Etiket: Külliyesi’nde

  • Kernek Külliyesi’nde korkutan yangın

    Malatya Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Dairesine bağlı olarak hizmet veren Kernek Külliyesi’nin çatısında çıkan yangın korkuttu.

    Sabah erken saatlerde henüz nedeni belirlenemeyen bir sebepten dolayı Kernek Külliyesi’nin çatı kısmında yangın çıktı. Külliyeden dumanların yükseldiğini gören vatandaşlar itfaiyeyi aradı. Kısa sürede olay yerine gelen Malatya Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Daire Başkanlığı’na bağlı ekipler çatıda çıkan yangına müdahale etti. Yangın diğer alanlara sıçramadan kontrol altına alınırken, ekipler yangının çıkış nedeninin bulunması için inceleme başlattı.

  • Türkmenistan Bakanlar Kurulu Başkan Yardımcısı Meredov Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkmenistan Bakanlar Kurulu Başkan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Raşid Meredov’u Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde kabul etti.

  • Dünyanın en ünlü cam ustaları tarihi Kurşunlu Külliyesi’nde buluştu

    Odunpazarı Belediyesi tarafından tarihi Kurşunlu Külliyesi’nde düzenlenen ve tüm heyecanı ile devam eden 4. Uluslararası Odunpazarı Cam Festivali, Dünyaca en ünlü cam ustalarını buluşturndu.

    Festivalde, cam sanatının incelikleri sergileniyor. Dünyaca en ünlü cam ustalarını tarihi Kurşunlu Külliyesi’nde buluşturan 4. Uluslararası Odunpazarı Cam Festivali, açılış seremonisinin ardından İngiliz cam sanatçısı Steven Ciezki’nin sıcak sam atölyesinde gerçekleştirdiği sıcak cam üfleme çalıştayı ile devam etti. Ciezki’nin sıcak cam atölyesinde düzenlediği sıcak cam üfleme çalıştayına vatandaşlar yoğun ilgi gösterdi. Ciezki, çalıştay süresince cama hayat verirken cam sanatının inceliklerini de izleyicilerle paylaştı. Bir camın oluşturulmasından işlenmesine ve şekillendirilmesine kadar süren bütün aşamalarını sergileyen Ciezki, izleyenlerden tam not aldı.

  • Belediye Başkanı Yaşar Bahçeci: “Kurban Bayramı ilk defa ahi evran külliyesinde karşılandı”

    Kırşehir Belediye Başkanı Yaşar Bahçeci, ilk defa halk ile protokolün ahi evran külliyesi alanında bayramlaştığını söyledi.

    Alınan önlemler sonrasında Kurban Bayramına Kırşehirlilerin huzurlu şekilde girdiğini anlatan Belediye Başkanı Bahçeci, “Kırşehir’de şehir merkezi başta olmak üzere bütün mahallelerde başarılı bir çalışma gerçekleştirdik” dedi.

    Belediye ekiplerinin gece-gündüz temizlik çalışmalarına ara vermediğini söyleyen Belediye Başkanı Bahçeci yapılan açıklamada, “Belediye personellerimiz gece gündüz demeden temizlik çalışmalarını sürdürdüler. Titiz bir çalışmayla, bayramın birinci günü gezici ekiplerimizle kurban yerleri kontrol edilerek, dolu olan atık tanklar boşaltıldı” diye konuştu.

    Atıklar ve bulaşıcı hastalıklardan korunmak için her mahallede önlemlerinin alındığını belirten Belediye Başkanı şöyle konuştu:

    “Temizlik İşleri Müdürlüğünce organize bir şekilde bayramın 1.2.3 ve 4. günü de ekipler ve iş makineleri planlanarak, kurban kesiminden kaynaklanan atıkların, bulaşıcı hastalığa meydan vermemesi ve çevre kirliliği oluşturmaması için, tüm kurban kesim ve satış alanlarının temizlenmesi ve dezenfekte edilmesi işlemi süratle tamamlandı. Gün boyu hareketliliğin devam ettiği kurban kesim alanlarında hiçbir sorun yaşanmazken, Kırşehir Belediyesi olarak vatandaşlara her türlü kolaylık sağlandı.

