Etiket: Kurduğu

  • AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mahir Ünal: “AK Parti, Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet’in, demokrasi idealini ve iradesini yaşatıyor”

    AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Mahir Ünal, “AK Parti, Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet’in, demokrasi idealini ve iradesini yaşatıyor” dedi.

    AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Mahir Ünal, Erdemli Yöneticiler Akademisi Derneği (EYAD) tarafından Estergon Türk Kültür Merkezinde düzenlenen “Türkiye Gündemi ve Gelecek Vizyonumuz” başlıklı akademi sohbetlerine konuşmacı olarak katıldı. Konuşmasına EYAD mensuplarına teşekkür ederek başlayan Ünal, “Bizim bugünü yani bugünün gündemini okuyabilmek için ihtiyaç duyduğumuz temel şey bugünkü bilgilerimiz değildir. Bizim bugünü okumada ihtiyaç duyduğumuz temel şey hafızamızdır. Eğer hafızanız yoksa yaşadıklarınıza dahil bir deneyim tecrübe ve onlar üzerinden bir öğrenme oluşturmadıysanız bugüne dair ve yarına dair, bir perspektif koyamazsınız. Türkiye’nin son yüzyıldaki hikayesi maalesef bir hafızasızlık hikayesidir. Bizim son yüzyılda yaşadığımız en temel sorun bizim bitik hafızamızın peşinde koşmuş olmamızdır. Bizi biz eden kimliğimiz tarihin içinden akıp gelen geleneğimiz bunlarla ilgili son yüzyılda çok büyük sorunlar yaşadık. Biz yeni bir devlet kurmadık aslında, cumhuriyet bizim devlet geleneğimizin son halkasıdır” şeklinde konuştu.

    “Bizim öncelikli olarak, bizimle barışmamız gerekiyor”

    AK Parti’nin Türkiye’yi normalleştirdiğini belirten Ünal şunları kaydetti:

    “Yani AK Parti, Cumhuriyeti, Mustafa Kemal Atatürk’ü ve bu süreç içerisindeki anormallikleri normal bir zemine taşıyor. Mustafa Kemal’i Cumhuriyetin Kurucu Önder’i Kurtuluş Savaşı’nın Mareşali ve bu milletin bir değeri olarak doğru bir yere yerleştiriyor. AK Parti’nin yaptığı budur. Bizim işte Osmanlı ve Selçuklu mirasını reddettiğimiz zaman köklerimizi eski Yunan’da Eti’de Hitit’te aramaya başladık. Biz bir anda hafızamızı kaybettik. Tekrar hafızamızı inşa ediyoruz. Bugünün gündemini okuyabilmemiz için öncelikli olarak kim olduğumuz, kültürümüzü, medeniyetimizi belirlemek, normalleştirmek ve bir akış içerisinde bütünleştirmek çok önemli. Bu yüzden Alparslan’da, Selçuklu deneyimi de bize ait, Osman Bey’in kurduğu o muhteşem bir çınar hayal ettiği Osmanlı da bize ait, Abdulhamid Han da bizim, Vahdettin de bizim, Mehmet Reşat da bizim, ittihat ve terakki deneyimi de bizim ve Mustafa Kemal Atatürk de bizim. Bizim öncelikli olarak, bizimle barışmamız gerekiyor. İşte AK Parti’nin yaptığı budur. Biz yeniden tarih içerisindeki bütünlüğümüzü kavrayışımızı inşa ediyoruz.”

