Etiket: Kullanmıyor

  • Bu okulda öğrenciler yabancı kelimeleri kullanmıyor

    Erzurum’da ilkokul öğrencileri öğretmenlerinin başlattığı proje kapsamında günlük dilde kullanılan yabancı kelimeler yerine Türkçe kelimeler kullanıyor.

    Erzurum’un Yakutiye İlçesinde yer alan Tatbikat İlkokulunda sınıf öğretmenliği yapan Mevlüde Şahin öğrencilerinin yabancı kelimeler yerine Türkçe kelimeler kullanmaları için” Türkçemizi seviyoruz, Türkçemize sahip çıkıyoruz” adında bir proje üretti.

    Proje kapsamında günlük dilde kullanılan bazı kelimelerin yer aldığı pankartlar hazırladı ve öğrencilerine dağıttı. Her gün düzenli olarak kullanılan yabancı kelimelerin yerine öğrencilerin okulda arkadaşlarıyla Türkçe kelimelerle konuşmalarını istedi. İlk dönemlerde zorluk çeken öğrenciler zamanla pratik kazandı. Yabancı kelimeler yerine Türkçe kullanan öğrencilerine her gün şeker dağıtan Şahin aynı zaman da farklı öğrencilerini hediyelerle ödüllendiriyor.

    İlk olarak 4/A sınıfı öğrencileri üzerine uygulanan projede zamanla öğrenciler diğer sınıflarda ki arkadaşlarıyla da yabancı kelimeler yerine Türkçe kelimeleri tercih etmeye başladı. Sınıfta yabancı kelime kullanan öğrenciler ise arkadaşları tarafından ellerinde hazır bulunan Türkçe karşılığını göstererek onu kullanması gerektiği konusunda uyarılıyor.

    Tatbikat İlkokulu Müdür Yardımcısı Özkan Öztürk amcalarının Türkçe kelimelerin daha fazla konuşulması için farkındalık oluşturmak olduğunu ifade ederek“ Tatbikat İlkokulu olarak 4/ A sınıfı öğretmeni Mevlüde Şahin eşliğinde bu projeyi yürütmeye çalışıyoruz. Okulumuzun belli bir köşesine bir pano oluşturduk sınıfları takip ediyoruz öğrencilerimize pankartlar dağıtıyoruz. Eğer başarılı olun sınıflar varsa onlara şeker ve farklı hediyeler dağıtıyoruz. Bazı sınıfların kapılarına ise bu sınıfta güzel Türkçe kullanıyor gibi pankartlar asıyoruz. Amacımız farkındalık oluşturmak tabi bu sadece okulla olacak iş değil bunun birde veli kısmı var velilerimizi de bilinçlendiriyoruz onalar da destek oluyorlar. Türkçemize sahip çıkalım diye yola çıktık umarım yaygınlaştırarak başarılı oluruz” şeklinde konuştu.

    Sınıf öğretmeni Mevlüde Şahin ve 4/A sınıfı öğrencilerinin hedefi ise Erzurum’da ki tüm okullara bu projeyi tanıtmak.

  • Almanların yüzde 20’si internet kullanmıyor

    Alman Ahşap Sanatçıları Odası tarafından “ipsos” araştırma kuruluşuna yaptırılan bir araştırmaya göre, Almanların beşte bininin internete girme imkanının olmadığı belirlendi.

    Almanların yüzde 68’inin günde bir kaç kez internete girdiği, yüzde 78’inin evde internet erişimine sahip olduğu, yüzde 19’unun iş yerinde internet olduğu ve beşte bir Almanın hiç interneti olmadığı açıklandı. Araştırmaya katılanların yüzde 58’inin akıllı telefonu vasıtasıyla internet ihtiyacını karşıladığı, araştırmaya katılan erkeklerin yüzde 62’sinin akıllı telefon kullanırken kadınlarda akıllı telefondan interneti kullananların oranının ise yüzde 54 olduğu, tablet kullanarak internete girenlerin oranı yüzde 21 olduğu tespit edildi.

    Araştırmada, internet üzerinden alışveriş yapma konusunda doğu ve batı Almanya’da farklılıklar olurken, yaşlılar ile gençler arasında da önemli bir fark ortaya çıktı. 54 yaş altı internet kullanıcılarının yüzde 68’inin alışverişlerini elektronik ortamdan yaptığı belirlenirken, 55 yaşı üzerindeki internet kullanıcılarının internetten alışveriş oranının yüzde 30’lara gerilediği görüldü. Lise çağlarındakilerin yüzde 40’ı internetten alışveriş yaparken, üniversite mezunlarındaki oran yüzde 80’leri buluyor. Doğu eyaletlerinde internetten alışveriş oranı yüzde 31 olarak belirlendi.

    Heiko Lehmann “ipsos” piyasa araştırma kuruluşu, Almanya’da internet kullananların yüzde 81’inin 14 yaş üstü olduğunu, beş yıl önce bu oranın yüzde 75 dolayında olduğunu açıkladı. Almanya’da en çok internet kullananların Berlin’de olduğu belirtilirken, en az kullananların Saksonya ve Türingen eyaletleri olduğu belirtildi.