    Kurban kesim işlemini tamamlayan vatandaşlara, atıklar ve etlerin taşınması için hijyenik poşet dağıtımı yapıldı. Kurban kesim yerlerinde; yıkama arabası, sokak hayvanlarıyla mücadele aracı ve nöbetçi ekiplerimiz 7/24 esasına göre bayram süresince görev yaptılar. Yine temizlik hizmetlerimiz bayram dolayısıyla hizmetlerine eksiksiz olarak devam etmiştir. Hemşerilerimiz, belediyemiz tarafından hazırlanan ve hizmete sunulan yerlerde son derece rahat bir ortamda kurban alışverişi yaptı ve kurban ibadetini yerine getirdi. Bayram tatili süresince de ekiplerimiz çalışarak hemşerilerimizin huzurlu bir bayram yaşaması için gayret gösterdi.”

  • Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde “Şehitleri Anma Programı”

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Ülkemizde oynanan oyunu bir kez daha bozduk. Bundan sonra inşallah Suriye’deki oyunu da bozacağız, Irak’ta oynanan oyunu da bozacağız, Libya’da oynanan oyunu da bozacağız. Orta Doğu’da, Kuzey Afrika’da, dünyanın her yerinde mazlumların ve mağdurların tek bir gözyaşı kaybetmemesi adına oynanan oyunları bozacağız” dedi.

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde bulunan Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi açılışı ile Şehitleri Anma Programı’nda, 15 Temmuz şehitlerinin yakınları, gaziler ve ailelerinin yanı sıra vatandaşlarla bir araya geldi. Programa TBMM Başkanı İsmail Kahraman, Başbakan Binali Yıldırım, Bakanlar Kurulu üyeleri, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar ile kuvvet komutanları, Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, milletvekilleri ve çok sayıda davetli katıldı.

    Türkiye’nin FETÖ ile mücadele sürecinde, tehdit oluşturan diğer terör örgütleriyle de mücadele etmekten kaçınmayacağının altını çizen Erdoğan, “Darbecilerden, onların iç ve dış destekçilerinden hesap sorarken intikam değil, adalet peşinde olacağız. FETÖ, PKK, DAİŞ, DHKP-C, ülkemizin ve milletimizin bekası için tehdit oluşturan tüm terör örgütlerinin başını ezmekte en küçük bir tereddüt göstermeyeceğiz. Düşman tek değil, düşman çok. ‘Ey düşmanım, sen benim ifadem ve hızımsın; gündüz geceye muhtaç, bana da sen lazımsın’ diyor üstat. Onun için Türk Silahlı Kuvvetlerimizde bu malum yapının dışında vatanına, milletine sahip çıkan kardeşlerimle, emniyet teşkilatımızda o takımın dışındaki polislerimizle, tüm korucularımızla birlikte bu bölücü terör örgütlerine karşı Türkiye’nin dört bir yanında mücadelemizi sürdüreceğiz. Bu ülkenin huzuruna, bu milletin refahına kastetmeye kimsenin hakkı yok. Bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız, kardeş olacağız, hep birlikte Türkiye olacağız” diye konuştu.

    “Darbe girişimi sürecinde dahi hukuktan tek bir taviz vermedik”

