Etiket: Kurulu’na

  • Memur-Sen Genel Başkanı Yalçın, Kültür Memur-Sen Olağanüstü Genel Kuruluna katıldı

    Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, “Zillet yerine onurlu bir mücadeleye imza atan Halepliler sistematik katliamlardan geçiriliyor. Buna karşılık özgürlüğe bedel olarak direniş iradesini kuşananlara sırtını dönen Batı, zulme, zorbalığa, katliamlara örtülü ve açık destek vererek alçalıyor” dedi.

    Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, Kültür Memur-Sen Olağanüstü Genel Kuruluna katıldı. Ankara’da gerçekleştirilen kongrenin divan başkanlığını Memur-Sen Genel Başkan Yardımcısı Günay Kaya yaptı. Kongreye, Ulaştırma Memur-Sen Genel Başkanı Can Cankesen ve Birlik Haber-Sen Genel Başkanı Ömer Budak’ın yanı sıra, Memur-Sen Konfederasyonuna bağlı sendikaların yönetim kurulu üyeleri ve çok sayıda delege katıldı. Kurulda konuşan Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, olağanüstü genel kurulun hayırlara vesile olmasını temenni etti. Halep’te insanlığın öldüğünü, Batı’nın da durumu sadece seyrettiğini kaydeden Yalçın, Halep’te yaşananın soykırım olduğunu vurguladı. Yalçın, “Bosna’da yaşanan soykırım, katliam ve işkence görüntülerinin aynısına Halep’te tanıklık ediyoruz. Onlar şehit oluyor, biz şahitlik ediyoruz. Zillet yerine onurlu bir mücadeleye imza atan Halepliler, kimyasal gazlardan varil bombalarına, dökme kurşunlardan şebbihaların işkencelerine kadar bütün yöntemlerle sistematik katliamlardan geçiriliyor. Özgürlüğe bedel olarak direniş iradesini kuşananlara sırtını dönen Batı, zulme, zorbalığa, katliamlara örtülü ve açık destek vererek alçalıyor. Alçaldıkça alçaklaşan emperyalizm, zorbalardan yana taraf olarak kendine yakışanı yapıyor” ifadelerini kullandı.

    “Onlar, Halep düşerken PKK/PYD ile iş tutup, kuzey Suriye’de Marksist kantonlar oluşturmaya çalışıyorlar”

    Sözde adalet ve barış isteyenlerin Suriye’de katliamların yanında yer aldıklarını vurgulayan Yalçın, “Onlar, Halep düşerken PKK/PYD ile iş tutup, kuzey Suriye’de Marksist kantonlar oluşturmaya çalışıyorlar. Halep yanarken, emperyalizm hormonlu bir şekilde büyütülen DAEŞ eliyle kendilerine uygun zeminler üretebilmenin fırsatlarını kolluyorlar. Yeni katliamlara zemin hazırlıyor, işgallerini meşrulaştırmak için bölgeyi kan gölüne dönüştürüyorlar. İşte onun için kahrolsun emperyalizm diyoruz. Onun için vahşi kapitalist sisteme isyan ediyoruz” dedi.

    “Sendikacılığa kalite kattık”

    Memur-Sen olarak nitelik kokan çalışmalara imza attıklarını belirten Yalçın, tenkit kolaycılığına kaçarak sadece eleştirmekle kalmadıklarını, terlemeyi ve sorumluluk almayı tercih ettiklerini söyledi. Yalçın sözlerini şu şekilde sürdürdü:

    “Biz sendikacılıkta yeni bir çığır açmak için yola çıkmış bir kadroyuz. Sendikacılığı sadece sloganlara hapseden ve dar alanlarda kör dövüşüne döndüren, şiddetin, anarşizmin, vandalizmin merkezi haline getirilen, korsan gemilerin limanı olarak adlandırılan bir uğraş alanı olmaktan çıkaran ve ona bir kalite kazandıran, vizyon katarak toplumla buluşturan bir kadroyuz. Çalışanın hakkını ve hukukunu korurken, işverenin de hakkını ihmal etmeyen bir kadroyuz. Bütün çalışmalarımız toplumla kucaklaşmış, toplumla bütünleşmiştir.”

