Etiket: Kullanıldığı

  • Yard.Doç.Dr Yahya Efe Güner; “Şu ana kadar gamaknife’ın kullanıldığı en geniş nöroonkolojik grup olan metastazlarda kafa içi metastaz sayısı 6’yı; her birinin boyutu da 4 cm’yi geçmemek kaydıyla gama knife başarılı bir şekilde uygulanabilmektedir.

    Hastalıklı beyin dokuları artık gamma ışınlarıyla yok edilebiliyor. Gamma Knife denilen tedavi sistemi hakkında bilgi veren Koru Hastanesi Beyin Cerrahi Uzmanı Yard. Doç. Dr. Yahya Efe Güner, milimetrik düzeydeki noroanatomik seçiciliği nedeniyle radyoterapiden prensip olarak farklılık gösteren bu yöntemde tedavinin işlemde tamamlandığını söyledi.

    Yard. Doç. Dr. Yahya Efe Güner, beyin cerrahları tarafından yaratılıp, geliştirilmiş ve beyin cerrahisinin bir çok alanında tedavi yöntemleri içerisinde kullanılan Gama Knife ile günümüzde tedavi edilen hasta sayısının 125 bini geçtiğini belirtti.

    Günümüzde damarsal beyin hastalıklarından AVM’nin tedavisinin beyin cerrahisi liderliğinde vasküler yapıları inceleyen bir ekip tarafından yapıldığını ifade eden Yard.Doç.Dr Yahya Efe Güner,AVM tedavisi için; “Izlem, Mikrocerrahi, Gamma-Knife, Embolizasyon ve mikrocerrahi, Embolizasyon ve Gamma-knife, Mikrocerrahi ve Gamma-Knife gibi çok sayıda alternatif yöntem bulunmakla beraber ekibin önerisi,hastalığın durumu ve hastanın durumu da göz önünde bulundurularak uygulanacak yönteme karar verilmektedir” diye konuştu.

    Yard.Doç.Dr. Yahya Efe Güner, “Meninjiom olarak adlandırılan beyin zarından kaynaklanan beynin herhangi bir yerinde karşılaşılabilen tümörlerde ilk seçenek tedavi mikrocerrahi olmakla birlikte yüksek riskli hastalarda, ileri yaş, ek hastalık, mevcut tümörün yerleşimi, cerrahi uygulanmış ve sonrasında kalan tümör dokusu bulunması, cerrahi sonrası sakatlık veya ölüm riski gibi sebeplerle gama knife uygulaması kullanılmakta ve son yıllarda giderek artmaktadır. Vestibüler akustik nörinomlarda gama knife duyma sinirinde köken alan vestibüler schwannom(aklustik nörinom) olarak adlandırılan; boyutu, sinirin geçtiği kanalın içerisindeki boyutu dikkate alınarak schwannomlarda gama knife ile başarılı sonuçlar elde edilmektedir” dedi.

    Hipofiz adenomları, kaniofarengeomlarda gama knife kullanılabileceğini ifade eden Koru Hastanesi Beyin Cerrahi Uzmanı Yard.Doç.Dr Yahya Efe Güner,”Sella denilen beynin merkezi noktasında bulunan her iki tarafı şah damarları, görme sinirleri ile çevrili bölgeden kaynaklanan tümörlerde endoskopik ve kafatası açılarak yapılan cerrahinin yanısıra tümöre komşu dokuların kolay zedelenebilmesinden kaynaklanan cerrahi esnasında geride bırakılan tümör varlığı, cerrahi yöntemlerle ulaşılamayan ve tekrarlayan cerrahi gereksinimi olan tümör varlığı, hormon salgılayan tümörlerde biyolojik olarak kaynağı yoketme fırsatı gibi nedenlerle Gama Knife tedavisi kullanılabilir” diye işaret etti.

