Etiket: Külleme

  • Fındıkta külleme hastalığı korkutuyor

    Türkiye’nin tarım ürünleri arasından önemli bir yere sahip olan Türk fındığı son 3 yıldır ‘külleme ‘ hastalığı ile mücadele ediyor. Hastalığa hâlihazırda ilaç bulunamaması üreticiyi endişelendiriyor.

    Giresun Ziraat Odaları İl Koordinasyon Kurulu ve Tirebolu Ziraat Odası Başkanı Erim Yaman, fındık hakkında değerlendirmede bulundu. Üreticinin şuan için 15 lira ve üstü bir fiyatı arzu ettiğini ama ondan daha önemli olarak biran önce külleme hastalığına çare bulunması gerektiğini belirten Yaman, ”2 yıl sonra belkide fiyat konuşacak bir fındık bulamayacağız” dedi.

    Türk fındığı tekelleşme yolunda olduğunu vurgulayan Yaman, “Fındık fiyatıyla oynanmakta ve bu herkes tarafından bilinmekte. Bununla ilgili bir önlem alınmıyor ilerleyen zamanlarda alınacağını ümit ediyoruz. İhracatçı ve tekelleşen firmada şunu bilmesi lazım 2 yıl içerisinde biz küllemeye çare bulamazsak fındık fiyatını konuşacak, tartışacak bir fındık bulamayacağız ve o yüzden üreticiyle alay edilmemesi, üreticinin hak ettiği fiyatı vermesi ve bu külleme hastalığının da üreticiye destek olunması gerek. Fındığın taban fiyatının oluşturulup üreticinin morali düzeltilmelidir” diye konuştu.

    Fındığın maliyetini ve hastalıklarla mücadelesinde harcanacak tutarların çıkartılarak fiyatın ona göre belirlenmesi gerektiğini savunan Yaman, “Üretici seneye fındığı kaça satacağını bilmiyor. Külleme hastalığı üreticiyi daha da tedirgin hale getirdi. Vatandaş bu fiyat karşılaşmasında korkarak adeta bahçeye girmeye çekiniyor. Çünkü hem maliyetini kurtaramayacağını düşünüyor hem de külleme ile mücadeledeki maliyetini kurtaramayacağını düşünüyor. Onun için bir an önce fiyatlar iyileşmesi gerek. Sezonun ilk başlarında 15 TL’yi gören fiyatlar bugün itibariyle 12,25 TL ‘ye kadar geriledi ama rekoltenin düşük olduğu ortaya çıkması birazda olsa bizi umutlandırdı, fiyatların yükseleceğini düşünüyorum” ifadelerini kullandı.

  • Fındıkta Külleme Çalıştayı Trabzon’da yapıldı

    Trabzon Ticaret Borsası (TTB) tarafından düzenlenen Fındıkta Küllenme Çalıştayı’nda fındıkta son yıllarda bahçelerde yaşanan en büyük tehlike olan külleme hastalığı konuşuldu.

    Çalıştayın açılışında konuşan Trabzon Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Şükrü Güngör Köleoğlu, Türkiye’nin en önemli tarımsal ihraç ürünleri arasında fındığın ilk sırada yer aldığını söyledi. Köleoğlu, “Son 10 yılın ortalamasına göre yılda yaklaşık 270 bin ton iç yani 540 bin ton kabuklu fındık ihraç etmişiz. Bundan da yılda 2.5 milyar dolara yakın döviz girdisi sağlanıyor. Fındığın dış satımında pek sorun yok gibi. Ama üretimde aynı şeyleri söyleyemiyoruz. Son 10 yıldaki ortalama üretimin ise 600 bin ton kabuklu civarında olduğu rakamlarla sabittir. Bu gerçekten hareketle, dünya fındık üretimi artarken, Türkiye’deki üretimin buna paralel gitmediğini görmemiz gerekiyor. Bu durumda üretimde verim ve kalite sorunu var demektir. Buradan çıkacak sonuçlar rapor haline getirilip, bir kitapçıkta toplanarak Ankara’ya taşınacaktır” dedi.

