Etiket: Kullanıyor

  • Mehmetçik Suriye sınırında son teknolojiyi kullanıyor

    Suriye sınırında bulunan Kilis’te, Mehmetçik sınır hattında son teknolojiyi kullanırken, batı illerinden gelen tank ve zırhlı araçlar her an göreve çıkacak gibi hazır bekliyor.

    Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK), Suriye sınırında tedbirlerini her geçen gün attırıyor. Suriye sınır hattında tank, zırhlı personel taşıyıcı, mayına dayanıklı kirpi, kobra zırhlı araçlar, çok namlulu roket atarlar, hedef tespit radarları ve yeni nesil teknolojik silahlar sınır hattına konuşlandırıldı. Sınır karakolları batı illerinden gelen takviye askerler ve araç ve gereçleri ile donatılırken, terör örgütü YPG’nın kontrolünde bulunan Halep’in Afrin ilçesine komşu olan Kilis’te, Afrin sınır hattında Suriye’deki gelişmeler, Mehmetçik tarafından yakından takip ediliyor. TSK kritik bölgelere üst bölgesi oluşturarak, alınan tedbirleri her geçen gün attırıyor. Kilis sınırında duvar örme işlemleri son aşamaya geldiği bildirildi.

  • 8 yaşında 6 hastalığı var, günde 29 ilaç kullanıyor

    Adana’da 7 aylık olarak dünyaya gelen 8 yaşındaki Muhammet Emin Doğan, böbrek yetmezliği, idrar yapamama, yüksek tansiyon, epilepsi, kalp sorunu ve duymama rahatsızlıkları nedeniyle günde 29 ilaç alıyor.

    İmamlık yapan Ömer Doğan (37), bundan 10 yıl önce Meserret Doğan (31) ile evlendi. Kahramanmaraş’ın Göksun ilçesinde bir camide imamlık yapan Doğan’ın eşi bir süre sonra hamile kaldı. Hamilelik sürecinde doktora kontrole giden çifte bebeğin böbrek yetmezliği problemi olduğu, hamileliğe son verebileceğini söyledi. Ancak çift bebeği dünyaya getirmeye karar verdi. Çiftin Muhammet Emin (8) ismini verdikleri çocukları 7 aylık olarak dünyaya geldi. Ancak Muhammet Emin’de doktorların söylediği gibi böbrek yetmezliği, ayrıca idrarını yapamama problemi ortaya çıktı. Doktorlar idrar problemini çözmek için sonda taktılar. Böbrek yetmezliği için de Muhammet Emin doğuştan diyalize girmeye başladı. 5 yıl sonra sonda çıkartılarak Muhammet Emin normal yollardan idrarını yapmaya başladı ancak hala sorun yaşıyor. 2.5 yıl önce de Muhammet Emin’e uygun bir böbrek bulunarak nakledildi. Ancak böbrek yüzde 80 çalışıyor. Ameliyattan sonra Muhammet Emin’de yüzde 70 duyma kaybı, yüksek tansiyon, epilepsi, kalp arka duvarında kalınlaşma meydana geldi. Böbrek yetmezliği ve idrar yapamama ile boğuşan Muhammet Emin, 8 yaşında 6 hastalıkla boğuşmaya başladı. Oğlu epilepsiden dolayı sürekli bayılmaya başlayan baba Doğan, bu nedenle şehir merkezine tayin istedi. Adana’ya tayini çıkan baba, şehir merkezine 30 kilometre uzaklıktaki Yüreğir’in Gökçeli Mahallesi Camii imamlığına verildi.

    Muhammet Emin Doğan ise rahatsızlıkları nedeniyle günde 29 ilaç kullanıyor. Baba ilaçların saatini ve isimlerini bir kağıda not alarak veriyor. Baba Doğanş, oğlunu da kendisi okula götürüp getiriyor.

    “5 yıl boyunca diyalize girdi”

    Ömer Doğan, oğlunun 7 aylıkken doğuştan diyaliz hastası olarak dünyaya geldiğini belirterek, “5 yıl boyunca diyaliz oldu, bu sırada organ nakli için sıraya girmiştik. Sağlık Bakanlığı aracılığıyla sağ olsun bir hayırseverimiz organ bağışladı. Dokular ve kan değerleri uydu ve nakil gerçekleşti, biz çok sevindik, dua ettik. Fakat organ nakli olunca her şey bitti sanıyorduk ama öyle değilmiş. Nakilden sonra ilaçların ve o sıkıntılı sürecin sonunda ne kadar dikkat edildiyse de hastane, doktorlar ve biz olarak yinede birkaç hastalık meydana geldi. Kulakları yüzde 70 duymaz oldu, cihaz kullanmazsa olmuyor. Tam Türkçe’yi konuşamadı, öğrenemedi. Kalpte sorunlarımız var, epilepsi başladı” dedi.

