Etiket: Kuruluşu

  • Jandarmanın kuruluşu helikopter, gösterisiyle kutlandı

    Tunceli’de jandarmanın kuruluş yıldönümünde helikopterler gösteri yaptı.

    Jandarma Teşkilatının 179. kuruluş yıldönümü nedeniyle İl Jandarma Komutanlığında tören düzenlendi. Tören Vali ve Belediye Başkanvekili Tuncay Sonel, Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Vedat Çolak, Cumhuriyet Başsavcısı Behçet İşlek, Vali Yardımcısı Akın Zor, 4. Komando Tugay Komutan Vekili Piyade Albay Ferudun Bircan, İl Jandarma Komutanı Albay Tekin Aktemur, Emniyet Müdürü Doğu Ateş, kurum amirleri, şehit yakınları, gaziler, askeri erkan ve aileleri katıldı.

    Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başlayan törende konuşan İl Jandarma Komutanı Albay Tekin Aktemur, “Türk Milleti’nin sonsuz güvenine mazhar olmayı başaran Türkiye Cumhuriyeti Jandarması kurulduğu günden bu yana günlük yaşamın her alanında ülkemizin her noktasında gece gündüz, soğuk sıcak, yağmur çamur demeden halkımızın hizmetinde olmuş bundan sonra da olmaya devam edecektir” dedi.

    Vali ve Belediye Başkan Vekili Tuncay Sonel de teşkilatın 179. Yıldönümünü kutlayarak başladığı konuşmasında, “Yüce rabbim ayağınıza taş değdirmesin. Yüce Rabbim yar ve yardımcınız olsun. Çünkü zor şartlarda görev yapıyorsunuz. Yeri geliyor yağmur altında sabahlara kadar günlerce bu memleket için bu vatan için bu topraklar için rengini şehitlerimizin kanından alan al bayrağımız için canınızı, kanınızı feda ediyorsunuz. Tüm jandarma mensuplarımızın bu özel ve güzel günlerini kutluyorum. Bu toprakları vatan yapan başta Cumhuriyetimizin kurucusu büyük önder Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere tüm şehitlerimizi, kahraman gazilerimizi şükranla, minnetle, özlemle, rahmetle anıyorum” diye konuştu.

    Sonel, konuşmasının ardından terörle mücadelede başarı gösteren askeri personele belge verilerek ödüllendirildi.

    Öğrencilerin müzik dinletisinin de yer aldığı kutlama programında Skorsky ve Cobra tipi helikopterlerin yaptığı gösteri izleyenlerden büyük alkış aldı.

    Mayın, mühimmat, uyuşturucu köpeklerinin gösterisi ve tören geçidinden sonra silah sergisinin gezilmesiyle sone erdi.

  • Türkiye’nin otomobili için şirket kuruluşu tamamlandı

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan öncülüğünde 2 Kasım 2017 tarihinde imzalanan protokol ile Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ve Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği koordinasyonunda Anadolu Grubu, BMC, Kök Grubu (İnan Kıraç), Turkcell ve Zorlu olarak güçlerini birleştirdiği Ortak Girişim Grubu’nun çalışmalarında önemli bir noktaya gelindi.

    Tüm dünyada rekabet edecek yerli bir marka yaratma hedefi ile çıkılan yolculukta, şirketin kuruluş ve ortaklık sözleşmeleri için imzalar 31 Mayıs tarihinde atıldı. Şirketin adı Türkiye’nin Otomobili Girişim Grubu Sanayi ve Ticaret A.Ş. olarak belirlendi. Anadolu Grubu, BMC, Kök Grubu, Turkcell ve Zorlu Holding’in payları yüzde 19’ar, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin payı da yüzde 5 olarak belirlendi.

    Şirketin başına dünyanın en başarılı Türk yöneticilerinden M. Gürcan Karakaş getirildi

    Küresel otomotiv dünyasının en başarılı Türk yöneticililerden biri olan M. Gürcan Karakaş Türkiye’nin otomobilinin başına getirildi. Gerek Türkiye gerekse uluslararası pazarlarda çok önemli başarılara imza atan M. Gürcan Karakaş’ın Türkiye’nin otomobilini dünyanın en önemli otomotiv şirketlerinden birisi yapma yolunda liderlik edecek. M. Gürcan Karakaş görevine 1 Eylül 2018 tarihi itibarıyla başlayacak.