    “Fındık az olsun, pahalı olsun mantığı yanlış”

    Trabzon Ticaret Borsası Meclis Başkanı Mehmet Cirav da, son yıllarda özellikle Ziraat Odaları temsilcilerinin “Fındık az olsun, pahalı olsun” mantığı ile hareket edildiğine dikkat çekerek “Bu yanlıştır. Bu yanlışın faturasını böyle devam ederse gelecekte çok ağır ödeyeceğiz. Verim ve kalite düşerken basında sürekli fiyatla ilgili açıklamaların yer alması ne kadar yanlış bir alanda bulunduğumuzun resmidir. Dışarıdan talep artarken içeride üretimin düşmesini anlamak mümkün değildir. Buna en büyük etken yanlış destekleme sistemidir. Bu sistem 6 yıl önce başlatıldı. Sonucu ortada. Üretimimiz düştü. Rekolte artışı yok. Bu sistemin yerine ürüne destek verilerek üretimimiz arttırılmalıdır. Üretime destek verirsek, herkes bahçesine özen gösterir, verim ve kalitede yükselir”diye konuştu.

    “Fındık hastalıkları ile mücadele etmeliyiz”

    Fındık Tanıtım Grubu Başkanı Edip Sevinç de, ihracatçılar olarak üretimle ilgili her türlü projeye destek verdiklerini hatırlatarak “Türk fındığının korunması, ancak ve ancak üretimin arttırılması ile mümkündür. Fındık Araştırma Enstitüsü ile doku kültürü laboratuvarı kurmak için çalışıyoruz. Bizim hedefimiz dış satıma paralel olarak üretimimizi arttırmaktır. Türk fındığının korunması, ancak ve ancak üretimin arttırılması ile mümkündür. Siz üretimi arttırmaz iseniz, başkaları devreye girer, giriyor da. Gürcistan da, Şili’de, Çin’de üretim arttırılmaya çalışılıyor. Bu da bizim tekel olduğumuz fındık piyasasında tehlikede olduğumuzun işaretidir. Fındık fidanımız yok. Bir de Gürcistan’a fidan gidiyor diyorlar. Biz üretimimizi arttırırsak, rakiplerimiz söker ve tekel halimiz devam eder. Bunun için en büyük tehlikelerden biri olan fındık hastalıkları ile mücadele de yol almalıyız. Külleme başta olmak üzere sıkıntılarımız var. Birde fındık üretimi arttırıp, maliyetleri aşağıya çekersek, piyasalara tam anlamıyla hakim olur, elimize geçiririz. Yine de fındıkta söz sahibi Türkiye’dir, Türk üreticisidir, son söz hep onundur” ifadelerini kullandı.

    “Fındığı sadece toplanıp, kurutulup, satılacak bir ürün olarak görmemeliyiz”

    Trabzon Büyükşehir Belediye Başkanı Orhan Fevzi Gümrükçüoğlu da, Türkiye’nin dünya fındık piyasasındaki hakimiyetinin tekel olma noktasında sürdürülmesi için üretimin mutlaka arttırılması gerektiğini vurgulayarak Fındığı sadece toplanıp, kurutulup, satılacak bir ürün olarak görmemek gerektiğini belirtti. Gümrükçüoğlu, “50 yıldır budama, gübreleme veya diğer tarım tekniklerinde bildiklerimizin yanlış olduğunu görmeye başladık. Bunun üreticiye ısrarla anlatılması lazım. Biz kurum olarak elimizdeki laboratuvarımızla toprak tahlilleri ile üreticilere destek veriyoruz. Fındığı sadece toplanıp, kurutulup, satılacak bir ürün olarak görmemeliyiz. Yıl boyu bahçelerde olmalıyız” şeklinde konuştu.

