıtay’a başvurunca, işlemler uzadı.

    Samsun Liman Başkanlığı yetkilileri, “Geminin ihaleyle ucuza satıldığı gerekçesiyle, geminin sahibi dava açtı. Ancak davayı kaybetmesi üzerine temyiz için Yargıtay’a başvurdu. Şimdi Yargıtay’ın kararı bekleniyor. Eğer Yargıtay’dan geminin ihalede sunulan rakamla satışının normal olduğuna yönelik karar çıkarsa, gemiyi alan şahıs bakanlıktan izin alarak, ya gemiyi parçalayarak ya da bütün haliyle buradan götürecek. Kararın açıklanmasını bekliyoruz. Geminin içinde yakıt falan yok. Halatlarla kayalara bağlanmış vaziyette bekliyor” açıklamasında bulundu.

    Gemi, Samsun Limanı Sanayi Rıhtımında yarı yatık vaziyette ihalenin sonuçlanmasını bekliyor.