    Tasarım ve mühendislik için temel adımlar atılıyor

    Yerli otomobil markasının oluşturulmasında büyük önem teşkil eden tasarım süreci başlatıldı. Tasarım sürecinde önemli yerli ve uluslararası isimlerin desteği alındı. Tasarımın 2019 sonunda çıkarılacak prototip araç ile halkımızın beğenisine sunulması hedefleniyor.

    Türkiye’nin otomobili geleceğin teknolojileri üzerine inşa edilip teknik özellikleri çağımızın tüm gereksinimlerini fazlasıyla karşılayacak

    Yeni nesil araçların temelini oluşturacak olan platformun çalışmalarına başlandı ve platform özellikleri çağın önemli teknolojileri olan elektrikli, bağlantılı ve otonom sürüş özellikleri göz önünde bulundurularak belirlendi. Uzun bir süredir Türkiye’nin beklediği Türkiye’nin otomobilini hayata geçirmek için çalışmalar tam kararlılıkla ve planlandığı gibi devam etmekte. Bundan sonraki süreçte, şirket için kilit diğer pozisyonlar doldurulacak, şirket içi yapılar oluşturulmaya başlanacak, mühendislik ve tasarım çalışmalarına hız verileceği belirtildi.

    Bakan Özlü: “Süratle tasarım ve üretim ile ilgili faaliyetlere başlayacağız”

    Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü, Türkiye’nin Otomobili Projesi’nin, Türkiye’nin teknolojik atılımına liderlik yapacağını ve diğer tüm sektörler için bir teknoloji platformu vazifesi göreceğini söyledi.

    Faruk Özlü, sözlerini şöyle sürdürdü: “Ortak Girişim Grubu tarafından finansal ve mali analiz çalışmalarını ve Şirketleşme sürecine ilişkin işlemleri tamamladık. Şirketin yol haritasını belirledik ve Genel Müdürümüzün atamasını gerçekleştirdik. Kendisine yeni görevinde başarılar dilerim. Türkiye’nin önde gelen 5 şirketi ve Türk Özel Sektörü’nün temsilcisi Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile birlikte Bakanlığımızın da desteğiyle bundan sonraki süreç daha hızlı ilerleyecektir. Süratle tasarım ve üretim ile ilgili faaliyetlere başlayacağız. Bu yalnızca bir otomobil üretme projesi değil aynı zamanda fikri mülkiyet hakları bize ait olan, markasıyla, tasarımıyla, yazılımıyla ve teknolojisiyle yerli bir atılımın önemli bir basamağıdır. Bu iş, ileri teknolojidir, teknolojik dönüşümdür.

    Türkiye’nin otomobili; büyük ve güçlü Türkiye hedefimizin önemli halkalarından biridir. Yerli otomobilimiz; mutlak surette teknolojinin ve çağın bütün gereklerine cevap verecek ve bizi küresel piyasalarda başarıyla temsil edecektir. Hükümet ve Bakanlık olarak; Ar-Ge, tasarım ve üretim faaliyetleri başta olmak üzere, gerekli desteklerin sağlanması ve Türkiye’de elektrikli araçlarla ilgili altyapının kurulması için gerekli düzenlemeleri yapacağız. Büyük bir inançla, projeye dört elle sarılan Ortak Girişim Grubundaki firmalarımıza ve TOBB’a çok teşekkür ediyorum. Bu büyük teknolojik atılım projesini, başından beri destekleyen ve himaye eden Cumhurbaşkanımıza teşekkürü bir borç biliyoruz”.

    Hisarcıklıoğlu: “Şirket hissedarı olarak projenin başarısı için azimle çalışmaya devam edeceğiz”

    Kurulan şirketin hayırlı olması temennilerini ileten TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, “24 Mayıs 2017 tarihinde gerçekleştirdiğimiz 73’üncü TOBB Genel Kurulu’nda Cumhurbaşkanımızın bize verdiği görev neticesinde, Türkiye’nin bu hayalini hayata geçirebilmek ve beş babayiğidimizi bir araya getirmek için bugüne kadar yoğun bir mesai yürüttük. İlk adımı finansal ve teknik fizibiliteyi hazırlamak üzere 2 Kasım 2017 tarihinde İşbirliği Protokolü’nü imzalayarak attığımız bu yolculukta bugün şirket kuruluşu aşamasına ulaşmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Projede şu ana kadar üzerimize düşen görevi yerine getirmekle birlikte, bugünden sonra da 1,5 milyon üyemizi temsilen şirket hissedarı olarak projenin başarısı için azimle çalışmaya devam edeceğiz. İlk günden bu yana desteklerini esirgemeyen Cumhurbaşkanımıza, Başbakanımıza, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanımıza ve bizimle üreten Türkiye vizyonunu paylaştıkları için tüm ortaklarımıza teşekkür ederim” dedi.

