Etiket: Kullanımı

  • Uzun süreli cep telefonu kullanımı göz sağlığını tehdit ediyor

    Uzmanlar, günlük hayatın vazgeçilmezleri arasında bulunan akıllı telefonların yanlış ve uzun süreli kullanımının, omurga ve kas rahatsızlıkları olduğu kadar göz sağlığını da olumsuz yönde etkilediğini kaydetti.

    Teknolojide yaşanan hızlı değişimin en belirgin şekilde hissettirdiği şu dönemlerde elimizden düşürmediğimiz cep telefonları, hayatımızı kolaylaştırma konusunda oldukça faydalı bir işleve sahipken kullanımı esnasında gerekli tedbirleri almamak ise kişide birçok sağlık sorununa yol açabiliyor. Telefonlara yakın odaklanmadan dolayı göz ağrısı ve kas spazmları oluşabildiğine dikkat çeken den Özel Esentepe Hastanesi Göz Hastalıkları Op. Dr. Hasan Vatanseverrek, bu tür sorunlar yaşamamak için ekrana çok uzun süreler bakmadan, mümkün olduğunca gözlerin dinlendirilmesi gerektiğini söyledi. Vatanseverrek, “Günlük hayatımızın vazgeçilmezleri arasında bulunan akıllı telefonların yanlış ve uzun süreli kullanımının, omurga ve kas rahatsızlıkları olduğu kadar, göz sağlığını da olumsuz yönde etkilemektedir. Özellikle küçük ekrana sahip akıllı cep telefonlarına, uzun süreli ve karanlık ortamlarda odaklanmanın, uzağı görme sorununu tetikleyebilir. Toplum genelinde küçük yaşlardan itibaren cep telefonu kullanımının artış göstermektedir. Bu konuda hem ebeveynlere hem de kullanıcılara dikkatli olmaları gerekiyor” dedi.

    Telefonun yanlış kullanımının omurilik bozukluğu, postür bozuklukları, pektoral kaslarda kısalma ve parmak uçlarında ağrılar oluşturduğunu aktaran Dr. Vatansever, “Telefonun uzun süre kullanımı, göz problemlerini de beraberinde getiriyor. Telefon kullanırken 30 dakikadan fazla zaman ekrana bakmamak faydalı olacaktır. Önceden uzağı görememe olarak nitelendirilen miyopi 18-19 yaş civarı etkisini kaybederken, günümüzde 30’lu yaşlarda dahi göz bozukluğunun artış göstermesi tamamen bu ürünlerin aşırı kullanımından kaynaklanıyor. Bu noktada daha büyük ekranlı tablet veya bilgisayar kullanılmasının da faydalı olabileceğini söyleyebiliriz. Ancak burada asıl kritik nokta, uzun süreli kullanıma müsaade etmeden, sıklıkla gözlerin dinlendirilmesidir. Dinlenmeler esnasında, dikkat gerektiren işlerden kaçınılmalıdır. Uzaklara doğru dalgın bakışlar veya göz kapama tercih edilebilir. Bu konuda gerekli bilince sahip olmak gerekiyor. Hem kendimiz dikkat edip, hem de çevremizdeki kişileri bu yönde uyararak, göz sağlığımızı koruma konusunda üzerimize düşen sorumluluğu yerine getirebiliriz” ifadelerini kullandı.

  • Bilecik’te “Akılcı İlaç Kullanımı” sempozyumu

    Bilecik İl Sağlık Müdürlüğünce ’’Akılcı İlaç Kullanımı’’ sempozyumu düzenlendi.

    Şeyh Edebali Kültür Kongre Merkezi’ndeki sempozyuma katılan Bilecik Valisi Süleyman Elban, yaptığı konuşmada, Türkiye’de insanların kendi kendine doktor olduğunu ve ilaç konusunda da kendi yorumlarını yaptıklarını söyledi. Avrupa ve Türkiye’de ilaç kullanıcılığından örnekler veren Vali Elban, ’’İnsanlarımız ilaç konusunda yorumlar yaptığı için birbirlerine tavsiyelerde bulunuyor. Hekim tavsiyesi olmadan maalesef uygun olmayan tozda ilaçlar kullanılıyor. Türkiye ilaç sektörü için cennet ülkelerden birisi. İnsanlar keşke hiç hasta olmasa, önleyici sağlık hizmetleri açısından daha iyi durumda olsak. İlaç kullanmasak daha iyi ama sağlığını kaybettiğinde belli oranda ilaç kullanma mecburiyeti var. Sağlığı tehdit oluşturan yan etkenlerden birisi antibiyotikler. Akılcı ilaç kullanımı konusunda hepimize büyük görevler düşüyor. Hem insan sağlımız açısından hem de kaynak israfından kurtulmuş oluruz. İnşallah bilinç oluşumuyla insan sağlığını yine kaynak kullanmadan, para harcamadan daha iyi düzeye gelmesine vesile olur. İlaçsız sağlıklı günler diliyorum.’’

