Etiket: Kullanmaya

  • Bakan Çavuşoğlu: “Bild Gazetesi de Atatürk’ü kullanmaya başladı”

    Avrupa’nın da Atatürk’ü kullanmaya başladığını söyleyen Mevlüt Çavuşoğlu, “Bugün Bild Gazetesi’ni gördünüz artık onlar da o kadar düştüler ki Atatürk’ü kullanmaya başladılar. Atatürk’ün gösterdiği hedeflere en çok AK Parti döneminde ulaşmaya çalışılmıştır. Buna İsmet İnönü dönemi de dahil. Şimdi Bild Gazetesi de dahil, Atatürk üzerinden gidiyor. Atatürk olsa ‘hayır’ derdi diyor Bild Gazetesi. Biz Almanya’da o kadar vatandaşımız olmasına rağmen Merkel’e oy verin, şuna vermeyin diyor muyuz? Niye karışalım” dedi.

    Antalya’da dün AK parti ’evet’ standında yaşanan olaya da değinen Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, laikliğin tanımını yaptıktan sonra Üniversite yıllarında yasaklara karşı nasıl tepki gösterdiğini anlattı. Çavuşoğlu, “Ben siyasal da okuyordum, yabancılarda sakal bırakınca serbest, bize gelince yasak. Ben de yasağa karşı çıktım ve okula sakallı gidiyordum. Hocam geldi Mevlüt sen niye sakal bırakıyorsun yasak değil mi dedi? Bende hocam ben yasaklara karşıyım dedim. Hocam da bana aferin dedi” diye konuştu.

    AK Parti Antalya Milletvekili ve Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Kemer’de muhtarlar ve Sivil Toplum Kuruluşları (STK) temsilcileriyle bir araya geldi. Programa AK Parti Antalya İl Başkanı Rıza Sümer’de katıldı. Bakan Çavuşoğlu, Avrupa’nın da Atatürk’ü kullanmaya başladığını söyleyerek, “O kadar düştüler ki Atatürk’ü kullanmaya başladılar. Atatürk’ün gösterdiği hedeflere en çok AK Parti döneminde ulaşmaya çalışılmıştır. Buna İsmet İnönü dönemi de dahil. Şimdi Bild Gazetesi de dahil, Atatürk üzerinden gidiyor. Atatürk olsa ‘hayır’ derdi diyor Bild Gazetesi. Biz Almanya’da o kadar vatandaşımız olmasına rağmen Merkel’e oy verin, şuna vermeyin diyor muyuz? Niye karışalım” şeklinde konuştu.

    “Turizmin önündeki engelleri kaldıracağız”

    Turizmin önündeki engelleri kaldırmak için çalıştıklarını ifade eden Mevlüt Çavuşoğlu, “Geçen sene Rusya ile yaşanan olaylardan dolayı turist sayısı azaldı. Bu sene yapılan rezervasyonlarda iyiye gidiş olduğunu görüyoruz. Ukrayna’dan gelen turist sayısında artış var. Kimlikle giriş konusunda Ukrayna hükümeti ile imzalama var. Havaalanlarında önlemleri alıyoruz. Kimliklerin okunması için çalışmalar devam ediyor. Ukrayna’da vatandaşların yüzde 30’unun pasaportu var. Geçen sene yüzde 48 artış oldu. İlerleyen zamanlarda daha da artış bekliyoruz. 55 milyon nüfuslu bir ülke. Başka ülkelere gidenler oradan memnun kalmadılar. Antalya, Kemer’i aradılar” dedi.

    “Kemer’e vaatler”

    2015 seçimlerinden önce kemer için vaatlerinin olduğunu belirten Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, “Golf sahalarının yapımıyla ilgili çalışmalar devam ediyor. İlave olarak futbol sahaları yapıyoruz. Kongre salonu yapıyoruz. Kış aylarında da kemere insanlarımız gelsin, otellerimiz açık kalsın diye uğraşıyoruz. Enerji konusunda da çalışmalar yapıyoruz. Bu sene 2 milyon 426 bin TL’lik bir bütçe ayırdık. Kullanılırsa da ilavemiz var. Kemer’imizin enerji ile ilgili sorunları çözülsün” şeklinde konuştu.

