Etiket: Lazım”

  • Tüm İşçi Emeklileri Dul ve Yetimleri Derneği Genel Başkanı Çalışkan: “25 sene bilfiil hizmeti tamamlayanın emekli olabilmesi lazım”

    Tüm İşçi Emeklileri Dul ve Yetimleri Derneği Genel Başkanı Satılmış Çalışkan, 25 sene bilfiil hizmetini tamamlayanın emekli olabilmesi gerektiğine vurgu yaptı. Çalışkan, “25 sene bilfiil hizmet çalışmışsa bir kişi, bilhassa işçi daha fazla ondan bir şey beklenemez. 50 yaşındaki bir işçiyi direğe çıkartıp elektrik bağlatamazsın” dedi.

    Tüm İşçi Emeklileri Dul ve Yetimleri Derneği Genel Başkanı Satılmış Çalışkan, derneğin Zonguldak Şubesinin 13. Olağan Genel Kuruluna katılmak üzere Zonguldak’a geldi. Kongre öncesi gazetecilerin sorularını yanıtlayan Çalışkan, erken emekliliğe ilişkin de açıklamalarda bulundu. 25 sene bilfiil çalışan kişinin emekli olabilmesi gerektiğini söyleyen Çalışkan, “Memleketimizin gündemi çalışanın 3600 göstergesi ve erken emeklilik dedikleri emekliliği bekleyenler yaştan büyük bir sorundur. Kişi 45 yaşına gelmiş, 50 yaşına gelmiş. Bulunduğu iş yerinden herhangi bir şekilde ayrılmış veya kapanan iş yerlerimiz mevcut. Bunlardan dolayı vatandaş işsiz kalmış. Çalışamıyor, geliri bitiyor. Bu vatandaşa büyük bir yük. Erken emekliliğin çözümü bizce şöyle bir şekil olması lazım. Bu sosyal güvenliğin 5510 sayılı Yasa’da bu değişikliğin yapılması gerekir. 25 sene bilfiil hizmeti tamamlayanın emekli olabilmesi lazım. 25 sene bilfiil hizmet çalışmışsa bir kişi, bilhassa işçi, daha fazla ondan bir şey beklenemez. 50 yaşındaki bir işçiyi direğe çıkartıp elektrik bağlatamazsın. Arabanın altına yatırıp araba tamir ettiremezsin. 25 sene bilfiil ile bu sorun ebedi çözülür. Diğer taraftan 3600 gösterge polislere, öğretmenlere, imamlara gibi birkaç mesleğe veriyorlar. Aslında biz şunu isteriz. Bütün personel kanunu bu şekilde değerlendirilip herkesin hakkı neyse bunun eşit şekilde verilmesini istiyoruz” dedi.

    “Emeklilerin maaş ve sağlık sorunları var”

    Emekli maaşları arasındaki farklılıklara da dikkat çeken Çalışkan, “Emeklilerimizin iki sorunu vardır. Maaş ve sağlık sorunları. Maaş sorunları biliyorsunuz bugün tavanla taban arası çok muazzam açıldı. Bugün tabanımız 900 liraya kadar düştü. Tavandan da 4 bin liraya kadar emekli olanlar var. Bu kadar farklı bir uygulama haliyle huzursuzluk oluşturmaktadır. Biz diyoruz ki bir intibak yasası yapalım. Bütün tüm emekliyi kapsayan bir intibak yasası olsun. Bu yasa geçmişteki gibi hatalı olmaması gerekir. Geçmişte yapılan kısmi iyileştirmeydi. Bu yasada taban aylık belirlenmesi lazım, taban aylık açlık sınırının bir lira da olsa üzerinde olacak. Yani bugün 800-900 lira dediğimiz aylıklar. Bundan sonra aylık bağlama oranlarını belirlemek için taban aylığın üzerine aynı yine yasamızda mevcut olan 240 güne bir puan verilerek aylık bağlama oranları belirlenecek. Aylık bağlama oranı belirlendikten sonra kim hangi dereceden prim ödediyse bunun karşılığında o belirlenen aylık bağlama oranı mesela 3-5 kişinin aylık bağlama oranı yüzde 70 ile belirlendi ama prim ödedikleri dereceleri farklı. Herkes kendi ödediği derecesinin yüzde 70’ini alarak işte bizim bugün senelerce söylediğimiz hizmet ve prime dayalı standart birliği budur. O gün kimse kimseye hakkı geçmez, kimse kimseye bugün caminin avlusunda, parklarda ‘niye çalışırken sen benden az alıyordun, şimdi çok alıyorsun’ diye emekliler birbiriyle kavga etmez. Bunun için bir an önce hükümetten bunları talep ediyoruz. Çıkarılmasını istiyoruz” diye konuştu.

