Etiket: Lazım”

  • Bosque: “Türkiye’ye Karşı Dikkatli Olmamız Lazım”

    İspanya Teknik Direktörü Vicente del Bosque, Türkiye karşısında dikkatli olmak zorunda olduklarını söyledi.

    İspanya Teknik Direktörü Del Bosque, Nice kentinde karşılaşmanın oynanacağı Nice Stadı’nda düzenlenen basın toplantısında Türkiye maçıyla ilgili açıklamalarda bulundu. Türkiye’nin iyi bir kadroya sahip olduğunu belirten İspanyol teknik adam, “Onların yarı sahasında oynayabiliriz, inisiyatifi alabiliriz ama Türkiye iyi bir takım. Son maçlarında iyi bir performans ortaya koymasalar da çok dikkatli olmamız lazım. Rakibimiz çok istekli olacak. Bu, bizim için tehlikeli olabilir. İkinci maçı da kazanarak, işimizi sağlama almak istiyoruz” dedi.

    Tecrübeli teknik adam grubu lider tamamlamak istediklerini de belirtirken, Arda Turan’a karşı da önlem alacaklarını vurguladı.

  • Müftü Çakı: “Haramlardan Da Oruçlu Olmak Lazım”

    Samsun İl Müftüsü Veysel Çakı, “Nasıl ki akşama kadar helal olan gıdalardan uzak durarak orucumuzu tutuyorsak en iyisi haramlardan da oruçlu olmak lazım” dedi.

    Ramazan’da dikkat edilmesi gereken durumlara değinen Samsun İl Müftüsü Veysel Çakı, vatandaşlara bazı uyarılarda bulundu. Müftü Çakı yaptığı açıklamada, “İbadetlerin ferdi ve toplumsal olarak eğitici bir yönünün olduğunu belirterek, “Oruç ibadeti arınma, temizlenme, sabır ve kendine hakim olma ayıdır. Rabbimiz ibadetin temelinde insana kazandırmak istediği bir takım değerler var. O nedenle Müslümanların, Ramazan ayına ve Müslüman’a yakışmayan ve oruç ibadetiyle bağdaşmayan bir takım yanlış davranışlar içine girmemeleri gerekir. Sahurlara kadar kahvelerde oyun oynayarak, çoluk çocuğumuzdan uzakta yanlış işler yaparak akşama kadar helalinden oruç tutmanın bir anlamı yok. Nasıl ki akşama kadar helal olan gıdalardan uzak durarak orucumuzu tutuyorsak en iyisi haramlardan da oruçlu olmak lazım. Günah işlerden de oruçlu olmak lazım. Özellikle son yıllarda Ramazan ayında hiç Ramazanla bağdaştıramadığımız bu tür eğlenceleri tasvip edemeyiz. Halkımızın bu tür işlerden uzak durması gerekir. Elbette eğlenilebilir fakat bu eğlenmenin Ramazan’ın manevi ruhuyla uygun olmalıdır” diye konuştu.

    “GÜLER YÜZLERİMİZE İHTİYAÇLARI VAR”

    Doğu ve Güneydoğu’daki terör olayları insanları hayli üzdüğünü belirten Veysel Çakı, “Ramazan ayı vesilesiyle o bölgedeki askerlerimize ve zor durumda olan insanlarımıza dualarımızı eksik etmeyelim. Diyanet İşleri Başkanlığımız da bu nedenle bu Ramazan’ın temasını ‘gelin gönüller yapalım bu Ramazan her zaman’ şeklinde belirledi. Ramazan vesilesiyle kırılan gönülleri, orada zorda olan insanların yaralarının sarılması noktasında önemli bir fırsat. Dualarımızla, maddi ve manevi yardımlarımızla zorda olan Müslümanlara destek olmak durumundayız. Ülkemizde Suriye, Irak ve çeşitli yerlerden mülteciler var. Onların da bizim yardımımıza desteğimize ihtiyacı var. Güler yüzlerimize ihtiyaçları var. Biz ‘Ensar’ olmak durumundayız. Ramazan ayı aynı zamanda bir yardımlaşma ayı. Fitre, zekat, sadakalarımızla onlara da Ramazan ayının o güzel havasını teneffüs etmelerini sağlamak gerekir. Müslüman oruç sayesinde hem Allah’ın nimetlerinin kadrini bilecek hem de bir tas çorbaya muhtaç insanların halini anlamak konusunda önemli bir ibadettir” şeklinde konuştu.