    Türkiye’nin darbe girişimi sürecinde dahi hukuk sınırlarından dışarı çıkmadığını ve atılan her adımın kanunlara uygun olduğunu aktaran Erdoğan, “Türkiye bir hukuk devleti. Dikkat ederseniz darbe girişimi sürecinde dahi hukuktan tek bir taviz vermedik. Attığımız her adım, aldığımız her karar, hayata geçirdiğimiz her uygulama anayasaya, kanunlara uygundur. Meclisimizde, Milli Güvenlik Kurulumuzda, Bakanlar Kurulumuzda, Bakanlıklarımızda, tüm kurumlarımızda çalışmalarımızı hukuk sınırları içinde yürütüyoruz. Yaşanan olağanüstü dönemde yapılan eksikler, hatalar olursa, onlar için de hukuk yolu açıktır, açık kalmaya devam edecektir. Ama adaleti tesis etmek de boynumuzun borcudur. Ne diyor herkes? ‘İdam, idam, idam’ burası demokratik bir parlamenter sistemle yönetilen bir demokratik hukuk devletidir. Öyleyse burada hükümetin yapacağı bir şey var. Bu talebi alıp parlamentoya taşır ve parlamento bunu tartışır, bu yolda verilen karara da herkes uyar. Az önce yaralı kardeşim meseleyi açıkladı. Dedi ki; ‘Eğer bu konuda hükümetimiz sıkıntıya düşmeyecekse parlamento idamın dışında verilecek en ağır ceza neyse onun kararını alsın’ Orada problem yok. Diğeri de milletimizin talebidir. Bu talep de parlamentoya gelir ve parlamento bunu müzakere eder, ona göre de adımını atar. Kimse de ‘niye bu adımı attın’ deme hakkına sahip değildir. Bugün dünyanın büyük çoğunluğunda bu var mı, var. Türkiye’de de bu müzakere edilir, tartışılır ve adımı ona göre atılır. Mevlana hazretlerinin ifadesiyle ‘Bir şeyi yerli yerine koymak, bir şeyi olamaması gereken yere koymak’ adaleti böyle tanımlıyor. Bütün bunlar zulümden de ağırdır, bundan kaçınacağız. Olması gereken yere koyarak adaleti, olmaması gereken yerden de kaçınarak zulümden kaçınacağız. Milletimizin 15 Temmuz gecesi sergilediği birliğe, beraberliğe, dayanışmaya, kardeşliğe uygun şekilde hedeflerimiz sürekli büyüterek, adımlarımızı sıklaştırarak yolumuza devam edeceğiz” şeklinde konuştu.

    “15 Temmuz gecesi dünyanın farklı yerlerinde yüz binlerce insanın kalbi bizim için atıyordu”

    Yaptığı konuşmada, “Ülkemizde oynanan oyunu bir kez daha bozduk. Bundan sonra inşallah Suriye’deki oyunu da bozacağız, Irak’ta oynanan oyunu da bozacağız, Libya’da oynanan oyunu da bozacağız” diyen Erdoğan, şunları söyledi:

    “Sadece Fetullahçı Terör Örgütüyle değil, diğer terör örgütleriyle ve onların arkalarındaki güçlerle mücadelemizi daha güçlü, daha etkin bir şekilde sürdüreceğiz. Ülkemizde oynanan oyunu bir kez daha bozduk. Bundan sonra inşallah Suriye’deki oyunu da bozacağız, Irak’ta oynanan oyunu da bozacağız, Libya’da oynanan oyunu da bozacağız. Orta Doğu’da, Kuzey Afrika’da, dünyanın her yerinde mazlumların ve mağdurların tek bir gözyaşı kaybetmemesi adına oynanan oyunları bozacağız. Bunların hiçbiri ülkemizde yaşananlardan bağımsız değildir. Hepsi aynı senaryonun farklı sahnelerinden ibarettir. 15 Temmuz gecesi sadece Ankara’da, İstanbul’da değil, dünyanın farklı yerlerinde pek çok şehirde yüz binlerce insanın kalbi bizim için atıyordu. Elleri bizim için semaya kalkıyordu. Bu millet dünyada farklı bir yere oturdu. Bu insanlar Türkiye’deki mücadelenin 79 milyonla birlikte kendi istiklal ve istikbal mücadelesi olduğunu biliyordu. Ülkemize husumet besleyenler, teröristlerini üzerimize salanlar kendilerini dev aynasında görebilirler. Ama bu milletin arkasında çok daha büyük güç, çok daha büyük bir destek var. O da mazlumların duasıdır.”

    “Siper ettiniz ve bu hayasızca akın durdu”

    Erdoğan, İstiklal Marşı’nın üçüncü, dördüncü ve beşinci dörtlüklerini okuduğu konuşmasında, “Akif çok güzel ifade ediyor: ‘Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım. Hangi çılgın bana zincir vuracakmış, şaşarım. Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner aşarım. Yırtarım dağları, enginlere sığmam taşarım. Garbın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar. Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var. Ulusun, korkma nasıl böyle bir imanı boğar. Medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar. Arkadaş yurduma alçakları uğratma sakın siper et gövdeni dursun bu hayasızca akın.’ Siper ettiniz ve bu hayasızca akın durdu. ‘Doğacaktır Sana vaat ettiği günler Hakk’ın. Kim bilir belki yarın, belki yarından da yakın.” İşte bunu yazdınız, aynen İstiklal Marşı’nda olduğu gibi. Biz Hakk’ın vaat ettiği günlerin yakın olduğuna inanıyoruz” diye konuştu.