    2019 ikramiyeleri ve maaş zamları

    TÜFE’den yüzde 20 beklediklerini belirten Çalışkan, maaşlarının haricinde refah payı da istediklerini ifade ederek, “2018 sonu, 2019 başlangıç artışlarına gelince bugün malum Mecliste görüşülen bütçemizde yüzde 26 artışlar veriliyor. Buna göre biz şunu diyoruz; bizim TÜFE’mizden yüzde 20 bekliyoruz. Ayrıca yüzde 5 de refah payı bekliyoruz. Her dönem ayrı olarak bize refah payı neden verilmez, biz bunu her zaman söylüyoruz. Çünkü diyorlar ki ‘Efendim geçen seneki maaşınızdan bugüne kadar yüzde 10, yüzde 20 artış geldi, TÜFE’den bunu veriyoruz.’ Ama bizim bir de refah olması lazım. Bunu talep ediyoruz. İki zam falan değil, bugün tabii ki ikramiyelerimizi şu anda yeterli bulmuyoruz. Bizim talebimiz birer maaş ikramiye talep etmiştik. Ama şu anda biner lira gibi bir ikramiye verdiler. Yine de talebimiz bir maaş ikramiye olmasıdır. Maaşa da aynı oranda artış gelmesini bekliyoruz. İnşallah gelecek. Bu hususta çalışmalarımız devam ediyor” şeklinde konuştu.

  • Bilgiç: “Liseden itibaren meslek sahibi olabilecek yapılanmaya geçmemiz lazım”

    Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Rektörü Prof. Dr. Sait Bilgiç, liseden itibaren meslek sahibi olabilecek eğitim yapılanmasına geçilmesi gerektiğini söyledi.

    Samsun Ticaret ve Sanayi Odası (TSO) Ekim Ayı Olağan Meclis Toplantısı’nda üniversite-sanayi işbirliği konuşuldu. Samsun TSO Ekim Ayı Olağan Meclis Toplantısı Davut Altan Meclis Toplantı Salonunda yapıldı. Toplantıya katılan OMÜ Rektörü Prof. Dr. Sait Bilgiç, üniversite-sanayi işbirliği ile birlikte mezun olan öğrencilerin yeterliliği hakkında açıklamalarda bulundu.

    Murzioğlu: “Üniversite ve oda işbirliğiyle ülkemiz kazanıyor”

    İki toplantı arasında izahat veren Samsun TSO Yönetim Kurulu Başkanı Salih Zeki Murzioğlu, “2009 yılında başkan seçildikten sonra bir ortaklık kültürü geliştirdik. Bu ortaklık içerisinde OMÜ de bizlerle beraber hareket etti. Samsun’a beraber hizmetler kazandırdık. OMÜ her zaman yanımızda durdu. Teknopark, Lojistik Merkez, Samsun Fuar ve Kongre Merkezi ile Kalibrasyon Laboratuvarında OMÜ ile birlikte hareket ediyoruz. Yeni hizmet binamızı da yılbaşında bitirmeyi planlıyoruz. Samsun’a 100 sene hizmet edecek bir oda binasını hizmete geçireceğiz. Bu binada helikopter pisti de olacak. Sektörlere yönelik Uluslararası Rekabeti Geliştirme Programı (UR-GE) çerçevesinde ihracatın gelişmesi için yaptığımız projelerimiz var. Gıda, medikal, mobilya ve eşya sektöründe yurt dışında fuarlara katıldık. Bu fuarlarda Samsun’da üretilen ürünleri sergiledik. Avrupa İşletmeler Ağı Karadeniz Konsorsiyum Koordinatörü olarak hizmet vermekteyiz. Uluslararası işbirlikleri kurmak isteyen KOBİ’lere ve büyük firmalara hizmet eden dünyanın en büyük ağının bir paçasıyız. Trabzon-Sinop arasındaki bölgeye hizmet veriyor. Türkiye’de 7 bölgede uygulanıyor. Bizim bölgedeki tek koordinatör oda da Samsun Ticaret ve Sanayi Odası olarak hizmet veriyor. Türkiye’de 20 ilde olan Avrupa Bilgi Merkezinden birine sahibiz. Amacımız ticareti, sanayiyi ve üretimi arttırıcı hizmetler vermek” dedi.