    “Bir günde 29 kez ilaç alıyor”

    Şuanki mevcutta bulunan hastalıkları için ilaç listesi yaptığına dikkat çeken Doğan, şunları kaydetti:

    “O kadar çok ilaç var ki saatleri ve veriliş ölçülerini ona bakıp yanlış yapmadan doğru bir şekilde zamanında ilaçlarını vereyim diye liste yaptım. 1 günde 29 defa ilaç veriyoruz. İlaçlarını içmezse nöbet geçiriyor ve ilaç dozajları yükseltiliyor. Halk arasında ciğerimden bir parça denir, işte çocuk dediğiniz şey budur. Gözünüzün önünde hastalık halini bırakın, ilaçları dahi ben verirken tükeniyorum. İlaçları var, damar yolu açıyorlar. Hastane ortamı ruhen ve psikolojik olarak çökertiyor. Biz anne ve baba olarak ailece maddi, manevi çöktük bu durumda.”

    “Tayin istedik, uzağa verdiler”

    Baba Ömer Doğan, Kahramanmaraş’ın Göksun ilçesinden oğlunun tedavisi için tayin isteyip Adana’ya geldiğini anlatarak, “Merkeze uzak bir noktadayız, bizim için zor oluyor ve uzak olmamız, çocuğun acil olarak hastaneye yetişmesi gerektiği durumlar oluyor. Biz o anda saniyelerle yarışıyoruz. Evimizin ve hastanenin arasındaki uzaklık mesafesi çocuğumuzun sağlığına bayağı bir etkisi oluyor yani kötü anlamda. Devlet memuruyum, memleketimizde çocuk nefroloji bölümü olmamasından dolayı buraya tayin çıkartıp geldik ama burada da ne yazık ki hastaneye çok uzak kaldık. Tek isteğim oğlumun sağlığı için daha yakın bir camide görev almak. Bu evladımız, anne babamız olsa başka kardeşimiz bakar ancak çocuğumuz olduğu için bizden başka bakacak, hastaneye götürecek kimsesi yok” diye konuştu.

    Muhammet Emin Doğan ise okula babasının götürdüğünü, hasta olduğu için oyun oynayamadığını, hiçbir şey yapamadığını, günde tam 29 ilaç kullandığını belirterek, iyileşmek istediğini söyledi.

  • Şanlıurfa’da oruç tutan vatandaşlar serinlemek için doğal yolları kullanıyor

    Şanlıurfa’da yaklaşık 35 derecede oruç tutan vatandaşlar, her yıl olduğu gibi bu yıl da serinlemek için doğal yolları kullanıyor.

    Şanlıurfa’da Ramazan ayında yaklaşık 35 derecede oruç tutan vatandaşlar, serinlemek için doğal yollara başvurdu. Öğlen vakti, havanın en sıcak olduğu zamanda parklara akın eden vatandaşlar, çimenlerin üzerinde uzanırken camiye giden vatandaşlar ise namazdan sonra uzanıp iftarı bekliyor. Özelikle Balıklıgöl platosundaki parklara giden vatandaşlar saatlerce ağaç gölgelerinde serinliyor. Çocuklar ise Hasanpaşa Camii’nin bahçesi ve Balıklıgöl’deki kanallarda suya girip serinlemeye çalışıyor. Sıcağın altında oruç tutmanın zor olduğunu dile getiren vatandaşlar, doğal serinleme yollarına başvurup iftarı beklediklerini dile getirdi.

  • Şahin: “Batı Türkiye’ye karşı PYD ve PKK’yı kullanıyor”

    İHH İnsani Diplomasiden Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi İzzet Şahin, batının Türkiye’ye karşı PYD ve PKK’yı kullandığını söyledi.

