Etiket: Lansmanı

  • GRTC’nin ’devletin yeniden inşası’ adını taşıyan çalışmasının lansmanı yapıldı

    Küresel Araştırma Düşünce Merkezi, (GRTC) ’devletin yeniden inşası’ adını taşıyan çalışmasının lansmanını, Bağlarbaşı Kültür Merkezinde gerçekleştirdi.

    GRTC, 16 Nisan tarihinde referanduma sunulan anayasal değişiklik metninin analizini yapmaya ve sözü geçen tadilatın kamu yönetimi, Türk idari yapısı, yargı mekanizması, ekonomik ilişkiler, STK ve sivil toplumun inşası, ulusal güvenlik politikaları ve dış politikanın yeniden tanzimine dair tespit ettiği öneri ve beklentileri kamuoyuyla paylaştı.

    Yoğun bir ilgiye Karşılanan lansman programında devletin ve kurumların yeniden inşası hususunda sivil toplum kuruluşlarının farkındalık oluşturması ve yeni bir siyasal bilinç ihdas etmesi gibi önceliklerin bulunduğu belirtildi.

    GRTC Genel Başkanı Mustagfa Önsay, programda öne çıkan öneri ve beklentiler şöyle açıkladı: “Yeni sistemle birlikte Cumhurbaşkanlığı Merkez Teşkilatı Siyasi ve İdari Teşkilat olmak üzere iki ana yapı içinde ele alındı.Siyasi teşkilat içinde üç adet cumhurbaşkanlığı yardımcılığının ihdas edilmesi önerildi. Ayrıca Kamu Düzeni Bakanlığı, Sivil Toplum Bakanlığı gibi iki yeni bakanlığın eklenmesi, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın Çevre Şehircilik ve Yerel Yönetimler Bakanlığı’na dönüştürülmesi, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın Aile, Kadın ve Sosyal Politikalar Bakanlığı adı altında yeniden yapılandırılması, Ekonomi yönetiminin tek bakanlık altında toplanması ve son olarak Gençlik ve Spor Bakanlığının Gençlik ve Spor olmak üzere iki ayrı bakanlığa ayrılması tavsiye edildi.İdari teşkilat içinde ise Cumhurbaşkanlığı Müsteşarlığı’nın kurulması önerildi. Bu bağlamda Cumhurbaşkanlığı Müsteşarlığı’nın kamu yönetiminin izlenmesi, iyileştirilmesi ve yeniden yapılandırılması gibi teknik ve idari konularda çalıştırılması tavsiye edildi. Üst düzey kamu görevliliği kavramının devlet memurluğundan ayrılarak yeni bir konseptle tanımlanması, yeni bir memur kanununun hazırlanması tavsiye edildi. Milli İstihbarat hizmetlerinin yeni sisteme uygun olacak biçimde yeniden yapılandırılması tavsiye edildi. Yargı alanında yeni dönemde hukuk devleti ilkesi gereği yürütmenin kendi sınırları içinde görevini yerine getirmesi, yargının da yerindelik denetimi yapmadan kendini yürütmenin yerine koyarak karar oluşturmaması önerildi. Yeni dönemde ekonominin istihdam, yatırım, ticaret, finansman ve küresel piyasaları izleyebilen esnek, etkin ve verimli biçimde hem teşkilat, hem hukuk, hem de işlevsellik bakımından uygun hale getirilmesi tavsiye edildi. Çoğulcu ve katılımcı bir demokrasinin yeniden kurulabilmesi için yeni bir siyasi partiler kanununun ve seçim sisteminin geliştirilmesi tavsiye edildi.Etkin, verimli ve güçlendirilmiş bir yerel yönetimlerin merkezi yönetimle uyum içinde çalışmasını sağlayacak öneriler geliştirildi.Dış politikada hızlı ve etkin reflekslerde bulunabilmek için dış politika bürokrasisi yerel ve milli unsurlardan oluşturulmalıdır. Dış politikada parçalı karar alma sürecinden vazgeçilerek MİT, Genelkurmay ve Milli Savunma Bakanlığı ortak bir mekanizma oluşturarak karar alabilmelidir. Kimlik siyaseti ve romantik diplomasi yerine reel ve jeopolitik gerçekliğe dayalı ve toplumun hissiyatına bigane olmayan dış politika tercihine bırakmalıdır.”