    Kemer’e de fakülte kazandırmak istediklerini dile getiren Çavuşoğlu, Antalya’ya 10 tane üniversite kazandırmak amacında olduklarını belirterek, “Üniversiteye bağlı fakülte açmak için çalışıyoruz. Antalya’ya 10 tane üniversite kazandırmak istiyoruz. 500 bin öğrencinin burada yaşamasını istiyoruz. En az 100 bin yabancı öğrencinin gelmesini arzu ediyoruz” dedi.

    “Muhtarlıkların kalkacağını söyleyenler kara propaganda yapıyor”

    Muhtarlıkların kalkacağını söyleyenlerin kara propaganda yaptığını söyleyen Bakan Çavuşoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:

    “Maddeler üzerinde konuştuğumuz zaman her şey açıkça ortada. Muhtarlıklar kalkacak derseniz, bu durumda dürüstlüğe sığmayan kara propaganda ortaya çıkar. Ama CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu muhtarlık kalkacak diyor. Muhtarlığın nasıl seçileceği var değil mi? Muhtarların sadece maaşların arttırılması değil. Çalışırken de bizden daha önce önem veren iktidar oldu mu? Ben de seçildim muhtar da seçilmiştir diyor sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan. Bunu da inanarak söylüyor. Bizim en yakın dostlarımızdır muhtarlar. Mahallelerimizin güvenliği için de onlara çok iş düşüyor. Şu anda bazı kurumlarla ilgili sorunlar varmış onlarla ilgili de çalışacağız. 18 maddeyi konuşmuyorsun da muhtarlara gidip kalkacak deyip ‘hayır’ istiyorsun” ifadelerini kullandı.

    ‘Hayır’ propagandası yapanların Türkiye’de yaşayan Ruslara sizi zorla Müslüman yapacaklar ve kadınlarınızı kapatacaklar dediklerini belirten Bakan Mevlüt Çavuşoğlu, “Ruslara 16 Nisan’dan sonra da sizi zorla Müslüman yapacaklar ve kadınlarınızı kapatacaklar diyorlar. Yazıklar olsun. Bazı Ruslar doğru mu diye teşkilatlarımıza gitmişler. Konsolos da gelmiş. Ne istiyorsunuz onlardan Antalya’nın değişik yerlerinde yaşamaya karar vermişler. Niye korkutuyorsunuz bu insanları. Sorun yaşadığımız 8 ayda, biz gidip onlara Türkiye’de yaşayan herkese emanetsiniz dedik. Şimdi onlar gidip 2 oy alacak diye sizi zorla Müslüman yapacaklar diyorlar. Bu kadar aşağılık durum var mı?” diye konuştu.

    “Avrupa’da Atatürk’ü kullanmaya başladı”

    Avrupa’nın da Atatürk’ü kullanmaya başladığını söyleyen Mevlüt Çavuşoğlu, “Bugün Bild Gazetesi’ni gördünüz artık onlarda o kadar düştüler ki Atatürk’ü kullanmaya başladılar. Atatürk’ün gösterdiği hedeflere en çok AK Parti döneminde ulaşmaya çalışılmıştır. Buna İsmet İnönü dönemi de dahil. Şimdi Bild Gazetesi de dahil, Atatürk üzerinden gidiyor. Atatürk olsa ‘hayır’ derdi diyor Bild Gazetesi. Biz Almanya’da o kadar vatandaşımız olmasına rağmen Merkel’e oy verin, şuna vermeyin diyor muyuz? Niye karışalım. Hollanda için de bu kadar çirkinlik yapmalarına rağmen karışmadık. Şimdi de Atatürk üzerinden gidiyorlar. Bir de cumhuriyet üzerinden geçinenler var. Onlarda cumhuriyet gidiyor yaygarası yapıyorlar. Cumhuriyet 80 milyonun elinde ve omuzlarında. Anayasa’da da belli, adı Türkiye Cumhuriyeti, bayrağı ay yıldızlı diyor. İlk 4 maddesi Anayasa’da duruyor. Cumhuriyet nereye gidiyor. Cumhuriyet gidiyor da 100. yılına gidiyor. Biz onlara soruyoruz, cumhuriyete ne verdin diyoruz. Onlarda bizim elimize yetki imkanı geçmedi diyor. Demokrasi varsa vatandaş kime oy vereceğine karar verir” ifadelerinde bulundu.