    “2003 yılından bugüne sağlıkta önemli değişim yaşadık”

    İl Sağlık Müdürü Yasin Yılmaz da konuşmasında Dünya Sağlık Örgütünün verilerine göre, dünya genelinde tüm ilaçların yaklaşık yüzde 50’sinin uygun olmayan şekilde reçetelendiğini, satıldığını veya uygulandığını anımsatarak, hastaların yarısının da ilaçları doğru şekilde kullanmadığını kaydetti. İlaçları uygun hastalıkta, uygun dozda ve uygun miktarda kullanılması gerektiğinin altını çizen Yılmaz, ’’Akılcı ilaç ile ilgili olarak doktor, eczacı, yardımcı sağlık personeli ve vatandaşların da katılımıyla çok yönlü çalıma yapmamız gerekmektedir. Bunun yanında sağlık okur yazarlığını artırmalıyız. 2003 yılından bugüne sağlıkta önemli değişim yaşadık. Bundan sonra da sağlık dönüşümünün ikinci fazını yaşayacağız. Bunun için kronik hastalıklarla, obezite ve sigara ile mücadele etmenin yanında ilaçlarımızı akıllı kullanarak bir dönüşüm gerçekleşmiş olacaktır” dedi.

    Eskişehir Anadolu Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Farmakoloji Anabilim Dalı Başkanı ve Dekanı Prof. Dr. Yusuf Öztürk, sağlık teşkilatı ile kentte faaliyet gösteren eczacılara, ’’Geriatrik farmakoterapi’’ konulu bir konuşma yaptı.

    Sempozyumun sonunda Vali Elban, Prof. Dr. Öztürk’e, Osmanlı armasının bulunduğu tabak hediye etti.

  • Varlıbaş: “Yerli ürün kullanımı vatanserverliğin önemli bir göstergesi”

    İhracat Zirvesi’ne katılan VSY Biotechnology CEO su Dr. Ercan Varlıbaş, ileri teknoloji içeren yerli ürünler kullanmanın vatanseverliğin önemli bir göstergesi olduğunu söyledi.

    Türkiye İhracatçılar Meclisi tarafından Ekonomi Bakanlığı koordinasyonunda İstanbul’da düzenlenen İhracat Meclisi’nde; Türkiye’de biyoteknoloji ürünlerinin yarısını tek başına ihraç eden VSY Biotechnology şirketinin CEO su Dr. Ercan Varlıbaş önemli açıklamalarda bulundu. Dr. Varlıbaş; Türkiye ekonomisinin gelişmesinde katma değeri yüksek teknolojik ürünlerin üretiminin ve ihracatının önemine değinerek; Yerli malı kullanımı vatanseverliğin göstergesi, vatanseverlerin en önemli yoludur” dedi.

    Dr. Varlıbaş sözlerine şöyle devam etti: “Türkiye’de artık yüksek teknolojili ürünler üretilmektedir. Bu ürünlerin ihracatının artmasıyla ekonomimiz canlanmaktadır. En az ihracat kadar önemli olan diğer bir nokta, bu ürünlerin iç piyasada da ithal ürünlerle ikame edilebilmesi ve yurtdışına bağımlılığın önüne geçilmesidir. Ayrıca Türkiye’de kurulan gelişen tesisler, yeni iş alanları ile birlikte artan istihdam da ekonomimize katkı sağlamaktadır. Vatandaşların Türkiye’de üretilen ürünlerin kalitesinin ne kadar yüksek olduğunun bilincinde olması ve bu ürünleri daha fazla kullanmaya özen göstermesi, bunu görev edinmesi gerektiğine inanıyoruz Güçlü millet, güçlü devlet güçlü ekonomiden ayrı düşünülemez. Yerli malının desteklenmesi vatanseverliğin bir göstergesi; vatanseverlerin en önemli yoludur”.

