Etiket: Kullanıyor

  • Motorlu taşıtları olmasına rağmen 23 yıldır bisiklet kullanıyor

    Gaziantepli Beyhan Sezgin motorlu taşıtları olmasına rağmen şehir içinde sadece bisiklet kullanıyor. Belediyenin yaptığı 54 kilometrelik yol nedeniyle teşekkür eden Sezgin, bisiklet kullanan motosiklet sürücüleri ve yayalara tepki gösterdi.

    Gaziantep Büyükşehir Belediyesi’nde memur olarak çalışan Beyhan Sezgin, kendisine ait otomobili ve motosikleti bulunmasına rağmen, yoğun trafik ve çevreye duyarlığı gibi nedenlerden şehir içerisinde sadece bisiklet kullanıyor. İşe geliş ve gidişlerini bisikletle yaptığını belirten Sezgin, kent içerisindeki işlerini bile bisiklet üstünde seyir ederek, gerçekleştiriyor. 23 yıl önce başladığı bisikletinden ayrılmadığını anlatan Sezgin, “Yaklaşık 23 yıldır bisiklet kullanıyorum. Daha önce lisanslı sporcu olarak da bu spora başladım. Daha sonra üniversite ve lise yıllarım dahil olmak üzere çalışma hayatımda hep bisiklet kullandım. Özellikle şehir içinde işe gidişlerde hem trafiğin yoğunluğundan, hem de çevre kirliliğine sebebiyet vermemek amacıyla, duyarlı bir vatandaş olarak bisiklet kullanıyorum. Aracımda var motosikletim de var ama özellikle şehir içinde bisiklet tercih ediyorum” dedi.

    Bisiklet yolu memnun etti

    Sezgin, Gaziantep Büyükşehir belediyesi tarafından kent merkezinde yapılan 54 kilometrelik bisiklet yolu ise tüm bisiklet kullanıcıları gibi kendisini de memnun ettiğini kaydederek, Büyükşehir belediye Başkanı Fatma Şahin’e teşekkür etti. Sezgin, “Bu bisiklet yolunu hasretle bekliyorduk özellikle şehir içinde zaten yeni imara açılan yerlerle ilgili bisiklet yolu çalışması var. Ama şehir merkezinde özellikle böyle bir bisiklet yolunun açılması bizleri çok sevindirdi. Çünkü trafiğin yoğunluğundan özellikle bisiklete karşı fazla bir duyarlılık yoktu. Yol yetersiz olmasına rağmen Büyükşehir Belediyesi’nin yaptığı bu yolu başlangıç olarak çok kıymetli buluyorum” şeklinde konuştu.

    Bisiklet yolunu kullanan sürücü ve yayalara tepki

    Sezgin, bisiklet yolunun sadece bisiklet sürücüleri için yapıldığını hatırlatarak, yasağa rağmen yayaların ve motosiklet sürücülerinin de yolu kullandığını söyledi. Yolu kullanan yaya ve motosiklet sürücülerine de tepki gösteren Beyhan Sezgin, “Öğle arasında bu yolu biraz kullandım. Neredeyse bisiklet haricinde bütün vasıtalar motosikletler yayalar çok fazla kullanıyorlar. Ara yollarda da araçlar bisiklet yolunu çok fazla önemsemiyor. Yaya kaldırımı olmasına rağmen özellikle bisiklet yolunu tercih ediyorlar. Ben bunu eğitim ve duyarlılığa bağlıyorum. İnsanların daha duyarlı olmasını istiyoruz. Herkes kendisine ayrılan yolları kullansın” diye konuştu.

    Vatandaşlardan destek

    Beyhan Sezgin’e destek veren vatandaşlar da yapılan bisiklet yolu için Fatma Şahin’e teşekkür etti. Kendisinin bisikleti bulunmadığını belirten Mustafa Kemal Parmaksız isimli seyyar satıcı, çocuklarının ve torunlarının bisiklet kullandığını kaydetti. Parmaksız, bisiklet kullananlar için en güvenli yolun bisiklet yolları olduğunu belirterek, motosiklet sürücüleri ve yayaların bisiklet kullananlara hak ettiği saygıyı göstermesini istedi.