    “Üniversitede yasağa karşı çıkıp sakal bıraktım”

    Dün Antalya’nın merkezinde evet diyen başörtülü bir kıza saldırıldığı konusuna da değinen Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, “Laiklik diyorlar. Senin laiklik düşüncen ne? Dün Antalya’nın merkezinde bunların laiklik anlayışını gördük. Geliyor evet diyen kardeşlerimize saldırıyor. ‘Evet’ diyen başörtülü kardeşimizin örtüsünü açmaya çalışıyor. İsteyen istediği gibi giyinsin. Biz 15 yıllık hükümetimiz döneminde bir şey demedik. Benim ailemde başı açık ve kapalı olanlar var. Biz aile içinde bunun için birbirimize mi saldıracağız. Laikliğin tanımı şudur. Din ve devlet işleri ayrıdır. Devlet herkesin inancının garantisidir. Bugüne kadar böyle miydi? Başörtüsü takıyorsun okula gitme. Ben siyasal da okuyordum yabancılarda sakal bırakınca serbest, bize gelince yasak. Ben de yasağa karşı çıktım ve okula sakallı gidiyordum. Hocam geldi Mevlüt sen niye sakal bırakıyorsun yasak değil mi dedi? Bende hocam ben yasaklara karşıyım dedim. Hocam da bana aferin dedi” şeklinde konuştu.

    İçeriden ve dışarıdan tüm hainlere, gezi olayları dahil, 17-25 Aralık dahil hiçbirisinin tesadüf olmadığını ve örgütlü olduğunu ifade eden Çavuşoğlu, “Gezi Olayları’nın arkasında kim varsa, darbe girişiminin arkasında da onlar var. 17-25 Aralık’ın arkasında da onlar var. Bunlara rağmen Türkiye dik durabiliyorsa, oy verirsiniz vermezsiniz, seversiniz sevmezsiniz Recep Tayyip Erdoğan gibi güçlü bir lider olduğu içindir. Peki yarın Recep Tayyip Erdoğan gibi çok güçlü bir lider olmadı. Biz şahıslar üzerinden mi Türkiye’yi ileriye götüreceğiz, sistemler üzerinden mi? Sistemin güçlü olması lazım. Bugüne kadar başkanlık sistemini savunan kişilere bakın çoğunun iktidar olma şansı hiç yok. Alparslan Türkeş’de öyle, rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu’da öyle, diğerleri de öyle rahmetli Necmettin Erbakan’da öyle. Turgut Özal, Süleyman Demirel başbakanken de, cumhurbaşkanıyken de savunuyordu. Ben de başkanlık sistemini istiyordum. Önemli olan Türkiye’nin geleceğini sigortalamak. Ben çok iddialı bir şekilde söylüyorum ki getireceğimiz sistem Recep Tayyip Erdoğan sonrası Türkiye’nin sigortasıdır. Recep Tayyip Erdoğan seçilse seçilse, ömrü yeterse ve halk seçerse en fazla 2 kere seçilecektir. Ya sonrası mutlaka birisi seçilecektir. İşte sonrası için bizim Türkiye’nin sistemini güçlendirmemiz lazım. Kim gelirse gelsin sistemin tıkır tıkır işlemesi lazım. Birisi biraz daha iyi çalışır. Birisi biraz daha az çalışabilir” dedi.

