Etiket: Kullanılıyor

  • “Çocuklar intikam aracı olarak kullanılıyor”

    “Çocuklar intikam aracı olarak kullanılıyor”

    Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Mevlüt Özben, son dönemlerde özellikle doğuda artan çocuk kaçırma, kadın cinayetleri, çocuk istismarları gibi vakalara ilişkin çarpıcı değerlendirmelerde bulundu.

    2005 yılında çıkarılan çocuk koruma yasasının belirli bir dönem için olumlu gelişmeler gösterdiğini ancak bir çocuk koruma sisteminin olmadığını söyleyen Prof. Dr. Mevlüt Özben, 2 ve 6 yaş arası çocukların herhangi bir koruma sistemine ait olmadığını ifade ederek, çocukların belirli gruplar içerisinde bir intikam aracı olarak da cinayete kurban gidebildiklerine değindi. Özben, “Türkiye’de ne yazık ki son yıllarda kadın cinayetleri, çocuk istismarları istatistiklerinde bir yükselme var. Her yıl TCK 103’den yani Çocuk Cinsel İstismarı ile ilgili hukuk hükmünden dolayı binlerce dava açılıyor. Bu davaların sonuçlarıyla ilgili bir istatistik var mı bilmiyoruz. Dünyada en önemli sorunlardan biri olan çocuk istismarı, çocuğa karşı şiddet ve cinayetlerin yükselme sebebi çocukların en zayıf halka olarak öngörülmesi. Küresel dünyadaki eşitsizlik tablolarına baktığımız zaman kadınlar, çocuklar, engelliler ve mülteciler gibi bir sıralama söz konusu. Tüm toplumlarda çocuklar bu zayıf halkaların en önünde gelen grup oluyor. Karşılaştığımız bir durumu hemen kendi kültürümüze, ülkemize mâl etme gibi bir durumumuz var. Kendimizi değersizleştirmeye gerek yok. Kültür bir örtme operasyonu haline geldi. Kılıfına uydurulup, halının altına süpürülen meselelerle yüzleşmek gerekiyor” diye konuştu.

    2005 yılında çocuk koruma yasasının çıktığını anımsatan Prof. Dr. Mevlüt Özben, “Son derece işlevsel ve 2009’dan itibaren olumlu gelişmeler görülen bir yasa ancak hala bir çocuk koruma sistemi yok. Bebeklerin 0-2 yaş aralığında, aşı takibi gibi sağlık kontrolleriyle ellerini üzerlerinden esirgemeyen devletin, okul çağına 6-7 yaşına gelinceye kadar geçen süreçte herhangi bir koruma sistemi yok. Sosyoekonomik koşullar ve eğitim bakımından geride olan bölgelerimizde görüldüğü üzere, çocuklar belirli grupların içerisinde bir intikam aracı olarak da cinayete kurban gidebiliyorlar. Aile arasında husumet oluyor çocuk kaçırılıp karşı tarafın canı yakılmak isteniyor. Ülkemizde ve dünyada çocuk istismarı bakımından, çocuk cinayetleri bakımından kötü bir karnemiz mevcut. Ahlaki duruşumuz ve temel insani değerlerimizle bu kötülüğün bu türün nerelerden mayalandığını çözmeliyiz. Etkin bir çocuk koruma, yardım hattı belirlemeliyiz. Kimler risk altında adlı bir risk haritası çıkarabiliriz. Hangi yaş grupları, hangi bölge, hangi çevreden çocuklar buna maruz kalabilir araştırmaları yapmalı ve önceden tespit etmeliyiz. Bu iş devletin omzunda, böylesi hassas konular başka kimseye bırakılacak kadar küçük değil. Türkiye’de, toplumun bir takım duygularını harekete geçirecek durumlarda, üniversite araştırmacılarının önüne bir takım engeller çıkıyor. Rakamlar ve doküman noktasında eksiklerimiz var. Çocuk istismarı, kadına yönelik şiddet, tecavüz vakaları, ensest ilişkiler gibi çalışmalarda karşımıza bir takım değerlerle yüzleşmek gibi sonuçlar çıkıyor. Araştırmacıların cesaretlerini kıran, çalışma yapmalarına mani olan engeller var. Konunun kendisi bile yürek burkucu olduğu için çalışmalar bir hayli az, ancak akademi üzerine düşen görevi yerine getirse de öncelik devlette” şeklinde konuştu.