    İnternetten alışveriş yapanların yüzde 99’unun elbise satın aldığı ve yüzde 65’inin ise sattığı belirlenirken, ikinci sırayı ayakkabının aldığı, satıcıların ise yüzde 52’si elektronik ortamda sattığı belirlendi. İnternet üzerinde yapılan alışverişin üçüncü sırasını gıda maddeleri alıyor. Özellikle kuru gıda sipariş verenlerin oranı yüzde 97 olurken, satışını gerçekleştirenlerin oranının ise yüzde 4 dolayında olduğu tespit edildi. İnternet alışverişin dördüncü sırasında kozmetik ürünleri yerini alıyor. İnternet kullanıcılarının yüzde 90’ı kozmetik ürünlerin internet üzerinde alırken, internet üzerinde satış yapanların oranı yüzde 33 oldu. Yüzde 82 oranındaki kitap alıcısı kitap siparişini internet üzerinden alırken, kitap satıcılarının internet üzerinden satış oranı ise yüzde 36 olduğu belirlendi. İletişim araçlarının satın alınmasının yüzde 65’i internet üzerinden yapılırken, satışı ise yüzde 16 dolayında oldu. İnternet üzerinden en az alınan ve satılan objenin emlak olduğu belirlendi.

  • Şirketlerin Çoğu Performans Yönetimi Sürecini Kullanmıyor

    Willis Towers Watson’ın ’Performans Yönetimi Araştırması’ sonuçlarında Türkiye’nin de dahil olduğu bölgede Avrupa dışındaki ülkelerdeki şirketlerin yalnızca yüzde 36’sı etkili bir performans yönetimi sürecine sahip olduğu ortaya kondu.

    EMEA bölgesinde önde gelen 400’e yakın kurumsal firmayı inceleyen Willis Towers Watson, ’ Performans Yönetimi Araştırması’nı açıkladı. Buna göre, çoğu şirketin performans yönetimi anlamında halen geleneksel yöntemleri kullanmaya devam ettiği ortaya kondu. Araştırma sonuçlarına göre, Avrupa dışındaki ülkeler ve Türkiye’nin de dahil olduğu bölgede şirketlerin yalnızca yüzde 36’sı etkili bir performans yönetimi sürecine sahip. Ayrıca yöneticiler ve çalışanların üçte biri performans yönetim süreçlerinden memnun değil. Araştırmaya katılan firmaların büyük çoğunluğu bireysel performans hedefleri ile stratejik iş süreci önceliklerini paralel götürmek için birincil metotları olarak performans yönetimini gösteriyorlar. Buna rağmen şirketlerin yüzde 39’u yönetici kademesindeki çalışanların bunun değerini tam olarak kavrayamadıklarını ve yüzde 47’si de yöneticilerin bunu gerçekleştirmek için zamanlarının olmadığını belirtiyor.

    Araştırmaya göre, şirketlerin yüzde 49’u performans yönetimine çok az zaman ayırırken, yüzde 83’ü her bir çalışanına yılda altı saatten ve yüzde 59’u dört saatten daha az vakit ayırıyor. Çalışanlar ve yöneticileri arasında daha sık temas noktaları oluşturmak isteyen şirketlerin oranı ise yüzde 44. Şirketler performans yönetimine ayrılan zamanın yüzde 32’sinin form doldurmaya gittiğini, performansa ilişkin görüşmelere ise yeterli zaman ayrılmadığını ifade ediyorlar. Şirketlerin yüzde 72’si çalışanlarla görüşmelere yeterli zaman bulunamadığını dile getirirken, yüzde 69’u performans geri bildirimi almak ve yüzde 58’i de hedefleri belirlemek için yapılan görüşmelere yeterli vakit ayrılmadığını belirtiyor.

    “TÜRKİYE’DE KURUMSAL ŞİRKETLERİN ÇOĞU PERFORMANS YÖNETİMİ SÜREÇLERİNİ UYGULUYOR”

    Willis Towers Watson Ödül ve Yetenek Yönetimi Kıdemli Danışmanı Fulya Karakurum, “Türkiye’deki kurumsal şirketlerin neredeyse tamamı performans yönetimi süreçlerini uyguluyor. Özellikle hızlı tüketim, bilişim ve teknoloji gibi satış süreçlerinin çok yoğun olduğu sektörler performans yönetimi konusunu çok ciddiye alıyor. Bu doğrultuda aktarabileceğimiz önemli bir bilgi ise şu şekilde: Türkiye’de çalışanların yüzde 47’si bireysel performansın ölçümünde kullanılan uygun hedeflerin çalışanlar ile birlikte belirlendiğini düşünüyor. Bu oran işverenler için yüzde 61. Aynı oranlar dünyada çalışanlar için yüzde 50, işverenler için ise yüzde 54. Dünyadaki en iyi uygulamaları ortaya koyan ve çalışan değer önermesinde gelişmiş şirketler açısından bakıldığında ise bu oranlar çalışanlar için yüzde 84 ve işverenler için yüzde 72 olarak karşımıza çıkıyor.”