    Gama Knife’ın, kafa içi metastazlarda da başarılı bir şekilde uyglanabildiğini anlatan Yard.Doç.Dr Yahya Efe Güner, “Şu ana kadar gamaknife’ın kullanıldığı en geniş nöroonkolojik grup olan metastazlarda kafa içi metastaz sayısı 6’yı; her birinin boyutu da 4 cm’yi geçmemek kaydıyla gama knife başarılı bir şekilde uygulanabilmektedir. Bazı çalışmalarda başarı oranı yüzde 92 lere kadar çıktığı bildirilmektedir. Trigeminal Nevraljide Gama Knife’ta da yüzün duyu sinirinden kaynaklanan yüzün bir tarafına vuran çok şiddetli ağrı ile takip edilen trigeminal nevralji hastalarında standart cerrahi, perkutan radyofrekans termokoagulasyon işleminden fayda görmeyen ve ağrıları devam eden hastalarda Gama Knife başarılı bir şekilde uygulanabilen bir tedavi yöntemidir”diye ekledi.

    Yard.Doç.Dr Yahya Efe Güner, açıklamasını şu şekilde sonlandırdı; “Kanser veya kronik ağrı durumunda, diğer tedavi yöntemlerinde fayda alınamıyorsa ağrı yolaklarının biyolojik olarak yok edilmesi temeline dayanarak etkili bir yöntem olarak kullanılır. Fonksiyonel beyin cerrahları tarafından uygulanabilinen hareket bozukluklarında Gama Knife tedavisi, hareket bozuklukları ile ilgilenen Nörolog ve Beyin cerrahları tarafından oluşan ekip tarafından incelendikten sonra uygun görüldüğü taktirde gama knife tedavisi ya da uygulanmayabilir ya da uygulanabilir. Psikotik seyirli, yoğun olarak uygulanan ilaç tedavisine direnç gösteren, psikiyatrik ilaç kullanımına yan etki gelişen veya günlük aktivitelerinde sosyal olarak toplumdan uzaklaşmış psikiyatrist tarafından endikasyonu uygun görülen hastalarda gama knife tedavisi günümüz teknik gelişmelerinin daha da artması ile hız kazanmış ve gama knife tedavisi bu gibi seçilmiş hastalarda uygulanabilmektedir. “

  • Hava silah kullanıldığı ihbarına giden polisler cinayet şüphelisini yakaladı

    Gaziantep’te havaya silah kullanıldığı ihbarına giden ekipler, hırsızlık ve cinayet suçundan aranan şahsı yakaladı.

    Emniyet Müdürlüğü Devriye Ekipler Amirliği görevlilerine Onur Mahallesinde 4-5 şahsın silah kullanarak kaçtığı şeklinde ihbar geldi. Olay yerine gelen ekipler, yaptıkları çalışmalar sırasında Onur Mahallesi 102 sokak içerisinde park halindeki plakasız motosiklet araştırıldı. Motosikletin yapılan şase sorgulamasında, çalıntı kaydının olduğunu belirleyen ekipler, motosikletin sahibi olduğunu ileri süren, V.B. isimli şahısın sorgusunda ise hırsızlık ve kasten öldürme suçlarından arandığı belirlendi.

    Gözaltına alınan V.B isimli şahıs çıkarıldığı mahkeme tarafından tutuklanarak ceza evine konuldu.

  • Faizsiz Kredinin Amacının Dışında Kullanıldığı İddiası

    Esnaf ve Sanatkarlar Kredi Kefalet Kooperatifi (ESKKK) Malatya Bölge Birliği Başkanı İsmet Bayram, esnafa verilen 30 bin TL’lik faizsiz kredinin amacı dışında kullanıldığını savunarak, “Yani bazıları 30 bin TL’yi alıp oğlunun arabasının modeli yükseltiyor, kişisel harcamalarda kullanıyor” dedi.