    “Kazanan Kültür Memur-Sen ailesi olacaktır”

    Kültür alanına da değinen Yalçın, Kültür Memur-Senin işlevinin çok mühim olduğunu vurgulayarak, kültür alanında gereken çalışmaların yapılması gerektiğini ifade etti. Kültürü “Bizi, biz yapan değerler” olarak gördüğünü belirten Yalçın, toplumun kültür saikiyle bir arada olduğunu ve kültürün birleştirici bir temele sahip olduğunu ifade etti. Yalçın şunları kaydetti:

    “Olağanüstü genel kurulun hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum. Yapılacak daha çok iş var. Bu kurulun kaybedeni olmaz, kazanan Kültür Memur-Sen ailesi olacaktır.”

  • Bakan Tüfenkci, TESKOMB Olağanüstü Genel Kuruluna katıldı

    Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkci, FETÖ’cülerin esnafa sirayet edemediğini belirterek, “Kooperatiflerinizde varsa ’Aman ha’ diyorum. Millete ihanet eden size çok rahatlıkla ihanet eder” dedi.

    Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkci, Antalya’nın Manavgat ilçesinde düzenlenen Türkiye Esnaf ve Sanatkarlar Kredi ve Kefalet Kooperatifleri Birlikleri Merkez Birliğinin (TESKOMB) Olağanüstü Genel Kuruluna katıldı. Bakan Tüfenkci, esnafın bir milletin bel kemiği olduğunu söyledi.

    Kooperatifçiliğin merkezinde ’İnsan’ ve ’Topluma hizmet’ anlayışının olduğunu ifade eden

    Tüfenkci, “Kooperatifler ülke ekonomisine önemli katkı sağlamaktadır. Türkiye’de 38 farklı türde 56 binden fazla kooperatif ve bu kooperatiflerin 7 milyondan fazla ortağı bulunmaktadır. Bu kooperatifler üretimden tüketime, tarımdan sanayiye, ulaşımdan eğitime kadar geniş bir yelpazede faaliyet yürütmektedir. Türkiye’nin en büyük 500 şirketi listesinde Gübretaş, Konya Şeker, Bursa Ecza Kooperatifi, İzmir Ecza Kooperatifi ve Trakya Birlik yer alma başarısını gösterdi. Bu birliklere teşekkür ediyorum” dedi.

    “Bir ameliyatı yapan cerrah titizliği içerisinde bu insanlarla mücadele ediyoruz”

    15 Temmuz gecesi her siyasi görüşten insanın darbeye karşı kendisini ortaya koyduğunu belirten Bakan Tüfenkci, “İçimizden çıkan hainler, bu milletin vergisiyle, emeğiyle, paralarıyla alınan silahları millete doğrultmaktan çekinmedi. Hainlere karşı sizler o gece meydanları doldurdunuz. Sivil direniş nedir dosta düşmana gösterdiniz. Darbecilere karşı tek bir kurşun atmadınız. Hiçbir vatandaş o tankları sürenlere, silahlarını halka doğrultanlara karşı bir tek silah kullanmadı. Herkes göğsünü siper etti. Onları ikna etmeye ve kışlalarına döndürmeye çalıştı. CHP’lisi, MHP’lisi, AK Parti’lisi ve diğer siyasi görüşü olanlar Yenikapı ruhunu oluşturdular. Bu önemli bir girişimdi. 15 Temmuz’dan sonra Cumhurbaşkanının ifade ettiği gibi ’Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.’ dedik. Bu hainlerle kin nefret duyguları içerisinde mücadele etmiyoruz. Tamamen hukuk çerçevesi içinde mücadele ediyoruz. İnsanın olduğu her yerde hata vardır. Bir ameliyatı yapan cerrah titizliği içerisinde bu insanlarla mücadele ediyoruz” diye konuştu.

    FETÖ uyarısı

    Millete ihanet edenlerin kefalet kooperatiflerine de ihanet edeceğini kaydeden Tüfenkci şöyle devam etti:

    “Kooperatiflerinizde varsa ’Aman ha’ diyorum. Millete ihanet eden size çok rahatlıkla ihanet eder. Kumpaslar, şantajlarla büyüyen bu yapıyı hepimiz biliyoruz. Esnafa sirayet edemediler. Buralarda para olduğunu anlayamamışlardır. Anlasalardı size de çökerlerdi. Kumpaslarla bunu yaparlardı. Nerede para var bunlar oranın başında, oraya çökmüşlerdir ve sızmışlardır. Kendi milletine silah sıkanların bu ülkeyi kime peşkeş çekeceklerdi kim bilir. Türkiye’yi iç savaşa sürükleyecekler, Suriye’den ve Irak’tan farksız duruma düşüreceklerdi. Millet gece demokrasiye sahip çıktı sabah gitti dükkanını açtı. İhracatçı ihracatını, ithalatçı ithalatını yaptı. Bankalar para transferi yaptı.”