    Karakurum, Türkiye’deki şirketlerin performans yönetiminin etkinliğine önem verdiğine dikkat çekerek “Türkiye’de hedeflerin yanı sıra yetkinlikler de performans yönetiminin ve ölçümünün bir parçası. Performans yönetiminde yetkinliklerin kullanım oranı yüzde 70. Dünyada bu oranın yüzde 55 olduğunu, çalışan değer önermesinde gelişmiş şirketlerde ise yüzde 86 olduğunu belirtmek gerekir. Öte yandan Türkiye’deki şirketlerin yüzde 73’ü performans yönetimi süreçlerinin etkinliğini ölçümlüyor. Bu oran globaldeki tüm şirketlerde yüzde 58, çalışan değer önermesinde gelişmiş şirketlerde ise yüzde 75 seviyesinde bulunuyor” dedi.

    Araştırma, dünyada performans yönetimini başarıyla uygulayan şirketlerin bu konudaki odağının yetenek gelişimine kaydığını ortaya koyuyor. Dolayısıyla şirketler ‘prosedürlerle kalıplanmış’ rutinlerden ziyade, yöneticilerin çalışanlarının hem performansını hem de potansiyelini gerçekten geliştirebilecekleri uygulama ve mekanizmaları hayata geçirmeye başlıyorlar. Y ve Z jenerasyonunun beklentileri ve işe yaklaşımları da bu uygulamaları yönlendirerek daha yenilikçi hale getirilmelerinde rol oynuyor.

    Güncel uygulamalarda temelde ortaya çıkan unsurlar ise şu şekilde sıralanıyor:

    Çalışandan beklentilerin net olarak belirlenmesi ve ifade edilmesi.

    Sık ve yerinde geri bildirim verilmesi (Üstelik bu geri bildirimin kaynağı her zaman kişinin yöneticisi olmayabiliyor.)

    Verilen geri bildirimin odağının değerlendirme değil, geliştirme olması.

    Geri bildirim ortamının daha çekici ve canlı bir şekilde yapılandırılması.

    Karakurum, performans yönetimi denildiğinde kariyer yönetiminin de asla unutulmaması gereken bir süreç olduğunu hatırlatarak “Performans yönetimi süreçlerinde, yetenek yönetiminin doğal bir uzantısı olarak kariyer yönetimi karşımıza çıkıyor. Bu anlamda kariyer yönetimi süreci içinde Türkiye’deki şirketlerin yüzde 42’si kariyer gelişim görüşmelerine yer veriyor. Bu oran globalde yüzde 33, çalışan değer önermesinde gelişmiş şirketlerde ise yüzde 53. Türkiye’deki şirketlerin yüzde 28’inde çalışanlara olası kariyer fırsatları aktarılırken, bu oranın globalde yüzde 26, çalışan değer önermesinde gelişmiş şirketlerde ise yüzde 45 seviyesinde olduğunu görüyoruz” dedi.

    Willis Towers Watson olarak performans yönetiminde benimsedikleri yeni yaklaşımı ‘dönüştürücü performans yönetimi’ olarak adlandırdıklarını belirten Karakurum, yüksek performans elde etmek için şirketlerin çalışan hedeflerini kurgularken şu noktalara dikkat etmelerini önerdi:

    Daha az sayıda ve önemli hedeflere odaklanın.

    Karşılıklı destek sağlayan hedefler oluşturmak için bireysel ve kurumsal faydayı birlikte ele alın.

    Yeteneklerin geliştirilmesi ve bilginin kazanılmasını üstün kılın.

    Uygulanabilir artışlar belirleyin ve bunları sıklıkla gözden geçirin.

    Çalışanın kontrolünde olan etkenleri dikkate alarak hareket edin.

    Araştırma sonuçlarına göre geleneksel performans yönetimi yaklaşımları şirketlerin büyük çoğunluğunda halen hakim durumda. Şirketler yılda bir veya iki kere performans değerlendirmesi yapıyorlar ve genellikle yalnızca bir tek performans skoru veya derecelendirmesine bağlı kalıyorlar. Şirketlerin yüzde 5’i performans değerlendirme süreçlerini tamamen ortadan kaldırmış durumdalar veya kaldırmayı planlıyorlar. Araştırmaya katılan şirketlerin yüzde 23’ü performans derecelendirmesini veya skorlarını kullanmaktan vazgeçeceğini söylese de, bunu yapmak için adım atan şirketlerin oranı yalnızca yüzde 6’da kalıyor.

    Sonuçları değerlendiren Willis Towers Watson EMEA Yetenek Yönetimi ve Organizasyon Uyumluluğu Uygulama Grup Direktörü Angel Hoover, “Araştırma, performans yönetimi algısı ve etkinliği için şirketlerin aşması gereken çok yol olduğunu gösteriyor. Bu sonuçlar çoğu kişiyi şaşırtmayacaktır. Performans yönetim sürecinin işletme performansına etkilerini göz önüne aldığımızda acil bir çözümün gerektiği aşikar” dedi.