    Trabzon Vali Yardımcısı Necmettin Yalçınalp de ekonomiye büyük katkı sağlayan fındıkla ilgili tüm kesimlerin işbirliği yapması için devletin gerekeni yaptığını söyledi. Çalıştaya moderatörlük yapan Prof. Dr. İlhami Köksal ise, 30 yıl önce fındık alanların sınırlandırılmasından, hatta sökümünden söz edildiğini hatırlatarak “Ben o dönemde buna hep karşı çıktım. Şimdi bunun doğruluğu anlaşılıyor. Üretimimizi arttırmak için çaba göstermemiz gerektiğini görüyoruz. Bir zamanlar İspanya, Türkiye ile rekabet ederdi. Bizim üretim politikalarımız İspanya’yı sıfırladı. Şimdi durum değişti. Tehlike büyük. Üretimi mutlaka arttırmamız lazım. Bunu alan genişletme ile değil, verim artışını sağlayarak yapmalıyız” dedi.

    Çalıştay da daha sonra Ankara Üniversitesi öğretim üyeleri Prof. Dr. Fikret Demirci, “fındıkta küllenme”, Prof. Dr. Yeşim Okay “ fındıkta yetiştirici gözüyle küllenme” Prof. Dr. Nevzat Arık” küllenmenin fındık kalitesine etkileri “, Dr. Arzu Sezer’de “küllenme hastalığının fındık alanlarındaki coğrafi dağılımı üzerine bildiriler sundular.

  • Külleme hastalığı fındık verimini olumsuz etkiliyor

    Düzce Üniversitesi Ziraat ve Doğa Bilimleri Fakültesi Bitki Koruma Bölümü Başkanı Doç. Dr. İsmet Yıldırım, fındıkta görülen küllenme hastalığının rekolte ve randıman yönünden olumsuz etkilediğini söyledi.

    Düzce Üniversitesi, Karedeniz Bölgesinin vazgeçilmez unsuru olan ve bölge ekonomisinin mihenk taşını oluşturan fındıktaki külleme hastalığını inceleme altına aldı.

    Bu kapsamda Düzce Üniversitesi Ziraat ve Doğa Bilimleri Fakültesi Bitki Koruma Bölümü Başkanı Doç. Dr. İsmet Yıldırım, fındık üzerine yaptığı gözlemleri kamuoyuyla paylaştı. Fındıkta külleme hastalığına, Phyllactinia guttata adı verilen bir mikroorganizmanın (fungal) neden olduğunu belirten Doç. Dr. Yıldırım, gagalı fındık çeşidinde yine farklı bir fungus türü olan Erysiphe corylacearum’un da külleme hastalığını oluşturan etmenler arasında olduğunu söyledi.

    Hastalığın, ilkbahar döneminde fındığın yapraklarında oluştuğunu, bunun da başlangıçta küçük benekler şeklinde gözlemlendiğini ve daha sonra un serpmiş gibi tüm yaprağı kaplayan bir görünüm sergilediğini ifade eden İsmet Yıldırım, bu belirtilerden hastalığın kolayca tanınabildiğini dile getirdi. Yıldırım, “Hastalıklı yapraklar gelişmelerini sürdüremez, zamanla kahverengileşir ve dökülürler. Hastalık, havanın yağışlı olduğu yıllarda son derece şiddetli seyreder ve hasada yakın döneme kadar ilerlemesini sürdürebilir. Bu belirtiler, çotanaklar ve yeşil sürgünler üzerinde de görülür. Özellikle hastalığın şiddetli seyrettiği yıllarda, hastalık nedeniyle hasada yakın dönemde fındığın yaprak, çotanak ve yeşil sürgünlerinde kireçle badana yapmış gibi bir görünüm ortaya çıkar” dedi.

