Etiket: Lazım”

  • İpekoğlu: “En az 2-3 maçlık galibiyet serisi yakalamamız lazım”

    Adana Demirspor Teknik Direktörü Engin İpekoğlu, 1-0 kazandıkları Elazığspor maçı sonrası, en az 2-3 maçlık galibiyet serisi yakalamaları gerektiğini söyledi.

    Karşılaşması sonrası düzenlenen basın toplantısında açıklamalarda bulunan İpekoğlu, “Rakibin doğru dürüst atağı bile yok. İkinci yarıda bazı oyuncularımızın oyundan düşmesi sonucu bu tür oyunlarda ister istemez birkaç pozisyon verdik. Buna karşılık bir iki pozisyon bulduk. 2-0 yakalasaydık çok daha rahatlardık. Önemli olan takımımızın galibiyeti alışkanlık haline getirmesi. Bunun adına bu maç çok önemliydi. Bundan sonraki döneme daha sağlıklı bakmamızı sağlayacaktır diye düşünüyorum. Rakip takımın hocalarının değerlendirmeleri olacaktır. Bazı oyuncularımızın ikinci yarı atletik olarak sıkıntı yaşadıklarını görüyoruz. Sezon başına geç girmelerinden kaynaklanıyor. Bunu anlıyoruz. Takımımızın önümüzdeki maç arasında istediğimiz düzeye gelecektir diye düşünüyorum. Şu anda 3 puanımız silindi, 10 puanlı bir takımız. En az 2-3 maçlık galibiyet serisi yakalamamız lazım. Sercan’ın pozisyona girmesinden çok daha fazla katkı sağlamasını bekliyordum. Önümüzdeki dönemde bu katkıyı sağlayacaktır diye düşünüyorum. Ozan’ın top bize geçtiğinde süper lig tecrübesinden dolayı oyunu sakinleştirmesi özelliğinden faydalanmak için oynattık. Geçen hafta Manisaspor maçında topu alıyoruz, kazanıyoruz, rakibe atıyoruz. Üç puanımız silinmeseydi her şey çok daha kolay olacaktı. Ama yapacak bir şey yok. O puanları bir yerlerden çıkaracağız” şeklinde konuştu.

  • Türkiye’ye ‘lokum’ gibi küresel marka lazım

    Türkiye Pazarlama Derneği Başkanı ve İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. A. Ercan Gegez, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ortaya koyduğu ‘10 küresel marka’ hedefi doğrultusunda Türkiye’den çıkabilecek küresel markaların Türkiye’yle özdeşleşen ürünler olması gerektiğini söyledi.

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’de firmaların uluslararası pazarlara açılması gerektiğini ve ülkemizden en az 10 tane dünya markası çıkması gerektiğini belirtmişti. Türkiye’den çıkabilecek küresel markalarda Türkiye’yle özdeşleşen ürünlerin dünya markası olma sürecini hızlandırabileceğine dikkat çeken Prof. Dr. A. Ercan Gegez, “Türkiye’den küresel marka çıkaracaksak özellikle dış pazarlarda Türk Markası oluşturmada Türkiye ile çağrıştırılan lokum, yoğurt gibi ürünleri üreten firmaların aktif olması lazım. Çünkü bu firmaların küresel bir Türk markası oluşturması diğerlerine kıyasla daha kolay” dedi.

    “Dünyaya lületaşı ihraç ediyoruz ama pipo markamız yok”

    Dünyaya lületaşı ihraç eden Türkiye’nin pipo markasının olmamasının kabul edilemez bir durum olduğuna işaret eden Prof. Dr. A. Ercan Gegez, “Biz buna ‘ürünün köken etkisi’ diyoruz. Herhangi bir ürünü düşünün. “Sizce bu ürün hangi ülkede üretilmiştir?” sorusuna Türkiye cevabı alamıyorsanız böyle bir üründen küresel marka oluşturmak zor. Bu konuda önerim Türkiye ile bağdaştırılan bizim kültürel izlerimizi taşıyan ürünlerle küresel marka yolculuğuna başlamak. Elbette ki bu konuda devlete de önemli görevler düşüyor. Türkiye bugüne kadar hep üretim teşviklerine yoğunlaştı. Artık pazarlama teşviklerinin daha önemli hale gelmesi gerekiyor. İlgili bakanlıkların bu konuda “küresel markalaşma stratejisi” belirlemesi gerekiyor. Yakında Hindistan, Brezilya gibi yükselen pazarlardan küresel markaların da yükseldiğine şahit olacağız. O yüzden Türkiye bu fırsatı kaçırmamalı. Umarım firmalarımız Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın koyduğu hedefi bir an önce ajandalarına alırlar” açıklamalarında bulundu.