  • UEDAŞ, Enerjisinin Yüzde 60’ını Kullanıyor

    Güney Marmara’da 2.7 milyonu aşkın müşterisiyle Türkiye’nin en büyük dördüncü elektrik dağıtım şirketi konumunda olan UEDAŞ, enerji kapasitesinin sadece yüzde 60’ını kullanıyor. Uludağ Elektrik Dağıtım Genel Müdürü Mesut Efe, şu anki klima kullanımının iki katı daha tüketimi kaldırabilecekleri enerji kapasiteleri olduğunu söyledi.

    UEDAŞ, Bursa, Balıkesir, Çanakkale ve Yalova illerindeki vatandaşların yüreğine su serpti. Yaz aylarında havaların ısınmasıyla artan klima kullanımı vatandaşları aşırı yüklenmeden dolayı bölgedeki elektriğin kesileceği yönünde tedirgin ediyordu. Elektrik dağıtım sektörünün önde gelen firmalarından Uludağ Elektrik Dağıtım A.Ş. Genel Müdürü Mesut Efe yaptığı açıklamayla, 40 derece sıcaklıkları bulan havalarda, bölgede bir sıkıntı yaşanmayacağını söyledi.

    Efe, sıcaklıkların mevsim normallerinde seyrettiği esnada 40 milyon megawat saat civarındaki elektrik tüketiminin mevsim normalleri üzerinde ise 53 milyon megawat saatlik bir tüketime ulaştığını söyledi. Efe, “Sıcaklıkların hızlı artışı ile beraber elektrik kullanımında ciddi bir artış söz konusu. Tabi bu artışı elektrik hatları ve trafolarımızla karşılamak zorundayız. Bu çerçevede yükselişlerin yaşanabileceği bölgelerde puan saatlerine göre, alt yapı çalışmaları gerçekleştiriyoruz. Anlık takiplerini yapıyor yüklenmelerde güç artışı gerekiyorsa hızla planlıyoruz” dedi.

    Trafoların çalışma mantığında belli bir yere kadar ısınmalar söz konusu olduğuna dikkat çeken Efe, “Bu alanlardaki sıcaklıkları termometrelerle ölçümlerini gerçekleştiriyoruz. Normal sıcaklıklarda tutulması için hava sirkülasyonu sıkıntısı olduğu bölgelerde ise, havalandırma fanları ve klimalarla soğutma işlemi gerçekleştiriyoruz. Biz elektriğin en çok tüketildiği puant zaman diliminde mevcut kurulu gücümüzün yüzde 50-60’lık kısmını kullanıyoruz. Dolayısı ile gücümüzün yüzde 40’ı boş tutuluyor. Bölgede potansiyel güç artışı oluyorsa, şebekeye ekleyeceğimiz trafolarla oradaki seviyeyi tekrar yine aynı yere getiriyoruz. Bu çerçevede mevcuttaki çalışan klimaların bir katı daha artış sağlanmış olsa bile bizim karşılayamayacağımız yük söz konusu olamaz” diye konuştu.

    Efe, “Dolayısıyla böyle olağan dışı anormal durumlarda teknik bir aksaklık yaşamamak adına kurulu güç kapasitemizin yüzde 60-70 ‘i civarlarında hat ve trafolarımızı yüklemek suretiyle garantili tarafta çalışıyor. Bu tür güç artış zamanlarında yüzde 80-90 civarlarına çıkarak talebi karşılayabiliyoruz” dedi.

  • Tküugd: “Deaş, Saldırılarında Gaz Kullanıyor”

    Türkçe Konuşan Ülkeler Uluslararası Gazeteciler Derneği (TKÜUGD) Genel Başkanı Güngör Yavuzaslan, DEAŞ’ın, son zamanlarda silahlarında kimyasal gaz kullandığını iddia etti.