    AK Parti İstanbul Milletvekili Metin Külünk’ün açılış konuşmasını yaptığı lansmanda, rapor tanıtımını GRTC Başkanı Mustafa Önsay yaparken, GRTC İdare Kurulu üyesi Prof. Dr. Hüsamettin İnaç’ın moderatörlüğünde Yrd. Doç. Dr Cantürk Caner, Rıza Saka, Ender Faruk Uzunoğlu ve Öğr. Gör. Yüksel Okşak’ın sunumlarıyla lansman tamamlandı.

  • Karbon Ayak İzi Envanter ve Analizi Projesinin lansmanı yapıldı

    Bilecik Belediyesi tarafından Karbon Ayak İzi Envanter ve Analiz Çalışması projesinin lansman toplatısı yapıldı.

    Bilecik Şeyh Edebali Kültür ve Kongre Merkezinde yapılan toplantıya, Bilecik Belediye Başkanı Selim Yağcı, Eskişehir Anadolu Üniversitesi Ekoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Cengiz Türe katıldı. Yapılan proje hakkında bilgi veren Bilecik Belediye Başkanı Selim Yağcı, ‘Bilecik Çevre Dostu Şehir’ sloganı ile bu yola çıktıklarını belirterek, “Bilecik Belediyesi olarak çevreci belediyecilik anlayışı ile birçok güzel ve anlamlı çalışmaya imza atmaya devam ediyoruz. Bu kapsamda, şehrimizin küresel ısınma ve iklim değişikliğindeki rolünü belirlemek ve bu etkiyi azaltmak üzere yapılması gereken çalışmalarının ilk etabı olan Karbon Ayak İzi Envanter ve Analiz Projesini, Başkanlık Danışmanımız ve Anadolu Üniversitesi Ekoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Cengiz Türe’nin katkılarıyla tamamladık. Aynı zamanda Türkiye Sağlıklı Kentler Birliği üyesi olan Bilecik Belediyesi, yaptığı Karbon Ayak İzi Envanter çalışması ile birliğe üye olan 64 belediye içerisinden sertifika almaya hak kazanan 8 belediyeden, 2 büyükşehirler dışında, il düzeyinde ilk belediye olmuştur. Peki Karbon Ayak İzi neyi ifade etmektedir? Bu özelikle kentlerdeki fosil kaynaklı enerji tüketiminden kaynaklanan başta karbondioksit olmak üzere sera gazlarının çevreye verdiği zararın uluslar arası bir ölçüsüdür. Günümüzde giderek etkisi artan küresel ısınma ve iklim değişikliğine neden olan bu durum, aşırı yağışlar, seller, kuraklıklar, sağlık ve sosyo ekonomik sorunları da beraberinde getirmektedir. Günümüzde giderek etkisini arttıran küresel ısınma ve iklim değişikliği, bir felaket senaryosu olmaktan çıkıp bilimsel bulgular ile kanıtlanmıştır. Sonuçları ise bütün dünyayı şu ya da bu şekilde etkileyecek bir risk unsuru haline gelmiştir. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın Antalya’da gerçekleştirilen 2015 G20 zirvesinde, Paris’te yapılan Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı için, iklim değişikliğine karşı mücadelede önemli ve başarılı sonuçların alınması gerektiği konusunda verdiği mesajda, bu konuya ülkemizin nedenli önem verdiğinin önemli bir göstergesidir. Çünkü bu amaca ulaşmak için, sahip olduğunuz değerleri ya da sorunları artık sadece anlatarak değil, dünyaca kabul gören ölçülebilir ve karşılaştırabilir yöntemlerle ortaya koyabilme kabiliyeti büyük önem taşımaktadır” dedi.