    “AK Parti, Atatürk’ün kurduğu cumhuriyetin, demokrasi idealini ve iradesini yaşatıyor”

    Ünal, AK Parti’nin bugün Atatürk’ün kurduğu cumhuriyetin demokrasi idealini ve iradesini yaşattığını belirterek, “AK Parti üzerinden de millet olarak biz yüceltiyoruz. AK Parti dediğiniz yapı bir millet hareketi. Milletin isteği olmasa AK Parti’nin bir kıymeti kalmazdı. Millet gidip AK Parti’yi sandıkta onaylamasa AK Parti’nin bir değeri var mıdır? AK Parti bu milletin yüzde 50’sini temsil ediyor. Cumhurbaşkanımız her iki kişiden birinin teveccühünü temsil ediyor. Şimdi millete saldıramadıkları için, milletin tercihlerine ve seçeneklerine saldıramadıkları için AK Parti’ye ve Cumhurbaşkanımıza saldırıyorlar” ifadelerini kullandı.

    “Devletin içindeki şeytanı çıkardık”

    “Türkiye, terörle yaşamamıza rağmen terörü alt etmeyi, 15 Temmuz gibi bir işgal girişimini bertaraf etmeyi başarmış, Gezi’yi, 17-25 Aralık ve kendine kurulmuş bütün tuzakları bertaraf edebilmiş ve hepsinden önemlisi devletin içindeki şeytanı çıkarmış” dilen Ünal sözlerine şöyle devam etti:

    “Biz 2002’de iktidara geldiğimizde 2 şey vardı; birincisi soğuk savaş sonrası kendi dönüşümünü gerçekleştirememiş bir idari sistem vardı. Her şeyi koruması gerektiğini düşünen statükocu bir vesayet ortamı vardı. Yargıda, orduda ve her yerde. Düşünmeni yasaklayan, giyinme biçimine karışır, Alevi’ye nasıl Alevi olacağını söyleyen, Kürt’ü zaten kabul etmeyen, Müslüman’a nasıl Müslüman olacağını anlatan bir anlayış vardı. Ve bu anlayış yargıda ve orduda hakimdi. Bir de devlete sızmış dini grup sivil toplum örgütü görünümlü bir yapılanma vardı. Biz de mücadelesini demokratik yolla vermiş, meşru zeminde vermiş, siyaseti kendine yol olarak seçmiş ve en önemli geleneğimiz milletle beraber yürümektir.”

    “Bugün devletin içerisinde milletten başka hiçbir şey bırakmadık”

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Pınarhisar dönemlerinden bahseden Ünal, “Bizim Genel Başkanımız 1999 yılında Pınarhisar’a gönderilirken halkını sokağa çağırmadı. ’Ben devletime küsmem’ dedi. Demokratik meşru zeminde meşru mücadelesini verdi. Sistem dışına itilmesine, her türlü zulüm ve baskıya rağmen demokratik meşru zeminde kaldı. Sandıktan çıktık ve milletin adına geldik buraya. Biz geldiğimizde sızmacılar vardı bir de vesayetçiler vardı. Sonra öğrendik ki bu sızmacılar yeni vesayet odağı olmak istiyorlarmış. Çok şükür millet 15 sene arkamızda durdu. Bizde onlar sayesinde hem vesayet odaklarını tasfiye ettik hem de sızmacıları tasfiye ettik. Bugün devletin içerisinde milletten başka hiç bir şey bırakmadık” şeklinde konuştu.

    “Kim DAEŞ’le birlikte operasyon yapıyormuş, Rakka’da gördük”