    “Esnaf ve sanatkarımıza işsizlik fonu getirelim”

    Esnaf ve Sanatkarlar odalarının yapılandırılması gerektiğini belirten Tüfenkci, “Belli bir zaman sonra o yapılar gitmeyebilir. Olan esnafımıza olabilir. Bu odaları güçlü hale getirmemiz lazım. Bu odaları gerçekten esnafımıza danışman hale getirmemiz lazım. Esnaf ve sanatkarımıza işsizlik fonu getirelim. Yazıktır. Esnaf olan arkadaşlar başına hastalık geldiğinde, iflas ettiğinde ya da herhangi bir nedenle işini bıraktığında bir fon oluşturalım. Bu esnaf kardeşlerimiz 6 ay ile 9 ay arasında en azından kiralarını ödeyip evlerine ekmek götürsünler. Bu noktada esnaf 50 lira veriyorsa biz de 50 lira verelim. Bu işi sahiplenelim” dedi.

    Tüfenkci, yeni kooperatifler açılmasının da sınırlandırılması gerektiğini belirtti.

    “KKTC de anavatandan aldığı güç ile ekonomik olarak güçleniyor”

    Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Ekonomi ve Enerji Bakanı Sunat Atun da Türkiye’nin dünyanın sayılı süper güçlerinin arasına girdiğini söyledi.

    KKTC halkının bütün ambargolara rağmen çalışarak, büyüyerek ilerlediğini kaydeden Altun, “KKTC de anavatandan aldığı güç ile ekonomik olarak güçleniyor. Ekonomik olarak ilerledikçe siyasi statüsü de küresel olarak daha da genişliyor” dedi.

    TESKOMB Genel Başkanı Abdulkadir Akgül de devlet için canlarını vermekten çekinmeyeceklerini vurguladı.

    Akgül, “15 Temmuz’da, mesajlarınıza bir bakın. 12’yi hemen geçe herkese mesaj çektim, siz bütün mensuplarınıza çektiniz 1 milyon kişiyi o gece sokağa çıkarttınız. Devletimizin yanında olduk. Devletimizin yanında her zaman olacağız. Esnaf sokağa kolay kolay çıkmaz. Esnaf bugüne kadar sokağa iki sefer çıktı. Birinde artık bitirmişlerdi bizi, tüketmişlerdi, buramıza gelmişti, çıktık yazar kasayı en üst düzey yetkililere attık, işimizi yaptık, geri girdik. İkincisinde 15 Temmuz günü sokağa çıktık, gerekeni yaptık, içeri girdik. Kolay kolay sokağa çıkmayız. Şimdi bazı yerlerde diyorlar ki ’Yine herhangi bir şey var.’ Sokağa çıkacağız, bir kez daha çıkacağız. Yakında sokağa çıkacağız ama bu sefer devletin başına baş, Türkiye’nin başına başkan çıkarmak için çıkacağız. İnşallah o günleri görürüz.”

    Halkbank Genel Müdürü Ali Fuat Taşkesenlioğlu ise, 78 yıl önce esnaf ve sanatkarların üretime teşvik edilmesi amacıyla kurulan Halkbank’ın, esnafın üretimine destek olmanın yanı sıra rekabet gücünün artmasına katkıda bulunduğunu kaydetti.

  • Timuray, GSMA Yönetim Kurulu’na girdi

    Vodafone Grubu Ticari Operasyonlar ve Strateji Dünya Başkanı Serpil Timuray’ın, Dünya GSM Birliği’nin (GSMA) 2017-2018 dönemi yeni yönetim kurulununda yer aldığı açıklandı.

    Mobil iletişim sektörünün çatı organizasyonu Dünya GSM Birliği (GSMA) 2017-2018 dönemi yeni yönetim kurulunu açıkladı. Dünya çapında 800’den fazla telekom operatörünün temsil edildiği GSMA’da Vodafone Grubu’nu temsilen, Vodafone Grubu Ticari Operasyonlar ve Strateji Dünya Başkanı Serpil Timuray’ın da yer aldığı açıklandı.