  • Bin 400 yıllık kilise ot ve saman deposu olarak kullanılıyor

    BİTLİS (İHA) – Bitlis’in Değirmenaltı köyünde bulunan ve Ermenilerden kalma yaklaşık bin 400 yıllık San Anania Kilisesi, ot ve saman deposu olarak kullanılıyor.

    Köyün içerisinde bulunan ve 1993 yılında Diyarbakır Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu tarafından tescillenen kilise, mimarisi ile anıtsal bir görünüme sahip. Kilisenin çevresinde birçoğu sağlam kalan 15. yüzyıla ait haçkarların bulunduğu anıtsal taşlar süslemesi oldukça dikkat çekiyor. Kilisenin güneyinde ve batısında bulunan 9 haçkarın bazıları kırılmış vaziyette.

    Kilisenin iki yapım aşamasından geçtiği, ilk yapının 6 veya 7. yüzyılda inşa edildiği öğrenildi. Taşlar üzerinde farklı haç motiflerine yer verilirken, sonradan kapatılan kapının iki yan tarafında yer alan taşların süslemesi de bir o kadar dikkat çekiyor. Boyları 5-6 metreyi bulan anıtsal taşların bulunduğu kilisede, süslemeli haç motifleri de yer alıyor.

    Köyün yaşlıları bu köye ilk geldiklerinde kilisenin sağlam olduğunu söyledi.

    “Bu kilise San Anania adında Ermenilere ait çok eski bir kilise”

    Erzurum Atatürk Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Yüksek Lisans mezunu ve Fotoğraf Sanatçısı Burhan Gündoğdu, köyde fotoğraf çekerken tesadüfen bu kiliseye rastladığını belirtti. Bu kilisenin hem kültürel hem de turistik anlamda topluma kazandırılması gerektiğini belirten Gündoğdu, “Boş zamanlarımda hobi olarak fotoğrafçılık yapılıyor. Bu köye doğa ve yaşam fotoğrafı çekerken kiliseye denk geldim. Bu kilise San Anania adında Ermenilere ait çok eski bir kilise. Bu kiliseyi gezerken çok önemli tarihi güzelliklere denk geldik. Bu eserleri incelediğimizde, devasa boyutlardaki anıt mezar taşlarına ve kitabelere rastladık” dedi.

    “Kilisenin içinde saman ile ot yığınları var”

    Kilisenin fotoğraflarını çekerken çok etkilendiğini de dile getiren Gündoğdu, “Çünkü bu taşların boyu neredeyse 5-6 metre uzunluğunda ve üzerinde sanatsal işlemeler mevcut. Bu işlemeler Hristiyanların ilk dönemine ait semboller, motifler ve haç işaretleridir. Zaten taşların üzerinde bazıları belli bazıları ise belirsiz yazılar var. Bu yapı taşlarının çoğu ise kilisenin etrafında dağılmış vaziyettedir. Burası şahsa ait arazide bulunduğu için kilise kullanılmakta ve içinde saman ile ot yığınları var. Buranın çok önemli bir yapı olduğunu düşündüğümüz için çekimlerini yaparak bunu gündeme getirmek istedik. Kültürel ve turistik anlamda ilimize katkısı olabileceğini düşündük. Bu yüzden bu yapı ile ilgili gerekli çalışmaların ve restorasyonların başlatılmasını ümit ediyoruz. Çünkü Bitlisimize ve bu güzel köyümüze hem kültürel anlamda hem de turistik anlamda çok fazla katkısı olacağını umut ediyoruz. Böyle bir zenginliğin kaybolmaması, şu ana kadar ayakta kalmasını göz önünde bulundurursak, en kısa zamanda restorasyonunun yapılıp topluma kazandırılması gerektiğini düşünüyoruz” diye konuştu.