    “Bilecik 49 puanla ‘Risk Altında’ ki iller grubunda yer almaktadır”

    Başkan Yağcı, konuşmasında çevrenin önemine değinerek, “Özellikle belediyelerin kentsel politikalarını oluşturma ve yapacakları projelere destek bulma konusunda, bu verileri kullanma anlayışı ve kabiliyeti, hem ulusal hem de uluslararası arenada belediyecilik anlayışına bir marka değeri katmaktadır. Şehrimize yönelik olarak gerçekleştirdiğimiz bu çalışma ile barınma, ulaşım, sanayi ve tarımsal alandaki özellikle enerji kullanımı noktasında meydana çıkardığımız tabloyu ortaya koymaya çalıştık. Buna bağlı olarak önümüzdeki günlerde, kentimizdeki tüm paydaş kurumlarla birlikte yapacağımız çalıştayla, sürdürülebilir ve ekolojik bir kent olmanın temel unsurlarından olan Sürdürülebilir Enerji Eylem Planı(SEEP) ve İklim Değişikliğine Kentsel Uyum Eylem Planlarını (İDKUEP) geniş bir katılımla gerçekleştireceğiz. Böylece tüm kentsel aktivitelerimizde ekolojik bir anlayışla ve çevreye zarar vermeyecek biçimde şehrimizin büyüyüp gelişmesini sağlamayı hedeflemekteyiz. Çünkü bu dünya bizlere öncekilerden emanet olduğu gibi, bizim de kendimizden sonrakilere en güzel şekilde emanet etmemiz gerektiğinin bilincindeyiz. Yaptığımız Bilecik İl Merkezi Karon Ayak İzi Envanter ve Analiz Çalışmasına ilişkin elde edilen sonuçları detaylı olarak hocamız sizlere sunacak ama ben yine de kısaca sizlere özetlemek istiyorum. Hocamızın yaptığı çalışmalara göre kentimizin iklim değişikliği kaynaklı tehditlere karşı aldığı 49 puanla ‘Risk Altında’ ki iller grubunda yer almaktadır. Ancak bu bilgiler ışığı altında alacağımız önlemlerle bu risk puanı daha aşağılara düşüreceğiz. Türkiye’nin toplam sera gazı emisyonları 1990 yılında karbondioksit eş değeri cinsinden 187 milyon ton değerinden yüzde 110,4 artış ile 2013 yılında 459,1 milyon tona ulaşmıştır. Bilecik il merkezi kapsamında toplam değerlere baktığımızda 2015 yılı için tüm enerji türlerinden 2 milyon 212 bin 995,338 MWH’lik bir tüketime karşılık geldiği ve bunun karşılığında toplam 577 milyon 231 bin 948 ton-karbondioksit salımı gerçekleştiği belirlenmiştir. Bilecik il merkezinde kişi başına düşen enerji tüketimi 29,9 MWH, buna karşılık karbondioksit salım ise 7,7 ton- karbondioksit/kişi olarak gerçekleşmiştir. Türkiye’nin 2013 yılı kişi başı ortalamasının 5,9 ton-karbondioksit/kişi olduğu düşünülürse bu rakam ülke ortalamasının üstünde bulunmaktadır. Bu değer 2010 yılı verilerine göre OECD ülkeleri ortalaması olan 9,83 ton-karbondioksit/kişi değerinin altında olup, dünya ortalaması olan 4,29 ton-karbondioksit/kişi değerinin ise üzerindedir. İlde enerji tüketimine dayalı salım miktarları bu şekilde gittiği sürece, yüzde 0,48’lik oranla Bilecik, ülkenin toplan karbon salımına en küçük katkıyı yapan illerden biri olma özelliğini koruyacaktır” dedi.

    “Çevreyi hor gören, geleceği zor görür”

    Başkan Yağcı, konuşmasının sonunda, “Belediyecilik anlayışının giderek sürdürülebilir ve ekolojik kentlere doğru yön değiştirmeye başladığı bu günlerde, Bilecik Belediye olarak dünyada ve ülkemizde bu konuda öncülük eden belediyelerle aynı gelişmelere ve uygulamalara imza atmak, kentimiz için bir ekolojik kent değeri oluşturacaktır. Burada hepimize görev düşüyor. Çünkü Dünya’yı yaşanabilir halde aldık, daha yaşanabilir halde bırakmak çok hepimiz için çok önemli bir görev. Ben yıllar önce söyledim, ‘Çevreyi Hor Gören, Geleceği Zor Görür’ dedim. Çevremizi hor görmeye hakkımız yok, geleceğimizi görmek istiyoruz. Daha güzel bir dünyada yaşamak istiyoruz” ifadelerine yer verdi.

