Etiket: kürt

  • Doktor Tetanos Aşısı Yapmayınca Babası Ölen Sedat Kurt:

    Zonguldak’ta ağaçtan düşüp hastaneye getirilen 75 yaşındaki babasının ölümüne sebep olan olayla ilgili konuşan Sedat Kurt, “Basit bir olay için başka canlar yanmasın diye olayı mahkemeye taşıdık” dedi.

    20 Ekim 2009 tarihinde meydana gelen olayda 75 yaşındaki Halil Kurt isimli yaşlı adam, meyve toplarken ağaçtan düştü. Olay sonrası yakınları tarafından hastaneye götürülen Halil Kurt’a ilk müdahaleyi doktor A.T. gerçekleştirdi.

    Kurt’un yakınlarına yaralının tetanos aşısının olup olmadığını soran doktor, yaşlı adamın aşısının olduğu cevabını alınca talihsiz adamı aşı yapmadan yarayı dikerek taburcu etti. Olaydan 10 gün sonra tekrar rahatsızlanan Halil Kurt, hastanede hayatını kaybetti.

    Yapılan otopside tetanos olduğu ve bu sebeple öldüğü anlaşılan Halil Kurt’un yakınları Cumhuriyet Savcılığı’na başvurarak doktor A.T.’den şikayetçi oldu. Doktor hakkında ‘taksirle ölüme sebep olma’ suçundan hem hukuk hem de sulh mahkemesinde dava açıldı.

    Dava sonrası İstanbul Adli Tıp Kurumu 1. İhtisas Kurulu tarafından hazırlanan raporda Doktor A.T.’nin tetanos aşısı uygulamaksızın hastayı taburcu etmesinin hastanın ölümünde etkili olduğu belirtildi. Çıkarıldığı mahkemece 1 yıl 8 ay hapis cezasına çarptırılan A.T.’nin cezası Zonguldak Adliyesi 2. Sulh Hukuk Mahkemesi tarafından 50 bin 200 TL’lik para cezasına çevrildi.

    “BAŞKA CAN YANMASIN”

    Babasının ölümünden sonra zor günler geçirdiklerini ifade eden 41 yaşındaki Sedat Kurt basit bir olay sebebiyle başka insanların canının yanmaması için olayı mahkemeye taşıdıklarını ifade etti. Kurt, “Evin yakınında büyük bir ağaç vardı. Rahmetli nasıl düşüyorsa düşmüş. Atatürk Devlet Hastanesi’ne götürmüştüm. Doktor vardı, kendisi geldi baktı gitti. Dikiş atıldı. Yaklaşık 10 gün sonra ağrıları başladı. Ensesinde ağrılar başladı. Tekrar Atatürk Devlet Hastanesi’ne getirdik. Orada bir gün kaldı. Ertesi gün BEÜ Hastanesi’ne sevk ettiler. Yoğun bakıma aldılar. 19 gün orada kaldı. Uyuttular. Bir daha da uyanamadı. Büyüklerimiz var, onlar mahkemeye verelim dedi. Başkasının canının yanmamasını söylediler. Basit bir olay için başka can yanmasın diye olayı mahkemeye taşıdık. 115 bin lira tazminat aldık. Üç kardeş bu parayı aldık. Sonuçta insanız” diye konuştu.

    KARAR, SAĞLIK BAKANLIĞI VE YÖK’E DE GÖNDERİLDİ

    Mahkemede verilen karar, birçok doktorun ve vatandaşın karşılaşabileceği bir sorun olduğu için Tıp Fakültesi öğrencilerinin bu konuyla alakalı bilgilendirilmesi için YÖK Başkanlığı’na ve Acil Servis Bölümü’nde çalışan sağlık personellerinin bilgilendirilmesi için Sağlık Bakanlığı Personel Genel Müdürlüğü’ne gönderildi.