  • EBYS Düzce Belediyesinde aktif olarak kullanılıyor

    Düzce Belediyesi pilot il olarak seçildiği Elektronik Belge Yönetim Sistemi (EBYS) sistemini personellere düzenlenen eğitim seminerleri sonrasında aktif olarak kullanmaya başladı.

    İçişleri Bakanlığı tarafından tüm Türkiye’de yerel yönetim belge arşivlemesinde kullanılması öngörülen EBYS aktif olarak kullanılmaya başladı. Düzce’nin de pilot iller arasında yer aldığı EBYS, Düzce Belediyesinde düzenlenen personel eğitim seminerleri ile aktif olarak kullanılıyor. Resmi gazetede yayımlanan sistem kullanımına ilişkin bildiri sonrasında Belediye Proje Sorumluları olarak Yazı İşleri ve Bilgi İşlem Müdürlüğü’nden iki personel tarafından 345 kullanıcıya toplamda 80 saat olmak üzere masabaşı ve oturumlar halinde eğitimler verildi. Ardından Belediye Meclis Salonunda düzenlenen bir Çalıştay ile birlikte Düzce Belediyesi Uygulama portalına başarıyla geçildi. Tamamen ücretsiz olarak kullanıma sunulan EBYS yalnızca yıllık bakımı için ödenecek makul bir ücret sayesinde önemli bir maddi yükten kurtuldu.

  • 8 kilo altın tozu kullanılıyor

    Yaptığı tasarımlarla adından sıkça söz ettiren ünlü modacı Pınar Bent, İran’ın önemli isimlerinden Şeyha’ya özel bir gelinlik dikiyor.

    Gelinlikleriyle Arap dünyasında dikkat çeken Pınar Bent şimdide İran’a gelinlik tasarlamaya başladı. 8 kilogram ağırlığında altın tozundan dokunan gelinlik için İran’dan özel olarak 25 metre uzunluğunda kumaş getirildi. Karşı tarafın isteği doğrultusunda fiyat ile ilgili bir açıklama yapamayacaklarını belirten Pınar Bent, “Her ayrıntı ince ince düşünülüp işleniyor. Şimdiye kadar yapılmamış ve çok iddialı bir gelinlik için çalışıyoruz. Karşı taraf için çok önemli olan bu gelinliği bir Türk modacıya yaptırması ise bizim için gurur kaynağı. Biz işimizi en iyi şekilde yapıyoruz” dedi.

  • Ayçiçeği sapları yakacak olarak kullanılıyor

    Tekirdağ’ın Hayrabolu ilçesinde ayçiçeği sapları, hasat sonrası tarladan toplanarak kışlık yakacak olarak kullanılıyor.

    Özelikle kırsal kesimde yaşayan vatandaşlar, hasat sonrası ayçiçek tarlalarından topladıkları sapları ısınmak amacıyla kullanıyor.

    Susuzmüsellim Mahallesinde yaşayan Sedat Umar, kışlık yakacak olarak tarlalardan topladığı ayçiçeği saplarını kullandıklarını belirtti.

    Ayçiçeği saplarını odunun yanında yakacak olarak kullandığını söyleyen Umar, topladıkları ayçiçeği saplarını kış aylarında ısınmak için yakacaklarını belirterek, “Özelikle ayçiçek ekimi yapılan ilçe merkezi ve mahallerde genelikle ayçiçek sapları yakacak olarak kullanılıyor. Bölgede yaşayanlar soğuk kış günlerinde yakacak ihtiyacını karşılamak için hasat sonrası tarlada kalan ayçiçeği saplarını toplayarak evlerinde depoluyor. Böylelikle kışlık yakacak ihtiyaçlarını karşılamış oluyorlar” dedi.