Etiket: Mağdurlarından

  • Arsa mağdurlarından ’Noel Baba’ kıyafetli eylem

    İzmir’de 1970’li yıllarda satın aldıkları arazilerin tapularını alamayan ve kamuoyunda ’Balçova Arsa Mağdurları’ olarak bilinen arazi sahipleri, İzmir Büyükşehir Belediyesi önünde ’Noel Baba’ kıyafetleriyle eylem yaptı.

    Yıllardır hem İzmir’de hem CHP Genel Merkezi önünde farklı eylemlerle gündeme gelen ’Balçova Arsa Mağdurları’, bu defa yeni yılı simgeleyen ’Noel Baba’ kıyafetleriyle seslerini duyurmaya çalıştı. Arsa mağduru binlerce aileyi temsilen İzmir Büyükşehir Belediyesi önünde toplanan kalabalık, ’Noel Baba’ kıyafetli grupla birlikte basın açıklamasında bulundu.

    Yıllardır imar haklarını alamadıkların öne süren avukat Mustafa Kemal Turan, ’Balçova Arsa Mağdurları’ adına konuştu. Avukat Turan, ilk olarak, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu ile Balçova Belediye Başkanı Mehmet Ali Çalkaya’ya yazdıkları mektubu okudu. Hiçbir belediyenin, vatandaşı 45 yıl boyunca imar mağduru etmediğini ifade eden Turan, “Balçova Arsa Mağdurları’nın alamadıkları imar haklarının 45 katını ve üstelik de 45 gün içinde verenler kimlerdir? Burada eşitsizlik ve adaletsizlik yok mudur?” diye konuştu.

    Basın açıklamasının ardından Turan, Leonardo Da Vinci’nin ’Son akşam yemeği’ eserinin replikasını Aziz Kocaoğlu’na iletmek üzere güvenlik görevlilerine teslim etti. Kalabalık grup daha sonra olaysız şekilde dağıldı.

    Öte yandan arsa mağdurları geçtiğimiz günlerde de CHP Genel Merkezi önünde çizgi film karakteri ’Dalton Kardeşler’ kıyafetleriyle eylem yapmıştı.

  • Çiftlik Bank mağdurlarından suç duyurusu

    Bursa’nın İnegöl ilçesinde Çiftlik Bank mağduru 20 kişinin firma hakkında suç duyurusunda bulunduğu belirtildi.

    İlçede Çiftlik Bank ile ilgili 20 kişi İnegöl Cumhuriyet Başsavcılığına giderek suç duyurusunda bulundu. İnegöl Cumhuriyet Başsavcılığınca yapılan yazılı açıklamada, “Kamuoyunda Çiftlik Bank olarak bilinen sisteme para yatıran 20 müştekinin yapmış olduğu başvurular neticesinde, Cumhuriyet Başsavcılığımızın 2018/1975 soruşturma sayılı dosyası üzerinden, 12 Mart 2018 tarihinde, nitelikli dolandırıcılık, suç örgütü kurma, yönetme ve üye olma suçlarından soruşturma başlatılmıştır. İlgili şirketin İnegöl’de bulunan işletmelerinde 13 Mart 2018 tarihinde arama ve el koyma işlemlerine başlanmıştır. Başsavcılığımızca şirketin mal varlığını üçüncü şahıslara devir ve temlik yoluyla kaçırmasının önlenmesi maksadıyla gerekli tedbirler alınmıştır” denildi.

  • Kuşadası’nda toprak kayması mağdurlarından eylem

    AYDIN (İHA) – Aydın’ın Kuşadası ilçesinde 2014 yılında bir inşaatın çökmesi sonucu meydana gelen toprak kayması nedeniyle evleri oturulamaz hale gelen aileler belediye önünde eylem yaptı.

    Kuşadası Belediyesi önünde gerçekleşen eyleme çok sayıda toprak kayması nedeniyle mağdur olan aile katıldı. Grup adına bir açıklama yapan Avukat Yunus Usta, “2014 yılı Kasım ayında başlayan çilemiz halen devam etmektedir. Tarafı olmadığımız bir olayın mağdurları olarak, 27 aylık hak arama mücadelemizi kararlılıkla sürdürüyoruz. Tarafımızdan günümüze kadar genel hayata etkililik şartlarına uyan afet bölgesi ilanı, riskli alan ilanı ve evlerimizin başka yerlerde yapılması karşılığında mevcut arsalarımızın kamu yararına terki dahil olmak üzere tüm çözüm yollarını kabul ettiğimizi defalarca kamuoyuna duyurduk. Müracaat ettiğimiz görüştüğümüz tüm makamlar riskli alan ilanının olayın 3. şahıslar eliyle gerçekleştirilmiş olması dolayısıyla olamayacağını, afet bölgesi ilanının yapılabileceğini ancak genel hayat etkinlik şartlarına müsait olmadığı için hak kayıplarının büyük boyutlara ulaşacağını söyleyerek bu çözüm yollarının mümkün olmadığını söylediler” dedi.