    Balıkesir’in Bandırma ilçesinde Onyedi Eylül Üniversitesi’nde “7. Yılında Suriye Krizi” konulu konferansta konuşan İzzet Şahin, Suriye krizinde gelinen son durum hakkında bilgi verdi. Şahin, “İHH olarak gördüğümüz krizlerin arasında en büyüğü, en acılı olması sebebiyle Suriye meselesi apayrı bir yere sahiptir. Suriye’deki krizin bugün bu noktaya nasıl geldiğini anlamak için, 2011 yılından önceki süreci iyi incelemek gerekir. Kriz Arap baharı rüzgarı ile başladı ve Suriye’ye de sıçrayarak büyüdü. Lokal bir savaşken global bir hal aldı. Savaşın ilk başladığı zaman kriz bitirilebilirdi, ancak bu yapılmadı” dedi.

    Ülkelerin Suriye politikası hakkında da bilgi veren Şahin; “Bugün ABD ve Rusya’nın kabul etmediği bir çözüm olmadan bu savaşın mümkün görülmüyor. Ön planda enerji savaşı görülmese de, asıl savaşın temelini oluşturan en büyük unsur enerji. Ortadoğu’da çıkarılan petrol ve gazın Avrupa’ya ulaştırılması noktasında çıkıyor asıl problem. Peki Rusya’nın ne işi var burada? NATO Rusya’yı tekrar bloke etmeye ve enerji konularında alternatif arayışına girdi. Rusya cevabını Suriye’de verdi. Rusya Ortadoğu’da soğuk savaş dönemindeki halinden daha da etkili hale gelmeye başladı. Bugün Rusya Ermenistan’ı bile üs olarak kullanıyor. Rusya’nın Türkiye’ye olan ilgisi tarih boyunca bitmedi ve bitmiyor. Suriye krizinde dünyada 1 milyon kişi ölmüş ve hala çözüm bulunamamışsa bu BM Genel Kurulu’nda Rusya’nın veto hakkı ile olmuştur. Tam altı kez veto etmiştir” diye konuştu.

    Suriye’deki örgütler hakkında da bilgi veren Şahin, “IŞİD-DAİŞ, temelinde Saddam rejiminden kalan kalıntıları taşımaktadır. Dünya ülkelerinin tamamı bu krizin yumuşak karnını biliyor. Bu krizde batı Türkiye’ye karşı PYD ve PKK’yı kullanıyor. Kuzey Suriye’de de yakında bir Kürt yönetimi olması muhtemeldir. Bunu batılı ülkeler Türkiye’ye karşı bir kart olarak kullanacaklardır. Ortadoğu’da en büyük çıkmazlarımızdan biri halklar orada demokrasi istiyoruz dediklerinde buna izin verilmemesidir. İdeoloji silah ile bastırılamaz. Ortadoğu’da yabancı ne kadar aktör varsa hepsi IŞİD yüzünden geldi. Ama hala IŞİD büyüyor. Bugün hala IŞİD Suriye’yi işgal etmek için bir malzeme olarak görülüyor. Suriye’de her aileye ateş düştü ve her biri intikam içinde yaşıyor. Bu ateşi söndürmek çok çok zamanımızı alacaktır. Suriye’de geleceği çalınmış bir toplum var, ve en tehlikeli olan da umudu kalmamış insanlardır. Oradaki insanların ve çocukların fiziki yardıma ihtiyacı olduğu kadar rehabilitasyona da ihtiyacı var. Maalesef Suriye’de kaybolmuş bir nesil var” dedi.

  • Köln’de yaşayan Türk vatandaşları oylarını kullanıyor

    Almanya’nın Köln kentinde yaşayan vatandaşlar, 16 Nisan’da Türkiye’de yapılacak anayasa referandumu kapsamında sandığa giderek oyunu kullanmaya başladı.

    Bugün Almanya, Fransa, İsviçre, Danimarka ve Belçika’da yaşayan Türk vatandaşları oylarını kullanacak. Türk vatandaşlarının yoğun olarak yaşadığı Almanya’da 1 milyon 400 binden fazla kayıtlı seçmen bulunuyor. Türk seçmenler, 09.00 ila 21.00 saatleri arasında 13 noktada kurulan seçim merkezlerine giderek oylarını kullanabilecekler. Türk vatandaşları hafta sonu da dahil olmak üzere 9 Nisan’a kadar oy kullanacak.