    “Siz dış pazarlara girmezseniz yabancılar sizin pazarınıza giriyor”

    Firmaların uluslararası pazarlar konusunda dikkat etmesi gerekenler ve dünya markası oluşturmada izlenebilecek yollar hakkında tavsiyelerde bulunan Prof. Dr. Gegez, “Türkiye’de firmaların uluslararası pazarlar konusunda dikkat etmeleri gereken iki nokta var; Birincisi ‘uluslararasılaşmak’. Artık uluslararasılaşmak seçenek değil zorunluluk haline geldi. Siz dış pazarlara girmezseniz yabancılar sizin pazarınıza giriyor. Ayrıca dijitalleşme sayesinde artık rekabet firma düzeyinden birey düzeyine indi. Akıllı bir girişimci tek başına dünya pazarlarında büyük firmalara rakip olabiliyor. Günümüzde birçok büyük firma hikâyesinin arkasında başlangıçta tek bir girişimci var, artık bireyler bile dış pazarlara açılabiliyorlar” diye konuştu.

    “Ürün, çağın gereklerini yakalayamadığında marka çöküşe geçiyor”

    Türkiye’de de bu bilincin yavaş yavaş oluştuğunu ancak sadece dış pazarlara açılmanın yeterli olmadığını ifade eden Prof. Dr. Gegez, “İkinci olarak, dünya markaları oluşturmak gerekiyor. Bu aşamada ne yazık ki bugüne kadar başarılı olamamışız. Kuruluşları geçmişe dayanan çok köklü ve başarılı firmaların bile yerel markalarını küresel pazarlara taşıyamadıklarını görüyoruz. Marka oluştursanız bile değer oluşturamadığınızda, markayı iyi yönetemediğinizde, ürün çağın gereklerini yakalayamadığında marka da çöküşe geçiyor. İyi ürün, iyi marka birlikte gitmesi gereken iki unsur. Türkiye’de asırlık şirketler için baktığımızda ürünlerde sorun yok. Biraz farklı kültürlere adaptasyonla markalaşma yoluna gidilebilir” ifadelerini kullandı.

    “Dönüşüm zaman alıcı ama imkansız değil”

    Küresel marka oluşturmada ürün çeşidine bağlı olarak dünyadan örnekler de veren Gegez, açıklamalarına şöyle devam etti:

    “Küresel marka oluşturmak tüketim ürünlerinde endüstriyel ürünlere kıyasla daha kolay. Tüketim ürünlerinde marka tanınma daha hızlı oluyor. Mesela Çin’in fazla tanınmış markasının olmamasının temel nedeni endüstriyel ürünlere odaklanmış olması. Orta vadede Çin’in önemli tüketim malı markaları oluşturacağından şüphe yok. İkinci dünya savaşı ve hemen sonrasında Japon markaları en kalitesiz ürünlerle çağrıştırılırken günümüzde Japon markalarının geldiği yeri düşünün. O yüzden bu dönüşüm belki biraz zaman alıcı ama imkânsız değil.”

  • Emin Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Üstün: “El birliği ile bu sıkıntılı günleri atlatmamız lazım”

    Emin Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Emin Üstün, darbe girişimi sonrasında vatandaşların hayallerini gerçekleştirerek ev sahibi olmalarını sağlamaya devam ettiklerini belirterek, “15 Temmuz’un verdiği sıkıntıları atlatmak için de bütün halkımız ve iş adamlarımız bir araya gelip, el birliği ile bu sıkıntılı günleri atlatmamız lazım” dedi.

    Emin Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Emin Üstün, darbe girişimi sonrası ekonomiye verilen zararı telafi etmeye çalışıp el birliği ile bu sıkıntıların üstesinden geleceklerini söyleyerek, “Öyle bir felaketle karşı karşıya geldik ki ne ekonomiyi düşünebildik, ne canımızı. Tek düşündüğümüz vatanımız, ülkemizdi. Ama şimdi bu 15 Temmuz’un verdiği sıkıntıları atlatmak için de bütün halkımız ve iş adamlarımız bir araya gelip elbirliği ile bu sıkıntılı günleri atlatmamız lazım” şeklinde konuştu.