    “FETÖ ‘evet’ çıkarsa hayallerinin biteceğini biliyor”

    FETÖ’nün evet çıkarsa hayallerinin biteceğini bildiğinden dolayı ‘hayır’ dediğini dile getiren Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu konuşmasını şöyle tamamladı:

    “PKK neden hayır diyor. Ne diyorlar evet çıkarsa biz bittik diyorlar. Şimdi de bitiriyoruz. Terörü de bitirmemiz lazım. Bu sistem geldiği zaman Türkiye’nin daha güçlü olacağını biliyorlar. FETÖ neden hayır diye çalışıyor. ‘Evet’ çıkarsa hayallerinin biteceğinden dolayı ‘hayır’ diyor. Milletimiz bunların hepsinin farkında.”

    Sümer: “O insan kılıklı 2 kişiyi kınıyorum”

    Dün referandum durağında orada evet broşürü dağıtan kadın arkadaşa yapılan şiddeti kınayan AK Parti Antalya İl Başkanı Rıza Sümer, “O sevgi ve kalabalığı görünce hazmedemeyenler bir nefret suçu oluşturacak şekilde başörtülü bir arkadaşımızı darp ettiler. Yasal işlemler başlatıldı. Bu durumu kınıyorum. FETÖ’cüler gibi bize saldırmaya çalışıyorlar. Güçlü bir şekilde evet çıkacağını bildikleri için ellerinden gelenleri yapıyorlar. O insan kılıklı 2 kişiyi kınıyorum” dedi.

  • Avusturya’da Türk vatandaşları oy kullanmaya başladı

    Avusturya’da yaşayan 110 bin Türk seçmen, Türkiye’de 16 Nisan’da yapılacak anayasa referandumu için oy kullanmaya başladı.

    Avusturya’da yaşayan Türk vatandaşlar oylarını kullanmaya başladı. Avusturya’da oy kullanma süresi 27 Mart Pazartesi-9 Nisan Pazar günleri arasında, hafta içi ve hafta sonu 09.00-21.00 saatleri arasında olacak. Avusturya’daki vatandaşlar Viyana, Bregenz ve Salzburg başkonsolosluklarında oy kullanabilecek. Yurt dışı seçmenler, yurt dışı seçmen kütüğünde kayıtlı olmak kaydıyla herhangi bir dış temsilcilikte kurulacak sandıklarda oy kullanabilecek.

    Öte yandan, yurt dışında oy kullanabilecek toplam Türk seçmen sayısı 2 milyon 927 bin, oy kullanabilecekleri sandık sayısı ise 57 ülkede bulunan toplam 120 sandık. Yurt dışı oy kullanma tarihi ise 9 Nisan’da son buluyor.

  • Dolandırıcılar şimdi de genel sekreterin adını kullanmaya başladı

    Manisa Büyükşehir Belediyesi’nin üst düzey bürokratlarının adını öne sürerek vatandaşları dolandırmaya çalışan dolandırıcıların, Manisa Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Halil Memiş’in adını kullanarak vatandaşlardan şehit ailelerine ev yapılacağı bahanesiyle para talep ettiği öğrenildi.

    Konu ile ilgili Manisa Büyükşehir Belediyesi’nden yapılan açıklamada, “Son günlerde bazı art niyetli kimselerin şehit ailelerimize ev yapılacağı bahanesiyle genel sekreterimizin adını kullanarak, para toplamaya çalıştığı bilgisi tarafımıza ulaşmaktadır. Manisa Büyükşehir Belediyesi olarak hiçbir şekilde vatandaşlardan para toplamak gibi bir çalışmamız olmamıştır, olamaz. Vatandaşlarımızdan talebimiz, kendilerinden bu tür taleplerde bulunan kişileri 155 Polis İmdat hattına ve Büyükşehir Belediyemize bildirmeleridir. Bu tür taleplere itibar etmemeniz önemle rica olunur.”