    Bugün gelinen noktada toprak kayması mağdurlarının oyalanmak istendiğini savunan Usta, “Sabrımızın sonundayız. Bugünlerde somut bir adım atılmazsa mağdurlar olarak hakkımızı aramak için yasal çerçevede her türlü mücadeleyi vermeye devam edeceğiz” diye konuştu.

    Basın açıklamasının ardından grup sessizce dağıldı.

  • 28 Şubat mağdurlarından hükümete çağrı

    Şanlıurfa’nın Siverek ilçesinde bir araya gelen ’28 Şubat ve FETÖ Mağduru Aileler İnisiyatifi’ üyeleri, 28 Şubat’ta yakınlarının mağdur edildiklerini iddia ederek yeniden yargılama talebinde bulundu.

    Öğle saatlerinde Siverek T Tipi Kapalı Cezaevi önünde bir araya gelen inisiyatif üyelerine HÜDA-PAR yöneticilerinin destek verdiği kalabalık grup, 28 Şubat’ta mağdur edilen yakınlarının yeniden yargılanması için basın açıklaması yaptı.

    Toplanan kalabalık adına basın açıklamasını okuyan Rumeysa Fidancı, yakınlarının haksız yere mağdur edildiğini öne sürdü. Fidancı, “Siyasallaşan yargı, 28 Şubat sürecinden günümüze ETÖ ile FETÖ arasında el değiştirmiştir. Sonuçta her ikisi de dindar kesimlere zulmetmiş, tutuklamış, ağır cezalara mahkum etmiştir. Hak ve hukukun ayaklar altına alındığı Türkiye’de binlerce dindar insanın FETÖ’den dolayı yaşadığı mağduriyet bugün daha net olarak görülüyorken, hükümet yetkililerinin bu mağduriyetleri görmezden gelmesi düşündürücüdür” diye konuştu.

    HÜDA-PAR Şanlıurfa İl Başkanı Lokman Yalçın hükümet yetkililerine seslenerek, “Af değil, yeniden yargılama istiyoruz. Yeniden yargılama yolu açılarak, mağduriyetler giderilmelidir” ifadelerini kullandı.

    Yaklaşık 1 saat süren açıklama olaysız bir şekilde sona erdi.

  • (Özel Haber) Darbe mağdurlarından ‘darbe girişimine’ tepki

    12 Eylül 1980 darbesi mağdurları, sıkıyönetim dönemlerinde yaşadıklarını anlatarak, 15 Temmuz darbe girişimine tepki gösterdi. Darbe mağdurları, yaşanılanların Kenan Evren darbesinden daha tehlikeli boyutlarda olduğunu vurguladı.

    Türkiye, 1960 ve 1980 darbeleri ve 1971, 1997 muhtıralarının ardından 15 Temmuz 2016 yılında bir kez daha darbe girişimiyle sarsıldı. Halkın sokaklara dökülmesi, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, hükümet ve ordunun dik duruşuyla darbe girişimi engellenirken, 12 Eylül 1980 darbesi mağdurları, girişime tepki gösterdi.

    “Garajdan bozma zindanlar ürettiler”

    80 darbesiyle lise birinci sınıf öğrencisiyken tanışan TEMA Bingöl İl Temsilcisi Cuma Karaarslan, haksız yere 2 yıl cezaevinde kaldığını söyledi. 12 Eylül’ün bu ülkenin şimdiye kadarki en büyük ayıbı olduğunu ifade eden Karaarslan, “15 Temmuz’da yapılan girişim de bu ayıbı kat kat arttırarak açılan yeni bir ayıp sayfasıydı ve halk tarafından bastırılabilmiş olmasının onuru bunu kurtardı. 12 Eylül’de 16 yaşındaydım. Sorgusuz, sualsiz mahkeme kapısını beklemeden iki yıl cezaevinde yattım. Garajdan bozma zindanlar üretip, sokaklardan hiçbir suç istinat etmeden cezaevlerini doldurdular. O dönemde yaşadıklarımızı çocuklarımıza anlattığımızda, boğamızda düğümlenen cümleler, anlatamadıklarımız, eksik bıraktıklarımız o kadar çoktu ki yaşanan demokratik süreçte bu gençlerin hafızası tazeydi ve bugün halkın sokaklardaki direnişine en doğal refleks olmuş oldu” dedi.

