Etiket: lazer

  • Urartu Göz’de “Multidiode Lazer” tedavisi

    Van Özel Urartu Göz Merkezinde, kentte bir ilk olan Multidiode Lazer (Lazerle Gözyaşı Kanal Tıkanıklığı) tedavisi uygulanmaya başlandı.

    Açıklamalarda bulunan Urartu Göz Merkezi Başhekimi Op. Dr. Baran Bari İlhan, gözyaşı kanal tıkanıklığının ertelendikçe tedavisinin de zorlaştığını söyledi. Op. Dr. İlhan, Urartu Göz Merkezi’nde lazerle gözyaşı kanal tıkanıklığı tedavisinin uygulandığını ifade ederek, “Gözümüzün üst kısmında gözyaşı bezi var. Bu dışarıda gözümüzün içine girebilen yabancı cisimlerin temizlemesine kadar bir sıvı salgılar. Saç teli kadar ince kanal aracılığıyla burnumuza ve oradan boğazımıza sürekli bir akım halindedir. Bununla ilgili sıkıntılar en sık bebeklik çağında olmak üzere, orta ve ileri yaş bayanlarda daha fazla görülür. Diğer taraftan burun kemiğinde eğriliği olan, alerjisi olan insanlarda daha sık görülür. Sık enfeksiyon geçiren kişilerde de bununla ilgili şikayetler olabiliyor. Bazen kesin bir sebep olmadan da gözyaşı kanal tıkanıklığı olabiliyor” dedi.

    Lazerle yapılan operasyonların başarılı geçtiğini ifade eden İlhan, “Bebeklik çağında fark ettiğimiz kanal tıkanıklarında anneye birebir gösterdiğimiz bir masajla çoğunlukla geçebilen bir antibiyotik takviyesi yapıyoruz, ama asıl tedavici olan parmakla yapılan masajdır. Parmakla yapılan masajla geçmediği zaman kısa süreli bir anestezi verip operasyonla boruları patlatıp açıyoruz. Erteledikçe bu tedavi daha zahmetli hale geliyor. Ertelenen durumlarda lazerle yapılan kapalı yöntem ve açık yöntem olmak üzere multidiod lazer (DSR) ameliyatıyla açılabiliyor. Multidiod lazerle kanala girip bu ameliyatı yapabiliyoruz. Açık ameliyatta burun kemiği çıkarılarak yapılıyor, dikişler atılıyor ve hastada bir iz kalıyor. Lazerde ise dışarıdan kanal içinden gidiyor ve herhangi bir iz yapmıyor. 15 dakikalık operasyonla hasta gönderiliyor” şeklinde konuştu.

  • Uzmanından “Yazın lazer yaptırmayın” uyarısı

    Yaz aylarında istenmeyen tüylerden kurtulmak için lazer epilasyonun yapılmaması gerektiğini belirten Medikal ve Estetik Doktoru Sedef Önde, aksi takdirde deride kalıcı lekeler oluşabileceğine işaret etti.

    Havaların ısınması ve yazın gelmesiyle birlikte istenmeyen tüylerden kurtulmak için lazer epilasyonu tercih edenlere uyarılarda bulunan Diet-Time Kliniği Medikal Estetik Doktoru Sedef Önde, “Lazer epilasyon uygulamasından sonra güneşe çıkılırsa deride kalıcı lekeler oluşabilir. Bu nedenle yaz aylarında lazer epilasyon yapılmaması gerekir. Yaz mevsimini istenmeyen tüylerinden kurtulmuş olarak rahat geçirmeyi hayal edenlerin, lazer epilasyon yaptırmaya kış aylarında başlaması uygun olacaktır. Çünkü tam sonuç alabilmek için birkaç seansa ihtiyaç duyulmaktadır. Ancak, koltuk altı ve genital bölge gibi güneş görmeyecek vücut bölgelerine yazın da olsa lazer epilasyon uygulanmasında bir sakınca yoktur” dedi. Yaz biter bitmez lazerde yoğunluk yaşanacağını belirten Önde, şimdiden yaz sonu için rezervasyon yapmalarının uygun olacağını ifade etti.