  • “Yalnızlık Antidepresan Kullanmaya İtiyor”

    Psikiyatrist Psikoterapist Yrd. Doç. Dr. Rıdvan Üney, yalnızlığın antidepresan kullanmaya ittiğini söyledi.

    İlaçlar arasında en çok tartışılan grubun antidepresanlar olduğunu belirten Yrd. Doç. Dr. Rıdvan Üney, “Halk arasında tüm psikiyatri ilaçlarına antidepresan denir. Antidepresan ilaçlar ilk olarak depresyon tedavisinde kullanılan ilaçlar olarak kullanılmaya başlandı. Bugün pek çok psikiyatrik bozuklukta bu ilaçlar kullanılmaktadır. Depresyon, kaygı bozukluğu, takıntı hastalığı, panik bozukluk, sosyal fobi, uyku sorunları ve bunlar gibi birçok psikiyatrik durumda psikiyatri hekimlerince hastalara önerilmektedir. Esasen bu ilaçlar, tansiyon ilaçları ve şeker ilaçlarından pek de farklı değillerdir. Bu ilaçlarla ilgili en önemli bilgi, tanıdık önerisiyle kullanılmaması gerekliliğidir. Bazı kişiler arada sırada bir tane içerek iyileştiklerini düşünmektedirler. Bu tamamen yanılgıdır. Bu tip ilaçlar orta ve uzun vadede faydalı olmaktadır. Hatta en kısa kullanımı altı ay diyebiliriz” diye konuştu.

    Antidepresan ilaçların oldukça yaygın kullanıldığını dile getiren Yrd. Doç. Dr. Üney, “Pek çok ülkede benzer şekildedir. Antidepresan ilaçlar diğer ilaçlar gibi yan etki yapabilmektedir. Yan etki oluştuğunda kişiler, kendilerine ilaç yazan hekime başvurarak ondan yardım istemelidirler. Psikiyatrik tedavilerin en önemli kısmı işbirliğidir. Dolayısıyla sorun olduğunda hekimle işbirliği yapmak gerekir” ifadelerini kaydetti.

    Yrd. Doç. Dr. Üney, doktorlarca antidepresan ilaçların sıkça yazılmasının 10 nedeni ise şöyle açıkladı:

    GÜNÜMÜZ ŞARTLARININ ZORLUĞU

    “Bundan elli yıl öncesinde hayat şartları bugünküne nazaran daha kolaydı. İnsanlar daha erken işten çıkmaktaydılar. Yollarda daha az zaman geçirmekteydiler. Güvenlikle ilgili sorunları bu kadar yoğun değildi. Bu durum sadece bizim için değil tüm dünya için böyleydi. Şartların zorluğunun artması, bu durumla baş etme zorluğunu artırdı. Kişilerin psikolojik sorunları daha fazla arttı.

    İNSANLARIN BİRBİRİNE DESTEK VEREMEMESİ

    Ne yazık ki günümüzde insanların gerek ulaşım imkanları gerekse bunun için gereken sürenin artışı birbirlerine destek vermelerini azaltmıştır. Ailelerin çocuklarına destek vermesi zorlaşmış, arkadaşlık ve dostluk ilişkileri azalmıştır. Dolayısıyla kişiler sorunlarla tek başlarına mücadele etmek durumunda kalmaktadır. Bu da kişiyi depresyona sürükleyebilmektedir.

    DAHA FAZLA UYARANA MARUZ KALINMASI

    Artık hayatımıza birçok yeni kavram girdi. Haberlere ulaşım, sosyal medya, bilgisayar oyunları, elektronik alışveriş, internetten kumar oynama gibi. Bunlar bizim hayatımızı kolaylaştırdığı gibi, her an her şeyden haberdar olmak bizi yormaya başladı. Sürekli bilgi akışı, yüz yüze görüşmeden, insanlarla temas etmeden yaşam arttı. Yeniliklere yetişmek, hayatımızı kolaylaştırmak yerine zorlaştırdı. Bu da strese neden olmaya başladı ve kişilerin depresyona yatkınlığını artırdı.