    “Bu sertifika Bilecik’in uluslararası tanınırlığı açısından önemli”

    Eskişehir Anadolu Üniversitesi Ekoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Cengiz Türe ise; Sağlıklı Kentler Birliği’nin 64 belediyesi olduğunu söyledi. 64 üye belediye içerisinde yalnızca 8 belediye bu sertifikayı almaya hak kazandığı anlatan Türe, “Bunlardan 2 tanesi Antalya ve Bursa Büyükşehir Belediyeleri. Onun dışındakiler 5 belediye ise; ilçe belediyesi. Sadece tek il olarak Bilecik Belediyesi bu sertifikayı almaya hak kazandı. Gerçekten bende bu nedenden dolayı Sayın Başkanımıza ortaya koyduğu fırsatlar için çok teşekkür ediyorum. Bunlar Bilecik’in uluslararası tanınırlığı açısından önemli. Belediyemize uluslar arası fonları kazandırmak adına önemli. Çünkü Dünya artık bunlarla ilgileniyor. Bütün belediyeler yol yapıyor, çöpleri alıyor, binalar yapıyor ama bunları yapan belediyeler farklılık yaratıyor. Kentleri için bir marka değeri yaratıyor. O nedenle bu sertifikaların önemli olduğunu düşünüyorum” dedi.

    Konuşmanın ardından Eskişehir Anadolu Üniversitesi Ekoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Cengiz Türe, slayt eşliğinde basın mensuplarına projenin detayları anlattı.

  • “Umudun ve Barışın Ana Şehri” Kilis’in reklam filmi lansmanı yapıldı

    Kilis Belediyesi tarafından Başbakanlık Tanıtma Fonu’nun katkılarıyla yaptırılan ‘Ana Şehir’ adlı reklam filmi, Suriye’de yaşanan dramın, Türkiye’nin ve Kilis’in bu konuda gösterdiği duyarlılık ve fedakarlığın Türk ve dünya kamuoyuna duyurulmasını için hazırlanan reklam filminin Lansmanı yapıldı.

    Aleaddin Yavaşça Kültür Merkezi’nde yapılan programa, Kilis Valisi İsmail Çataklı, Kilis Belediye Başkanı Hasan Kara, AK Parti Kilis milletvekilleri Reşit Polat, Mustafa Hilmi Dülger, Garnizon ve İl Jandarma Komutanı Jandarma Albay Gökhan Şahin, AK Parti Kilis İl Başkanı İzzet Toprak, daire amir ve müdürleri ile sivil toplum örgütü temsilcileri katıldı.

    Saygı duruşu ve İstiklal Marşının okunmasından sonra Kilis Belediyesi tarafından hazırlanan sinevizyon izlendi. Bilahare, televizyon kanallarında yayınlanan Umudun ve Barışın Ana Şehri” olduğunu anlatan reklam filmi hakkında çakın haber ve filmin gösterisi yapıldı.