    Özilhan: “Yerli üretimi her zaman stratejik önceliklerimiz arasında tutuyoruz”

    Türkiye’nin otomobili projesi için yapılan çalışmaların somutlaşmasından mutluluk duyduklarını belirten Anadolu Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Tuncay Özilhan, “Türkiye’nin en önemli sınai gruplarından biri olarak, yerli üretimi her zaman stratejik önceliklerimiz arasında tutuyoruz. Bu değerli projenin sadece üretim açısından değil, aynı zamanda oluşacak ekosistem ile ekonomi, teknoloji ve istihdam açısından da ülkemize önemli kazanımlar getireceğine inanıyoruz. Türkiye’nin otomobili projesinin sürdürülebilir sonuçlar üreterek, ülkemizin ve ekonomimizin gücüne güç katmasını diliyorum” dedi.

    Sancak: “Ülkemize hayırlı olmasını diliyorum”

    BMC Yönetim Kurulu Başkanı Ethem Sancak da “2017 sonunda Milli Otomobil Ortak Girişim Grubu olarak yola çıktığımız günden buyana geçen 5 aylık sürede hızlı ve etkin bir çalışma ile hem 10 yıllık detaylı yol haritamızı ve iş planımızı belirledik, hem finansal fizibilitemizi tamamladık, hem de icranın liderliğini yapacak Genel Müdürümüzü aramıza kattık. Tamamlanan bu başarılı ve uyumlu çalışma dönemi için, Cumhurbaşkanımız başta olmak üzere, Bilim ve Sanayi Bakanımıza; TOBB’a ve ortaklarımıza şükranlarımı sunuyorum. Ülkemize hayırlı olmasını diliyorum. Yerli ve Milli Sanayii anlayışını misyon edinmiş BMC markamız, 54 yıllık otomotiv deneyimi ve bugün 2 bin 300 çalışanı ile ülkemizin ve projemizin hizmetinde olacaktır” dedi.

    Kıraç: “Türkiye’nin Otomobili Ortak Girişim Grubu’nun sürekliliğine olan inancımızı bu imza ile taçlandırıyoruz”

    Kök Yönetim Kurulu Başkanı İnan Kıraç ise “Yıllar içinde pek çok zorlukları aşan Türk otomotiv sanayi ve yan sanayii gerek üretim gücü gerekse toplam ihracatıyla, örnek gösterilen çok yüksek bir noktaya geldi. Böylesi güçlü bir konuma erişmişken Türkiye’mizin, kendi markasını, yabancı bir ortağa ihtiyaç duymadan, kendi imkânlarıyla da yapabilecek seviyede olduğunu ısrarla söyledim. Türkiye’nin Otomobili Ortak Girişim Grubu’nun sürekliliğine olan inancımızı bu imza ile taçlandırıyoruz. Türkiye’nin kendi markasıyla da küresel arenada yer alabilmesini gönülden diliyor ve bunun için var gücümüzle çalışmaya devam edeceğimizi bizzat vurgulamak istiyorum” dedi.

    Akça: “Gürcan Karakaş’a da bu önemli görevinde başarılar diliyorum”