    Rekolte ve randıman olumsuz yönde etkilenir

    Doç. Dr. İsmet Yıldırım, birçok kaynakta hastalığın ekonomik bir zarara neden olmadığının söylenmesine rağmen hastalık için uygun iklim koşullarının olduğu, özellikle ilkbaharı yağışlı geçen ve erken yaz dönemi görece daha serin yörelerde hastalığın yoğun olarak görülebildiğini ve ekonomik kayıplara neden olduğunu ifade etti. Yıldırım, “Hastalık yumuşak çekirdekli meyvelerdeki külleme hastalıklarından farklı olarak doğrudan fındık içine zarar vermez. Buna karşın fındık içinin gelişimi için besin maddelerinin üretildiği yapraklarda fotosentezin azalması ve yaprakların gelişimlerini tamamlayamadan erkenden dökülmeleri, fındık veriminde önemli kayıplara yol açabilir. Hastalığın yoğun olduğu bahçelerde fındık, içini yeterince dolduramaz veya fındık içinin ağırlığı azalır. Bununla birlikte hastalığa bulaşmış genç dallar gelişemez, kışa hazırlanamaz ve kış soğuklarına karşı duyarlılıkları artar. Bu da bir yıl sonraki fındık verimini etkiler. Hastalık nedeniyle ortaya çıkan bu kayıpların, Ülkemizde yetiştirilen fındıkta hem verim hem de randımanın azalmasında önemli payı olduğu söylenebilir” şeklinde konuştu.

    Üniversiteden destek alabilirler

    Düzce’de yapmış olduğu gözlemlere göre külleme hastalığının ilkbaharda yapraklarda görüldüğünü söyleyen Doç. Dr. Yıldırım, oransal nemin yükseldiği yağışlı yıllarda ve özellikle bir önceki yıl hastalığın yoğun görüldüğü yerlerde, hastalık belirtileri görülür görülmez ilaçlama yapılması gerektiğine dikkat çekti.

    Önceki yıllarda hastalığın görülmediği bahçelerde ilaçlamaya gerek olmadığını dile getiren İsmet Yıldırım, ilaçlamalara fındığın 4-5 yapraklı dönemi veya çotanak bağlama döneminde başlanması gerektiğini, yağış durumuna ve hastalığın gelişimine göre ilaçlama işleminin sürdürülebileceğini sözlerine ekledi. İlaçlama aralığının, ilacın etkililik süresine göre yapılması konusunda çiftçileri uyaran öğretim üyemiz, ilaçlamadan kısa bir süre sonra yağmur yağarsa ilaçlamanın tekrarlanması gerektiğini vurguladı.

    İlaçlamalarda hastalığın şiddetli seyretmediği yöre ve bahçelerde kükürtün yeterli olacağını buna karşın hastalığın şiddetli seyrettiği, sürekli yağış alan yörelerde mutlaka sistemik etki bir fungisit (Örneğin; sistemik fungisit olarak Tebuconazole 200 g/L + Azoxystrobin 120 g/L veya Floupyram 200 g/l + Tebuconazole 200 g/l etkili maddeli ilaçlar kullanılabilir.) kullanılması gerektiğinin altını çizen Doç. Dr. İsmet Yıldırım, hastalık konusunda Düzce Üniversitesi Ziraat ve Doğa Bilimleri Fakültesi Bitki Koruma Bölümü, Düzce İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü, İlçe Tarım Müdürlükleri ve Düzce Ziraat Odası’nın doğrudan üreticiye teknik destek sağladığını ve bunun yanında Ziraat Odası’nın, Bölümümüz öğretim üyeleri ve Düzce Ticaret Borsası’nın Giresun Fındık Araştırma Enstitüsü’yle birlikte üretici bilgilendirme toplantıları yaptıklarını ifade etti.