    “Türkiye’deki demokrasiden, milletimizin hayat hakkından endişe duymayan hiçbir ülke lideri bizim dostumuz değildir”

    Erdoğan darbe girişimine sessiz kalan batılı ülkeleri, “15 Temmuz darbe girişimi ve sonrasında dünyada aslında zaten bildiğimiz ama bu derece açık olarak ifade edilebileceğine ihtimal vermediğimiz pek çok tavra şahit olduk. Dostlarımızın samimi desteğini bir kenara koyarak söylüyorum. Pek çok devletin, pek çok devlet yetkilisinin ülkemizdeki darbe girişimine karşı tavrı demokrasi adına bir utanç belgesidir. Vatandaşlarımızın, asker elbisesi girmiş teröristlerin tanklarının altında ezilmesi, silahlarıyla vurulması, helikopterleriyle taranması, uçaklarıyla bombalanması maalesef bunların dikkatini çekmedi. Buna karşılık darbecilerle çok yakından alakadar oldular. Darbe girişimine karşı aldığımız Olağan Üstü Hal kararı, onları birden çok endişelendirdi. Benzer şeyler Amerika’da yok mu, Fransa’da, Almanya’da yok mu? Birçok yerde var. Ama hiçbirisinde bizim gibi yaşanan bir darbe girişimi yok. Alçakça katledilen 237 vatandaşımıza baş sağlığı, yaralanan 2 bin 191 insanımıza şifa dilemeyenler darbecilerin kötü muamele görme ihtimali karşısında adeta teyakkuza geçmiştir. Darbecilerin akıbetlerinden endişe ettikleri kadar Türkiye’deki demokrasiden, milletimizin hayat hakkından, geleceğinden endişe duymayan hiçbir ülke lideri bizim dostumuz değildir. Bunu böyle bilsinler. Bu ülkelerle diplomatik ilişkilerimiz mutlaka devam edecektir. Ama onların kalbimizdeki yeri asla yoktur ve farklıdır” ifadeleriyle suçladı.

    “Zerre kadar demokrasi inançları varsa, gelsinler burayı görsünler”