  • Terzioğlu, Dünya GSM Birliği Yönetim Kurulu’na seçildi

    Turkcell Genel Müdürü Kaan Terzioğlu Dünya GSM Birliği Yönetim Kurulu’na seçildi

    Mobil iletişim sektörünün rotasına yön veren ve 800’ün üzerinde GSM şirketinin üyesi olduğu Dünya GSM Birliği (GSMA), 26 yönetim kurulu üyesini belirledi. Turkcell Genel Müdürü Kaan Terzioğlu, 2 yıllık yeni dönemde GSMA’in Yönetim Kurulu’nda görev yapacak. GSMA’in yeni Yönetim Kurulu 1 Ocak itibariyle göreve başlayacak ve 2 yıl süreyle sektöre yön verecek.

    Türkiye’nin dünyada mobil iletişim konusunda en ilginç hikayeye sahip ülkelerden biri olduğunu vurgulayan Terzioğlu, Turkcell’in 4.5G’de üstlendiği teknolojik liderlik, servis odaklı büyüme modeli ve bölgedeki gücüyle GSMA’e katkıda bulunmaya devam edeceğini belirtti.

    “Türkiye’yi Avrupa’da daha da güçlü hale getireceğiz”

    Terzioğlu konuyla ilgili olarak şunları söyledi: “Türkiye’nin pek çok batılı kurum tarafından yalnızlaştırıldığı bu dönemde GSMA gibi önemli bir kurumda yer almanın ayrı bir değeri var. Türkiye’nin geleceğine yön vereceğine inandığımız bu dönemde, mobil iletişim sektörünün gelişmesi için bizlerle aynı özveri içerisinde çalışan ve destek veren Türk Telekom’a ayrıca teşekkür ediyorum. Bu gibi değerli işbirlikleri ile ülkemizi uluslararası platformlarda daha da üst yerlere taşıyacağımıza inanıyoruz. Böyle bir süreçte bu güçlü organizasyonda yer almaktan ülkemiz ve şirketim adına gurur duyuyorum”.

    Öte yandan Terzioğlu sektörün en itibarlı yayınlarından Global Telecoms Business dergisi tarafından telekomünikasyon dünyasının en güçlü isimlerinden biri olarak seçildi. 2016 yılının en güçlü 100 teknoloji insanı listesinde (GTB Power100 2016) Türkiye’den Turkcell Genel Müdürü Kaan Terzioğlu yer aldı. Derginin bölgelere göre yaptığı değerlendirmede de Terzioğlu, Avrupa’nın en etkili 10 isminden biri oldu. Avrupa kategorisindeki en güçlü 10 isim arasında Kaan Terzioğlu ile birlikte Vodafone Grup CEO’su Vittorio Colao, Telefónica CEO’su Cesar Alierta, Deutsche Telekom CEO’su, Timotheus Höttges gibi Telekom sektörünün en güçlü  yöneticileri de bulunuyor.

  • Cumhurbaşkanı Erdoğan BM Genel Kurulu’na hitap etti (3)

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, FETÖ’nün sadece Türkiye için değil, varlık gösterdiği 170 ülkenin tamamı için bir milli güvenlik tehdidi olduğu ifade ederek, “FETÖ ile mücadele etmezseniz yarın çok geç olabilir” dedi.

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 71. BM Genel Kurulu görüşmelerine katıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, BM Genel Kurulu’na hitap etti. Erdoğan, insanoğlunun bilim, teknolojik gelişme ve insan hakları bakımından en zirve dönemini yaşadığını ancak bunun bir de utanç tarafı olduğunu kaydederek, “Suriye’de ve Irak’ta terörün ve savaşın kıskacında inleyen pek çok ülkede yüzbinlerce çocuk, kadın, genç ve yaşlı öldürülmeye devam ediyor. Ölüm ve zulümden kaçan mülteciler Avrupa şehirlerinde aşağılayıcı muamele ile karşı karşıya kalıyor. DAEŞ, El Nusra, PYD YPG gibi terör unsurları bölgedeki eylemlerini sürdürüyor. Kafkaslardaki Kafkasya’daki ihtilafların sıcak çatışmaya dönüşme ihtimali mevcuttur” dedi.