    Rektör Bilgiç: “250 öğrenci bir dönemini işte çalışarak geçirecek”

    Bu sene 250 öğrencinin işte çalışarak mezun olacağının altını çizen OMÜ Rektörü Prof. Dr. Sait Bilgiç ise, “Biz insan yetiştiriyoruz. İş insanları da istihdam oluşturarak bu insanlara iş kapısı oluyor. Bu doğal ortaklığın dışında resmi ortaklıklarımız da var. Mezun ettiğimiz öğrencilerin ellerine birer diploma vererek, diplomalı sayısını arttırmaktan gurur duyacak durumda değiliz. Bu bize de size de yetmez. Diploma verdiğimiz kişilerin piyasanın beklentilerini ve ihtiyaçlarını karşılayacak donanıma sahip olmaları gerekir. Bu da sadece bizim sınıflardaki derslerle gerçekleşmez. Gelişmiş ülkeler müfredatlarını ihtiyaca göre ayarlar. Biz de özellikler mühendislik fakültesi ve meslek yüksekokulları başta olmak üzere iş yeri eğitimlerini arttırdık. Bu sene 250 öğrencimiz iş yeri eğitimi ile eğitimini tamamlayacak. Yani en az 1 yarıyılını kendi alanlarındaki iş yerinde çalışarak geçirecekler. Bu da diplomalarına işlenecek. Biz bunu bütün alanlarda yaygınlaştıracağız. Bununla birlikte öğrencilerin sahaya çıkmadan önce güvenlerini sağlamaları açısından gerekli bir durum. Onların yetişmesine de katkı sağlayacağını düşünüyorum. Şu anda bunu sınırlı sayıda yapabiliyoruz. Mecburi hale getirebilmemiz için sahada uygun iş yerlerinin de var olduğunu görebilmemiz lazım. Bu sayı artarsa çevre iller ve uzak iller de bu işin içine katılabilir. 2 kurumun bu işbirliğinde ülkemize faydalı bir sonucun çıkması sağlanacak” diye konuştu.

    “Herkes lisans mezunu olacak diye bir şart yok”

    Herkesin lisans mezunu olmaması gerektiğini vurgulayan Bilgiç, şunları söyledi:

    “Dünyada gelişmekte olan ülkelerde belirli bir şekilde, diplomaya sahip olma ihtiyacı çok hissediliyor. Bunun da lisans diploması olması isteniyor. Bugün Türkiye’de fakültelerin sahip olduğu öğrenci sayısı 8 milyon civarında. Almanya’da 3 milyon öğrenci var. Bunun da büyük çoğunluğu meslek yüksekokulu düzeyinde. Bizde hem toplumun böyle bir beklentisi söz konusu hem de devletimizin sanki bunun tamamını karşılamak mecburiyeti varmış gibi bir durum söz konusu. Tamamen üniversiteler, fakülteler öğrenci dolacak. Herkesin elinde bir fakülte diploması olacak. Bir alanda diplomalı birisini aradığınızda sadece diplomanın yetmediğini çok iyi biliyoruz. Bir makine mühendisi aradığınızda birçok makine mühendisi karşınıza çıkıyor. 50 mühendis karşınıza çıktığında 50 mühendisin de yetersiz olduğunu görebiliyorsunuz. O kadar çoğalma ve eksik yetişme söz konusu ki sadece mühendislik diplomasına sahip olmanın kendisini bir iş sahibi yapmak için yeterli olduğunu düşünen öğrencilerimiz var. Diğer bütün fakülte mezunlarımızın genelinde böyle bir tutum var. Diplomayı eline alıp bunun yeterli olduğunu düşünüyorlar. Diploma ile iş bulmanın garantisi olduğunu düşünüyorlar. Böyle tuhaf bir çelişkiler yumağı içerisindeyiz. Oysaki bizim meslek sahibi insana belki de lise ve önlisans düzeyinde daha çok ihtiyacımız var. O düzeyde bir yapılanmayı gerçekleştiremediğimiz için normal lise yapılanması çok fazla. Buradan mezun olan bir insanın tornavida ile bile yapabileceği bir iş yok. Ampul değişme ihtimali bile neredeyse yok. Lise mezunu bir kişinin fakülte diplomasına sahip olmak için beklentisi söz konusu olduğunda müthiş bir talep var. Arz bunu karşılayamıyor. Bu sefer habire üniversitenin fakülte sayısını arttırıyoruz. Bunların mezunlarının önemli bir kısmının da yeterlilikle ilgili sorunu olduğuyla ilgili sıkıntı yaşıyoruz. Lise yapılanmasından itibaren meslek sahibi olabilecek yapılanmaya geçmemiz lazım.”