    Yavuzaslan, “Irak’ta Musul’u kurtarma operasyonu gündemde iken terör örgütü DEAŞ, saldırılarında gaz etkisi olan silahlar kullanmaya başladı. DEAŞ, en son Türkmen bölgesi Tazehurmatuya yaptığı roket saldırısından sonra patlama alanlarında gaz etkisi olan dumanlar ortaya çıktı. Yerel kaynaklar ilçeye atılan 48 havan mermisinin gaz etkisi yapan mermiler olduğunu bildirdi. Şu anda başta Kerkük olmak üzere bölgede kimyasal silah tehdidi var” dedi.

  • AK Parti’li Serdar: “Terör Örgütü İşsizler İle Çocukları Kullanıyor”

    AK Parti Elazığ Milletvekili ve Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanlık Divanı Üyesi Ömer Serdar, terör örgütü PKK’nın eylemlerinde işsizler ile çocukları kullandığına dikkat çekti.

    AK Parti Elazığ Milletvekili ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık Divanı Üyesi Ömer Serdar, basın toplantısı düzenlendi. AK Parti Elazığ İl Başkanı Ramazan Gürgöze’nin de yer aldığı basın toplantısında konuşan Serdar, Türkiye ve Elazığ gündemi ile ilgili değerlendirmelerde bulundu. Açıklamalarına yaşanan terör olaylarına dikkat çekerek başlayan Serdar, “Türkiye uzun zamandan beridir terör sorunuyla uğraşmaktadır. 7 Haziran seçimleri sonrası içeri de ve dışarı da terör olayları ile karşı karşıya kaldık. IŞİD, DHKP-C ve PKK ile Türkiye mücadele etmektedir. Çevremizdeki ülkelere baktığımızda buraların iç karışıklıklar nedeniyle yönetilemez halde olduğunu görürsünüz. Burada dimdik ayakta duran ve geçmiş tarihi ile bir misyon sahibi olan ülke Türkiye Cumhuriyeti Devleti’dir. Bu coğrafyada yeni planlamalar yapılırken küresel aktörlerin burada yeni harita çizimleri gündemdeyken Türkiye’nin istikrarsızlaştırılması ve bu anlamda birtakım terör örgütlerinin bu anlamda kullanılması söz konusudur” dedi.

    “VATANDAŞLAR ARASINDA YENİ YARALAR AÇILIYOR”

    Çatışma ortamının olmadığı süreçte Türkiye’nin zenginliğinin ortaya çıktığını anlatan Serdar, “Özellikle kırsalda teröre karşı ciddi bir mücadele verildi ve terör örgütünün beslendiği kaynaklar ve kampları güvenlik güçleri tarafından dağıtıldı. Kırsalda elde edilen bu başarı daha sonra şehirlerde terörü karşımıza çıkarttı. Yani hendek terörünü karşımıza çıkarttı. Bugün özellikle Türkiye’nin doğu coğrafyasına baktığımızda burada bazı il ve ilçelerde terör örgütü bir takım hegomonik alanlar oluşturarak özellikle bölge halkını da kendine siper ederek bir direniş başlatmıştır. Ancak buraya neden gelindi? Özellikle Suriye’deki istikrarsız gidişten dolayı orada terör örgütü ve türevlerinin bir takım hakimiyet alanları sağlaması Türkiye’de de terör örgütüne cesaret vermiştir. Dolayısıyla uluslararası terör çevrelerine de taşeronluk yapmak adına da Türkiye’de bu tür eylem başlattılar. Eylemlerin niteliğine baktığımızda daha çok bölgede işsiz güçsüz ve çok genç yaştaki çocukların ellerine silahlar vererek ve kendisi geride kalarak bu çocukları devlete karşı kışkırtarak devlet ve vatandaş arasında yeni yaralar açmaktadır” diye konuştu.

    “TERÖRLE MÜCADELEDEN KESİNLİKLE VAZGEÇİŞ OLMAYACAK”

    Bölgede terörle mücadelenin hassasiyetle yürütüldüğünü aktaran Serdar, şunları kaydetti:

    “Bazen bu sokağa çıkma yasakları bazı siyasi partiler tarafından eleştiriliyor ama bunlarla mücadele etmenin başka yöntemi yok. Çünkü orada terör örgütü insanların özel mülkiyetlerine el koymuş ve buralar lojistik olarak kullanılmış, burada ağır silahlar da dahil konuşlanmış durumdadır. İnsanlar burada göçe mecbur ediliyor. Dolayısıyla o bölgelerin, mahallelerin terörden arındırılmasının başka yolu yok. Türk solunun marjinal gruplarının da oradaki kalkışmaya destek olması bunların amaçlarını ortaya koymaktadır. Doğu ve Güneydoğu halkı, yani Kürt halkı dindar kimliği ile ön planda olan halktır. Özellikle PKK’nın burayı sekülerleştirme bu kimliğinden bu misyonda uzaklaştırma gibi bir yöntemi vardır. Bugün açıkça hedef aldıkları noktalara baktığınızda, cami ve kütüphane eylemlerinde görüldüğü gibi dini mabetleri de hedefleri arasına girmiştir. Terör örgütü orada sosyal tabanını kaybettiği gibi, terör örgütünün polit bürosu gibi mecliste işlev gören siyasi partide doğrusu, sosyal meşruiyetini yitirmiş durumdadır. Polit büro tabirini özellikle kullandım. Çünkü Türkiye Cumhuriyeti devleti bu sözde öz yönetim fantezileriyle, devlete ve millete kalkışılmış hareketle mücadele ederken bir siyasi hareket başından beri bu olaylara alkış tutuyor. Biz bölgeyi izlerken görüyoruz ki, gerek terör örgütü ve gerek onun türevleri olan siyasi uzantıları olan yapıların sosyal karşılıkları kalmamıştır. Türkiye’nin milli çıkarlarının söz konusu olduğu ülkelerle yakın temas içerisine girmişlerdir. Bunlar milletin gözü önünde cereyan eden olaylardır. Terör örgütü ülke sınırından dışarı çıkıncaya ve silahlarını bırakıncaya kadar bu mücadele devam edecektir. Bu mücadeleden kesinlikle vazgeçiş olmayacaktır. Huzur ve güven tesis edilinceye kadar devletin mücadelesi sürecektir.”

    “HEDEFİMİZİ ÖZLÜ BİR ANAYASA”

    Yeni anayasa çalışmaların da değinen AK Parti’li milletvekili Serdar, şu ifadelerde bulundu:

    “Anayasa meselesi bu ülkenin özellikle 80’li yıllardan sonra çok tartıştığı bir konu. Malum, anayasalar sosyal sözleşme metinleridir. Yani toplumun sosyal sözleşmesidir. Bugün yürürlükte olan 1982 anayasası da sonuçta sivil bir otoritenin bir anayasa değil, darbe aktörlerinin kendi o anki pozisyonlarını tahkim etmeye yönelik bir sistem oluşturan bir anayasadır. Bu anayasa bugüne kadar bütün siyasi partiler tarafından eleştirildi, bütün sivil toplum kuruluşları tarafından eleştirildi. Toplumun geniş kesimleri bu anayasadan mutlu olmadı. Bunda da haklı yanlar var. Çünkü anayasa sorun çözmedi ancak darbe yöneticilerinin o anki pozisyonlarını tahkim eden düzenlemeler getirdi. Sistem tıkanmış durumda. Bugüne kadar referandumlarla zaman zaman bir takım anayasa tadilleri, birtakım değişiklikler yapıldıysa da bütüncül olarak ele alınmadığı için anayasa sorununu hep yaşadık. Biz seçim bildirgemizde de yeni bir anayasa taahhüdündeydik. Hükümet kurulduğunda da yeni hükümet programımızda da yeni anayasa taahhütlerimiz arasındadır. Yeni anayasada hedefimiz özgürlükçü, temel hak ve hürriyetlerin güvence altına alındığı özlü bir anayasadır. Özellikle anayasa uzlaşma komisyonunda bugün mecliste bulunan siyasi partilerin temsilcilerinin de bulunan uzlaşma komisyonundan geçen 59 madde söz konusu. Dolayısıyla bu veriden hareketle yine bir uzlaşma komisyonuyla bu süreç yürünebilir.”