    Turkcell Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Akça, “Turkcell olarak, Türkiye’yi teknolojide tüketen değil, üreten ülke konumuna taşıyacak işler yapmak en büyük hedefimizdir. Bu kararlılıkla ve çeyrek asırlık teknoloji birikimimizle Cumhurbaşkanımızın himayelerinde yola çıkan Türkiye’nin Otomobili Ortak Girişim Grubunda yerimizi aldık. Dünyanın ilk dijital operatörü olarak otomotiv, sağlık, eğitim, finans gibi farklı alanlarda da katma değerler üretmeye devam ediyoruz. Bugün, bu tarihi projede ‘dönüm noktası’ denebilecek bir adım atarak üretimi gerçekleştirecek şirketin kuruluşunu ve şirketin üst yöneticisini kamuoyuna duyuruyoruz. Ülkemiz için hayırlı, uğurlu olmasını temenni ediyor, Gürcan Karakaş’a da bu önemli görevinde başarılar diliyorum. Yerli otomobil fikrinin sahibi ve lideri Cumhurbaşkanımıza, projenin çalışmalarında hep yanımızda olan Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanımıza, Türkiye’nin otomobilinin üretilmesi için birlikte yola çıkan Ortak Girişim Grubu’ndaki yol arkadaşlarımıza teşekkür ediyorum. Projeye göstermiş oldukları yakın ilgi dolayısıyla medyamızın değerli mensuplarına ve desteğini daima yanımızda hissettiğimiz milletimize de teşekkür ediyorum” dedi.

    Zorlu: “Türkiye’nin otomobili projesi hızlı ve en verimli şekilde hayata geçecek ve dünyada da örnek gösterilecek”

    Yerli otomobil projesini Türkiye’nin sanayisinin gücünün ve geleceğin teknolojilerinde söz sahibi olma idealindeki kararlılığının göstergesi olarak tanımlayan Zorlu Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Nazif Zorlu şöyle konuştu: “Zorlu Grubu olarak; yerli sanayiye ve geleceğin akıllı teknolojilerine yatırım yaparak büyümeyi hedeflerken; bu projenin parçası olduğumuz için büyük memnuniyet ve gurur duyuyoruz. Zorlu Holding’in teknolojide ve sanayideki bilgi birikimi, insan kaynağı ve gücü her zaman bu projenin hizmetinde olacaktır. İnanıyorum ki; Cumhurbaşkanımızın liderliğinde, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımız ve TOBB’un destek ve koordinasyonunda, bugüne kadar yurt dışında benzer alanlarda çalışmış, bilgi ve deneyim kazanmış Gürcan Karakaş gibi değerli bir ismin de projeye katılımıyla birlikte, Türkiye’nin otomobili projesi hızlı ve en verimli şekilde hayata geçecek ve dünyada da örnek gösterilecek”.

    Türkiye’nin otomobilinin direksiyonuna geçen M. Gürcan Karakaş kimdir?

    Hayalindeki mühendislik eğitimini ODTÜ Makine’de aldı dünyanın önde gelen Türk yöneticilerinden olan Gürcan Karakaş, 1965 Antalya Akseki doğumlu. İlk ve ortaokulu Almanya’da tamamladıktan sonra liseyi Ankara’da bitiren Karakaş, lise öğreniminden sonra Orta Doğu Teknik Üniversitesi Makine Mühendisliği bölümünden başarı ile mezun oldu. Mezuniyetten bir gün sonra Aselsan’da tasarım mühendisi olarak iş hayatına başladı. İki sene sonra, 1990 yılında çok büyük başarılara imza atacağı Bosch Türkiye’ye geçti. Bosch Türkiye ve Almanya’da kariyer basamaklarını hızlıca tırmanarak 1997 yılında Bosch Türkiye’nin satış direktörü oldu.

    Bosch Türkiye’yi daha da ileriye taşıdı

    İki yıl genel müdür yardımcılığı görevini sürdürdükten sonra 2004 yılında Bosch Türkiye’nin başına geçti. Bu süre zarfında 600 milyon euroluk bir yatırım ile ürün geliştirme biriminin büyütülmesine ve satış ağının yeniden şekillendirilmesine liderlik etti. M. Gürcan Karakaş yönetiminde 9 bin 600 çalışanlı Bosch Türkiye senelik 1,5 milyar euroluk bir ciroya ulaştı. 3 yıl sonra 2007 yılında Bosch Küresel’de, grubun en kârlı iş birimi olan Otomotiv Satış Sonrası Hizmetleri’nde tüm dünya için satış ve pazarlama sorumlusu oldu. Dünyanın en büyük otomotiv servis ağı olan Bosch Car Service’i yeniden yapılandırarak veriminin önemli derecede artırılmasına liderlik etti.