    15 Temmuz ile ilgili değerlendirmede bulunan Ünal, şunları söyledi:

    “Bize hala bir şeyler yapacaklarmış. Bize daha ne yapacaksınız, Biz 15 Temmuz cehenneminden çıktık geldik. Bundan sonrasını siz düşünün. Bu teröre destek verenlerin şimdi maskeleri de düştü. Bakın 4 yıldır ’Siz DAEŞ’e destek veriyorsunuz’ diye burnumuzdan getirdiler. 2013 yılında Bakanlar Kuruluyla DAEŞ’ı terör örgütü ilan eden biziz. CHP ve HDP müttefikleri kameraları her gördükleri yerde bize ’Siz DAEŞ’e destek oluyorsunuz’ dediler. Şimdi görüyor musunuz DAEŞ’e kim destek veriyormuş. Kim DAEŞ’le birlikte operasyon yapıyormuş, Rakka’da gördük. Biz onları uyardık dedik ki ’Terör bumarenag’ gibidir. Yarın döner sizi vurur. Bizi terörle vuracağınız kadar vurdunuz. Bizde terörle nasıl mücadele edeceğimizi öğrendik. ’Kötü komşu ev sahibi yapar’ Daha 3 sene önce Amerika bize istihbarat vermediği için Güneydoğu’da sorun yaşıyorduk. Şuan da kimsenin sıcak istihbaratına ihtiyacımız yok. Dünyanın en iyi ’İnsansız Hava Aracı’ teknolojisine sahibiz.”

    Ünal, önümüzdeki 15 yılda dünyanın geleceğini ve toplumların geleceğini ekonomiden daha çok toplumların psikolojisi belirleyeceğini dile getirdi. “Bizde de sürekli özgüvenimize saldırıyorlar” diyen Ünal sunları kaydetti: “15 Temmuz’u itibarsızlaştırmaya çalışıyorlar. Savunma sanayisinde yaptıklarımızı itibarsızlaştırmaya çalışıyorlar. Bu milletin kahramanlığını itibarsızlaştırmaya çalışıyorlar. Bu sebeple biz asla özgüvenimizi kaybetmeyeceğiz.”

    “Dünya’da şuan en güvenli yer Türkiye”

    Dünyada 15 Temmuz gibi bir geceden sonra kendilerini toparlayabilecek bir ülkenin olmadığını belirten Ünal, sözlerine şöyle devam etti:

    “15 Temmuz’dan 2 ay sonra Fırat Kalkanı gibi bir harekatı gerçekleştirdik. Adamlara DAEŞ’le mücadelenin nasıl olması gerektiğini gösterdik. Ekonomide 5.1 büyüme gösterdik. Bugüne kadar bu yaptıklarımızı CHP yapsaydı bizim kadar oy alsaydı her eve bir ’teşekkür butonu’ yerleştirirdi. ’Günde beş defa bize teşekkür edeceksiniz’ derdi. Şuan terör örgütleriyle iş tutan, Türkiye düşmanlarıyla ortak hareket eden, ülkesinin seçilmiş hükümetinin yanında yer almayan bu CHP’nin sesi bizden çok çıkıyor ben de bunu anlamıyorum. Terör örgütünün talimatlarını siyaset haline getirip bize yansıtan HDP’nin sesi bizden çok çıkıyor, bunları anlayamıyorum. Bölge halkına faşist bir anlayışı dayatan sizler değil misiniz? Açtığınız çukurlarla hendeklerle bölge halkına hayatı cehenneme çeviren sizler değil misiniz? Siz insanın düşünce hakkına saygı duymazsınız. Siz farklı düşünceye tahammül edemediğiniz için bölgede sizin gibi düşünmeyen insanlara yaşam hakkı tanımıyorsunuz. Biz 15 yılda bu ülkeyi getirdiğimiz bu özgüven ile konuşacağız. Biz dünyanın daha yeni yaşamaya başladığı şeyleri biz yaşadık ve bitirdik. Dünya’da şuan en güvenli yer Türkiye. Çünkü terörle nasıl mücadele edileceğini bilen bir ülkeyiz.”