  • Türkiye’de uyuşturucu kullanımı 10 yaşına kadar düştü

    Türkiye’de uyuşturucu kullanımının 10 yaşlarına kadar düştüğünü belirten VM Medical Park Bursa Hastanesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Ebru Öztepe Yavaşçı, çocukları uyuşturucudan korumanın en büyük rolünün ailelere düştüğünü söyledi.

    Tarih boyunca insanların yaşamlarını tehdit eden sağlık sorunları ile mücadele ettiğini ifade eden uzmanlar, madde bağımlılığı olan kişilerin ise genellikle hastalıklarından kurtulmak istemediğini söyledi. Yaşam kaliteleri ve standartları ne kadar düşük olursa olsun madde bağımlılarının çok az bir kısmının tedavi arayışına girdiğini ifade eden Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Ebru Öztepe Yavaşçı, “Aslında bağımlılık herhangi bir şeyi aşırı kullanmaya karşı istek duymadır. Madde bağımlılığı da böyledir. Kişi madde bağımlılığı denetlemede zorluk çeker, aşırı derecede madde kullanmaya karşı istek duyma hali vardır. Aynı etkiyi elde etmek için daha fazla madde kullanımı gerçekleştirilir. Madde bağımlılığının en önemli sürelerinden bir tanesi de hasta 12 ay boyunca madde kullanıyorsa, ona madde bağımlısı denilebilir. Her madde ile tanışan kişiye madde bağımlısı diyemeyiz. Bağımlılığı oluşturan tek bir sebep yoktur. Bağımlılığı oluşturan sebepler kullanan kişi sayısı kadar çoktur” dedi.

    Bağımlılık tedavi edilemez gibi düşünce ve bir kere denemekten bağımlı olunmaz denmesinin çok yanlış olduğunu belirten Yavaşcı, “Bir kere denemek bile bağımlılık için önemlidir. Çünkü herkes bağımlı olabilir. Yalnız iradesiz insanlar bağımlı olacak diye bir şart yoktur. Hiç kimse ben bağımlı olacağım diye yola çıkmaz. Bağımlılıkta bırakmak değil, ara vermek çok önemlidir. Ne kadar ara verebiliyorsak, tedavi oranı da o kadar yüksektir. Uyuşturucu kişiden alınan saç veya idrar örneği ile yapılabilmektedir. Uyuşturucu saçta 4 ile 6 ay süresiyle, idrarda ise yaklaşık 4 gün kadar kalabilmektedir. Bunun haricinde genel davranış değişiklikleri, konsantrasyon bozukluğu, uykusuzluk ve sinirlilik gibi bir takım yoksunluk belirtileri görünmektedir” diye konuştu.

    Türkiye’de son yapılan araştırmaya göre yaşam boyu madde kullanım sıklığının yüzde 2,7 olduğunun altını çizen Yavaşçı, “İlk madde kullanım deneyimi en düşük 10, en yüksek ise 67 yaşında olmuştur. Çocuklar ve ergenler, en sık madde kullanımının görüldüğü yaş grubudur. Bunun için ailelerin çok dikkatli olması gerekiyor. Ailelere çocuklarını kötü alışkanlıklardan uzak tutmak için büyük bir rol düşüyor. Toplumsal olarak örnek olunması da önemlidir. Çocukların yaptığı davranışları çok fazla cezalandırmadan, yargılamadan, doğruları anlatarak göstermelidir. Okul öncesinde çocuklara mutlaka zararlı maddelerin nelerin olduğu tanıtılmalıdır. Ergenlik döneminde ise, çocuklar ailelerinden ayrışmaya başlarlar. Ergenlik döneminin gösterdiği davranışsal özelliklerle bağımlı olan kişilerin gösterdiği davranışlar paralel gider. O yüzden her ergen bağımlı olacak diye bir şart yoktur. Ama iyi bir şekilde gözetlemek gerekiyor. Çocuklara ve ergenlere zararlı şeylere hayır demeyi öğretmeliyiz. Çocukları mutlaka enerjilerini atabilecekleri sportif faaliyetlerle buluşturmamız da çok önemlidir. Arkadaş çevreleri ve kurduğu ilişkileri de uzaktan da olsa gözetlemek gerekiyor. Bağımlılığın ne olduğunu öğretmeliyiz. Kendisini nasıl koruması gerektiğini bilmesi gerekiyor. Çünkü madde kullanımı her zaman yakın bir dost tarafından gerçekleştirilmektedir. Merak ve arkadaş grubuna dahil olmak için madde ile tanışma gerçekleşebilir” dedi.