    Bosch Otomotiv Stratejileri Bölümü’nde elektrikli ve bağlantılı araçlar konularında görev aldı

    Bosch’un mobilite çözümlerinin dönüşümünde ve yol haritasının belirlenmesinde önemli rol aldı. Son 5 senedir Bosch’un stratejik olarak önemli kollarından biri olan 18 bin çalışanlı ve 4 milyar euro cirolu Elektrikli Tahrik Sistemleri’nde icra kurulu üyeliği, satışı ve pazarlama iş birimi sorumluluğunu başarıya üstlenmektedir. Son 10 yılda geldiği her pozisyonda ilk yabancı olmayı başaran M. Gürcan Karakaş edindiği yüksek tecrübeyle Asya’da zorlu projeler için ilk akla gelen isim oldu. Kendisine bağlı olarak çalışan Kore’de bir ve Çin’de iki tane ortak girişimin yönetim kurulu başkanlığını başarıyla yürütmekte. 2011 yılında saygın Alman Ekonomi gazetelerinden Handelsblatt’ın yaptığı araştırmada Almanya’nın en büyük 30 şirketini yönetmeye aday 100 yöneticiden biri olarak seçildi.

    Karakaş: “Türkiye’nin Otomobili Projesi Türkiye için büyük bir fırsat”

    Projenin Türkiye için makroekonomik gerekliliğin yanında ileri teknoloji projesi olmasından dolayı stratejik olarak çok önemli olduğunu ve doğru bir proje olduğunu belirten Gürcan Karakaş, “Son 12 yıldır otomotiv teknolojilerinin içinde aktif rol alıyorum. Teknolojideki gelişim klasik otomobili bir mobilite ekosistemine dönüştürecek. Projemizdeki yüksek motivasyon ve kararlılığı, ülkedeki büyük potansiyelin kullanımıyla birleştirdiğimizde küresel pazarda söz sahibi olunacağına kesin gözüyle bakıyorum. Türkiye’de doğdum, büyüdüm, bu ülkede okudum. İş hayatına Türkiye’de adım attım. Bu projeyle, küresel pazarlarda edindiğim bilgi birikimimi ve tecrübemi ülkeme aktarabilme fırsatım olduğu için çok mutluyum. Emin olun Türkiye, küresel ortamda rekabet edebilen bir marka ve otomobilden daha fazlasını yapacak” dedi.

  • Türkiye’nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu listesine Trabzon’dan iki firma girdi

    Türkiye’nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu listesine Trabzon’dan iki firma girdi.

    2017 yılı Türkiye’nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu listesi açıklandı. Trabzon Ticaret ve Sanayi Odası üyesi Özgün Gıda San. ve Tic. Ltd. Şti 319. sırada, Arslantürk Tarım Ürünleri Sana. İhr. Ve ith. AŞ. ise 402. sırada yer aldı.

    İstanbul Sanayi Odası tarafından açıklanan liste, üretimden net satışlara göre yapılıyor. Buna göre 2017 yılında Özgün Gıda 502 milyon 743 bin TL, Arslantürk Tarım Ürünleri ise 391 milyon 908 TL üretimden satış gerçekleştirdi. 2017 sonuçlarına göre Türkiye’nin en büyük şirketi yine TÜPRAŞ oldu. TÜPRAŞ’ın üretimden satışları 51,1 milyar lira seviyesinde bulunuyor.

    Trabzon Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı M. Suat Hacısalihoğlu, Türkiye’nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu listesine Trabzon’dan giren Özgün Gıda ve Arslantürk Tarım Ürünlerini kutladı. Hacısalihoğlu, Trabzon’un Türk fındığının yüzde 10’unu üretmesine karşın yaklaşık yüzde 40’ını işleyerek ihraç etme başarısı gösterdiğini ifade etti. Hacısalihoğlu, ilde kurulu modern fındık fabrikalarının Trabzon’u fındık sanayisi ve ihracatında dünyaca ünlü bir merkez haline getirdiğini kaydetti.

  • Kahramanmaraş’tan 10 şirket en büyük 500 sanayi kuruluşu listesinde

    Kahramanmaraş Ticaret ve Sanayi Odası (KMTSO) Yönetim Kurulu Başkanı Serdar Zabun, 500 Büyük Sanayi Kuruluşu araştırmasında Kahramanmaraş’tan listeye giren şirketleri tebrik ederek “Büyük şirketlerimiz güçlendikçe istihdam ve ihracatımız da aynı oranda gelişiyor” dedi.