    YALNIZLIK

    Yaşam koşulları, çalışma şartlarının yoğunluğu kişileri yalnızlaştırdı. Günün stresinden dolayı insanlar birbirleriyle görüşmez oldu. Kapı komşumuzu bile tanımıyoruz. Bütün sıkıntılarımızla tek başımıza baş etmek durumunda kalıyoruz. Bu da genel olarak insanları ruhsal olarak yormaya başladı.

    BOŞANMALARIN ARTMASI

    Kadın ve erkeğin birbirine tahammülü azaldı ve boşanmalar arttı. Oysaki boşanma sonrası yaşamla baş etmek evliyken oluğundan daha zordur. Çünkü kişinin sorumlulukları değişmemektedir. Yalnız kalmak, çocukların sorunları depresyona eğilimi artırmaktadır.

    STRESİN NEDEN OLDUĞU HASTALIKLARIN SAPTANMASI

    Bugün yapılan bilimsel araştırmalarda pek çok hastalığın nedenleri arasında stres ve depresyon yatmaktadır. Kalp hastalıkları, tansiyon sorunları, şeker hastalığı, kanser gibi birçok hastalıkta, bu durum kanıtlandı. Stresle ve depresyonla baş etmek için kişiler daha çok psikiyatriste başvurmaya başladılar.

    PSİKİYATRİ HEKİMLERİNE ULAŞILMASININ KOLAYLAŞMASI

    Günümüzde hekim sayısının, hastane ve muayenehane sayısının artışıyla paralel olarak psikiyatrist sayısı da artmıştır. Dolayısıyla artık psikiyatriste ulaşmak ve gitmek daha kolaylaşmıştır.

    PSİKİYATRİSTE GİTMEKTEN KORKMAMA

    Daha önceleri psikiyatriste gitmek insanlar için utanılacak bir durum olarak algılanırdı. Ayrıca kişiler, çevresi tarafından deli damgası yemekten korkarlardı. Oysaki bugün birçok kişi bu yanlış yargıları aşmış durumdadır. Güncel streslerle baş edilemediğinde oluşan sorunları için daha cesaretli olarak psikiyatriste gidebilmektedir.

    PSİKOTERAPİLERİN HEM DAHA PAHALI OLMASI HEM DE DAHA FAZLA ZAMAN GEREKTİRMESİ

    Psikiyatrik tedavilerden psikoterapinin hem pahalı hem de uzun süreli olması, kişilerin daha kolay olan ilaç tedavisine yönlenmesini kolaylaştırdı. Hasta sayısının artışı ve psikoterapi için zamanın olmaması özellikle hastanelerde ilaç yazımını artırmıştır. Bu, bütün dünyada aynı olan bir durumdur.

    BİLGİNİN ARTIŞI

    Artık hepimiz herhangi bir sorunumuz olduğunda internete başvurmaktayız. Burada birçok konuda bilgiye rahat ulaşabiliyoruz. Ara sıra kirli bilgiler olsa da yaşadığımız sıkıntının ne olduğunu, kimden yardım almamız gerektiğini, nasıl bir yardım olacağını daha kolay öğreniyoruz. Bu sayede psikolojik sorunlarımız ya da psikolojik sorunların göstergesi olan fiziksel problemlerde psikiyatriste gitmenin doğru olacağını internetten öğrenebiliyoruz.”

  • Sinirleri Hasar Gören Elini Ameliyatla Tekrar Kullanmaya Başladı

    Geçen yıl sol elinden geçirdiği ameliyatın ardından elindeki sinirleri hasar gören ve elini kullanamayan Ayşe Bilge, 3 Aralık’ta 2015 Özel Konya Hospital’de tekrar ameliyat olması ve fizik tedavi süreci ile birlikte sol elini kullanmaya başladı.