    Toprak analizine göre gübreleme yapılmalı

    Fındık bahçelerinde ilaçlı mücadeleyle birlikte kültürel önlemlere de dikkat edilmesi gerektiğini söyleyen Yıldırım, özellikle yerdeki bulaşık dallar ve yaprakların sonbaharda toplanarak yakılmasının önemli oluğunu belirtti. Bununla birlikte dengeli gübreleme konusunun önemine değinen İsmet Yıldırım, 2-3 yılda bir toprak analizi yaptırıp ona göre gübreleme yapılıp yapılmayacağına karar verilmesinin ve aşırı azotlu gübrelemelerden kaçınılmasının da önemli olduğunu dile getirdi.

    Fındık üreticilerinin külleme hastalığının zararlarını yeni farkına vardıklarını ve yavaşta olsa bir mücadele içerisine girdiklerini ifade eden Doç. Dr. Yıldırım, “Düzce’nin ilkbaharda ve erken yaz aylarında sürekli yağışlı geçmesi ve yaz aylarında Ülkemizin diğer yörelerine göre nispeten daha serin olması, oransal nemin yüksek seyretmesine ve sonuçta özellikle yüksek kesimler, Karadeniz kıyısı ve daha çukur yerlerdeki fındık bahçelerinde hastalığın şiddetli seyretmesine neden olmaktadır. Özellikle içinde bulunduğumuz yıl sürekli yağışlar ve üreticilerin küllemeyle yeterince mücadele etmemeleri, hastalığın bahçelerde yoğun olarak görülmesinde etkili olmuştur. Zaman zaman bilinçli çiftçiler, hastalığa karşı kullandıkları ilaçların etkisiz olduğundan yakınmaktadır. Akçakoca’da yapılan tüm ilaçlamalara rağmen bazı bahçelerde hastalığın durdurulamadığı bildirilmiştir. Bu bahçelerde hastalığın kontrol altına alınamamasında ana etken, ilaçlamanın zamanında, tekniğine uygun olarak yapılamaması ve ilaç seçimi olabilir. Hastalıkla mücadele konusunda üreticilerden bazıları kullanacakları ilaçlarla ilgili bilgi istemektedir” diye konuştu.

    Üniversitede fındıkla ilgili çalışmalar yürütülüyor

    Ziraat ve Doğa Bilimleri Fakültesi Bitki Koruma Bölümünde, Bilimsel Araştırmalar ve Projeler (BAP) Koordinatörlüğünün desteğiyle, hasat sonrası fındıktaki mikotoksinler ile ilgili proje yürütüldüğüne dikkat çeken Doç. Dr. Yıldırım, yıl içerinde Düzce Ziraat Odası’nın daveti üzerine üreticilere yönelik fındık hastalık ve zararlıları konularında bilgilendirme toplantısı yapıldığını ve fındıkta külleme hastalığı ile ilgili gözlemlerinin sürdüğünü sözlerine ekledi.

    Önümüzdeki yıl yeterli kaynakla desteklenmesi halinde Düzce’de fındıkta külleme hastalığının yaygınlığı ve hastalığa karşı savaşım programları üzerinde araştırmalar yapmayı planladıklarını ifade eden Doç. Dr. İsmet Yıldırım, çalışma alanını; bitki hastalıkları ve savaşımı, hastalıklarla savaşımda yeni stratejiler geliştirmek, alternatif savaşım yöntemleri ve bu hastalıklara karşı kullanılan fungisitlerin neden olduğu kalıntı, dayanıklılık gibi sorunların ortaya konması ve çözüm yollarının araştırılması şeklinde açıkladı.

    Doktora ve sonrasında yaptığı araştırmalarda bir diğer meyve olan bağlarda, külleme hastalığı ve alternatif mücadele yöntemleri üzerindeki çalışmalarının yanında ulusal ve uluslararası yayınlarının da bulunduğunu belirten Doç. Dr. İsmet Yıldırım çiftçilere; bereketli, verimli ve kaliteli bir fındık hasadı dileyerek sözlerini sonlandırdı.