    “Paris saldırısını gerçekleştiren adamı yakalamıştık”

    Ünal, sözlerine şöyle devam etti:

    “Paris saldırısını gerçekleştiren adamı yakaladık. Adam DAEŞ’e katılmak için Suriye’ye gidiyor. Yakalamışız iade etmişiz. İade ederken de söyledik ‘Bu adamın nereye gittiğini takip edin’ dedik. Dikkate almadılar. Sonra o kişi gidip Paris saldırısını gerçekleştirmiş. Bir terör örgütünü başka bir terör örgütü ile temizleyemezsiniz, diyorduk yapmayın dedik. Suriye krizi başlarken gelin bu olayı çözelim dedik, yoksa Suriye teröristlerin yaşam alanı haline gelir, dedik. Bütün bunları söyleyen biz şimdi bize kalkmış diyorlar ki; Türkiye’nin dış politikası iflas etmiştir. Allah’tan korkun. Bölgedeki bu krizlerin sebebi biz miyiz? Bizim muhalefetimiz bunları sanki biz yapmışız gibi bize saldırıyor. Kendisini milletin meşru hükümeti ile mücadele etmeye adamış. Muhalefet diyemeyeceğim, bir düşmanlık yapısı gibi hareket eden kasetle göreve gelmiş ve Türkiye düşmanı yapıların içerideki siyasi operasyon aparatı gibi davranan bir yapıdan bahsediyoruz. Biz her türlü öz eleştirimizi yapıyoruz. Bunların bir kere öz eleştiri yaptığını görmedik. Kemal Kılıçdaroğlu’nun günde 3 yalanı ortaya çıkıyor. Bir kere öz eleştiri yaptığını görmedim.”

    Program sonunda EYAD Başkanı Halil Etyemez, konuşmacı olarak programa katılan AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü aynı zamanda Kahramanmaraş Milletvekili olan Mahir Ünal’a hediye takdim etti.

  • Devlet desteğiyle kurduğu serada ’İstiridye Mantarı’ yetiştiriyor

    Kütahya’nın Hisarcık ilçesinde ‘Genç çiftçi’ projesi kapsamında hibe desteği almaya hak kazanan 19 yaşındaki Hamide Boran, İstiridye Mantarı yetiştiriciliğine başladı.

    İlçeye bağlı Sefaköy’de 100 metrekarelik serada 600 kompost ile mantar yetiştirmeye başlayan genç kadın çiftçi Hamide Boran, Eylül ayının ortalarından itibaren ise İstiridye Mantarı hasadına başladı.

    Lise mezunu genç kız Hamide Boran, ‘Genç Çiftçi’ projesine Hisarcık İlçe Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürü Seher Sibel Var ve personelin tavsiyesi üzerine müracaat ettiğini söyledi.

    Boran, “İstiridye Mantarı yetiştiriciliğini severek yapıyorum. Köyümde kendi kurduğum işimle uğraşarak, aile bütçesine katkıda bulunmak bana büyük mutluluk veriyor. Şu anda günlük yaklaşık 30 kilo istiridye mantarı üretimi yapıyorum. İleriki günlerde kompostu da kendim hazırlayarak maliyetini düşürmeyi hedefliyorum. Ürettiğim mantarları pazarlama da sıkıntı çekmiyorum. İlçe merkezi ve çevre ilçelerden toptan alım için talepler geliyor. Taleplerin artması durumunda üretim kapasitesini arttırmayı düşünüyorum. Bize bu imkanı sağlayan devletimize ve her konuda teknik destek veren Hisarcık İlçe Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü personeline çok teşekkür ediyorum” dedi.(MA-EFE)

  • Dolandırıcıların ATM’ye kurduğu düzeneği vatandaş fark etti

    Malatya’da bir bankanın ATM’sine kart kopyalama düzeneği kuran dolandırıcıların tuzağı vatandaşın dikkati sayesinde bozuldu.