    “BAŞKANLIK MESELESİNİ TARTIŞALIM”

    Anayasa çalışmaları yürütülürken başkanlık sisteminin akıllara geleceğini dile getiren Serdar, şunları söyledi:

    “Tabi ki Anayasa çalışmaları içerisinde bu da bir sistem tartışması olarak gündeme gelecektir. Biz AK Parti olarak başkanlık sistemini Türkiye’nin yönetme kabiliyetinin artabilmesi, karar süreçlerinin hızlı olabilmesi, katı kuvvetler ayrılığının tam oturabilmesi için bir sistem modeli olarak Türkiye’ye öneriyoruz. Ama biz bunu Türkiye’ye dayatmıyoruz. Bir tartışma, bir işlevsel model olarak öneriyoruz. Bu konuda muhalefeti, toplumun diğer sosyal katmanlarının teklifine açık bir şekilde bu yürüyecektir. Ancak kategorik olarak buna karşı çıkışı doğru bulmuyoruz. Türkiye’de başkanlık sistemi tartışmaları kişiler üzerinden yürüdüğü için toplumun algısı bu anlamda manipüle ediliyor. Anayasa çalışmaları içerisinde de Türkiye sistemini de tartışacaktır.”

    Meclisteki çalışmalara ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Serdar, “Biz hükümet olarak hükümet programını ortaya koyduktan sonra sayın başbakanımızın başkanlığında acil eylem planımızı da açıkladık. Bu acil eylem planının bakanlıklara yüklediği sorumluluklar, öncelikler ortaya çıktı. Toplumun acil ve öncelikli sorunları konusunda yasal düzenlemeler gerekiyordu. Hızla bunun çalışmaları geçtiğimiz haftalar içerisinde yapıldı. Özellikle 31 Aralık itibariyle çıkması gereken zorunluluk arz eden yasalar hızla meclise geldi. Bu anlamda topluma taahhüt ettiğimiz ve seçim beyannamemizde yer alan yasaları peyder pey çıkarmaya başladık. Özellikle öğrenci burslarının arttırılması, emeklilik, asgari ücretle, askerlikle ilgili birçok yasal düzenleme hızla geçti. Asgari ücretle ilgili geçen hafta içerisinde mecliste asgari ücretin armasından dolayı işverene tahmil edilecek yükün yüzde 40’ın devlet hazinesinden karşılaması şeklinde Çalışma Bakanlığının getirmiş olduğu ve grupların da mutabakatla, önce mutabakat sağladığı konu üzerinde daha sonra HDP grubunun vazgeçmesi ile ertelenmiş oldu. Bunun 31 Aralık 2015 tarihi itibariyle çıkması gerekiyordu. Maalesef böyle bir yaklaşımla da mecliste karşı karşıyayız. Parti grup başkan vekillerinin divanda anlaşma sağladığı konular daha sonra parlamentoya geldiğinde sırf siyasi saiklarla ve hükumeti zor durumda bırakma saikıyla parlamentoda bu tür girişimlerle de karşı karşıya kalıyoruz” dedi.

    “ELAZIĞ’A PROJE TAKİP MERKEZİ”

    Türkiye gündemi dışında Elazığ’da yaptıkları çalışmalar hakkında da bilgilendirmede bulunan AK Parti Elazığ Milletvekili Ömer Serdar, “Milletvekilleri olarak Elazığ’da valimizle mutabakat sağladık, vilayet nezdinde proje takip merkezi oluşturulacak. Kamu- Kurumlarının Elazığ’la ilgili bütün süreçlerini takip edecek. Bizimle koordineli olacak” diye konuştu.

    Elazığ’da 11 yeni okulun yapılacağını da dile getiren Serdar, sık sık gündeme gelen YİMPAŞ binasının Milli Eğitim Müdürlüğü’ne devredildiğini ve yapılacak düzenlemenin ardından Turizm ve Otelcilik Okulu’nun burada yapılacak yeni bina ile hizmete gireceğini de kaydetti.

    Milletvekili Serdar, 853 milyon maliyeti olan ULUOVA Projesi’nin de yatırım planlarına alınması için çalışmaların sürdüğünü aktararak, sözlerini tamamladı.

  • 87 Bin Öğrenci Uyuşturucu Kullanıyor

    Türkiye’de 87 bin öğrencinin uyuşturucu, 499 bin öğrencinin de alkol kullandığı bildirildi.