    “Milletimle iftihar ediyorum”

    Terör örgütlerinin günümüzde çok çeşitli yöntemlere başvurabileceğini kaydeden Erdoğan, “Türkiye olarak 15 Temmuz gecesi kısa adı FETÖ olan Fethullahçı terör örgütünün başlattığı hain darbe girişimine maruz kaldık. Bu terör örgütü 241 vatandaşımızı şehit etti, 2 bin 194 vatandaşımızı da yaraladı. Parlamento binamız, Cumhurbaşkanlığı külliyemiz, Emniyet Teşkilatımızın birimleri bu terör örgütü tarafından savaş uçaklarıyla F16’larla bombalandı. Tankları sokakları, insanları ezip geçti, helikopterlerden askeri araçlardan sivillerin üzerine ateş açıldı. Bu darbe girişimi milletimizin demokrasisine, ateş hükümetine, özgürlüklerine, geleceğine ve anayasal düzenine kahramanca sahip çıkmasıyla bertaraf edildi. Bu bakımından milletimle iftihar ediyorum” ifadelerini kullandı.

    “Bugün karşınızda bulunuyorsam milletimizin cesur ve asil duruşu sayesindedir”

    Türk milletiyle demokrasisine sahip çıktığı için iftihar ettiğini yineleyen Cumhurbaşkanı, konuşmasını şu şekilde sürdürdü:

    “29 gün gece sabahlara kadar demokrasi nöbeti tuttukları için iftihar ediyorum. Hain darbe teşebbüsünü canını hiçe sayarak, bedenini tankların önüne siper ederek engelleyen milletimle iftihar ediyorum. Şayet bugün karşınızda bulunuyorsam milletimizin cesur ve asil duruşu sayesindedir. Unutulmasın ki, Türkiye’deki darbe girişimi aynı zamanda dünya demokrasisine de yapıldı. Milletimiz o gece darbe heveslilerine tarihi bir ders verirken, demokrasiye inanan tüm halklar için de ilham kaynağı oldu. Bu yeni nesil terör örgütü sadece Türkiye’nin değil varlık gösterdiği 170 ülkenin tamamı için milli güvenlik tehdididir. Diğer bir deyişle bugün bu genel kurulda temsil edilen ülkelerin büyük bölümü bu yapılanmanın tehdidi altındadır. Bu örgüt Türkiye’nin ötesinde tüm dünyayı boyunduruğu altına almak gibi derin bir zihni sapkınlık içindedir. Örgütün temel stratejisi eğitim, diyalog, hoşgörü, sivil toplum kisvesi altında devlet kurumlarına sızmak, toplumu etkilemek, ekonomik kaynaklara hakim olmaktır. Bu kürsüden tüm dostlarımıza kendi güvenlikleri için, ülkelerinin gelecekleri için Fethullahçı terör örgütüne karşı gerekli önlemleri süratle almaları uyarısında bulunuyorum. Bizim yaşadığımız tecrübeyle sabittir ki, FETÖ ile mücadele etmezseniz yarın çok geç olabilir. Bu vesile ile bu örgütün kurumları ve örgütle bağlantılı kişiler tarafından kullanılan Türk, Türkiye gibi ifadelerin ülkelerimizle bir ilgisi bulunmadığını da belirtmek isterim.”

    Mülteci krizi

    Cumhurbaşkanı Erdoğan Suriye krizine değinerek, “Suriye’de yaşanan insani kriz 6. yılına yaklaştı. Bugüne kadar 600 bine yakın insanın hayatını kaybettiği söylenen bu savaş yüzünden 12 milyon insan yerini yurdunu terk etti. Bunların 5 milyonu başka ülkelere sığındı. Sadece 2 milyon 700 bini benim ülkemde. Vatanlarını terk etmek zorunda kalan Suriyelileri bizler evimizde misafir ediyoruz. Niye Türkiye’ye geldiniz demiyoruz. Kapılarımızı kapatmadık. Zira varil bombalardan, varil bombalarından kaçan, uçakların attığı bombalardan kaçan bu insanlara karşı bizler insani ve vicdani görevimizi yaptık. Bundan sonra da yapmaya devam edeceğiz” dedi.

    “Uluslararası toplum insani değerler ve vicdan sınavında maalesef sınıfta kaldı”

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, her sayının bir insana karşılık geldiğini ifade ederek, “Suriye halkı zalim bir yönetimin katil, terörist bir yönetimin ve terör örgütlerinin acımasız, küresel ve bölgesel rekabetin şekillendirdiği vekalet savaşlarının pençesinde tükeniyor. Bu süreçte uluslararası toplum insani değerler ve vicdan sınavında maalesef sınıfta kaldı” ifadelerini kullandı.