    “MÜSLÜMAN’A YAKIŞMAYAN BİR TAKIM İSTİSMARCILAR OLUYOR”

    Ramazan ayını istismar edenlerin de olduğunu söyleyen Çakı, “Ramazan ayı geldiğinde kapılarında sokaklarda maalesef İslam’ın tasvip etmediği bir Müslüman’a yakışmayan bir takım istismarcılar oluyor. Bunlara dikkat etmek lazım. ‘Ben vereyim de nereye giderse gitsin, benden çıksın da ne olursa olsun’ değil de yardımın yerini bulma noktasında da bir hassasiyetin oluşması lazım. Halini arz edemeyen, derdini anlatamayan, kendi yokluklarıyla boğuşan insanları bulup buluşturmak bize düşen görevdir. Yardım ederken ehlini bulmak lazım” ifadelerini kullandı.

  • Osman Öztürk: “Statta Görev Yapan Kişilerin Eğitilmesi Lazım”

    Türkiye’deki statlarda çıkan olaylar hakkında açıklamalarda bulunan Bahçeşehir Üniversitesi Özel Güvenlik ve Koruma Programı Genel Koordinatörü Osman Öztürk, “Statlarda görev yapan özel güvenliklerin bu konuda eğitilmesi ve bilinçlendirmesi gerekiyor” dedi.

    Ülkemizde toplumsal ve bireysel gerilim farklı alanlarda ve boyutlarda ortaya çıkıyor. İstanbul’da yaşayan 18 yaş üstü kişilerle gerçekleştirilen, kişilerin temel olarak stadyum deneyimleri, spor müsabakalarında güvenliğe ilişkin algıları ve beklentilerinin ölçüldüğü güncel bir araştırmaya göre her 10 kişiden 7’si stadyumları güvensiz bulmaktadır. Her 4 kişiden 1’i ise şiddet sebebiyle statlara gitmemektedir. 10 kişiden 8’i güvenlik gerekçesiyle ailesiyle birlikte stadyuma gidemiyor, statlara gidenlerin yüzde 73’ü ise şiddete maruz kalıyor veya buna tanık oluyor. İşte bütün bunlar dikkate alındığında stadyumlarda ne kadar güvendeyiz sorusu gündeme taşındı.

    Son olarak Trabzonspor – Fenerbahçe arasında oynanan müsabakada bir taraftarın sahaya atlayarak Hakem Volkan Bayarslan’a saldırması futboldaki şiddeti zirveye taşıdı. Konunun vahimliğini İHA’ya değerlendiren Bahçeşehir Üniversitesi Özel Güvenlik ve Koruma Programı Genel Koordinatörü Osman Öztürk, “Dostluk, kardeşlik ve centilmenlik içerisinde yapılması gereken futbol müsabakalarında son dönemde ne yazık ki birçok şiddet olayının yaşandığını görüyoruz. Bunun nedenlerini inceleyebilmek için konunun derinlerine girmek gerekiyor. Fanatizm, holiganizm yapan taraftarların kendi takımlarını desteklerken, sonuç ne olursa olsun şiddete başvurmasını bazı sosyo-psikolojik ve demografik yapı açısından ele almamız gerekiyor” dedi.

    “STADYUMLAR TOPLUMSAL DUYARLILIĞIN EN YOĞUN YAŞANDIĞI YERLER”

    “Türkiye’de son dönemde toplumsal şiddetin arttığını görüyoruz. Özellikle terör ve şiddet olayları toplumdaki güvenlik endişesini de olumsuz etkiliyor” diye konuşan Osman Öztürk, “Bu da en fazla stadyumlara yansıyor. Çünkü futbol ve stadyumlar toplumsal duyarlılığın en yoğun olarak yaşandığı yerlerdendir. Buradaki gerilimlerin yansımasını da statlarda şiddete dönüşmüş bir şekilde görüyoruz. Burada öncelikle sporun paydaşları dediğimiz tribün liderleri, kulüp başkanları, yöneticileri, taraftarlar ve medya çok aktörlü olarak futbolun yeniden değerlendirilmesi, incelenmesi, sorunların ortaya konulması ve bunlara yönelik ciddi anlamda önlemlerin alınması konusunda birlik olmalı. Yasa tek başına yeterli değil. Bunun uygulanması da önemlidir” ifadelerini kullandı.

    “STADYUM GÜVENLİĞİNİ SAĞLAYACAK KİŞİLER EĞİTİMLİ OLMALI”