    12 Eylül’de insanların cezaevlerinde işkencelere maruz kaldığını anlatan Karaarslan, şunları söyledi:

    “16 yaşında sorgusuz sualsiz cezaevine gireceksiniz, iki yıl mahkeme bekleyeceksiniz ve hiçbir suç istinat etmeden mahkemece hakkınızda düzmece iddianamelerle ortada kalacaksınız. Gördüğünüz işkenceler, insanlık dışı muameleler ve mahkemelere dahi çırılçıplak götürülüp, getirilmeler, karanlık zindanlarda günlerce gözü bağlı olarak anadan üryan bekleyeceksiniz, insanlık utanır bundan. O dönemden çıkmış bu yeni düzende o günden bugüne değişen çok şey olmuş. İnsanlar bir daha o günleri yaşamak istemiyor. Meşru zemine darbe ile gelmek, zorla gelmek daha sonrası zorlayıcı sebepleri birlikte doğurduğu için ne anayasa, ne hukuk ne adalet oluşur. Bugün Türkiye’nin gösterdiği refleks budur. Bu halk sokağa çıkıp darbeyi engelleyebiliyorsa ve bu hükümet ile muhalefet aynı görüşü aynı anda geliştirip bu refleksi geliştirebiliyorsa bu değerlidir. Bu değer, 15 Temmuz barış ve demokrasi günü olarak dillendiren hem hükümet hem muhalefet partilerimize ve STK’larımıza bir görüş olsun ve artık bu gelecek için bir demokrasi bayramı olsun. Doğusu-batısı, Türk’ü, Kürt’ü, Laz’ı, Çerkez’i, Zaza’sı kim varsa bu ülkedeki barışın birer taşı, birer mihenki birer canı olarak aynı yöne bakmak, aynı amacı ortak bir ülkeyi başarıya taşımak gerekiyor.”

    “2 Arkadaşımı astılar”

    1980 darbesinde cezaevinde bulunan Cemal Boğatemur ise sıkıyönetimde idamla yargılandığını belirterek, “80 darbesinde sivil cezaevinden sıkıyönetim cezaevine nakledildim. Sivil cezaevinde sabah saatlerinde başımıza asker çullandı. Bizleri apar topar toplayarak, giysilerimizi giyinmemize dahi izin vermeden donlarla bizleri ablukaya topladılar. Dönemde çok fazla sıkıntı yaşadık, benim yanımda bulunan iki arkadaşımı götürüp astılar. Malatyalı arkadaşım başımdaki külahı alarak ‘benimle beraber asılsın’ dedi. O dönemlerde sivil ve askeri cezaevlerinde çok fazla sıkıntı yaşadık. 21 cezaevi dolaştım, gittiğim her yerde işkenceler çektim, idamlar gördüm. Solcu bildiğimiz insanları astılar yanımda. Bir solcunun boynundan çıkardıkları yağlı, kırmızı ipten midem bulanmıştı. Manisa’da Kenan Evren denilen mahluk, yaşları küçük iki arkadaşın asılmasına neden oldu. Allah’a şükür beni asmadılar, demek ki verilecek sadakamız, yaşayacak günlerimiz varmış” diye konuştu.

    15 Temmuz darbe girişiminde bulunan üst düzey askeri yetkililerin idam edilmesi gerektiğini savunan Boğatemur, “Allah, milletin yüzüne baktı. 3-5 çapulcuya müsaade etmedi. 15 Temmuz darbesi bastırıldı ve başarısı halkındır. Bir kanun çıkarılması ve darbeye teşebbüs edenlerin asılması gerekir. Hükümet ve muhalefetten ricamız budur” ifadelerinde bulundu.

    Darbeyle birlikte belediye başkanlığından oldu

    12 Eylül 1980 darbesinden önce MHP’den Bingöl Belediye Başkanı olan Hilmi Elçi ise şunları söyledi:

    “Henüz bir senem dolmadan ihtilal oldu. İhtilal sabahı hiçbir şeyden haberim yoktu evimin önünde bekleyen askeri görünce büyük bir olay olduğunu ve benim güvenliğimi almaya geldiklerini sandım. Askere ne olduğunu sorunca, sert bir ifadeyle ‘gir içeri, şimdi gelen araba seni götürecek’ dedi. Beni alıp Elazığ’daki Askeri Cezaevine götürdüler ve 6 ay orada kaldım.”

    Belediye başkanlığı askeri bir yetkilinin atandığını ifade eden Elçi, “Bingöl halkı sivile alıştığı için belediye başkanının asker olduğunu görünce korkudan belediyeye dahi giremiyormuş. Askeri darbeden en büyük zararı ben gördüm. Darbenin ardından belediye başkanlığından emekliye ayrılamadım, Türkiye’de bir tek ben o maaşı alamıyorum. Ben ölmüş olsaydım, ailem maaş almış olacaktı. Ben ölmedim ama beni de darbeyle asker öldürdü. Halen maaş bağlanmasını bekliyorum ama olmuyor” dedi.

    15 Temmuz darbe girişimiyle Türkiye’nin oyuna getirilmek istendiğini ifade eden Elçi, “Türkiye’yi yerle bir etmek için oynanan bir oyundur bu. İhtilal yapacağız dediler ama bütün Türkiye halkı bunlara dersini verdi” diye konuştu.