    Konya’da, sanayide kauçuk imalatı yapan bir fabrikada çalışan 43 yaşındaki Ayşe Bilge, sol elindeki ağrı nedeniyle gittiği bir hastanede ameliyat oldu. Bilge, geçirdiği karpal tünel sendromu ameliyatı sonrasında elindeki ağrıların his kaybına dönüşmesinin ardından Özel Konya Hospital’e başvurdu ve burada ikinci kez elinden ameliyat oldu.

    Ameliyatı gerçekleştiren Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Op. Dr. Yusuf Ziya Karaca, şöyle konuştu:

    “8 ay önce sinir sıkışması nedeniyle başka bir merkezde ameliyat edilen 43 yaşındaki Ayşe Bilge isimli hastamız ameliyatının 5. ayında bize elinde güçsüzlük his kaybı ve açık yara oluşması nedeniyle başvurdu. Hastanın yapılan muayenelerinde karpal tünel sendromu nedeniyle ameliyat olduğu, median sinir dediğimiz el bilek ve avuç içi parmaklarının duyusunu alan sinirin totale yakın hasarlı olduğunu tespit ettik. Hastayı ameliyata aldık. Mikroskop altında median sinirini inceledik. Sinirin tamamına yakını hasarlıydı. Bu tür durumlarda hastanın siniri direkt olarak ya da sinir yamasıyla tamir edilebiliyor. Ancak hastanın yaralanmasının direkt tamire uygun olmadığını gördük. Dirsek ön kısmından aldığımız sinir yamasıyla median sinirini tamir ettik. Hasta postoperatif üçüncü ayında son kontrollerinde hastanın his duyusunun geri geldiğini, motor kuvvet dediğimiz hastanın kavrama gücünün ise tam olduğunu saptadık. Hastamızın ilk geçirmiş olduğu karpal tünel sendromu ameliyatı basit bir müdahale olmakla birlikte oldukça dikkat gerektiren, özellikle sinir ameliyatlarında bu dikkatin azami sınırlarda olması gerektiğini bir kez daha hatırlatıyoruz.”

    Geçirdiği ikinci ameliyat sonrasında sol elini hissettiğini belirten Ayşe Bilge, “İş yerimde çalışırken ağrı hissetmeye başladım kolumdan. Oranın sevki yazdı hastaneye gönderdi. Doktor sinir sıkışması dedi Karpal tünel ameliyatı yaptım, iyi olacaksın dedi, iyi olmadı. Ondan sonra buraya geldim. 3 Aralık’ta buraya geldim, geldiğim gün ameliyata alındım. Ameliyattan sonra elimi hissetmeye başladım. Ondan sonra Yusuf hocanın yardımıyla fizik tedavi için Mustafa beye geldim. Çok şükür iyi oldu” ifadelerini kullandı.

    “ALTI AY ELİNİ HİÇ HAREKET ETTİRMEMİŞ”

    Fizyoterapist Mustafa Emre Çiçekler ise, Ayşe hanımın çeşitli yönlendirme ve tavsiyelerle hastaneye geldiğini belirterek şunları söyledi:

    “Burada Op. Dr. Yusuf Ziya Karaca hocam tarafından ameliyat edildikten sonra hızlı bir şekilde fizik tedavi bölümüne yönlendirildi. Biz de kendisiyle fizik tedaviye başladık. Bugün 15. günündeyiz. İlk geldiğinde elinde sadece çok az bir his ama hiçbir hareket yoktu. Eli tamamen donmuş bir şekildeydi. 6 aydır elini hiç hareket ettirmemiş. Biz hızlı bir şekilde başladık. Bugün de 15. günü bitirdik, elini artık kullanabiliyor. Günlük hayatta kendi işlerini daha rahat bir şekilde görebiliyor, kimseye bağımlı olmadan. Artık yakın bir zamanda da birkaç seanstan sonra işe dönmesi planlanıyor. Hızlı bir şekilde işine döndüreceğiz.”