    Türkiye’de alınan önlemlerin görünürde yeterli gibi gözükse de öyle olmadığını belirten Öztürk, “Çok etkin, tüm olasılıkların değerlendirildiği, risk analizlerinin yapıldığı ve tüm paydaşların bu konuda eğitildiği, denetlendiği güçlü bir yönetsel yapı yok. Statlarda güvenliği sağlayan güvenlik güçlerini değerlendirmemiz lazım. Türkiye’de güvenli stat denilen bir konsept oluşturulmalı. Dünyada böyle bir sistem var. Güvenlik açısından alanında uzmanlaşmış, güvenli stadyum alanında eğitilmiş, bilinçlendirilmiş güvenlik yapılarının oluşturulması gerekiyor. Özel güvenliklere baktığımızda maalesef yetersiz, eğitimsiz ve alanlarında uzman değiller. Özel güvenlikler sadece maçtan maça toplanan, az bir ücret alan ve maç öncesi, sırası ve sonrası için hiçbir eğitimden geçirilmeyen kişilerden oluşuyor. Burada asıl sorun bu. Özel güvenlik görevlilerinin yeni baştan değerlendirilmesi gerekiyor. Stadyum güvenliği konusunda uzman ve sertifikalı güvenlik yapılarının oluşturulması lazım. Güvenlik konusu kulüpler tarafından bir maliyet olarak görülüyor. Yüksek ücret ve bilançolardan dolayı güvenlik konusunda pek bir şey yapmıyorlar. Sadece alınan bazı geçici önlemler var. Bu noktada çok etkin bir projenin stadyumlarda yürürlüğe konulması gerekiyor” açıklamasını yaptı.

    “YASA YAPMAK DEĞİL ONU UYGULAMAK ÖNEMLİ”

    6222 sayılı “Sporda Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanun” hakkında da açıklamalarda bulunan Öztürk, “Birçok yasa çıkarıldı. En son çıkan 6222 sayılı yasa ile yaşanan bu olaylar için ilk defa idari para cezaları ve adli gözetim getirildi. Yaptırımlar etkili gibi gözükse de önemli olan yasayı uygulamaya dökebilmek. Bu noktada eksikliklerimiz var. Yasa sonrasında denetleme yaparak ve onların sonuçları takip ederek ciddi bir şekilde uygulanması gerekiyor. Statlarda haklarında işlem yapılan kişiler yeniden statlara girebiliyor. Burada denetimler yeterli değil, ciddi olarak takip edilemiyor” ida.

    “PASSOLİG DE YETERLİ OLMADI”

    Passolig sisteminin de saha içindeki şiddet olaylarının tam olarak önüne geçemediğinin altını çizen Öztürk, “6222 sayılı yasayla birçok yenilikler yapıldı. Passolig uygulaması devreye sokuldu. Ama bunda da eksiklikler var. Stada girişi yasak olan veya bileti olmadığı için arkadaşının bileti ile stada giren kişilerin varlığını görüyoruz. Bu konuda güvenlik görevlilerinin eksik kaldığı yerde teknolojik anlamda düzenlemeler yapılmalı ve Passolig sisteminin yetkin olarak kullanılması sağlanmalıdır” diye konuştu.

    “STADYUM GÜVENLİĞİ KONSEPTİNİN GELİŞTİRİLMESİ LAZIM”

    Statlarda yaşanan şiddet olaylarının önüne geçilmesi için de çözüm önerilerinde bulunan Öztürk, sözlerine şöyle devam etti:

    “Güvenlik görevlilerin görevleri, yetkileri ve stadyumlardaki uygulamalarıyla ilgili olarak stadyum güvenliği konseptinin geliştirilmesi lazım. Yani güvenli stadyum dediğimiz, stadyum ikliminin tüm paydaşlar açısından güvenli hale dönüştürüldüğü bir yönetselliğin oluşturulması gerekiyor. Bu da güvenlik güçlerinden başlayarak taraftarlara, kulüp yöneticilerine, sporculara, medyaya kadar bilinçlendirici çalışmalar yapılmasıyla olacak bir şey. Çok aktörlü ve çok paydaşlı olan stadyum güvenliğinde bilimsel çalışmalar, araştırmalar, risk analizleri yapılmalı. Maç öncesi, esnası ve sonrası için olasılık değerlendirmeleri yapılarak mutlaka güvenlik, valilik, Spor İl Müdürlüğü, kulüpler ve medya bu konuda bir proje ile yeniden incelenmeli; daha güçlü bir güvenlik yapısı oluşturulmalı.”

    “Bu olaylar bizi üzüyor. Maçlarda başlayan bu gerilim daha sonra toplumun diğer katmanlarına da yayılabilir” ifadelerini kullanan Öztürk, “Bu ileride büyük toplumsal olaylara da neden olabilir. Geçtiğimiz günlerde Trabzon’da hakeme yapılan saldırı, sadece ona yapılmamıştır. Türkiye’nin gözü önünde futbol sektöründeki herkese, buradaki adalet duygusuna, güvenlik yapısına ve futbol adaletine yapılmıştır. Bu konuda ciddi önlemler alınması gerektiğine inanıyorum” diyerek sözlerini noktaladı.

  • Ekonomi Bakanı Elitaş: “Kapadokya’da Kış Turizmini Ortaya Çıkartmamız Lazım”

    Ekonomi Bakanı Mustafa Elitaş, Türkiye’nin en gözde turizm sektörünün deniz turizmi olduğunu, Kapadokya bölgesinde ise kış turizmini ön plana çıkartmak için çalışmaların yapılması gerektiğini söyledi.