    Esnaf ve Sanatkarlar Kredi Kefalet Kooperatifi Malatya Bölge Birliği olağan genel kurulu Malatya Dival Otel’de gerçekleştirildi. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı sonrası konuşan Başkan İsmet Bayram esnafın ekonominin bel kemiği olduğunu belirterek kooperatiflerin önemli bir rolü olduğunu söyledi. Kooperatiflerin ülkenin kalkınmasında büyük bir öneme sahip olduğunu dile getiren Bayram, “Kooperatifçilik birleştirmek ve huzur demektir. Kalkınmada devletin verdiği destekle bizim vermiş olduğumuz kredilerin yüzde 50’si devlet tarafından karşılanıyor. Mademki sanayici tüccar bu ülkenin sıçrama taşlarıyız, bunun içinde bu sektörlerin desteklenmesi gerekiyor. Bizim sıkıntı çektiğimiz konulardan bir tanesi bu lira ile ilgiliydi. Bugünkü Cumhurbaşkanımız Başbakanlığı döneminde bizi kabul etmişti ve dertlerimizi kendilerine iletmiştik. Cumhurbaşkanımız o dönem küçük esnaf ve sanatkarın Türkiye’nin omurgası olduğunu söylemiş ve o günden bu yana hükümet bize var gücüyle destek verdi” diye konuştu.

    Esnafa verilen kredilerin yerinde ve amacına uygun kullanılması durumunda oldukça faydalı olduğunu dile getiren Bayram, 2012’de 35 milyon TL olan kredi limitinin bugün bölgede 490 milyon TL’ye ulaştığını söyledi. Esnafa verilen kredilerde faizin düşük olduğunu ancak zamanında ödenmemesi durumunda temerrüt faizinin yüzde 28 olması nedeniyle sıkıntı yaşanıldığını belirten Bayram bu nedenle kredilerin zamanında ödenmesi gerektiğini vurguladı.

    Kredi geri ödemelerinin zamanında yapılmamasının hem esnaf hem de kooperatifin zararına olduğunu ifade eden Bayram, “Bugün Türkiye geneli verdiğimiz kredilerin limiti 150 bin TL. Kriteri ise o kooperatifin mali yapısı, kooperatif ortaklığı, verdiği kredi limiti, 50, 10, 150 bin TL’lik kredide rol oynayan faktörlerdir” ifadelerini kullandı.

    Kooperatif başkanlarının kredi verirken dikkatli olması gerektiğini belirten Bayram, “Zamanında ödeme yapılmalı ki başkasına da kredi verilebilsin” dedi. Hükümetin seçim beyanında yer alan ve sonrasında hayata geçirilen esnafa faizsiz 30 bin TL kredi ile ilgili kendilerinden görüş alınmadığını anımsatan Bayram, “Eğer bize sorulsaydı, biz bunun bugünkü şekline dönüşmesine engel olurduk. Bu kredileri biz muhtaç olanlara verelim diye söyledik. Biz bu krediyi kooperatifin yolunu, esnaf odasının yolunu bilmeyen kişileri verirsek bu para amacının dışında kullanılır diye düşündük. Yani bazıları 30 bin TL’yi alıp oğlunun arabasının modeli yükseltiyor, kişisel harcamalarda kullanıyor. Ve bugün bizim söylediğimiz noktaya gelindi. 3 ayda 7 genelge geldi. En son genelgede sadece bir amaç için kullanılacağı belirtildi ve başka da para verilmeyeceği ifade edildi” diye konuştu.

    Konuşmaların ardından genel kurulda mevcut başkan İsmet Bayram ve yönetimi yeniden seçilerek güven tazeledi.

  • Tarih Ve Dil Araştırmaları İçin Ayrılan İş Bankası Hisselerinin Amacı Dışında Kullanıldığı İddiası

    Karadeniz Teknik Üniversitesi Dekanı Prof. Dr. Kemal Üçüncü, Mustafa Kemal Atatürk’ün Türkiye İş Bankası hissesinden tarih ve dil araştırmaları için ayırdığı payın amacında kullanılmadığını öne sürdü.

    Prof. Dr. Üçüncü, Türk Ocağı’nın davetiyle geldiği Hatay’ın Dörtyol ilçesinde “Tarihten Günümüze Türk Kültürü” adlı bir konferans verdi. Gelişmiş ülkelerde kültürel kırılmalara bakıldığında ortak kültüre siyasetin etki etmediğini anlatan Prof. Dr. Üçüncü, şöyle devam etti:

    “Gelişmekte olan ve bizim ülkemizde tarih ve kültür şuuru gelişmediğinden siyasi ayrışmalar etkili olmaktadır. Politik kimlikler yüzeyseldir. Kültürel kimlikler kalıcıdır. Zengin tarihi ve kültürel kimliğimizi oturtamadık. Kitap ve gazete okumada çok gerilerdeyiz. Batı ile doğuyu karşılaştırmak gerekirse; Avrupa, 6-7 bin yazma kitabı varken, Rönesans ve Reform dönemini yaşamış; Türk ve İslam ülkelerindeki yazma kitap sayısı 90 bin civarında iken, bir atılım yoktur. Günümüzde Türk Üniversitelerinde 14 milyon kitap varken, sadece ABD’deki Şikago Üniversitesinde 16 milyon kitap vardır. İlk yüze giren bir kütüphanemiz yok. Bir milyonun üstünde kitabı olmayan kütüphaneler, sıralamaya girmiyor. Günümüzde finanstan önce proje gelmektedir. Proje de kültürel eğitimden ve bilgi birikiminden geçer. Bugünkü eğitim sistemimizle yeni teknolojilere sahip olamaz ve gerileriz. Dünya, hastalıkları ortadan kaldıracak teknolojilere sahip olurken ve 2090 yılında dünya nüfusunu 2,5 milyara indirmeyi planlarken; bizim hiçbir planımız yok. Bu, tükenen ve kirlenen dünyayı kurtarma projesidir. Kişi olarak da millet olarak da kim ve ne olduğumuzu sorup, öğrenmek zorundayız. Türkiye, bu eğitim sistemiyle ortaçağa dönüş halindedir.”

    Eski dünyanın 85 milyon metrekare olduğunu ve bunun 55 milyon metrekaresinin Türk Dünyası olduğunu kaydeden Prof. Dr. Kemal Üçüncü konuşmasını şöyle sürdürdü:

    “Şu anda bile 12 milyon kilometrekare alanda Türkler var. Macaristan’dan Hindistan’a bu alan ‘Aşk ve Gönül Medeniyeti’dir. Bu alanın yüzde 40’ında Türkler özgür ama yüzde 60’ında esirdirler. Bu coğrafya, Türk Hafızası mekanıdır. Kutuplara kadar. İngilizce’nin yayıldığı alandan sonra 2. sıra Türk Dili alanıdır. Türk dili 6. konuşulan dildir. Türk Kültür ve medeniyeti çok geniş iklim ve alana sahiptir. İran’ı bile 1040 tan 1928 e kadar Türkler yönetti. Türk Kültürü 1000-1200 yıllarında Harezm Akademisi en parlak dönemindedir. Türk Kültürünü İngilizler 300; Rusya 250 yıldır araştırırken; biz, 100 yıldır araştırmaya başladık. ‘Çadırdan Saraya; Çin’den Avrupa’ya 5000 yıllık Türk Sanatı’ müzesini beş saatte gezdim. Avrupalıların kökenini arayan İtalyan Mario, Karadeniz Türklerinden etkilendiklerini öğrenmiş. İskitlerin Türklükten çıkarılması, Avrupa’nın yayılmacılığındandır. Arkeogenetik üniversitelerin araştırma alanıdır. Bizim üniversitelerimizde böyle şeyler yok. Rusya’da varken, Türkiye’de ‘Türk Arkeoloji Bölümü’ yoktur. Atatürk, İş Bankası hissesinden Tarih ve Dil araştırmaları için ayırdığı pay, amacında kullanılmıyor. Araştırmaları destekleyecek burjuvalarda yok. ‘Altın Elbiseli Adam’ 3 bin yıl önceden kalmadır. Dünyada ilk halıyı Türkler milattan önce 5. yüzyılda dokumuştur. Türk Kitabelerini 300 yıl tartıştıktan sonra Türkler, tesadüfen öğrenmişlerdir. İmkan ve potansiyelimizin olduğunu gören Atatürk, Balkanlarda, Kafkaslarda ve Ortadoğu’da nüfuz edinmiştir. Avrupa, 1950 yılında Çelik Birliği ile yola çıkıp bütünleşmiştir. Bizler, politik ayrışmadan uzaklaşmak ve kültürel birleşmeyi sağlamak zorundayız. Ülkemizi, Eğitim-Bilim ve Sanatta ileriye götürmek zorundayız. Televizyonlar talep edilenleri programa koyar. Bilimsel bir talebimiz olmadığı için evlenme programları koyuyorlar. Suriye Savaşını henüz okuyamadık. Çin, Rusya, İran, AB, amaçları okunmalıdır. AB’nin Çin’e uzanacak bir demiryolu Türkiye’den geçsin istiyor. 2 Trilyonluk bir lojistikten payını alacak bir Türkiye, ileriye daha güvenle bakabilir. Bilgi, bilim, uygulamada tutarlılık olmalı. Hayatın merkezinde bilim, kültür ve sanatı koymak zorundayız.”