    Üstün, sözlerine şöyle devam etti:

    “Biz Türkiye de konut sahibi olamayan vatandaşlar için alternatif oluşturuyoruz ve el birliği sistemimizle insanlarımızı yıllardır ev sahibi yapıyoruz. Türkiye’de konutlar banka kredisiyle satıldığı için alınan konutun miktarı kadar da vatandaşlarımız faiz ödüyor. Şu anda faizler biraz daha düşürüldü. Böylece vatandaşın cebinden daha az para çıkmış olacak, firmalarımız da evlerini inşallah satmış olacak. Şu anda yapılan birçok kampanya var. Hem inşaat firmalarının hem de devlet kurumlarımızın yaptığı kampanyalar. İnşallah bu kampanyalar sayesinde hem ekonomimiz daha da canlanır, hem de vatandaşlarımız ev sahibi olur ve bu 15 Temmuz sürecini en hafif şekilde atlatmış oluruz.”

    “Milli ekonomiyi El Birliği Sistemi ile canlandıracağız”

    “Bizim sistemimize gelecek olursak son zamanlarda yapılan bu kampanyaları biz yıllardır yapıyoruz ve 40 binin üzerinde vatandaşımızı El Birliği Sistemimizle ev sahibi yaptık ve yapmaya da devam ediyoruz” diyen Emin Üstün, “Evin yanında aynı zamanda araba imkanı da sunuyoruz. El Birliği Sistemimizle milli ekonomiyi güçlendirerek, vatandaşlarımızın tüm ihtiyacını karşılamak istiyoruz. 15 Temmuz gecesi gördük ki millet olarak artık aksiyona geçtik. Bu aksiyon çerçevesinde artık kendi milli ekonomimizi kurmamız lazım. Kendimize dönük bir ekonomiye ihtiyacımız var. Bu ekonominin de alt yapısı el birliğinden, tabandaki insanların birleşmesinden geçiyor. Bu birleşmeyi sağladığımızda insanların ihtiyacı olan ev, otomobil, iş, aş ve eğitim gibi bütün problemleri bu sistemle çözebiliriz. Biz bu sistemi 25 yıldır uyguluyoruz ve insanlarımızın tüm ihtiyaçlarını karşılıyoruz. 40 bin vatandaşımızı ev sahibi yaptık. Artık bunu herkesin uygulaması ve milli ekonominin temeli olarak alması gerekir” diye konuştu.

    El Birliği Sistemi’ni 25 yıldır uyguladıklarını ifade eden Üstün, “Bugün baktığımızda inşaattan otomobile, eğitimden sanayiye herkes kampanyalar yaparak, vadelerini uzatarak, gerekse fiyatlarını düşürerek vatandaşa ulaşabilmek için daha kolay imkanlar sunuyor. Dilerim ki bu kampanyalar sayesinde hem vatandaşlarımızın ihtiyaçları karşılanır, hem de tüm sektörde bir canlanma olur ve milli ekonomimiz daha da iyiye gider. Bu kampanyalardan da görüyoruz ki vatandaşa ulaşmak, tabana inmek bu kadar zor değilmiş. Biz bunu El Birliği Sistemimizle 25 yıldır yapıyoruz ve tabana inerek vatandaşlarımızın ihtiyaçlarını karşılıyoruz” şeklinde konuştu.

    “Sektörün can simidiyiz”

    Üstün, sözlerini şöyle sürdürdü:

    “El Birliği Sistemimiz sadece son kullanıcı olan vatandaşımıza değil, aynı zamanda sektörlere de can simidi oluyor. Bugün sistemimize yazılan ve evini alacak olan vatandaş, diğer bir inşaat firmasının yaptığı konutlardan evini alıyor, yine aynı şekilde arabasını da alabiliyor. Böylelikle de sistemimiz sektörü ve ekonomiyi canlandırmış oluyor. Ekonominin canlanması, milli ekonominin gelişmesi için El Birliği en uygun sistemdir.”

  • Ufuk Sarıca: “Akatlar’ı kale haline getirmemiz lazım”

    Beşiktaş Sompo Japan Takımının Başantrenörü Ufuk Sarıca, Akatlar’ın bir kale haline gelmesi gerektiğini söyledi.

    Beşiktaş Sompo Japan Takımının Başantrenörü Ufuk Sarıca, BJK TV’ye yaptığı açıklamada, “Tekrar Beşiktaş taraftarına merhaba diyorum. Tekrar Beşiktaş camiasında olmak benim için gurur verici. Daha önce oyuncu olarak, antrenör olarak görev yaptım. Benim için gurur verici bir şey” dedi.