  • Varislerde lazer ve köpük tedavisi

    Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Atilla Saraç, “Varisler tedavi edilmediğinde ciltte ülserlere, iyileşmeyen yaralara, kan pıhtılaşmasına yol açmakta ve tedavi oldukça zorlaşmaktadır. Bu nedenle varis yalnızca estetik açıdan değil, sağlık açısından da önlem almayı gerektirmektedir” dedi.

    VM Medical Park Samsun Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi Kliniği’nden Yrd. Doç. Dr. Atilla Saraç, varis hakkında bilgi verdi. Varisin, sadece estetik açıdan önlem almayı gerektiren bir hastalık olmadığını, tedavi edilmediği takdirde başka sağlık sorunlarını da beraberinde getireceğini söyleyen Yrd. Doç. Dr. Saraç, “Varisler tedavi edilmediğinde ciltte ülserlere, iyileşmeyen yaralara, kan pıhtılaşmasına yol açmakta ve tedavi oldukça zorlaşmaktadır. Bu nedenle varis yalnızca estetik açıdan değil, sağlık açısından da önlem almayı gerektirmektedir” diye konuştu.

    Lazer ve köpük tedavisinin avantajlarından bahseden Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Atilla Saraç , “Klasik varis ameliyatı yerine artık günümüzde lazer ve köpük tedavisi yöntemleri tercih edilmektedir. Çoğunluk olarak hastaların bacaklarındaki varisler yaygınsa lazer ve köpük tedavisi uygulanmaktadır. Köpük tedavisi için verilen ilaç, varis bulunan damarın büzülerek yok olmasını sağlar ve bunun sonucunda bir daha o damar da varis oluşmaz. Normal verilen sıvılar damar içerisinde kana karıştığından dolayı etkisini zamanla kaybeder fakat köpük tedavisi ile verilen ilaç o bölgede kalarak etkinliğini devam ettirmektedir. Köpük tedavisi poliklinik şartlarında yapılmaktadır. Hasta işlemden hemen sonra normal yaşantısına devam edebilir. Klasik ameliyata göre avantajlı olan bu yöntemde cerrahi kesi yapılmadığından hastanın hastanede yatmasına gerek kalmamaktadır. Klasik ameliyatlarda hastaya genel anestezi uygulanmakta ya da belden iğne yapılmaktadır. Bu durumda hasta 1-2 gün hastanede yatmak zorunda kalmaktadır. Lazer ve köpük tedavisinde ise lokal anestezi yapılmakta ve hasta çok daha çabuk iyileşip sosyal yaşantısına ve işine dönebilmektedir” şeklinde konuştu.

    Varislerin özellikle fazla ayakta kalındığında meydana geldiğini söyleyen Yrd. Doç. Dr. Atilla Saraç sözlerini şöyle tamamladı: “Sıcak havada bacaklarda ciddi ağrı, gerginlik, şişme, yanma, gece krampları, kaşıntı gibi şikayetlere yol açmaktadır. Günümüzde gelişen teknoloji ile birlikte lazer ve köpük tedavisi ile hasta ayaktan kolayca tedavi edilebilmektedir.”

  • Cilt sorunlarında ‘fraksiyonel karbondioksit lazer’ tedavisi

    Dermotoloji Uzmanı Dr. Yüksel Oltulu, derinin yenilenmesini sağlayan ‘fraksiyonel karbondioksit lazer’ tedavisinin, sivilce sonrası izlerin tedavisinde, yara, yanık, kesik izleri, çatlak, ince kırışıklıklar ve yüzeysel lekelerin giderilmesinde oldukça etkili bir yöntem olduğunu söyledi.