    Çok sayıda davetlinin dinlediği konferansa sonunda Türk Ocağı Dörtyol Şubesi Başkanı Sami Ocak tarafından katılımlarından dolayı Prof. Dr. Kemal Üçüncü’ye çiçek ve plaket verdi.

  • GDO Ürünlerinin Hayvan Yemi Olarak Kullanıldığı İddiası

    Malatya Veteriner Odası Başkanı Ertuğrul Özdemir, GDO’lu ürünlerin hayvan yemi olarak kullanıldığı iddiası ile ilgili yaptığı açıklamada, “Geleceğimizi karartacak GDO’lu ürünlerin hayvan yemi olarak kullanılması kabul edilemez” dedi.

    Başkan Özdemir, GDO’lu ürünlerin hayvan yemi olarak kullanıldığı iddiası üzerine basın açıklaması yaptı. Özdemir, “GDO’lu bitkiler, doğada yetişen diğer bitkilerden farklı olarak, genomlarında kendi türlerine ait olmayan genleri taşıdıklarından, bu bitkilerin yetiştirildiği ülkelerde, başta sağlık olmak üzere, çevre ve sosyo-ekonomik yapı üzerinde önemli riskler söz konusu olmaktadır. İnsanların bağışıklık sisteminde ve santral sinir yapısında tahribatlar, hastalıklara karşı kullanılacak antibiyotiklerin etkinliğini azaltma, kanser ve alerjik reaksiyonlara neden olmaktadır. Kalıntılarındaki toksik maddelerin ve ikinci kuşak üretimini engellemek amacıyla uygulanan yüksek dozda antibiyotiğin toprağa ve suya geçerek diğer organizmaların besin zincirine katılmaları, faunada yararlı akraba türlerin yok olmasına ve yeni zararlı popülasyonların oluşmasına neden olmaktadır. Ayrıca antibiyotiklere dayanım izleme genlerinin toprak bakterilerine geçmesi ya da terminatör teknolojisi gereği toprağa verilen yüksek dozdaki antibiyotiklerin baskısı nedeniyle dayanıklı yeni bakteri tiplerinin oluşması da görülmektedir. Yapılarındaki virüs genleri nedeniyle patojeniteleri artmış yeni virüslerin oluşabilmesi, tozlaşmayla çevredeki yabani türlerin özelliklerini dolayısıyla floranın bozulması, tür dağılımının ve dengesinin bozularak genetik kaynakları oluşturan yabani türlerin yok olması da olası sonuçlar arasındadır” dedi.

    Ülkede 25 mısır 7 soya çeşidi olmak üzere toplam 32 çeşit GDO’lu hayvan yeminin ithalatına izin verildiğini belirten Özdemir, “GDO’lu ürünlerin bebek mamaları ve bebek formülleri, devam mamaları ve devam formülleri ile bebek ve küçük çocuk ek besinlerinde kullanımı yasaktır. Bebekler için tehlikeli görülen GDO, erişkin insanlara ve hayvanlara etki etmemekte midir. Hayvanlar üzerinde yapılan deneylerde GDO’lu ürünler organ tahribatına, sindirim ve bağışıklık sisteminde düzensizliklere, yaşlanmanın hızlanmasına ve kısırlığa sebep olduğu tespit edilmiştir. GDO’lu her türlü ürün, başta Avrupa Birliği olmak üzere, birçok ülkede açıkça düzenlenmiş mevzuatla yasaklanma eğilimine girmişken, ülkemizin yarınları, oluşturulacak ve yetkili kılınacak komisyonların insafına bırakılmaktadır” diye konuştu.