    “Bu ekiple devam edeceğiz”

    Sarıca, “Şu an takımı oluşturma aşamasındayız. Transferlerimizin bir kısmını yaptık ama hala eksik olan bölgelerde oyuncularımız var. 1 hafta, 10 günlük süreçte transferlerimizi yapacağız ve çalışmalarımıza başlayacağız. Pınar Karşıyaka’daki ekibimle beraber çalışacağız. Bu ekiple devam edeceğiz. Geçtiğimiz 2 sezonu değerlendirirsek şanssız geçti. Geriye bakmak pek adetim değildir. Her zaman ileriye dönük planlar yaparım. Şimdi neler yapacağımız üzerine yoğunlaşmamız lazım. Beşiktaş’ın play-offlar dışında kalması mümkün değil. Beşiktaş’ın olduğu her yerde hedef her zaman en yüksekte olmalı. Hedef her zaman şampiyonluk olmalı” diye konuştu.

    “Yeni hedeflerimiz var”

    Yaşanılacak sıkıntıları minimize edeceklerini belirten Sarıca, “Yeni hedeflerimiz var. Bir takım sıkıntılar yaşayacağız ama bu sıkıntıları minimize edeceğiz. Kimseden çekinmeyen agresif bir takım yaratacağız. Oynadığımız tüm kulvarlarda yukarıları hedefleyeceğiz. Ben antrenörlükte hep bu şekilde davrandım. Doğru hedefleri, doğru yerlere koymamız lazım. Kısa süreçte başarıyı elde etmek istiyoruz. Sezon öncesinde maçlar oynayacağız. Bunlar hazırlık yada resmi olabilir. Türkiye liginde 3-4 sezondur kuvvetli ve zor bir lig oynuyoruz. Önemli takımlar önemli yatırımlar yapıyor. Kendimize ayırdığımız bütçe ile en iyisini yapmaya çalışacağız” ifadelerini kullandı.

    “Akatlar’ı kale haline getirmemiz lazım”

    Sonuca tesir edecek bir takım oluşturacaklarını söyleyen Sarıca, “Sahada kazanmak için oynayan bir takım oluşturacağız. Her zaman kazanabilecek bir takım yarattığınızda sonuca gidebiliyorsunuz. Sonuca tesir edecek takımı yaratacağımızı düşünüyorum. Önümüzdeki sezon maçlarımızı Akatlar’da oynayacağız. Başkanımızla ve yönetimimizle konuştuk. Bu teklif benden geldi. Burada çok güzel galibiyetler hatırlıyorum. Takıma destek veren ateşli bir taraftar var. Akatlar’ı kale haline getirmemiz lazım. Minimum seviyede fire vermemiz lazım. Bu bakımdan Akatlar’ın bize iyi geleceğini düşünüyorum. Taraftarda azalma olmuş olabilir ama düzeleceğini düşünüyorum. Zamanı geldiğinde taraftar takımı yerden kaldıracak, yeri geldiğinde ateşleyecek. Taraftarımızla büyük bir aile yaratıp sonuca tesir edecek takım yaratacağız” dedi.

    “Mutlaka Avrupa’da olmalıyız”

    Hedeflerini yükselteceklerini ifade eden Başantrenör Sarıca, “Avrupa’da mutlaka olmamız lazım. Orada sonuna kadar gidilebilir. Geçen sene bitirdiğimiz yerden dolayı eleme turu oynayacağız. Turu geçmemiz lazım. En kısa vadede bu tur geçmek istiyoruz. Geçemezsek Şampiyonlar Ligi’nde oynayamayız. Bu takımlar arasında ilk 4’e girmek lazım. Şampiyonlar Ligi ilk defa düzenleniyor. Bazı sıkıntılar, aksaklıklar olabilir. Tecrübe ederek göreceğiz. Gruplara kaldıktan sonra hedefleri yükselteceğiz. Ülkemizde daha önce 2-3 kupa kazandık. Böyle kupaları her zaman kazanan takımlarımız yok. Buradaki hedefleri yükseltmek ve aday olabilmek her zaman önemli. 8’i kesin olmak üzere 11-12 hazırlık maçı yapmak düşüncesindeyiz. Belgrad’da arka arkaya 2 maç olacak. Ardından Slovenya’da kampımız olacak, Antalya’da turnuvaya katılacağız” açıklamasını yaptı.