    Yapılan harcamaların 25 milyar dolar civarında olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, BM’den gelen desteği 525 milyon dolar olduğunu ve başka bir desteğin olmadığını belirtti. AB’nin verdiği sözleri tutmadığını aktaran Erdoğan, “Biz başından beri bu meselenin tüm insanlığın ortak meselesi olduğu inancı ile bölgesel ve küresel aktörlerle işbirliği içinde hareket etmeye özen gösterdik. Komşumuz ve akrabalarımız Suriyelilerin yaşadığı bu kıyamete sessiz kalamazdık. Kalmadık da. Kalmayacağız da” açıklamasını yaptı.

    “Dikenli tel örgülerin yüksek duvarların arkasında huzur aramak beyhude bir çabadır”

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bize katkı sözü verenler hala sözlerini yerine getirmediler ve biz bu sözlerini yerine getirmelerini bekliyoruz. Aynı şekilde BM. Onlardan da verilen sözleri yerine gelmesini bekliyoruz. Herhalde bu genel kurul, bu sesi tüm dünyaya duyurma bakımından da çok önemlidir uluslararası toplumun katkısı sadece 525 milyon dolarda kalmaması gerekir diye düşünüyorum. Bu kürsüden tüm uluslararası camiaya Suriyeli mültecileri kendilerine yönelik hayati bir tehdit gibi algılayan tüm Avrupalı dostlarımıza sesleniyorum. Dikenli tel örgülerin yüksek duvarların arkasında huzur aramak beyhude bir çabadır” ifadelerini kullandı.

    “Suriye’nin topraklarında kimsenin gözünün olmaması gerekir”

    Sorunun kaynağı olan terörün, zulüm ortamının sonlandırılması ve siyasi çözümün hayata geçirilmesi için daha fazla vakit kaybedilmemesi gerektiğini belirten Erdoğan, “Suriye’nin toprak bütünlüğünün ve siyasi birliğinin korunmasına en fazla önem veren ülke Türkiye’dir. Bizim Suriye’nin topraklarında asla gözümüz yoktur. Bütün mesele Suriye ve Suriyelilerindir. Suriye’nin topraklarında kimsenin gözünün olmaması gerekir. Suriye muhalefetine verdiğimiz destekle başlayan Fırat Kalkanı Harekatı umutsuzluğun hakim olduğu bir bölgede istikrarın, huzurun ve dengenin yeniden tesisi bakımından kritik bir öneme sahiptir. PKK, PYD terör örgütünün önceliğinin DAEŞ ile mücadele etmemek olmadığı bu operasyonla birlikte açıkta ortaya çıktı. Operasyon, Suriye’deki ılımlı muhalif unsurların özgüvenlerinin yerine gelmesini de sağlamış oldu. Hatta bu gelişme Musul’u DAEŞ teröründen kurtarmak isteyen Irak’taki yerel güçleri de cesaretlendirdi” dedi.

    “Türkiye artık duramazdı”

    Suriye sınırında güvenli bölge oluşturulması çağrısında bulunulduğunu kaydeden Erdoğan açıklamasını şu şekilde sürdürdü:

    “Bizim 911 kilometre sınırımız. En uzun sınıra biz sahibiz ve bu sınırlarda Türkiye bir tehdit altındadır ve biz sabrettik, sabrettik, sabrettik. Ancak 24 Ağustos’ta Gaziantep’te bir düğün merasiminde 14 yaşındaki bir çocuğu canlı bomba yapmak suretiyle o kalabalığın içerisine göndererek patlattılar ve orada 56 kişi öldü, 100’e yakın kişi yaralandı. O ana kadar duran Türkiye artık duramazdı ve ılımlı muhaliflerle bizler bu olaya müdahale ettik önce Cerablus, Cerablus’tan DAEŞ’i derdest ettik. Ardından Rai’de de aynı şekilde DAEŞ’i derdest ettik ve böylece Cerablus’lu Cerablus’a, Raili Rai’ye yerleşmiş oldu. Bölge Azez’den Fırat’a kadar bir terör koridoru olmaktan çıktı. arış koridoru haline gelmiş oldu. Bizim yaptığımız operasyonun amacı bu güvenli bölgeyi fiili olarak hayatı geçirmektir.”