    İstanbul Sanayi Odası’nın (İSO) 1968 yılından bu yana aralıksız gerçekleştirdiği ve sektör için en değerli verileri oluşturan “Türkiye’nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu-2017” araştırmasının sonuçları açıklandı.

    İSO 500’ün illere göre dağılımında ise Kahramanmaraş’tan 10 şirket listede yer aldı. Şirketlerin toplam cirosu ise 6,1 milyar liraya ulaştı.

    KMTSO Başkanı Serdar Zabun, Kahramanmaraş’ın 19 milyar liralık ticaret hacmi ile Türkiye’nin en önemli sanayi şehirleri arasında yer aldığını belirterek, “Ekonomik kalkınma ve zenginleşmeyi sağlayarak sürdürülebilir hale getirmenin tek yolu ileri teknoloji ve yüksek katma değerli üretimdir. Yüksek katma değerli üretimi de büyük şirketlerimizi artırarak sağlayabiliriz” dedi.

    Büyük şirketlerin güçlenmesiyle birlikte istihdam ve ihracatta Kahramanmaraş’ın gelişme kaydettiğine dikkat çeken Zabun, “Bugün, Türkiye’nin gücüne güç katan şirketlerimiz, yaptıkları yatırımlarla, oluşturdukları istihdamla mukaddes bir görev icra ediyorlar. Üretim ve ticarette başarı hikayeleri ile girişimciliğin gelişmesine önderlik ediyorlar. Bu başarıların mutlaka devam etmesi gerektiğine inanıyorum. Kahramanmaraş çok yatırımcı bir kent. Devam eden özel sektör yatırımları ile ISO 500’deki şirketlerimiz artacaktır. Listeye girme başarısını gösteren ve Kahramanmaraş’ı gururlandıran şirketimize tebrik ve teşekkürlerimi sunuyorum” diye konuştu.

    Kahramanmaraş Ticaret ve Sanayi Odası’nın bugün Türk iş dünyasının en seçkin, en güçlü temsilcileri arasında yer aldığına değinen Zabun, şunları kaydetti:

    “İmalat ve hizmet sektörleriyle, meslek komiteleriyle, meclisi ve yönetimiyle, hepimizin büyük emekleriyle bugün Kahramanmaraş Ticaret ve Sanayi Odası, kent ekonomisinin büyümesi, küresel rekabette, yatırım ve ticarette, daha güçlü bir yapıya kavuşması için 10 bin üyesine eşit ve kaliteli hizmet anlayışıyla yoluna devam ediyor.”

  • BDDK Başkanı Akben: “Milli derecelendirme kuruluşu için çalışmalar tamamlandı”

    Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu (BDDK) Başkanı Mehmet Ali Akben, “Sınai Kalkınma Bankası tarafında bir çalışma grubu oluşturuldu. Bizim de desteğimizle bu çalışmalar tamamlandı. Derecelendirme notlarının etkin kullanımıyla birlikte kurumsal şirketlerin Türk lirası borçlanmalarında müşteri kredibilitesine göre değişen skalada risk ağırlandırılması yapılabilecek” dedi.

    İstanbul Ticaret Üniversitesi İtibar ve Derecelendirme Uygulama ve Araştırma Merkezi tarafından İstanbul Ticaret Üniversitesinin Sütlüce’deki kampüsünde ‘Kredi Derecelendirmede Uluslararası Tecrübeler ve Milli Derecelendirme Yaklaşımları Semineri’ ve ‘Yükselen Piyasa Ekonomilerinde Rating Uygulamaları: Çin Örneği Çalıştayı’ gerçekleştirildi. Programa İstanbul Ticaret Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nazım Ekrem, İstanbul Ticaret Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkan Vekili Hasan Erkesim, BDDK Başkanı Mehmet Ali Akben, Türkiye Bankalar Birliği (TBB) Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Aydın, Borsa İstanbul Yönetim Kurulu Başkanı Himmet Karadağ, Türkiye Sermaye Piyasaları Birliği (TSPB) Yönetim Kurulu Başkanı İlhami Koç, United Credit Ratings Co. Ltd Başkan Yardımcısı Dr. Jenny Al Renzhi, United Credit Ratings Co. Ltd Genel Müdür Vekili Xiang Ding ve United Credit Ratings Co. Ltd Ülke Risk Bölümü’nden Mark Yaning Zhai ile birlikte geniş bir davetli topluluğu katıldı.