  • (Özel Haber) Gereksiz antibiyotik kullanımı hem sağlığı hem de ekonomiyi etkiliyor

    Bülent Ecevit Üniversitesi (BEÜ) Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Aydın Mungan, gereksiz antibiyotik kullanımına dikkat çekerek, “Günümüzde antibiyotik kullanımı maalesef çoğu zaman gereksiz şekil almaktadır” dedi.

    Türkiye; en çok antibiyotik tüketen OECD ülkeleri arasında birinci sırada yer alıyor. Dünya genelinde antibiyotik direncine bağlı yaklaşık 700 bin kişinin yaşamını yitirdiğine dikkat çeken BEÜ Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Aydın Mungan, akılcı ilaç kullanımının altını çizdi.

    Hastaların tedavi yöntemlerinde ilaç vermek yerine korunma yöntemlerinin öğretilmesini vurgulayan Prof. Mungan, “Elimizdeki silahları kaybetmenin bedelini yakın zamanda insan hayatıyla ödeyeceğimiz gibi bunun ötesinde ülkemizin ekonomisine son derece ağır bir yük bindirdiğini aklımızda tutmamız gerekir” dedi.

    İdrar yolu enfeksiyonlarında tuvalet temizliğine dikkat

    Komşu veya üçüncü kişilerden alınan bilgilerle antibiyotik kullanımının zararlı sonuçlar doğuracağını ifade eden Aydın Mungan, 2050 yılına gelindiğinde dünya genelinde antibiyotik kullanımına bağlı ölüm oranlarının 10 milyona çıkmasının beklendiğini ifade etti.

    İlaçların doktor gözetiminde kullanılması gerektiğini belirten Prof. Aydın Mungan, şöyle devam etti:

    “Hastalarımızın basit idrar yolları enfeksiyonlarında bile son derece ciddi antibiyotikler kullanılmaktadır. Bu ise beraberinde antibiyotik direncini getirmektedir. Son derece güçlü olan silahlarımızı birer birer kaybetmekteyiz. Şu anda antibiyotik direncine bağlı yaklaşık 700 bin kişi dünyada ölmektedir. 2050 yılına geldiğimizde antibiyotik direncine bağlı ölüm oranlarının 10 milyona çıkması beklenmektedir. Akılcı ilaç kullanımı günümüzde son derece önem kazanıyor. Basit yöntemlerle enfeksiyonlardan özellikle idrar yolları enfeksiyonlarından korunması mümkündür. Hastalarımıza tedavi etmek için ilaç vermek yerine onlara korunma yöntemleri öğreterekten gereksiz antibiyotik kullanımından korunabiliriz. Kültür antibiyogram yapmadan verilecek antibiyotiklerin de çoğu zaman fayda değil zarar verdiğini akılda tutmamız lazım gelir. Elimizdeki silahları kaybetmenin bedelini yakın zamanda insan hayatıyla ödeyeceğimiz gibi bunun ötesinde ülkemizin ekonomisine son derece ağır bir yük bindirdiğini aklımızda tutmamız gerekiyor. Tuvalet temizliği, idrar yolu enfeksiyonlarında son derece birincil basamak koruyucu yöntemlerden bir tanesidir. Yine kişisel konuda oldukça önem kazanmaktadır. Mutlaka doktor gözetiminde bu ilaçların kullanılması gerektiğini de unutmamız gerekmektedir. Komşudan veya diğer kişilerden alınan bilgilerle antibiyotik kullanımının son derece zararlı sonuçlar oluşturacağı da akılda tutulmalıdır.”

    Dünya genelindeki OECD ülkeleri arasındaki istatistiğe dikkat çeken Mungan, “Yaklaşık 30 kadar ülkenin gereksiz antibiyotik kullanımıyla ilgili bir grafik bu. Akılcı ilaç kullanımı derken ülke ekonomisine hem zararın gelmemesi hem de antibiyotik direncinden olan ölümlerin azaltılabilmesi adına çok önem taşıyor” ifadelerine yer verdi.