    Kilis Belediye Başkanı Hasan Kara, yaptığı konuşmada, dünyanın en vahşi, en acımasız, en kötü olayına karşı 21. yüzyıl değil, dünya kurulduğundan bu yana yapılmamış bir şeyi Kilis’in başardığını ifade ederek, “Bu başardığımız şeyin gerekli bir şekilde anlatamıyoruz. Bakın kendi nüfusundan fazla bakın dünya göç tarihine baktığımız zaman her zaman savaş ve felaketlerle göç olmuştur. Ama hiçbir zaman kendi bulunduğu mekana kendi nüfusundan fazla insan gelmemiştir. Gelen noktalarda da müthiş bir toplumsal olaylar çıkmıştır. Bunun tek istisnası Kilis’tir. Kilis 5 yıldan beridir. Kendi nüfusundan fazla Suriyeli kardeşine ev sahipliği yapıyor. Evini, işini, aşını, her şeyini paylaşıyor. Ama burada Kilis, yediden 70’e, gencinden, yaşlısına, kadınından, erkeğine, emniyet müdüründen garnizon komutanına, milletvekilinden, sivil toplum örgütüne kadar, bütün siyasi partilerine herkes müthiş bir fedakarlık yapıyor. Ama bizim bir eksikliğimiz vardı, buz yaptığımız bu fedakarlığı, gerek Türkiye’ye gerekse dünyaya yeteri kadar anlatamadık. Adam 300 tane Suriyeli’yi alıyor, dünyayı velveleye veriyor. 500 tane Suriyeliyi alıyor, velveleye veriyor. Birkaç bin tane Suriyeli’yi alıyor, ülkeler, şehirler demiyorum. Dünyayı velveleye veriyorlar. Biz ise kendi nüfusumuzdan fazla Suriyeli’yi bakmamıza rağmen, biz bırakın dünyayı Türkiye’yi velveleye veremiyoruz. Şuanda ben inanıyorum ki, Almanya Başbakanı Merkel, Kilis’i sorsanız bilir. ABD Başkanı Obama’ya sorsanız Kilis’i bilir. Bir çok Avrupa Birliği ülkesi Kilis’i çok rahat biliyor. Kilis’in yaptığı fedakarlığın farkında ama biz bunu bir ileri aşamaya götürmemiz lazım, daha çok anlatmamız lazım, daha çok Kilis’i tanıtmamız lazım, ben şunu iddia ediyorum. 21. Yüz yılda Birleşmiş Milletler eğer dünyaya barışı, huzuru sağlamakla görevli bir kurumsa Birleşmiş Milletlerin girişine sadece şu yazılması yeterli Kili”i örnek alın” diye konuştu.

    “Umudun ve Barışın Ana Şehri” Kilis

    Kilis Belediyesi tarafından T.C. Başbakanlık Tanıtma Fonu’nun katkılarıyla yaptırılan ‘Ana Şehir’ adlı reklam filmi, Suriye’de yaşanan dramın, Türkiye’nin ve Kilis’in bu konuda gösterdiği duyarlılık ve fedakarlığın Türk ve dünya kamuoyuna duyurulmasını için hazırlanan reklam filmi hazırlandı.

    Kendi nüfusundan daha fazla Suriyeli’yi bir anne şefkatiyle bağrına basan Kilis, Türkiye’nin vicdani göçmen politikasının arkasındaki duygu ve düşünceyi Türk ve dünya kamuoyuna duyurmak amacıyla bir reklam filmi yaptırdı. Ülke geneline hızla yayılan iç savaş, milyonlarca Suriyeli vatanlarını terk etmeye mecbur bırakırken, sınır komşusu Türkiye onlara ilk kucak açan ülke oldu. Hükümetin başlattığı seferberliği yerel yönetimlerin de aynı hassasiyetle sahiplenmesi sayesinde ağırlığı yaşlı, kadın ve çocuklardan oluşan yaklaşık iki buçuk milyon mülteci insani koşullarda yaşama imkanına kavuştu. Türkiye bu özverili misafirperverliğiyle örnek bir ülke olurken Kilis, sınır tanımayan iyilik çabasıyla tüm dünyanın takdirini topladı.Suriye sınırında yer alan ve resmi kayıtlara göre 90 bin nüfusu olan Kilis, 130 bine yakın Suriyeli’ye kucak açtı. Yaklaşık 5 yıllık süreçte T.C. Hükümeti, Kilis Valiliği ve Kilis Belediyesi, ani nüfus artışı karşısında altyapı hizmetleri ve sosyal politikalar konusunda üstün bir başarı sergileyerek Suriyelilerin şehre ve hayata en kısa sürede adapte olabilmesini sağladı. Kilis halkı, misafirlerinin kendilerini evlerinde hissetmeleri için her türlü fedakarlığı yaptı. Bugün iki halkın huzur ve barış içinde yaşadığı, kayda değer asayiş sorunlarının görülmediği Kilis, bu örnek davranışıyla Nobel Barış Ödülü’ne de aday gösterildi. İç savaşın yıktığı umutları onarmanın sevgi ve şefkatle mümkün olabileceğini kanıtlayan Kilis, bu düşünce ve davranışını dünya kamuoyuyla paylaşıyor. Filmde, Suriyelilerin yaşadığı acılar, annesini kaybeden küçük bir Suriyeli kız çocuğu üzerinden anlatılıyor. Halep’te bir bombardımanda annesini kaybeden küçük kız, Suriyeli bir kafileyle geldiği Kilis’te, Kilisli bir kadını ölen annesine benzetiyor. Annesi olmadığını anlayınca bir hayal kırıklığı yaşamasına rağmen Kilisli anne ona gerçek annesi gibi kucak açıyor. Aslında Kilis, tüm Suriyelilere aynı şefkatle kucağını açıyor.