    Köln Başkonsolosu Hüseyin Emre Engin oy verme işleminin bugün başladığını kaydederek, “14 gün boyunca vatandaşlarımız başkonsolosluğumuzda 09.00-21.00, 12 saat boyunca oy kullanabilecekler. Farklı olarak bu seçimlerde, her temsilciğimizde vatandaşlarımız oy kullanabiliyorlar. Bundan önceki en önemli sıkıntılardan biri oydu. Şimdi nerede yaşarsa yaşasın yurtdışı seçmen kütüğünde kaydı olan vatandaşımız gelip herhangi bir misyonda oy kullanabiliyor. Biz de vatandaşlarımızı davet ediyoruz. Rahat, hızlı bir şekilde oy kullanmak için Türkiye’deki sandıklara buradaki iradelerini yansıtmak için gelip misyonlarımızda oy kullanabilirler” ifadelerini kullandı.

    “Sandıklar her akşam 4 kilitli bir odada muhafaza ediliyor”

    Başkonsolos Engin sandıkların 9 Nisan’a kadar muhafaza edilmesine ilişkin olarak, “Her akşam her sandık, sandık kurulları yetkili, başkonsolosluğumuzda 4 kilitli bir odada muhafaza ediliyor. Her aksam siyasi partilerin temsilcileriyle birlikte gün içinde verilen oylar oraya kapatılıor. Ondan sonra gidiş gününe kadar yani 9 Nisan’da oy verme işlemi bitecek, 11 Nisan’da da buradan Türkiye’ye her aşamada siyasi partilerin temsilcilerinin olduğu bir konvoyla Türkiye’den gelecek olan, içinde yine YSK temsilcisi, Dışişleri Bakanlığının temsilcisi ve siyasi parti temsilcilerinin olduğu heyete teslim edilecek ve Türkiye’ye gidecek. 16 Nisan’daki halkoylamasından sonra sayımı yapılacak” açıklamasını yaptı. Sandık kurullarının 5 kişiden oluştuğunu, 2’sinin devlet memuru olduğunu ancak Türkiye’den öğretmen gönderilmesine izin verilmediği için diyanet görevlilerinin görevlendirildiğini aktarıldı.

    “Gümrüklerde de oy kullanma işlemi başlamıştır”

    AK Parti İstanbul milletvekili ve Meclis İnsan Hakları Komisyonu Başkanı Mustafa Yeneroğlu oyunu kullanmasının ardından basın mensuplarına açıklamada bulundu. Yeneroğlu, 57 ülkede 120 dış temsilcilikte vatandaşların oy kullanmaya başladığını kaydederek, “Gümrüklerde de oy kullanma işlemi başlamıştır. Ülkemiz için, milletimiz için hayırlara vesile olmasını diliyoruz. Yurtdışında da büyük bir katılımın olacağını dışarıdan gördüğümüz sıra bize net bir şekilde gösteriyor” dedi.

    Yeneroğlu, “Son 1 Kasım seçimlerindeki neticeden katılımla ilgili çok daha yüksek bir katılım elde edip, yurtdışındaki vatandaşımız Türkiye’ye olan aidiyet hissini, bağlılığını sandığa yansıtacaktır. Özellikle Yurtdışındaki 3 milyon seçmenin bu noktada Türkiye’deki seçimlerle ilgili ortaya koyacağı kararlılığın inşallah 16 Nisan öncesinde de Türkiye’de de yankı bulacağını, Türkiye’deki insanımızın da bu noktada ortaya koydukları hassasiyetin de orada etki yapacağını düşünüyorum”

    Yeneroğlu, açıklamasını şu şekilde tamamladı: “Son günlerde ve haftalarda yurtdışında arzu edilenin dışında birçok olumsuzluklarla karşı karşıya kaldık maalesef. Bu olumsuzluklar inanıyorum vatandaşlarımızın kararlılığını arttıracaktır. Vatandaşlarımızın sandığa olan duyarlılığını arttıracaktır. Aynı zamanda bütün dünyanın bir araya gelip ülkemizin seçimlerini, milletimin egemenliğine, ülkemizin bağımsızlığına karşı bir pozisyon alma yaklaşımını da gerekeni de verecektir. Sayın Cumhurbaşkanımız her şeyden önce Avrupa’da var olan özellikle yurtdışında yaşayan seçmenimizin sandığa yansıyacak iradesinin belirlenmesi noktasında yapılan müdahalelerle ilgili rahatsızlığını dile getirmiştir. Sizin bahsettiğiniz benzetmeler netice itibariyle Türkiye’de yaşanan acının tezahürü”.