  • Kocaoğlu, net konuştu: “Belediyeyi batırmayacak birisi lazım”

    Tire merkez ve mahallelerini ziyaret İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, partisine aday gösterilecek isim için net konuşarak, “Yoldan geçen adamdan, bilmem kimin akrabası, yakını, ’aya gidiyordum İzmir’e düştüm; geldim, belediye başkanı oldum’ yok arkadaş. Bize namuslu, çalışkan, dürüst, hayal peşinde koşmayan, ’büyük projeler yapacağım’ diye belediyeyi batırmayacak birisi lazım. O kişiyi de inşallah el birliği ile bulup seçilmesi için elimizden gelen desteği vereceğiz “dedi.

    Yerel seçimlere 6 ay kala Büyükşehir Belediye Başkanlığına aday olmama kararını açıklayan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, Menderes ilçesi ile başladığı teşekkür turuna Selçuk’un ardından Tire ile devam etti. Tire ilçesine yola çıkan Başkan Kocaoğlu’nun ilk durağı Işıklar Mahallesi oldu. Burada Tire Belediye Başkanı Tayfur Çiçek, vatandaşlar ve çocuklar tarafından davul, zurna ve çiçeklerle karşılanan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, görev süresi içerisinde kendine verdiği destekten ötürü vatandaşlara teşekkür etti.

    Konuşmasında İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı olacak kişide aranacak özelliklere de dikkat çeken Başkan Kocaoğlu, yaptıkları yenilikleri sürdürecek yeni bir ismin belediye başkanı olması için elinden geleni yapacağının altını çizerek, “Yoldan geçen adamdan, bilmem kimin akrabası, yakını, ’aya gidiyordum İzmir’e düştüm; geldim, belediye başkanı oldum’ yok arkadaş. Biz kentin kalkınması için bütün sektörler başta olmak üzere yaptığımız projelerin daha başlangıcındayız. Birbirimize güvenirsek bu işlerin üstesinden gelebileceğimizi, kentimizi, ülkemizi kalkındırabileceğimizi, birbirimize güvendiğimiz müddetçe yapamayacağımız iş olmadığını öğrendik” dedi.

    Başkan Kocaoğlu, şunları kaydetti:

    “Bu çalışmaları yaparken doğruyu bulmak, doğruyu yapmak, kabul ettirmek, onun için bilim insanlarıyla konuyu bilenlerle çalışmak kolay iş değil. Zaman alıyor. Ve biz bugün hemen hemen İzmir’de İzmir’in her yüz dönümünde ne yapılmasını gerektiğini, neyin kente ve yaşayan insanların yararına olduğunu biliyoruz. Bunu sadece ben bilmiyorum, İzmir Büyükşehir Belediyesi bürokrasisi de biliyor. Bizim yol haritamız belli. Bize namuslu, çalışkan, dürüst, hayal peşinde koşmayan, büyük projeler yapacağım diye belediyeyi batırmayacak birisi lazım. O kişiyi de inşallah el birliği ile bulup seçilmesi için elimizden gelen desteği vereceğiz. Güvenmediğim, kefil olmayacağım birisi için size gelip de oy istemem. Yalanı, dolanı bilmem.”

  • Bakan Ersoy: “Doğu ve Güneydoğu’ya turizmde pozitif ayrımcılık sağlanması lazım”

    Çeşitli temaslarda bulunmak üzere Ağrı’ya gelen Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, “Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerimiz turizm açısından pozitif ayrımcılığı hak ediyorlar. Hem tanıtım hem planlamada bu gölgelere öncelik vereceğiz. Elimizden geleni yapacağız” dedi.

    Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Ahmed-i Hani Havalimanı’nda AK Parti Ağrı Milletvekili Ekrem Çelebi, Ağrı Valisi Süleyman Elban, AK Parti İl Başkanı Abbas Aydın, kamu kurum müdürleri ve vatandaşlar tarafından karşılandı. Bakan Ersoy beraberindeki heyetle helikopterle Dogubayazıt ilçesine giderek bir restoranda kahvaltı yaptı. Bakan Ersoy daha sonra ilçede bulunan tarihi İshak Pasa Sarayı’nı ziyaret etti. Folklör gösterisinin ardından sarayda birçok yeri gezen ve tarihi yapıyı inceleyen Bakan Ersoy saray hakkında yetkililerden bilgi aldı. Sarayın içerisinde bulunan tarihi camiye de giden Bakan Ersoy avluda üniversite öğrencileri tarafından kendisine verilen Türk bayrağını öperek teslim aldı. Saraydaki ziyaretlerini tamamlayan Kültür ve Turizm Bakanı Ersoy, Ahmed-i Hani Türbesinin önünde basın mensuplarına açıklamalarda bulundu.