  • Ot Festivalinin Basın Lansmanı Yapıldı

    Düzce Belediyesi Kent Konseyi Kadın Meclisi üyeleri, Düzce Belediyesi Ogün Danış Sergi Salonunda bu yıl ikincisi düzenlenecek olan Tyche Ot Festivali’nin tanıtım lansmanını düzenledi.

    Düzce Belediyesi Kent Konseyi Kadın Meclisi üyeleri, bu yıl 6-7-8- Mayıs tarihlerinde ikincisi düzenlenecek olan Düzce Otları Tyche Festivalinin tanıtım lansmanını yaptı. Düzce Belediyesi Ogün Danış Sergi Salonunda düzenlenen tanıtım toplantısında üyeler Düzce’ye ait yöresel yemekleri de beğeniye sundu. Basın mensuplarının yoğun ilgi gösterdiği toplantıda konuşan Düzce Belediyesi Kent Konseyi Kadın Meclisi Başkanı Ulviye Dikmen, Düzce’yi kadınların değiştireceğine dikkat çekti.

    Basın açıklamasını yapan Düzce Belediyesi Kent Konseyi Kadın Meclisi Yönetim Kurulu Üyesi Selma Demirelli de üç gün sürecek festival hakkında bilgiler vererek “Programımızda herkesin rol almasını istedik. Düzce’de 22 Lehçe konuşulmakta ve birbirinden farklı etnik kökenler var. Yemekler kültürel farklılıkları da yansıtıyor. Yarışmamız olacak ve bunu 3 kategoride yapacağız. ‘Yöresel yemekler, annemizin ve kendimizin yarattığı yemekler’ yer alacak. Hedefimiz bunu uluslararası patent düzeyi haline taşımaktır. Yemek kültürümüzü de bütün Dünya’ya tanıtmak istiyoruz. 75 standımız ve stantlarda ikramlarımız olacak. Herkes kendi yöresinin yemeklerini tanıtacak” dedi. Toplantının sonunda tanıtım amaçlı sunulan yöresel lezzetler katılımcıların beğenisine sunuldu.

  • ‘Sekizinci Renk Otizm Farkındalık Projesi ‘ Lansmanı

    Sekizinci Renk Otizm Farkındalık Projesi Lansmanı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan’ın katılımlarıyla Haliç Kongre Merkezi’nde yapıldı.

    Haliç Kongre Merkezi’nde yapılan Sekizinci Renk Otizm Farkındalık Projesi lansmanına Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Sema Ramazanoğlu, Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin’in yanı sıra sanat camiasından çok sayıda isim katıldı.