    Ekonomi Bakanı Mustafa Elitaş Nevşehir’de bir takım gezi ve incelemelerde bulunmak üzere Nevşehir’e geldi. Bakan Elitaş Nevşehir Valiliği ziyaretinde gazetecilerin sorularını yanıtladı. Ekonomi Bakanı Elitaş, Türkiye’nin en gözde turizm sektörünün deniz turizmi olduğunu, Kapadokya bölgesinde ise kış turizmini ön plana çıkartmak için çalışmaların yapılması gerektiğini söyledi. Elitaş, “Bizim turizmle ilgili şuanda en gözde olan sektör deniz turizmi. Fakat bizim daha farklı cevherlerimiz var. Daha farklı özelliklerimiz var. Bunu kamuoyuna tanıtmamız lazım. Sağ olsun Kültür ve Turizm Bakanı arkadaşlarımız bugüne kadar büyük gayret gösterdiler ama bunun yanında yeni Bakanımız Mahir Ünal bu konuda çok güzel gayretler ortaya koyuyor. Nevşehir bir kültür turizmi merkezi. Tarih turizminin en önemli bölgelerinden birisi. Biz de aynı coğrafyanın bir bakanı, bir milletvekili olarak baktığımızda benzerlerinin olduğunu görüyoruz. Hatta diyoruz ki Kapadokya’nın başlangıcı Kayseri’den geçer. Bir taraftan kültür ve tarih turizmi diğer taraftan da kış turizmini ortaya çıkarmamız lazım. Kış turizmini gerçekleştiren iki ülke var. Biri Japonya biri Çin. Bunu biraz daha genişletmekte fayda olduğunu düşünüyorum. En son İran Cumhurbaşkanının ülkemizi ziyareti sırasında İran halkının en güvenli gideceği turistik bölge Türkiye’dir diye ifade etmesi bizim için çok önemli. Biz buradaki turisttik alanları görmelerini, kültür ve tarih turizmi yapmalarını tavsiye ediyoruz. Bunu iç turizme de tavsiye ediyoruz. Kendi tarihimizi bilmeden başkalarına anlatamayız” şeklinde konuştu.

  • Şen: “Kasaplar 35 Liradan Aşağıya Kıyma Satarsa Ondan Şüphe Etmek Lazım”

    Samsun Kasaplar Odası Başkanı Ömür Şen, “Kasaplar 35 liradan aşağıya kıyma, 38 liradan aşağıya kuşbaşı satıyorsa o etten şüphe ederim” dedi.

    Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik, geçen günlerde katıldığı bir toplantıda tavan fiyat uygulaması ile birlikte karkas yağsız et için 23,30 lira, yağlı et için 21,80 lira, kıyma için 32 lira, kuşbaşı et için 34 lira fiyat belirlemişti. Bakan Çelik’in açıklamasının ardından durumu olumlu karşıladıklarını ifade eden Başkan Şen, Samsun’da et kesiminde bakanlık tarafından belirtilen fiyatların neredeyse hiç uygulanmadığını ifade ederek, yüksek maliyetler nedeniyle 35 liranın aşağısında kıyma satan kasabın etinden şüphe edilebileceğinin altını çizdi.

    Tavan fiyat uygulamasının Samsun’da neredeyse hiç uygulanmadığını vurgulayan Ömür Şen, “Şu anda tavan fiyatın uygulanması gibi bir durum yok. Biz 25,5 liraya karkas et kesiyoruz. Fiyatlar ineceği yerde çıkıyor. Geçen hafta 24 liraya kestiğimiz karkas etin kilosunu havaların ısınması ve talebin artmasıyla beraber 25,5 liraya kesiyoruz. Bakan beyin açıklaması pek etki etmedi gibi geliyor. Tavan fiyat uygulamasına uyulmadı desek yeridir. Bu fiyatlara uyulma şansı da yok gibi. Maliyetler belli zaten. Kemik ve masrafları çıktığınız zaman etin yüzde 50’si gidiyor. Bunlara rağmen kasaplar 35 liradan aşağıya kıyma, 38 liradan aşağıya kuşbaşı satıyorsa o etten şüphe ederim. Şu anda Samsun’da kıymanın kilosu ortalama 35-36 lira arasında, kuşbaşı ise 38-40 lira arasında satılıyor. Bu fiyatların altında et satılıyorsa ben o kasapların etinden şüphe ederim. Et ve Süt Kurumu (ESK) 28,75 liradan kıymayı, 31 liradan da kuşbaşını satıyor. Biz etin kilosunu 25-26 liraya keserken belirlenen fiyatlardan nasıl et satalım?” diye konuştu.