    Programda konuşan Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu Başkanı Mehmet Ali Akben, derecelendirme kuruluşlarına yönelik güven probleminin olduğunu söyleyerek, “Dünyada bağımsız derecelendirme ürünleri ağırlıklı olarak sermaye piyasalarının borçlanma araçları, ihraçlarıyla ülke risklerinin ölçümlenmesinde kullanılıyor. Fakat bunların ne kadar güvenli olduğunu ve ne kadar doğru ölçümlendiğini günlerce tartışıyoruz. Örneklerinden de gördüğümüz gibi bunlara güven konusunda problemlerimizin olduğu aşikâr. Hatta biz yaptığımız toplantılarda uluslararası kuruluşlardan ve bankalardan bize gelen ziyaretlerde bu konunun rating şirketlerine bırakılmayacak kadar önemli olduğunu kendilerinin bunu ayrıca yaptıklarını ve kendi değerlendirmelerini esas aldıklarını biliyoruz ve görüyoruz” diye konuştu.

    “Milli derecelendirme kuruluşu için çalışmalar tamamlandı”

    Akben, milli derecelendirme kuruluşuna ihtiyaç olduğunu ve Sınai Kalkınma Bankası ile bir çalışma grubu oluşturulduğunu ifade etti. Çalışmaların tamamlandığını belirten Akben, şöyle konuştu:

    “Ülkemizde mevcut durumda ülke derecelendirmesinde kapsamında tanımış olduğumuz 5 derecelendirme kuruluşu bulunmakta ve mevcut durumda da bankalarımız tarafında kullanılacak bir milli derecelendirme kuruluşuna ihtiyaç olduğunu görmekteyiz. Bu kapsamda Bankalar Birliğiyle birlikte çalıştık; Sınai Kalkınma Bankası tarafında bir çalışma grubu oluşturuldu. Bizim de desteğimizle bu çalışmalar tamamlandı. Derecelendirme notlarının etkin kullanımıyla birlikte kurumsal şirketlerin Türk lirası borçlanmalarında müşteri kredibilitesine göre değişen skalada risk ağırlandırılması yapılabilecek. Kredi derecelendirme notları bankaların merkezi yönetim, bankalar ve kurumsal yönetim portföylerine ilişkin sermaye yeterliliği hesaplanmasında da kullanılacaktır.”

    “Doğru risk ölçümü yapılabilecek, bankaların sermaye gereksiniminde tasarruf sağlayacak”

    Milli derecelendirme kuruluşuyla birlikte bankaların sermaye risklerini daha doğru hesaplayabileceğini ve sermaye gereksiniminde tasarruf sağlayacağını söyleyen BDDK Başkanı Mehmet Ali Akben, “Merkezi yönetim ve bankalar portföylerinde Türk lirası borçlanmalarda derecelendirmeden bağımsız risk ağırlıkları uygulayabilirken kurumsal kredi portföyünde Türk lirası borçlanmalarda ülkemizde hiçbir kurumsal firmaya yüzde 100’den daha düşük bir risk ağırlığı uygulanmamakta. Bu da riskin gerçeğe uygun ölçümünü engellemektedir. Etkin derecelendirme doğru risk ölçümüyle bankalar sermaye gereksinimlerini daha doğru ve hassas hesaplayabileceklerdir. Yapmış olduğumuz çalışmalarda beklenen milli derecelendirme kuruluşu derece notlarının kullanımıyla bankaların sermaye gereksiniminde tasarruf sağlayacağı yönündedir” ifadelerini kullandı.

    “Derecelendirme kuruluşlarının kararlarında siyasi taraf çok daha fazla ön plana çıkıyor”