    Ağrı’da son yıllarda çatışma ortamının olduğunu söyleyen Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Aksay, amaçlarının Ağrı’yı tekrar turizme kazandırmak olduğunu belirtti. Bakan Ersoy, “Güvenlik güçleri çok başarılı operasyonlarla sıkıntıları bertaraf ettiler. Huzur ve güven ortamı Ağrı’ya tekrardan geri geldi. Burada ticaretin ve onun paydaşı olan turizmin tekrardan canlanması gerekiyor. Bu kapsamda ön inceleme için geldik. Burası ile ilgili birkaç aylık bir çalışma yapacağız. Ağrı ile ilgili geniş bir eylem planı gerçekleştireceğiz. Burada kamulaştırma ile ilgili bir alan vardı onunla ilgili kararımızı da verdik. Burada çıkan ve sergilenemeyen birçok eser var bunun için burada bir müze yapacağız. Burayı turizm açısından tekrar bir cazibe merkezi haline getireceğiz. 2020’de Ağrı Dağı tekrar tırmanışa açıldığı zaman birbirlerini tamamlamış olacak. Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerimiz turizm açısından pozitif ayrımcılığı hak ediyorlar. Hem tanıtım hem planlamada bu gölgelere öncelik vereceğiz. Elimizden geleni yapacağız. Önemli olan Ağrı ve Doğubayazıt’ın hak ettiği ticari ve turizm ortamın tekrar geri getirilmesidir. İshak Paşa Sarayı’na ilk defa geldim ve çok etkileyici buldum” şeklinde konuştu.

    Bakan Ersoy Ahmed-i Hani Ahmed-i Hani Türbe ziyaretinin ardından Doğubayazıt ilçesine bağlı Ağrı Dağı manzaralı Karabulak köyüne gitti. Burada koyun otlatan çobanlarla sohbet eden Bakan Ersoy, çobanların ısmarladığı peynir ve ekmeği yedi. Bakan Ersoy Ağrı Dağı manzaralı hatıra fotoğrafı çektirdikten sonra ilçeden ayrıldı.

    Program Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi Konukevi’nde sivil toplum kuruluşu temsilcileri ile yapılan toplantı ile devam etti.

  • Rektör Şengörür: “Öğrencileri çok iyi anlamamız lazım”

    Kırklareli Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Bülent Şengörür, “Öğrencileri çok iyi anlamamız lazım. Yapacağınız küçük bir dokunuş, onların hayatlarını ve kariyerlerini geliştirmelerinde önemli katkılar sunacaktır” dedi.

    Kırklareli Pınarhisar Meslek Yüksekokulu 2018-2019 eğitim öğretim yılı akademik kurul toplantısı, Üniversitenin Rektörü Prof. Dr. Bülent Şengörür başkanlığında, Meslek Yüksekokulu Müdürü Dr. Öğr. Üyesi Sezai Öztaş ve akademik personelin katılımıyla gerçekleştirildi. Toplantıda konuşan Rektör Şengörür, akademik ve idari personelin özverili bir şekilde görevini yerine getirmesinin Kırklareli Üniversitesinin tercih edilen ve topluma yol gösteren bir üniversite olma misyonuna önemli katkılar sunacağını ifade etti.

    “Tanımazsanız, bilemezsiniz” diyerek kurumsal iletişim olgusuna vurgu yapan Rektör Şengörür, “Hiçbir problemi ötelememek gerekiyor. Sorunlara gerekli iletişim mekanizmalarını kullanarak zamanında müdahale etmeliyiz. Problemleri daha sonraya bırakmak çözüm üretmeyi zorlaştıracaktır. Öğrencilerin sıkıntılarını ve problemlerini mutlaka dinleyin. Öğrencileri çok iyi anlamamız lazım. Yapacağınız küçük bir dokunuş, onların hayatlarını ve kariyerlerini geliştirmelerinde önemli katkılar sunacaktır. Biz, öğrencilerimiz mezun olduktan sonra da Üniversitemizden güzel bahsetsinler istiyoruz. Bu bakımdan öğrencilerimizde aidiyet duygusu oluşturmaya özen gösterelim” diye konuştu.

    Akademik Kurul Toplantısı öğretim üye ve elemanlarının görüş, öneri ve dileklerinin alınmasının ardından Rektörün, doktora eğitimini tamamlayan Öğretim Görevlisi Dr. Erkan Taşdemir’e cübbe giydirmesiyle sona erdi.