    “Hep beraber sevinip, hep beraber üzüleceğiz”

    Büyük bir aile olduklarını söyleyen Sarıca, “Türkiye Basketbol Adamları Derneği ile birlikte burada bir turnuva yapmak istiyoruz. Diğer takım taraftarları da katılabilecek. Selanik’te Aris ile hazırlık maçımız olacak. Döndüğümüzde eleme maçlarIyla sezona başlayacağız. Öncelikle herkese teşekkür ederim. İmza attıktan sonra çok olumlu dönüşler aldım. Taraftarımızı çok iyi biliyorum. Onlar bana güveniyorlar. Ortada güzel bir enerji var. Enerji olmada olmuyor, ruh lazım. Sonuçta burası büyük bir aile. Bu ailenin en dışında koruyucu aile olarak taraftarımız var ve onlara güveniyorum. Bizleri yalnız bırakmayacaklarını düşünüyorum. Hep beraber iyi bir sezon geçireceğiz. Hep beraber sevinip, hep beraber üzüleceğiz. Zaten aile bu demek. Kısa dönemde üstüne koya koya başarılar elde edeceğiz ve kimseden çekinmeden herkese kafa tutan bir takım oluşturacağız” dedi.

  • Kılıçdaroğlu: “Fethullah Gülen’in kesinlikle Türkiye’ye iade edilmesi lazım”

    Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Fethullah Gülen’in kesinlikle Türkiye’ye iade edilmesi lazım. Bu kadar büyük olayların sorumlusu olarak görülüyorsa ve Fethullah Gülen ‘ben aklanmak istiyorum’ diyorsa gelip Türkiye’de bağımsız mahkemelerde yargılanmalıdır” dedi.

    CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, 15 Temmuz darbe girişiminde saldırıların hedefi olan ve 50 Özel Harekat polisinin şehit olduğu Gölbaşı Özel Hakerat Daire Başkanlığı’nı ziyaret etti. Kılıçdaroğlu’nu Ankara Emniyet Müdürü Celalettin Lekesiz, Özel Harekat Daire Başkanı Turan Aksoy ve Havacılık Daire Başkanı Uygar Elmastaşı karşıladı. Hayatını kaybeden polisler için başsağlığı dileyen Kılıçdaroğlu, Özel Harekat’ın simgelerinden olan ve saldırıda zarar gören kartal heykeline kırmızı karanfil bırakıp dua etti. Daha sonra zarar gören yerleri gezen Kılıçdaroğlu, yetkililerden olay günü ile ilgili bilgi aldı.

    Kılıçdaroğlu, ziyaretin ardından gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde gerçekleştirilen liderler zirvesine ilişkin değerlendirmeleri ve Başbakan Binali Yıldırım’ın yeni anayasa konusundaki açıklamalarına ilişkin görüşlerinin sorulması üzerine şunları söyledi:

    “Dün yapılan görüşme bizim demokrasi kültürümüz ve o kültürün gelişmesi açısından çok önemliydi. Türkiye bir devlet krizi yaşadı. Bir darbe girişimi söz konusu oldu ve dolayısıyla darbeye karşı hepimizin ortak tavır takınması, özellikle halkın bu konuda bütün duyarlılığını sokaklara çıkarak göstermesi çok önemliydi. Bu görüşmede muhalefet partilerine bilgi verildi ve aynı zamanda biz kendi görüşlerimizi ifade ettik. Anayasa konusunda yargı ile ilgili şikayetler bütün siyasi partilere gidiyordu. Yargı ile ilgili düzenlemelerin yargının bağımsızlığına ve tarafsızlığına gölge düşürdüğü, bunun değişmesi gerektiği bize ifade edildi. Bunu dün toplantıda yine ifade ettik ve görüş birliği sağlandı. Yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı konusunda anayasada yapılacak bir değişikliğe katkı vereceğiz. Umarım önümüzdeki günlerde siyasi partiler bir araya gelir ve bu sorunu çözmüş oluruz.”

    FETÖ lideri Fethullah Gülen’in Türkiye’ye iadesi konusundaki görüşlerinin sorulması üzerine Kılıçdaroğlu, “Fethullah Gülen’in kesinlikle Türkiye’ye iade edilmesi lazım. Bu kadar büyük olayların sorumlusu olarak görülüyorsa ve Fethullah Gülen ‘ben aklanmak istiyorum’ diyorsa gelip Türkiye’de bağımsız mahkemelerde yargılanmalıdır. Bu konuda iade talebinde bulunulması, bakanların oraya gitmesi bizim açımızdan son derece olumlu. Fethullah Gülen’in Türkiye’ye teslim edilmesi gerekiyor” değerlendirmesinde bulundu.