  • Ruh Sağlığı Uzmanı Emel Kurt: “Herkese Göre Herkes Panik Atak”

    Toplumda her on kişiden birinin yaşamları boyunca en az bir kez panik yaşadığı belirtildi.

    Medicana International İstanbul Hastanesi doktorlarından Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı (Psikiyatrist) Dr. Emel Kurt, “Panik, bir çeşit kaygı (anksiyete) durumudur. Geçici bir kaygı durumunu tarif ettiğinden ‘panik atak’ terimini kullanmayı tercih ediyoruz. Toplumda her 10 kişiden biri yaşamları boyunca en az bir kez panik atak yaşamaktadır” dedi.

    Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Emel Kurt, panik atak belirtileri hakkında şu bilgileri verdi: “Panik atak, huzursuzluk ve kaygı ile birlikte nefes darlığı, çarpıntı, göğüs ağrısı, terleme ve bunun gibi başka birçok bedensel değişikliklerin eşlik ettiği, bunlara ek olarak planlama, düşünme gibi yetilerin adeta geçici olarak kaybedildiği, sonuçta kişinin bulunduğu ortamdan kaçmak ya da uzaklaşmak için yoğun bir istek duymasına yol açan ani bir panik halidir.”

    Panik atağı yaşayan kişilerin durumu ‘kalp krizi geçiriyorum’, ‘felç oluyorum’, ‘bayılacağım’, ‘çıldıracağım’, ‘öleceğim’ şeklinde yorumladığını anlatan Dr. Emel Kurt, şunları söyledi: “Böyle düşünen herkes kimi zaman acil servise kimi zaman ilgili branş doktorlarına başvurur. Panik ataklar çeşitli tıbbi hastalıklarda görülebileceğinden hastaların sistemik bir inceleme yapılması uygun olacaktır. Kardiyak hastalık, tiroid bezi anormallikleri, ileri derece kansızlık, kan şekeri bozuklukları gibi sıkça görülen etkenler araştırılmalı, saptanan patolojilere özgün tedavi düzenlenmelidir. Aslında sıklıkla kendilerinde bu belirtilere yol açabilecek herhangi bir fiziksel hastalık bulgusu olmadığı sonucunu alırlar.”

    Panik atağın hızlıca başlayıp dakikalar içinde azalarak kaybolacağını anlatan Dr. Kurt, sözlerini şöyle sürdürdü: “Ancak kimi hastalarda gün boyu süren belirtilerin olduğu bilinmektedir. Panik atak tek başına tedavi edilmesi gereken bir durum değildir. Panik ataklar kendiliğinden ve beklenmedik şekilde olmaya başladığında artık bu durum panik bozukluğudur ve tedavi edilmesi gerekir. Panik bozukluğu toplumda % 1,5-2,5 oranında görülmektedir. Panik bozukluğu hastalarının yaşantısı, panik atakların dışındaki zamanlarda da atağın yineleyeceğine dair endişelerle geçiyor olabilir. Hastalar atak olmasını beklerken, ciddi düzeyde rahatsızlık hissetmeye başlar. Panik bozukluğu hastalarının bazıları, sıklıkla kapalı ya da kaçmanın mümkün olamayabileceği alanlardan, atak yineler endişesiyle kaçınmaya başlar. Bu duruma agorafobi denir. Hastalar yine ataklar sırasında yardım alamayacağını düşünerek yalnız kalmamaya çalışabilir, telefonsuz ya da çeşitli ilaçları olmaksızın bir yere gitmemeye başlayabilirler. Panik bozukluğunda hastanın yaşamı, atakların öncesinde atağı beklemek, atak sırasında ve sonrasında hastaneye başvurmak, ataktan sonra da atağın gelebileceği yerlerden kaçınmak şeklinde bir kısır döngüyle kısıtlanmış olur.”