  • Fındıkta Külleme Tehlikesi

    Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Giresun İl Müdürlüğü fındıkta külleme hastalığına karşı üreticileri uyardı.

    Konuya ilişkin bir açıklama yapan Gıda, Tarım ve Hayvancılık Giresun İl Müdürlüğü, 2015 yılında Fındıkta yaşanan Külleme Hastalığının fındık bahçelerinde yoğun şekilde zarara neden olduğu belirtildi.

    Külleme hastalığının nasıl meydana geldiği ve bulaşıcılığı konusunda üreticilere uyarılarda bulunulan açıklamada “Fındıkta Külleme Hastalığı’nın etmeni kışı hastalıklı bitki artıklarında geçirir. Erken dönemde yaprak ve yeni oluşan çotanakları enfekte eder, rüzgarla yayılır. Fındıkta Külleme Hastalığı ilkbaharda gelişme sezonunun erken döneminde yapraklar, genç sürgünler ve çotanaklar üzerinde belirtiler oluşturur. Bulaşık olan yapraklarda zamanla lekeler kahverengileşir, yapraklar matlaşmaya başlar ve ilerleyen dönemde de kuruma, kıvrılma ve vaktinden önce döküm meydana gelir. Genç sürgünlerde ve çotanaklar da zuruf yüzeyinde ilk önce un serpilmiş gibi bir görüntü, ilerleyen dönemde renkte matlaşma, kahverengileşme ve özellikle erken dönemde hastalığa yakalananlarda kurumalar görülür. Bu şekilde hastalık fındıkta hem verim hem de kalite kayıplarına neden olur” denildi.

    HASTALIKLA MÜCADELE NASIL OLACAK?

    Yapılan uyarıda hastalıkla mücadelenin nasıl olacağı da anlatılarak “Enfeksiyon kaynaklarının azaltılması için yere dökülen yapraklar ile hastalıklı bitki artıklarının toplanması, bulaşık dip sürgünlerinin kesilmesi ve imha edilmesi, iyi bir hava sirkülasyonu ve yeterli ışıklanma sağlamak için budama ve yabancı ot mücadelesinin yapılması hastalıkla mücadele için uygulanması gereken kültürel önlemlerdir. Birinci ilaçlama hastalığın bir yıl önce görüldüğü bahçelerde genç sürgünler 4-4,5 yaprak ve çotanak bağlama döneminde (Nisan sonu), diğer bahçelerde ise belirtiler görülür görülmez yapılır. Uygun koşullar devam eder ve hastalık tekrarlarsa kullanılan ilacın etki süresine göre ikinci ve diğer ilaçlamalar yapılır” bilgileri verildi.

    İLAÇLAMA YAPILDIKTAN 21 GÜN SONRA BAHÇEYE GİRİN

    Kimyasal ilaçlama konusunda da uyarılarda bulunulurken, ilaçlanan bahçelere 21 günden önce insan ve hayvanların girmemesi gerektiği vurgulandı. Açıklamada “İlaçlamalarda atomizör kullanılmalı ve ocak başına en az 1 litre ilaçlı su atılmalı, insan ve hayvan sağlığı bakımından ilaçlamadan 21 gün sonrasına kadar ilaçlama yapılan bahçelerde hayvan otlatılmamalı ve meyve yenmemelidir. Mücadelede Bakanlığımız tarafından ruhsatlandırılmayan ve tavsiye edilmeyen Bitki Koruma Ürünü kullanılmaması; yaprak gübreleri hariç herhangi bir kimyasal maddenin Bitki Koruma Ürünüyle kesinlikle karıştırılmaması gerekmektedir. Mücadelede birinci ilaçlamada Kükürt 800 gram (Sıvı Kükürt) etkili maddeli Bitki Koruma Ürünü kullanılırsa Fındık Kozalak Akarı zararlısı da etki altına alınmış olur” denildi.