    Otizm konusunda farkındalığın yüksek olmadığına dikkat çeken Emine Erdoğan, “Tüm çocuklarımızı kendilerinden farklı özelliklere sahip özel çocuklarla eşit koşullarda eğitim alma olgunluğuna ulaştırmamız gerekiyor. Ancak bu şekilde toplumun tüm farklılıklarıyla bir arada yaşama becerisini kazandırabiliriz. Özel çocuklarımıza da sosyal, kültürel ve ekonomik yaşama eşit bir şekilde katılım fırsatı verebiliriz. Bu onların en doğal ve anayasal hakkıdır. Son yıllarda otizmin görülme sıklığı oldukça artıyor. 1950’li yıllarda on binde bir görülürken şimdi her 68 çocuktan birisine otizm tespiti konuyor. Kanser gibi yaygın pek çok hastalıktan çok daha fazla görülme riski vardır. Ne yazık ki farkındalığımız o derece yüksek değil. Bu nedenle Hasan Kalyoncu Üniversitesi’nin öncülüğünde gerçekleştirilen bu proje son derece önemlidir. Bu alanda çalışma yapmış bütün sivil toplum örgütlerimize teşekkür ediyorum. Onlar olmasa bugüne kadar elde ettiğimiz farkındalık eksik kalırdı. Uzun yıllardır otizmli çocuklarımıza ve onların ailelerine verdikleri destek takdire şayandır’’ ifadelerini kullandı.

    Gaziantep’in otizm dostu kent ilan edildiğini vurgulayan Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin ise, “Gaziantep’i otizm dostu kent ilan ettik. Gaziantep otizm dostu kent ilan edilir edilmez önce çocuklarımızın sayısını çıkardık. Kaç otizmli çocuğumuz var. Bu çocukların farkındalığını bu şehre nasıl yayacağız. Otizmin ne olduğunu, nasıl bir farklılık olduğunu, nasıl özel ve güzel olduğunu, bu toplumun farkındalığını nasıl artıracağız. Gaziantep’in sokaklarında, caddelerin elimizde bayraklarla yürüdük. Çocuklarımızın bir adım bana at, ben sana koşarak geleceğim, beni fark et, benin tercihim değil, ben özel bir çocuğum diyerek toplumun bunu kabul etmesi gerekir’’ şeklinde konuştu.

    Otizmi toplum tarafından algılanarak sahiplenmesi gerektiğinin altını çizen Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu da, “Bir otistik çocuğu, ailesini tanımak insani değerlerin farklı boyutlarını, farklı renklerini anlayabilmek adına çok önemli olduğunu belki kısmen tanıyanlar fark edebilir ama bu akşam çok farklı boyutlarıyla burada olan herkes bunu çok daha iyi hissedecek. Sağlık Bakanlığı olarak sadece teşhis aşamasında değil bu alanın toplum açısından algılanması, toplum tarafından katkı sağlanması yönünde diğer bakanlarla birlikte önemli sorumluluklarımız olduğuna inanıyorum. Bakanlık olarak özellikle Milli Eğitim Bakanlığı, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ile birlikte sürece daha fazla katkı sağlamak, otistik çocuğun erken fark edilmesi, erken eğitime katkı sağlanması ve bu eğitim süreçlerini olabildiğince aileleriyle, sivil toplum örgütlerindeki gönüldaşlarla ve eğitim kurumlarımızla toplumun duyarlılıklarıyla çok daha sahiplenmeye dönüştüreceğimize inanıyorum’’ diye konuştu.

    Özel eğitimi bütün okullarda uygulanabilir hale getirdiklerini belirten Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Sema Ramazanoğlu ise, “Bir anne olarak mağdurlarımızın, hastalarımızın yaşadıkları sıkıntıları yüreğimde hissediyor, her ortamda yaşanan bu sıkıntılara ortak olmak için çaba sarf ediyorum. Milli Eğitim Bakanlığımızca otistik çocuklar eğitim programı hazırlanmış ve program talim ve terbiye kurulu tarafından onaylanmıştır. Kaynaştırma eğitimlerimizle çocuklarımızı rahatsızlık türü ve derecesine göre eğitim programına tabi tutulmakta ve kendilerine özgün uygun şartlarda sınavları gerçekleştirilmektedir. Bir bakıma özel eğitimi tüm okullarımızda uygulanabilir hale getirdik’’ dedi.

    Yapılan konuşmaların ardından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan katılımcılara günün anlam ve önemine ilişkin plaketleri takdim etti. Plaket takdiminin ardından törene katılan aileler ve çocuklar Mustafa Ceceli ve Nil Karaibrahimgil’in şarkılarıyla gönüllerince eğlendi.