    Dr. Emel Kurt, “Bu belirtiler bende var panik ataksam ne yapmalıyım tedavisi nedir” sorusuna şöyle yanıt verdi: “Panik bozukluğunun medikal tedavisinde başlıca antidepresan kullanılmaktadır. Ayrıca hastanın odaklandığı ve panik yaşantısına yol açan istemsiz başlayan bedensel belirtilere yönelik alıştırma ve başa çıkma egzersizlerini içeren psikoterapinin de kullanılması tedavi etkinliğini artıracaktır.”

    Dr. Emel Kurt’a göre, psikiyatrik hastalıkların dünyada olduğu gibi ülkemizde de kabul görmesindeki güçlükler düşünülürse, birçok kişinin etiketlenme korkusu ile psikiyatriste başvurmadığını öngörebiliriz. Bu açıdan değerlendirdiğimizde, panik yaşantısının toplumda en çok kabul gören ve en rahat ifade edilebilen ruhsal belirti olduğunu söylemek mümkün. Panik, etiketlenme korkusu olmadan özgürce ifade edilebilen bir belirtidir.”

  • Başkan Kurt: “Sürdürülebilir Çevre Sistemi Geleceği Kurtarır”

    Odunpazarı Belediyesi tarafından düzenlenen hizmet içi eğitimler tüm hızıyla devam ediyor. Odunpazarı Belediyesi gerçekleştirdiği hizmet içi eğitimler sayesinde hem personelini bilinçlendiriyor hem de belediye çalışmalarını daha verimli bir hale getiriyor.

    Odunpazarı Belediyesi Hizmet İçi Eğitimler kapsamında son olarak BEBKA 2015 Teknik Destek programı kapsamında yürütülen “Belediyelerde Ar-Ge ve Yenilikçilik Yaklaşımıyla Sürdürülebilir Çevre Eğitimi” konulu eğitim semineri düzenledi. Odunpazarı Belediye Meclis Salonu’nda gerçekleşen eğitime, Odunpazarı Belediye Başkanı Av. Kazım Kurt, belediye başkan yardımcıları, daire müdürleri ve personel katıldı.

    “ÖNCE BİZ ÖĞRENELİM SONRA TOPLUMA ÖĞRETELİM”

    Odunpazarı Belediyesi tarafından organize edilen ve Dr. İlknur Tatar, Prof. Dr. Ümran Tezcan Ün, Prof. Dr. Neşe Öztürk, Doç. Dr. Belgin Karabacakoğlu, Doç. Dr. Ebru Gökdağ tarafından verilen eğitimlerin, 25-27 Kasım tarihlerinde de devam edeceği, seminerlerin sonunda katılımcılara sertifika verileceği belirtildi. Başkan Kurt, eğitim semineri öncesinde yaptığı konuşmasında, “Çevre toplumun önem verdiği alanlardan birisi. Odunpazarı Belediyesi de çevre konusunda kendi üstüne düşeni yapmalı. Odunpazarı’nın en önemli alanlarından birisi olan temizlik ve çevre konusunda sürdürülebilir bir sistem sayesinde geleceği kurtarabiliriz. Eğitimle ilgili personelimizin her türlü alanı aşması lazım. Yeni olan her şeyi önce biz öğrenelim daha sonra biz topluma öğretelim. Odunpazarı Belediyesi katılımcı bir mantıkla yöneltilmeli, birbirimizi eleştirmeliyiz. Göreceğiniz bu eğitimin dağarcığınızda bir şeyler bırakacağına inanıyorum” dedi.

    Başkan Kurt’un konuşmasının ardından Prof. Dr. Ümran Tezcan Ün, “Sürdürülebilir Çevre Yaklaşımı” konusunda eğitim verdi. Eğitim seminerleri kapsamında AB Çevre Politikası ve Türkiye’nin Çevre Uyum Statejisi, Sürdürülebilir Çevre İçin Bilinçli Toplum Kavramında Yerel Yönetimler, Çevresel Faydayla İlgili İyi Uygulama Örnekleri gibi birçok konuda eğitimler verilecek.