    Erdoğan, güvenli alan haline getirilen alanların uçuşa yasak bölge olarak ilan edilmesi için kararlı bir duruş gösterilmesi ve birlikte çalışılması gerektiğini kaydederek, “Hayata geçirilmesi için yoğun çaba sarf ettiğimiz ateşkes maalesef işler hale gelmiyor. Ateşkes ortadan kalktı ve dün de BM konvoyuna rejim tarafından saldırı yapıldı. 1 kişi öldü. Suriye rejimi BM gözetimindeki yardımların insani yardıma ihtiyacı olan Halep halkına ulaştırılmasına izin vermiyor. Hatta yardım konvoylarına saldırıyor. Rejimin inşaları açlığa mahkum ederek izlediği ‘ya teslim ol ya öl’ politikasına BM ve Güvenlik Konseyi daha ne kadar müsamaha gösterecek” dedi.

    “Musul operasyonunun bölge halkının hassasiyetleri gözetilerek yürütülmelidir” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Aksi halde bölgede yeni sorunlara yol açabilecek 1 milyondan fazla insanı sığınmacı durumuna düşebileceği yeni bir insani krize dönüşmesi kaçınılmazıdır. Irak halkını uluslararası toplumun tam desteğine ihtiyaç duyduğu bu kritik dönemde yalnız bırakmamalıyız. Filistin halkına iki devletli çözüm temelinde başkenti Doğu Kudüs olan her bir Filistinli için huzur kaynağı olacak hür bir Filistin’de yaşama imkanı tanınması uluslararası toplumun Filistinli çocuklara borcudur” açıklamasını yaptı.

    Harem’i Şerif’in İsrail tarafından saygı gösterilmesi, statüsüne yönelik ihlallere son verilmesi gerektiğini ifade Erdoğan, İsrail’le normalleşen ilişkilerin gerekse barış sürecinin kolaylaştırılması gerekse Filistinlilerin yaşadığı sıkıntıların giderilmesi için değerlendirileceğini ifade etti. En az gelişmiş ülkelere gayri safi milli hasılaya oranla en fazla yardımı yapan ülkenin Türkiye olduğunu kaydeden Erdoğan, 18 Mart 2016’da varılan mutabakatta AB’nin verdiği sözleri unuttuğunu ve sürekli suni mazeretlerin çıkarıldığını bildirdi.

    “BM’nin reforme edilmesi gerekir”

    “BM’nin reforme edilmesi gerekir” diyen Erdoğan konuşmasını şu şekilde sürdürdü:

    “Barışı koruma ve inşa faaliyetlerinin daha etkili hale getirilmesi konusunda Genel Sekreter Ban ki Moon önderliğinde atılan adımları takdirle karşılıyoruz. Bununla birlikte uluslararası barış ve güvenliğin temininden sorumlu BM Güvenlik Konseyi reforme edilmedikçe bu çabaların tam manasıyla amacına ulaşamayacağı açıktır. Bu sebeple biz dünya 5’ten büyüktür gerçeğini her fırsatta uluslararası kamuoyuna hatırlatıyoruz. Zira birinci dünya savaşının şartları içinde yapılmış olan BM Güvenlik Konseyi’ni aynı şekilde yaşamamız mümkün değil. Bu 5 ülkenin iki dudağının arasına dünyayı mahkum edemezsiniz. ama şu anda dünya 5 ülkenin iki dudağı arasına mahkum edilmiştir. 5 tane daimi üye 15 geçici üyeyle bir BM Güvenlik Konseyi olamaz. Tüm dünyanın temsil edilmediği BM Güvenlik Konseyi adaleti tesis edemez. bunun gözden geçirilmesi gerek.”

    “Türkiye’nin resmi kalkınma yardımları 2015’te 4 milyar dolara ulaştı”

    Erdoğan, “Türkiye’nin resmi kalkınma yardımları 2015 yılında yaklaşık 4 milyar dolara ulaştı. Gayri safi milli hasılamızın yüzde 0.54’üne tekabül eden bu oran OECD ortalamasının üzerinde ve bizi yüzde 0.7 olan BM hedefine oldukça yaklaştırdı” dedi. 2011 yılında yapılan en az gelişmiş ülkelere yılda 200 milyon dolarlık destek verme taahhüdün üzerine çıkıldığını kaydeden Erdoğan, “5 yılda 1 buçuk milyar dolardan fazla destek sağladık” ifadelerini kullandı.