    Bursa’nın İnegöl ilçesinde Kent Konseyi tarafından ailelere alkol ve madde bağımlılığı hakkında seminer verildi. Alkol ve madde bağımlılığı konusunda önemli bilgiler veren Psikolojik Danışman Mehmet Kılıç, “Günümüz genç neslini esir eden, aileleri çok zor duruma düşüren alkol ve madde bağımlılığı gerçeği var. Önceki yıllara göre aileler daha da zenginleşti, daha varlıklı hale geldiler. Refah seviyesi yükseldi, ancak bağımlılıklar artmaya başladı. Daha fazla bağımlılıklarımız var. İnternet, marka, televizyon bağımlılığı gibi gençleri olumsuz davranışlara sevk eden bağımlılıklar arttı. Acaba neden? Hayat boşluk kaldırmıyor, boşluklar bir şekilde doluyor. Önemli olan o boşlukların nasıl dolduğu. Çocukların hayatındaki var olan boşlukları biz doldurmadığımızda başkaları dolduruyor. Ya televizyon, ya medya, ya internet ya da arkadaş çevresi dolduruyor. O zaman bize düşen vazife, çocuğumuzun hayatındaki bu boşlukları daha kaliteli, daha değerli şeylerle doldurabilmek” dedi.

    Kılıç konuşmasını şöyle sürdürdü: “Zaten zehir tacirleri bu boşlukları çok iyi kullanıyorlar. Ama biz o boşlukları değerlerle doldurursak, kültürümüzle, dinle doldurursak, bu zehre karşı bir panzehir oluşturmuş oluruz. Çocuklarımızın kendini koruyacak bu panzehirlere ihtiyaçları var. Dışarıdan gelecek tehlikeli önleyecek setlere ihtiyaç var. Ne yazık ki bu setler yok. Son yıllarda bir alt kültür oluştu. Daha kısa zamanda daha çok haz, daha çok zevk… Nasıl birçoğumuzun hedefi bir an önce daha çok para elde etmek ise, aynı şekilde hayatın gayesi de buna kaymaya başladı. Sanki sadece anne-babası olmayan sokak çocukları uyuşturucu kullanıyor gibi bir anlayış var. Hiç ummadığımız kişilerde de bu bağımlılığın geliştiğini görebiliyoruz. Buraya gelirken yolda iki çocuğun konuşmasını dinlemeye başladım. Şu illetten bir kurtulabilsem, geceleri rahat uyuyamıyorum gibi sözler duydum. Kurtulmak istiyorlar ama ne yazık ki bırakamıyorlar. Hayatları sağlıklı devam etmiyor. Bu gençler uygun ortamlar bulunulsa gerçekten de bu tuzaktan onlarda kurtulmak istiyorlar. AMATEM’ler çok ciddi çalışmalar yapıyorlar. Çocuklarımız bu merkezlere başvurabilirler. 18 yaşından küçükler ise ÇEMATEM merkezleri var.”

    499 BİN ÖĞRENCİ ALKOL KULLANIYOR

    Alkol ve madde bağımlılığı ile alakalı rakamlar veren Kılıç, “Bu konuyla ilgili en geniş kapsamlı yapılan çalışma TBMM’nin yaptığı ve Türkiye genelindeki 260 okulda yapılan bir araştırma. 26 bin öğrenci üzerinde yapılan bir çalışma. Kız öğrencilerin yüzde 7.5’i, erkek öğrencilerin yüzde 21.8’i sigara içiyor. Orta öğretimde bu sayı 472 bine ulaşıyor. 472 bin öğrenci sigara kullanıyor. Alkol oranı kız öğrencilerde yüzde 10.6, erkeklerde yüzde 31,5. Toplam 499 bin öğrenci alkol kullanmış son bir ay içinde. Uyuşturucu bağımlılığı oranı kadınlarda yüzde 1, erkeklerde yüzde 4.3. Bunlar ifade edilenler. Bir de kayıt altına alınmayanlar var. 87 bin öğrenci son üç ayda uyuşturucu madde kullanmış. Rakamlar hakikaten çok korkutucu” ifadelerini kullandı.