    Edinilen bilgiye göre, Malatya’da fırıncılık yapan Ahmet Çalışır isimli vatandaş para çekmek için Öğretmenevi yanında bulunan bir bankaya ait ATM’ye gitti. ATM’deki anormallikten şüphelenen uyanık vatandaş önce bankayı aradı. Banka yetkililerinden ‘ATM’de düzenek olabilir, sakın işlem yapmayın’ uyarısını alan vatandaş daha sonra durumu polise bildirdi. Kısa sürede olay yerine gelen ekipler bankamatikte inceleme yaparken ATM’nin kart girişi bölümünde kartların bilgilerini ve şifrelerini kopyalayan bir düzeneğe ulaştı. Daha sonra olay yerine çağrılan olay yeri inceleme ekipleri bankamatikte inceleme yaparken ekipler ATM’nin ve çevrede bulunan işyerlerinin güvenlik kamerası kayıtlarını da incelemeye aldı. Düzeneğin kim ya da kimler tarafından bankamatiğe yerleştirildiğini tespit etmek için soruşturma başlatılırken, düzeneği fark eden Ahmet Çalışır isimli vatandaşın da polisler tarafından ifadesine başvuruldu. Basın mensuplarına konuşan Çalışır, ATM’ye para çekmek için geldiğini ancak bazı şeylerden şüphelendiğini söyleyerek, “Bunun üzerine bankayı aradım, yetkililer ‘Kart giriş bölümü yerinden çıkıyorsa düzenek vardır’ dediler. Ben de hemen polisi aradım ve çok şükür herhangi bir maddi kaybım olmadan bu durumu atlattım” ifadelerini kullandı.

    Vatandaşlara da uyarılarda bulunan Çalışır, “Eğer kart giriş bölümü oynuyorsa ve üst bölümde farklı bir düzenek tespit ederseniz direk polisi arayın. Zaten düzenek apaçık ortada yani kendini gösteriyor” diye konuştu.

  • Kapı koluna kurduğu düzenekle annesine kendisini öldürttü

    Adana’da 6 aydır psikolojik tedavi gördüğü ileri sürülen genç, pompalı tüfek ve misina ile odasının kapı koluna düzenek kurarak intihar planı yaptı. Genç, annesinin odanın kapısını açmasıyla ateş alan tüfekten çıkan kurşunla vurularak öldü.

    Edinilen bilgiye göre, E.G.(26), isimli genç, İstanbul’da fizyoterapi eğitimi gördükten sonra ailesinin Çukurova ilçesi Toros Mahallesi 78007 Sokak’ta yaşadığı eve döndü. İddiaya göre, 6 aydır psikolojik tedavi gördüğü öğrenilen genç, bunalıma girerek intihar etmek istedi. Feci bir intihar planı yapan genç, pompalı tüfeğin tetiğini misina ile odasının kapı koluna bağlayarak tüfeğin namlusunu başına dayadı.

    Sabah saatlerinde annesi oğlunun odasına girmek için kapı kolunu indirince tetik aşağı düştü ve tüfek ateş aldı. E.G., başında isabet eden tüfek saçmalarıyla olay yerinde hayatını kaybetti.

    Gencin annesi ve babası sinir krizi geçirirken gencin cenazesi otopsi için Adli Tıp Kurumu morguna kaldırıldı.

  • Kurduğu tesiste ayda 2 ton solucan gübresi üretiyor

    Adana’nın Kozan ilçesinde mermercilik mesleği ile uğraşan Hasan Akçoban, yaklaşık 2 yıl önce merak edip araştırdığı organik solucan gübresi üretimi işinde başarılı olunca yaptığı işi marka haline getirerek seri üretime başladı.