    15 Temmuz’da darbe girişiminde bulunan FETÖ mensuplarına, Ankara Savaşı sırasında Timur’un ordusunun tarafına geçen askerler benzetmesi yapan Erdoğan, “Bugün bir komutanımız ‘Akıncı meydanını mürtet olarak çevirelim’ dedi. Biz zaten aramızda müzakereye başladık. Orası mürtet. Yani kendi milletine, kendi ordusuna ihanet edip yani irtidat edenlerin, Timur’un yanına geçenler sebebiyle oraya mürtet adı konulmuş. Dönekler, işte şimdi de dönekler. Hatırlamamız lazım. O meşhur günden beri uluslararası medyayı takip edenler Türkiye’nin terör, darbe ve işgal girişimleri karşısındaki sağlam duruşunu hazmedemeyenlerin hezeyanlarına, ikiyüzlülüklerine ilişkin sayısız örnek göreceklerdir. İsterdim ki demokrasiden, demokratik parlamenter sistemden bahsedenler önce gelsinler de bizim parlamento binamızı bir görsünler. Zerre kadar demokrasi inançları varsa, gelsinler burayı görsünler. Ama gelmediler. Bunların içinde darbe girişiminde bulunanları önce niçin şahsımı öldürmedikleri için eleştirecek, onlara akıldanelik yapacak kadar niyetlerini açık edenler var. Açık açık söylediler. ‘Yanlış yaptınız, önce Erdoğan’ı öldürmeliydiniz’ dediler. Bu kadar ileri gidenler de oldu. Bizim dediğimiz zaten o değil ki. Biz kefenimizi giyerek yola çıktık zaten. Az önce de ‘Şehitlerimizi kıskanıyorum’ dedim. Çünkü o makam herkese nasip olmaz. Özellikle batılı ülke liderlerinin yaşadıklarımız için üzüntülerini ifade etmekten ziyade, bundan sonraki süreç için endişelerini ifade etmeleri gerçekten ibret verici. Türkiye’nin yaşadığı tehlikeyle mukayese edilemeyecek tehditler karşısında olağan üstü önlemler alarak tam destek verenler darbe girişimine rağmen ülkemizi eleştirerek samimiyetsizliklerini ortaya koyuyorlar. İşte Avusturya, işte Almanya, oralarda miting, yürüyüş yapmak isteyen bizim vatandaşlarımız, ama onların da vatandaşı, çifte vatandaşlara müsaade etmiyorlar. Evlerde Türk bayrağı asmalarını yasaklayacak kadar. Bunlar bu şekilde demokratlar. Karşılaştığımız bu tablo karşısında şaşırdık mı? Hayır. Peki, üzüldük mü? Evet. Her şeye rağmen birazcık hakkaniyet, birazcık empati beklemekten kendimizi alıkoyamıyoruz. 15 Temmuz’da gördük ki kimseden ne hakkaniyet, ne yardım, ne destek, ne anlayış bekleyemeyiz. 3 milyon mülteci ülkemizde var. Bunun için dünyadan bize gelen bir destek var mı? Yok. Sadece konuşuyorlar, sadece söz yapıyorlar. Ama biz şu anda STK’lar ve milli bütçemizden yaptığımız yatırımlarla neredeyse 20 milyar doları aştık. Biz, dünya elini uzatacak diye bu adımları atmadık. Dedik ki; ‘Bizim medeniyetimizde Ensar’lık farklı bir şey’ Biz Ensarız ve Muhacir’lere elimizi açtık, göğsümüzü açtık ve onları ülkemizde ağırlıyoruz. Ne yapacaksak kendimiz yapacağız. Bunun için uzun süredir yerli ve milli vurgusu yapıyoruz. Bunun için ‘Kendi göbeğimizi kendimiz kesmemiz lazım’ diyorum. Sanayide, ticarette, ihracatta, savunma sanayinde, yüksek sanayide, tarımda, hayvancılıkta velhasıl her alanda dışarıya bağlı olan değil, dışarıya veren durumuna gelmek mecburiyetindeyiz” değerlendirmelerinde bulundu.

    “Toplu iğneyi dahi üretemeyen bir Türkiye’den buralara geldik”

    Türkiye’ye yönelik saldırıların, Türkiye’nin güçlenmesinden endişe duyan kimseler tarafından gerçekleştirildiğinin altını çizen Erdoğan, “Son bir yıldır bölücü terör örgütüyle yürüttüğümüz mücadelede bu gerçeğin sayısız örneğine şahit olduk. Şayet ekonomide, savunma sanayinde belli bir duruma gelmemiş olsaydık ne terör örgütünün eylemlerinin, ne de bu darbe girişiminin altından kalkabilirdik. Ülkemize yönelik saldırıların böylesine pervasız hale gelmesi büyüyen, güçlenen, kendi kendine yeten Türkiye’den duyulan rahatsızlıktan kaynaklanıyor. Türkiye dünkü her şeyiyle dışa bağımlı Türkiye olsaydı, mücadeleyi daha başlamadan kaybetmiştik. Toplu iğneyi dahi üretemeyen bir Türkiye’den buralara geldik. Şu anda ideal bir seviyede olmayabiliriz. Ama en azından kritik dönemlerde kendi ayaklarımızın üzerinde durabilecek güce sahibiz. Her fırsatta 2023 diyoruz. Bu hedefe ulaşacağız. O seviyeyi ülkemizin geleceği için yeni bir dönemin başlangıcı olarak görüyoruz. Ne yaparlarsa yapsınlar, hangi tuzakları kurarlarsa kursunlar, hangi oyunları oynarlarsa oynasınlar Allah’ın izni ve yardımıyla 2023 hedeflerimize ulaşacağız” dedi.

    Erdoğan konuşmasını Arif Nihat Asya’nın ’Dua’ şiiri ile sonlandırdı.