  • Hasan Basri Kurt Oyunu Köyünde Kullandı

    AK Parti Samsun Milletvekili Hasan Basri Kurt, oyunu Kavak ilçesi Çalbaşı Mahahlesi’nde 1025 nolu sandıkta kullandı.

    Sabah erken saatlerde Çalbaşı Mahallesi’ne gelen Milletvekili Kurt, oy kullanma işlemini sabah erken saatlerde gerçekleştirdi. 1025 nolu sandıkta oyunu kullanan Kurt, vatandaşlık görevi olan oy kullanma işleminin yüksek katılımlı olması temennisinde bulundu. Kurt, sandıktan çıkacak olan sonucun milli iradeyi yansıtacağını ve buna saygı duyulması gerektiğini belirtti.

    Daha sonra sandık görevlilerine hayırlı vazifeler dileğinde bulunan Kurt, köyünden ayrıldı.

  • Abdurrahman Kurt, Beşir Atalay İçin Destek İstedi

    23. Dönem Diyarbakır Milletvekili Abdurrahman Kurt, eski Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay’ın Van için bir şans olduğunu belirterek, “Çözüm sürecinin dondurulduğu yerden çıkarılması için Beşir Atalay, Van’a ve Türkiye’ye bir mesajdır” dedi.

    Elite World Van Hotel’de ulusal ve yerel basın mensuplarıyla bir araya gelen 23. Dönem Diyarbakır Milletvekili ve Akil İnsanlar Doğu Anadolu Heyeti üyesi Abdurrahman Kurt, gündemle ilgili açıklamalarda bulundu. Açıklamalarında AK Parti Van 1. Sıra Milletvekili Adayı Beşir Atalay’ın kent için önemli bir mesaj olduğunu belirten Kurt, “Kürt halkının 100 yıllık acılarla, inkar ve asimilasyonla, sürgünler ve işkencelerle geçen tarihine ilk defa müzakere ve diyalog mantığı içerisinde yaklaşmanın adı olan çözüm sürecine olan inancın pekişmesi, dondurulduğu yerden çıkarılması açısından da Van, müstesna bir şehirdir bugün. Öcalan’ın da teklif ettiği silah bırakmanın gerçekleşmesi adına PKK militanlarının sınır ötesine çekilmesi, yerleşim birimlerinde de kamu güvenliği ve asayişin tam olarak sağlandığı bir ortamda çok sesli, çok renkli demokratik sivil siyasal hayatın canlandığı bir sürecin tekrar başlatılabilmesi adına halkımızın Sayın Atalay’ı çok ama çok büyük ve sembol bir değerdeki güçle Ankara’ya göndermesi ile kaybedeni olmayan ve başta mazlum ve mağdur halkımız olmak üzere tüm Türkiye insanlarının kazandığı bir iklimi sağlamakla yüz yüzeyiz. Gün, Van’da gündelik zaferler ve sloganlarla geleceğimizi kaybetme günü olmamalıdır. Bu amaçla ben de aslında halkıma ve bunun için de Sayın Beşir Atalay’a destek vermek, onun halkımız ve Türkiye insanı için sürece verdiği emeğe şahitliğimi ikrar etmek, yeni bir umudun kapısını aralayabilmek için buradayım” dedi.

    Van halkına yaptığı bu çağrının basit üç beş milletvekilliği çağrısı olmadığını vurgulayan Kurt, “Bu çağrıyı, Sayın Beşir Atalay’a çok özel ve güçlü bir destek verilmesi çağrısını halkımın hoşgörüsüne inanarak yapıyorum. Bu tarihi kavşağın Van’dan geçtiğine olan inancım ve geleceğe olan umudumla tüm Vanlıları sevgi, saygı, muhabbet ve hürmetle selamlıyorum” şeklinde konuştu.

    Basın açıklaması Kurt’un soruları cevaplaması ile sona erdi.