    İki yıl önce 50 bin Türk lirası sermaye ile başladığı organik solucan gübresi üretiminde gübrenin bitkilere oldukça faydalı olduğunu gören ve çiftçilerden yoğun talep alan Hasan Akçoban, diğer şehirlerdeki çiftçilerden organik solucan gübresi siparişlerini kabul etmeye başladı. Sebze ve meyvelerde verimi oldukça artıran, kimyasal gübrelere oranla toprağa zarar vermeyen ve ürünlerin erken hasadını sağlayan organik solucan gübresi üretimini iki kişilik personeli ile iki ayrı tesiste gerçekleştirdiğini kaydeden Akçoban, “Solucan gübresini merak ettim. Daha önce birkaç arkadaşın yaptığını duymuştum. Onlardan gittim bende baktım nasıl bir şey olduğuna. Nasıl ürün elde ettiklerini görünce bende yapmaya karar verdim. Daha önce az bir solucan ile başladık, ondan sonra baktık verim alabiliyoruz. Yerimizi genişlettik, daha büyük tesis kurduk. Bir yıl boyunca solucanlarımızın çoğalmasını bekledik. Daha sonra yığınlarımızı yani solucan yataklarımızı çoğalttık. Daha sonra gübre elde etmeye başladık. Gübrenin verimini denedik. Bazı arkadaşların bahçesinde, ağaçlarında, sebzesinde verimi yükselttiğini görünce bu işi daha iyi yapmaya başladık. İkinci tesisimizi kurduk. Burada kuruma, eleme, torbalama tesisini kurduk” dedi.

    “Geleceğin gübresi”

    Solucan gübresinin organik olması, kimyasal gübreden daha iyi verimi artırması değil de herhangi bir toprağa zarar vermemesi, toprağı yenilemesinden dolayı tercih edileceğini söyleyen Akçoban, “Onun için organik solucan gübresini geleceğin gübresi olarak görüyoruz. O yüzden bu işin geleceğini parlak olarak görüyoruz. Kimyasal gübreler bizim Çukurova Bölgesi’ndeki toprakları mahvetmiş. Toprağın genel değerini bitirmiş. Toprağı yenilemek için bu tür gübreleri kullanmak zorundayız. Çiftçilerimiz organik solucan gübresi kullanımı konusunda henüz çok bilinçli değiller. Ama zamanla bu gübreyi daha çok kullanmalarını öneriyoruz ve kullananlar da olumlu tepkiler veriyor. Bu gübre üründeki verimi artırıyor. Ürünün hasadını öne çekiyor. Yani bir ay sonra verecek ürünü yirmi gün önce verebiliyor” diye kaydetti.

    Ayda 2 ton gübre

    Yaklaşık 50 bin Türk lirası sermaye ile organik solucan gübresi üretimine başladıklarını kaydeden Akçoban, “Önce altı, yedi ay solucanların gübre yapmasını bekliyoruz. Sonra haftalık kesim yapıyoruz gübrelerde. Aylık ortalama iki ton kadar gübre elde ediyoruz. İki yıl önce yüz bin solucanla başlamıştık bu işe, şuanda ayda iki ton gübre elde edebiliyoruz. Bunun yanı sıra solucan satışlarımız da oluyor. Elverişli durumlar oluştukça tesisimizi daha da büyüteceğiz inşallah. Yaklaşık 20 ton inek gübresinden 15-16 ton solucan gübresi elde edebiliriz. Bu işe amatörce başladık yani olacak mı olmayacak mı diye ama işin olduğunu görünce şimdi işi markalaştırdık, tescilini aldık. Gördüğünüz gibi orijinal organik gübre torbalarını ürettirdik ve bunlara gübrelerimizi torbalıyoruz ve çiftçilerimize bu şekilde sunuyoruz. Bu torbalar gübrenin nemini koruyor. Organik solucan gübresi yeni ekilen fidelerde çok daha faydalı. Ağacın yetişme aşamasında yeni filizlenme başladığında direkt filizler verdiği zaman ağacı daha iyi geliştiriyor, sürgünleri daha iyi oluyor. Solucan gübresiyle ekilmiş fidanlar daha iyi büyüyor. Bu gübre verimi öne çekiyor, üründe kaliteyi artırıyor, hastalıklara bir dizi önlem alıyor. Sebzelerde de verimi öne çekiyor. Örneğin iki ayda verecek ürün bir ay daha önce çekebiliyor. O yüzden çiftçilerimize bu gübreyi kullanmalarını tavsiye ediyoruz” şeklinde konuştu.