    Fraksiyonel karbondioksit lazer hakkında bilgi veren VM Medical Park Samsun Hastanesi Dermotoloji Kliniği’nden Uzm. Dr. Yüksel Oltulu, “Non ablatif yani deri bütünlüğünü bozmadan uygulanan yöntemlerden biri olan fraksiyonel lazer, bir süzgeç yardımıyla lazer enerjisinin deriye nüfuz ettirilmesi işlemidir. Süzgeçten geçirilmesinin amacı ise sağlam deri adacıkları bırakarak iyileşmenin süresini azaltmaktır. Fraksiyonel lazerlerde yüksek enerji, fraksiyone edilerek yani bölünerek mikroskobik sütunlar şeklinde cilt altına iletilir ve bu bölgede oluşturulan ısı nedeniyle doğal yara iyileşmesi, kollajen, elastin ve hyaluronik asit sentezi tetiklenerek yeni ve sağlıklı doku oluşması sağlanmaktadır. Doku onarılırken de cilt gerginleşip sıkılaşmakta ve çizgilerden arınmaktadır. Daha canlı ve genç görünümlü bir cilt elde edilmektedir” dedi.

    Fraksiyonel karbondioksit lazerin iz tedavisinde nasıl etki ettiğini anlatan Uzm. Dr. Oltulu, “Sivilce izlerinin derinlerine kadar inen lazer ışını sütunları sivilce ya da yara izlerindeki kötü şekilde iyileşmiş skar dokusunu buharlaştırarak eritir. Etraftaki hasar görmemiş cilt bu alanı hızlı bir şekilde yeni ve sağlıklı doku ile örter. Bu sayede her seansta sivilce izleri, sivilce lekeleri ya da yara izleri yavaş yavaş azalır. İşlem sonrası izleri azalmış ve yenilenmiş bir cilt ortaya çıkar” ifadelerini kullandı.

    Dermotoloji Uzmanı Dr. Yüksel Oltulu, fraksiyonel karbondioksit lazerin nerelerde kullanıldığına değindi. Dr. Oltulu, “Fraksiyonel karbondioksit lazer, akne (sivilce) izlerinde, yara, ameliyat, yanık ve jilet izlerinde, leke tedavilerinde(güneş lekeleri, sivilce lekeleri), gözenek küçültme, kırışıklık gidermede ve cilt çatlaklarının tedavisinde kullanılmaktadır” şeklinde konuştu.

  • Lazer teknolojisi ile prostat büyümesi kabus olmaktan çıkıyor

    Acıbadem Ankara Hastanesi Üroloji Kliniğinde uygulanan HoLEP yöntemi ile prostat büyümesi artık kabus olmaktan çıkıyor.

    İyi huylu prostat büyümesi, 50 yaşındaki erkeklerin yüzde 50’sini, 80 yaşındaki erkeklerin ise yüzde 90’ını etkiliyor. Erkeklerde yaygın bir şekilde görülen bu rahatsızlığın tedavisinde ise yeni yöntemler dikkat çekiyor. Acıbadem Ankara Hastanesi Üroloji Kliniğinde lazerle uygulanan HoLEP yöntemi ile hastalık tedavi ediliyor. Cerrahi yöntemler arasında son zamanlarda en sık kullanılan HoLEP yöntemi ile prostat tamamen çıkarılıyor ve böylece hastalığın bir daha tekrar etme riski en aza indirgeniyor.