    Akben, derecelendirme kuruluşlarının siyasi kararlar verdiğine vurgu yaparak, derecelendirme şirketinin hemen kurulması gerektiğine işaret etti. Akben, “İkinci önemli nokta bu kuruluşun bağımsız bir yapıda tesis edilmesi, bunu teminen ortaklık yapısının çokluğu ve tüm paydaşlarının katılımıyla gerçekleştirilmesi önem arz etmektedir. Bildiğiniz gibi her bir not açıklamasında geçen hafta biliyorsunuz bir şirket Türkiye ile ilgili notlarını açıkladı. Devamlı tartıştığımız konu bu. Tabii ki bunun teknik tarafı mutlaka var ama gördüğümüz kadarıyla bunun siyasi tarafı çok daha fazla ön plana çıkıyor. Bunu tartışmaya gerek görmüyoruz. Türkiye’deki ekonominin yüzde 85’ini kaplayan bankaların durumları ortada. Geçen hafta açıklandığı gibi yine bankaların karlılık oranları son yılların belki de bugüne kadar en önemli seviyede bir Ocak rakamına ulaştı. Gecikmiş alacak oranlarımız 3’ün altında ve yönetilebilir bir seviyede. Borsa’ya girişler ve son zamanlardaki rakamlar ortada. Diyorsunuz ki; ‘Her şey iyi güzel görünüyor peki bu notlar ne?’ Bundan dolayı da bu derecelendirme şirketinin hemen kurulması önem arz etmektedir” şeklinde konuştu.

    “Gelirimizi 20 bin doların üzerine çıkarmaya bankacılık sektörü olarak kararlıyız”

    Türkiye Bankalar Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Aydın da, ulusal derecelendirme kuruluşu kurulması projesine başladıklarını ve geliri 20 bin doların üzerine çıkarmaya kararlı olduklarını ifade ederek, şöyle konuştu:

    “Bankalar Birliği olarak ülkemizdeki derecelendirme şirketlerinin çoğalmasını temin etmek, daha rekabetçi bir ortamın oluşmasını sağlamak, bankaların sermaye yeterlilik rasyosunun hesaplanmasına imkan veren ulusal inisiyatifleri doğru kullanmak, bankaların şirketler için verdikleri notları daha uyumlu hale getirmek, risk yönetim uygulamalarını iyileştirmek, kredi şirketlerinin notları kullanılarak sermaye yeterliliği rasyosunun daha hassas ölçülmesine destek olmak ve sermaye piyasasının gelişmesine katkı sağlamak amacıyla ulusal derecelendirme kuruluşu kurulması projesine başladık. Bu konuda Türkiye Sınai Kalkınma Bankasına bir rapor hazırlattık. Çok sayıdaki kurumun görüşleri alındı ve değerlendirildi. Rapor, görüş ve değerlendirmelerini almak amacıyla Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kuruluna gönderildi. BDDK’nın yönlendirmesini aldıktan sonra somut adımlar atmaya başlayacağız. Tüm çabamızla ekonomimizi büyütmeye ve gelirimizi 20 bin doların üzerine çıkarmaya bankacılık sektörü olarak kararlıyız.”

    “Rating kuruluşları özellikle Türkiye’de güvenini kaybetmiş durumdalar”

    Borsa İstanbul Yönetim Kurulu Başkanı Himmet Karadağ, derecelendirme kuruluşlarının piyasada ana parametrelerde dikkate alınmadığını belirterek, “Finans sektöründe en temek problem güven. Güvenin de en temel besleyicisi sürdürülebilirlik ve öngörülebilirlik. Rating kuruluşlarının da temelde yaptığı bu. Mevcut stok değeri olarak maalesef konvensiyonel rating kuruluşları özellikle Türkiye’de güvenini kaybetmiş durumdalar. Zaten uygulamada BDDK Başkanımız ve TBB Başkanımız da biliyor; piyasada ana parametre olarak dikkate alınmıyorlar. İnsanlar biraz daha güvenilir alternatif yaklaşımları deniyorlar. Finansal yatırımcılar mutlaka yatırım yapmadan önce o finansal aracın, şirketin veya ülkenin kendi anladıkları dilden, kendi anladıkları finansal tablolar ile risklerinin ölçülmesini ve değerlendirmesini istiyorlar. Türkiye ili ilgili çok ciddi bir açık da var çünkü mevcut rating kuruluşlarının raporlarına güvenmiyorlar. Bunu nerden anlıyoruz; mevcut yatırım tercihlerine baktığımızda rating kuruluşlarının raporları ve yönlendirmeleriyle taban tabana zıt yatırım tercihlerinde bulunduğunu görüyorum” dedi.

    Türkiye Sermaye Piyasaları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı İlhami Koç ise, derecelendirme kuruluşlarının en çok siyasi kararlar alma, çıkar çatışması, fiyatlamanın geç yapılması ve alınan kararların finansal krizleri hızlandırması gibi konularda eleştirilere maruz kaldığından bahsetti.