    Tedavi edilmezse böbrekleri etkiliyor

    Prostat büyümesinin kişide yol açtığı en büyük sıkıntı, idrar yolunu tıkayarak akışı engellemesi. Tıkanıklığın derecesine bağlı olarak hastalarda idrar yapmayla ilgili bazı şikayetler ortaya çıkıyor. İdrar akım hızının azalması, güç idrara çıkma, kesik kesik yapma, tam boşaltamama, idrarda kan görülmesi, sık sık idrara çıkma hissi ve idrar kaçırma gibi şikayetlerden biri ya da birkaçına sahip olan hastaların hayat kalitesi düşüyor. Bununla beraber tedavinin geciktirilmesi de ciddi sağlık sorunlarına sebep oluyor. Örneğin idrar torbasının kasılma fonksiyonundaki bozulma ile idrar torbası idrarı tam olarak boşaltamıyor. İçeride kalan idrar ise tekrarlayan enfeksiyonlara ve böbrek fonksiyonlarında bozulmaya yol açıyor. Sonuç olarak BPH tedavi edilmezse hem hayat kalitesinde azalma hem de organlarda fonksiyon kayıpları ortaya çıkıyor.

    Prostat tedavisinde uygulanan yöntemler

    Acıbadem Ankara Hastanesi Üroloji Kliniğinin prostat tedavisinde uygulanan tedavi yöntemleri ise şöyle:

    “İyi huylu prostat büyümesinin tedavisinde tercih edilen ilk seçenek ilaçla tedavi. Ancak ilaç tedavisine cevap vermeyen kişilerde veya ilaca cevap verip ileride ilacın yetersiz geldiği kişilerde cerrahi yöntemlere başvurulabiliyor. İlacın yan etkileri nedeniyle sorun yaşayacak olanlar da tedaviden faydalanamıyor. Ayrıca prostat büyümesiyle birlikte mesanesinde taş bulunan, idrar yolu kanaması ya da iltihabı olan kişilerde de ameliyat gerekebiliyor. Transüretral prostat rezeksiyonu (TUR-P) denen ve yakın zamana kadar en çok kullanılan cerrahi yöntemde, elektrik enerjisi yardımıyla prostat dokusu içeriden yakılarak küçük parçalar halinde çıkarılıyor. İşlem sonrası hastanın en az 3-4 gün sondaya bağlı olması gerekiyor. Prostat büyüklüğü 100 gram ve üzeri olan hastalarda ise açık prostat ameliyatı uygulanabiliyor. Ancak iyileşme dönemi uzun ve kanama ihtimali yüksek bir ameliyat olduğundan günümüzde tercih edilme oranı giderek azalıyor. Son zamanlarda özellikle lazer teknolojisinin cerrahide yaygın olarak kullanılmaya başlamasının da etkisiyle prostat cerrahisinde de değişiklikler görülüyor. Amerika ve Avrupa’da son 10 yılda giderek yaygınlaşmış ve avantajları sebebiyle prostat büyümesi cerrahisinde altın standart olmayı başaran HoLEP’te prostat tamamen çıkarıldığından hastalığın bir daha tekrar etme ihtimali azalıyor. Tüm prostat boyutlarında uygulanabilecek yöntem, kan sulandırıcı ilaçlar kullanmak zorunda olan hastalar için de oldukça güvenli. Bu yöntemle ameliyat olanlar, diğer ameliyat yöntemleriyle karşılaştırıldığında bazı avantajlara sahip. Birincisi; prostat dokusu tam olarak çıkarıldığından hastalık yineleme riski yok denecek kadar az. İkincisi; ‘elektrik enerjisi ile yakma’ yerine ‘lazer ile ayırma’ prensibiyle yapıldığı için sondası çekilen kişi, idrar yaparken yanma hissi (disüri) yaşamıyor. Ayrıca ameliyatla çıkarılan dokularda yanma defekti oluşmadığı için, doku patologlar tarafından daha rahat inceleniyor ve olası kötü huylu oluşumların (malignite) gözden kaçma ihtimali azalıyor. Yöntem, sağlıklı dokuya etkisi 0.4 mm’den daha az olduğu için prostat kapsülü etrafından geçen ve cinsel fonksiyonları düzenleyen sinirlere de hasar vermiyor ve ameliyat sonrası sertleşme problemine neden olmuyor. HoLEP yöntemi, daha düşük kanama riski, daha kısa hastanede yatış süresi ve daha hızlı iyileşme süreci gibi avantajlar da sağlıyor.”